Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Hayvanları Koruma Günü… Altın Patiler: Yardımlaşmak bizi daha güçlü yapıyor

Published

on

Yarın 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü… Kuzey Kıbrıs’ta hayvan haklarına ilişkin çalışmalar yürüten Altın Patiler Derneği’nin Asbaşkanı Ülkü Curcioğlu gün dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Yardımlaşmak bizi daha güçlü yapıyor” diyerek, Devlet, belediyeler ve duyarlı insanlardan destek istedi.

Her yıl tüm dünyada Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanan 4 Ekim tarihinde, hayvan hakları ve hayvanlara yönelik kötü muamelenin önüne geçilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılıyor.

1931 yılında Floransa’da toplanan Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu, dünya üzerinde yok olma tehdidi altında bulunan hayvan türlerine dikkat çekmek üzere 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan etmişti.

4 Ekim tarihi Dünya Hayvanları Koruma Günü olarak geçse de, tüm dünyada olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da hayvan severler ve hayvan hakları dernekleri, hayvanların hakları, iyi şartlarda beslenmeleri ve korunmalarının sağlanması gibi konularda her gün mücadele veriyor.

“BU HAYVANLARIN BİZE HER GÜN İHTİYACI VAR”

Kuzey Kıbrıs’ta bu mücadeleyi yürüten derneklerden biri olan Altın Patiler Derneği’nin Asbaşkanı Ülkü Curcioğlu, Türk Ajansı Kıbrıs’a (T.A.K.) ülkede hayvan haklarına ilişkin yapılan çalışmalar, karşılaşılan zorluklar ve eksiklikler ile ilgili bilgiler verdi.

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nün sadece bir güne ait bir farkındalık olmaması gerektiğini vurgulayan Curcioğlu, “Bu hayvanların bize her gün ihtiyacı var. Bir güne özel değil, her an farkında olmalıyız” dedi.

“HAYVAN REFAH YASASI’NDA EKSİKLİKLER VAR”

Ülkede hayvan hakları ile ilgili olarak Hayvan Refah Yasası’nın varlığını hatırlatan Curcioğlu, yasada eksikler olduğunu ancak adım adım ilerlemek gerektiğini söyleyerek, yasayı iyileştirmeye devam etmeyi hedeflediklerini kaydetti.

Altın Patiler Derneği’nin çalışmaları ve mali durumu ile ilgili de bilgi veren Curcioğlu, şunları kaydetti:

“Derneğimiz tamamen gönüllü kişilerden oluşmaktadır. Kendi özel hayatımızdan, yaşantımızdan ciddi fedakârlıklar ederek ayakta tutmaya çalıştığımız bir kuruluşuz aslında… Takipçilerimizin destekleri her daim bizimle ve bu çok değerli. Çünkü tek başımıza olduğumuz zaman altından kalkabileceklerimiz sınırlanıyor. Destek görmek, yardımlaşmak bizi daha güçlü yapıyor.”

“BORCUMUZ HİÇBİR ZAMAN BİTMİYOR”

Derneğin gelirlerinin yetersiz olduğunu vurgulayan Curcioğlu, trafik kazaları, ciddi yaralanmalar, kısırlaştırma operasyonları, parazit ilaçları ve aşılanmalar gibi konuların bekletilemeyeceğini belirtti.

Curcioğlu, “Operasyonlar ciddi miktarlar gerektiriyor. Bazı hastalıkların tedavileri de aynı şekilde, hem yolu uzun oluyor hem de kalışlarını sağlamak için pet otel ödemelerimiz oluyor. Bu yüzden aslında ne kadar maddi imkânlarımızı zorlasak ve ne kadar bağış gelse de borcumuz hiçbir zaman bitmiyor” ifadelerini kullandı.

Curcioğlu, kermesler düzenleyerek ikinci el eşyalar sattıklarını ve satışlardan kazandıkları parayı da borçlarına yatırdıklarını da kaydetti.

“BİR CANI BİRİNE EMANET EDERKEN SEÇİCİ OLUNMALI”

Altın Patiler Derneği’nin yuvalandırma ve kısırlaştırma çalışmalarına da değinen Curcioğlu, yuvalandırmalarda seçici olmaya çalıştıklarını belirterek, bir canı birine emanet ederken herkesin hassasiyet göstererek seçici olması gerektiğini vurguladı.

“Bir can sahiplenen herkesin, ileride onun da hastalanabileceğini, sorunları olabileceğini bilmesi lazım. Sahiplenecek kişi taşınıyorsa, can dostunu da yanında götürmesi gerektiğinin bilincinde olmalı” diyen Curcioğlu, hayvanların oyuncak olmadığını ve terkedilmenin hayvanda ciddi travmalara neden olabileceğini anlattı.

“DEVLET VE BELEDİYELERİN DE SORUMLULUĞUNDA OLMALI”

Operasyon ve diğer tedavilerden arta kalan imkânları ile kısırlaştırmalar yapmaya çalıştıklarını belirten Curcioğlu, ciddi mali desteğe ihtiyaç duyduklarını vurgulayarak, Devletten destek talebinde bulundu.

Devletten destek görmediklerinden ve birçok belediyenin hayvanları görmezden geldiğinden yakınan Curcioğlu, hayvanların Devlet ve belediyelerin de sorumluluğunda olması gerektiğini vurguladı.

Curcioğlu, destek vermesi gereken belediyelerin bazılarının hayvanlara zarar bile verdiğini savunarak, “Barınağı olmadan canları toplayıp bilinmeze atan, binasının önündeki hasta canı görmezden gelen, bölgesinde zor durumdaki canlara yardım eli uzatmayan bir sürü belediye var” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam