Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Anastasiadis’e yanıt: Kanlı plan görmek istiyorsan Akritas Planı’na bak

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kıbrıs Türklerinin kanlı bir planla Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalıştıklarını” ileri süren Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e, “Kanlı plan görmek istiyorsan Akritas Planı’na bak” dedi.

Tatar, “Anastasiadis’e tavsiyem; gerçek dışı iddialara sarılmaması, Kıbrıs’ın gerçeklerini kabullenmesi ve diyalog çağrılarımıza olumlu yanıt vermesidir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’ye yönelik gerçek dışı iddialarla suçlamalarda bulunan ve gerçekleri çarpıtan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir anlaşmaya ulaşabilmek için girişimleri ve Rum tarafına yönelik diyalog çağrıları devam ederken, Rum Yönetimi Başkanı Anastasaidis’in 1 Ekim günü yaptığı açıklamalar karşısında şaşırmamanın elde olmadığını kaydetti.
Tatar, “Anastasiadis söz konusu açıklamasında, Kıbrıs’ta yaşanan gerçekleri çarpıtmaya, gizlemeye ve dünya kamuoyunu aldatmaya çalışırken, gerçek dışı iddialarla Kıbrıs Türk tarafı ile Anavatan’ımız Türkiye’ye yönelik çirkin saldırılarda bulunmuştur” dedi.

AKRİTAS PLANI
Anastasiadis’in açıklamasında; “Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’nin hazırladıkları ‘kanlı planlar’ ile Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkabilmek için çatışmalar başlattığını” ileri sürdüğünü ifade eden Tatar, şöyle devam etti:
“Bu tamamen yalan ve gerçek dışıdır. Yaşananlar ile tarih gizlenemeyecek şekilde belgeleri ile ortadadır. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ‘Enosis’e sıçrama tahtası’ olarak niteleyen Rum liderliği, Kıbrıs’ta Türk ulusunun bir uzantısı olarak gördükleri halkımızı yok etmek ve Enosis’i gerçekleştirmek için Akritas Planı’nı hazırlarken, bu plan çerçevesinde de 21 Aralık 1963 tarihinde halkımıza yönelik Kanlı Noel saldırılarını başlattılar. Bu saldırılarda, çocuklarımız banyo odalarında katledilirken, 103 köyümüz yakılmış, yıkılmış, savunmasız insanlarımız katliam çukurlarına gömülmüştü. Halkımız 1974 yılına kadar da adanın yüzde 3’üne tekabül eden gettolarda kuşatma altında tutulmuştu. Şimdi ise Anastasiadis’in ‘tüm bunların sorumlusu Türkiye ile Kıbrıs Türk liderliğidir” demesi tam bir insafsızlıktır. Anastasidis’in bu çirkin ve gerçek dışı iddialarını şiddetle reddederim.

“SİLAH ZORUYLA DIŞLAMA”
Anastasiadis gerçek dışı iddialarla dolu açıklamasında, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde görevli Türk bakanlar ile diğer yetkililerin ‘kanlı Türk planı’ doğrultusunda görevlerinden ayrıldıklarını da ileri sürerken, yine gerçekleri gizlemeye çalışmaktadır. Bu nedenle o dönem Temsilciler Meclisi Başkanı olan Glafkos Klerides’in söylediklerini hatırlatmakta yarar vardır. Klerides, görevlerine geri dönmek isteyen Türk bakanlar ile milletvekillerine şöyle demişti; ‘Gelirseniz güvenliğinizi sağlayamayız, gelirseniz sizi dışarıya atarız.’ İşte, yaşanan gerçekler bunlardır. Kıbrıs Türk halkı eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoruyla dışlanırken, bu cumhuriyet bir Rum devletine dönüşmüştür.”
“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM”
Tatar, Anastasidis’in yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin Kıbrıs’ta “bir Türk manda devleti kurmak istediğini” de ileri sürerken, Kıbrıs Türk halkının iradesine hakaret ettiğine işaret ederek, “Çünkü halkımızın iradesi, egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı bir anlaşmanın sağlanmasından yanadır. Halkımız bunu savunduğum için beni Cumhurbaşkanı seçmiştir. Bu çözüm önerimiz de ilk kez müzakere masasına konulmuştur ve bundan da geriye dönüş de yoktur. Halkımızın çoğunluğunun isteği de bu yöndedir” ifadelerini kullandı.

“RUM TARAFININ HEDEFLERİ”
Tatar, “federal devlete dayalı çözüm” istediğini söyleyen Anastasiadis’in, bunun içeriğini de “Kıbrıs Cumhuriyeti devam etmeli, garantörlük sistemi kalkmalı” şeklinde açıkladığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bunları da kabul etmemiz mümkün değildir. Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmayacağımız gibi, devletimizden, egemenliğimizden ve Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünden asla vazgeçmeyeceğiz.

“ANASTASİADİS’E TAVSİYEM”
Kıbrıs ve bölgenin yararına olacak bir anlaşmaya ulaşabilmek için uğraşlarımız devam ederken, Rum tarafının saldırgan ve tahrikkar tutumunun her geçen günle daha da yoğunlaşarak devam ettiğini görmekteyiz. Bu tür tutum ve davranışların herhangi bir yararı olmayıp, bu tür davranışlar muhtemel bir anlaşmayı dinamitlemeye yöneliktir. Anastasiadis’e tavsiyem, gerçek dışı iddialara sarılmaması, Kıbrıs’ın gerçeklerini kabullenmesi ve diyalog çağrılarımıza olumlu yanıt vermesidir.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Ergazi-Kilitkaya Köy Kadın Kursu Yılsonu Sergisi’nin açılışını gerçekleştirdi

Published

on

By

 

 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Ergazi-Kilitkaya Köy Kadın Kursu Yılsonu Sergisinin açılışına katıldı ve bir konuşma gerçekleştirdi.

Sibel Tatar, Ergazi Köy Kadın Kursu Binasında gerçekleşen serginin açılışında yaptığı konuşmada koza, keçe ve diğer el sanatları işini öğrettiği ve kültürel mirasa koyduğu katkıdan dolayı kurs eğitmeni Emete Mavili’ye teşekkür etti.

Sibel Tatar, Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve kendi öncülüğünde İpeğin Kuzey Kıbrıs’ta Yeniden Doğuşu ve Keçenin Kuzey Kıbrıs’ta Yeniden Doğuşu Projelerini hayata geçirdiklerini ifade etti. Kültürel mirasa sahip çıkma projelerinde ortaya çıkan Keçada ve Kozada markalarının satışının Ercan Havaalanı’nda gerçekleştirildiğini dile getiren Sibel Tatar, bu markaların satışının Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği tarafından sürdürüldüğünü vurguladı.

İpek ile keçenin ekonomik getirisinden ve geri dönüşüme katkısından bahseden Sibel Tatar, Pamuklu Köyünde yakın zamanda keçeyle ilgili bir fabrika açılacağı müjdesini verdi.

Sibel Tatar, konuşmasının devamında köy kadın kursuna katılanların öğrendikleri el işleri ile ev ekonomisine de katkı koyabileceklerini söyleyerek kültürel mirasa sahip çıkıp yaşattıkları için teşekkür etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Avrupa’da kuraklık alarmı: Tarihin en sıcak ikinci mayısı

Published

on

By

Avrupa’da bahar aylarının olağan dışı kurak geçmesi su krizi ve tarımsal kayıplar endişesini artırırken, Mayıs 2025’in küresel ölçekte tarihin en sıcak ikinci mayıs ayı olduğu açıklandı.

Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi’ne (ECMWF) bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S), 2025 yılı Mayıs ayının dünya genelinde 15,79°C’lik ortalama yüzey sıcaklığıyla, 1991-2020 ortalamasının 0,53°C üzerinde geçtiğini duyurdu. Bu değer, sanayi öncesi dönem olarak kabul edilen 1850-1900 ortalamasının ise 1,4°C üzerinde.

Uzmanlara göre, bu sıcaklık artışı 2015 Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen 1,5°C eşiğini kısa süreliğine de olsa aşmadı ancak küresel ısınmanın devam ettiğini net biçimde ortaya koydu. Son 10 yılın tamamı, kayıtlardaki en sıcak 10 yıl arasında yer aldı.

C3S Direktörü Carlo Buontempo, “Mayıs 2025, son 22 ayın 21’inde görülen 1,5°C üzeri sıcaklık trendini kısa süreliğine kesintiye uğrattı. Ancak iklim sistemindeki ısınma sürdüğü için bu eşik yakın zamanda tekrar aşılacaktır” dedi.

Yağışsız geçen bahar alarm veriyor
Avrupa genelinde, özellikle kuzeybatı bölgelerde, ilkbahar ayları olağandışı derecede kurak geçti. İngiltere başta olmak üzere birçok ülkede kuraklık etkisini gösterdi, bazı bölgelerde ise çiftçiler mahsul kayıplarını bildirmeye başladı.

Copernicus verilerine göre; Mayıs 2025’te Türkiye, Ukrayna, Rusya’nın güneyi, Kuzey ve Orta Avrupa’da ortalamanın oldukça altında yağış görüldü. Bazı bölgelerde 1979’dan bu yana en düşük toprak nemi ve yağış seviyeleri kaydedildi.

Küresel ölçekte ise Kuzey Amerika, Afrika Boynuzu, Güney Afrika, Güney Amerika, Orta Asya ve Güney Avustralya’da da benzer şekilde kuraklık hakim oldu.

Denizler de rekor kırdı
Mayıs ayı boyunca Kuzeydoğu Atlantik’teki deniz yüzeyi sıcaklıklarının da şimdiye kadar kaydedilen en yüksek seviyelere ulaştığı bildirildi. Uzmanlar, okyanusların bu şekilde ısınmasının küresel hava dengeleri ve deniz ekosistemleri üzerinde ciddi etkiler yaratabileceği konusunda uyarıyor.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu: Kıbrıslı Rumların başvuracağı tek makam TMK’dır

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını kararı BRT ekranlarında değerlendirdi.

Hasipoğlu, AİHM’in bu kararla bir kez daha Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkin bir iç hukuk yolu olduğunu teyit ettiğini söyledi.

Kararın, Güney Kıbrıs’ın TMK’yı etkisizleştirme çabalarına güçlü bir yanıt niteliğinde olduğunu belirten Hasipoğlu, TMK’nın varlığını sürdürebilmesi için yapılan ödemelerin ve hükümetin bu konudaki kararlılığının büyük önem taşıdığını vurguladı.

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’nin Rum Mediterranean Tours şirketiyle ilgili Türkiye hakkında verdiği kararı değerlendirdi. Hasipoğlu, AİHM’in bir kez daha Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) etkin bir iç hukuk yolu olduğunu tescillediğini belirtti.

BRT ekranlarında konuşan Hasipoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 67/ 2005 sayılı yasa ile kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK)’nun etkinliğini ortadan kaldırmak için elinden geleni yaptığını söyledi.

Güney Kıbrıs’ın daha öncede benzer bir davayı da AİHM’e götürdüğünü anımsatan Hasipoğlu “ AİHM, bir kez daha etkin iç hukuk yolu olarak TMK’yı gösterdi. Bu önemli bir karardır.” Dedi.

Davaya konu olan mülkün Kapalı Maraş bölgesinde bulunduğunu belirten Hasipoğlu, Rum tarafının bu meseleyi hızla AİHM’e taşıyarak, TMK’nın etkinliğini zayıflatmak ve aleyhte bir karar çıkması durumunda “haksız tutuklamaların” önünü açmayı hedeflediğini belirtti. Hasipoğlu, “Bu karar, AİHM’in Güney Kıbrıs’a tutuklamalar konusunda verdiği sert bir cevaptır. Kıbrıslı Rumların başvuracağı tek makam, yargı yolu TMK’dır. Bunun dışında alternatif yoktur.” Dedi.

Kararda, Vakıflar İdaresi’nin davada taraf olmasının adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelmediğinin de tespit edildiğini söyleyen Hasipoğlu, AİHM’in “mülkiyet hakkı ihlalinin giderilmesinde tek çözüm iade değildir, tazminatla da çözülebilir” vurgusunu önemli bulduklarını belirtti.

TMK’nın etkinliğinin büyük ölçüde yapılan ödemelere bağlı olduğunu vurgulayan Hasipoğlu, Ünal Üstel hükümeti döneminde bu konuda ciddi adımlar atıldığını ifade etti.
Hasipoğlu,” Biz bugün TMK’da bu ödemeleri yapmasaydık bizim lehimize olacak bir karar çıkmayacaktı. Bu zamana kadar Rum vatandaşlarına 350 milyon 850 bin sterlin ödeme yapılmıştır. Sadece 2024-2025 yılında Üstel hükümetinin yaratmış olduğu fonla 106 milyon 374 bin sterlinlik ödeme yapılmış ve 230 dava sonuçlandırılmıştır.” İfadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta KKTC Meclis heyetiyle birlikte Strasbourg’da olduklarını belirten Hasipoğlu, Avrupa Konseyi’nde TMK’nın etkinliğiyle ilgili yapılması beklenen bir oylamanın, AİHM kararının açıklanması nedeniyle Aralık ayına ertelendiğini de bildirdi.

Hasipoğlu, Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin mallarına vasilik sistemi kurduğunu belirterek “Bütün Kıbrıslı Türklerin mallarını adeta dondurmuş kamulaştırmış, bir kısmını ise hiç kamulaştırmadan GKRY vatandaşlarının tahsisine bırakmış, Kıbrıslı Türklerin mallarının üzerine evler, apartmanlar inşa etmiştir. Her şeyi çözümden sonraya endekslemiş. Biz ise çözümü beklemeden onlara bu ödemeleri yapıyoruz.” dedi.

Avrupa’nın tanımadığı bir devlet olarak Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nun içinde kaldıklarını ancak sözde tanınan bir devlet olan GKRY ise TMK’yı yok saymaya devam ettiğini kaydeden Hasipoğlu, Rum tarafının tek taraflı ve hukuka aykırı uygulamaları karşısında karşılıklılık ilkesi gereği ne gerekiyorsa yapılacağını vurguladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam