Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Afganistan’daki Hindu ve Sih azınlıklar ülkeyi terk etmek istemiyor

Afganistan’da yüz yıllardır yaşayan Hindu ve Sih dini mensupları, Taliban’ın yönetime gelmesiyle ülkelerini terk etmek istemiyor.

Published

on

Afganistan’daki Hindu ve Sihlerin Sosyal Kurumu Başkan Yardımcısı Manmohan Sengh Seithi, Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin ardından ülkesini terk etmek istemediğini söyledi.

Yıllardır ticaretle uğraşan Seithi, Hindu ve Sihlerin Afganistan’da bin yıllardır yaşadığını ve kimseye zarar vermediklerini belirtti.

Seithi, “Afganistan’da yönetimin başına kim gelirse gelsin, biz ülkemizi terk etmek istemiyoruz. Sonuçta burası bizim de ülkemiz.” dedi.

Hindu ve Sihlerin halihazırda Afganistan’ın Host, Nangarhar, Gazne, Kandahar, Pervan ve Kabil vilayetlerinde yaşadıklarını ifade eden Seithi, bu iki inanç mensuplarının sayısının 100 binin üzerinde olduğunu ve farklı nedenlerle çoğunun başka ülkelere gittiğini kaydetti.

Manmohan Sengh Seithi, “Afganistan’daki tüm etnik gruplar ve din azınlıklarının ülkede huzur içerisinde yaşamasını istiyoruz. Yıllardır Afganistan halkı sorunlarla boğuştu, artık güvende ve barış ortamında yaşamalarını ümit ediyoruz.” diye konuştu.

“Şimdiye kadar Taliban tarafından bir sorunla karşılaşmadık”

Taliban’ın kendilerine karşı tutumunun henüz net olarak belli olmadığını aktaran Seithi, şu ana kadar Taliban ile bir sorun yaşamadıklarını, Kabil’in Taliban’ın kontrolüne geçmesinin ardından da günlük dini ayinlerini yapmayı sürdürdüklerini vurguladı.

Seithi, “Biz günlük ibadetlerimizi ve faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz. Şimdiye kadar Taliban tarafından bir sorunla karşılaşmadık. Hatta Taliban mensupları yanımıza gelip telefon numaralarını verdi. Herhangi bir sorunla karşılaştığımız  takdirde kendilerini aramamızı istedi.” ifadesini kullandı.

Manmohan Sengh Seithi, Hindu ve Sih toplulukları olarak Taliban yetkilileriyle görüşüp sorunlarını paylaşmak istediklerinin altını çizdi.

Seithi, “Taliban’dan ayrıca bazı dini merasimlere katılmak ve akrabaları ziyaret için arada Hindistan’a gidip gelmemize kolaylık sağlamasını temenni ediyoruz.” açıklamasında bulundu.

Ülkenin dört bir yanından birçok Sih ve Hindu topluluğu üyesiyle Kabil’e seyahat eden Talwindar Singh Chawla da tek isteklerinin ülkedeki azınlıklar olarak haklarının korunması olduğunu dile getirdi.

Chawla ayrıca, başta Türkiye olmak üzere uluslararası toplumu Afganistan’daki azınlıklara yardım etmeye ve ülkeyi yeniden inşa etmeye çağırdı.

Afganistan’daki Hindu ve Sihler

Afganistan’da yaşayan Hindu ve Sihlerin tarihi bin yıllık geçmişe dayanıyor. Topluluk mensupları genellikle ticaret ve tababetle uğraşıyor.

Afganistan’daki Sih ve Hindu nüfusu 1940’larda 250 bine kadar çıkmıştı.

Sovyet işgali sırasında 1979 yılında ve takip eden iç savaşlar nedeniyle toplum büyük ölçüde azaldı.

Çoğu Pakistan veya Hindistan’a göç ederken, bazıları da Kuzey Amerika ve Avrupa’ya yerleşti.

Taliban, iktidarda olduğu 1996-2001 döneminde, Sihler ve Hinduları kimlik tespiti için sarı kol bantları takmaya ve evlerinin üzerine sarı bayraklar asmaya zorlanmıştı.

Taliban, bu azınlığı İslam şeriatına göre ‘zimmet ehli’ sayıp Afganistan’da yaşamalarına ve kendi dinlerine göre ibadet etmelerine müsaade etmişti.

Afgan Sihlerinin ve Hindularının çoğu, Afgan geleneklerini benimseyerek yerel kültüre ayak uydurdu. Peştuca veya Darice konu şmayı bilen azınlığın, kendi aralarında ise Pencabi dili yaygın.

Öte yandan Afganistan’ın Celalabad kentinde, 2018 yılında, Hindu ve Sih azınlığa mensup kişilerin bulunduğu bir konvoyu hedef alan intihar saldırısında, en az 20 kişi hayatını kaybetmişti.

Mart 2020’de de terör örgütü DEAŞ’ın üstlendiği, Kabil’in Şorbazar bölgesindeki Sih azınlığa ait bir tapınağa düzenlenen silahlı saldırıda 25 kişi yaşamını yitirmişti.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İran: “ABD ile müzakerelerde ‘dengeli’ bir anlaşmaya hazırız”

Published

on

By

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ülkesinin nükleer programına ilişkin, uluslararası endişeleri gidermeye ve ABD ile “dengeli” bir anlaşmaya hazır olduklarını belirtti.

İran Dışişleri Bakanlığı bünyesinde düzenlenen Tahran Diyalog Forumu başladı.

İran Dışişleri Bakanlığına ait Siyaset ve Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nde gerçekleştirilen foruma 53 ülkeden bakan, bakan yardımcısı ve diplomatlar katılıyor.

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi’nin katıldığı törenle başlayan toplantıda, Azerbaycan Dış İlişkilerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev, Tacikistan Dışişleri Bakanı Siraceddin Muhriddin, Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamed el-Busaidi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, Afganistan geçici hükümeti Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki gibi isimler yer alıyor.

Türkiye’den de Dışişleri Bakan Yardımcısı Zeki Levent Gümrükçü’nün katıldığı etkinliğin açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Erakçi, bölgedeki gelişmeleri ve ABD ile müzakere sürecini değerlendirdi.

– “İran dengeli anlaşmaya hazır”

Ülkesinin ABD ile anlaşmaya hazır olduğunu belirten Erakçi, “İran, dini ve ahlaki temelleri üzerine kurulu Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) taraf olarak hiçbir zaman nükleer silah arayışında bulunmamış ve kitle imha silahları üretmeme ve kullanmama ilkesine bağlıdır. Ülkemizin nükleer programıyla ilgili meşru uluslararası endişeleri her zaman etkileşim ve şeffaflık yoluyla gidermeye hazır olduk.” diye konuştu.

ABD ile nükleer müzakerelerdeki hedeflerinin “dengeli bir anlaşmaya varmak” olduğunu dile getiren Erakçi, “NPT Anlaşması çerçevesinde oluşturulan, İran’ın nükleer haklarına tam saygı gösteren ve yaptırımların kapsamlı bir şekilde kaldırılmasını objektif olarak garanti eden bir anlaşma.” ifadelerini kullandı.

Erakçi, Avrupa tarafından “gerçek bir irade ve bağımsız bir yaklaşım” görmeleri halinde Avrupa ülkeleri ile ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya da hazır olduklarını kaydetti.

İsrail’in Filistinlilere karşı soykırımı devam ettirdiği Gazze’deki duruma değinen Erakçi, “Gazze’deki kriz, uluslararası sistemin temellerinin yetersizliğinin yanı sıra bölgenin kaderinin bölge dışı güçlerin karar ve iradesine bağlı kalamayacağının ve kalmaması gerektiğinin başka bir kanıtı olmuştur.” dedi.

Devamını Oku

Dünya

Hristodulidis cumartesi günü Holguin’le baş başa görüşme yapacaklarını söyledi

Published

on

By

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis bugün katıldığı bir etkinlikte yaptığı açıklamada önümüzdeki cumartesi günü BM Genel Sekreteri Guterres’in Kıbrıs kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin’le baş başa görüşeceklerini söyledi.

“Philenews” haber sitesinde yer alan habere göre Holguin’in gelişi ve Johannes Hahn’ın atanmasıyla birlikte Kıbrıs sorununda yeni bir dinamik oluştuğunu ifade eden Hristodulidis, Holguin’le görüşmesinden önce Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la görüşüp görüşmeyeceğine dair bir soruya karşılık ise önümüzdeki cumartesi günü Holguin’le baş başa görüşme yapacaklarını ve şu an bunun öncesinde Cumhurbaşkanı Tatar’la planlanmış bir görüşmeleri bulunmadığını ifade etti.

Prosedür açısından söyleyebileceği şeyin Holguin’in Kıbrıs’ta bulunacağı süre içerisinde üçünün bir araya gelerek bir toplantı yapmasının iyi olacağı şeklinde olduğunu ifade eden Hristodulidis, böylece Holguin’in kendilerine nasıl ilerleyeceği konusunda bilgi verebileceğini, kendilerinin de esasa ilişkin görüşlerini ifade edebileceklerini ekledi.

Devamını Oku

Dünya

ABD Yüksek Mahkemesinden Trump yönetiminin sınır dışı işlemlerine sınırlama

Published

on

By

ABD Yüksek Mahkemesi, Donald Trump yönetiminin, savaş dönemi yetkilerini kullanarak bazı düzensiz göçmenleri hızlı bir şekilde sınır dışı etme uygulamasını bloke etti.

Yüksek Mahkemenin 2’ye karşı 7 şeklinde aldığı kritik karar, Trump yönetiminin düzensiz göçmenleri sınır dışı etme çabalarını kısmen sınırlandıracak bir adım olarak dikkati çekti.

Mahkeme, Trump yönetiminin, düzensiz göçmenleri 1798 Yabancı Düşmanlar Yasası uyarınca sınır dışı etme adımını ilgili yasaya aykırı bularak işlemi durdurdu.

Böylece mahkeme, söz konusu yasayı kullanarak ABD’ye gelen düzensiz göçmenleri daha hızlı bir şekilde ülkeden göndermek isteyen Trump yönetiminin göçmenlerle ilgili yasal süreçlere uygun hareket etmesi gerektiğine işaret etmiş oldu.

Yüksek Mahkeme, davayı yeniden incelenmek üzere New Orleans merkezli 5. Temyiz Mahkemesine geri gönderdi.

ABD’de gelen bir grup Venezuelalı göçmen, yetkililer tarafından derhal sınır dışı edilme işlemlerinin başlatılmasına karşı dava açmış, kendilerinin ancak savaş döneminde uygulanan 1798 Yabancı Düşmanlar Yasası uyarınca gönderilmek istendiğini savunmuştu.

ABD yönetimi, ülkenin güney sınırında güvenliği sağlamak ve düzensiz göçmenleri hızla sınır dışı edebilmek için 1798 Yabancı Düşmanlar Yasası’nı uygulama kararı almış, söz konusu kararla ilgili tartışmalar Yüksek Mahkemeye kadar taşınmıştı.

Devamını Oku

Trending

Reklam