Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

DP Genel Başkanı Ataoğlu: Asgari ücrette 7 bin TL brüt, 6 bin 90 TL nette ısrarcıyız

Published

on

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Asgari Ücretle ilgili politik konuşmalar değil, empati yapılması gerektiğine işaret ederek, “7 bin TL brüt, 6 bin 90 TL nette ısrarcıyız” dedi.

DP Basın Bürosundan verilen bilgiye göre, DP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu katıldığı progamda ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Karma oyun kalkması ya da iyileştirilmesi için Meclis’te bir çalışma yapıldığını ancak bunun kabul görmediğini anlatan Ataoğlu, esas hedeflerinin; sonraki seçimlerin dijital ortama taşınması olduğunu vurguladı. Ataoğlu, “Seçimlerin dijital ortama taşınması halinde, oyların yanması gibi bir durum ortadan kalkmış olacak, eksik ya da fazla oy olmayacak” diyerek, bu sistemi DP olarak milletvekili aday sırası belirleme seçiminde denediklerini ve oldukça başarılı bir sonuç ortaya çıktığını kaydetti.

Koronavirüs pozitif vaka sayılarının arttığını fakat hastaneye yatan sayısını düştüğünü ifade eden Ataoğlu, “Bu oldukça sevindirici bir olay” dedi. Pozitif vakalar ve temaslıların, seçimi ciddi şekilde etkileyeceğini söyleyen Ataoğlu, “Kurallara herkesin dikkat etmesi gerek. Pandemi sürecinde bir Cumhurbaşkanlığı seçim süreci yaşadık. Allah’a şükür olsun ki o günler başarılı bir şekilde atlatıldı. Yine dikkat edilerek tedbirlerin alınmasıyla oy verme işlemleri gerçekleşecek. YSK’nın yapacağı açıklamalar, bizi de aydınlatacak” ifadelerini kullandı.

“Yarın toplanması ve nihai karara varması beklenen Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan nasıl bir sonuç çıkmasını beklediği yönündeki” soru üzerine Ataoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çalışma Bakanımız Koral Bey, asgari ücretle ilgili kafamızdaki rakamı Bakanlar Kurulu’nda da gündeme getirmiş ve o gün herkes, ortaya koyduğumuz rakamın neredeyse yetersiz olduğundan bahsetmişti. Akabinde ilgili bakan arkadaşımla konuyu enine boyuna görüştüm. Görüşmede, hem işçi hem de işverenle empati yaptık. Çalışanın aldığı asgari ücrete baktık, nasıl geçinir, alım gücünü nasıl yükseltebiliriz sorularının yanıtını aradık. Bu kapsamda da 7 bin TL brüt, 6 bin 90 TL net olması yönünde karara vardık. İşvereni de düşündük ve 6 aylık prim desteğinin 1 yıla çıkarılmasına karar verdik.”

İki tarafı da düşünerek hareket ettiklerini ifade eden Ataoğlu, “Önce çalışan dedik. Çünkü alım gücü yükselmeli” diyerek, işverene yapılacak 1 yıllık prim desteğiyle, aslında çalışana dokunmuş olacaklarını kaydetti.
Asgari ücret konusunda yapılması gerekenin politik konuşmalar değil, empati olduğunu vurgulayan Ataoğlu, “Kendimizi hem çalışanının hem de işverenin yerine koyarak hareket etmemiz gerek” ifadelerini kullandı.
Çalışma Bakanı ile çalıştıkları ve öngördükleri Hayat Pahalılığı rakamının, geçen günlerde açıklanan rakamın çok az üstünde olduğunu, doğru bir çalışma yaptıklarını belirten Ataoğlu, “Asgari ücretin, belli sürelerde otomatik olarak değişmesi gerek. Gereken Yasal düzenlemeler ne ise çalışmalarımızı yapıyoruz. Önümüzdeki süreçte hükümetteysek, bu konuların da son bulmasına yardımcı olacağız” dedi.

“7 bin TL brüt, 6 bin 90 TL nette ısrarcıyız” diyen Ataoğlu, “Bıraksınlar artık yasal süreci, uzlaşmaz tavırları ve sadece empati yapsınlar” ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir kısım farklı görüşte olan partiler, bizi siyaset yapmakla suçluyor. Yani asgari ücret, Anayasa gereği hasbelkader seçim sürecine denk gelmişse ne yapalım? Asgari ücreti gündem dışı mı bırakalım? Çalışan ne olacak? Biz insanımızın hakkının ne olduğunu bilerek hareket ediyoruz” dedi.

Ataoğlu son olarak vatandaşa seslenerek, “herkes ne olur sağlığına dikkat etsin, sosyal mesafe, maske ve hijyen üçlüsüne dikkat etsin. Seçime çok az bir zaman kaldı. Lütfen sandığa gittiklerinde, geriye dönük baksınlar; kim proje yapıyor, memleketine sevdayla bakıyor… Kim gençlerini düşünüyor? Bu konuları düşünüp, ellerini vicdanlarına koysunlar. Siyaset, futbol takımı tutar gibi parti tutmak değildir. İş yapanı, iş yapacak olanı seçmek gerekir. Ellerini vicdanlarına koysunlar ve oy versinler. Bu anlattıklarım da zaten Demokrat Parti’dir” şeklinde konuştu.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Met Gala 2025, kırmızı halı geçidiyle başladı… Tema: “Siyahi Stili Terzilik”

Published

on

By

ABD’nin New York kentindeki Metropolitan Sanat Müzesi’nde her yıl gerçekleştirilen ve ünlü isimlerin yoğun katılım gösterdiği Met Gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) temasıyla düzenlendi.

New York City’deki Metropolitan Museum of Art’ın Kostüm Enstitüsü yararına düzenlenen ve resmi olarak Costume Institute Gala veya Costume Institute Benefit olarak adlandırılan Met Gala, kırmızı halı geçidiyle başladı.

Bu yıl 10 Mayıs-26 Ekim tarihleri arasında ziyarete açılacak yeni bahar sergisi kapsamında düzenlenen gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) teması etrafında şekillendi.

Sergi, Atlantik diasporasındaki siyahi kimliğin oluşumunda giyim ve tarzın oynadığı merkezi rolü ele alıyor.

Metropolitan Museum of Art, galayı “18. yüzyıl Atlantik dünyasında, köle ticareti, sömürgecilik ve emperyalizmle beslenen yeni bir tüketim kültürü; zenginlik, ayrıcalık ve zevki gösteren giysilere ve mallara erişim sağladı.” şeklinde ifade etti.

Her yıl oyuncular, müzisyenler, modeller ve moda dünyasının önde gelen isimlerinin bir araya geldiği galaya bu yıl da Nicki Minaj, Jenna Ortega, Usher, Cardi B, Louise Camuto Grieder, Daniel Grieder, Julia Carey, James Corden, Jeff Goldblum, Kerry Washington, Sam Smith, Sofia Richie, Willy Chavarria, Seung-cheol Choi, Terrence Thornton, Imaan Hammam, Keith Powers, Eva Chen ve Chris Rock gibi isimler katıldı.

– Gala yakınlarında Filistin’e destek gösterileri yapıldı

Met Gala etkinliğinin yapıldığı New York Metropolitan Sanat Müzesi yakınında Filistin’e destek gösterisi düzenlendi.

Müzenin yakınlarındaki Madison Avenue’de toplanan kalabalık, Filistin’e desteklerini dile getirdi.

Gösteride Filistin destekçisi grup ile İsrail yanlısı grup karşı karşıya gelirken, polis ekipleri güvenlik önlemi aldı.

Filistin’e destek veren grup, bayraklarla “İsrail Devleti dünya Yahudilerini temsil etmiyor”, “Özgür Filistin” ve “Özgürlük, adalet” yazılı pankartlar taşıdı.

Kısa süre sonra alana gelen İsrail yanlısı grup ise İsrail bayrakları sallayarak İbranice marş söyledi.

Devamını Oku

Dünya

Katolik Kilisesi’nde papalık seçim süreci yarın başlıyor

Published

on

By

Vatikan’da Katolik Kilisesi’nin yeni papasını belirlemek üzere seçim süreci (Konklav) yarın başlayacak.

Katoliklerin son ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un 21 Nisan’da vefat etmesinin ardından dünya genelinde 1,4 milyar mensubu olan Katolik Kilisesi’nde gözler bir sonraki papanın kim olacağına çevrildi.

Katolik Kilisesi’nin 267’nci papasının belirleneceği tarihi Konklav’da, yaşı 80’in altında ve seçime katılabilecek durumda olan 133 kardinal yarın sabah önce birlikte ayin yapacak, Sistine Şapeli’nde yerel saatle 16.30’da (TSİ 17.30) ilk oturum için bir araya gelecek.

Hristiyan ilahileri eşliğinde Sistine Şapeli’ne girecek kardinaller burada yemin edecek. Daha sonra “Extra Omnes” yani Latince “işi olmayanlar çıksın” anlamındaki komut verilecek ve kardinaller dış dünyayla bağlantılarını her şekilde keserek, kendilerini buraya kapatacak.

Konklav’da oturumlara, Papa Franciscus döneminde Vatikan Devlet Sekreterliği (Başbakan) de yapan İtalyan Kardinal Pietro Parolin başkanlık edecek.

Bu arada Vatikan’daki Konklav’ı izlemek üzere 5 bin 300’den fazla gazetecinin akreditasyon yaptırdığı, ayrıca güvenlik önlemleri çerçevesinde şapelin yakınlarına elektronik sinyal bozucular konulacağı öğrenildi.

Gözler Sistine Şapeli’nin bacasında olacak
Yarın öğleden sonraki tek oylamayla başlayacak Konklav süresince papa seçilene dek Sistine Şapeli’nde 133 kardinalin sabah ve öğleden sonraları ikişer olmak üzere bir günde 4 oylama yapması planlanıyor.

Oylamalar sonunda papa seçilememesi halinde, kardinallerin oy pusulaları yakılarak şapelin bacasından “siyah” duman çıkarılacak ve dünyaya bir papanın seçilemediği mesajı iletilecek. Sabahki oylamalardan sonuç çıkmazsa öğlen saatlerinde bir kez, akşamki oylamalardan da yine sonuç çıkmaması halinde yine bir kez siyah duman çıkacak.

Kilise hukukuna göre, Konklav’daki oylamada üçte iki çoğunluğu yani 89 oy alan kardinal, görevi kabul etmesi durumunda katoliklerin yeni ruhani lideri yani papa ve aynı zamanda Vatikan devlet başkanı olacak.

Bu sırada yine kardinallerin oy pusulaları yakılarak Sistine Şapeli’nin bacasından bu sefer beyaz duman çıkması sağlanacak ve dünyaya yeni papanın seçildiği mesajı iletilecek. Aynı anda, yeni papa, şapelin “Ağlama Odası” olarak bilinen özel odasına alınarak burada kendisi için hazırlanan papalık kıyafetlerini giyecek.

Beyaz dumanın çıkmasını takip eden bir saat içinde yeni papa, Aziz Petrus Bazilikası’nın büyük locasından dünyaya tanıtılacak.

Yeni papayı dünyaya, “Protodiacono” sıfatını taşıyan Fransız Kardinal Dominique Mamberti, büyük locadan Latince “Habemus Papam (Bir papamız var)” diyerek takdim edecek.

2013 yılındaki son Konklav’da Papa Franciscus, 2. günün 5. tur oylamasında seçilmişti. 2005’teki Konklav da 2. gündeki 4. tur oylamada sonuçlanmış ve Papa 16. Benediktus seçilmişti.

Papalık için öne çıkan isimler
Papa Franciscus’un vefatının ardından İtalyan basını başta olmak üzere Katolik Kilisesi’ni yakından takip eden uluslararası medyada yeni papanın kim olacağı sorusu en çok ilgi çeken konuların başında geliyor.

Papalık için öne çıkan adaylar arasında İtalyan Kardinal Pietro Parolin, Macar Kardinal Peter Erdo, ABD’li Kardinal Raymond Leo Burke, İtalyan Kardinal Matteo Maria Zuppi, Filipinli Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle, İtalyan Kardinal Pierbattista Pizzaballa, Ganalı Kardinal Peter Turkson, Fransız Kardinal Jean Marc Aveline, İsveçli Kardinal Anders Arborelius, Gineli Kardinal Robert Sarah, Maltalı Kardinal Mario Grech, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden Kardinal Fridolin Ambongo Besungu, ABD’den Kardinal Timothy Dolan ile Kardinal Robert Francis Prevost’un ismi geçiyor.

Devamını Oku

Dünya

Hristodulidis: “Tatar’ın izlediği taktik Kıbrıs sorununun çözüm sürecine yardımcı olmuyor”

Published

on

By

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın toplantılarda ve genel olarak Kıbrıs sorununda izlediği “yavaş yavaş” taktiğinin Kıbrıs sorununun çözüm sürecine yardımcı olmadığını kaydetti.

Hristodulidis, geçiş kapılarıyla ilgili önerisine, Pile’yle ilgili anlaşmanın uygulamaya gireceğiyle ilgili bugün açıklama yapılması ve Haspolat’taki atık su arıtma tesisi konularında Tatar’dan olumsuz yanıt aldığını belirtti.

Bugün ilerleme sağlanan tek konunun çevre konusu olduğunu ifade eden Hristodulidis, 15’i Güney Kıbrıs’ta, 15’i KKTC’de olmak üzere toplam 30 mezarlığın temizlenerek restore edilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.

Hristodulidis, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın ev sahipliğinde bugün, ara bölgede yapılan liderler görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs sorunu için gösterilen çabaların devam edeceğini kaydeden Hristodulidis, Rum Hükümeti’nin uluslararası toplumun müzakerelerin yeniden başlamasına daha fazla müdahil olması için aldığı inisiyatife işaret etti.

“Philenews” haber sitesinde, Liderler görüşmesinin yarısının, Tatar’ın KKTC’deki Rum mallarının “gasp edildiği” iddialarını tartışmasıyla ve “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını savunmasını protesto etmesiyle” geçtiği öne sürüldü.

Haberde, Tatar’ın hem görüşme sırasında hem de Ledra Palace Otel’den ayrılırken, Stewart’tan bu protestosunu BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e iletmesini istediği de iddia edildi.

Hristodulidis, Tatar’ın protestosuyla ilgili olarak da şunları kaydetti:

“Öncelikle 15 Ekim’de New York’ta Genel Sekreter ile görüştüğümüz sırada, Tatar bu konuyu dile getirdi ve Genel Sekreter de hiçbir demokratik ülkede yürütme erkinin yargıya müdahale etmediğini söyledi. Ben de bunu tekrarladım.

Tatar’a Kıbrıs’ın bölgede en sıkı ilişkiler içerisinde olduğu ülkelerden birinin İsrail olduğunu ve benim de dün orada olduğumu anlattım. İsrail Cumhurbaşkanlığı önünde Aykut’un (Simon Mistriel Aykut) akrabaları ve iş birliği içinde olduğu kişiler tarafından protesto eylemi yapıldı. Onlara cevabım netti: Biz demokratik bir ülkeyiz ve yargıya müdahale etmeyiz.”.

Devamını Oku

Trending

Reklam