Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Esendağlı İsias Otel bilirkişi raporunu değerlendirdi: “Olası kast ile ölüme sebebiyet verme suçunun unsurları oluştu”

Published

on

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, “İsias Otel bilirkişi raporu olgularını değerlendiren hukukçularımız ve danışman ceza hukuku uzmanları ‘sanığın eyleminin sonucunda ciddi bir zarar oluşabileceğini öngörmesi ve bu olasılığı kabul etmesine rağmen eylemi gerçekleştirmesi durumu’ olarak tanımlanan olası kast ile ölüme sebebiyet verme suçunun unsurlarının oluştuğu kanaatine varmışlardır.” dedi.

Esendağlı, bilirkişi raporuna göre, bina sahibi ve müteahhit Ahmet Bozkurt’un İsias Otel’in sahibi olarak, projeye ve mevzuata aykırı inşaat süreçlerinden ve kaçak kat eklemelerinden doğrudan sorumlu olduğunu vurgulayarak, davadaki tüm sanıklara sorumluluk addedildiğini kaydetti.

Esendağlı, İsias Otel sanıkları ve Belediyedeki kamu görevlilerinin normal koşullarda otel olarak inşası tamamlanamayacak ve hizmete açılamayacak bir binayı, hile ve sahtekarlık teşkil edecek şekilde ruhsatlandırarak ve kamunun kullanımına açtığının bilirkişi raporunda yer aldığını kaydetti.

Sanıkların işledikleri suçun hukuki nitelemesinin yapılmasında bilirkişi raporunda yer alan bulguların esas alınacağına dikkat çeken Hasan Esendağlı, özellikle yapı ruhsatı ve yapı kullanım belgesinin, sanıkların kusurları ile binanın yıkılma sebepleri arasındaki sebep sonuç ilişkisi bakımından taşıdığı önemin çok bariz olduğunu vurguladı.

Esendağlı yaptığı yazılı açıklamada, 9 Eylül Üniversitesi/İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan ve 28 Ekim Pazartesi günü açıklanan İsias davası bilirkişi raporu hakkında değerlendirmelerde bulunarak, raporda binanın yıkılma sebeplerine ilişkin teknik değerlendirmeler ve sanıkların sorumluluk durumlarının belirlendiğini ifade etti.

Esendağlı, raporda yer alan binanın yıkılma sebeplerini şu başlıklar altında değerlendirdi:

“Sabit Beton ve Malzeme Kusurları, Projeye Aykırı Kaçak Katlar ve Yapısal Değişiklikler, Etriye ve Donatı Eksiklikleri, Çekiçleme Etkisi İddiasının Gerçeği Yansıtmaması, Deprem Güçlerine Dayanacak Yapısal Hesaplamaların Eksikliği, Binaya Projeye Aykırı Asansör Eklenmesi, Deprem Güçlerine Dayanacak Yapısal Hesaplamaların Eksikliği, Binaya Projeye Aykırı Asansör Eklenmesi, Eksik Burulma Düzensizliği ve Yumuşak Kat Etkileri, Zemin Etüt Çalışmasının Zorunlu Olmasına Rağmen Yapılmaması ve İskan Belgesine İlişkin Bulgular.”

Esendağlı, bilirkişi raporunun; Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12 Haziran 2024 tarihli ara kararı ile dosyanın sevk edildiği bilirkişi heyetinin, dosyadaki tüm teknik rapor, görüş, olgu ve delilleri, ayrıca taraf avukatlarının iddia ve taleplerini de dikkate alarak yaptığı kapsamlı inceleme ve değerlendirmeleri içerdiğini kaydetti.

-Binanın yıkılma sebepleri…

Esendağlı, bilirkişi raporuna göre binanın yıkılmasının sebeplerinin şöyle sıralandığını aktardı:

“Otelin taşıyıcı kolonları, kiriş ve bodrum kat perdesinde standart dışı, dayanıklılığı olmayan kalitesiz malzemeler kullanıldığı ve betonda olması gereken standardın izin verdiği büyüklüğün çok üzerinde ve kusurlu agrega bulunduğu tespit edilmiştir.

Bina, 2001 ve 2016 yıllarında ruhsatsız katlar eklenerek ağırlaştırılmış, fakat bu kaçak katlar için gerekli statik hesaplamalar yapılmamıştır.

-Taşıyıcı sistemdeki yetersizlikler…

Bina taşıyıcılarının birçok noktasında yönetmeliklere aykırı olarak etriye sıklaştırması yapılmamış, etriye aralıkları gereğinden fazla bırakılmıştır. Taşıyıcı sistemdeki bu yetersizlikler, yapı güvenliğini tamamen ortadan kaldırmıştır.

-Çekiçleme etkisi iddiasının gerçeği yansıtmadığı…

Sanık avukatlarının iddia ettiği gibi binanın çekiçleme etkisi ile yana değil, Atatürk Bulvarı’na doğru tamamen öne doğru çöktüğü tespit edilmiştir. Ayrıca derz aralığını bırakma yükümlülüğünün binayı en son inşa eden İsias Otel sahipleri ve fenni mesullerinde olduğu ifade edilmiştir.

Sanıkların ‘deprem kuvveti çok fazlaydı; bina bu sebeple yıkılmıştır’ şeklindeki kusursuzluk savunmasına karşın; rapor, binanın yıkılmasının deprem kuvveti ile ilgisi olmadığını, binanın deprem yönetmeliklerine uygun bir şekilde yapılmış olsaydı yıkılmayacağını açık bir şekilde ortaya koymuştur.”

-İkinci asansör..

Binanın projesinde olmayan ikinci bir asansörün eklenmesi için statik hesap yapılmadan asmolen döşemede boşluk açılmasının, binanın temel kusurlarından biri olarak bilirkişi raporunda yer aldığına işaret eden Hasan Esendağlı, şöyle devam etti:

“Eksik Burulma Düzensizliği ve Yumuşak Kat Etkileri: Binanın statik hesaplamalarında, asma katın oluşturacağı burulma düzensizliği ve yumuşak kat etkilerinin görmezden gelindiği bulgusu raporda yer almaktadır.

Raporda sanıkların, binanın temel güvenlik gereksinimlerinden olan zemin etüt çalışması yapmamış oldukları bulgusu da yer almaktadır.

Bilirkişi raporu, binaya verilen 1993 tarihli yapı ruhsatının; 2001 tarihli tadilat yapı ruhsatının ve 2003 tarihli yapı kullanım izin belgesi ile bunların temin edilmesi için Adıyaman Belediyesi’ne sunulan rapor ve belgelerin mevzuata aykırı ve/veya usulsüz ve/veya sahte olarak nitelenebilmesine olanak sağlayan kapsamlı bulgulara varmıştır. Bu bulgular, önceki maddelerde belirtilen yapısal kusurlara rağmen binanın nasıl otel olarak ruhsat ve yapı kullanım belgesi alabildiğini ortaya koymaktadır.”

-Sanıkların sorumlulukları…Bina sahibi ve Müteahhit Ahmet Bozkurt doğrudan sorumlu

Esendağlı, bilirkişi raporunda yer alan bulgular ışığında sanıkların sorumluluklarının da şu şekilde saptandığını aktardı:

“Bina sahibi ve müteahhit Ahmet Bozkurt; İsias Otel’in sahibi olarak, projeye ve mevzuata aykırı inşaat süreçlerinden ve kaçak kat eklemelerinden doğrudan sorumludur.

Efe Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt ve diğer sanık aile bireyleri (Şirket Ortakları); İSİAS Otelcilik Şirketi’nin ortakları olarak yapıya kaçak kat eklenmesi, yönetmeliklere aykırı ikinci asansör boşluğu ve statik değerlendirmelerin yapılmamış olmasından dolayı sorumlulukları bulunmaktadır.

Fenni Mesul Mimar H. Erdem Yıldız, mimari projede kendisine ait olmayan mühendislik hesaplarının sorumluluğunu alarak bina güvenliğini tehlikeye atan işlemler yapmış; binaya otel olarak ruhsat ve yapı kullanım belgesi verilmesini sağlamış olarak sorumlu bulunmuştur.

İnşaat Mühendisi Mehmet Göncüoğlu; projeye uygun olmayan yapısal düzenlemelerden ve binanın taşıyıcı sistemindeki eksikliklerden sorumlu olan mühendistir.

İnşaat Mühendisi Hasan Aslan; binanın teknik uygulama sürecinde mevzuatı ihlal etmek suretiyle yapı güvenliğini göz ardı eden mühendis olarak sorumlu bulunmuştur.

Statik Proje sorumlusu Halil Bağcı; statik hesaplamaları eksik yapmak; binanın güvenliğine dair alınması gereken zorunlu önlemleri almamak; 2001 tarihli ruhsatın zorunlu statik hesaplarını eksik bırakmak suretiyle binanın güvenliğini tehlikeye attığı cihetle sorumluluğu bulunmaktadır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Tatar: İki devletli çözüm hepimizin hedefidir, özlemidir ve doğru olan budur

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, iki devletli çözüm siyasetinin dünya genelinde kabul görmesi için büyük bir diplomatik mücadele yürüttüklerini belirterek, “İki devletli çözüm hepimizin hedefidir, özlemidir ve doğru olan budur.” dedi.

AA’nın haberine göre İstanbul Ticaret Odası (İTO) yayınları arasında bulunan “Kıbrıs Sevdası: Ateşi Hiç Sönmeyen Bir Ülkünün Peşinde Geçen Ömürler: Ersin Tatar” adlı kitabın güncellenmiş ikinci baskısının tanıtım toplantısına katılan Tatar, etkinliğin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Yaklaşık son beş yılda Türkiye’nin desteğiyle yürüttükleri iki devletli siyaset sayesinde KKTC’nin diplomatik statüsünü uluslararası platformlarda güçlendirdiklerini belirten Tatar, “İki devletli çözüm hepimizin hedefidir, özlemidir ve doğru olan budur.” ifadesini kullandı.

Tatar, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nda (İİT) temsiliyet kazanmasının son yıllarda yürütülen dış politika başarısının önemli göstergeleri olduğunu ifade etti.

Federal çözüm modelinin Türk halkı için ciddi riskler barındırdığını vurgulayan Tatar, “Federasyon adı altında Türkler azınlığa düşürülecek, Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs’tan çekilecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü ortadan kalkacak ve Türklük Doğu Akdeniz’i kaybedecektir.” dedi.

Tatar, Doğu Akdeniz’in jeopolitik önemini vurgulayarak, KKTC’nin yalnızca kara parçası değil, aynı zamanda deniz yetki alanları, kıta sahanlığı, ekonomik münhasır bölgeler ve hava sahasıyla birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

– KKTC ve Türkiye arasındaki yıllık ticaret hacmi üç milyar dolar civarına yaklaştı

Türkiye ile KKTC arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştiğini belirten Tatar sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bundan 15 yıl kadar önce ben Kıbrıs’ta maliye bakanıyken yıllık ticaret hacmi 600 milyon dolar civarındaydı, şimdi 3 milyar dolar civarına yaklaşmıştır. Türkiye’nin her bölgesinden Ercan Devlet Havalimanı’na uçakların uçmasıyla bugün yolcu sayısı yılda 5 milyonu bulmaktadır. Bundan 20 yıl önce yolcu sayısı 1 milyon bile değildi. Şimdi bakıyoruz ki pandemi döneminden sonra hızlı bir gelişmeyle yılda 5 milyonu bulmaktadır.”

-“100’den fazla ülkeyle ticaret yapıyoruz”

Tatar, 100’den fazla ülkeyle ticaret yaptıklarını belirterek, bir bölümü halkın kullanımına sunulan “Kapalı Maraş” açılımıyla turizm alanında “büyük atılımlar” gözlemlendiğini ifade etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine atıfta bulunan Tatar, “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi KKTC Doğu Akdeniz’de parlayan bir Türk devleti olmaya devam edecektir.” vurgusu yaptı.

 

 

Devamını Oku

Kıbrıs

GMO Başkanı Oymen elektrik kesintilerinin gıda güvenliğini riske atabileceği uyarısında bulundu

Published

on

By

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Gıda Mühendisleri Odası (GMO) Başkanı Beste Oymen, elektrik kesintilerinin gıda güvenliğini riske atarak ciddi gıda zehirlenmelerine yol açabileceği uyarısında bulundu.

Yazılı açıklama yapan Oymen, elektrik kesintilerinin başta et, süt, yumurta, tavuk gibi çabuk bozulabilen ürünler olmak üzere birçok gıdanın uygun saklama koşullarını ortadan kaldırarak, mikroorganizma üremesiyle ciddi gıda zehirlenmelerine yol açabildiğini belirtti.

Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ekstra dikkat gösterilmesi gerektiğini kaydeden Oymen, gıda zehirlenmelerinin bu gruplarda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini bu nedenle şüpheli ürünlerin bu bireylere verilmemesi gerektiğini vurguladı.

Soğuk zincirin kırılmasının, ürünlerin fiziksel görünümünde bozulma olmasa bile sağlığa zararlı hale gelmesine neden olabileceğini kaydeden Oymen, bu nedenle sadece üretim aşamasında değil, tüketiciye ulaşana kadar geçen tüm süreçlerde, kesintilere karşı bilinçli davranma ve gıdaların güvenliğini koruyacak önlemleri zamanında almanın önem taşıdığını ifade etti.

Oymen, açıklamasında elektrik kesintilerinde gıda güvenliğini sağlamaya yönelik temel önlemlere de yer vererek, buzdolabı ve dondurucu kapaklarını kapalı tutma, soğuk zinciri korumak için buz aküsü veya dondurulmuş su şişeleri kullanma, hazır yemek, açıkta satılan ürünlerle ilgili dikkatli olma önerisinde bulundu.

İki saatten uzun süren kesintilerde bozulma riskinin artacağını kaydeden Oymen, dondurulmuş ürünler çözündüyse tekrar dondurulmaması gerektiğini belirtti.

-“Buzdolabı kapaklarını açmayın”

Oymen, elektrik kesintisi başladığı andan itibaren buzdolabı ve derin dondurucuların kapaklarını açmaktan kaçınmanın soğuk havanın uzun süre korunmasını sağlayacağını dile getirerek bu yöntemle buzdolabındaki sıcaklığın yaklaşık 2–4 saat, derin dondurucudaki sıcaklığın ise içi doluysa 48 saat, yarı doluysa 24 saat güvenli seviyede kalabileceğini kaydetti.

Soğuk zinciri korumak için buz aküsü veya dondurulmuş su şişeleri kullanmak gerektiğine işaret eden Oymen, “Elektrik kesintisi yaşanabileceğini önceden biliyorsanız, buzlukta su dolu şişeler dondurarak dolap içi sıcaklığın sabit kalmasına yardımcı olabilirsiniz.” dedi.

Buzdolabının iç sıcaklığını izlemek için termometre kullanılması tavsiyesinde bulunan Oymen, gıdaların güvenle saklandığı sıcaklık aralıklarının; buzdolabının +1 ile +4 derece arası derin dondurucunun -18 derece ve altı olduğunu, kesinti sonrası bu değerlerin üzerine çıkıldıysa, ürünler risk altına girmiş olabileceğini kaydetti.

Oymen, iki saatten uzun süren kesintilerde bozulma riskinin artacağını belirterek, şunları kaydetti:

“Kesinti 2 saati geçmişse, özellikle hayvansal gıdalar (et, tavuk, süt, yumurta, pişmiş yemekler) kontrol edilmelidir. Bu ürünler 2 saatten fazla +4 derece üzeri bir sıcaklıkta kaldıysa, ‘görünüşü, kokusu iyi olsa bile’ kesinlikle tüketilmemelidir. +4 derece üzerindeki sıcaklığa 2 saatten az maruz kalan gıdaları pişirirken merkez sıcaklığının en az 65 derece olmasına dikkat edilmelidir.”

Dondurulmuş ürünler çözündüyse tekrar dondurmamak gerektiğine değinen Oymen, bu ürünlerin pişirilerek hemen tüketilmesi gerektiğini vurguladı.

-“Gıda güvenliğinde görünüş aldatıcı olabilir”

Gıda güvenliğinde görünüşün aldatıcı olabileceğini belirten Oymen, “Bozulan gıdalar her zaman kötü kokmaz veya görünüm olarak farklılık göstermez. Özellikle hayvansal gıdalarda mikroorganizma gelişimi belirgin bir bozulma olmadan da tehlike yaratabilir. Şüpheli ürünleri asla tüketmeyiniz.” dedi.

 İşletmelerin bu tür durumlara karşı hazırlıklı olması, üretime geçmeden önce mutlaka gıda ve ortam kontrolü yapması gerektiğini belirten Oymen, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Gıda üretimi, satış ve servis hizmeti sunan işletmeler elektrik kesintilerinin gıda güvenliği üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak jeneratör, kesintisiz güç kaynağı (UPS) gibi yedek enerji sistemlerini devreye almalıdır. Soğuk zincirin sürekliliğini sağlayacak bu tür altyapı önlemleri, sadece ürün güvenliğini değil, halk sağlığını korumak açısından da zorunluluktur. Ayrıca kesinti sonrası üretim ve satışa geçmeden önce sıcaklık kontrolleri yapılmalı, riskli ürünler piyasaya sunulmamalıdır. Soğuk hava depolarını ve/veya buzdolabı sıcaklık kontrollerini max/min dereceyi hafızasında tutabilen özelliğe sahip kalibre edilmiş termohigromete/termometre ile yapılabilir”

Hazır yemek ve açıkta satılan ürünlerle ilgili dikkatli olunması çağrısında bulunan Oymen, “Güvenliğinden emin olmadığınız ürünleri tüketmeyiniz” dedi.

Kasaptan et alırken de dikkatli olunması gerektiğini belirten Oymen, elektrik kesintisi olan bölgelerdeki kasaplardan et ürünü alırken özellikle kıymanın önceden hazırlanmış olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Oymen, planlı elektrik kesintisi olması durumunda kasapların önlem olarak ürünlerini soğuk hava depolarında tutmaları, müşterilere hazır olması için önceden et kıymamaları gerektiğini dile getirdi.

-“ Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ekstra dikkat gösterilmeli”

Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ekstra dikkat gösterilmesi gerektiğini belirten Oymen, gıda zehirlenmeleri bu gruplarda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini, bu nedenle, şüpheli ürünlerin bu bireylere verilmemesi gerektiğini kaydetti.

Kesinti sonrası alışveriş yaparken ürünlerin saklama koşullarını sorgulamak gerektiğini dile getiren Oymen, şöyle devam etti:

“Kesintiden etkilenen bölgelerdeki market ve gıda işletmelerinden alışveriş yaparken, özellikle kolay bozulabilen ürünlerde (et, süt, peynir, şarküteri, donmuş ürünler vb.) dikkatli olunuz. Paketli ürünlerde etiket bilgilerini kontrol ediniz, şişme, sızma, renk değişikliği, terleme ve ambalaj deformasyonu gibi bozulma belirtileri varsa satın almayınız.”

-Gıda güvenliğini sağlamak sadece üreticilerin değil, tüketicilerin de sorumluluğunda”

Gıdaların güvenliğini sağlamanın sadece üreticilerin değil, tüketicilerin de sorumluluğunda olduğunu belirten Oymen, “Elektrik kesintileri geçici olabilir; ancak bu süreçte alınmayan basit önlemler, sağlığınızda kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu nedenle, buzdolabınızda sessizce bekleyen bir gıdanın nelere yol açabileceğini asla hafife almayınız” ifadelerini kullandı.

Gıda Mühendisleri Odası olarak halkı bilinçli davranmaya çağıran Oymen, gıda güvenliği konusunda herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurguladı.

 

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: Mehmetçikler caydırıcı güç olarak orada kalmaya devam edecek

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını belirterek, “Mehmetçikler caydırıcı güç olarak orada kalmaya devam edecek. Biz buradan haykırıyoruz, Kıbrıs Türkü yalnız değildir. Mavi Vatan, Doğu Akdeniz ana vatanı için bütün Türk dünyası için çok önemlidir.” dedi.

20 Temmuz KKTC Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yıl dönümü nedeniyle Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesince, dün, Beykoz’daki Hidiv Kasrı’nda resepsiyon düzenlendi.

AA’nın haberine göre resepsiyona Cumhurbaşkanı Tatar, İstanbul Valisi Davut Gül, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Kıbrıs Türkleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Burada konuşan Tatar, 15 Kasım’da KKTC’nin kuruluşunun 42. yıl dönümünü kutlayacaklarını belirterek, “Doğu Akdeniz’de hep birlikte yedi düvele karşı bir destan yazdık. Bu sadece Kıbrıslı Türklerin kendi bekası ve güvenliği için önemli değil aynı zamanda ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin, İskenderun’dan Ege Adaları’na kadar 2 bin kilometre sahil şeridiyle Akdeniz’e en uzun cephesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, mavi vatanın kalbinde kendi güvenliğidir, kendi onurudur, kendi milli direncidir.” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını vurgulayan Tatar, şunları kaydetti:

“1974 Barış Harekatı’ndan 51 sene sonra halen daha Türk askerinin adadan çekileceğini ve Kuzey ve Güney birlikte Avrupa Birliği’ne gireceğini ve Avrupa Birliği’nin güvenlik mekanizmaların Kıbrıs Türkü’nü koruyacağını, güvenliği sağlayacağını zannedenlere buradan cevabımız; asla öyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü biz bu barışı ve huzuru ve güvenliği kolay bulmadık. Çok acılar çektik. Topyekun imhayla karşı karşıyaydık. Allah nasip etti, Mehmetçikler adaya geldi. Mehmetçikler caydırıcı güç olarak orada kalmaya devam edecek. Biz buradan haykırıyoruz. Kıbrıs Türkü yalnız değildir. Mavi Vatan, Doğu Akdeniz ana vatanı için bütün Türk dünyası için çok önemlidir. “

Tatar, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olduğunu hatırlatarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gayretleriyle KKTC Hükümeti’ni tanıtma yolunda farklı örgütlerde seslerini duyurabildiklerini söyledi.

 

– “Kuzey Kıbrıs Türk Hükümeti’ni haykırarak dünyaya tanıtmak hepimizin borcu”

Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:

“Devletimizi, cumhuriyetimizi korumak için bu kutlu ve onurlu yoldan şaşmayarak Kuzey Kıbrıs Türk Hükümeti’ni haykırarak dünyaya tanıtmak hepimizin borcudur. Şehitlerimize olan vefamızdır. Onun için hep birlikte birlik ve beraberliğimizi koruyarak, karşı cephelerden saldırılara asla boyun eğmeyerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni haklı olduğu noktaya taşımak ve Kıbrıs Türk halkına refah içerisinde müreffeh yarınları yaşatmak hepimizin görevidir.”

KKTC’ye verdiği destek için Erdoğan’a teşekkür eden Tatar, “Kıbrıs’ta olağanüstü yatırımlarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çehresinin değiştiğini” vurguladı.

Tatar, Mavi Vatan’ın kendileri için kutsal olduğunu belirterek, “Birlikte emin adımlarla, güçlü bir şekilde hep birlikte yürüyeceğiz.” dedi.

Şehitleri rahmetle anan Tatar, “Bir milletin, tarihin tekerrür edebileceğini bilmesi gerekmektedir. Onun için Kıbrıs’ta bir anlaşmaya imza atacaksak sağlam temeller üzerinde Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askerinin caydırıcı güç olarak orada kalmasını içeren bir onurlu anlaşmaya, ancak Kıbrıs Türkü imza atabilir. Onun için biz gücümüzü sizden alıyoruz. Türkiye’den alıyoruz.” ifadelerine yer verdi.

İstanbul Valisi Gül de KKTC’nin başta dost ve kardeş ülkeler olmak üzere farklı ülkeler tarafından tanınmaya başladığını belirterek, bunun örtülü diplomasinin en önemli çalışmalarından biri olduğunu dile getirdi.

Kıbrıs Türkleriyle sonsuza kadar birlikte olacaklarını vurgulayan Gül, şehitleri rahmetle andı.

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray da KKTC’nin özgürlüğü ve bağımsızlığı için tüm imkansızlıklara, uygulanan ambargo ve izolasyonlara karşı yediden yetmişe beraberlik içinde direndiklerini söyledi.

Eray, Kıbrıs Türklerinin Türk ulusunun ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.” dedi.

 

 

Devamını Oku

Trending

Reklam