Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Dr. Diker:Kanserle mücadelede ‘Erken tanı hayat kurtarır’ mottosu geçerliliğini hala korumakta

Published

on

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin Onkoloji Merkezi’nde görev yapan Onkoloji Uzmanı Dr. Ömer Diker, kanserle mücadelede ‘erken tanı hayat kurtarır’ mottosunun geçerliliğini koruduğunu ve korumaya devam edeceğini vurguladı.

Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin 1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla uzmanlarla birlikte Golden Tulip Otel’de düzenlediği basın toplantısında; Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Onkoloji Uzmanı Dr. Ömer Diker, Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanı Raziye Kocaismail ve Kanser Tarama Birimi Hemşiresi Çiğdem Adataş  da birer konuşma yaptı.

Dr. Diker, Onkoloji Merkezi’nde kanser tedavilerinde yenilikleri sürekli takip ederek ve ülkede bu tedavileri kullanarak dünya standartlarında tedavi sunmakta olduklarını belirtti.

Dr. Diker, gelecekteki temel hedeflerinin; taramanın yayınlaştırılması, tarama birimlerinin, radyasyon onkolojinin, girişimsel radyolojinin bu alanda uzmanlaşmış cerrahların, patalogların, genetik uzmanların, diyetisyen ve psikologların yer aldığı bir Kanser Enstitüsü haline gelerek, insanlara daha bütüncül sağlık hizmeti sunmak olduğunu söyledi.

Kanser Hastalarına Yardım Derneği (KHYD) Başkanı Raziye Kocaismail ise, kanserle mücadelede “taramaların” önemine işaret ederek, Derneğin bu yılki Kanser Haftası temasının kanser tarama programlarının ülkeye kazandırılması olduğunu söyledi.

11 Nisan’da Meclis önüne “siyahlarla” gideceklerini söyleyen Kocaismail, burada ülke nüfusuna göre yapılması gereken taramalar için kitlerin tüm sağlık ocaklarında bulundurulmasını talep edeceklerini söyledi.

Kanser Tarama Birimi Hemşiresi Çiğdem Adataş ise, kanser hastalığının belli bir kısmının önlenebilir olması, yapılacak taramalarla, erken teşhis imkanlarının bulunması ve tedavi olanaklarının yıllar içinde gelişmesi kanserle mücadelede bizi güçlü hale getirmekte olduğunu vurguladı.

2021 yılında Birim tarafından yapılan 1.418 meme kanseri, 1.974 kişiye kalın bağırsak, 1.275 rahim ağzı taraması yapıldığını, bu taramalarda 5 meme kanseri, 129 kalın bağırsak vakasına ve 6 rahim ağzı vakasına rastlandığını açıklayan Adataş, yaklaşık 13 bin üyeye sahip olduklarını, üyelerin düzenli olarak taramaya çağrıldığını ancak taramaların “hedeflenen kitlenin çok altında” kaldığını söyledi. Adataş, tarama ağının oluşturulması, kampanyaların sık sık düzenlenmesi ve taramayı kapsayan sağlıklı bireylerin bu taramalara gelmesini hedeflediklerini de belirtti.

DR. DİKER: “ ‘ERKEN TANI HAYAT KURTARIR’ MOTTOSU GEÇERLİLİĞİNİ HALA KORUMAKTA”

Lefkoşa Devlet Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Ömer Diker, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle yaptığı konuşmada, kanserle mücadelede bazı konulara dikkat çekerek,  bu hastalıkla mücadelede ‘erken tanı hayat kurtarır’ mottosunun geçerliliğini koruduğu ve korumaya devam edeceğini söyledi.

Dr. Diker, “Kanserin, hücresel seviyede genetik hasarların birikmesi neticesinde oluşan kontrolsüz hücre çoğalması ile seyreden bir hastalıklar grubunu tanımladığına” işaret ederek, şöyle konuştu:

“Kanser, bir halk sağlığı sorunu teşkil etmektedir. Bu hastalıkla mücadelede ‘erken tanı hayat kurtarır’ mottosu geçerliliğini hala korumaktadır ve her zaman da korumaya devam edecek gibi gözükmektedir. Bu nedenle, halkımızın meme kanseri, rahim ağzı kanseri, bağırsak kanserleri ve bu alanda da son dönemlerin gelişmesi olarak sigara içicisi bireylerde akciğer kanseri taramalarını yaptırmak için sağlık merkezlerine başvurmasını ve taramalarını yaptırmalarını öneririz. Bunun yanında, tütün ürünleri ve alkolden uzak durulması, obeziteden kaçınılması, normal kilo kontrolü, düzenli egzersiz yapılması, sebze ve meyvenin bol tüketilmesi, haftada birden fazla kırmızı etin tüketilmemesi, protein kaynağı olan beyaz etin kullanılması kanserden korunmanın ana hatlarını oluşturmaktadır.”

“YENİLİKLERİ SÜREKLİ TAKİP EDEREK ÜLKEMİZDE BU TEDAVİLERİ KULLANMAKTA VE DÜNYA STANDARTLARINDA TEDAVİ SUNMAKTAYIZ”

Kanser alanının bilimin “en dinamik” alanını oluşturduğu ve her gün bu alanda ilerlemeler yaşandığına işaret eden Dr. Diker, “Kemoterapi tedavileri yanında günümüzde hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler dediğimiz pek çok kanser alanında devrime neden olmuş tedavi modaliteleri mevcuttur. Bizler, yenilikleri sürekli takip ederek ülkemizde bu tedavileri kullanmakta ve dünya standartlarında tedavi sunmaktayız” dedi.

“KANSER İLAÇLARINDA ZAMAN ZAMAN EKSİKLİKLER OLMAKLA BİRLİKTE DEVLETİMİZ BUNUNLA İLGİLİ AZAMİ GAYRETİ GÖSTERİYOR”

Kanser ilaçlarında “zaman zaman eksikliklerin” yaşandığını, devletin kanser ilaçlarındaki eksikliğin giderilmesi için “azami gayreti” gösterdiğini ifade eden Dr. Diker, şunları kaydetti:

“Bir küresel krizden geçiyoruz ve ekonomik krizi de düşününce ilaç fiyatları giderek artıyor ve pahalı hale geliyor. Bu sebeple, zaman zaman eksiklikler olmakla birlikte devletimiz bununla ilgili azami gayreti gösteriyor. Kanser ilaçları çok pahalı ilaçlar ve tedaviler de çok pahalı tedaviler. Bu sebeple, erken tanının önemi bu noktada da ortaya çıkıyor. Ne kadar erken tanıyla hasta yakalarsak o kadar bu ilaçlara olan ihtiyacımız o kadar azalmakta ve ülkemiz için gelişecek ekonomik maliyetler de o oranda azalmaktadır.”

“GÜNLÜK ORTALAMA 70 HASTA POLİKLİNİK, 30-40 HASTA GÜNDÜZ TEDAVİSİ VE 20-25 HASTA YATILI HİZMETLERDEN YARARLANIYOR”

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Onkoloji Hastanesi’nde, 2 onkoloji uzmanı, 2 iç hastalıkları uzmanı ve hemşire ekibiyle birlikte hizmet verdiklerini belirten Dr. Diker, “Günlük ortalama 70 civarında hastaya poliklinik hizmeti vermekteyiz, 30-40 arası hasta gündüz tedavi hizmetlerinden yararlanmaktadır, 20-25 civarında yatan hastamız olur” dedi.

“MERKEZİMİZ, TÜRKİYE VE ULUSLARARASI PLATFORMLARDA, KANSER ALANINDA ÜLKEMİZİ TEMSİL EDİYOR”

Dr. Diker, “Onkoloji Merkezi’nden, son bir yıl içerisinde, uluslararası alanlarda taranan dergilerde 3 makalemiz yayınlandı. 2 makalemiz halihazırda kabul aldı ve yayın sürecinin tamamlanmasını beklemekte. 1 makalemiz de dergide değerlendirme için beklemektedir. Türkiye ve uluslararası alanda, yine bu Merkez’den, altı ayrı kongrede çalışmalarımızı sözlü sunum olarak ifade ederek bu alanda ülkemizi temsil etmiş bulunmaktayız” diye konuştu.

“GELECEK HEFEFİMİZ; KANSER ENSTİTÜSÜ HALİNE GELEREK, İNSANLARIMIZA DAHA BÜTÜNCÜL SAĞLIK HİZMETİ SUNMAK”

Dr. Diker, “Kanserin yönetiminde ülkemizde temel hedeflerimiz; taramanın yayınlaştırılması, tarama birimlerinin, radyasyon onkolojinin, girişimsel radyolojinin bu alanda uzmanlaşmış cerrahların, patalogların, genetik uzmanların, diyetisyen ve psikologların yer aldığı bir Kanser Enstitüsü haline gelmek, insanlarımıza daha bütüncül sağlık hizmeti sunmak” ifadelerinde bulundu.

KOCAİSMAİL: “BU YILKİ TEMAMIZ KANSER TARAMA PROGRAMLARININ ÜLKEMİZDE UYGULANMASIDIR”

Kanser Hastalarına Yardım Derneği (KHYD) Başkanı Raziye Kocaismail, basın toplantısında yaptığı konuşmada, Derneğin kurulduğu 1993 yılından bugüne kanserle mücadelede “ilerleme” kaydedildiğini ifade ederek, “Bugün, bu masada, Sayın Bakanla, kıymetli onkologlarımız ve bu işin uzmanlığını götüren dekanlarımızla, tarama ekibimizle birlikte, kanseri konuşabiliyoruz. Biz bir yerlere geldik” dedi.

Özellikle kanserle tedavide ilerleme kaydedildiğine işaret eden Kocaismail “Yıllar önce tedavide sıfırlarda olduğumuzu düşünürsek, hastaların yüzde 95’ini kaybediyorduk. Bugün ise ters yüz olmuş bir gerçekle karşı karşıyayız. Yıllar içerisinde ‘erken tanı’ bilincinin yerleşmesiyle, hastaların çoğunluğu hayatta kalabilmekte” dedi.

“11 NİSAN’DA MECLİS ÖNÜNE SİYAHLARIMIZLA GİDECEĞİZ”

Kocaismail, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ülkede tam teşekkülü bir onkoloji hastanesi olmasından dolayı mutluyuz. Hasta ilaçlarımız var, onkologlarımız var, dâhiliyelerimiz, hematologlarımız var. Dört dörtlüğüz ama bizim de tam üyesi olduğumuz Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü, bize, kanserle mücadelede, önce eğitim ve farkındalık, sonra tarama ve araştırma ve en son olarak da tedavi diyor. Biz, tedaviyi yapıyoruz… Bu nedenle, bu yıl, Kanser Hastalarına Yardım Derneği’nin teması kanser tarama programlarının ülkemize kazandırılmasıdır. Kanser Hastalarına Yardım Derneği Yönetim Kurulu ve Başkanı olarak 11 Nisan’da Meclis önüne siyahlarımızla gideceğiz. Talebimiz; ülke nüfusuna göre yapılması gereken taramalar için kitlerinin tüm sağlık ocaklarında bulundurulmasıdır.”

Kanser Hastaları Derneği olarak bu konuda katkı koymaya hazır olduklarını da ifade eden Kocaismail, rutin kontrollerin ve taramaların kanserin önlenmesinde önemine işaret etti ve ekledi:

“Devlet-hükümet olarak insanımızın rutin kontrollerinin yapılmasını sağlayarak, ‘önlenebilir kanserlerin” önlenebildiği noktada Kanser Hastalarına Yardım Derneği’nin kapısından günde 2-3 vakanın girmesini önlemiş olacağız ve daha sağlıklı bir toplum olacağız.”

Raziye Kocaismail, Kanser Hastalarına Yardım Derneği’nin her zaman kanser hastalarına desteğe ve yardıma hazır olduğunu yineledi.

ADATAŞ: “TARAMA SAYILARI HEDEFLENEN KİTLENİN ÇOK ALTINDADIR”

Kanser Tarama Birimi Hemşiresi Çiğdem Adataş ise, “Günümüzün en ciddi sağlık sorunlarından biri olan kanserde vatandaşların bilinçli olmasının, hastalıkla mücadelede öne çıkan ilk adım olduğunu” söyledi.

Adataş, “Hastalığın belli bir kısmının önlenebilir olması yapılacak taramalar ile, erken teşhis imkanlarının bulunması ve tedavi olanaklarının yıllar içinde gelişmesi kanserle mücadelede bizi güçlü hale getirmektedir” diye konuştu.

Dünyada ve Türkiye’de olduğu gibi kanser taramasının üç alanda yapılmakta olduğuna işaret eden Adataş, “40-69 yaş arası kadınlarda 2 yılda bir meme kanseri taraması, 30-65 yaş arası kadınlarda 2 yılda bir rahim ağzı taraması; 50-75 arası kadın ve erkeklerde kalın bağırsak kanseri taraması yapılmaktadır” dedi.

“2021 YILINDA EN FAZLA KALIN BAĞIRSAK KANSERİ VAKASINA RASTALANDI”

Adataş, 2021 yılı içerisinde Kanser Tarama Birimi tarafından yapılan taramalara ilişkin olarak bazı veriler de paylaştı:

“1.418 meme kanseri taraması yapılmış, 5 pozitif vakaya rastlandı. 1.974 kişiye kalın bağırsak taraması yapıldı, 129 pozitif vakaya rastlandı. 1.275 rahim ağzı taraması yapılmış, 6 pozitif vakaya rastlandı. Bu rastlandığımız vakalar ve tarama yaptığımız sayılar hedeflenen kitlenin tabii ki çok altındadır. Bunun sebeplerinden biri de pandeminin gündemde olması ve üyelerimizin bu durumda taramaya gelmek istememesi ve taramalarını da daha çok özel sektörde yaptırmayı tercih etmeleridir. Bunları da bizim takip etmemiz sıkıntılı ve zor oldu çünkü ortak bir tarama ağımız bulunmamaktadır.

Kanser Tarama Birimi’nin hedeflerini, “tarama ağının oluşturulması, kampanyaların sık sık düzenlenmesi ve taramayı kapsayan sağlıklı bireylerin bu taramalara gelmesi” olarak sıralayan Çiğdem Adataş, bugün yaklaşık 13 bin üyeye sahibiz, üyelerimiz düzenli olarak taramaya çağrılmaktadır. Fakat taramalarımız hedeflerimizin altındadır” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Papa 14. Leo İlk konuşmasında “barış” vurgusu yaptı

Published

on

By

Katolik Kilisesi’nin 267. papası olarak seçilen ABD’li Robert Francis Prevost, Papa 14. Leo olarak yaptığı ilk konuşmasında barış vurgusu yaptı.

Konuşmasında Papa Franciscus’u anan Papa Leo, diyaloglarla köprülerin kurulması gerektiğini belirtti.

Uzun yıllar görev yaptığı Peru’ya özel selam gönderen Papa 14. Leo, acı çekenlere yardım eden bir Kilise için birlikte yürüyeceklerini söyledi.

-Katolik Kilisesi’nin ilk ABD’li papası Prevost kimdir?

Dün Katolik Kilisesi’nin 267. papası olarak seçilen Kardinal Robert Francis Prevost, Arjantinli Papa Francesco’dan sonra Amerika kıtasından gelen ikinci, ABD’den ise ilk papa. Prevost’un ailesinin kökenleri ise Fransa, İtalya ve İspanya’ya dayanıyor. Kendisi de aynı zamanda, uzun yıllar görev yaptığı Peru vatandaşlığına sahip.

Katolik Kilisesi’ne bugüne kadar ABD’li bir ismin liderlik etmemesi, bu ülkenin jeopolitik gücünden kaynaklanan bir “tabuyla” açıklanıyordu.

Prevost’un bu göreve gelmesinde ise hem aile geçmişi hem Latin Amerika gibi Katolik nüfusun yüksek olduğu bir bölgeyi iyi tanıması hem de Vatikan hiyerarşisinde üst düzey görevlerde bulunması etkili görülüyor.

Robert Francis Prevost, 14 Eylül 1955’te ABD’nin Chicago kentinde, Fransa ve İtalya kökenli Louis Marius Prevost ile İspanya kökenli Mildred Martínez’in üç çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.

Çocukluğu ve gençliği ABD’de geçti; Aziz Augustinus tarikatına bağlı bir ruhban okulunda okudu, Pensilvanya’daki Villanova Üniversitesi’nde matematik ve felsefe eğitimi aldı.

Chicago’daki Katolik İlahiyat Birliği ilahiyat bölümünden mezun olduktan sonra ise 27 yaşında Papalık Aziz Thomas Aquinas Üniversitesi’nde Kilise Hukuku eğitimi görmek üzere Roma’ya geldi.

1985’ten itibaren ise uzun yıllar Peru’da yaşadı, misyonerlik ve başpiskoposluk yaptı. 2015’te Peru vatandaşlığı da aldı.

2015’te, Arjantinli Papa Francesco tarafından Peru’nun Chiclayo piskoposu olarak atandı.

2023’te Papa Francesco tarafından önce başpiskoposluğa, ardından da kardinalliğe getirildi.

Aynı yıl, dünya çapındaki piskopos adaylıklarını inceleyen Vatikan ofisinin başına getirildi ve Latin Amerika Papalık Komisyonu başkanı oldu.

Bu üst düzey görevlerinin, Katolik Kilisesi hiyerarşisinde tanınmasını sağlaması nedeniyle papa seçilmesinde etkili olduğu düşünülüyor.

-Leone adını neden seçti?

Prevost aynı zamanda, 13. yüzyılda kurulan Aziz Augustinus tarikatından da ilk papa.

Vatikan basın ofisi, Prevost’un papalık ismi olarak 14. Leone’yi seçmesini de, bu ismi seçen son papanın “kilisenin modern sosyal doktrinini” başlatan 13. Leone olmasına bir atıf olarak açıkladı.

Basın sözcüsü Matteo Bruni bu seçimi aynı zamanda, “yapay zeka döneminde” insanlara ve işlerine “tesadüfi olmayan bir referans” diye niteledi.

Peru’da başpiskoposluk yaptığı dönemde, Katolik Kilisesi’ndeki cinsel taciz skandallarının yönetilmesiyle ilgili eleştiri de aldı.

Kendisi piskoposluk görevine gelmeden önce iki rahip tarafından cinsel tacize uğradığını söyleyen bir kadın, Prevost’u soruşturmayı kötü yönetmekle ve rahiplerden birinin ayin yapmasını engellememekle suçladı.

Piskoposluk yönetimi ise Prevost’un herhangi bir örtbas etme girişimine karıştığı iddialarını reddetti.

-Papa Francesco ile yakınlık

Papa Francesco’nun 21 Nisan 2025’te ölümünün ardından yapılan analizlerde, yeni papa seçiminde Francesco’nun reform girişimlerine destek verenler ile karşı cephedeki muhafazakarlar arasında bir çatışmadan söz ediliyordu.

Prevost içinse “orta yoldan” bir alternatif yorumları da yapılıyordu.

Prevost, son yıllarda Vatikan’daki görevlerinde Papa Francesco’nun önemli reformlarından birinin de idaresindeydi.

“Devrim” olarak yorumlanan bir adımla, piskopos atamalarından sorumlu ofise üç kadın atandığında yönetimde Prevost vardı.

Vatikan uzmanları, Papa Francesco’nun “Prevost’a güveninin tam olduğunu” söylüyor.

Prevost’un özellikle yoksullar ve göçmenlere yakınlık gösterilmesi gibi konularda Francesco’nun “devamı” niteliğinde olduğu yorumları yapılıyor.

-Yeni Papa, ilk konuşmasına “Barış sizinle olsun” diyerek başladı

Prevost da 8 Mayıs 2025 akşamı Papa 14. Leone olarak yaptığı ilk konuşmasında Papa Francesco’yu andı.

Papa olarak kalabalığa ilk hitabına “Barış sizinle olsun” diyerek başlayan Prevost, “Papa Francesco’ya teşekkürler” dediğinde meydandan alkışlar yükseldi.

Prevost konuşmasında diyalog ve köprüler kurulması, barış mesajları da verdi. İtalyanca başladığı konuşmasına daha sonra İspanyolca birkaç cümle de ekledi.

Yeni Papa, geçen ay selefinin hayatını kaybetmesinden sonra Vatikan’ın yayın organlarına verdiği söyleşide de Francesco’nun göçmenlere, mahkumlara yakınlığını övmüştü.

Provost burada ayrıca, Francesco’nun ABD’de göçmenlerin toplu sınır dışı edilmeleri uygulamasına karşı geçen Şubat’ta yazdığı mektuba da destek verdi.

7 Mayıs’ta başlayan papa seçimi öncesinde toplantılar yapan kardinaller, 6 Mayıs’taki son toplantıda, “Papa Francesco’nun yürüttüğü reformların birçoğunun ileriye taşınması gerektiğini” söylemiş, bunlar arasında istismara karşı mücadele, ekonomik şeffaflık, Vatikan hiyerarşisinin yeniden düzenlenmesi, birliktelik, barışa bağlılık ve çevreye özen gibi başlıkları saymıştı.

“Savaşların, şiddetin ve güçlü kutuplaşmaların yaşandığı bu dönemde, merhamet, birliktelik ve umut sunan manevi bir rehbere ihtiyaç duyulmaktadır” diyen kardinaller tarafından seçilen Prevost’un papalık görevinde bu konulara yaklaşımı da dikkatle izlenecek.

Devamını Oku

Dünya

İsrail, Lübnan’ın güneyinde bir dizi hava saldırısı düzenledi

Published

on

By

İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyindeki Nebatiye vilayetinde bir dizi hava saldırısı düzenledi.

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail savaş uçakları, Nebatiye vilayetindeki yerleşim alanlarına yakın bölgeleri bir dizi saldırıyla hedef aldı.

Görgü tanıkları, İsrail savaş uçaklarının bölgedeki uçuşlarının sürdüğüne işaret etti.

Lübnan Başbakanı Selam, İsrail’in ülkesine yönelik saldırılarını durdurmasını istedi
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, İsrail ordusunun ülkesine yönelik devam eden saldırılarının durdurulması talebinde bulundu.

Başbakan Selam, X hesabından yaptığı açıklamada, İsrail’in ateşkes anlaşmasını ihlal eden saldırılara tepki gösterdi.

İsrail’in, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına yönelik tüm ihlal ve saldırılarının bir an önce durdurulması talebinde bulunan Selam, “İsrail’in işgal ettiği Lübnan topraklarından bir an önce çekilmesi için sarf ettiğimiz çabalarımız durmayacak.” ifadelerini kullandı.

İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024’te yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail ordusu sıklıkla anlaşmayı ihlal ediyor.

Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Markus, 17 Nisan’da, 27 Kasım’dan bu yana ateşkes anlaşmasını 2 bin 740 kez ihlal eden İsrail’in bu süre zarfında Lübnan’a düzenlediği saldırılarda 190 kişinin öldüğünü, 485 kişinin yaralandığını bildirmişti.

Devamını Oku

Dünya

Rusya ve Çin, çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzaladı

Published

on

By

Rusya ile Çin arasında uluslararası hukuk, biyolojik güvenlik, dijital ekonomi, bilim, eğitim, sinema ve uzay gibi çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzalandı.

Kremlin Sarayından yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping başkent Moskova’da görüştü. Dar formatta başlayan görüşmeler, geniş formatta devam etti.

Görüşmelerde, Rusya ile Çin arasında kapsamlı ortaklık ve stratejik ilişkiler, güncel uluslararası ve bölgesel konular ele alındı. Görüşmelerin ardından Putin ile Şi, iki ülke arasındaki yeni anlaşmaların imza törenine katıldı.

Putin ve Şi, Rusya ile Çin arasında kapsamlı ortaklık ve stratejik etkileşimin derinleştirilmesine ilişkin ortak açıklama imzaladı.

İki ülke arasında ayrıca, uluslararası hukuk, biyolojik güvenlik, dijital ekonomi, bilim, eğitim, sinema ve uzay alanlarında işbirliğini içeren 20’den fazla belge imzalandı.

Putin ve Şi, imza töreninde basına açıklamalarda bulundu.

– “İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihte en yüksek seviyeye ulaştı”

Başkan Putin, Rusya ile Çin arasındaki ilişkilere değinerek, “İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihteki en yüksek seviyeye ulaştı. İlişkilerimiz iç siyasi etkenlere ve mevcut küresel konjonktüre bağlı değil.” dedi.

Rusya ile Çin’in uluslararası ve bölgesel meselelere ilişkin yaklaşımların örtüştüğünü ve birbirine yakın olduğunu belirten Putin, şöyle konuştu:

“Ülkelerimiz, bağımsız dış siyaset izliyor ve daha adil, demokratik ve çok kutuplu dünya düzeninin oluşturulmasından yana. Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Güvenlik Konseyi’nin dünyadaki meselelerde merkezi rol oynamaya devam etmesi gerektiği görüşünü paylaşıyor. Küresel ve bölgesel sorunların BM Şartı, uluslararası hukuk, uluslararası toplumun çıkarları, kültürel ve medeni çeşitliliklerine saygı temelinde çözülmesi gerekiyor.”

Ekonomi ve ticaret alanında da ilişkilerin geliştiğini dile getiren Putin, ikili ticaret hacminin 2024’te rekor seviyesine ulaşarak, 245 milyar dolar olduğunu ifade etti.

İki ülke arasında ödemelerin ulusal para birimlerinde yapıldığına dikkati çeken Putin, Çin ile çeşitli alanlarda ortak projeler yürüttüklerini belirtti.

– “Rusya ile Çin, el ele her türlü zorluğun üstesinden gelecek”

Çin Devlet Başkanı Şi de görüşmeler esnasında önemli belgelere imza attıklarını dile getirerek, “Bu ikili ilişkilerimizi daha da geliştirecek.” ifadesini kullandı.

İyi komşuluk ilişkileri, kapsamlı stratejik ve karşılıklı çıkar sağlayan işbirliğini geliştirmeye devam edeceklerini dile getiren Şi, şunları kaydetti:

“Rusya ile Çin el ele her türlü hava koşuluna dayanacak ve her türlü zorluğun üstesinden gelecek. Uluslararası toplumda istikrar sağlayıcı, olumlu ve ilerici bir güç haline gelen ülkelerimizin yan yana durması, uluslararası ilişkilerde BM merkezli sistemi ve uluslararası hukuka dayalı dünya düzenini kararlı şekilde savunması gerekiyor.”

Devamını Oku

Trending

Reklam