Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Saner: UBP ile ilgili kararları UBP’liler kendileri alır

Published

on

Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı, Başbakan Ersan Saner, “ kimden gelirse gelsin, UBP’ye ve kendisine yönelik her türlü manipülasyona, saldırıya, yalana, hakarete ve çarpıtmaya verecek yanıtı olduğunu ancak önceliği salgınla ekonomik sıkıntıların aşılmasına, Halk ve UBP’nin birlik beraberliğine verdiği için bugün için suskun kalmayı tercih ettiğini, günü geldiğinde konuşacağını” belirtti.

Saner, “ diğer partiler elbette ülke sorunları ile ilgili kendi görüşlerine göre yorumlar yapabilirler ama UBP ile ilgili yorum yaparken çok dikkatli olmalı, UBP’lileri rahatsız etmemeli iç işlerimize yönelik konuşmamalıdırlar. Bizim arkadaşlarımız da elbette Genel Başkanlık için aday olabilirler ama bunu yaparken kurultay sonrası bir birimizin yüzüne bakacağımızı unutmamaları gerekir. Hepimizden, herkesten önce Devletin, halkın ve partimizin yararı gelir” dedi.

UBP Genel Başkanı, Başkanı, Başbakan Saner, açıklamasında şunları kaydetti:

“ Gerek özel gerekse siyasi yaşamım boyunca, vefa, kardeşlik, dostluk, sevgi ve saygıya önem verdim.

Kırıcı olmak yerine uzlaşıcı olmayı, bölücü olmak yerine birleştiriciliği, boş sözlerle insanları aldatmak yerine, proje üretip yaşama geçirmeyi, yalan söylemek yerine zararıma da olsa doğruları söylemeyi tercih ettim.

Çok uzun yıllardır UBP içindeyim ve bu partinin her kademesinde UBP’liler tarafından seçilerek görev yaptım.

Şu anda da partinin en yetkili organlarının kararı ve yapılan olağanüstü kurultay sonucu UBP’nin Genel Başkanıyım.

Geçen ay bir televizyon programında açıkladığım üzere, parti tabanımızdan gelen talep, ülkemiz ve partimizin benim doğruluğuma, dürüstlüğüme, vizyonuma, potansiyelime, çalışkanlığıma, birleştiriciliğime ihtiyacı olduğuna inandığım için tüzüğümüz gereği Ekim ayında yapılacak olağan kurultayımızda Genel Başkanlığa adayım.

Günü geldiğinde bu yarışın gereğini yapacak, partililerimizin sağduyusu, desteği ile yarışı diğer arkadaşlarımın önünde tamamlayacak, ardından da tek başımıza iktidar hedefi ile onlarla birlikte erken seçime gideceğiz.

Buna yürekten inanıyor, halkımıza ve partililerimize güveniyorum.

Ancak, parti için seçim yarışına odaklanmak benim için henüz erkendir.

Ülkemiz çok ciddi bir salgın sürecinden geçmektedir.

Sektörlerimiz , tüm kesimler bundan olumsuz bir şekilde etkilenmiştir. Hükümet ve parti olarak Anavatan Türkiye ile yakın işbirliği yaparak, kendi dinamiklerimizi harekete geçirerek bu sıkıntılı dönemin atlatılmasına odaklanmamız şarttır.

Dolayısı ile, kimden gelirse gelsin UBP’ye be şahsıma yönelik her türlü, manipülasyona, saldırıya, yalana, hakarete ve çarpıtmaya verecek yanıtım olmasına rağmen önceliği, salgınla, ekonomik sıkıntıların aşılmasına, Halk ve UBP’nin birlik beraberliğine verdiğim için bugün suskun kalmayı tercih ediyorum.

Ancak günü geldiğinde konuşacağım. Partimiz, ülkemiz, halkımız için düşüncelerimi, vizyonumu, projelerimi ortaya koyacak ve üyelerimizden destek isteyeceğim.

Beni, ülkeme, partime, ülkeme yarar sağlayacağım, vizyonum doğru olduğu için seçmelerini talep edeceğim.

Meydan boş değildir, boş bırakılmayacaktır.
Ama bugün, Bakan arkadaşlarım, Devlet’in bürokratları ve partinin her kademesindeki yöneticilerle birlikte halka, ülkeye hizmet etmek, salgının yarattığı sıkıntıları aşmak için yoğun bir çaba içinde bulunuyorum.

Tüm kesimlerle görüşüyor, ülkenin her yanına gidiyor ve Halkımızın UBP’lilerin genelinin desteğinin yanımızda olduğunu görüyor hissediyorum.

O nedenle de görevime azimle, kararlılıkla devam ediyorum.

Bu arada şunu da vurgulamakta fayda görüyorum; diğer partiler elbette ülke sorunları ile ilgili kendine göre yorumlar yapabilirler ama UBP ile ilgili yorum yaparken dikkatli olmalı, UBP’lileri rahatsız etmemeli iç işlerimize yönelik konuşmamalıdırlar. Siyasi etik bunu gerektirir.

UBP ile ilgili kararları UBP’liler kendileri alır.

Hangi parti ile ne zaman ne yapacağına sadece UBP kendisi, yetkili organlarında karar verir.

Öte yandan bizim arkadaşlarımız elbette Genel Başkanlık için aday olabilirler ama bunu yaparken kurultay sonrası yine bir birimizin yüzüne bakacağımızı unutmamaları gerekir.

Ne yapacaksak, ne karar vereceksek karşılıklı saygı ve sevgi içerisinde yapmayı başarmalıyız.

Halkımız ve partilimizin bizden beklentisi, kavga etmek, bir birimize saldırmak değil, sağ duyuyu, dostluğu, partiyi, ülkeyi ön planda tutmaktır.

Unutmamalıyız ki, hepimizden, herkesten önce Devletin, halkın ve partimizin yararı gelir. Hiç kimse bunları aklından çıkarmamalıdır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam