Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

İngiltere ile Fransa arasında sular yeniden ısınıyor

İngiltere ile Fransa’yı birbirine bağlayan Manş Denizi’nde daha önce avlanma nedeniyle başlayan gerilim bu kez göçmenler nedeniyle yükseldi. İngiltere, Fransa’yı kızdıracak kararı onayladı.

Published

on

Geçtiğimiz yıl balıkçıların avlanması konusunda karşı karşıya gelen İngiltere ve Fransa, bu kez göçmen krizi nedeniyle gerginlik yaşıyor.

İki ülke arasında gerilimi yükselten adım, İngiltere İçişleri Bakanlığından geldi.

İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, Sınır Gücü yetkililerine göçmenleri denizde taşıyan tekneleri İngiltere’ye ulaşmalarını engellemek için geri çevirme yetkisi verdi.

Patel, ve Fransız mevkidaşı geçişleri durdurmak için alınacak önlemler için biraraya geldi ancak herhangi bir yeni önlem üzerinde anlaşma sağlanamadı.

Üst düzey bir hükümet kaynağı BBC’ye, taktiğin yalnızca “çok belirgin, sınırlı koşullarda” kullanılacağını söyledi.

Kaynak, hükümetin göçmen teknelerini potansiyel olarak Fransa’ya geri döndürme fikri üzerinde anlaşmaya varmasına rağmen, operasyonel detayların hala kesinleşmediğini de sözlerine ekledi.

Fransa: Hukuk hiçe sayılıyor

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in “Denizde insan yaşamının korunmasının öncelikli olduğunu” söylemesiyle birlikte, harekete karşı çıkması muhtemel.

Fransa, fikrin tehlikeli olduğuna inanıyor ve uluslararası denizcilik hukukunun hiçe sayıldığını düşünüyor. Yasaya göre, denizde hayatını kaybetme riski olan insanların kurtarılması gerekiyor.

İngiltere hükümeti, insan kaçakçılığıyla mücadele etmek için elindeki her türlü taktiği kullanması gerektiğini söylerken, İçişleri Bakanlığı, tehlikeli yolculuk yapan küçük tekneleri durdurmanın yollarını bulmak için bir dizi güvenli ve yasal seçeneği değerlendirmeye ve test etmeye devam ettiğini söyledi.

İngiliz Kanalı’ndaki göçmenlere ne oluyor?

İngiltere ulusal sularında göçmen bulunursa, büyük olasılıkla bir İngiliz limanına getiriliyor.

Eğer uluslararası sulardalarsa, İngiltere onları nereye götüreceklerine karar vermek için Fransız makamlarıyla birlikte çalışıyor.

Her ülkenin arama kurtarma bölgeleri bulunuyor.

Dublin III adlı bir AB yasası, sığınmacıların girdikleri kanıtlanan ilk üye devlete geri gönderilmelerine izin veriyor, ancak İngiltere, artık bu düzenlemenin bir parçası değil ve bunun yerine yeni bir plan üzerinde anlaşmaya varmadı.

Küçük tekne geçişleri durdurulamıyor

Temmuz ayında İngiltere ve Fransa, geçiş yapan göçmenlerin sayısını durdurmak için bir anlaşmaya vardılar ve İngiltere, sahil devriyelerinin sayısını iki katına çıkarmak gibi ekstra eylemler için Fransa’ya 54,2 milyon sterlin ödeme sözü verdi.

Patel , gerçekleşen geçişlerin sayısı nedeniyle parayı alıkoymakla tehdit etti .

Ancak Calais Milletvekili Pierre-Henri Dumont, Fransa’nın kıyı şeridinin büyüklüğüne işaret ederek, küçük tekne geçişlerini “hiçbir şeyin” durduramayacağını söyledi.

İngiltere’ye göçmen geçişlerinde rekorlar yılı

Bu yıl şimdiye kadar 12 bin 600’den fazla göçmen İngiliz Kanalı’nı geçti.

İngiltere İçişleri Bakanlığı’na göre, İngiliz makamları salı günü meydana gelen 17 olayda 456 kişiyi ve çarşamba günü meydana gelen 9 olayda 301 kişiyi kurtarmak veya müdahale etmek zorunda kalırken, Fransızlar iki gün içinde toplam 18 olay bildirdi. Toplam 628 kişi İngiltere’ye ulaştı.

İngiltere’nin Kanal Güvenlik Komutanı Dan O’Mahoney, bu yıl şimdiye kadarki çabaların 10 binden fazla göçmen girişimini engellediğini, yaklaşık 300 kişinin tutuklandığını ve 65 kişinin mahkum edildiğini söyledi.

Hayır kurumları, İçişleri Bakanlığı’nı sığınmacılara karşı “daha insancıl ve sorumlu bir yaklaşım” benimsemeye çağırdı.

Uluslararası Af Örgütü, insanların İngiltere’ye sığınma talep etme hakkına sahip olduklarını, tehlikeli yolculuklar yaptıklarını ve kendilerine güvenli alternatifler sunulmadığı için kaçakçılara güvendiklerini” söyledi.

Manş Denizi’ndeki diğer kriz: Avlanma

İngiltere ile Fransa’yı karşı karşıya getiren bir diğer konu da avlanma olmuştu.

Brexit sonrası İngiltere ile Fransa arasında alevlenen balıkçılık krizi Manş Denizi’nde protestolara yol açmıştı.

İngiltere sularında avlanmak için ruhsatlarının geç verilmesine tepki gösteren Fransız balıkçılar, İngiltere’den balık taşıyan kamyonları engellemişti.

Yaklaşık yüz balıkçı, Fransa’nın kuzeyinde, Avrupa’nın en büyük deniz ürünleri işleme merkezi, Boulogne-Sur-Mer’de eylem yapmıştı.

İngiltere sularında balık tutma haklarının reddedildiğini belirten balıkçılar, lastik yaktı barikatlar kurarak yolları kapatmıştı.

Brexit sonrası ticaret ilişkilerini belirleyen anlaşma uyarınca İngiltere, birlik üyesi ülkelere İngiliz sularında avlanmaları için izin veriyor. Ancak avlanma ruhsatı karşılığında.

İngiltere ile Fransa arasında sular yeniden ısınıyor

İngiltere ile Fransa arasında sular yeniden ısınıyor

İngiltere ile Fransa arasında sular yeniden ısınıyor

İngiltere ile Fransa arasında sular yeniden ısınıyor

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Baf’ta 15 yaşındaki erkek çocuk ölü bulundu

Published

on

By

Baf’ta bugün 15 yaşındaki bir erkek çocuğu ölü bulundu. 

Ceset, Baf’a bağlı Holetria köyünde mezarlık ile köy merkezi arasındaki bölgede tespit edildi.

Cesedin yakınında bir motosikletle, terk edilmiş van araç saptandı.

Rum basınında yer alan haberlere göre, olay yerinde iki aracın bulunması, bir trafik kazası olasılığını güçlendiriyor. Polis, suç ihtimali de dahil tüm olasılıkları araştırıyor 

Ölen çocuğun yerel bir sakin olduğu tespit edildi. 

Devamını Oku

Dünya

DAÜ-SEN Başkanı’ndan Başbakan Üstel’e mektup…

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Ercan Hoşkara, Başbakan Ünal Üstel’e hitaben mektup yayınlayarak 4 Nisan 2024’te hükümet, DAÜ yönetimi ve sendikalar arasında imzalanan 4 yıllık protokolün eksiksiz uygulanması için sürece müdahale etmesini istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin protokole uymadığını farklı ortamlarda dile getirdiğini belirten Hoşkara “DAÜ-SEN olarak Sayın Eğitim Bakanını haklı bulmakla beraber protokolün yürütülmesinden sorumlu olan İstişare ve Eşgüdüm Komisyonunun Başkanı olan Eğitim Bakanının da bu tablodan sorumlu olduğunu belirtmek gerekiyor. Hükümetinizin, DAÜ yönetimindeki en üst karar organı olan Vakıf Yöneticiler Kurulu’nu göreve getiren noktada olduğunu da hatırlatmak isteriz. Hükümetinizin ve Eğitim Bakanının, ayrıca yüksek öğretim alanında uygulanması gereken Stratejik Planı uygulamadığını da gözlemlemekteyiz” dedi.

DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara, protokol gereği İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu Başkanı Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun 28 Mayıs’ta toplantı düzenlediğini belirtti. Hoşkara, sendikanın toplantıda mevzuata açıkça aykırı karar ve uygulamaları, yasalara ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği önerilerini, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarını ve protokolün yürütülmesiyle ilgili diğer konuları gündeme getirdiğini söyledi.

-“Üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilerin burs oranlarının yüzde 70-80’e çıkarılması üniversitenin intiharı olacak”

Hoşkara, daha önce üniversite kamuoyunda ve yetkili kurullarda paylaştıkları görüşleri toplantıda da dile getirdiklerini ifade ederek, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarının yüzde 70-80 aralığına çıkarılmasının üniversitenin mali açıdan intiharı olacağını vurguladıklarını kaydetti. Hoşkara, DAÜ Rektörlüğü ve Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun aldığı bu kararla KKTC vatandaşlarının tarihte ilk kez yabancı öğrencilerden daha fazla harç ödemek durumunda kalacağını belirttiklerini aktardı. Ayrıca mevzuata açıkça aykırı kararlar ile tüzük değişikliklerinin DAÜ’de kaosa yol açacağı uyarısında bulunduklarını ifade etti.

Hoşkara, İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu toplantısının ardından 29 Mayıs’ta Başbakanlık’ta Eğitim Bakanı ve Başbakanlık Müsteşarı’nın da katıldığı görüşmede, sorunları Başbakan Ünal Üstel ile paylaştıklarını ve diyalogla, uzlaşı içinde mevzuata uygun çözümler bulma konusunda anlaştıklarını söyledi. Ancak aradan bir buçuk ay geçmesine rağmen yaptıkları tüm makul önerilerin sonuç vermediğini belirten Hoşkara, Başbakan başkanlığında yapılması beklenen toplantının da gerçekleşmediğini kaydetti.

DAÜ’de protokol gereği giderlerin azaltılmasına yönelik tedbirlerin yüzde 90’ının hayata geçirildiğini ifade eden Hoşkara, geriye kalan yüzde 10’luk kısmın ise DAÜ yönetiminden kaynaklanan nedenlerle tamamlanamadığını dile getirdi. Hoşkara, çalışanların maaşlarından fedakarlık yaptığını, yeni istihdam yapılmadığını, iş yükünün arttığını ve devlet mali katkısının yükseldiğini belirterek, tüm bu fedakarlıklara rağmen öğrenci gelirlerinin oransal azalışının devam etmesi riski bulunduğunu söyledi. Hoşkara, ayrıca mevzuat ihlallerinin kurumda kaos yarattığını ifade etti.

-“Tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrenciler yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldi”

Hoşkara, tüm itirazlara rağmen Eğitim ve Maliye Bakanlarının desteği ile DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayıyla DAÜ Rektörlüğü’nün, üçüncü ülkelerden gelen öğrencilere uygulanan yüzde 50 burs oranını yeni yabancı öğrenciler için yüzde 80’e çıkardığını kaydetti. Bu uygulama sonucunda eski kayıtlı yabancı öğrencilerin yeni kayıtlılardan daha fazla harç öder duruma geldiğini belirten Hoşkara, tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrencilerin yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldiğini söyledi. Çift uyruklu öğrencilerin KKTC vatandaşı olarak değil, yabancı öğrenci statüsünde kayıt yaptırmayı tercih etmeye başladığını aktaran Hoşkara, DAÜ yönetiminin ucuz harçlarla yabancı öğrenci getirme kervanına katıldığını ifade etti.

-“Karar devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar”

Hoşkara, bu kararın devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar olduğunu belirterek, yıllardır dengesi oturmuş harç politikasının tamamen bozulduğunu söyledi. KKTC vatandaşlarının eskiden en az harcı verirken şimdi en çok harç ödeyen kesim haline geldiğini kaydeden Hoşkara, yeni kayıtlı yabancı öğrencilerin de eski kayıtlılardan daha az harç öder hale geldiğini, bunun öğrenciler arasında huzursuzluk yarattığını vurguladı.

Hoşkara, bir taraftan yeni harç politikasıyla öğrencilerin huzursuz edildiğini, diğer taraftan mevzuata aykırı kararlar ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği girişimleriyle çalışanların da huzursuz edildiğini belirtti. Üniversitenin gereksiz hukuki tartışmalar ve mahkeme süreçlerine sürüklendiğini söyleyen Hoşkara, sendikanın sorunları çözmek için yaptığı tüm önerilerin sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Hoşkara, DAÜ’de protokolle sağlanmaya çalışılan istikrar ve sürdürülebilirlik ortamının, yanlış ve hatalı yönetim kararları nedeniyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde bozulduğunu söyledi. Üniversitede yeni bir kaosa neden olacak yönetimsel kararların alındığı bir sürecin yaşandığını ifade eden Hoşkara, bu mektubun daha önce Başbakan’a ilettikleri uyarıları kamuoyu huzurunda tekrarlamak amacıyla yazıldığını belirtti.

Hoşkara, daha fazla geç olmadan sürece müdahale edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi takdirde DAÜ için yapılan tüm fedakarlıkların sonuç vermeyeceğinden endişe ettiklerini kaydetti.

Devamını Oku

Dünya

Srebrenitsa Soykırımı’nın 7 kurbanı bugün toprağa verilecek

Published

on

By

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te Sırplar tarafından yapılan soykırımda öldürülen ve kimlikleri tespit edilen soykırım kurbanlarından 7’si daha bugün düzenlenecek cenaze töreninin ardından toprağa verilecek.

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 7 kurban için cenaze namazı kılınacak.

Cenaze namazı öncesinde Srebrenitsa Anıt Merkezi’nde soykırımın 30. yılı dolayısıyla anma programı düzenlenecek.

Anma törenine katılacak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Srebrenitsa Anıt Merkezinin ortaklaşa gerçekleştirdiği proje kapsamında hayata geçirilen Srebrenitsa Soykırım Kurbanlarını Anma Müzesi açılışını da yapacak.

– Anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek

Srebrenitsa Soykırımı’nın 30’uncu yılında, kimlik tespiti yapılan ve ailesinin onay verdiği 7 soykırım kurbanı daha Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.

Potoçari Anıt Mezarlığı’nda 11 Temmuz’daki anma törenlerinde defnedilecek 7 kurbandan en gençleri, öldürüldüklerinde 19 yaşında olan Senajid Avdic ve Hariz Mujic. Bu yıl defnedilecek tek kadın ve en yaşlı kurban olan Fata Bektic ise öldürüldüğünde 67 yaşındaydı.

Bu yıl toprağa verilecek 7 kişinin isimleri şöyle sıralandı:

“Senajid Avdic, Hariz Mujic, Fata Bektic, Hasib Omerovic, Sejdalija Alic, Rifet Gabeljic, Amir Mujcic.”

Bu yılki törenin ardından anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek.

– Srebrenitsa’da ne oldu?

Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık alanlar, fabrikalar ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar toplu mezarlara gömüldü.

Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam