Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhurbaşkanlığı Eski Müsteşarı Tanova, 10’uncu ölüm yıl dönümünde Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı anlattı

Published

on

Yarın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın ölümünün 10’uncu yıl dönümü… Ölümünün 10’uncu yıl dönümünde, 16 yıl Denktaş ile çalışmış Eski Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Fehim Güral Tanova, Denktaş’ı TAK’a anlattı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, 27 Ocak 1924’te Baf’ta doğdu, 13 Ocak 2012 tarihinde ise Lefkoşa’da hayatını kaybetti. 88 yıllık ömrünün 22 yılını KKTC Cumhurbaşkanı olarak geçiren Denktaş, siyaset sahnesine 27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerin düzenlediği ilk mitingde Dr. Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaparak adım attı.

Aslen hukukçu olan ve 1947-1958 yılları arasında avukatlık, savcılık ve başsavcılık yapmış olan Denktaş, 1958 yılında hükûmetteki görevinden istifa ederek, 1 Ağustos 1958’de kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kurucuları arasında yer aldı. Enosis’e karşı verilen mücadelede Türk direnişinin örgütlenmesinde büyük görevler üstlenen Denktaş, Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanlığı ve Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanlığı gibi önemli siyasi görevlerde de bulundu.

15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı seçilen Rauf Raif Denktaş, 24 Nisan 2005 tarihine kadar, yaklaşık 22 yıl bu görevi yürüttü.

Politik kimliğinin yanı sıra yazar ve fotoğrafçı olarak da bilinen Denktaş, organ yetmezliği teşhisi ile tedavi gördüğü hastanede, 13 Ocak 2012’de hayatını kaybetti. 17 Ocak 2012’de, düzenlenen devlet töreniyle Lefkoşa’daki Cumhuriyet Parkı’nda defnedilen Denktaş’ın ölüm tarihi ise KKTC’de ve Türkiye’de ulusal yas ilan edildi…

DENKTAŞ İLE 6 YAŞINDAYKEN TANIŞTI

Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğü 22 yılın 16’sında Cumhurbaşkanlığı’nda Müdür Muavinliği, Siyasi İşler ve Danışmalık Müdürlüğü, İdari İşler Müdürlüğü, Özel Kalem Müdürlüğü ve Müsteşarlık gibi görevlerde bulunan Fehim Güral Tanova, Rauf Raif Denktaş’ı Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

Denktaş ile ilk tanışmasının kendisi henüz 6 yaşında bir çocukken olduğunu belirten Tanova, Rauf Raif Denktaş’ın Dr. Fazıl Küçük ile birlikte yaşadıkları bölgeyi ziyaret ettiği sırada tanıştıklarını söyledi.

“ ‘YA O SİGARA YA BU MASA’ DEDİ, SİGARAYI KESTİM”

Yıllar sonra, 1982 yılında, Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından Cumhurbaşkanlığı’nda Müdür Muavini-Tercüman görevine atandığında, Denktaş’ın yeni personeliyle tanışmak için odaları gezdiğini ve adını duyunca kendisini tanıdığını belirten Tanova, o yıllarda sigara tiryakisi olduğunu ve Denktaş sayesinde sigarayı bıraktığını kaydetti.

Tanova, “Daireye girdikten bir hafta sonraydı. Denktaş Bey odaları dolaşır. ‘Hayırlısı’ diyerek benim odama girdi. Ben de o zaman sigara tiryakisiydim. Geldi, sigara dumanını eliyle dağıttı. ‘Güral, ya o sigara ya bu masa. Seç…’ dedi. ‘Bu masa efendim’ dedim ve bastırdım sigarayı söndürdüm. O gün sigarayı kestim” dedi.

