Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“ÜRÜN GEÇEN YILA GÖRE DÖRTTE BİR”

Published

on

Enerji, lif ve mineral içeriği açısından en zengin meyvelerden ve Lefke bölgesi simgelerinden olan hurmanın hasat dönemi, Ekim ayıyla birlikte başladı.

Ülkenin en fazla sayıda hurma ağacı barındıran cittaslow (sakin şehir) Lefke’de, hurma yetiştiricileri meyvelerini topluyor.

Lefke Belediyesi ve Lefke Turizm Derneği iş birliğinde her yıl organize edilen, hasat döneminde toplanan hurmalar, hurma macunu gibi yan ürünler ve diğer bölgeye özel ürünlerin sunulduğu Lefke Hurma Festivali’nin 12’ncisi de bu yıl 7 Kasım’da Lefke Çarşı Merkezi’nde yer alacak.
Ancak bölgedeki hurma yetiştiricilerine göre Lefke’de bu seneki hasat, geçen seneye göre daha zayıf.

“ÜRÜN GEÇEN YILA GÖRE DÖRTTE BİR”

TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Lefkeli hurma yetiştiricisi Soner Yolaç, geçen sene hurmadan iyi verim aldıklarını ancak bu senenin kurak geçmesinden dolayı rekoltenin çok daha az olduğunu, bazı ağaçlarda geçen seneye göre “dörtte bir” oranında hurma bulabildiklerini söyledi.

Yolaç, 10 yıldan beri ülkede bulunan ve her yıl onlarca hurma ağacının yok olmasına neden olan kırmızı palmiye böceklerinin de yine bu yıl hurma ağaçlarının en büyük tehdidi olduğunu belirtti.

Lefke Turizm Derneği Asbaşkanı Hasan Karlıtaş, 12’nci Lefke Hurma Festivali’nin bölge için önemine değinerek, festival amacının Lefke’nin tarih, kültür ve doğa değerlerinin öne çıkarılması ve Lefke’ye hak ettiği değerin verilmesine katkı koymak olduğunu belirtti ve festival kapsamında farklı kitlelere yönelik etkinlikler yaptıklarını ve Lefke turları düzenlediklerini söyledi.

Kırmızı palmiye böceklerinin çok ciddi bir tehdit oluşturduğunu, bu böceklerden dolayı 300’e yakın hurma ağacının yok olduğunu kaydeden Karlıtaş, “Hurma ağaçsız bir Lefke manzarası düşünülemez. Devletin kırmızı palmiye böceğine karşı bir sürdürülebilir bir planlama yapması gerekiyor. Başlatılan tüm çalışmalar yarım kaldı” dedi.

“VENEDİKLİLER, MADEN OCAKLARDAN ÇIKAN MADENİ ÇIKARTMAK İÇİN HURMADAN ZEMBİL YAPARLARMIŞ”

Karlıtaş, Lefke’de 2 bin civarında hurma ağacı olduğunu ve bu bölgede yoğunlaşma sebebinin Venedikliler dönemine dayandığını belirtti.

8 bin yıllık geçmişi olduğu düşünülen ve özellikle Arap ülkelerinde yetiştirilen hurmanın, Lefke’ye getirilmesi ve yetiştirilmesindeki esas nedenin Venediklilerin bölgedeki maden ocaklarından madenleri çıkartıp taşımak için hurma dallarını kullanması olduğunu kaydeden Karlıtaş, dallardan küfe ve zembil (sepet) yapıldığını anlattı.
Bunun yanında, bölgede ekilen meyve-sebzelerin taşınmasında hurmadan köfün (çanta) yapıldığını ifade eden Karlıtaş, geçmişte ağacının meyvesinin yanında dalından da çokça faydalandığını söyledi.

“HURMACILIK DEDEDEN GELEN MESLEK. DEDEM DE BABAM DA HURMA AĞACI ÜSTÜNDE VEFAT ETTİ”

Lefkeli yetiştirici Yolaç da, 40 yılı aşkın tüm zorluklara rağmen mesleği yürütmeye çalıştığını ifade ederek, “Lefke’de doğdum, büyüdüm. Hurmacılık bize dededen kalan bir meslek. Dedem rahmetlik olduktan sonra görev babama geçti. Babam rahmetlik olduktan sonra ağabeyime, ondan da bana geçti. Tabii çocukluktan itibaren onlarla gidip işi öğrendik. Dedem de, babam da hurmaya çıktıkları sırada vefat etti” şeklinde konuştu.

Ailesinin sonraki nesillerinde bu mesleği devam ettirecek biri olmadığını, hurma yetiştiriciliğinin özellikle son yıllarda çok riskli bir hal aldığını kaydeden Yolaç, “Biz yılda 3-4 kere bu ağaçlara çıkıyoruz ama canımız avcumuzdadır. Halatla bağlanıp, onlarca kilo meyveyi aşağıya indiriyoruz. Ama ağacın gövdesini böcek yemişse anlamanız mümkün değil. Her an ağırlıktan kopabilir” ifadelerini kullandı.

“TECRÜBESİZ KİŞİLER ASLA ÇIKMAMALI”

Yolaç, tecrübesiz kişilerin kesinlikle hurma ağaçlarına çıkmaması konusunda uyarılarda bulunarak, ürünün mutlaka yetkin kişiler tarafından toplanması gerektiğini kaydetti.

KIRMIZI PALMİYE BÖCEĞİ HURMA AĞAÇLARININ EN BÜYÜK TEHDİDİ

Ortadoğu’nun büyük bir bölümüne ve tüm Akdeniz bölgesine yayılmış olan Kırmızı Palmiye Böceği (Rhynchophorus ferrugineus), yaklaşık 10 yıldır ülkedeki hurma ağaçlarının yok olmasındaki en büyük etken.

Karlıdağ, mücadelenin sistematik bir hale getirilerek, sürdürülebilir kılınmadığı sürece bu soruna çözüm bulunamayacağını belirtirken, devletin bir planlama yapması gerektiğini, belediye, bakanlık ve sivil toplum konusunda iş birliğinin şart olduğuna söyledi.

Yolaç da, böceklerin ağaçları yıllar içerisinde yavaşça çürüttüğünü ve ağaca verdiği zararın dışarıdan fark edilmediğini, sağlıklı gözüken ağaçların aniden devrilebileceğini söyleyerek, bunun büyük bir tehlike arz ettiğini aktardı ve bugüne kadar yapılan farklı çalışmaların kısa süreli olmasından dolayı başarısız olduğunu kaydetti.

“MART AYINDAN İTİBAREN 2 AYDA BİR İLAÇLAMA YAPILMASI GEREK”

Yolaç, sağlıklı bir hurma ağacı yetiştirmenin tek yolunun, böceklerin aktif olmaya başladığı Mart ayından itibaren, ağaçta meyvelerin oluşmaya başladığı ağustos ayına kadar, 2 ayda bir düzenli ilaçlama yapılması olduğunun altını çizdi.

Yolaç, yetkililere, belediye ve sivil toplum örgütlerine çağrıda bulunarak, “Belediye ilaçlama işini üstlenecekse tam anlamıyla üstlenmesi gerek.

Yapamıyorsa, görev başka bir kuruma verilsin. Ağaçlar her sene patır patır gidiyor, azalıyor. Bu hurmalara yazıktır. Aralarında 300-400 senelik olanlar var” dedi.

“BUDAMA KESİNLİKLE KIŞ AYLARINDA YAPILMALI”

Hurma yetiştiriciliğinde sık yapılan yanlışlar hakkında da uyarıda bulunan Yolaç, birçok kişinin hurma ağacını yaz aylarında budamaya çalıştığını ancak yaz aylarında budanan ağacın kokusunun kırmızı palmiye böceklerini çektiğini ve bu ağaçların zaman içerisinde koptuğunu söyledi.

Yolaç, her ağaç türünün kendine özgü bir bakım zamanı olduğunun altını çizerek, bahçesinde hurma ağacı olanların dikkat etmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
“Hurma ağacına yılda en az 3-4 defa çıkılması gerekir. Hurmanın bakımı, budaması kış aylarında (aralık-ocak-şubat) yapılır.

Mart ayında dölleme/aşılama başlar. Aşılarken de böcekler için ilaçlanması yapılır. Bu şekilde daha güzel mahsul alınır. Haziran ve temmuz aylarında ihtiyacı olan bazı ağaçlara meyveyi daha iyi taşıması için destek konur. Ekim, kasım ayları ise hasat dönemidir. 1 ay boyunca meyveler toplanır.”

BÖLGEDEKİ HURMA TÜRLERİ VE OLGUNLAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Yolaç, Lefke’de yerel olan sarı hurma, kırmızı hurma, kuru balçık gibi 3-4 farklı türde hurma olduğunu, bir de İran’dan geldiği bilinen bodur ağaçların ürettiği hurmaların yetiştiğini ifade etti.

Dalında olgunlaşan ve kuru balçık olarak adlandırılan yerel türlerin doğrudan toplanıp tüketilebileceğini, ancak diğer türlerin dallarından kesildikten sonra farklı yöntemlerle olgunlaştırılması gerektiğini anlatan Yolaç, hurma olgunlaştırma yöntemlerini şöyle anlattı:

“Çiğ hurmalar naylon torbalarda derin dondurucuya konulur, ihtiyaca göre oradan alınıp bir iki gün dışarıda bekletilerek olgunlaştırılabilir. Ya da üzerine sirke serpilip naylonla örterek olgunlaştırılabilir.”

“7 KASIM’DA LEFKE’YE BEKLİYORUZ”

Yolaç, “Lefke hurması nereden alınır?” sorusuna yanıt olarak, kişilerin doğrudan yetiştiricilerden alabileceğini ya da Hurma Festivali’ne gelebileceğini söyledi.

Hurma Festivali’nin üreticinin desteklenmesi ve ürünün korunması anlamında önemli bir araç olduğunun altını çizen Yolaç, bu yıl 7 Kasım’da yapılacak festivale davet etti ve özellikle hurma macunu tadılmasını önerdi.

“LEFKE CMC ATIKLARIYLA DEĞİL, YEŞİLİ, DOĞASI VE DEĞERLERİYLE BİLİNMELİ”

Lefke Turizm Derneği Asbaşkanı Karlıtaş da, festivale ilişkin yaptığı açıklamada, Lefke’nin CMC atıklarıyla değil, yeşili, doğası ve değerleriyle bilinen bir yer olması gerektiğini belirtti.

Festivalin, Lefke ve çevre köylerinin turizm potansiyeline ulaşmasında katkıda bulunduğunu ancak, tarihi ve doğası göz önüne alındığında batı bölgesinin ülke turizminde hak ettiği payı alamadığını düşündüğünü söyleyen Karlıtaş, yetkililere de çağrıda bulundu ve 2015 yılında ilçe olarak ilan edilen Lefke’ye gereken önemin verilmesini ve gerekli adımlar atılarak “ilçe kararının sadece kağıt üzerinde kalmaması” talebinde bulundu.

“BİLİNEN EN İYİ ANTİOKSİDAN BESİNLERDEN BİRİSİ DE HURMADIR”

Uzman Diyetisyen Davut Öksüzer de, toplumda “birçok derde deva meyve” olduğu söylenen hurmanın besin değeri ve faydalarına ilişkin bilgileri paylaştı.
Öksüzer, hurmanın muzdan 2,5 kat daha fazla potasyum, bunun yanında kalsiyum, magnezyum, demir ve vitaminler (A, B1, B2, niasin, C) içerdiğini, çekirdeğinde 14 çeşit yağ asidi bulunduğunu belirtti.

15 çeşit mineral ve 23 çeşit aminoasit içeren hurmanın, bu özellikleri sayesinde besin değeri açısından en zengin meyvelerden biri olduğunun altını çizen Öksüzer, hurma tüketiminin faydalarını da şu şekilde sıraladı:
“Sindirim sistemini geliştirir, bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır.

Yıkıcı oksidasyondan koruyan ve dolayısıyla yaşlanmayı yavaşlatıcı, kanserden ve birçok hastalıktan koruyucu faydalar sağlayan antioksidan maddesi açısından en iyi besinlerden biridir. Yüksek demir ve mineral içeriği sayesinde gebelikte ve doğum sonrasında yardımcıdır. Kreminin yaşlanmayla oluşan kırışıklıkları azalttığı gözlemlenmiştir.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın KKTC’ye gelecek

Published

on

By

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı ile Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenecek törenlere katılmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) gelecek.

TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, törenlere katılmak üzere yarın KKTC’yi ziyaret edeceğini bildirdi.

Duran, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya geleceğini ve Türkiye’nin katkılarıyla hayata geçirilecek bazı projelerin temel atma ve açılış törenine iştirak edeceğini belirtti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Kıbrıs’tan babasına gönderdiği mektupla şiir yazmaya başlayan gazi anılarını unutamıyor

Published

on

By

Kıbrıs Barış Harekatı’nda görev alan ve adadan babasına edebi bir dille yazdığı mektup ilk şiiri olan gazi Mehmet Yüksel, o günlere dair anılarını unutamıyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Ada’ya barış ve huzuru getirmek amacıyla 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan Mehmet Yüksel, burada 6,5 ay görev yaptı.

Yüksel’in, bu dönemde Kıbrıs’tan babasına yazdığı ve duygularını edebi bir dille anlattığı mektubu, komutanının dikkatini çekti.

Komutanının beğendiği mektubu bölüğe okumasından sonra şiir yazmaya başlayan Yüksel, aradan geçen 51 yılda 250’den fazla şiir kaleme aldı.

Bir kamu kurumundan emekli olan evli ve 3 çocuk ile 4 torun sahibi 72 yaşındaki muharip gazi Mehmet Yüksel, AA muhabirine, askerliğini Gaziantep’te yaparken 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a gittiğini söyledi.

Kıbrıs’a giderken Kurtuluş Savaşı gazisi babasının anlattığı anılarının aklına geldiğini belirten Yüksel, “Babam da gazi olduğu için savaş anılarını çok anlatırdı. Az çok beynimde bir şey oluştu. ‘Biz de savaşa gidiyoruz, ileride sağ kalırsam babam gibi anılarımı anlatırım’ gibi bir şey uyandı. Allah’a şükrettim, bize de böyle bir kutsal görevi nasip kıldı diye. Sabah namazı zamanı, şafak vakti Kıbrıs’a yanaştık.” dedi.

Harekatta kara piyadelerine kendilerinin destek verdiğini dile getiren Yüksel, unutulmaz anılar yaşadıklarını vurguladı.

Askerde “Ali” ismindeki arkadaşının 3 Rum askerini esir aldığı günü unutamadığını belirten Yüksel, şöyle konuştu:

“Arkadaşlar dediler ki, ‘Bizim Ali esir almış, getiriyor’. Yahu bizim Ali bu işi yapamaz, çünkü ilkokul mezunuydu. Bölükte bulaşık yıkar, ayakkabı boyardı. Ali’den öyle bir hizmet beklemiyorduk. Yani bizim bir ilkokul mezunu askerimizin 3 Rum askerini esir alması bana, ‘Bir Türk 100 düşmana bedel’ sözünü hatırlattı. Bunu hiç unutamıyorum ve Türklüğümle onur duyuyorum.”

Kıbrıs’tan babasına mektup yazarak sağ salim olduklarını bildirmek istediğini aktaran Yüksel, babasının da neler olduğunu anlatması için kendisinden başka mektuplar istediğini söyledi.

– “Türk milleti anasından asker doğar, asker ölür”

Babasına mektubu şiir tarzında yazdığına değinen Yüksel, mektubunda şu ifadelere yer verdiğini anlattı:

“Baba, Kıbrıs’a niye gittiğimi söylüyorum. Bir feryat duyuldu gece Kıbrıs’tan. Teçhizat kuşandık, Kıbrıs’a geldik baba. Rumlar kudurmuştu hırstan. Aşıyı yapmaya Kıbrıs’a geldik baba. Tekbir sedasıyla vardık Ada’ya. Sığınmıştı soydaşlar Hakk’a, Hüda’ya. Konuştu Türk’ün silahı, feryat sedaya, soyunu korumak için Kıbrıs’a geldik baba. Unutma hey Yunan sakın bizleri. Kıbrıs’ta da denize döktük sizleri. Burada da çizdik zafer izleri. Onlara dersi tekrar için Kıbrıs’a geldik baba.”

Yazdığı ilk şiirin askerdeyken babasına yazdığı bu şiir olduğunu dile getiren Yüksel, o günden bu yana 250 şiir yazdığını ve bunları bastırdığı kitabında topladığını kaydetti.

Her Türk’ün asker doğduğunu vurgulayan Yüksel, “Türk milleti anasından asker doğar, asker ölür. Onun için 50 yıl da geçse, 100 sene de geçse her zaman bu yurdun askeriyiz. Her zaman da askerliğe hazırız, cepheye gitmeye hazırız. Vatanımızı korumakla mükellef olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan silmeyiz.” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Şanlıurfalı Kıbrıs gazisi, görev verilse Ada’ya koşa koşa gitmeye hazır

Published

on

By

Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan 71 yaşındaki Şanlıurfalı gazi Hasan Aslan, kahramanlık günlerini unutamadığı Ada’ya yeniden görev verilse gitmeye hazır.

Şanlıurfa’da ikamet eden Aslan, 1974 yılında Kıbrıs’ta vatani görevinin bitimine bir ay kala Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından barış ve huzuru tesis etmek amacıyla ilki 20 Temmuz 1974’te başlayan harekata katıldı.

Şanlıurfa Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanlığı görevini de 30 yıldır sürdüren Aslan, Kıbrıs’ta geçen kahramanlık günlerini AA muhabirine anlattı.

Evli ve 6 çocuk babası Aslan, harekat bitene kadar Ada’da kaldığını söyledi.

– 650 kişi 3 bin 500 kişiye karşı durdu

Kıbrıs’a barışı getiren birliklerin içerisinde görev yapmanın onurunu yaşadığını ifade eden Aslan, şunları kaydetti:

“Kıbrıs gazileriyle gurur duyuyorum. O arkadaşlarımız, o günkü imkansızlıklara rağmen adeta her biri isimsiz kahramandı. 20 Temmuz sabahı harekat başladığında karada sadece 650 askerimiz vardı. Karşımızda ise tanklarla, toplarla, ağır silahlarla donatılmış 3 bin 500 kişilik bir Rum birliği vardı. Benim bulunduğum bölükte sadece 128 askerle bir alaya karşı direndik. Bizim uçaklara İncirlik’te bomba yükleniyordu fakat yakıt yoktu. Mersin Rafinerisi’nden yakıt ikmali yapılıp Kıbrıs’a hareket edilecekti. O günler çok zorluydu.”

– “Paraşütle mevzime inen askerle hemşehri çıktık”

Kıbrıs’taki günlerini unutamadığını anlatan Aslan, şöyle devam etti:

“Her yıl 20 Temmuz’da o şanlı sabahı hatırlıyorum. Şafakla birlikte Türk uçakları üzerimizden geçerek keşif yaptı. Arkasından Rumlar üzerimize yağmur gibi kurşun yağdırdı. Silahsız, cephanesiz kaldık ama iman gücüyle direndik. Sabah denizden ve karadan bomba yağdırıldı, havadan da Beşparmak Dağları bombalandı. Saat 10.00’da hava indirme birlikleri mevzilerimize atladı. Bir arkadaş paraşütle benim mevzime indi. O anda tanıştık, adı Mehmet Güneş, memleketi de tesadüfen Şanlıurfa, hatta benim köyümün yan köyündendi. İkimiz de çok sevindik. Üzerimize mermiler yağıyordu ama biz birbirimize sarıldık. Türkiye’deki durumu sordum, ‘Herkes kenetlendi, elindekini avucundakini askere vermeye çalışıyor.’ dedi. O arkadaşı 15.00’te Ercan Havalimanı’na götürdüler, ne yazık ki orada şehit oldu.”

– Göreve hazır

Aslan, zaman zaman da kentteki okullara giderek Kıbrıs’taki kahramanlık anılarını gelecek kuşaklara anlattığını söyledi.

Kıbrıs için tekrar göreve hazır olduğunu belirten Aslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çağırırlarsa bu yaşta koşa koşa yine giderim. Ben Şanlıurfalıyım, Kıbrıs’ı Şanlıurfa’dan daha iyi biliyorum. Arkadaşlarımı Ada’ya götürdüğümde onlara rehberlik ediyorum. Bazen orada doğan askerler bile bana soruyor. İki saat boyunca notsuz şekilde adayı anlatıyorum. Hem eski hem yeni isimleriyle tüm mekanları biliyorum. Biz orada gerçek Kıbrıs halkının hak sahibi olduğunu dosta düşmana gösterdik. Altın harflerle tarih yazdık. Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ne mutlu ki bizim de bu çorbada bir tutam tuzumuz oldu, bununla bir ömür gurur duyuyoruz.”

Devamını Oku

Trending

Reklam