Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

HP Milletvekili Rogers:Sağlık Bakanlığı aşılanma konusunda farkındalık yaratmalı”

Halkın Partisi (HP) Milletvekili Jale Refik Rogers, dünyada ciddi bir aşı adaletsizliği yaşandığına işaret ederek KKTC’de ise aşı bolluğuna rağmen aşılanma oranının düşük olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın konuya ilişkin farkındalık yaratma noktasında yetersi

Published

on

HP Milletvekili Rogers:Sağlık Bakanlığı aşılanma konusunda farkındalık yaratmalı”

Halkın Partisi (HP) Milletvekili Jale Refik Rogers, dünyada ciddi bir aşı adaletsizliği yaşandığına işaret ederek KKTC’de ise aşı bolluğuna rağmen aşılanma oranının düşük olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın konuya ilişkin farkındalık yaratma noktasında yetersiz kaldığını belirtti.

Tüm dünyada aşılamanın ve toplum bağışıklığının sağlanamaması halinde virüsün şekil değiştirmeye devam edeceğini ve farklı varyantlarla karşılaşılacağını anlatan Rogers, şöyle konuştu:

“Dünyada ciddi bir aşı adaletsizliği var. Bazı ülkelerde aşı bolluğu varken, ki biz aşı bolluğu olan ülkelerdeniz, birçok ülkede aşıya ulaşmak oldukça zor. Örneğin Hindistan’a bakarsak, toplum bağışıklığına ulaşabilmesi için trilyonlarca aşıya ihtiyacı var. Geçen aylarda yaşadıkları sıkıntılı süreç sonucunda delta varyantı çıktı. Belli bölgelerde ciddi hastalık yoğunluğu olduğu ve bu durum aşılamayla kontrol altına alınamadığı sürece bu salgın dünyada devam edecek. Toplum bağışıklığına ulaşılan ülkeler tabii ki biraz daha rahat olacak ama aşılamanın az, hastalığın yoğun olduğu bölgelerde virüs kendini değiştirmeye, yeni ve daha tehlikeli varyantlar oluşturmaya devam edecek. Belki öyle bir noktaya gelinecek ki, şu an olduğumuz aşılar yeni varyantlara karşı hiç koruyucu olmayacak. Delta varyantı şu an çoğu ülkede dominant varyant ve yeni bir dalga yaşanıyor. Ülkemizde bu dalganın yaz dönemine denk gelmesi ve aşılanmanın etkisi hastaneye yatışların çok yoğun olmamasını sağladı, ancak bu hep böyle gidecek demek değil.

Önümüz kış.  Yoğun bakıma yatışlarda artış gözlenmeye halihazırda başlandı. Toplum bağışıklığını tüm dünyada oluşturana kadar tam olarak güvende değiliz. Bizim yapmamız gereken aşılamayı kendi ülkemizde yüksek oranlara çekebilmek. Toplumun kışa girerken aşılı olması çok önemli. Maalesef bu noktada çok da başarılı değiliz. Aşımız çok ama aşı olmak isteyen çok fazla kişi yok. Bu aşamada Sağlık Bakanlığı’na büyük görev düşüyor. Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’nin en başta gelen görevlerinden bir tanesi koruyucu sağlık hizmetlerini sunmak ve halk sağlığını korumak için halkı bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalar yapmak. Sağlık Bakanlığı’nın aşılamayla ilgili suskun kaldığını görüyoruz. Halkı bilgilendirme konusunda çok geri durdu. Tabipler Birliği ve diğer sivil toplum örgütlerinin değerli girişimleri oldu. Ancak farkındalık yaratmak için bakanlığın gerek aşı istatistiklerini paylaşarak, gerek kullanılan aşıların özellikleri ile ilgili bilgi paylaşarak katkı koyması gerekiyor”.

“VELİLERE SESLENİYORUM: 12 YAŞ VE ÜSTÜ ÇOCUKLARI AŞILAMAKTAN ÇEKİNMEYİN”

“Aşı yaşının 12’ye kadar düşürülmesi, özellikle okulların açılacağını düşünürsek çok olumlu bir adım” diyen Rogers, bu yaş grubunu aşılamanın salgını kontrol altında tutma açısından çok önemli olacağına vurgu yaptı.

Aşılanan kişilere virüsün bulaşma oranının ve o kişilerin virüsü bulaştırma oranının daha düşük olduğunu, hasta olanların da daha kolay atlattığını, hastaneye yatış ihtimalinin de önemli ölçüde azaldığını kaydeden Rogers, “Bunlar hep olumlu sonuçlar. Okullar başlamadan velilere de çağrı yapmak istiyorum; 12 yaş ve üstü çocukların aşılanmasından çekinmesinler. Böylece onların aile büyüklerine hastalık bulaştırmasının da önüne geçebiliriz.  Biz yetişkinlere de çok iş düşüyor. Hala aşılanma oranları çok düşük.  Bizler de aşılanarak toplum bağışıklığına katkıda bulunmalıyız.”

“HÜKÜMETTEKİ PARTİLERİN ÜLKE SORUNLARINA ODAKLANMAMASI ÜLKE ADINA ENDİŞE VERİCİ”
Meclisin tatilde olması sebebiyle milletvekillerinin hiçbir şey yapmadığına dair toplumda yaratılan yanlış bir algı olduğunu aktaran Rogers, milletvekili ve komite başkanı olduğu son üç yılda yaz aylarında da komitelerin son hız çalıştığını ve Genel Kurul’a hazırlık yapıldığını belirtti.

İlk kez bu yaz komitelerin çalışmadığını belirten, bunun nedenini de hükümetin ve hükümeti temsil eden vekillerin önceliklerinin farklı olmasına bağlayan Jale Refik Rogers, şöyle konuştu:

“Ekim ayında meclisin açılıp açılamayacağı, özellikle önemli yasaların geçebilmesi nedeniyle önemli. Ama ülkenin genel hali beni endişelendiriyor. Şu anda hükümeti oluşturan üç partinin ve bağımsız üç milletvekilinin her birinin ayrı bir krallık gibi davrandığını, kendi aralarında bir uyum olmadığını görüyoruz. Hükümeti oluşturan partiler sadece birbirleriyle değil; her biri kendi içinde de ciddi sıkıntılar yaşıyor. UBP’nin kurultay çekişmeleri, DP’nin bölünmüşlüğü, YDP’den ayrılıklar gibi sorunlara tanık oluyoruz. Bu durum ülke adına endişe verici. Parti içindeki sıkıntıları bir kenara bırakıp ülke sorunlarına odaklandıklarını görüyor olsaydık, parti içi sorunlar bizi ilgilendirmezdi.”

“KIBTEK’İN GETİRİLDİĞİ DURUM KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR, İYİ YÖNETİMİN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖRDÜK”

Bakanlıklarda da sorunlar yaşandığını söyleyen Rogers, Ekonomi ve Enerji Bakanı’nın KIB-TEK’i getirdiği durumun kabul edilebilir olmadığını ifade etti.

Rogers, “Kurumun elektrik üretemiyor olması, alımların ihaleyle değil ihalesiz yapılıyor olması, alınan yakıtın kalitesiyle ilgili soru işaretlerinin olması kötü yönetimin en net örneğidir. Tankerlerle ülkeye yakıt geldi. Taşıma suyla değirmen dönmez hepimiz biliyoruz. Bu süreçte kurumun, son iki hükümet dönemindeki durumunu karşılaştırdığımızda sonuç çok endişe vericidir. Kurumun iyi yönetildiği, ihaleyle yakıt alındığı, yakıtın testlerden geçirildiği, kükürt oranında sıkıntı çıktığında firmanın ceza aldığı ve yeniden ihaleye girmesinin engellendiği bir dönemden kendi elektriğini yönetemez, yakıta muhtaç bir hale getirildiğini görüyoruz. Kurumun geleceği için endişe verici bir durum olduğu ortadadır. Liyakatın önemini de bir kez daha görmüş olduk. Bu devleti seven, korumak isteyen kişilerin yeniden yönetime gelmesinin önemli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam