Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Anastasiadis’e Klerides’in sözünü hatırlattı

Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki görevlerine geri dönmeli” çağrısı yapan Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’e, dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Klerides’in Türk milletvekillerine söylediği R

Published

on

Cumhurbaşkanı Tatar, Anastasiadis’e Klerides’in sözünü hatırlattı

Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki görevlerine geri dönmeli” çağrısı yapan Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’e, dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Klerides’in Türk milletvekillerine söylediği “Meclise gelirseniz dışarıya atılacaksınız” sözünü hatırlattı.

Tatar, “Kıbrıs’ta içi boş sözler ve şirin görünmeye yönelik beyanatlar dönemi kapanmıştır. Zaman, uzlaşı, iş birliği ve istikrar için eylem zamanıdır. Bunun yolu ise geriye dönüş değil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir uzlaşı için değişen adamız, bölgemiz ve dünyamız koşullarının gerektirdiği ileriye yönelik adımları cesaretle atmaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Anastasiadis’in bu tür anlamsız, her türlü gerçekçilikten uzak ve uygulaması imkânsız söylemlerle zaman harcayacağına, kendisinin de daha önce telaffuz ettiği esasen mevcut iki devlete ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm formülünü nasıl hayata geçirebilecekleri üzerinde kafa yorması dileğini ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Anastasiadis’in Kıbrıs Türklerine yaptığı “geri dönün” çağrısını değerlendiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar şunları söyledi:

“Egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizi ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koymamız büyük yankı yaratırken, Rum liderliği bu çözüm önerisini etkisiz hale getirebilmek amacıyla her yolu ve yöntemi kullanmaya devam ediyor. Bu doğrultuda da Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis yaptığı son açıklamada ‘Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki eski görevlerine dönmeli, anayasa yeniden tesis edilmeli’ çağrısında bulunmuştur.

Sayın Anastasiadis, tarafların eşit müktesep haklarına ve gerçeklere dayalı sonuç alıcı müzakerelerin başlatılması çabalarına odaklanacağına her birkaç ayda bir ortaya bir “balon” atarak gündemi değiştirme ve imaj kazanma oyunu oynamaktadır. Bir yandan iki devletli çözüm, konfederasyon, gevşek federasyon derken şimdi de sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş safsatası ile Sayın Anastasiadis bütün güvenilirliğini yitirmiştir. Bu husus, Kıbrıs Rum tarafındaki siyasi çevrelerce de açıklıkla dillendirilmektedir. Tutarsız ve hayata geçirilmesi mümkün olmayan son açıklamasıyla Rum lider uzlaşı konusunda ne denli samimiyetsiz olduğunu da bir kez daha ortaya koymaktadır.

Bu arada geçmişte yaşananları da hatırlatmakta büyük yarar vardır. Enosis hedefli 21 Aralık 1963 Rum saldırıları sonrasında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortak yasama organı olan Temsilciler Meclisi’nin Türk milletvekilleri ölüm tehditleriyle Meclis’ten dışlanırken, Kıbrıs Cumhuriyeti de bir Rum devletine dönüştürülmüştü. Bunun yanı sıra anayasada Türklere tanınan haklar ayaklar altında çiğnenirken, anayasaya aykırı olarak Milli Muhafız Ordusu, Belediyeler Seçim Yasası gibi pek çok yasa çıkarılıyordu.

Dönemin Türk liderliği buna tepki gösterirken, Ümit Onan, Ahmet Mithat Berberoğlu, Ramadan Cemil, İbrahim Orhan ve Hüseyin Kandulu’dan oluşan Türk milletvekili heyeti de dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides ile bir görüşme gerçekleştirirler. Bu görüşmede Klerides, Türk milletvekillerine anayasaya aykırı olarak alınan kararları kabul etmedikçe Meclis’e giremeyeceklerini, aksi takdirde dışarıya atılacaklarını söyler. Bu arada Rum liderliği ile propaganda birimleri de ‘Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı isyan ettikleri ve Türk milletvekillerinin Meclis’i terk ettikleri’ yalanını dünyaya servis etmektedir.

Kıbrıs’ta içi boş sözler ve şirin görünmeye yönelik beyanatlar dönemi kapanmıştır. Zaman, uzlaşı, iş birliği ve istikrar için eylem zamanıdır. Bunun yolu ise geriye dönüş değil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir uzlaşı için değişen adamız, bölgemiz ve dünyamız koşullarının gerektirdiği ileriye yönelik adımları cesaretle atmaktır.

Yaşananlar karşısında Kıbrıs Türk tarafı Cenevre’de gerçekçi, pratik ve sürdürülebilir bir öneri ortaya koymuştur. 1960 Anlaşmalarıyla o dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki eşit kurucu ortağının müktesep egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statüleri tescil edilmişti. Ancak bu tarihten sonra yaşananlar sonucu bu hakların icra edildiği şartlar çok değişmiştir.

Uzlaşı şartlarının hazırlanması ve resmi müzakerelerin başlayabilmesi için bu şartların gerektirdiği ortak zemin, ancak Rum tarafı ve BM’nin Kıbrıs Türk tarafının 1960’ta tescil edilen eşit uluslararası statüsü ile egemen eşitliğinin hem Rum tarafı hem de BM tarafından teyit edilmesiyle yaratılabilir. Eşitliğin sözlerle değil, eylemlerle pratik anlamda da gözetilir bir noktaya getirilmesi halinde Kıbrıs’ta uzlaşı şartları hazırlanmış olacaktır.

Dileğimiz, Anastasiadis’in bu tür anlamsız, her türlü gerçekçilikten uzak ve uygulaması imkânsız söylemlerle zaman harcayacağına, kendisinin de daha önce telaffuz ettiği esasen mevcut iki devlete ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm formülünü nasıl hayata geçirebileceğimiz üzerinde kafa yormasıdır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam