Medya Etik Kurulu, oy birliğiyle Güneş gazetesi’ni uyarma kararı aldı.

Medya Etik Kurulu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Güneş gazetesinin bugünkü nüshasında yayımlanan görsellerin, Gazeteci Doğan Samer’in kişisel Facebook hesabından izinsiz bir şekilde alınıp kullanıldığı, yapılan incelemede gazetenin kaynak göstermeden ve fotoğraf sahibinden izin almadan görselleri kullanarak gazetecilik etik ilkelerini ihlal ettiğinin belirlendiği kaydedildi.

“Gazetecilikte emeğe ve telif haklarına saygı esastır. Bir gazetecinin veya fotoğrafçının ürettiği içerikler, onun fikri mülkiyet hakkı kapsamındadır ve izinsiz şekilde kullanılamaz.” denilen açıklamada, haberciliğin temel prensiplerinden birinin içerik üreticilerinin haklarını korumak ve eser sahiplerine gerekli saygıyı göstermek olduğu ifade edildi.

Güneş gazetesinin bu temel prensibi ihlal ederek, izinsiz içerik kullanımıyla fotoğrafçının emeğini yok saydığının belirtildiği açıklamada, “Gazeteciliğin temelinde dürüstlük, şeffaflık ve emeğe saygı yer alır. Bir gazetecinin veya fotoğrafçının ürettiği içeriklerin izinsiz şekilde kullanılması, yalnızca bireysel hakları ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda mesleki etik açısından da bir sorun teşkil etmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, yapılan değerlendirme sonucunda Medya Etik Kurulu’nun oy birliğiyle Güneş gazetesini uyarma kararı aldığı kaydedildi.

Türkiye’de şiddetin önlenmesi için eğitim, araştırma ve sosyal projeler yürüten, yurt dışı programları kapsamında faaliyet alanı olarak KKTC’yi de içine alan Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) ile Doğu Akdeniz Üniversitesi, Lefke Avrupa Üniversitesi ve Kuzey Kıbrıs Turkcell arasında iş birliği protokolü imzalandı.

HEGEM tarafından koordine edilen ve Anadolu Üniversitesi tarafından yürütülen, “İnsan Hakları, Şiddet Önleme ve Sosyal Arabuluculuk Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetiştirilmesi Uluslararası Seferberliği, 2023-2034: KKTC Projesi”ne ilişkin iş birliği protokolü imza töreni, bugün Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Lefkoşa Kampüsü’nde düzenlendi.

Protokole, HEGEM Vakfı adına Vakıf Genel Başkan Yardımcısı ve Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karaca, Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç, Lefke Avrupa Üniversitesi Genel Sekreteri Hüseyin Eser ve Kuzey Kıbrıs Turkcell adına Marka İletişimi Müdürü Özlem Kavaz Soykan imza koydu.

Proje KKTC Koordinatörü Dr. Ekrem Toklucu ve Proje Bulgaristan Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet Başar da imza töreninde hazır bulundu.

– Karaca

İmza töreninde ilk olarak söz alan HEGEM Vakfı adına Vakıf Genel Başkan Yardımcısı ve Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karaca, Şiddet Önleme Danışmanlığı ve Sosyal Arabulucuk Sertifika Programı’nın yurt dışı ayağında KKTC ile yeni bir açılım yaptıklarını kaydetti.

Karaca, “Türkiye Cumhuriyeti 12. Kalkınma Planı ve İnsan Hakları Eylem Planı Gereği Adalet Bakanlığı-HEGEM Vakfı ortaklığı ve 27 TC devlet üniversitesi iş birliğiyle, “İnsan Hakları, Şiddet Önleme ve Sosyal Arabuluculuk Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetiştirilmesi Uluslararası Seferberliği: 2023- 2034” programı kapsamında KKTC’de olduklarını kaydetti.

Karaca, Lefke Avrupa Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenim görmekte olan 15 bin öğrencinin sertifika programından faydalanmasını sağlamak adına bir protokol imzalayacaklarını söyledi.

– Kılıç

Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç da, “Bugün çok anlamlı toplumsal bir hizmetin imza törenine katılıyoruz.” dedi.

Üniversitelerin eğitim-araştırma gibi temel rollerinin ötesinde topluma hizmet anlamında da katkı koymalarının önemli olduğunu anımsatan Kılıç, DAÜ olarak kendilerinin bu noktadan hareket ettiklerini kaydetti.

Kılıç, bugün yine topluma hizmetin çok önemli bir parçası olan ve son günlerde de sürekli olarak gündemde olan şiddetle mücadele konusunda bir protokol imzalayacaklarını vurgulayarak, “Bu protokolle aslında şiddetin nereden gelirse gelsin her türlüsüne karşı olunan bir duruşu sergilemenin onurunu duymaktayız.” ifadelerini kullandı.

Üniversite olarak böyle bir projenin parçası olmaktan gurur duyduklarını da belirten Kılıç, beklentilerinin proje içerisinde hem şiddeti önleme hem de farkındalık yaratmak olduğunu dile getirdi.

Kılıç, dünyada belki de ilk kez ağırlıklı olarak gündeme gelen sosyal arabuluculuk olayına da katkı koyacaklarını söyleyerek, projenin gerçekleşmesine katkı koyanlara teşekkür etti, hayırlı olması temennisinde bulundu.

– Eser

Lefke Avrupa Üniversitesi Genel Sekreteri Hüseyin Eser de, Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) tarafından koordine edilen ve Anadolu Üniversitesi tarafından yürütülen “İnsan Hakları, Şiddet Önleme ve Sosyal Arabuluculuk Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetiştirilmesi Uluslararası Seferberliği, 2023- 2034-KKTC” programı kapsamında bulunduklarını dile getirdi.

Bu kapsamda bir protokol imzalayacaklarını ve bu çerçevede iş birliği yapacaklarını ifade eden Eser, protokolün hayırlı olması temennisinde bulundu.

– Soykan

Kuzey Kıbrıs Turkcell adına Marka İletişimi Müdürü Özlem Kavaz Soykan da, Kuzey Kıbrıs Turkcell olarak kıymetli projenin iletişim sponsoru olarak destek vereceklerinin altını çizdi.

Şiddete herkesin karşı olduğunu hatırlatan Soykan, “Toplumsal barışın ve huzurun öneminden her platformda bahsediyoruz ama ne mutlu ki bir adım ötesine giderek böylesi anlamlı bir projenin parçası olma şansı bulduk.” ifadesini kullandı.

Soykan projenin iletişim sponsoru olarak her zaman hocaların ve projenin yanında olduklarını da belirterek, projenin herkese hayırlı olmasını temenni etti.

– Proje

Türkiye Cumhuriyeti 12. Kalkınma Planı ve İnsan Hakları Eylem Planı Gereği Adalet Bakanlığı-HEGEM Vakfı ortaklığı ve 27 TC devlet üniversitesi iş birliğiyle “İnsan Hakları, Şiddet Önleme Ve Sosyal Arabuluculuk Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetiştirilmesi Uluslararası Seferberliği, 2023- 2034: KKTC Projesi”, İnsan Hakları Eylem Planı ve TC Cumhurbaşkanlığı 2021/9 Genelgesi gereği Adalet Bakanlığı-HEGEM Vakfı ortaklığı ile başlatıldı.

Projenin KKTC ayağında ilk etapta, Lefke Avrupa Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenim görmekte olan öğrencilerden oluşan 15 bin kişilik bir grubun faydalanması sağlanacak. Sosyal sorumluluk kapsamında yürütülmekte olan projede katılımcılardan herhangi bir eğitim ücreti alınmayacak. Eğitimler, Anadolu Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi üzerinden çevrimiçi olarak yürütülecek. Eğitim süreci sonunda yapılacak olan sınavda başarı elde eden bireylerin yemin töreni ve sertifika takdimi Anadolu Üniversitesi Lefkoşa Kampüsü’nde yüz yüze yapılacak. Başarılı katılımcılara e-sertifikaları ücretsiz olarak düzenlenecek.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Güney Kıbrıs’ın ABD ve Fransa ile anlaşmaları hukuka aykırı” dedi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Tatar, NTV Dış Haberler Müdürü Hüseyin Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

Rum lider Nikos Hristodulidis’e görüşme çağrısı yaptığıyla ilgili soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ekim ayında New York’ta Birleşmiş Milletler ev sahipliğinde gerçekleştirilen gayrı resmi yemekte, “yılda karşılıklı yapılan 8 milyon geçişin yüzde 65’inin Metehan Sınır Kapısından yapıldığını söylediğini” belirterek, Metehan Sınır Kapısı’nın rahatlatılması için, taksi ve ticari araçların kullanacağı Haspolat’ta yeni bir sınır kapısı açılmasını önerdiğini söyledi.

Seyahat özgürlüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, ancak Rum tarafının Kuzey’e geçen Rumların, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mühürü vurdurup, ayrı bir devletin otoritesini kabul ettikleri gerçeğiyle yüz yüze gelmek istemediğini vurguladı.

Rum tarafındaki yönetimin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımadığı için Rumların Kuzey’e geçmesini içlerine sindiremediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “ancak halk kitlelerinin gerçeğe baktığına” dikkat çekti.

Haspolat’a ek olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en güneyindeki Akıncılar’da bir sınır kapısı daha açılmasını önerdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rumların bu hamleyi beklemediğini ve “oynadıkları oyunun bozulduğunu” kaydetti.

Birleşmiş Milletlerin yapılan öneriden memnun olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Türkler, Rumlar ve Adaya gelen turistlerin geçişini kolaylaştırmak için Türk tarafının yapıcı, pozitif, işi çözmek ve kolaylaştırmak için atılan adımı takdir ettiler” dedi.

Yapılan öneriye rağmen Rum lider Hristodilidis’in halen daha olumlu bir yanıt vermediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafının olaya bakış açısının Türk tarafından çok farklı olduğuna dikkat çekti.

Kıbrıs Türkü’nün, Kıbrıs Rumları kadar egemen olduğunu, bu nedenle Kıbrıs Türkü’nün egemenlik hakkının kabul edilmesini istediğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Onlar kadar meşruiyetimiz var. Geçmişe bakıldığında onlar da halk, bizler de halkız. Halktan, halka yani devletten devlete Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerçeğini kabul ettikleri gün çözüme ulaşabiliriz” diye konuştu.

Doğu Akdeniz’deki enerji ve güvenlik meselelerine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Gazze ve Suriye’de son yaşananların ardından Doğu Akdeniz’in statüsünün yükseldiğini, Mavi ve Gök Vatan’da deniz yetki alanları ile kıta sahanlığı da dikkate alınarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kara parçasından daha büyük bir alana sahip olduğunu ve bu alanda ulusal çıkarların bulunduğunu kaydetti.

Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile bağların koparılmasına asla izin verilmeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, iki devletli çözüm siyasetinin Türkiye’nin desteğiyle belli bir noktaya geldiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ta Kuzey’deki bağımsız Türk devletinin egemenliğinin tescil edilmesi ile bazı Anayasal konuların konuşulabileceğine dikkat çekti.

Rum lider Hristodulidis’ten talebinin, gerçekleri görmesi olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafı gerçekleri görmezse yakın bir gelecekte Kıbrıs’ta bir çözüm bulunamayacağını ifade etti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarının Güney’deki yönetim ile her zaman iş birliğine hazır olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafında işbirliği yapmak isteyenler olduğunu ancak kendi içlerinde çelişkiye düştüklerini ve tanımadıkları bir devletle iş birliği yapmaktan çekindiklerini kaydetti.

Crans Montana’da tüketilen federasyon görüşmelerinin ardından iki devletli çözümden başka alternatif kalmadığı ve negatif gelişmelerin ardından Mart ayında gerçekleştirilecek 5’li görüşmeyle ilgili ne beklediğiyle ilgili soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tatar, şu şekilde yanıt verdi:

“Anavatan ve garantör ülke aynı zamanda bölgede önemli bir güce sahip Türkiye ile işbirliği ve uyum içerisinde hareket etmek istiyoruz. Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askerinin barış, huzur ve güvenin teminatı olarak Adadaki varlığını sürdürmesini istiyoruz. Bu gerçeklerin kabul edilmesiyle mutlaka bir çözüm bulunabilir. Ulusalcıyım ancak ben de bir çözüm ve antlaşma istiyorum.”

Kendisinden önce bazı kişilerin yaptığı gibi her ne pahasına olursa olsun bir çözüme varmayı asla kabul etmediğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin garantörlüğü ve askeri varlığının devamı ile Avrupa Birliği çatısı altında iki devletin yer alabileceğini söyledi. Güney Kıbrıs’ın gelişmiş ve kalkınmış olmasının Türk askerinin adadaki varlığından kaynaklandığını aktardı.

İngiliz Üslerinden sonra Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’nın da Güney Kıbrıs’a yerleşmesinin Kıbrıs Kuruluş ve Garantörlük Antlaşmaları’na aykırı olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin Güney Kıbrıs’ı hedef yapabileceğine vurgu yaptı.

Yaşanan gelişmelerden endişeli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs’ta bir çalkantı olduğunu, muhaliflerin, sivil toplum örgütlerinin ve ekonomik sektörlerin Rum lideri eleştirdiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasında ayrıca Türkiye’nin desteği ve siyasette denge unsuru olarak duruşu ile Kuzey’de bir rahatsızlık olmadığını sözlerine ekledi.