Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Amcaoğlu: 13 Eylül’de ilköğretim, 14 Eylül’de ortaöğretim ve meslek liseleri yüz yüze eğitime başlayacak

Koronavirüs pandemisi nedeniyle Mart 2020’den beri dönem dönem kesintiye uğrayan okullardaki yüz yüze eğitim, yeni ders yılıyla birlikte yeniden başlıyor. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, ilgili tarafların katkısıyla, yüz yüze eğitim için hem eğitim prog

Published

on

Amcaoğlu: 13 Eylül’de ilköğretim, 14 Eylül’de ortaöğretim ve meslek liseleri yüz yüze eğitime başlayacak

Koronavirüs pandemisi nedeniyle Mart 2020’den beri dönem dönem kesintiye uğrayan okullardaki yüz yüze eğitim, yeni ders yılıyla birlikte yeniden başlıyor. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, ilgili tarafların katkısıyla, yüz yüze eğitim için hem eğitim programı, hem akademik takvim hem de bulaş protokolü hazırladı.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu, 13 Eylül’de ilköğretim, 14 Eylül’de ortaöğretim ve meslek liselerinin yüz yüze eğitime başlayacağını açıkladı.

“Eğitim Programı da, Akademik Takvim de, Bulaş Protokolü de hazırdır. Kimsenin endişesi olmasın” vurgusu yapan Amcaoğlu, bulaş esnasında ne yapılacağı konusunda okullarda “Bulaş Kurulu” oluşturulacağını söyledi.

Bakanlar Kurulu’nda aldıkları 9 maddelik kararla yükseköğrenimde neler yapılacağını belirlediklerini kaydeden Amcaoğlu, ekim başı 2021-2022 Akademik Yılı Güz Dönemi’nin açılmasını sağlayacaklarını belirtti.

Vatandaşlara aşı çağrısı da yapan Amcaoğlu, “Lütfen herkes aşısını olsun. Önce aşı, sonra aşı, yine aşı ve devamında sağlık ve hijyene dikkat çekerek, hayatımıza devam etmenin koşullarını dikkatle sağlamaya çalışalım” dedi.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Amcaoğlu, Türk Ajansı Kıbrıs’ın (.) sorularını yanıtladı.

Eğitim yılının nasıl açılması gerektiğiyle ilgili yapılan toplantılarda önemli olanın ortak aklın ürünü kararlar üretilmesi olduğunu vurgulayan Amcaoğlu, bakanlık olarak, “En iyisini biliriz, söyleriz” edasıyla toplantı yapmadıklarını kaydetti. Amcaoğlu, yetkili sendikalar, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin yetkilileri, Eğitim Beklemez İnisiyatifi’nin de toplantılara katıldığını ifade etti.

“BULAŞ ESNASINDA NASIL HAREKET EDİLECEĞİNİN DETAYLARI BELİRLENDİ”

Talim Terbiye Dairesi Müdürü ve Müsteşarı ile Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi yetkililerinin, “Bulaş Protokolü”nün son şekliyle ilgili dün saatlerce süren toplantı yaptığını ifade eden Bakan Amcaoğlu, yeni eğitim yılı açıldıktan sonra bulaş esnasından nasıl hareket edileceğinin detaylarının belirlendiğini söyledi.

2021-2022 Öğretim Yılı Planlaması içerisinde Akademik Takvim, Eğitim Programı ve Bulaş Protokolü’nün yer aldığının altını çizen Bakan Amcaoğlu, özel eğitim, okul öncesi, ilköğretim, orta eğitim, meslek liseleri, kolej müfredatıyla ders veren 271 okulda 53 bine yakın öğrenci, 5 bin 864 öğretmen özel ve devlet dahil, bunun yanında 21 üniversite 85 bin öğrenci, toplamda eğitim ordusunda görevli, öğretmen, akademisyen, idari personel, otobüs şoförü, refakatçi, kantinciye kadar 20 bin 500 civarında kişi olduğunu kaydetti.

“EĞİTİM ORDUSUNUN YÜZDE 96’SI AŞILANDI”

20 bin 500 kişilik eğitim ordusunun yüzde 96’sının aşılandığını söyleyen Bakan Amcaoğlu, aşı olmayan yüzde 4’ün de dökümünü aldığını belirtti. Aşı olmayan yüzde 4’ün yüzde 2’ye tekabül eden kısmının sağlık sorunları olan kişiler, diğer yarısının ise henüz aşılanmayı kabul etmeyen kişiler olduğunu ifade eden Amcaoğlu, aşının gönüllülük esasına dayandığını belirtti.

Sağlık başta olmak kaydıyla okulların yüz yüze eğitime geçmesinin önemine vurgu yapan Amcaoğlu, eğitim için sokağa inecek toplam rakamın yaklaşık 155 bin 500 kişi olduğunu söyledi.

“ÜLKEYE GELECEK ÖĞRENCİLERİN AŞI İHTİYACI HAZIR”

Ülkeye 3’üncü ülkelerden, 142 ülkeden gelen 40 bine yakın öğrenci ve 35 bin civarında Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrenci olduğuna dikkat çeken Amcaoğlu, bu kişilerin aşı ihtiyacının Sağlık Bakanlığı’nın depolarında hazır olduğunu açıkladı. 3’üncü ülkeden gelecek 40 bin öğrenci için AstraZeneca aşılarının Sağlık Bakanlığı depolarında mevcut olduğunu kaydeden Amcaoğlu, kırmızı kodlu ülkeden gelen öğrencilerin karantina süreci yaşayacağını, ardından aşılanma prosedürünün başlayacağını ifade etti. Aşılamanın üniversiteler tarafından yapılacağını bildiren Amcaoğlu, Sağlık Bakanlığı’yla istişare ederek, her üniversitenin öğrencisini ve çalışanını aşılayacağını ve testini uygulayacağını söyledi.

İlköğretim, orta eğitim ile mesleki ve teknik liselerde Sağlık Bakanlığı’nın gerekli tetkikleri Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi kararlarına göre belirli sürelerde yapacağını dile getiren Amcaoğlu, aşısını yaptırmayan kişiye kendisinin bir şey yapma yetkisinin olmadığını ancak kurallara göre aşısını yaptırmayanın her hafta testini yaptıracağını belirtti.

“OKULLARDA ‘BULAŞ KURULU’ OLUŞTURULACAK”

Açıklanacak olan “Bulaş Protokolü”nün okullara yazılı olarak genelge şeklinde bildirileceğini ifade eden Bakan Amcaoğlu, her okulda müdür başta olmak kaydıyla bir görevli daha ve her 200 öğrenciye artı bir kişi daha eklenmesi koşuluyla bir “Bulaş Kurulu” oluşturulacağını açıkladı. “Bulaş Protokolü” ile ilgili bilgiler de veren Amcaoğlu, şunları belirtti:

“Evden çıkmadan, otobüse binmeden, okula gitmeden mutlaka semptom sorgulaması yapılacak. Semptom gösterenler öğretmen, çalışan veya öğrenci okula alınmayacak. Test yapmaya yönlendirilecek.

Sınıfta yapılan bir tarama sonucunda aynı sınıftan 3 veya daha fazla kişinin PCR testinin pozitif çıkması halinde sınıfın geri kalanı yakın temaslı sayılacak ve aşılı ise 7, değilse 14 gün süreyle evde izole olacaklar. Öğrencilerin yakın temaslı olduğu sürede eğitimleri uzaktan eğitim şeklinde devam edecek.”

“OKULLAR ASLA KAPANMAYACAK”

Okullarda kurulacak komiteler aracılığıyla Eğitim Bakanlığı da bilgilendirilerek, filyasyon ekiplerine konunun bildirileceğini ve ekiplerin temaslı takibi yapacağını anlatan Bakan Amcaoğlu, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin “Okullar asla kapanmayacak” vurgusu yaptığını belirterek, herhangi bir sınıfta pozitif vaka sayısına göre gerekenin yapılacağını söyledi.

Amcaoğlu, protokole göre, yapılan taramada sınıfta 3 kişiden az kişinin PCR testinin pozitif çıkması halinde ise sınıfın sadece temaslı sayılacağını, öğrencilerin, maskelerini takarak ve diğer sınıflarla temas etmeyerek, okulda eğitimlerine devam edeceğini bildirdi.

Eğitim programında 2021-2022 eğitim döneminde ne yapılacağının net olduğunun altını çizen Amcaoğlu, dönüşümlü teneffüs aralıklarına kadar programda her şeyin net şekilde belirlendiğini söyledi. Akademik takvimin de belirlendiğini ifade eden Amcaoğlu, Bulaş Protokolü ile eğitimin yüz yüze sürdürülebilir olması için ne yapılacağının net şekilde ortaya çıkarıldığını söyledi.

“KOLEKTİF ÇALIŞMAYI İLKE EDİNDİM”

Kolektif çalışmayı kendine ilke edindiğini vurgulayan Bakan Amcaoğlu, her zaman müdürlerle istişareleri sonrasında paydaşlarıyla eğitimi konuştuklarını kaydetti. “Sokakta birilerinin eylem yaparak, kapıya çelenk bırakmasını bekleyerek değil bizim sorunlara çare bulma gayretimiz” diye konuşan Amcaoğlu, ortak aklın ürünü çarelerle eğitimi açma hazırlıklarını tamamladıklarını söyledi.

“TEK TEK İLMEK İLMEK ÖRDÜK”

“Eğitimi tekrardan açabilmeyi tek tek ilmek ilmek ördük…” diyen Amcaoğlu, şunları kaydetti:

“Biz hayatımızdan eksik bir şey yaşamazken neden eğitimi eksik bırakalım… Çocuklarımızın ihtiyacı olan yüz yüze eğitimi… Tam da bunu eksik bırakmamak için herkesle istişare ettik, saatlerce… Eğitim Programı da, Akademik Takvim de, Bulaş Protokolü de hazırdır. Kimsenin endişesi olmasın. Bütün muhataplarla oturup birlikte karar verdik.”

“EKİM BAŞI 2021-2022 AKADEMİK YILI GÜZ DÖNEMİ’NİN AÇILMASINI SAĞLAYACAĞIZ”

21 Haziran’da Bakanlar Kurulu’nda aldıkları 9 maddelik kararla yükseköğrenimde neler yapılacağını da belirlediklerini kaydeden Amcaoğlu, ekim başı 2021-2022 Akademik Yılı Güz Dönemi’nin açılmasını da sağlayacaklarını belirtti. 85 bin öğrencinin tümünün adada ikamet edeceğini ve yüz yüze eğitimin başlayacağını dile getiren Amcaoğlu, “Ülkeye gelecek yabancı uyruklu öğrenciler, bizim evladımız olarak adaya gelecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Sağlıkla ilgili sıkıntıları bizim sıkıntılarımızdır. Eğitimle ilgili sıkıntı yaşamamalar için her türlü hazırlığı yaptık” dedi.

Hizmet sektörünün önemli unsurlarından yükseköğrenimi tekrardan ülkeye kazandırmak için gerekeni yapacaklarını vurgulayan Amcaoğlu, şu an sigorta mükellefi olan aktif sigorta sayısının yüzde 84’ünün özellikle yükseköğrenimin, devamında turizmin de yer aldığı ve onların destekliği küçük ve orta ölçekli işletmelerde yani kobilerde çalışan insanlar olduğunu söyledi.

“Bizim insanlarımızın ekmek parası kazanabilmesi için, hayatını idame ettirerek, kazancını sağlayabilmesi için biz yükseköğrenimi, turizmi açmak zorundayız” diyen Amcaoğlu, “Bu hizmetler sektörünü kapatarak, kendi ciğerimize, kalbimize ot tıkama gibi bir lüksümüz yoktur” şeklinde konuştu.

“13 EYLÜL’DE İLKÖĞRETİM, 14 EYLÜL’DE ORTAÖĞRETİM VE MESLEK LİSELERİ YÜZ YÜZE EĞİTİME BAŞLAYACAK”

13 Eylül’de ilköğretim, 14 Eylül’de ortaöğretim ve meslek liselerinin yüz yüze eğitime başlayacağını açıklayan Bakan Amcaoğlu, seyreltilmiş eğitim olmaması için 16 tane okul inşaatına başladıklarını belirterek, toplamda 8 bin öğrenciye eğitim verilebilecek altyapıyı bir senelik sürede ülkeye kazandıracaklarını belirtti. Son 10 yılda bir tane devlet okulu inşa edilmesi ile karşılaştırıldığında bunun küçümsenecek bir şey olmadığının altını çizen Amcaoğlu, “Eğitimi verebilecek altyapıyı sağlamazsanız, eğitimin kalitesini, sürdürülebilir olmasını tartışır, durursunuz” dedi. Amcaoğlu, Anayasa’nın 59’uncu maddesine göre en doğal hak olan eğitimde, çocukların fırsat eşitsizliği yaşamaması için ilerleme sağladıklarını belirtti.

“HİJYEN MALZEMESİ VE DERS KİTABI SIKINTISI YOK”

Hijyen malzemesi ve ders kitapları konusunda hiçbir sıkıntıları olmadığının altını çizen Amcaoğlu, gerekli materyallerin hazır olduğunu vurguladı. Amcaoğlu, toplu taşımanın ise eğitimde tam kapasiteyle, maske ve hijyen koşulları çerçevesinde yapılacağını ifade etti.

“İHTİYACI OLANA TELAFİ DERSLERİ VERİLECEK”

Amcaoğlu, öğrencilerin kayıpları konusunun ele alındığı toplantıda, her öğretmenin sınıfında seviye tespiti yapması, telafiye ihtiyacı olan öğrencilerin belirlenmesi ve bu öğrencilere telafi derslerinin verilmesinin ortaya çıktığını bildirdi. Eğitsel etkinlik günlerinde telafi ihtiyacı olan öğrencilere telafi derslerinin verileceğini, diğer öğrencilerin ise sosyal etkinlik derslerine devam edeceğini söyleyen Amcaoğlu, ilkokulda birinci ve ikinci sınıf öğrencileri dışındakilerin önemli eksikliği olmadığının belirlendiğini kaydetti. Amcaoğlu, en fazla kayıp yaşayan sınıfların, 1 ve 2’nci sınıflar ile 8’inci ve 12’nci sınıflar olduğunu söyledi.

AŞI SERTİFİKASI KONUSU… “ÇOK BÜYÜK BİR HAKSIZLIK”

Üçüncü ülkelerde okuyan öğrencilerin aşı sertifikası konusuna da değinen Amcaoğlu, kendisinin de çocuklarından birinin yurt dışında okuduğunu belirterek, aşıyı Avrupa Birliği’nin gönderdiğine dikkat çekti ve şöyle konuştu:

“1 hafta önce geçerli olan aşı ve PCR sonuçları, neden 1 hafta veya 1 ay sonra geçersiz kabul edilmeye başlandı. Bunun bir açıklaması olması lazım. Uluslararası havuza kayıt yok deniyor. Bütün dünyadaki yapılan aşıların tamamı uluslararası bilgi alacak havuza kayıtlanmış değildir. Eğitime gidecek öğrenci söz konusu ise bir tolerans gösterilmelidir. Haçlı seferi zihniyetiyle birileri siyaset yapacak diye çocuklarımızın elinden eğitim hakkının alınması bence çok büyük bir haksızlıktır. Her konuda söyleyecek bir şeyler bulan sivil toplum örgütleri, haksızlık adına ırkçılık adına ayağa kalkanlar, neden çocuklarımızın eğitim hakkı engellendiğinde bir şey söylemedi, merak ederim. Çocukları güneye göndererek, aşı olmasını sağlayarak, daha önce olduğu iki doz aşıyı yok sayarak, tekrar aşılayarak, hangi sorunu çözdünüz? Bu dünyanın insanı olarak, bu kadar izolasyona maruz kalmamız lazım. Eğitim alacak çocuklarımız bu şekilde engellenmemelidir. Söz konusu eğitim ve sağlık ise biraz daha ihtiyatlı ve hassas düşünülmesi kanaatindeyim.”

“KIBRIS TÜRK TARİHİ VE ÖĞRETİMİ” PANELİ…

“Kıbrıs Türk Tarihi ve Öğretimi” konulu panel hakkında da değerlendirmelerde bulunan Bakan Amcaoğlu, yurt dışından gelip KKTC’deki üniversitelerde eğitim gören öğrencilerin, Rauf Raif Denktaş, Dr. Fazıl Küçük ve “Megalo İdea”yı bilmesi gerektiğini söylediğini kaydetti. Amcaoğlu bunun yanında, yükseköğretimde müfredata giremeyen Kıbrıs Türk tarihi ve Kıbrıs Türk mücadele tarihinin neden okutulması gerektiğini sorguladığını söyledi. Amcaoğlu, Kıbrıs Türkü’ne ait milli bilincin, milli şuurun oluşması için bakanlık olarak çaba harcamak zorunda olduklarını söylediğini dile getirdi. Eğer eksiklik varsa müfredatta bunların tamamlanması gerektiğini söyleyen Amcaoğlu, “Birilerini hedef göstermek, birilerinin sırtına basarak, onların yaptığı kötüdür diyerek bir adım atmamız söz konusu değildir” şeklinde konuştu. Hâlâ yaşanılan mezalim ve izolasyonlar olduğuna dikkat çeken Amcaoğlu, tam da buna parmak basmak için bu paneli düzenlediklerini söyledi ve “İsteyen istediği gibi değerlendirsin, sıkıntı yok” dedi.

“LÜTFEN HERKES AŞISINI OLSUN”

Ocak ayında okullar kapatılmak zorunda bırakılırken, bakanlık olarak çok sıkıntılar yaşadıklarını söyleyen Amcaoğlu, vatandaşlara aşı çağrısını şu sözlerle yaptı:

“Bütün eğitim çalışanları 20 bin 500 kişi aşılanmadan okullar açılmayacak dedim. Şu an aşılanma prosedürüyle ilgili tatbik noktasında tedarik sıkıntısı yok. Lütfen herkes aşısını olsun. Hijyen ve mesafeye uysun. Günlük yaşantısından ödün vermeyen insanlarımız, eğitimden de ödün verilmemesi adına hareket etsin. Çocuğunun, canının, can parçasının sağlığını düşünen herkes süratle başka türlü düşüncelerden arınıp, aşılanma yoluna gitmelidir. Aşılanıp önce kendi sağlığını, sonra toplumdaki bağışıklığı sağlama adına adımlar atmalıdır ki gelecekte sadece okulların değil, evinin kapısı, işletmesinin kapısının açık olma şansını kaçırmasın. Önce aşı, sonra aşı, yine aşı ve devamında sağlık ve hijyene dikkat çekerek, hayatımıza devam etmenin koşullarını dikkatle sağlamaya çalışalım.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, BRT’de yayınlanan ‘Manşet+’ programına konuk oldu.

Tatar, 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı sürecini değerlendirerek, yeni bir siyaset ortaya koyduklarını, geçmişte Annan Planı ve Crans Montana’da yaşananlardan federasyon meselesinin kapanması gerektiğini, Kıbrıslı Rumların sıfır asker sıfır garanti ısrarının bitmeyeceğinin anlaşıldığını söyledi.

Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlük hakkının elinden alınması ve adadan çekilmesi planı oyununu bozan bir adım olan yeni paradigma ile artık belli bir noktaya gelindiğini anlatarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da uluslararası alanda bunu defalarca ifade ettiğini anımsattı.

Tatar, Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda asırladır yaşayan adanın asli unsurlarından biri olduğunu kaydederek, Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de kurucu ortağı ve adada hak sahibi olduğunu, ancak bunların kabulü ile bir ilerleme kaydedilebileceğini belirtti.

Enterkonnekte sistemi ile elektrik getirilmesi konusunu da değerlendiren Tatar, elektrikte enterkonnekte için tek yolun bunun Türkiye üzerinden yapılması olduğunu kaydetti. Tatar, “Bu ada için, sürdürülebilir bir enerji için tek yoldur” dedi.

Yeni geçiş kapıları konusunu da değerlendiren Tatar, bu konuda defalarca girişimde bulunduğunu hem Haspolat hem de Akıncılar’da kapı açılması adına girişim yaptığını anımsattı. Tatar, “Karşı taraf Erenköy’den geçmek, Kiracıköy’den geçmek istiyor. Bu ada ara bölgeden toprak istemek anlamına geliyor. Biz ara bölgede onlara yol kullandıramayız, aksi taktirde ileride toprak talebinde bulunacaklar. Metehan’da sıkıntı oluyor çünkü bizde 3 şerit varken, karşı taraf hala tek şeritte çalışmaya devam ediyor” dedi.

Güney Kıbrıs’ın silahlanması ve bölgede yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Tatar, “Önce Bosna’da, sonra Irak, Suriye, Ukrayna, Gazze’de başladı çatışmalar. Dünya 2000’li yıllara kadar barışı gördü, sonra çatışma kültürü artarak sürüyor. Ukrayna da bir milyon insan ölmüş. Şimdi de madenlerine çökmüşler. Önce silah verip savaştırdılar, şimdi de verdiklerine karşılık arazi ve madenlere çöktüler” dedi.

Tatar, “Güney Kıbrıs artık teslim oldu. İngiliz Üsleri’nin her türlü askeri donanımı var, ABD var, Fransa var, artık İsrail de var” şeklinde konuştu.

Karma evlilik konusunda ise çocuklar ve gençler arasında ayrımcılık yapılmasının doğru olmadığını çok kez dile getirdiğini söyleyen Tatar, bunun Avrupa Birliği’nin değil, Rum yetiminin kararı olduğunu, burada doğan çocuklara işgalci gibi bakılmasının yanlış olduğunu kaydetti.

Gelecek hafta New York’a bir ziyaret gerçekleştireceğini de vurgulayan Tatar, New York’ta Genel Sekreter Antonio Guterres ile görüşeceğini, heyetler arası görüşmeler yapılacağını ve Rum lider Nikos Hristodulidis ile 3’lü görüşme gerçekleştireceğini söyledi.

Tatar, 3’lü görüşmede de projeleri, komiteleri, enterkonnekte konusunu, kültürel miras, mayınların temizlenmesi, yangın, deprem dahil tüm unsuları yine dile getireceğini anlatarak, “Ortak zemin olması için çalışıyorum ama iki halk arasında ilişkilerin gelişmesine Güney Kıbrıs hiç yardımcı olmuyor. Tutuklamalar var, Rum bizi mallar konusunda muhatap almak istemiyor devlet olarak. Bu iş Taşınmaz Mal Komisyonu ile çözümlenecek. Takas yöntemi bu işi kökten çözen bir yoldur ama bu da olamıyor” dedi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin hazırlayacağı raporu da değerlendiren Tatar, Holguin’in kendi çabasını görüp takdir ettiğini, Güney Kıbrıs’ın inatla yeni kapı açmak istemediğinin farkında olduğunu, yeni oluşturulan Gençlik Komitesi’nin toplantılarını başarı olarak gördüğünü, teknik komitelerin tümünün iyi çalıştığının bilincinde olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: BRT Haber

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Polis Basın Subaylığı’ndan alınan bilgiye göre, 18 Eylül 2025 tarihinde saat 08:15 sıralarında İskele – Ercan Anayolu üzerinde ölümle neticelenen bir trafik kazası meydana geldi.

Polisin verdiği bilgiye göre Edmund Jonathan Cooke (E-64) yönetimindeki NH 396 plakalı araç, Ercan istikametine doğru seyrederken Cihangir’de Karavezirler Petrol önlerinde, önünde aynı istikamete giden Hasan Altıparmak (E-57) yönetimindeki EF 127 plakalı aracı dikkatsizce geçmeye çalıştı. Bu sırada karşı istikametten gelen İbrahim Gökgedik (E-58) yönetimindeki YG 445 plakalı araçla yüz yüze çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle NH 396 plakalı araç kontrolden çıkarak EF 127 plakalı aracın ön kısmına çarptıktan sonra yolun solundan çıkarak tarla içerisine savruldu.

Kaza sonucu ağır yaralanan NH 396 plakalı araç sürücüsü Edmund Jonathan Cooke kaldırıldığı Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.

Kazadan etkilenen diğer kişiler ise NH 396 plakalı araçta yolcu olarak bulunan Anna Steel (K-71) ile YG 445 plakalı araçta yolcu olarak bulunan Serdar Hozhyyyev (E-36) ve Shekh Ramjan (E-38). Yaralılar Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınmış olup tedavileri halen devam ediyor.

Polis kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü açıkladı.

 

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, bir grup ekonomistle bir araya geldi ve Cumhurbaşkanlığı vizyonunu paylaştı. Cumhurbaşkanlığı makamının ekonomiyle olan ilişkisini açıkça ortaya koyan Erhürman’a, Genel Sekreter Erkut Şahali ve bazı milletvekilleri de eşlik etti. Tufan Erhürman, “Tanınmamış bir devlete sahibiz ve bütün dış ilişkilerimizi Cumhurbaşkanı üzerinden yürütmek zorundayız. Ekonomimizin önemli bir kısmı da bu dış ilişkiler üzerinden belirleniyor. Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği ile kurulan ilişkiler üzerinden şekilleniyor. Bunun dışında ekonominin en önde gelen gelir kaynakları olan turizm ve yükseköğretim de dışarıdan gelen gelirle öne çıkıyor. Yani hem ekonomimizin hem de gelişme imkânlarının dışarıyla doğrudan ilişkisi vardır” dedi.

“Bütün dış ilişkilerimizi Cumhurbaşkanlığı üzerinden yürütmek zorundayız”

Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, geçtiğimiz haftalarda da bir grup ekonomistle bir araya geldiğini hatırlattı ve “Geçen toplantının ardından basında yapılan yorumlarda ortaya çıkan bir soru işaretini gidermek istiyorum. Soru işareti şudur: “Bizde Cumhurbaşkanının ekonomiyle ne alakası var?” sorusu belirleyici bir soru haline geldi. “Bu bir genel seçim değil. Buradan başbakan ya da maliye bakanı çıkmayacak” denildi. Cumhurbaşkanlığının ekonomiyle, maliyeyle ilgisi nedir? Tanınmamış bir devlete sahibiz ve bütün dış ilişkilerimizi Cumhurbaşkanı üzerinden yürütmek zorundayız. Ekonomimizin önemli bir kısmı da bu dış ilişkiler üzerinden belirleniyor. Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği ile kurulan ilişkiler üzerinden şekilleniyor. Bunun dışında ekonominin en önde gelen gelir kaynakları olan turizm ve yükseköğretim de dışarıdan gelen gelirle öne çıkıyor. Yani hem ekonomimizin hem de gelişme imkânlarının dışarıyla doğrudan ilişkisi vardır” diye konuştu.

“Doğrudan Ticaret Tüzüğü konusunda ısrarcı olması gereken makam Cumhurbaşkanlığıdır”

“AB ile ilişkilerde üç tüzük vardı: Yeşil Hat Tüzüğü, Mali Yardım Tüzüğü ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü. 2004 referandumlarına girerken bu üç tüzük bir tür “taahhüt” niteliği taşıyordu. Yeşil Hat Tüzüğü ile Mali Yardım Tüzüğü yürürlüğe girdi; ancak Rumlar AB üyesi olduktan sonra Doğrudan Ticaret Tüzüğü veto konusu haline geldi ve yürürlüğe girmedi. Mali Yardım Tüzüğü ise çok kısa süre önce Hristodulidis’in girişimiyle adeta devre dışı kalma noktasına geldi, son anda direkten döndü” diyen Erhürman, Mali Yardım Tüzüğü’nün devamlılığını sağlamanın ve sağlanan gelirin doğru alanlara kaydırılması için uğraş vermenin, yetki olarak Cumhurbaşkanlığında toplandığına dikkat çekti. Tufan Erhürman, “Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde yapılan çalışmalar bize gösteriyor ki, KKTC’nin ihracatının ithalatı karşılama oranı yalnızca yüzde 6’dır. Bu çok düşük bir oran. Ada ekonomilerinde bu oran yüzde 35-40 civarındadır. Yüzde 6’lık ihracatın yüzde 72’si Türkiye Cumhuriyeti’ne, yüzde 10’u Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden Güney’e gerçekleşiyor. Kalan kısmı ise diğer ülkelere. Yani Yeşil Hat Tüzüğü yalnızca yüzde 10’larda kalmasına rağmen, ihracatta ikinci sırada. Yeşil Hat Tüzüğü’nde bir türlü halledilemeyen sorunlar olduğu gibi, aniden ortaya çıkan sorunlar da var. Doğrudan Ticaret Tüzüğü konusunda ısrarcı olması gereken makam da yine Cumhurbaşkanlığıdır” dedi.

“Hep birlikte üreteceğiz”

Türkiye Cumhuriyeti ile ekonomik ve mali konularda verimli bir iletişim sağlanabilmesi için meselelerin doğrudan Cumhurbaşkanı düzeyinde kurulması gerektiğini söyleyen Erhürman, Türkiye Cumhuriyeti’nin sisteminden dolayı bir mütekabiliyet ilkesi gereği söz konusu meselelerdeki iletişimin böyle olabileceğini kaydetti. Tufan Erhürman, “O nedenle Türkiye Cumhuriyeti ile söz konusu ilişkiler açısından da Cumhurbaşkanlığı makamının son derece önemli olduğunu düşünüyorum” dedi. Ekonominin merkezinde olan konulardan biri de Taşınmaz Mal meselesi olduğuna dikkat çeken Erhürman, sıkıntılı bir noktaya doğru ilerlendiğini belirtti. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun 2005’te Cumhurbaşkanlığında hazırlandığının altını çizen Erhürman, bu meseleyi de Cumhurbaşkanlığının ele alması gerektiğini ifade etti. “Çalışmanın, emeğin karşılığını bulduğu, herkesin insan onuruna yaraşır bir yaşam süreceği bir ülke için gece gündüz demeden çalışacağız” diyen Erhürman, bu ülkenin üreticisinin, girişimcisinin, sanayicisinin, turizmcisinin, esnafının, içerideki ve dışarıdaki eşitsiz ve adil olmayan uygulama ve düzenlemelerle ezilmesine, itilmesine, kakılmasına engel olacaklarının altını çizdi. Tufan Erhürman, “Ayaklarımız üzerinde duracak, hep birlikte üretecek, pastayı hep birlikte büyütecek, hep birlikte, adil biçimde paylaşacağız” diye konuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam