Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Teknoloji

Ay misyonunda kullanılacak SORS uçuş testinden geçti

Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Ay’a gönderilecek insansız uzay aracında kullanılması planlanan hibrit motor teknolojisiyle geliştirilen Sonda Roket Sistemi’nin (SORS) uçuşlu testleri başarıyla tamamlandı.

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Şubat’ta ilan ettiği Milli Uzay Programı’ndaki hedeflere ilişkin çalışmalar aralıksız sürüyor.

Programın en önemli kısa vadeli hedefi, 2023 yılında milli ve özgün teknolojileri kullanarak Ay’a bir uzay aracıyla sert iniş gerçekleştirmek. Türk mühendisleri, bu amaç doğrultusunda gece gündüz demeden çalışırken uzayda ateşlenecek roketlerin motorları dahil tüm ayrıntılar üzerinde titizlikle duruluyor.

Bakan Varank çalışmaları yerinde inceledi

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, hibrit roket teknolojileriyle yapılan çalışmaları yerinde görmek üzere Sinop’ta temaslarda bulundu.

Bakan Varank, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının iştiraki olan Delta V Uzay Teknolojileri AŞ’nin geliştirdiği SORS’un fırlatma testleri için Sinop Test Merkezi’ni ziyaret etti.

Varank’a ziyaretinde, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Sinop Valisi Erol Karaömeroğlu, AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş, Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, KOSGEB Başkanı Hasan Basri Kurt, Delta V Genel Müdürü Arif Karabeyoğlu ve SSTEK Savunma Sanayi Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Ahmet Çağrı Özer eşlik etti.

Varank, fırlatma öncesinde test alanını inceledi, SORS’un montaj ve uçuş öncesi hazırlık aşamalarına ilişkin bilgi aldı.

“Hedef 100 kilometre sınırı”

Varank, Milli Uzay Programı’nın hedeflerinden birinin 2023’te Ay’a sert iniş gerçekleştirmek olduğunu anımsatarak, “Şu anda uzay aracımızın tasarımına başladık” dedi.

Sinop’ta Delta V tarafından yapılan testler konusunda bilgi veren Varank, “Buradaki nihai hedef hibrit motorlu roketlerle beraber 100 kilometre dediğimiz uzay sınırını aşabilmek” ifadesini kullandı.

Varank, yabancı bir firmanın (Virgin Galactic) hibrit motorlar kullanarak yakın zamanda uzayda seyahat gerçekleştirdiğini belirterek, şunları söyledi:

“İşte bu motoru biz test edebilirsek uzayda buna bir tarihçe kazandırabilirsek bu hibrit motorlarla uzay alanında önemli bir açılım yakalamış olacağız. Bu alanda Türkiye bir adım öne çıkmış olacak.” 

“Ay Görevi” için yürütülen çalışmaların başarıyla ilerlediğini anlatan Varank, “Adım adım aya yaklaşıyoruz. Ay misyonundaki hedeflerimize yaklaşıyoruz” dedi.

Varank, Milli Uzay Programı’ndaki diğer bir hedef olan uzaya insan göndermek konusunda da süreci hızlandıracaklarını ifade ederek, bu göreve duyulan ilginin farkında olduklarını dile getirdi.

“Yüksek performans, ileri teknoloji”

Delta V Genel Müdürü Karabeyoğlu, ateşlemesi yapılan SORS’un dünyada kullanılan en ileri teknolojilerden birine sahip olduğunu vurgulayarak, “Sıvı oksijen ve parafin yakıt kullanan çok hızlı yanan ve yüksek performans ortaya koyan bir motordan bahsediyoruz” dedi.

TUA Başkanı Yıldırım, Milli Uzay Programı’ndaki 10 hedefin tamamında ilerleme kaydettiklerini bildirerek, “2030 yılına geldiğimizde Türkiye bir uzay gücü olarak yerini alacak dünyada 7-8 ülkeden biri olacak” diye konuştu.

10’dan geriye sayıldı

Bakan Varank ve beraberindekiler, oksitleyici olarak sıvı oksijen kullanan sondanın fırlatma öncesi dolum süreci ve diğer hazırlıklarının tamamlanmasının ardından fırlatma kontrol binasına geçti.

Burada yapılan son güvenlik kontrollerinin ardından 10’dan geriye sayıldı ve SORS’un fırlatma testi yapıldı. Bakan Varank’ın komutuyla fırlatılan sonda roketi, Sinop’ta yapılan testi başarıyla geçti.

Delta V’nin, roketin irtifasının artırılmasına ilişkin çalışmaları devam ediyor. SORS, büyütülen tankıyla daha fazla oksitleyici kapasitesine sahip olacak. Böylelikle fırlatılan roket 100 kilometreden çok daha yüksek irtifalara da ulaşabilecek.

İmalatı tamamlanan büyük oksitleyici tankının yer testlerinin ağustosta yapılması, eylülde yapılacak fırlatmalarda kullanılması hedefleniyor.

Önceki testler de başarılı

SORS’un itki sistemi dikey ateşleme testi ve “Ay’a Sert İniş” görevinde kullanılması planlanan hibrit roket motorunun testi nisan ayında yapılmış, testler tam başarıyla sonuçlanmıştı.

SORS, hibrit roket motorları konusunda Türkiye’nin ulaştığı başarı ve teknolojik yetkinliği göstermesi yanında, “Ay Görevi” için de önemli bir yapı taşı olacak. Ay Görevi’nde kullanılacak hibrit motorun kritik bileşenleri, SORS sistemiyle uzay ortamına çıkarılıp test edilecek ve uzay görevleri için uygunlukları teyit edilecek.

Hibrit roket motorları daha çevreci

Hibrit roket motorları katı yakıt ve sıvı oksitleyicinin bir araya getirilmesiyle elde edilen yenilikçi roket sistemleri olup, katı ya da sıvı sistemlerde bulunmayan emniyet, maliyet ve daha çevreci olma avantajlarına sahip.

Bu sistemler, maliyetin öncelik haline geldiği ticari uzay faaliyetlerinde, maliyetin yanında güvenliğin ve çevre hassasiyetinin de ön planda olduğu uzay turizmi gibi yeni uygulama alanlarında talep edilir hale geldi. Hibrit yakıtlı roketler sayesinde yeni nesil fırlatma sistemleri, üst kademe itici motorları ve yörünge altı sistemlerin geliştirilmesi mümkün olabilecek.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Teknoparklar uzaktan çalışmaya devam edebilecek

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, “Ar-Ge tasarım merkezleri ile teknoparklarda çalışan personel, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla 2022 sonuna kadar yüzde 50 uzaktan çalışmaya devam edebilecek” açıklamasını yaptı.

Published

on

By

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Bilişim Vadisi’nde düzenlenen Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) İnovasyonda Kadın 6. Girişimcilik Kampı Ödül Töreni’nde konuşma yaptı.

Varank, teknolojik olanaklar sayesinde kadınlar ile erkekler arasındaki fırsat eşitliği uçurumunun giderek daraldığına işaret ederek, emek ve kas yoğunluğu işlerden, akıl ve düşünce yoğunluğuna sahip işlere geçtiklerini anlattı.

Dijitalleşme sayesinde mekan ve zamana olan bağımlılığın ortadan kalktığını vurgulayan Varank, tüm bunların kadın ve erkeği başlangıç çizgisinde aynı noktaya getirdiğini söyledi.

Kadınların iş hayatına katılım oranını artırmak hedefleniyor

Sürdürülebilir bir kalkınma için kadınların iş hayatına katılımı konusunda çok daha net adımlar atılması gerektiğini aktaran Bakan Varank, 2023 hedeflerinden bir tanesinin de kadınların iş hayatına katılım oranını yüzde 41’e çıkarmak olduğunu ifade etti.

Bu hedefin sadece kadın istihdamını artırmak olarak yorumlanmaması gerektiğine işaret eden Varank, şunları söyledi:

“Biz aslında kadınların karar mekanizmalarında, kilit pozisyonlarda daha fazla yer almalarını hedefliyoruz. Bunun için de ulaşabileceğimiz kadar çok kadın girişimcinin hayaline ortak olmak istiyoruz. Bakınız, kadın girişimciler yalnızca 2020 yılında 43 milyon dolar girişim sermayesi yatırımı alarak 2019’daki tutarı 7’ye katlamayı başardılar. Girişimcilik sektöründe görece az görünen varlıklarına rağmen önemli başarılar elde ettiler. Bu da gösteriyor ki bugün kadınların her alanda aktif olmadığı bir Türkiye geleceği hayal edilemez. Bu sebeple kadınların sosyoekonomik hayata katılımları önündeki engelleri kaldırabilmek için çözümler üretiyor, stratejiler belirliyoruz. Bakanlığımız tarafından çalışmaları sürdürülen ‘Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi’nde bu konuya özellikle eğiliyoruz. Hazırlıkları süren strateji ile ‘Kadın Girişimciliği İnisiyatifi’ adını verdiğimiz bir yapı oluşturmayı planlıyoruz. Bu sayede kadınlar tarafından kurulan teknoloji girişimlerinin sürdürülebilir firmalara dönüşmesinin önündeki engellere odaklanacağız ve bu engelleri giderecek düzenlemeleri hayata geçireceğiz.”

“Kadın girişimcilere sağladığımız destek tutarı 1,3 milyar lirayı aştı”

Bakan Varank, KOSGEB ile kadın girişimcilerin hep yanında olduklarını belirterek, 2019’da tespit edilen ihtiyaçlar çerçevesinde Yeni Girişimci Desteği uygulamasını güncellediklerini dile getirdi.

Geleneksel Girişimci ve İleri Girişimci Programları ile girişimcilerin potansiyellerini en iyi şekilde kullanabilmeleri için teşvikleri artırdıklarını anlatan Varank, “2012’den bugüne kadın girişimcilere sağladığımız destek tutarı 1,3 milyar lirayı aştı. Yine KOSGEB tarafından 1 milyona yakın kişiye verilen girişimcilik eğitimlerinin yarısını kadınlar oluşturduğu için büyük mutluluk içerisindeyiz. Sadece KOSGEB üzerinden değil, Kalkınma Ajanslarımız da kadın girişimciliğinin geliştirilmesine yönelik projelere şimdiye kadar 101 milyon lira destek sağladı” sözlerini kullandı.

Teknoparklarda 20 bine yakın kadın personel istihdam ediliyor

Bakan Varank, teknoparkların, kadın istihdamının gelişmesine de önemli imkanlar sunduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bugün teknoparklarda 20 bine yakın kadın personel istihdam ediliyor. Bunların büyük çoğunluğu Ar-Ge personeli. Tabii ben yeri gelmişken sektörün beklediği önemli bir müjdeyi buradan duyurmak istiyorum; biliyorsunuz, özellikle yeni tip koronavirüs salgını sonrası, tüm dünyada çalışma yöntemleri hızla değişti. Hem pandeminin zorunlu kıldığı mesafe hem de dijital teknolojilerin hızla gelişmesi, uzaktan çalışma süreçlerini hızlandırdı. Teknoloji ağırlıklı firmalarda bu ihtiyaç ve değişim çok daha fazla ön plana çıktı.

Pandeminin ilk gününden itibaren Bakanlık olarak bu konuda çok hızlı aksiyon aldık. Çalışanların sağlığını korumak, aynı zamanda firmalarımızın Ar-Ge süreçlerine devam edebilmeleri için uzaktan çalışmanın önünü açan düzenlemeleri hayata geçirdik. Bu düzenlemelerin süresi bu ay bitiyordu. Sektörden bu düzenlemelerin sürmesi yönünde yoğun talepler geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız hem bu talepleri hem de dünyanın bu alandaki gidişatını göz önünde bulundurup önemli karar aldı. Ar-Ge tasarım merkezleri ile teknoparklarda çalışan personeller, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla 2022 sonuna kadar yüzde 50 uzaktan çalışmaya devam edebilecekler. Uzaktan çalıştıkları süreler, teşvik ve muafiyetler kapsamında değerlendirilecek. Bu düzenlemenin tüm sektöre hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Ve gelelim bugün bizleri bir araya getiren KADEM, TÜBİTAK Marmara Teknokent, KOSGEB, Bilişim Vadisi, TOBB ETÜ ve TUBİTAK TÜSSİDE’nin paydaşları arasında yer aldığı İnovasyonda Kadın projemize… Gördüğünüz üzere Bakanlığımıza bağlı 4 ayrı kurumla bu işe destek veriyoruz çünkü bu işi önemsiyoruz ve lafla değil, icraatla konuşmayı seviyoruz.”

Teknoparklar uzaktan çalışmaya devam edebilecek

Teknoparklar uzaktan çalışmaya devam edebilecek

TRT

Devamını Oku

Teknoloji

Güvenlik güçleri Algan ile engel tanımayacak

Türk savunma sanayii bünyesinde hayata geçirilen iş birliğiyle güvenlik güçlerinin ihtiyaçları için geliştirilen silahlı amfibi 8×8 araç Algan, hareket kabiliyetiyle her koşulda görev yapabilecek.

Published

on

By

Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi (MKE A.Ş.) alt yüklenicilerle yaptığı çeşitli iş birlikleriyle yürüttüğü Ar-Ge çalışmalarından biri de silahlı amfibi 8×8 araç Algan oldu.

MKE A.Ş, Algan’ı ilk kez 15’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda (IDEF 2021) sergiledi.

Algan, çok yönlülüğü ve kapsamlı aksesuar olanaklarıyla hafif-orta kalibreli silah ve mühimmatların kullanımına imkan veriyor. Sahip olduğu hareket kabiliyetiyle her türlü savaş alanında görev yapabilecek nitelikteki Algan, ilave ekipmanlarla malzeme sevkiyatı, yaralı taşıma gibi amaçlarla da kullanılabilecek.

Algan, hemen hemen her türlü engebeli arazide, bataklıkta, su üzerinde, kum zeminde, karla kaplı arazilerde görev yapabiliyor.

Araç karada 6, suda 4 kişi taşıyabiliyor.

MKE silahlarıyla donatılacak

MKE AŞ Genel Müdür Yardımcısı Fatih Aycan, bu tip araçların birçok ordunun envanterinde bulunduğunu ancak henüz Türkiye’de kullanılmadığını söyledi.

Aracı, bu yönde ihtiyaç olabileceği öngörüsüyle geliştirdiklerini ifade eden Aycan, şu bilgileri verdi:

“8X8 aracımız saatte 40 kilometre hıza kadar çıkıyor. Her türlü arazi koşulunda kullanılabilecek özellikler taşıyor. Bir diğer özelliği amfibi olması. Suda da saatte 4 kilometre hızda gidebilecek şekilde tasarlandı. Şu an üzerinde benzinli bir motor var, sonraki versiyonunda elektrikli veya hibrit olarak da tasarlanacak. Silah sistemlerine geldiğimizde, 2 farklı silah grubu var. Bunlar değiştirilebilir olmakla birlikte üzerinde kendi ürettiğimiz 40 milimetre bomba atar silahımız bulunuyor.

Sağ tarafından ise 7,62 milimetre PMT dediğimiz silahımız var. Araç ihtiyaca binaen farklı silah gruplarıyla donatılabilir şekilde tasarlandı. Bunun dışında arkasına treyler takılarak mühimmat taşıma veya herhangi bir revir ihtiyacında ilk yardım müdahalesi yapabilecek şekilde versiyonları da var. Aynı zamanda personel taşıyıcı olarak da kullanılabilecek farklı alternatiflerimiz mevcut.”

İleride otonom hale gelebilir

Fatih Aycan, IDEF 2021’de sergiledikleri aracın silahlı versiyonunun, güvenlik güçlerinin görüş, öneri ve talepleri doğrultusunda geliştirileceğini bildirdi.

Araca ilişkin atışlı testlere fuar sonrasında başlanacağını belirten Aycan, “Silahsız testleri yapıldı, silahlı testlere başlayacağız. Sonra da envantere girmeye hazır hale gelecek. İleride otonom hale de getirilebilir.” dedi.

TRT

Devamını Oku

Teknoloji

Yangınla mücadele için İHA ordusu

Türk savunma sanayii bünyesinde geliştirilen insansız hava araçlarıyla farklı donanımlara sahip bir yangın söndürme filosu oluşturulması amaçlanıyor.

Published

on

By

ASELSAN ve Altınay ortaklığı DASAL Havacılık Teknolojileri, ürettiği farklı insansız hava araçlarını kullanarak bir yangınla mücadele konsepti geliştirdi. Bu kapsamda 3 ana platform üzerinden 10 farklı model İHA’nın kullanıldığı 3 kademeli bir strateji oluşturuldu.

İlk aşamada Yangın Tespit ve Gözlem İHA’sı yer alıyor. 2 farklı İHA çözümü, üzerlerinde yer alan özel termal kameralar sayesinde seçilecek yüksekliğe bağlı olarak 1 metrekare ve altındaki alevleri tespit ederek merkeze görüntü aktarabiliyor ve konum paylaşabiliyor.

Söndürme ve soğutma görevleri için 2 farklı model İHA

İkinci aşamada ise yayılmayı engelleyen, önleyici söndürme yapan 6 farklı İlk Müdahale İHA’sı yer alıyor. Bu İHA’lar, yangının tipi ve yerine göre yangın tüpü taşıma, tekli ve seri yangın bombası atışı, çoklu yangın bombası atışı, kablolu sıvı püskürtücü, katı kimyevi toz ya da söndürücü gaz içerikli füze fırlatıcı ya da çok amaçlı kombo görevlerini yapabilecek şekilde tasarlandı.

Üçüncü aşamada ise yayılmayı engelleyici söndürme ve soğutma görevleri için 2 farklı model İHA kullanılması planlandı.

Bu İHA’lar ile özel ayarlı yangın bombası, klasik yangın bombası, içerikleri ihtiyaca göre değişebilecek füzeler gibi çeşitli önleyici malzemeler kullanılabilecek. Modüler yapıları sayesinde tek bir İHA birden fazla çeşitte ekipman taşıyabilecek şekilde tasarlandığından ekonomik olarak da avantaj elde edilecek.

Ayrıca yangına müdahalede belirtilen bu 3 aşama için özel tasarlanmış 10 farklı İHA haricinde malzeme destek, kargo ve arama kurtarma faaliyetleri için de 4 farklı model İHA kullanılacak.

45 dakika içinde 6 sorti

DASAL, bu konseptte söndürme ve soğutma görevlerinde kullanılmak üzere geliştirilen Yangın Bombalama İHA’sını 15’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na sergiledi.

Yayılmayı engelleme ve ana söndürme desteği için geliştirilen Yangın Bombalama İHA’sı modüler olarak tasarlandığı için ihtiyaca göre 24 özel geliştirilmiş sensörlü ve şemsiye patlamalı yangın söndürme topu ve 32 yangın söndürme fişeği ya da özel yangın toplarından 36 adedi ile görev yapabiliyor.

Aracın 45 dakika içinde tek pil sistemiyle 5 kilometre uzaklığa 6 sorti yapabilmesi planlanıyor.

“İtfaiye erlerine ve diğer ana söndürme unsurlarına zaman kazandırıyor”

DASAL Satış, Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Onur Güzelmeriç, İHA’larla oluşturulan yangınla mücadele konseptine ilişkin bilgi verdi.

Yangınla mücadele konseptini mayıs ayında tanıtmak için hazırlık yaptıklarını ancak IDEF’in ertelendiğini anlatan Güzelmeriç, konseptin gözlem ve takip, önleyici söndürme ve etkin söndürme olmak üzere 3 aşamadan oluştuğunu anlattı.

Yangın Bombalama İHA’sının Albatros platformu üzerinde tasarlandığını söyleen Güzelmeriç, araçta özel tasarlanmış 24 sensörlü yangın söndürme topu, sağda ve solda 16’şar adet olmak üzere 32 yangın söndürme fişeği ve bunları fırlatma sistemi yer aldığını anlattı.

“Dolayısıyla araç aynı anda birden fazla tarzda yayılmayı önleyici söndürmeye destek verebiliyor. Bombaların sensörlü olmasının avantajı şu: Bilinen yangın bombaları yangının merkezine geldiğinde yüksek sıcaklık dolayısıyla etkili olamayabiliyor. Biz, aracımızın zeminden yüksekliğini, ağaçların boyunu ve alevleri sensör ve kameralarımızla hesaplayıp, bombaları örneğin ağaç yükseklikleri 20 metre ise 23 metrede patlatıp şemsiye gibi söndürme sistemlerine benzer bir şekilde havayı boğabiliyoruz. Bu da 5 dakika kadar o bölgede soğutma ve yangını engelleme etkisi yaratıyor, bu da itfaiye erlerine ve diğer ana söndürme unsurlarına büyük zaman kazandırıyor. Bunu 5 dakika içerisinde bulunduğumuz yere göre tekrarlı şekilde yaptığımızda o bölgedeki söndürme ve soğutma çalışmasını gerçekleştirebiliriz.”

[Fotoğraf: AA]

“Araçlarımız saatte 100 kilometre hıza sahip”

Güzelmeriç, bunun dışında orta boy sınıfında 6 farklı yangın söndürme çözümü oluşturduklarını anlattı. Bunlar arasında 12 kilogram yangın söndürme tüpü taşıyandan 12’li yangın söndürme toplu taşıyan İHA’ya, toplu şekilde yangın söndürme bombası atandan seri şekilde atana çeşitli araçlar bulunduğunu dile getiren Güzelmeriç, kamera ve sensörlerle yangını, rüzgarı izleyip ona göre yangının tersi yönde ya da yangının çevresini saracak şekilde atışlar yapabildiklerini söyledi.

Tanker araçlar, itfaiye araçlarından su ya da yangın söndürücü alıp, paletli araçlarla yangın bölgesine giren, kablo ile enerjisini araçtan alan bir çözüm de oluşturduklarını anlatan Güzelmeriç, şunları söyledi:

“Ulaşılamayan bölgelere özel kara araçları üzerinde taşınmak ve bu araçların üzerinden 60-100 metre yükselerek, kule oluşturmak suretiyle, 5-6 tona kadar taşıma kapasitesi olan araçlardan bahsediyoruz. Aldığımız su ve diğer sıvı ile yangın söndürücülerle, yangınlara direkt müdahale etmek ya da ön tarafta bulunan ağaçların arkalarının soğutulmasını sağlamak, bu şekilde yangının genişlemesini engellemek için planladığımız ürünlerimiz var.

Yangın uçakları bile tonlarca su bırakıp yangını söndüremeyebiliyor. Biz yangın başladığı anda atik şekilde oraya gitme yeteneğine sahibiz. Bu araçlarımız saatte 100 kilometre hıza sahip. Üzerlerindeki yüklerle bir an evvel atış yapıp geri gelip tekrar yüklemelerle tekrar atış yapıp çok seri şekilde kısa mesafede belli bir operasyon yarı çapı içerisinde o bölgede etkin olup daha sonra başka bölgeye o etkinliği taşıyabiliriz. Bu şekilde itfaiye ekiplerine vakit kazandırabiliriz diye düşünüyoruz. İlk müdahaleyi planladık. ‘Yılanın başını küçükken ezeceksin’ derler, yangınla mücadele için aynısını düşünüyoruz. Bunun çok etkili olacağını, yangınların büyük oranda belli bir büyüklüğe varmadan engellenebileceğini hesaplıyoruz.”

Sahadaki tecrübeyle son şeklini alacak

Onur Güzelmeriç, bazı deneme uçuşları yaptıklarını ancak ürünlerin göreve hazır olması, son halini alması için yangınla mücadelede görev alan kurumlarla ortak çalışmaların sonuçlarını beklemek gerektiğini söyledi.

Tarım ve Orman Bakanlığından belediye itfaiyelerine, AFAD’dan bazı güvenlik birimlere saha tecrübesine ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Güzelmeriç, şunları söyledi:

“Esas uzmanlık alanımız bu değil ama bu çalışmaları Ar-Ge ofisimizde yapmadık, sahaya gittik. Geçen yıl Çanakkale yangınında gözetleme görevi yaptık. Hatay yangınında bulunduk. Gerek kişisel olarak gerekse mühendis ve pilotlarımız, Balıkesir sahilinden Antalya’ya kadar hemen hemen bütün birlikleri ve birimleri ziyaret edip farklı ihtiyaçlarını dinledik. Nelere ihtiyaçları olduğunu öğrendim. Bazı yerlerde kıyı yangınlarını söndürmek için yangın söndürme tekneleri planladık. kablolu sistemlerle yangına müdahaleyi öngördük. Bunlara patent almayı planlıyoruz. Çalışmalarımız sadece mühendislik değil saha tecrübesinin yansıtılmasıyla oluştu.”

“Havadan bir lojistik köprüsü kurarak çok etkin olabilirler”

Destek faaliyetlerinin de yangınla mücadelede çok önemli bir faktör olduğuna işaret eden Güzelmeriç, şunları söyledi:

“Başımıza gelen en son faciada maalesef tecrübe ettik ki bazı dağlık bölgelerde ya da yangın alanına giden dar yolların söndürme faaliyetinde bulunan araçlar sebebiyle kapalı olmasından dolayı müdahale birimlerimize günlük ihtiyaçlarını sağlayacak su ve gıda malzemesini ulaştırmada güçlükler yaşandı. Bazı bölgelerde kayıp vatandaşlarımızın olma ihtimalinden dolayı o bölgeye havadan müdahalede çekinceler oluştu. İşte bu noktada IDEF fuarında da sergilediğimiz 3 farklı kargo modelimiz sırasıyla 150, 75 ve 15 kilogram yükleri saatte 100 kilometreye ulaşan hızlarla kritik noktalara hızlıca taşıyabilme yeteneğine sahip. Bu yüklerin muhteviyatı olarak su ve gıda haricinde, kritik söndürme ekipmanı, eldiven ve ayakkabı gibi basit ama operasyonun devamı için elzem olan malzemeleri de öngörebiliriz. İHA’larımız yangın bölgelerine en yakın ilçe ve kazalarda zaten oluşturulmuş olan ana malzeme depolama ve aktarma alanlarından yangın bölgesine ‘havadan bir lojistik köprüsü’ kurarak çok etkin olabilirler.”

TRT

Devamını Oku

Trending

Reklam