Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

İsrail’de bir devir kapanıyor: Netanyahu’nun kanlı 12 yılı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu işgaller, öldürülen masum insanlar, çocuklar, evlerinden edilen Kudüslüler ve yolsuzluk iddiaları ile geçen 12 yılın ardından büyük bir enkazla koltuğunu bırakmaya hazırlanıyor.

Published

on

Tel Aviv’de 1949’da doğan Binyamin Netanyahu, tarihçi olan babası Benzion’a ABD’den akademik bir görev teklif edilmesinin akabinde 1963 yılında ailesiyle birlikte ABD’ye taşındı. İsrail’de doğan ilk başbakan olacak Netanyahu, siyasi kariyerine de yine bu ülkede başlayacaktı.

18 yaşına geldiğinde ise doğduğu topraklara geri dönerek 5 yıl sürecek askerlik görevine başladı. Seçkin komando birliği şeklinde anılan Sayeret Matkal’da yüzbaşı olarak görev yaptı. Beyrut Havaalanı baskını ve Arapların ani bir baskınla İsrail’e saldırdığı Yom Kippur Savaşı’nda aktif savaştı.

1976 yılında Netanyahu’nun kardeşi Jonathan, Uganda’nın Entebbe kentinde kaçırılan bir uçaktan rehineleri kurtarmak için düzenlenen baskın sırasında öldürüldü.

Jonathan’ın ölümü, Netanyahu ailesini derinden etkilerken, Netanyahu ailesini de İsrail kamuoyuna tanıtmıştı.

Netanyahu’nun yükselişi

1982: Netanyahu, İsrail’in Washington Büyükelçiliğindeki misyonunda başkan yardımcılığına atandı.

1984: İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki daimi temsilcisi-Büyükelçisi olarak görevlendirildi.

1988: İzak Şamir hükümetinde dışişleri bakan yardımcısı olarak yer aldı.

1993: Likud Partisi, 1992’de girdiği seçimlerde yenilgiye uğradı, Netanyahu ise bir sonraki yıl başkanlığa yükselerek partinin iktidara yürüyüşünü hazırladı.

Daha sonra Netanyahu, Likud liderliğini Ariel Şaron’a kaptırdı ancak Şaron 2005’te Kadima’yı kurmak için Likud’dan ayrıldıktan sonra parti liderliğini yeniden kazandı.

4 kez Başbakan

“Güçlü bir başbakan” sloganı ile kampanya yürüten Likud Partisi, sağcı partiler İsrail Evimiz Partisi ve Şas ile koalisyon kurmasına yetecek kadar sandalye kazanmayı başardı.

Netanyahu 1996, 2009, 2013 ve 2015 seçimlerini kazandı ve başbakanlık koltuğunda 12 yıl kesintisiz oturdu.

Barış karşıtı bir figür

Netanyahu, siyaset sahnesine çıkmasının ardından 3 önemli karşıtlığı ile rakipleri arasından sivrildi. “Filistin Devleti’ne hayır”, “Golan Tepeleri’nin Suriye’ye iadesine hayır” ve “Kudüs’ün statüsü hakkındaki tartışmalara hayır”.

Öyle ki, Netanyahu Filistinlilerle imzalanan bütün anlaşmalara karşı çıktı. Ancak 1998’de Oslo’da anlaşmanın uygulanmasına yönelik momerandumu ABD’de Yaser Arafat’la imzalamak zorunda kaldı.

Filistinliler konusundaki katı tutumu Gazze konusunda da devam etti. 2005 yılında Ariel Şaron’un Gazze’den çekilmesine tepki olarak Dışişleri Bakanlığından istifa etti.

Sıkı bir yasa dışı yerleşim yeri destekçisi olan Netanyahu, sağcı partilerle yaptığı ittifaklarla kurduğu hükümetlerinde Gazze’ye karşı ablukayı sürdürürken, bulduğu bütün fırsatlarda saldırmaktan da geri durmadı.

İşte, Netanyahu yönetimindeki İsrail’in kanlı Gazze saldırıları

Bulut Sütunu Operasyonu (2012)

İsrail, 14 Kasım 2012’de Gazze şehrinde Hamas’ın askeri kanadının şefi Ahmet Cabari’yi aracına düzenlediği hava saldırısıyla öldürdü. Hamas, bu operasyona çevredeki İsrail kasabalarını roket yağmuruna tutarak karşılık verdi. Bunun üzerine İsrail, 8 gün sürecek olan Bulut Sütunu Operasyonu adını verdiği bir askeri saldırı başlattı.

İsrail’in saldırılarında 171 Filistinli şehit olurken, 1000’den fazla Filistinli yaralandı.

Koruyucu Hat Operasyonu (2014)

İsrail’in Koruyucu Hat Operasyonu 8 Temmuz 2014’te başladı. İsrail yetkilileri Gazze Şeridi’ne yoğun bir hava saldırısı gerçekleştirebilecekleri konusunda uyardı. İsrail ordusu 40 bin yedek askeri göreve çağırırken, Gazze çevresine 1500 asker yığdı.

Son 20 yılın en ölümcül İsrail saldırısı olan bu saldırı 7 hafta boyunca devam etti. Saldırılarda 551’i çocuk olmak üzere 2 bin 158 Filistinli şehit oldu.

Surların Muhafızı (2021)

Ramazan ayının başlangıcından itibaren Kudüs’te başlayan İsrail provakosyonları ve Şeyh Cerrah Mahallesi’nde Filistinlilerin evlerinden atılmaya çalışılması, gerginliği artırdı. Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen ve ibadet edenlere saldıran İsrail’e Gazze Şeridi’ndeki Filistinli direniş gruplarından cevap geldi.

Gruplar, İsrail polisinin işgal altındaki Doğu Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah Mahallesi’nden çekilmesi için 10 Mayıs Pazartesi günü yerel saatle 18.00’e kadar süre tanıdı.

İsrail polisinin Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah’tan çekilmemesi üzerine Filistinli direniş grupları İsrail’e çok sayıda roket fırlattı.

Bunun üzerine İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne yönelik “Surların Muhafızı” adıyla askeri operasyon başlatıldığını açıkladı.

10 Mayıs’ta başlayan İsrail saldırılarında 66’sı çocuk, 39’u kadın olmak üzere 248 Filistinli şehit oldu. 2 binden fazla Filistinli ise yaralandı.

İsrail ile Hamas arasında varılan, karşılıklı ve eş zamanlı olması kararlaştırılan ateşkes anlaşması 21 Mayıs’ta Türkiye saatiyle 02.00’de yürürlüğe girdi.

Yolsuzluk iddiaları

İsrail’de görevdeyken yargılanan ilk başbakan olarak da tarihe geçen Binyamin Netanyahu, rüşvet, yolsuzluk ve görevini kötüye kullanma suçlamalarıyla hakim karşısında.

İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit 21 Kasım 2019’da, Netanyahu hakkında 4000 numaralı dosyada rüşvet, 1000 ve 2000 numaralı dosyalarda ise sahtekarlık ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla iddianame hazırladı ve dava açılmasını talep etti.

Netanyahu, Meclise dokunulmazlık başvurusunda bulundu ancak yeterli desteği bulamayınca başvurusunu geri çekti.

Netanyahu’nun ilk duruşması 24 Mayıs 2020’de, ikinci duruşması da 8 Şubat’ta Kudüs Bölge Mahkemesinde görüldü.

Başbakanlık koltuğunu kaybeden Netanyahu’yu zorlu bir sürecin beklediği belirtiliyor.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

2025 Dünya Hükümetler Zirvesi Dubai’de yapılacak

Published

on

By

Dünya Hükümetler Zirvesi (WGS 2025), 12. edisyonunda, devlet başkanlarından teknoloji dünyasının önde gelen isimlerine kadar dünyanın en etkili liderlerini, 11-13 Şubat’ta Dubai’de bir araya getirecek.

Zirveden yapılan açıklamaya göre 30’u aşkın devlet başkanı, 400’den fazla bakan, 80 uluslararası kuruluş, 140 hükümet delegasyonu ve 6 binden fazla katılımcı Dubai’de bir araya gelerek ekonomik istikrar, dijital dönüşüm ve kamu-özel sektör işbirliğinin anlamlı bir değişim yaratabileceğine dair çözümleri belirleyecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Birleşik Arap Emirlikleri Kabine İşleri Bakanı ve Dünya Hükümetler Zirvesi Başkanı Muhammed el-Karkavi, teknolojik değişimin hızlandığı ve jeopolitik dönüşümlerin yaşandığı bir ortamda zirvenin hükümetlerin, endüstrilerin ve küresel kurumların etkili değişimi yönlendirdiği önde gelen bir platform olduğunu belirtti.

Zirvenin 2013’teki başlangıcından bu yana geleceği öngörmek ve şekillendirmek için liderleri, uzmanları ve girişimcileri bir araya getiren gelecek odaklı bir düşünce platformu olduğunu vurgulayan Muhammed el-Karkavi, “Zirve bu yıl da hükümetlerin ve toplumların karşı karşıya kaldığı hızlı değişimleri ve ortaya çıkan zorlukları ele alan küresel bir diyaloğu teşvik ediyor. Amacımız, insanlığın kaydettiği ilerlemeyi değerlendirmek, koşulları iyileştirme fırsatlarını belirlemek ve sürdürülebilir bir gelecek inşa ederek, gelecek nesilleri güçlendirmektir.” açıklamasında bulundu.

– Yapay zeka uzmanları bir araya gelecek

Zirve kapsamında gerçekleştirilecek oturumlara 300’den fazla küresel uzman katılacak ve zirve 30 stratejik raporun hazırlanmasıyla sona erecek.

Yapay zekanın yönetişimdeki rolü, mobilitenin geleceği, ekonomik dayanıklılık, iklim adaptasyonu, küresel sağlık dönüşümü, ortaya çıkan sınırlar ve nüfus azalması gibi konular, 21 forum ve 200’ün üzerinde interaktif oturumda ele alınacak.

Yapay zekanın geleceği nasıl dönüştürdüğünü keşfetmek üzere dünyanın önde gelen 100 yapay zeka uzmanını bir araya getiren TIME 100 AI toplantısı da zirve kapsamında gerçekleştirilecek.

Devamını Oku

Dünya

Erdoğan ile Şara görüştü..Erdoğan: Terörle mücadelede Suriye’ye gereken desteği sağlamaya hazırız

Published

on

By

Suriye Geçiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, ilk kez Türkiye’yi ziyaret etti.
Şara, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da bir araya geldi.

İkili görüşme ve heyetler arası çalışma yemeğinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 yıllık kan ve gözyaşının ardından sadece Suriye’de değil, tüm bölgede yeni bir sayfa açıldığını belirtti.

Erdoğan “Türkiye olarak nasıl en umutsuz ve zor günlerinde Suriyeli kardeşlerimizi yalnız bırakmadıysak yeni dönemde de kendilerine gereken desteği vereceğiz” dedi.

Erdoğan, Şara ile hemen her konuda tam bir fikir birliğinde olduklarını söyledi ve terörün her türlüsüyle mücadelede Suriye’ye gereken desteği sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.

İnsani yardımların yanı sıra Suriye’nin harap olmuş şehirleri ve kritik altyapının yeniden imarında gerekli desteği sağlamaya hazır olduklarını söyleyen Erdoğan Suriye’ye yönelik uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılması için girişimleri sürdüreceklerini vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara da Suriye halkının, Türk devleti ve halkının milyonlarca mülteciye kapılarını açarak gösterdiği tarihi duruşu asla unutmayacağını söyledi.

Şara, iki halk arasında köklü ve güçlü ilişkiler bulunduğunu ve bu bağların nesiller boyu süreceğine inandıklarını dile getirerek, Türkiye ile ilişkileri her alanda derin stratejik ortaklığa dönüştürme kararlılığında olduklarını vurguladı.

Devamını Oku

Dünya

Uluslararası kurumlardan AB’ye, İsrail’in işgal ettiği bölgelerle ticareti yasaklama çağrısı

Published

on

By

Aralarında İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü’nün de bulunduğu 160’ı aşkın uluslararası sivil toplum kuruluşu (STK) ve sendika, Avrupa Birliği’nden (AB), İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki “yasa dışı yerleşimlerle” ticari faaliyetlerin yasaklanmasını talep etti.

Söz konusu kurumların, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e gönderdiği mektupta, uluslararası hukuka uyulması ve Avrupa’nın Filistin topraklarını gasp eden İsraillilere verdiği desteğin sona erdirilmesi çağrısı yapıldı.

Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Temmuz 2024’te aldığı ve İsrail’in işgalini hukuka aykırı bulan kararına atıfta bulunulan mektupta, AB politikalarının halihazırda uluslararası yükümlülükleri ihlal ettiği ifade edildi.

Gasbedilmiş topraklarda üretilen malların, AB pazarına girişine izin verildiğine işaret edilen mektupta, AB’nin eylemlerini yasal taahhütleriyle uyumlu hale getirmesi ve insan hakları ihlalleriyle bağlantılı yerleşimlerle ticareti yasaklaması gerektiği belirtildi.

Mektupta, AB’nin defalarca söz konusu yerleşim yerlerini “yasa dışı” olarak nitelendirip kınadığı anımsatılarak, şu değerlendirmede bulunuldu:

“AB, bu yerleşimlerle ticaret yapmaya ve iş yapılmasına izin vermeye devam ederek yerleşimlerin sürdürülmesi ve genişletilmesiyle kaçınılmaz şekilde iç içe geçmiş olan ciddi insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerinin sürdürülmesine yardımcı olmaktadır.”

İşgal altındaki Batı Şeria’da 451 bin, Doğu Kudüs’te ise yaklaşık 230 bin İsrailli, Filistin topraklarını gasp ediyor.

Uluslararası hukuka göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki bu gasplar yasa dışı sayılıyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam