Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

New York’ta açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tatar: “Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığı kabul edilmeli”

New York’ta Kıbrıs konusuyla ilgili temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığının kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. 24 TV’nin canlı yayınına katılarak, Kıbrıs Türk halkının asırlardır mücadele verdiğini anlatan C

Published

on

New York’ta Kıbrıs konusuyla ilgili temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığının kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.

24 TV’nin canlı yayınına katılarak, Kıbrıs Türk halkının asırlardır mücadele verdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın kaldığı otelde, o yıllarda mücadele eden arkadaşlarıyla kendisini yad ettiğini söyleyerek, Denktaş’ın orada bıkmadan usanmadan bağımsızlıktan, özgürlükten, egemenlikten bahsettiğini; Türkiye’nin 1974’ten sonra Kıbrıs’a gelebildiğini ve o gün kurtulup, o gün özgürlüğe ve bağımsızlığımıza kavuşulduğunu anlattığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre, BM Genel Kurulu’nda Rum lider Nikos Anastasiadis’in kürsüye çıktığını, tek taraflı ve tamamen Türkiye’yi suçlayacak şekilde bir konuşma yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar şöyle dedi:

“Benim Cumhurbaşkanı seçilmemi, Türkiye’nin müdahalesiyle ortaya çıkmış bir başarı olarak tarif etti. Yani Sayın Akıncı kalsaydı, Kıbrıs meselesini çözecekti. Tamamen yalana dayalı, tarihi gerçekleri çarpıtan, doğrularla alakası olmayan bir konuşma yaptı. Zihniyet bu. Biz büyük bir sabırla bu mücadeleyi yürütmekteyiz. Hamdolsun Türkiye’ye. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve tüm yetkililer beni burada fevkalade güzel ağırladı. Türk Evi’nin açılması için benim orada olmam, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çeşitli sebeplerle beni diğer devlet başkanlarıyla tanıştırması ve o kurdele kesiminde orada benim de durabilmem gurur vericidir.”

Sosyal medya hesabından, Özgürlük Heykeli’nin önünde “Egemen eşitlikten vazgeçilmez” yazılı bir gönderi paylaştığı hatırlatılıp bunun sorulması üzerine ise Cumhurbaşkanı Tatar şunları ifade etti:

“Biz şu anda Cenevre’de 27-29 Nisan tarihlerinde yaptığım sunumda da ilk kez söylediğim gibi, ki bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir dönüm noktası olarak nitelendirmiştir;

egemen eşitlik ve uluslararası eşit statü talep ediyoruz. Aksi takdirde resmi müzakerelere geçmeyeceğiz. Bu da bizim değerlendirmemiz. 1960 anlaşmalarında Kıbrıs’ın iki kurucu ortağı olan Kıbrıslı Türkler, en az Rumlar kadar egemendir, meşrudur. Dünyanın Kıbrıs’a baktığında gördüğü şudur; Birleşmiş Milletlerde konuşan Rum liderdir. Bana söz hakkı verilmiyor. O güya Kıbrıs Cumhuriyeti adına konuşuyor, bütün Kıbrıs’ın yöneticisiymiş gibi bir algı oluşturuyor. Böyle bir şey yoktur. Kıbrıs’ta iki ayrı halk vardır. Güneydeki Rum Cumhuriyeti; kuzeydeki de Kıbrıslı Türklerin devletidir. Biz 1963’ten beri kendi devletimizi yönetiyoruz. Kendi halkımızı birlik ve beraberlik içinde bugünlere hazırladık. KKTC olarak egemen bir devlet olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde varlığımızı sürdürüyoruz. Artık dünyaya diyoruz ki biz ortaklık ve tek egemenlik, özellikle Avrupa Birliği’nde olacak olan bu yapının bizim için çözüm olamayacağıdır. Çünkü Türkiye, AB üyesi değildir. Bütün oynanan oyunların sonucu olarak çoğunluğun azınlığı yöneteceği, Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye’nin bağlarının kopartılacağı, Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatan ve milli çıkarlarımızın pekiştiği konularda Türkiye’nin dışlanmasıyla bir zafiyet oluşturma çabası içindedirler. Biz bu oyuna gelmeyiz. Biz Kıbrıs’ta iki ayrı eşit halkın egemen olarak yan yana yaşayan iki devletin iş birliği ile bir anlaşmanın olabileceğini söylüyoruz. Biz de anlaşma istiyoruz ama eşitlik temelinde ve devlet temelinde. Bu yeni siyasetin temel felsefesi budur.”

“TÜRK ASKERİ BARIŞIN TEMİNATIDIR”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın seçilmesinin, Rum kesiminde hayal kırıklığı yarattığını, CHP’den bazı isimlerin Mavi Vatan doktrininin bir saldırganlık ve bunun da Türkiye’nin askeri güç anlamında kışkırtması olduğunu söylemelerini ve Türkiye’nin KKTC’ye verdiği desteği nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Yaptığımız bütün değerlendirmelerde Mavi Vatan’ın ne kadar önemli olduğunu gördük. Türkiye Doğu Akdeniz’e çanağı olan, çok yakın bir coğrafya. Tabii ki bizim için de çok önemlidir. Türkiye’nin yanımızda olması da çok önemlidir. Farklı değerlendirmeleri yapanların tekrar düşünmesi lâzım. Oluşan pozisyon, bizim Mavi Vatan’da haklı iddialarımızın yer bulmasıdır” dedi.

Yunanistan Savunma Bakanı Nikolaos Panagiotopulos’un, özellikle Doğu Akdeniz mücadelesi ve Mavi Vatan meselesi olarak Türkiye’yi kışkırtıcı davranmakla suçlaması ve bu yaklaşımların Atina cephesinden gelmesini şaşkınlıkla izlediğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, 9 Eylül’de İzmir’de, TC Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la yaptığı değerlendirmelerde Ege’de yaşananların apaçık belli olduğunu, bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, hem hukuka hem anlaşmalara aykırı olduğunu, Türkiye’nin ana kıta olarak bölgedeki hakimiyeti yanı başındaki adaların yetki alanını istismar etmek suretiyle Türkiye’nin açık denizlere hareket kabiliyetini sınırlamaya çalıştıklarını kaydetti. Bunun kabul edilemez olduğunu kaydeden Tatar, Türkiye’nin gücünün, duruşunun ve Doğu Akdeniz’deki hakimiyetinin belli olduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin KKTC halkını garantör ülke olarak desteklemesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’ta temsil edilmesinin güvenlik için çok önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar şöyle devam etti:

“Biz 1974’ten önce çok acılar çektik. Asker gelene kadar soykırım yaşadık, her türlü zulmü işkenceyi yaşadık bunları unutamayız. Kıbrıs Türk halkı olarak asla 1974 öncesine dönmeyiz. Buna izin vermeyiz. Oynanan oyun tamamen hukuksuzdur. Bu oyunlar geride kalmıştır. O yüzden KKTC güçlendirilmelidir.  Kıbrıs Türk halkının refahı ve geleceğe yönelik beklentileri için alt yapıyı güçlendirmek adına Türkiye’nin oradaki varlığı çok önemlidir. Ege Denizi’nden İskenderun Körfezi’ne kadar güçlü bir KKTC-TC iş birliği içinde olmak, Türkiye’nin güvenliği için de çok önemlidir. Ortak davada siyaset, birlikte hareket etmeyi gerektirir. Bütün dünyaya verilen mesaj şudur: Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye, birlik ve beraberlik içinde aynı siyaseti sağlamak ve paylaşmakla bizi güçlü bir konuma getirmiştir, ben bundan büyük bir memnuniyet duymaktayım”.

“KIBRIS TÜRKLERİ ŞANSLI..”

Sahada ve masada, güçlü bir Türkiye’nin ne ifade ettiği ve Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine yönelik yürüttüğü baskı süreci hakkındaki düşüncelerinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Tatar; Batı Trakya Türklerinin durumuna bakıldığında Kıbrıs Türklerinin ne kadar şanslı olduğunun anlaşıldığını, onları yok etmek için her türlü oyunun oynandığını dile getirdi ve “Yunanistan’ın sempatisine kaldıysanız hapı yuttunuz demektir. Yunanistan’ın sempatisini kazanmak gibi bir şansları da yoktur çünkü onların zihniyeti bellidir” ifadelerini kullandı.
Türk Evi’nin açılışında Başpiskopos’un Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yanında durduğunu ve sırf bu yüzden Rumların ve Yunanistan’ın Başpiskoposa tepki gösterdiğini ve randevuları da iptal ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar şunları söyledi:

“Kıbrıs’ta biz egemen bir devlet olarak varlığımızı sürdürmek durumundayız. Eğer biz federasyona, yani çoğunluğun azınlığı yöneteceği bir maceraya sürüklenirsek bittiğimiz gündür. Benim dünya görüşüm budur. Ben bunları söyleyerek seçimleri kazandım ve KKTC Cumhurbaşkanı oldum. Ben halk insanıyım. BM’de dünyaya, Türkiye’nin müdahalesiyle seçim kazanmış bir Cumhurbaşkanı olarak takdim ediliyorum. Bu, Kıbrıs Türk halkının demokratik yapısına ve verdiği mücadeleye büyük bir ayıptır. Benim için önemli olan Kıbrıs Türk halkının çıkarıdır. Elbette Türkiye ile birlikte hareket ediyoruz. İş birliğimiz anlamlı, milli ve doğrudur. Türkiye’nin desteğiyle bu milli politikayı savunuyor olmam bana gurur veriyor. Türk Evi’nde ben de kürsüye davet edildim ve bir konuşma yaptım. Türk Evi’nde bize de bir kat tahsis edilmesi, bize güç vermiştir. Etle tırnağın ayrılmayacağı gibi bizim de Türkiye ile bağlarımız asla kopmaz”.

“KKTC MUTLAKA TANINACAK..”

Yapılan bütün bu çalışmaların ve verilen mesajların KKTC gerçeğinin kabul edilmesi anlamında çok önemli olduğunu; artık herkesin Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığını kabul etmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Tatar; haksızlık yapılsa da herkesin bunu bildiğini de dile getirdi. Tatar, KKTC’nin mutlaka tanınacağına inandığını ve şu anda verilen mücadelenin, bunun alt yapısı olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar sözlerine şöyle devam etti:

“Kıbrıs’ta iki yarı halk vardır. Biz Kıbrıs Türkü’yüz, onlar Kıbrıslı Rum; biz Müslümanız onlar Hristiyan. Bu iki ayrı halkın da verdiği mücadeleye saygı duymak gerekmektedir. Kimse bizi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrilmiş bir federasyon yapısını kabul etmemiz için zorlayamaz. Zorlamayla barış olmaz, anlaşma olmaz. Kıbrıs’ın yapısına baktığımızda bu iki ayrı halkın, iki ayrı kültürün yan yana, iş birliği içinde kendi devletleriyle bir anlaşmaya girmeleri ve bunun ileriye taşınması en sağlıklı olanıdır. Barış ancak böyle yaşanacaktır. 1974’ten beri kimsenin burnu kanamamıştır. Çünkü Türk askeri Kıbrıs’tadır, Türk askeri barışın teminatıdır. 20 Temmuz 1974 sabahı rahmetli Bülent Ecevit’in de dediği gibi, ‘Mehmetçik sadece Türklere değil, Rumlara da barışı getirmek için Kıbrıs’a bir çıkarma yapmıştır.’ O günden bugüne barış, iki taraf için de sağlanmıştır. Bugün güneydeki Rum ekonomisi kendisini kabul ettirmişse adada barış olduğu içindir.

TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan New York’ta Kıbrıs Türk halkının sesi olmuştur. Türkiye’ye yapılan haksızlık, bize yapılmış sayılır. Bizim kaderimiz, Türkiye ile birlikte hareket etmekten geçer ve bunun tartışması bile olamaz. Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, ben Kıbrıslı Türklerin Cumhurbaşkanı’yım. Kıbrıs Türk halkının varlığı dünyada kabul görecektir bu da Türkiye’nin desteğiyle mümkündür.”.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Elektronik etiketle ilgili genelge yayınlandı

Published

on

By

1 Şubat 2025 itibarıyla uygulamaya geçmesi hedeflenen elektronik etiketle ilgili genelge yayınlandı.

Ekonomi ve Enerji Bakanlığı tarafından hazırlanan genelgede, elektronik raf etiketinde ürünün adının, barkodunun, satış fiyatının, son fiyat değişiklik tarihinin ve ürünün menşeinin yazılması gerektiği belirtildi.

Genelde, elektronik raf etiket sisteminde olması gerekenlerle ilgili teknik detaylar da yer alıyor.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, geçtiğimiz haftalarda konuyla ilgili açıklama yaparak, elektronik etiket teknolojisinin yürürlüğe girmesi için hazırlıkların tamamlandığını belirtmişti.

Amcaoğlu, elektronik etiketle yıllık yaklaşık 2,5 milyar dolarlık ithalatın karşılığındaki perakende satış piyasasının denetimini sağlamayı hedeflediklerini duyurmuştu.

Devamını Oku

Kıbrıs

İsias Davası… Duruşma’ya 17.30’a kadar ara verildi; Kısa kararın gece yarısından sonra açıklanması planlanıyor

Published

on

By

İsias Davası duruşmasında Mahkeme Başkanı kısa kararın Türkiye saatiyle sabah 02.30-3.00 gibi açıklamayı planladığını açıkladı.

Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden altıncı duruşmada aile avukatlarının dinlenmesinin ardından 17.30’a (Kıbrıs saatiyle 16.30) kadar ara verildi.

Ara ardından, sanıklar ve sanık avukatlarının dinlenmesine devam edilecek.

Mahkeme Başkanı, savunmanın dinlenilmesinin tahmin edildiği şekilde ilerlediği takdirde, duruşmanın gece 10.30 gibi bitirilmesini, sonrasında verilecek 3-4 saatlik aranın ardından ise kısa kararın açıklanacağını kaydetti.

Ara öncesinde duruşma aile avukatlarının dinlenmesiyle devam etti.

– “Hepsinin olası kasttan yargılanması lazım”

Avukat Tan Okay, 1993 yılında inşa edilen bina hakkında ayrıntılı bilgi verdi.

Bilirkişi raporuna değinen Okay, iddia makamının “Ahmet Bozkurt ve ailesi de orada kalıyordu ve depreme yakalanabilirdi.” tezinden yola çıkılırsa hiçbir davadan olası kast kararının çıkarılamayacağını söyledi. Okay, “Cezayı en üst seviyeden verip, indirim yapmamanız gerekiyor. Hepsinin olası kasttan yargılanması lazım.” dedi.

– “Hukukun uygulanmasını istiyoruz”

Avukat Abdulvahap Deveci ise hukukun uygulanmasını, sanıkların olası kasttan yargılanmasını istedi.
Sanıkların sadece üzgün olduklarını, en ufak bir pişmanlıkları olmadığını söyleyen Deveci, sanıkların en büyük şanssızlığının ise “yan binada ölüler olmaması “ olduğunu söyledi; “yan binada ölü olmadığı için özür dileriz.” dedi.
Sanıkların bir diğer büyük şansızlığının karşı tarafta KKTC devleti olması olduğuna işaret eden Deveci, karşı taraf Türkiye’den olsaydı bu davanın çoktan kapanıp, unutulup gideceğini kaydetti.

– “Binada hiçbir güçlendirme yapılmadı”
Avukat Emrah Genç de, binanın usulsüzlüklerine dikkat çekti, sanıkların binada hiçbir güçlendirme yapmadıklarını söyledi.
Genç, deprem anında kaydedilmiş bir ses kaydı dinleterek, bu ses kaydı yapan iki kişinin kurtarıldığını ancak kan kaybından ve enkaz altında çok uzun süre kaldıklarından hayatlarını kaybettiklerini ifade etti.
“Bu insanlar çocuklarını ararken Ahmet Bozkurt’un kasasını alıp kaçmayı planladığını” söyleyen Genç, mahkeme heyetinin bu kararı verirken vicdana göre hareket edeceğine emin olduğunu kaydetti. “Olası kast” talep ettiklerini ve “davada kravat taktı.” diye bir indirim olmamasını istediklerini belirten Genç, olası kast dışında bir karar çıkarsa bir üst mahkemeye başvuracaklarını söyledi.

– “Olası kast… Bunu gelecek nesillere borçluyuz”
Avukat Fatih Turan, başka bir depremde bu salonlarda buluşmamak için olası kasttan yargılanma çağrısında bulundu, “Bunu bundan sonraki nesillere borç olarak görüyoruz. Kıbrıs bir neslini kaybetti. Bu gelecek nesillere boynunuzun borcu.” dedi.

– “Usulüne uygun çivi bile çakmadılar”
Avukat Füsun Özdoğdu da, memlekette deprem davalarında toplumun vicdanını rahatlatan bir karar olmadığını kaydetti. Sadece Adana’da apartman müteahhidi Hasan Alpargün’e 62 kez ağırlaştırılmış müebbet verildiğine işaret eden Özdoğdu, sanıkların bu binanın yıkılmaması için hiçbir önlem almadığını belirtti. Avukat Özdoğdu, “Sahte bina inşa edip, usulüne uygun çivi bile çakmadılar.” diyerek, olası kasttan hüküm giymelerini talep etti.

– “Bir özeleştiri göremedik”
Avukat Mehmet Eren Turan, bilirkişi raporu ışığında binanın kusurlarına dikkat çekti. Bir suçun birden fazla faili varsa birlikte değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Turan, kamu görevlilerinin davasıyla bu davanın birleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Turan, “Statik projenin uygun olduğunu söyleyip, 20 sene sonra belgelerin sahte olduğunu söyleyemezsiniz. Her biri kasten yapılmış eylemler. Üç ayrı deprem yönetmeliği görmüş binayı otele çevirmeniz mümkün değildir. ”dedi.
Kasten yapılan eylemler sonucu 6 Şubat’ta İsias’ın yıkıldığını, sanıkların artık bilinçli taksir sorumluluğunun tartışılmasının mümkün olmadığını söyleyen Turan, “Otelde bir iyileştirme ve kuvvetlendirme yapıldığına dair bir savunma işitmedik. Bilirkişi raporunu bertaraf eden savunmaların haricinde bir özeleştiri görmedik. Dolayısıyla olası kasttan cezalandırılmaları gerek.” dedi.

Diğer avukatlar da sanıkların olası kasttan ceza almalarını talep etti. Avukatlar, savcılık mütalaasına katılmadıklarını ifade ederek, 72 canın yaşamını yitirmesiyle ilgili verilecek kararda, bilinçli taksirle hüküm verilecekse bile en üst sınırdan cezalandırma olması gerektiğini kaydetti.

Aile avukatlarının dinlenmesinin ardından yargılamaya 17.30’a kadar ara verildi. Ara ardından sanıklar ve avukatların dinlenilmesiyle devam edilecek. Mahkeme Başkanı sabahın ilk saatlerinde kısa kararı açıklamayı planladığını duyurdu.

Devamını Oku

Kıbrıs

KSTU davası 15 Ocak’a ertelendi

Published

on

By

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi (KSTU) soruşturması kapsamında yargılanan okulun genel sekreteri ve hissedarlarından S.G, ile okulun uluslararası ofis sorumlusu A.S., ve asistan B.Ö., bugün yeniden Lefkoşa’da Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Mahkeme, 15 Ocak’a ertelendi.

Sanıklar aleyhinde, “Sahtekarlıkla Para Temini”, “Dolandırıcılık”, “Sahte Belge Düzenleme ve Tedavüle Sürme”, “Hesaplarda Hile ve Sahtekarlık Yapma”, “Suç Geliri Aklama”, “Sahte Banka Ödeme Emrini Tahrik”, “Müstahdem Tarafından Sirkat” suçlamaları bulunuyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam