Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Resmiye Canaltay, ülkedeki internet sıkıntısının çözüme kavuşacağı müjdesini verdi

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Canaltay, ülkede yaşanan internet sıkıntılarının çözüme kavuşturulacağı müjdesini vererek, bu konunun fazla uzadığını, kısa sürede bir çözüme ulaşmak için yol haritası belirlediklerini söyledi.

Published

on

Resmiye Canaltay, ülkedeki internet sıkıntısının çözüme kavuşacağı müjdesini verdi

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Canaltay, ülkede yaşanan internet sıkıntılarının çözüme kavuşturulacağı müjdesini vererek, bu konunun fazla uzadığını, kısa sürede bir çözüme ulaşmak için yol haritası belirlediklerini söyledi. Canaltay, sürecin hızlanması için ileriki günlerde Türkiye Cumhuriyeti  yetkilileri ile yapılacak görüşmede yol haritasına son şeklini vereceklerinin altını çizdi.

Türk Ajansı Kıbrıs’a açıklamalarda bulunan Bakan Canaltay, artık her alanda, televizyon kanallarından telefon görüşmelerine kadar internete muhtaç olunduğunu belirterek, bir an önce 4.5-5 G internete geçilmesinin ve ev internet bağlantılarının güçlendirilmesinin amaçlandığını kaydetti. Canaltay, “ileriki günlerde 4.5-5G internet için yol haritası çizilecek, bitirmeye kararlıyım” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile önceki protokoller çerçevesinde altyapıya dair ön hazırlıkların yapıldığını ifade eden Canaltay, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın mevcut çalışmaları hakkında bilgi verdi.

“ÖĞRENCİ TAŞIMACILIĞINDA BELEDİYELERİN DE ÇALIŞMA YÜRÜTMESİ GEREKİYOR”

Canaltay, yeni eğitim-öğretim yılına başlanmasıyla belli saatlerde ortaya çıkan trafik yoğunluğu hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, Trafik Emniyet Müdürlüğü ile durum tespiti yapacaklarını ve bu durum tespiti ışığında çözüm çalışmalarına başlayacaklarını belirtti.

Köylerden ve şehir içerisinde okullara toplu taşımanın olduğunu, ancak kent içerisinde her ebeveynin çocuğunu kendi okula götürmek istediğini ve bundan dolayı özellikle okul girişlerinde trafiğin sıkıştığını belirten Canaltay, toplu taşımacılığın özendirilmesi gerektiğini kaydetti.

Avrupa’da öğrenci taşımacılığında okul ve belediyeler arasındaki işbirliğine dikkat çeken Canaltay, belediyelerin de bu konuda işbirliğine açık olması gerektiğini, okullar bölgesine taşımacılığı düzenleyerek, yoğunluğu bir nebze rahatlatabileceklerini ifade etti.

“ERCAN HAVALİMANI’NDA YOLCULARA HAKARET EDİLMESİNİ SABOTE OLARAK GÖRÜYORUM”

Canaltay, turistler başta olmak ülkeye gelen yolcuların Ercan Havalimanı girişlerinde karşılaştıkları uzun işlemler ve bazı görevlilerin hitap tarzından rahatsız olduklarına dair çok sayıda şikayet aldıklarına da belirterek, bunun “kabul edilemez” olduğunu dile getirdi.

Ciddi bir fedakarlıkla Ercan’da çalışan çok sayıda personel olduğunu vurgulayan Canaltay, “Kötü niyetli olan, ya da sabrı insana hizmete engel olan personel varsa, onlara karşı en sert tedbiri almakta kararlıyım. Kimse ülkemize ayak basan misafirlerimize kırıcı olamaz, buna izin vermem” dedi.

Pandemi korkusu ve sahte PCR olaylarından havalimanı çalışanlarına ekstra bir sorumluluk yüklendiğinin farkında olduğunu ancak bu durumun kimseye gelen yolcuya hakaret etme ve sahtekar muamelesi yapma hakkını vermediğini kaydeden Canaltay, “Tespitleri yapıyoruz. Sağlık Bakanlığı ile görüşüp söz konusu personeller için gereğinin yapılmasını sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

Canaltay, “Ercan Havalimanı sizin aynanızdır. O gelen insanların velinimet olduğunu bilmek gerekir. Ekonomik atılım yaptığımız bir dönemde, bu tutumu ben KKTC’ye hakaret olarak görüyorum. Kapıda bir sabote olarak değerlendiriyorum” dedi.

“ALSANCAK YOLU’NUN İHALESİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE AÇILIYOR”

Canaltay, geçtiğimiz günlerde ölümlü bir kazanın gerçekleştiği yapım aşamasında olan Alsancak Yolu’nun son durumu hakkında da açıklamalarda bulunarak, göreve geldiği ilk günden itibaren bu konuda çalışmalar yürüttüklerini ve gerekli yerlerle görüştüklerini ancak pandemi nedeniyle bakanlık bütçesinin sağlığa aktarılmasıyla sürecin aksadığını belirtti.

“Bu arada acı bir kaza yaşadık. Tekrardan Allah’tan rahmet diliyorum” diyen Canaltay, son günlerde yol yapımının devamına ilişkin yeni girişimlerde bulunulduğunu, sürecin hızlandığını ve ileriki günlerde yol ihalesinin açılacağını bildirdi.

“KÖY YOLLARINDA İNCELEMELERDE BULUNDUK”

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri ile yapımı devam eden köy yollarında incelemeler de yaptıklarını belirten Canaltay, 322 kilometrelik karayolu yapımı projesi çerçevesinde yaklaşık 90 kilometrelik karayolunun yapımının tamamlandığı, yılsonuna kadar 150 kilometreye ulaşılacağını, gelecek yıl içerisinde ise hedefin tamamlanmış olacağını bildirdi.

Canaltay, bu kriz döneminde Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin karayolları olmak üzere birçok konuda göstermiş olduğu hassasiyet ve destekten ötürü teşekkürlerini sundu.

“GAZİKÖY’DE YOL GÜVENLİĞİ ÇALIŞMASI BİTMEDİ. ÇOK DİKKATLİ OLUNMASI GEREK”

Canaltay, özellikle yeni yapılan yollarda sürücülerin hız yapma eğilimi olduğuna, bu yollarda sürat kaynaklı birçok kaza yaşandığına dikkat çekti.

Özellikle Gaziköy’de yapılan yol üzerinde gençlerin araba yarışı yaptıklarına dair ihbarlar aldıklarını ve bunun büyük tehlike arz etttiğini belirten Canaltay, “Gaziköy yolu tamamlandı ancak yol güvenliği çalışmaları henüz devam ediyor. Bu yolda henüz çizgi, levha ve bariyerler yok. Yol güvenliği açısından tekrardan ikaz ediyorum. Herkesin çok dikkatli olması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Canaltay, Lefkoşa-Mağusa gibi sıklıkla kullanılan güzergahta yeni çemberin yapılmasının ardından çoğu sürücünün çemberi fark etmeyip kaza yaptığını anımsatarak, sürücülerin trafikte daha dikkatli olması ve bu yönde farkındalığın artırılması gerektiğine değindi ve trafik kazalarına ilişkin istatistiki verileri paylaştı.

“2021 YILININ 9 AYINDA 18 ÖLÜMLÜ KAZA, SON 10 YILDA TOPLAM 270 ÖLÜMLÜ KAZA”

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Canaltay’ın verdiği bilgiye göre, 2021 yılı içerisinde bugüne kadar toplam 1841 trafik kazası yaşanırken, bu kazaların 18’i ölüm, 354’ü yaralanma, 1496’sı ise hasarla sonuçlandı.

Son 10 yılda ise 270’i ölümlü kaza olmak üzere, toplam 36 bin 886 trafik kazası yaşandı.

2016 yılından itibaren ölümlü kaza sanıklarının uyruklarına bakıldığında, yaşanan toplam 164 kazada sanıkların 86’sı KKTC’li, 35’i TC’li ve 43’ü diğer ülke uyruğuna sahip. Söz konusu 164 kazanın nedenleri ise şu şekilde:

“73 aşırı sürat, 21 yolun solunu tutmama, 25 alkollü araç kullanma, 10 kavşakta durmama, 6 tehlikeli mahalde araç geçme,1 kırmızı ışıkta geçme, 2 yakın takip, 23 dikkatsiz sürüş, 2 ani sağa dönüş ve 1 hatalı şerit değiştirme.”

“5 YILDA 56 BİN 327 ADET AŞIRI SÜRATTAN RAPOR YAZILDI”

Bunun yanında aynı süre içerisinde, 56 bin 327 adet sürat, 41 bin 315 adet cep telefonu, 20 bin 776 adet kemer takmama, 15 bin 672 adet dikkatsiz sürüş, 15 bin 44 adet levhalara uymama, 10 bin 877 adet alkol ve 3 bin 337 adet ehliyetsiz kullanım kaynaklı polis raporunun yazıldığı belirtildi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

“Kıbrıs Adası’nda iki Halk, iki Devlet ve iki Demokrasi vardır.Sürdürülebilir bir anlaşmanın bu zeminde olması için son Anavatan Türkiye bu siyasete tam destek veriyor”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar eşi Sibel Tatar ile birlikte katıldığı, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi’nin resepsiyonunda konuşma yaptı ve iki Devletli bir anlaşmanın Kıbrıs Adası’nda gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zemini olduğunu ve bu siyaseti yurt dışında yaşayan Kıbrıs Türklerinin de desteklediğini söyledi.

Wood Green bölgesinde Grand Palace’ta düzenlenen resepsiyona Başbakan Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçi Osman Koray Ertaş, KKTC ve İngiltere’den ekonomik örgüt temsilcileri ile sivil toplum kuruluş temsilcileri katıldı.

Cumhurbaşkanı Tatar resepsiyonda yaptığı konuşmasında, uzun yıllar İngiltere’de yaşadığını belirterek şunlar söyledi:

“Burada sizlere bir kardeşiniz olarak hitap ederken, burada yaşadığım yılları hatırlıyorum. Necati Sağer, Faik Müftüzade, Hasan Tatar, Zeren Safa, burada temsilcilik yapan Tansel Fikri, iş insanımız Asil Nadir’i asla unutamayız. Mücahitler Marşımızı yazan Zeka Alsancak, Özkan Hıfzı ve daha birçok isim… Bu değerli insanlarımızı yad ediyor, hayatta olmayanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Buralarda kararlılıkla Kıbrıs Türk Halkının haklı davası ve mücadelesi için o yıllarda da nasıl çalışıldığını birlikte yaşadık. 25 – 26 yaşlarındaydım ve Londra sokaklarında çok mücadele verdiğimi hatırlıyorum çünkü İngiltere garantör ülkelerden biri olduğu için mücadele buradan başlıyordu. Kıbrıs Türk Halkına yapılan haksızlıkların o zamanın Thatcher Hükümetine ve onun milletvekillerine duyurmak için canla başla çalışıyorduk. Çok önemli lobi çalışmaları yürütülüyordu. Sesimizi duyurabildik. Margaret Thatcher’a ve Kraliyet ailesine kadar sesimizi duyurduk.”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasına şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk Halkı var oluş mücadelesi vermiştir. Mazlum Kıbrıs Türk Halkı o topraklarda Müslüman bir halk olarak mücadele verirken, Batı dünyası yapmakta olduğu bu haksızlığı halen devam ettirmektedir. Bunu bilelim ki böylesi acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Hiç unutulmamalıdır ki, Nisan 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı olan Annan Planı, eş zamanlı olarak iki tarafta referandumuna sunulmuş, Kıbrıs Rum Halkı bu plana hayır demiş, Kıbrıs Türkü evet demişti. O zamanlar barış rüzgarları eserken içimizdeki bazıları bu iş bitmiştir, iki Halk kardeştir dediler, ne olursa olsun bir anlaşma olsun da uluslararası hukuk içerisinde Kıbrıs halklarını buluşturacaklardı. Türkiye’nin Garantörlüğü sona erdirilebilir, asker çekilebilirdi, biz artık kardeş olacağız gibi söylemler yaymışlardı. Ama biz güvenemeyiz dedik, çünkü dünyada nasıl bir rüzgarla karşı karşıya kalınabileceğini tahmin edemeyiz dedik. Nitekim daha sonra Bosna’da olanlar, Libya’da olanlar, daha sonra da Irak’ta olanlar, Suriye’de olanlar, Ukranya’da olanlar, Gazze’de olanları hatırlatırken şimdi de İsrail – İran arasındaki çatışmalarında kullanılan füzeleri Gazimağusa’dan tedirginlik içerisinde izlemekteyiz.

Bu nedenle yeni siyaset diyoruz. Bu siyaset, egemenlik temelinde bir siyasettir. Bu siyaset, 2020 yılından sonra Anavatan Türkiye Cumhuriyetinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tam destek verdiği egemenlik temelinde ve iki Devletli bir anlaşmaya tam destek vermektedirler. Artık bütün dünyaya Kıbrıs Adası’nda iki ayrı halk, iki ayrı Devlet ve iki ayrı demokrasinin mevcut olduğunu her platformda haykırıyoruz. Rum liderliği ne derse desin, biz kendi egemenliğimizden, kendi hakkımızdan, kendi hukuğumuzdan ve ayrı bir Halk olmanın zenginliğinden – yani kendi kimliğimiz, dilimiz, dinimiz, kültürümüz, tarihimiz, müziğimiz, edebiyatımızla Kıbrıs Türk Halkı olarak varız ve var olmaya bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Egemenlik ve iki Devletli bir anlaşmanın altının boş olmadığını, Kıbrıs Türk Halkının özden gelen hakkı olduğunu, şehitler verildiğini, uzun yıllar var oluş mücadelesi ortaya konulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Egemenlik hakkı, özden gelen hakkımız, uluslararası anlaşmalarının da içerisindedir. Yeni siyasetten geri dönüşü olmaması gerekiyor. Bu haklarımızı almamız için büyük bedeller ödenmiştir. Bunun içerisinde 85 milyonluk Anavatan Türkiye, Avrupa’da yaşayan 10 milyon Türk vatandaşı . . . yani 100 milyona yakın bu siyasete destek veren Türk vatandaşı vardır, bu çok önemlidir” dedi.

Türk Devletleri Teşkilatındaki gözlemci üyeliğimiz

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “2022 yılında, Özbekistan’ın Semerkant şehrinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Devletleri Teşkilatında oybirliği ile alınan kararda anayasal adıyla gözlemci üye olarak kabul edildi. Bu teşkilatta çeşitli seviyelerde toplantı ve zirveler gerçekleştiriliyor, Devlet Başkanı, Bakanlar, ekonomik ve sivil toplum düzeyinde toplantılara KKTC olarak biz de katılıyoruz. Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanımız Turgay Deniz birçok toplantıya katılmıştır. Ticaret Odası yanı sıra Sanayi Odamız, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığımız, İçişleri Bakanlığımıza bağlı çeşitli farklı komitelerin farklı ülkelerde katılımları olmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağımız ile bizleri temsil etmektedirler” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kıbrıs Türk Halkı bir cemaattan, bir Devlet sahibi konumuna ulaşmıştır. Uluslararası organizasyonlarda Devletimizle temsil ediliyoruz. Ben Cumhurbaşkanı olarak Gambia Cumhuriyeti’nde yapılan Ekonomik Zirve’ye katılıp, Gambia Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildim, başka devlet başkanlarıyla görüştüm ve oradaki zirvede konuşma yaptım.
Biz yüreğimizi milli davamız için ortaya koyduk. Halkımızın refahı ve geleceği için mücadeleyi canla başla sürdürüyoruz.

Gelecek hafta, Azerbaycan’da, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti üzerine katılacağım ekonomik zirve toplantısı düzenlenecek. Tabii, Güney Kıbrıs’taki zihniyet değişmedi, bizim görünürlüğümüzü her fırsatta engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve biz böylesi bir zihniyette olan Rum liderliği ile, her türlü iyi niyetimizi göstermemize rağmen maalesef bir yere gelemedik. Annan Planında da böyle olmuştu, Temmuz 2017 yılında Crans-Montana’da da böyle olmuştu.”

KKTC gelişmiştir ve gelişmeye devam edecektir

Cumhurbaşkanı Tatar, “KKTC’de, gençliğimizi başı dik ve onurlu bir şekilde geleceğe hazırlamak için canla başla çalışıyoruz. Ülkemizde turizmle, üniversitelerimizle, Türkiye’den getirilen su, sanayi bölgelerimiz, inşaat ve emlaktaki gelişmelerle ve şimdi KKTC’de bu yıl içerisinde ilk kez düzenlenen ve 225,000 kişinin katıldığı Mayıs ayında gerçekleşen uzay ve havacılık alanındaki KKTC TEKNOFEST ile gelişmeye devam ediyoruz” dedi.

Bu hafta Avrupa Bakanı Doughty ile Birleşik Kralık Eski Başbakanı Boris Johnson ile özel bir görüşme gerçekleştirdim

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İngiltere’nin garantör bir ülke olduğuna ve Londra’da lobiciliğin önemine işaret ederek, “İngiltere’de Bakanlarla, Parlamenterlerle, belediye başkanlarıyla ve iş insanlarıyla görüşmeler yaptım. Halkımızı temsil ederek Kıbrıs Türk Halkının görüşlerini ve beklentilerini en proaktif şekilde ortaya koymaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz gün, Birleşik Krallık Avrupa ve Kuzey Amerika’dan Sorumlu Devlet Bakanı Stephen Doughty ile görüştüm. Ona Kıbrıs konusunda yeni işbirliği inisiyatifleriyle ilgili görüşlerimi paylaştım. Rum liderliği tarafından ortaya konan zihniyetin şimdi de insanlarımızı, yatırımcılarımızı, taşınmaz mal üzerinden tutuklama yaparak ekonomimizi hedef aldığını, böylesi bir ortamda iki Halk arasında güvenin nasıl oluşturulacağını sorguladım. İyi niyetle biz her zaman diyalogdan yana olduğumuzu ancak Rum liderliğinin katı bir tutum içerisinde olduğunu anlattım” dedi.

İngiltere eski Başbakanı Boris Johnson ile özel bir görüşme gerçekleştirdiğini de anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Türk asıllı olan Johnson’un büyük dedesinin rahmetli Ali Kemal olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Başkanı Kenan Nafi’ye ve Konsey’in Yönetim Kuruluna, Sekizinci Kıbrıs Türk Kültür Festivali’ni organize ettikleri için teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Festivaller, Kıbrıs Türk halkının kültür, gelenekler, el sanatları, folklor ve müziğinin yanı sıra bir dayanışma göstergesi olması bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Gençlerimizle gurur duyuyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.

Devamını Oku

Kıbrıs

DAÜ’de “2. Kulvar Diplomasisi – Doğu Akdeniz’de çıkış yolu mu?” başlıklı seminer düzenlendi

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Politikalar Merkezi (DAÜ-KPM) ile DAÜ İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü iş birliğinde “2.Kulvar Diplomasisi – Doğu Akdeniz’de Çıkış Yolu mu?” başlıklı seminer düzenlendi.

DAÜ’den yapılan açıklamaya göre, seminerin açılış konuşmasını, DAÜ-KPM Araştırma Görevlisi Hatice Savoğlu yaptı.

DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ile DAÜ-KPM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen de sunumunda, 1. ve 2. Kulvar Diplomasisi kavramlarını ayrıntılı bir şekilde ele aldı.

Birinci Kulvar Diplomasisinin, devlet temsilcileri tarafından yürütülen resmi diplomatik faaliyetleri kapsadığını belirten Sözen, 2. Kulvar Diplomasisinin ise akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler aracılığıyla gerçekleştirilen gayri resmi temaslara dayandığını ifade etti. Sözen, 2. Kulvar Diplomasisinin amacının, resmi süreçleri tamamlayıcı nitelikte katkı sunmak olduğunu vurguladı.

Sözen konuşmasının devamında, Türk-Yunan Forumu, Eastern Mediterranean Initiative (Doğu Akdeniz İnisiyatifi) ve DIPLOMEDS gibi 2. Kulvar Diplomasi girişimlerinde edindiği deneyimleri paylaşarak bu tür girişimlerin Doğu Akdeniz’deki çatışmaların çözümüne nasıl katkı sağladığını örneklerle aktardı.

Katılımcı sorularının yanıtlanması ile son bulan seminerde, 2. Kulvar Diplomasisinin farklı coğrafyalardaki çatışma ortamlarında nasıl uygulanabileceğine dair örnekler de sunuldu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Arkeolog Müge Şevketoğlu’ndan uyarı: “Su altı buluntularını ellemeyin, bildirin”

Published

on

By

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Öğretim Üyesi, Arkeolog Doçent Doktor Müge Şevketoğlu, gemi enkazı, antik çapa veya çanak çömlek gibi su altı buluntularının ellenmemesini ve süratle eski eserler dairesi, polis veya sahil güvenliğe bildirilmesi uyarısı yaptı.

Bu tür buluntulara özen ve saygıyla yaklaşmanın önemine dikkat çeken Şevketoğlu, “Eserleri çıkarmayın, dokunmayın veya yerinden hareket ettirmeyin” dedi.

Şevketoğlu, TAK’a yaptığı açıklamada, deniz sezonunun başlamasıyla birlikte su altı buluntu ihbarlarının arttığına işaret etti.

Doç. Dr. Şevketoğlu, “Hareket ettirmek eserlere zarar verebilir. Çok değerli tarihi bağlamı bozabilir. Eserleri olduğu gibi bırakmak, uzmanlar tarafından yerinde haritalanıp kayıt edilmesi ve arkeologların oradaki hikayeyi canlandırabilmesi için çok önemlidir” dedi.

Tatlısu Kazı ve Araştırma Projesi başkanlığını da yürüten Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, Kıbrıs tarihinin oldukça zengin olduğuna ve denizlerde tarihi kalıntılar bulunduğuna işaret ederek, böyle bir durumla karşılaşılması halinde yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“GPS koordinatlarını not edin veya konumu bir haritada işaretleyin. GPS yoksa, konumu görünür işaretler ve derinlik kullanarak tanımlayın. Nesneyi ve çevresindeki alanı hiçbir şeyi bozmadan fotoğraflayın. Fotoğraflar uzmanların buluntuyu hızlı birşekilde eğerlendirmesine yardımcı olur. Uzmanlar gelene kadar buluntu eseri koruyun. Başkalarının zarar verici hareketlerde bulunmamaları için onları uyarın. Korumaları için teşvik edin.”

Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, su altı buluntu bilgilerinin hiçbir platformda ve hiçbir şekilde paylaşılmamasının önemine de dikkat çekti.

Şevketoğlu, buluntunun eve götürülmesinin suç olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti: “Eserleri yerinden kaldırmak onlara zarar verebilir ve yasadışıdır. Kayaya yapışıksa zaten kırmadan çıkaramazsınız. Çıkardınız diyelim, tuzdan arındırılmadığı için un ufak olacaktır.

Sosyal medyada reklamını yapmayınız. Yerini ifşa edip yayınlamayın. Bu yağmaya yol açabildiği gibi gereksiz yere hem sizin hem başkasının başını derde koyar. Bilgisiz ve düşüncesizce davranan kişileri teşvik edeceği gibi suç işlemelerine neden olursunuz.” Doç. Dr. Şevketoğlu, denizde bir buluntuya rastlanılması durumunda, uygun eğitimi ve izni olmayanların daha derine dalmamasını veya daha fazla araştırma yapmamasını da istedi.

Kültürel mirası korumanın sadece bir tercih değil, önemli bir vatandaşlık görevi olduğunu vurgulayan Şevketoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

“Su altı arkeolojik alanlar, ortak tarihimize ışık tutan eşsiz bilgi kaynaklarıdır. Uygun koruma ve bakım yapılmadan bu alanlara müdahale edilmesi, geri dönüşü olmayan bilgi ve değer kayıplarına yol açar. Buluntuları yetkililere sorumlu bir şekilde bildirmek, geçmişi geleceğe taşımak adına atılacak en doğru adımdır.

Bulduğunuz yer, halihazırda bilinen veya araştırılmayı bekleyen bir alan olabilir. Gelişi güzel yapılacak her müdahale, yıllarca süren bilimsel çalışmaların emeğini bir dakikada yok edebilir. Unutmayın; arkeologlar, geniş bilgi birikimleriyle çalışır.”

UKÜ Öğretim Üyesi ve Tatlısu Kazı ve Araştırma Projesi Başkanı Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, 2018’den beridir KKTC sularında deniz araştırmaları ve belgeleme çalışmalarına başkanlık ediyor. Su altında çalışabilen arkeologlar yetiştirdi. Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ile de birçok su altı ortak tespit ve belgeleme çalışması yürütüyor. Arkeolog Şevketoğlu akademik çalışmalarının yanında aktif dalgıç ve su altı fotoğrafçısıdır.

Devamını Oku

Trending

Reklam