İşe başladıktan bir ay sonra Siyasi İşler ve Danışmanlık Müdürü’nün Dışişleri Bakanlığı’na Müsteşar olarak gittiğini ve kendisinin de boşalan bu göreve vekaleten atandığını aktaran Tanova, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Danışmanlar arşivden geçmiş evrak istemeye başladı. Dediler ki ‘Bunlar çok eski evraktır, ambardadır’. Gidip de ambarı gördüğümde ağlamayı beğenmedim. Dosyalar odanın orta yerinde yığın halinde duruyor. Başkatipi çağırdım, bunun böyle olmayacağını, bir sisteme koymamız gerektiğini söyledim. Hemen raflar yaptırdım ve o dosyalar sınıfına göre raflara yerleştirilmeye başlandı.

Bir gün orada Başkatip ile ben uğraşırken Denktaş Bey geçerdi… Geldi, ‘Ne var burada?’ diye sordu. Evrakları yerleştirdiğimizi görünce ‘Tamam, devam edin’ dedi. Aradan bir hafta kadar geçti, Denktaş Bey beni çağırdı. Gittim, ‘Buyurun efendim’ dedim. ‘Bu askerler, muhafızlar var. Çadırlarda kalırlar’ dedi ve onlar için bir şeyler yapmamı istedi. 15 gün içerisinde istediğini yaptırdım.

Ondan sonra takdir edildim… Bu sırada İdari İşler Müdürü emekliye çıktı. Siyasi İşlere bir hukukçu getirdi. ‘Sen İdari İşlere Müdür oldun artık’ dedi. Üçlü kararname ile müdür yaptılar beni…”

İLTER IŞIN’IN VEFATININ ARDINDAN ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ’NE ATANDI

İdari İşler Müdürlüğü süresince Özel Kalem Müdürü izne çıktığında kendisinin hem idari işleri hem özel kalem işlerini yürüttüğünü belirten Tanova, lisanı olduğu için Denktaş’ın yabancılarla görüşmelerine de girdiğini söyledi.

Bir süre sonra Özel Kalem Müdürü’nün Londra’ya tayin edildiğini, İstanbul Temsilcisi İlter Işın’ın ise Özel Kalem Müdürlüğü’ne getirildiğini söyleyen Tanova, “İlter Bey haftasonları İstanbul’a uçar, eşi ile çocuklarını görür ve gelirdi. Yine öyle bir uçuştan sonra geldiğinde, Ercan Havaalanı’nda düştü ve vefat etti. Onun ölümünü duyduğunda Denktaş bey beni çağırdı ve Özel Kalem Müdürlüğü görevini vekaleten bana verdi. İlter Bey’in cenaze işlemleri tamamlandıktan sonra ise asaleten göreve tayinim çıktı” dedi.

“HİÇBİR ZAMAN ÇALIŞANLARINA SERT DAVRANMAZDI”

Dört yıla yakın Özel Kalem Müdürü olarak çalıştığını ve bu sürede Denktaş’la çok yakın çalıştığını belirten Tanova, Denktaş’ın günlük rutinini şöyle anlattı:

“Denktaş bey hergün sabah saat 4’te görev başındaydı. Saat 7-7 buçuğa kadar yazılarını yazardı. 7-7 buçuk arası ben dairede olurdum. Masasının üzerinden, çıktı tepsisinden bütün o evrağı alır, gerekli işlemlerin yapılması için ilgili kişilere havale ederdim. Kendi de ben daireye gidince, kahvaltısını yapar, kahvaltısını yaparken bana da birşeyler gönderirdi.

Saat 8 buçuk dedi mi görüşmeleri başlardı. Halkla görüşür, görüşür, görüşürdü… Kim gelirse görüşürdü. Randevularını da ben ayarlardım. Randevularını sıralarken konularına göre sıraya dizerdim ki o da sıkıntı çekmesin. Onun için beni çok takdir ederdi, Allah rahmet eylesin…

Her gün öğlen yemekten sonra iki saat ya istirahat ederdi ya da Saray’dan çıkar Belediye Pazarı’na kadar yürürdü. Yürüyüşe çıkmışsa, herkes ile konuşur, sohbet eder, dert dinlerdi. Döndüğünde yürüyüşte tespit ettiği aksaklıkların giderilmesi için notlar çıkarırdı, ben de o notları yerlerine ulaştırırdım…

Ardından yine randevuları olurdu. Misafirlerinden sonra birlikte kahve içerdik, o sırada iş konuşmak istemezdi. Aile konularını konuşur, paylaşırdık. Akşamları ise ya misafiri vardı, ya misafirlikteydi.

Hiçbir zaman çalışanlarına sert davranmazdı. Ziyaret edenlerin, hoşa gitmeyecek istekleri olsa bile, notlarını alır, mutlu ayrılmalarını sağlamayı becerirdi. Ama notları bize aktarırken altı çizili aktarırdı. Kendi inanmadı, araştırılsın manasındaydı bu… Bunların araştırılmasını sağlamak Müsteşarın ve benim görevimdi.”

“RAİF İLE İKİ KARDEŞ GİBİ İLİŞKİ KURDUK”

Denktaş’ın vefat eden oğlu Raif Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı’na danışman olarak tayin edildiği günlerden de bahseden Tanova, Raif Denktaş’ın kendi odasının yanına yerleştiğini anlatarak, “Raif benim yan odama yerleşince Denktaş Bey benim odama geldi ve ‘Sana teslim Güral. Küçük kardeşine sahip ol’ dedi. Raif ile ben de çok yakın, iki kardeş gibi ilişki kurduk” ifadelerini kullandı. Eşi Duygu Tanova’nın da Denktaş’ın eşi Aydın Denktaş ile iyi ilişkiler kurduğunu anlatan Tanova, “Denktaş Bey, bizi evlat gibi saydı. Aile gibi çalıştık” dedi.

“MÜSTEŞAR OLACAĞIMI RAUF ÜNSAL’DAN ÖĞRENDİM”

Tanova, 1994-1998 yılları arasında yürüttüğü Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı görevine atanma hikayesini ise şöyle anlattı:

“Taner (Taner Etkin/dönemin müsteşarı) siyasete girmek istedi. Ben Özel Kalem Müdürü olarak oradayım. Her Cumartesi sabah 8 buçuktan 11’e kadar Denktaş Bey’in arkadaşları gelirdi. Sohbet ederler, şakalaşırlardı. Ben de Özel Kalem’de otururdum. O gün evraklarla uğraşırdım. Rauf Ünsal çıktı sohbet toplantısından, geldi. ‘Dur herkes gitsin de seni öpecem’ dedi. ‘Noldu?’dedim, ‘Herkes gittikten sonra seni çağıracak müsteşarı yapacak. Seni methetmeyen kalmadı bu toplantıda. Dürüstlüğün, çalışkanlığın… Hepsinde kafa salladı’dedi. Arkadaşları gidince beni tayin edeceğini söylemiş. Müsteşar olacağımı bu şekilde öğrendim, yoksa hiç aklımdan geçmezdi.

Herkes gittikten sonra telefon iki kere çaldı. İki kere çaldırması ‘gel’ demekti, anlaşmamız böyleydi. Gittim yanına, ‘Güral, seni müsteşar yapmaya karar verdim. Becerebilecek misin?” dedi. ‘Efendim, bir buçuk aydır kim idare etti bu daireyi? Hem size yardımcı oldum, hem o tarafı idare ettim. Evraklarda bir gecikme oldu mu? Ama ben siyasete karışmam’ dedim. ‘Tamam. Git başkatipe, derhal yazıyı hazırlasın’ dedi.

Pazartesi sabah yine çağırdı beni, ‘gel bakalım müsteşar efendi, şimdi senin yerine özel kaleme kimi tayin edelim? Dairede bu görevi yapabilecek kim var?’ diye sordu. ‘Efendim, bu görevi yapabilecek olan Uğur Karagözlü var. Hem tahsili tamam, hem İngilizcesi tamam, hem de biraz Rumca bilir, hem de size karşı büyük saygısı var’ dedim. ‘Söyle gelsin’ dedi. Gittik çağırdık.”

“O KAZADAN SONRA DENKTAŞ BEY BİR AY KENDİNE GELEMEDİ”

Raif Denktaş’ın 1985 yılında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmesinin ardından Denktaş’ın yaşadıklarından da bahseden Tanova, “O kazadan sonra Denktaş Bey bir ay kendine gelemedi. Bir ay çok zor günler geçirdi. Çok önemli bir şey olmadığı sürece rahatsız edilmek istemedi o dönemde” ifadelerini kullandı.

“MECLİS TOPLANTISINDAN ÖNCEKİ GECE TÜM TELEFONLAR KESİLDİ”

KKTC’nin kurulduğu 15 Kasım 1983 tarihinin iki ay öncesinde Saray’da yoğun çalışmalar başladığını anlatan Tanova, o dönemde Taner Etkin’in Müsteşar, kendisinin ise İdari İşler Müdürü olduğunu belirtti. İki ay süresince her gece geç saatlere kadar Saray’da olduklarını ve Anayasa çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Tanova, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Saray tarafında Denktaş Bey, danışmanları ve Türkiye’den gelen profesörlerle beraber Anayasa’yı hazırlarlardı. Yazdıkları notlar bize gelirdi, sekreter onları hemen daktilo eder, biz de Taner Bey’le paylaşır, imla ve yazım hatalarını temizleyerek tekrar daktilo ettirirdik. Diğer tarafta kaç kişi ise o kadar suret çıkarır, çalışmalarına devam etsinler diye gönderirdik. Cumhuriyetin ilanından önceki gece Denktaş Bey bütün mebusları, parti başkanlarını yanına çağırdı. Onlara bilgi verdi ve Meclis toplantısında oy birliği ile Cumhuriyet ilan edildi. Meclis toplantısından önceki gece, Denktaş Bey’in polis, ordu ve Meclis ile irtibatını sağlayacak telefonlar hariç, tüm telefonlar kesildi. Karar alındığı an düğmeye basıldı ve tüm hatlar açıldı.”

“GLAFKOS KLERİDİS VE BÜLENT ECEVİT İLE ÇOK SAMİMİYDİ”

“He was a real humorist” (Gerçek bir mizahçıydı) diyen Tanova, Denktaş’ın özel zevkleri ve insan ilişkileri ile ilgili de bilgiler verdi. Tanova, cemaatin birlik içinde hareket etmesinin Denktaş’ı çok keyiflendirdiğini, yapılmasını istediği işlerin aksamasının ise üzdüğünü kaydetti.

“İNSANLAR, DENKTAŞ’IN HIZLI VE YERİNDE CEVAPLAR VERMESİNDEN ETKİLENİRDİ”

Denktaş’ın yabancı siyasetçi ve yöneticilerle ilişkilerinden de bahseden Tanova, “Her gelen üst düzey yönetici ile samimiyet kurardı. İlişkilerinde gösteriş yoktu, gösteri yoktu, samimiydi. Herkes hissederdi samimiyetini… İnsanlar, Denktaş’ın hızlı ve yerinde cevaplar vermesinden etkilenirdi.

Denktaş, kendisi gibi hukukçu olan Galfkos Kleridis ile ve Bülent Ecevit ile çok samimiydi. Turgut Özal etrafında koruma ordusu ile gelir giderdi, Denktaş Bey şaşardı. Menderes’le Celal Bayar’la da ilişkileri vardı” ifadelerini kullandı.

“KÖPEĞİ DEVAMLI YANINDAYDI”

Tanova, Denktaş’ın fotoğraf hobisi ve hayvan sevgisinden de şöyle söz etti:

“Bol bol fotoğraf çekerdi. Yürüyüşlerinde, halk arasında resimler çekerdi. O fotoğrafları kendisi temizler, baskı yapardı. Hayvanlara aşıktı. Köpeği devamlı yanındaydı. Kendisi odasına girdiğinde ayaklarının arasında yatırdı. Denktaş Bey Kıbrıs’ta olmadığında, köpek gece Denktaş Bey’in yattığı odada yatır, gündüz gelir Denktaş Bey’in masasının altında yatırdı. Ben Özel Kalem olduğum zaman bazen gelir benim ayaklarımın yanına da yatırdı. Bir de papağanı vardı, devamlı omzundaydı” dedi.

“İSLİM KEBABI VE MOLOHİYAYI ÇOK SEVERDİ”

Doktorunun Denktaş’tan kilo vermesini istediğini de söyleyen Tanova, “Güya diyet yapardı” diyerek, Denktaş’ın yemeklerinin diyet hazırlandığını ancak masasının çekmecesinde her zaman macun, fıstık, leblebi gibi atıştırmalıklar bulunduğunu söyledi. Tanova, Denktaş’ın yemek yapmayı da sevdiğini ve güzel yemekler yaptığını belirterek, özellikle İslim Kebabı ve Molohiyayı çok sevdiğini aktardı.

Denktaş hayatını kaybettiğinde, cenazesine katılamamasından duyduğu üzüntüyü dile getiren Tanova, Denktaş’ın cenazesinin Saray’dan kalkışını izlediğini ancak cenaze törenine, ameliyat için Türkiye’ye gitmek üzere Ercan Havaalanı’na gitmesi gerektiğinden katılamadığını söyledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Met Gala 2025, kırmızı halı geçidiyle başladı… Tema: “Siyahi Stili Terzilik”

Published

on

By

ABD’nin New York kentindeki Metropolitan Sanat Müzesi’nde her yıl gerçekleştirilen ve ünlü isimlerin yoğun katılım gösterdiği Met Gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) temasıyla düzenlendi.

New York City’deki Metropolitan Museum of Art’ın Kostüm Enstitüsü yararına düzenlenen ve resmi olarak Costume Institute Gala veya Costume Institute Benefit olarak adlandırılan Met Gala, kırmızı halı geçidiyle başladı.

Bu yıl 10 Mayıs-26 Ekim tarihleri arasında ziyarete açılacak yeni bahar sergisi kapsamında düzenlenen gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) teması etrafında şekillendi.

Sergi, Atlantik diasporasındaki siyahi kimliğin oluşumunda giyim ve tarzın oynadığı merkezi rolü ele alıyor.

Metropolitan Museum of Art, galayı “18. yüzyıl Atlantik dünyasında, köle ticareti, sömürgecilik ve emperyalizmle beslenen yeni bir tüketim kültürü; zenginlik, ayrıcalık ve zevki gösteren giysilere ve mallara erişim sağladı.” şeklinde ifade etti.

Her yıl oyuncular, müzisyenler, modeller ve moda dünyasının önde gelen isimlerinin bir araya geldiği galaya bu yıl da Nicki Minaj, Jenna Ortega, Usher, Cardi B, Louise Camuto Grieder, Daniel Grieder, Julia Carey, James Corden, Jeff Goldblum, Kerry Washington, Sam Smith, Sofia Richie, Willy Chavarria, Seung-cheol Choi, Terrence Thornton, Imaan Hammam, Keith Powers, Eva Chen ve Chris Rock gibi isimler katıldı.

– Gala yakınlarında Filistin’e destek gösterileri yapıldı

Met Gala etkinliğinin yapıldığı New York Metropolitan Sanat Müzesi yakınında Filistin’e destek gösterisi düzenlendi.

Müzenin yakınlarındaki Madison Avenue’de toplanan kalabalık, Filistin’e desteklerini dile getirdi.

Gösteride Filistin destekçisi grup ile İsrail yanlısı grup karşı karşıya gelirken, polis ekipleri güvenlik önlemi aldı.

Filistin’e destek veren grup, bayraklarla “İsrail Devleti dünya Yahudilerini temsil etmiyor”, “Özgür Filistin” ve “Özgürlük, adalet” yazılı pankartlar taşıdı.

Kısa süre sonra alana gelen İsrail yanlısı grup ise İsrail bayrakları sallayarak İbranice marş söyledi.

Devamını Oku

Dünya

Katolik Kilisesi’nde papalık seçim süreci yarın başlıyor

Published

on

By

Vatikan’da Katolik Kilisesi’nin yeni papasını belirlemek üzere seçim süreci (Konklav) yarın başlayacak.

Katoliklerin son ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un 21 Nisan’da vefat etmesinin ardından dünya genelinde 1,4 milyar mensubu olan Katolik Kilisesi’nde gözler bir sonraki papanın kim olacağına çevrildi.

Katolik Kilisesi’nin 267’nci papasının belirleneceği tarihi Konklav’da, yaşı 80’in altında ve seçime katılabilecek durumda olan 133 kardinal yarın sabah önce birlikte ayin yapacak, Sistine Şapeli’nde yerel saatle 16.30’da (TSİ 17.30) ilk oturum için bir araya gelecek.

Hristiyan ilahileri eşliğinde Sistine Şapeli’ne girecek kardinaller burada yemin edecek. Daha sonra “Extra Omnes” yani Latince “işi olmayanlar çıksın” anlamındaki komut verilecek ve kardinaller dış dünyayla bağlantılarını her şekilde keserek, kendilerini buraya kapatacak.

Konklav’da oturumlara, Papa Franciscus döneminde Vatikan Devlet Sekreterliği (Başbakan) de yapan İtalyan Kardinal Pietro Parolin başkanlık edecek.

Bu arada Vatikan’daki Konklav’ı izlemek üzere 5 bin 300’den fazla gazetecinin akreditasyon yaptırdığı, ayrıca güvenlik önlemleri çerçevesinde şapelin yakınlarına elektronik sinyal bozucular konulacağı öğrenildi.

Gözler Sistine Şapeli’nin bacasında olacak
Yarın öğleden sonraki tek oylamayla başlayacak Konklav süresince papa seçilene dek Sistine Şapeli’nde 133 kardinalin sabah ve öğleden sonraları ikişer olmak üzere bir günde 4 oylama yapması planlanıyor.

Oylamalar sonunda papa seçilememesi halinde, kardinallerin oy pusulaları yakılarak şapelin bacasından “siyah” duman çıkarılacak ve dünyaya bir papanın seçilemediği mesajı iletilecek. Sabahki oylamalardan sonuç çıkmazsa öğlen saatlerinde bir kez, akşamki oylamalardan da yine sonuç çıkmaması halinde yine bir kez siyah duman çıkacak.

Kilise hukukuna göre, Konklav’daki oylamada üçte iki çoğunluğu yani 89 oy alan kardinal, görevi kabul etmesi durumunda katoliklerin yeni ruhani lideri yani papa ve aynı zamanda Vatikan devlet başkanı olacak.

Bu sırada yine kardinallerin oy pusulaları yakılarak Sistine Şapeli’nin bacasından bu sefer beyaz duman çıkması sağlanacak ve dünyaya yeni papanın seçildiği mesajı iletilecek. Aynı anda, yeni papa, şapelin “Ağlama Odası” olarak bilinen özel odasına alınarak burada kendisi için hazırlanan papalık kıyafetlerini giyecek.

Beyaz dumanın çıkmasını takip eden bir saat içinde yeni papa, Aziz Petrus Bazilikası’nın büyük locasından dünyaya tanıtılacak.

Yeni papayı dünyaya, “Protodiacono” sıfatını taşıyan Fransız Kardinal Dominique Mamberti, büyük locadan Latince “Habemus Papam (Bir papamız var)” diyerek takdim edecek.

2013 yılındaki son Konklav’da Papa Franciscus, 2. günün 5. tur oylamasında seçilmişti. 2005’teki Konklav da 2. gündeki 4. tur oylamada sonuçlanmış ve Papa 16. Benediktus seçilmişti.

Papalık için öne çıkan isimler
Papa Franciscus’un vefatının ardından İtalyan basını başta olmak üzere Katolik Kilisesi’ni yakından takip eden uluslararası medyada yeni papanın kim olacağı sorusu en çok ilgi çeken konuların başında geliyor.

Papalık için öne çıkan adaylar arasında İtalyan Kardinal Pietro Parolin, Macar Kardinal Peter Erdo, ABD’li Kardinal Raymond Leo Burke, İtalyan Kardinal Matteo Maria Zuppi, Filipinli Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle, İtalyan Kardinal Pierbattista Pizzaballa, Ganalı Kardinal Peter Turkson, Fransız Kardinal Jean Marc Aveline, İsveçli Kardinal Anders Arborelius, Gineli Kardinal Robert Sarah, Maltalı Kardinal Mario Grech, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden Kardinal Fridolin Ambongo Besungu, ABD’den Kardinal Timothy Dolan ile Kardinal Robert Francis Prevost’un ismi geçiyor.

Devamını Oku

Dünya

Hristodulidis: “Tatar’ın izlediği taktik Kıbrıs sorununun çözüm sürecine yardımcı olmuyor”

Published

on

By

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın toplantılarda ve genel olarak Kıbrıs sorununda izlediği “yavaş yavaş” taktiğinin Kıbrıs sorununun çözüm sürecine yardımcı olmadığını kaydetti.

Hristodulidis, geçiş kapılarıyla ilgili önerisine, Pile’yle ilgili anlaşmanın uygulamaya gireceğiyle ilgili bugün açıklama yapılması ve Haspolat’taki atık su arıtma tesisi konularında Tatar’dan olumsuz yanıt aldığını belirtti.

Bugün ilerleme sağlanan tek konunun çevre konusu olduğunu ifade eden Hristodulidis, 15’i Güney Kıbrıs’ta, 15’i KKTC’de olmak üzere toplam 30 mezarlığın temizlenerek restore edilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.

Hristodulidis, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın ev sahipliğinde bugün, ara bölgede yapılan liderler görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs sorunu için gösterilen çabaların devam edeceğini kaydeden Hristodulidis, Rum Hükümeti’nin uluslararası toplumun müzakerelerin yeniden başlamasına daha fazla müdahil olması için aldığı inisiyatife işaret etti.

“Philenews” haber sitesinde, Liderler görüşmesinin yarısının, Tatar’ın KKTC’deki Rum mallarının “gasp edildiği” iddialarını tartışmasıyla ve “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını savunmasını protesto etmesiyle” geçtiği öne sürüldü.

Haberde, Tatar’ın hem görüşme sırasında hem de Ledra Palace Otel’den ayrılırken, Stewart’tan bu protestosunu BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e iletmesini istediği de iddia edildi.

Hristodulidis, Tatar’ın protestosuyla ilgili olarak da şunları kaydetti:

“Öncelikle 15 Ekim’de New York’ta Genel Sekreter ile görüştüğümüz sırada, Tatar bu konuyu dile getirdi ve Genel Sekreter de hiçbir demokratik ülkede yürütme erkinin yargıya müdahale etmediğini söyledi. Ben de bunu tekrarladım.

Tatar’a Kıbrıs’ın bölgede en sıkı ilişkiler içerisinde olduğu ülkelerden birinin İsrail olduğunu ve benim de dün orada olduğumu anlattım. İsrail Cumhurbaşkanlığı önünde Aykut’un (Simon Mistriel Aykut) akrabaları ve iş birliği içinde olduğu kişiler tarafından protesto eylemi yapıldı. Onlara cevabım netti: Biz demokratik bir ülkeyiz ve yargıya müdahale etmeyiz.”.

Devamını Oku

Trending

Reklam