Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

KTAMS:31 Aralık itibariyle açlık sınırı 5 bin 774 TL

Published

on

 

KTAMS, 31 Aralık itibariyle açlık sınırın 5 bin 774 TL olduğunu belirterek, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun oy çokluğu ile 7 bin TL brüt 6 bin 90 TL net olarak belirlediği rakamın en kısa sürede Komisyon tarafından onaylanarak ilan edilmesi gerektiğini vurguladı.

KTAMS Genel Başkanı Güven Bengihan yaptığı yazılı açıklamada, Sağlık Bakanlığına bağlı Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi’nden aldıkları 4 kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde beslenmesi için gerekli beslenme kalıbı ve bu kalıptaki maddelerin İstatistik Kurumu’nca gönderilen fiyatlarının ortalamaları alınarak hazırladıkları rapora göre, 4 kişilik bir aile için 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle açlık sınırının 5 bin 774 TL olarak hesaplandığını duyurdu.

Bengihan, yaptıkları çalışmaya göre sağlıklı beslenmek için yetişkin bir kadının yapması gereken zorunlu gıda harcama tutarının günlük 48,76 TL, aylık 1462,80, yetişkin bir erkek için günlük 51.54 TL, aylık 1546,20 TL, 15-19 yaş çocuk için günlük 54,97 TL, aylık 1649,10 TL ve 4-6 yaş çocuk için günlük 37,19 TL, aylık 1115,70 TL olduğunu söyledi.

Ayni tarih itibari ile yürürlükte olan net asgari ücretin 4.324 TL olduğunu hatırlatan Bengihan, 1 Eylül  2021 itibarı ile geçerli olan ve 22/1975 sayılı Asgari Ücretler Yasası’ndaki tanımı ile ‘işçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçi ile eşinin ve bir veya iki çocuğunun yeterli beslenme, sağlıklı konut, giyim, aydınlatma ve ısıtma, ulaşım, çağdaş düzeyde sağlık servisi, eğitim kültür, dinlenme, eğlence ve benzeri temel gereksinmelerini geçerli fiyatlar üzerinden karşılamaya yetecek miktarda olmak üzere Asgari Ücret Saptama Komisyonu tarafından belirlenen 4.324 TL’lik net asgari ücretin  açlık sınırının 1450 TL  altında olduğunu belirtti.

“Bunun yanında bekar bir asgari ücretli çalışandan 39.15 TL, evli bir asgari ücretli çalışandan da 11.15 TL vergi kesileceği gerçeğini göz önüne aldığımızda asgari ücretlinin eline geçecek olan net rakam daha da düşük olacaktır” diyen Bengihan, “Türk Lirasında meydana gelen değer kayıbı sonucu asgari ücret bugün itibarıyle 238 Sterline gerilemiştir” dedi.

 

İstatistik Kurumunun resmi rakamlarına göre Aralık ayında %15,16, 12 ayda %46.09 enflasyon meydana geldiğini de hatırlatan Bengihan, özellikle akaryakıta, tüp gaza, ekmeğe, süt ve süt ürünlerine yapılan yüksek oranlı zamların halkın adeta belini büktüğünü söyledi.
Bu şartlar altında değil asgari ücretliler orta düzeyde maaş alan kamu ve özel sektör çalışanlarının ve ailelerinin dahi sağlıklı beslenme olanağı kalmadığını dile getiren Bengihan, “Hükümet edenler dar ve sabit gelirli kesimlerin alım gününü koruyucu tedbirler almak yerine kaşıkla verdiklerini kepçeyle alarak zaten zorda olan bu kesimleri adeta sefalete doğru sürüklemektedir”
Bengihan açıklamasına şöyle devam etti;
“Açlık sınırı hesaplamalarında sadece zorunlu gıda harcamalarının fiyatları baz alınmaktadır. İnsanın sosyal bir varlık olduğu gerçeğinden hareketle zorunlu gıda harcaması dışındaki mal ve hizmetlerin fiyatlarında meydana gelen artışlar alım gücünün sürekli olarak erimesine yol açmaktadır. Yani kısacası asgari ücrete ve kamu çalışanlarının maaşlarına yapılan artışları, daha çalışanın eline geçmeden enflasyon yutmaktadır.
Türk Lirasında meydana gelen korkunç değer kayıbı nedeniyle hayat pahalılığı ödeneği alan kesimlerin dahi alım gücünü koruyamadığı bu ortamda asgari ücret resmen sefalet ücretine dönmüştür. Yaşanan yüksek enflasyon karşısında asgari ücretlileri bir nebze olsun korumak adına, hayat pahalılığı ödeneğinin 2 ayda bir otomatik olarak asgari ücrete de yansıtılması için gerekli yasal düzenlemenin yapılması hayati önem taşımaktadır. Bu konuda da Çalışma Bakanlığının acilen adım atması Anayasamızın sosyal devlet ilkesi gereğidir”.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Papa 14. Leo İlk konuşmasında “barış” vurgusu yaptı

Published

on

By

Katolik Kilisesi’nin 267. papası olarak seçilen ABD’li Robert Francis Prevost, Papa 14. Leo olarak yaptığı ilk konuşmasında barış vurgusu yaptı.

Konuşmasında Papa Franciscus’u anan Papa Leo, diyaloglarla köprülerin kurulması gerektiğini belirtti.

Uzun yıllar görev yaptığı Peru’ya özel selam gönderen Papa 14. Leo, acı çekenlere yardım eden bir Kilise için birlikte yürüyeceklerini söyledi.

-Katolik Kilisesi’nin ilk ABD’li papası Prevost kimdir?

Dün Katolik Kilisesi’nin 267. papası olarak seçilen Kardinal Robert Francis Prevost, Arjantinli Papa Francesco’dan sonra Amerika kıtasından gelen ikinci, ABD’den ise ilk papa. Prevost’un ailesinin kökenleri ise Fransa, İtalya ve İspanya’ya dayanıyor. Kendisi de aynı zamanda, uzun yıllar görev yaptığı Peru vatandaşlığına sahip.

Katolik Kilisesi’ne bugüne kadar ABD’li bir ismin liderlik etmemesi, bu ülkenin jeopolitik gücünden kaynaklanan bir “tabuyla” açıklanıyordu.

Prevost’un bu göreve gelmesinde ise hem aile geçmişi hem Latin Amerika gibi Katolik nüfusun yüksek olduğu bir bölgeyi iyi tanıması hem de Vatikan hiyerarşisinde üst düzey görevlerde bulunması etkili görülüyor.

Robert Francis Prevost, 14 Eylül 1955’te ABD’nin Chicago kentinde, Fransa ve İtalya kökenli Louis Marius Prevost ile İspanya kökenli Mildred Martínez’in üç çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.

Çocukluğu ve gençliği ABD’de geçti; Aziz Augustinus tarikatına bağlı bir ruhban okulunda okudu, Pensilvanya’daki Villanova Üniversitesi’nde matematik ve felsefe eğitimi aldı.

Chicago’daki Katolik İlahiyat Birliği ilahiyat bölümünden mezun olduktan sonra ise 27 yaşında Papalık Aziz Thomas Aquinas Üniversitesi’nde Kilise Hukuku eğitimi görmek üzere Roma’ya geldi.

1985’ten itibaren ise uzun yıllar Peru’da yaşadı, misyonerlik ve başpiskoposluk yaptı. 2015’te Peru vatandaşlığı da aldı.

2015’te, Arjantinli Papa Francesco tarafından Peru’nun Chiclayo piskoposu olarak atandı.

2023’te Papa Francesco tarafından önce başpiskoposluğa, ardından da kardinalliğe getirildi.

Aynı yıl, dünya çapındaki piskopos adaylıklarını inceleyen Vatikan ofisinin başına getirildi ve Latin Amerika Papalık Komisyonu başkanı oldu.

Bu üst düzey görevlerinin, Katolik Kilisesi hiyerarşisinde tanınmasını sağlaması nedeniyle papa seçilmesinde etkili olduğu düşünülüyor.

-Leone adını neden seçti?

Prevost aynı zamanda, 13. yüzyılda kurulan Aziz Augustinus tarikatından da ilk papa.

Vatikan basın ofisi, Prevost’un papalık ismi olarak 14. Leone’yi seçmesini de, bu ismi seçen son papanın “kilisenin modern sosyal doktrinini” başlatan 13. Leone olmasına bir atıf olarak açıkladı.

Basın sözcüsü Matteo Bruni bu seçimi aynı zamanda, “yapay zeka döneminde” insanlara ve işlerine “tesadüfi olmayan bir referans” diye niteledi.

Peru’da başpiskoposluk yaptığı dönemde, Katolik Kilisesi’ndeki cinsel taciz skandallarının yönetilmesiyle ilgili eleştiri de aldı.

Kendisi piskoposluk görevine gelmeden önce iki rahip tarafından cinsel tacize uğradığını söyleyen bir kadın, Prevost’u soruşturmayı kötü yönetmekle ve rahiplerden birinin ayin yapmasını engellememekle suçladı.

Piskoposluk yönetimi ise Prevost’un herhangi bir örtbas etme girişimine karıştığı iddialarını reddetti.

-Papa Francesco ile yakınlık

Papa Francesco’nun 21 Nisan 2025’te ölümünün ardından yapılan analizlerde, yeni papa seçiminde Francesco’nun reform girişimlerine destek verenler ile karşı cephedeki muhafazakarlar arasında bir çatışmadan söz ediliyordu.

Prevost içinse “orta yoldan” bir alternatif yorumları da yapılıyordu.

Prevost, son yıllarda Vatikan’daki görevlerinde Papa Francesco’nun önemli reformlarından birinin de idaresindeydi.

“Devrim” olarak yorumlanan bir adımla, piskopos atamalarından sorumlu ofise üç kadın atandığında yönetimde Prevost vardı.

Vatikan uzmanları, Papa Francesco’nun “Prevost’a güveninin tam olduğunu” söylüyor.

Prevost’un özellikle yoksullar ve göçmenlere yakınlık gösterilmesi gibi konularda Francesco’nun “devamı” niteliğinde olduğu yorumları yapılıyor.

-Yeni Papa, ilk konuşmasına “Barış sizinle olsun” diyerek başladı

Prevost da 8 Mayıs 2025 akşamı Papa 14. Leone olarak yaptığı ilk konuşmasında Papa Francesco’yu andı.

Papa olarak kalabalığa ilk hitabına “Barış sizinle olsun” diyerek başlayan Prevost, “Papa Francesco’ya teşekkürler” dediğinde meydandan alkışlar yükseldi.

Prevost konuşmasında diyalog ve köprüler kurulması, barış mesajları da verdi. İtalyanca başladığı konuşmasına daha sonra İspanyolca birkaç cümle de ekledi.

Yeni Papa, geçen ay selefinin hayatını kaybetmesinden sonra Vatikan’ın yayın organlarına verdiği söyleşide de Francesco’nun göçmenlere, mahkumlara yakınlığını övmüştü.

Provost burada ayrıca, Francesco’nun ABD’de göçmenlerin toplu sınır dışı edilmeleri uygulamasına karşı geçen Şubat’ta yazdığı mektuba da destek verdi.

7 Mayıs’ta başlayan papa seçimi öncesinde toplantılar yapan kardinaller, 6 Mayıs’taki son toplantıda, “Papa Francesco’nun yürüttüğü reformların birçoğunun ileriye taşınması gerektiğini” söylemiş, bunlar arasında istismara karşı mücadele, ekonomik şeffaflık, Vatikan hiyerarşisinin yeniden düzenlenmesi, birliktelik, barışa bağlılık ve çevreye özen gibi başlıkları saymıştı.

“Savaşların, şiddetin ve güçlü kutuplaşmaların yaşandığı bu dönemde, merhamet, birliktelik ve umut sunan manevi bir rehbere ihtiyaç duyulmaktadır” diyen kardinaller tarafından seçilen Prevost’un papalık görevinde bu konulara yaklaşımı da dikkatle izlenecek.

Devamını Oku

Dünya

İsrail, Lübnan’ın güneyinde bir dizi hava saldırısı düzenledi

Published

on

By

İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyindeki Nebatiye vilayetinde bir dizi hava saldırısı düzenledi.

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail savaş uçakları, Nebatiye vilayetindeki yerleşim alanlarına yakın bölgeleri bir dizi saldırıyla hedef aldı.

Görgü tanıkları, İsrail savaş uçaklarının bölgedeki uçuşlarının sürdüğüne işaret etti.

Lübnan Başbakanı Selam, İsrail’in ülkesine yönelik saldırılarını durdurmasını istedi
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, İsrail ordusunun ülkesine yönelik devam eden saldırılarının durdurulması talebinde bulundu.

Başbakan Selam, X hesabından yaptığı açıklamada, İsrail’in ateşkes anlaşmasını ihlal eden saldırılara tepki gösterdi.

İsrail’in, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına yönelik tüm ihlal ve saldırılarının bir an önce durdurulması talebinde bulunan Selam, “İsrail’in işgal ettiği Lübnan topraklarından bir an önce çekilmesi için sarf ettiğimiz çabalarımız durmayacak.” ifadelerini kullandı.

İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024’te yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail ordusu sıklıkla anlaşmayı ihlal ediyor.

Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Markus, 17 Nisan’da, 27 Kasım’dan bu yana ateşkes anlaşmasını 2 bin 740 kez ihlal eden İsrail’in bu süre zarfında Lübnan’a düzenlediği saldırılarda 190 kişinin öldüğünü, 485 kişinin yaralandığını bildirmişti.

Devamını Oku

Dünya

Rusya ve Çin, çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzaladı

Published

on

By

Rusya ile Çin arasında uluslararası hukuk, biyolojik güvenlik, dijital ekonomi, bilim, eğitim, sinema ve uzay gibi çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzalandı.

Kremlin Sarayından yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping başkent Moskova’da görüştü. Dar formatta başlayan görüşmeler, geniş formatta devam etti.

Görüşmelerde, Rusya ile Çin arasında kapsamlı ortaklık ve stratejik ilişkiler, güncel uluslararası ve bölgesel konular ele alındı. Görüşmelerin ardından Putin ile Şi, iki ülke arasındaki yeni anlaşmaların imza törenine katıldı.

Putin ve Şi, Rusya ile Çin arasında kapsamlı ortaklık ve stratejik etkileşimin derinleştirilmesine ilişkin ortak açıklama imzaladı.

İki ülke arasında ayrıca, uluslararası hukuk, biyolojik güvenlik, dijital ekonomi, bilim, eğitim, sinema ve uzay alanlarında işbirliğini içeren 20’den fazla belge imzalandı.

Putin ve Şi, imza töreninde basına açıklamalarda bulundu.

– “İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihte en yüksek seviyeye ulaştı”

Başkan Putin, Rusya ile Çin arasındaki ilişkilere değinerek, “İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihteki en yüksek seviyeye ulaştı. İlişkilerimiz iç siyasi etkenlere ve mevcut küresel konjonktüre bağlı değil.” dedi.

Rusya ile Çin’in uluslararası ve bölgesel meselelere ilişkin yaklaşımların örtüştüğünü ve birbirine yakın olduğunu belirten Putin, şöyle konuştu:

“Ülkelerimiz, bağımsız dış siyaset izliyor ve daha adil, demokratik ve çok kutuplu dünya düzeninin oluşturulmasından yana. Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Güvenlik Konseyi’nin dünyadaki meselelerde merkezi rol oynamaya devam etmesi gerektiği görüşünü paylaşıyor. Küresel ve bölgesel sorunların BM Şartı, uluslararası hukuk, uluslararası toplumun çıkarları, kültürel ve medeni çeşitliliklerine saygı temelinde çözülmesi gerekiyor.”

Ekonomi ve ticaret alanında da ilişkilerin geliştiğini dile getiren Putin, ikili ticaret hacminin 2024’te rekor seviyesine ulaşarak, 245 milyar dolar olduğunu ifade etti.

İki ülke arasında ödemelerin ulusal para birimlerinde yapıldığına dikkati çeken Putin, Çin ile çeşitli alanlarda ortak projeler yürüttüklerini belirtti.

– “Rusya ile Çin, el ele her türlü zorluğun üstesinden gelecek”

Çin Devlet Başkanı Şi de görüşmeler esnasında önemli belgelere imza attıklarını dile getirerek, “Bu ikili ilişkilerimizi daha da geliştirecek.” ifadesini kullandı.

İyi komşuluk ilişkileri, kapsamlı stratejik ve karşılıklı çıkar sağlayan işbirliğini geliştirmeye devam edeceklerini dile getiren Şi, şunları kaydetti:

“Rusya ile Çin el ele her türlü hava koşuluna dayanacak ve her türlü zorluğun üstesinden gelecek. Uluslararası toplumda istikrar sağlayıcı, olumlu ve ilerici bir güç haline gelen ülkelerimizin yan yana durması, uluslararası ilişkilerde BM merkezli sistemi ve uluslararası hukuka dayalı dünya düzenini kararlı şekilde savunması gerekiyor.”

Devamını Oku

Trending

Reklam