Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı Canaltay: Mali disiplin ve bütçe disiplini, uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik için vazgeçilmezdir

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay, bütçe açığının büyüdüğünü ve bu koşullarda 2025 yılının da ekonomik zorlukların devam edeceği bir yıl olacağı gerçeğiyle yüzleşmeleri gerektiğini belirterek, “Mali disiplin ve bütçe disiplini, uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik için vazgeçilmezdir” dedi.

Canaltay, borçlanarak veya kamu kuruluşlarının zararlarını büyüterek bütçeyi yönetmenin uzun vadede ekonomik istikrarı tehdit edeceğine de işaret ederek, Devlet maliyesinin güçlenmesinin en önemli faktörlerinden biri olan kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınması ve bir an önce “Orta Vadeli Kalınma Planı”nın ortaya konulması gerektiğini kaydetti.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay, 2025 Mali Yılı Merkezi Devlet Yönetimi Bütçe Yasa Tasarısı görüşmeleri öncesinde açılış konuşması yaptı.

Canaltay, 2025 Mali Yılı Bütçe Tasarısı’nın ülkeye ve halka hayırlı sonuçlar getirmesini diledi.

Kasım ayında bulunulması nedeniyle Büyük Önder, Asker, Devlet Adamı, Devrimci, Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 86’ncı ölüm yıl dönümünde rahmet ve özlemle anarak konuşmasına başlayan Canaltay, “O’nun fikirlerinin, ilkelerinin hala yolumuzu aydınlattığını, bizlere sıkıntılı her durumda ilham ve güç kaynağı olduğunu belirtmek istiyorum” dedi.

“15 Kasım’da da vazgeçilemez bağımsızlığımızın, egemenliğimizin, güvenliğimizin ve çağdaşlığımızın ifadesi Devletimizin 41’inci kuruluş yıl dönümünü kutladıklarını” ifade eden Canaltay, egemenliğin sağlanması ve korunması amacıyla mücadeleyi azimle sürdüren başta Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş olmak üzere herkesi minnetle andı.

Kıbrıs Türk halkının 41 yılda kat ettiği yolu küçümsememek gerektiğini ifade eden Canaltay, şöyle devam etti:

“Ekonomi dün de önemli idi, bugün de çok önemli… Devlet bütçesi ise kamu ve özel sektörü kapsayan genel ekonomi için vazgeçilmez bir unsur. Ne kadar gerçekçi, sağlam ve vizyoner bir bütçe ortaya koyarsanız ülke ekonomisine o denli fazla katkı sağlarsınız. Ekonomik kalkınma, toplumsal işbirliği, uzlaşı ve birlikteliğin temeline oturur. Çağımız bilgi ve sayısal teknoloji çağı. Yapay Zeka artık her alanda kendini biraz daha fazla gösteriyor. Dijitalleşmeyi başaran Devletler kamudaki verimsizlik ve hantallık sorunlarını hızla geride bırakıyor.

Benim görüşüme göre bizim de artık e-devlet olayında çağdaş, ileri bir noktaya gelmek için gereken çabayı göstermemizin zamanı gelmiştir hatta geçmektedir.

Dünya önemli bir dönemden geçmektedir. Avrupa’da savaş vardır. Bizim de içinde bulunduğumuz Doğu Akdeniz, Ortadoğu sıcak savaşın yaşandığı, dünyanın en kritik noktalarından biri durumundadır.

Enerji ve enerji az güvenliği, dünya ticaretinden pay kapma yarışı, ekonomiler büyürken yaşanmakta olan yüksek enflasyon nerdeyse tüm ülkeleri meşgul ediyor.

Anavatan Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyon süreci düşme eğilimine girmişse de, Türkiye Merkez Bankası yetkililerinin de ifade ettiği üzere bu düşüş henüz istenen hızda değildir.

Faizler halen oldukça yüksektir. Döviz fiyatları yüksektir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisi de hem Türk parası kullanması nedeniyle hem de kendi özel koşullarından dolayı yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek döviz fiyatlarının etkisindedir.

Bu koşullarda bütçe yapmak ve uygulamak oldukça zor ama bunu mümkün olduğunca başarmak sürecin en az sıkıntı ile atlatılması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Hükümet kanadı belli ki çalışanların alım gücünün olumsuz yönde etkilenmemesi için maaş ve ücretlerle ilgili bir politika ortaya koyma durumunda kalmıştır ancak gelirlerin yetersizliği karşısında bütçe açığımız büyümüştür.

Bu koşullarda, 2025 yılının da ekonomik zorlukların devam edeceği bir yıl olacağı gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekmektedir.

Ancak bu yapılırken halkımızın fakirleşmemesinin, sosyal devlet anlayışına, sağlık, eğitim gibi alanlarda gerekenlerin mutlaka yapılmasına özel bir önem verilmelidir kanaatindeyim.

Bu nedenle, devletin bir taraftan gelir kaynaklarını artırmaya çalışırken, diğer taraftan tasarruf önlemleri alması yani aynı işleri daha az kaynakla gerçekleştirmesi büyük önem taşımaktadır.

Mali disiplin ve bütçe disiplini, uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik için vazgeçilmezdir.

Borçlanarak veya kamu kuruluşlarının zararlarını büyüterek bütçeyi yönetmek uzun vadede ekonomik istikrarı tehdit eder.

Memnuniyetle izlemekteyiz ki Anavatan Türkiye ile işbirliği içinde elektrik enerjisi, sağlık, tarım, deniz, hava ve kara ulaşımı, sanayi turizm için bazı çalışmalar yapılmaktadır.

Kanaatimce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisinin kalkınmasının hızlanması için bazı büyük ölçekli projelere olan ihtiyaç her geçen gün biraz daha belirginleşmektedir.

Bunun için de girişimcilerimizin, özel sektörümüzün önü açılmalı, dış yatırımcıların ülkemize gelişi sağlanmalı, tüm dünya bunun için uğraşırken bizler ülkemize yatırım yapılmasını engelleyici bir tavır içine girmemeliyiz.

Tabii ki devlet maliyesinin güçlenmesinin en önemli faktörlerinden biri, kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınmasıdır.

Kayıt dışı ekonomi ülkemizin maliyesinin gelirlerini ciddi şekilde olumsuz etkilemektedir.

Vatandaş her gün kendi arasında bunu konuşmakta bu soruna çare bulunmasını talep etmektedir.

Bu nedenle, devletimizin hızla dijitalleşmeye gitmesinde, her şeyin şeffaf görülmesinde, tüm verilere hızla ulaşılmasında büyük fayda vardır.

Artık, taşınmaz mal alım-satımlarını, kiralanmasını, araç alım- satımlarını, her türlü malın ülkemizdeki üretimini ve/veya ithalatı ile satışını her an izleyebilmeli, gerekli verilere anında ulaşabilmeliyiz.

Bunun için de Devlet İstatistik Kurumu ile ilgili Bakanlıklara büyük iş düşmektedir. Ayrıca ülkemizin bir nüfus ve iş gücü planlamasına ihtiyaç duyduğu da aşikardır.”

-Planlı kalkınma esastır

Resmiye Eroğlu Canaltay, planlı kalkınmanın esas olduğuna da vurgu yaparak, bir an önce “Orta Vadeli Kalınma Planı”nı ortaya koyabilmeleri gerektiğini söyledi.

Anavatan Türkiye ile Mali ve Ekonomik İşbirliği Protokolleri imzalanmasının daha yararlı olacağına da vurgu yapan Canaltay, şöyle devam etti:

“Bir an önce Devlet kurumlarını etkin ve verimli hale getirmemiz de artık kaçınılmaz olmuştur.

Kamuda sürekli değişen müdürler ve müsteşarlar, yetişmiş personel eksikliği Devletimize zarar vermektedir. Kurumsal yapıyı zayıflatmaktadır. Bu durum, devletin hizmet kalitesini düşürmekte ve ekonominin istenilen şekilde iyileşmesini engellemektedir.”

Canaltay, “Hep birlikte bu gemideyiz. Bu geminin yüzmesi hepimiz için şarttır” diyerek, görüş farklılıklarının mutlaka olacağını ve bunun bir zenginlik olduğunu ifade etti ve “artık belirli hedeflerde birleşebilmeliyiz” şeklinde konuştu.

Ekonomik kalkınmayı sağlamak için toplumsal birlik ve beraberlik içinde, doğru mali politikalar ve yapısal reformlarla ilerlenmesi gerektiğini ifade eden Canaltay, “Aksi takdirde az önce ifade ettiğim yapılması gerekenleri yapamayacak ve hangimiz isterse hükümette olalım Halkımıza beklenen hizmetleri doğru dürüst veremeyecek, istenen kalkınmayı sağlayamayacağız. Zaman birlik-beraberlik zamanıdır. Zaman karşılıklı sevgi, saygı anlayış içinde, diyalog kurarak Halkımıza hizmet zamanıdır” dedi.

Canaltay, bütçe üzerine ise şunları dile getirdi:

“2025 Mali Yılı Merkezi Devlet Yönetimi Bütçe Yasa Tasarısı toplamı 136 Milyar 280 Milyondur. Personel Giderleri 37 Milyar 776 Milyon 927 Bin, Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Primi Giderleri, 2 Milyar 605 Milyon 786 Bin, Mal ve Hizmet Alım Giderleri 16 Milyar 532 Milyon 718 Bin, Faiz Giderleri 1 Milyar, Cari Transferler 59 Milyar 840 Milyon 909 Bin, Sermaye Giderleri 12 Milyar 523 Milyon 660 Bin ve Yedek Ödenekler 6 Milyar Türk Lirası olarak bağlanmıştır.

2025 yılı Bütçesinin öngörülen bir bütçe açığı vardır. Öngörülen bütçe açıkları her devlet için büyüme, istihdam ve refah açısından son derece ciddi bir risktir.  Maliye yönetiminin mali yıl dahilinde bu sorunu çözme hedefiyle hareket edeceğine inanıyorum. Ülkemizin buna ilişkin bir eylem planı hazırlayıp kamuoyu ile paylaşması ve bunu kararlıkla uygulamaya geçmesinde büyük bir önem olduğu kanaatindeyim.”

Resmiye Eroğlu Canaltay, 2025 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısını en iyi şekilde görüşüp Genel Kurula sunulması noktasına geleceklerine olan inancına da vurgu yaparak, katkı koyanlara teşekkür etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Kıbrıs’tan babasına gönderdiği mektupla şiir yazmaya başlayan gazi anılarını unutamıyor

Published

on

By

Kıbrıs Barış Harekatı’nda görev alan ve adadan babasına edebi bir dille yazdığı mektup ilk şiiri olan gazi Mehmet Yüksel, o günlere dair anılarını unutamıyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Ada’ya barış ve huzuru getirmek amacıyla 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan Mehmet Yüksel, burada 6,5 ay görev yaptı.

Yüksel’in, bu dönemde Kıbrıs’tan babasına yazdığı ve duygularını edebi bir dille anlattığı mektubu, komutanının dikkatini çekti.

Komutanının beğendiği mektubu bölüğe okumasından sonra şiir yazmaya başlayan Yüksel, aradan geçen 51 yılda 250’den fazla şiir kaleme aldı.

Bir kamu kurumundan emekli olan evli ve 3 çocuk ile 4 torun sahibi 72 yaşındaki muharip gazi Mehmet Yüksel, AA muhabirine, askerliğini Gaziantep’te yaparken 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a gittiğini söyledi.

Kıbrıs’a giderken Kurtuluş Savaşı gazisi babasının anlattığı anılarının aklına geldiğini belirten Yüksel, “Babam da gazi olduğu için savaş anılarını çok anlatırdı. Az çok beynimde bir şey oluştu. ‘Biz de savaşa gidiyoruz, ileride sağ kalırsam babam gibi anılarımı anlatırım’ gibi bir şey uyandı. Allah’a şükrettim, bize de böyle bir kutsal görevi nasip kıldı diye. Sabah namazı zamanı, şafak vakti Kıbrıs’a yanaştık.” dedi.

Harekatta kara piyadelerine kendilerinin destek verdiğini dile getiren Yüksel, unutulmaz anılar yaşadıklarını vurguladı.

Askerde “Ali” ismindeki arkadaşının 3 Rum askerini esir aldığı günü unutamadığını belirten Yüksel, şöyle konuştu:

“Arkadaşlar dediler ki, ‘Bizim Ali esir almış, getiriyor’. Yahu bizim Ali bu işi yapamaz, çünkü ilkokul mezunuydu. Bölükte bulaşık yıkar, ayakkabı boyardı. Ali’den öyle bir hizmet beklemiyorduk. Yani bizim bir ilkokul mezunu askerimizin 3 Rum askerini esir alması bana, ‘Bir Türk 100 düşmana bedel’ sözünü hatırlattı. Bunu hiç unutamıyorum ve Türklüğümle onur duyuyorum.”

Kıbrıs’tan babasına mektup yazarak sağ salim olduklarını bildirmek istediğini aktaran Yüksel, babasının da neler olduğunu anlatması için kendisinden başka mektuplar istediğini söyledi.

– “Türk milleti anasından asker doğar, asker ölür”

Babasına mektubu şiir tarzında yazdığına değinen Yüksel, mektubunda şu ifadelere yer verdiğini anlattı:

“Baba, Kıbrıs’a niye gittiğimi söylüyorum. Bir feryat duyuldu gece Kıbrıs’tan. Teçhizat kuşandık, Kıbrıs’a geldik baba. Rumlar kudurmuştu hırstan. Aşıyı yapmaya Kıbrıs’a geldik baba. Tekbir sedasıyla vardık Ada’ya. Sığınmıştı soydaşlar Hakk’a, Hüda’ya. Konuştu Türk’ün silahı, feryat sedaya, soyunu korumak için Kıbrıs’a geldik baba. Unutma hey Yunan sakın bizleri. Kıbrıs’ta da denize döktük sizleri. Burada da çizdik zafer izleri. Onlara dersi tekrar için Kıbrıs’a geldik baba.”

Yazdığı ilk şiirin askerdeyken babasına yazdığı bu şiir olduğunu dile getiren Yüksel, o günden bu yana 250 şiir yazdığını ve bunları bastırdığı kitabında topladığını kaydetti.

Her Türk’ün asker doğduğunu vurgulayan Yüksel, “Türk milleti anasından asker doğar, asker ölür. Onun için 50 yıl da geçse, 100 sene de geçse her zaman bu yurdun askeriyiz. Her zaman da askerliğe hazırız, cepheye gitmeye hazırız. Vatanımızı korumakla mükellef olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan silmeyiz.” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Şanlıurfalı Kıbrıs gazisi, görev verilse Ada’ya koşa koşa gitmeye hazır

Published

on

By

Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan 71 yaşındaki Şanlıurfalı gazi Hasan Aslan, kahramanlık günlerini unutamadığı Ada’ya yeniden görev verilse gitmeye hazır.

Şanlıurfa’da ikamet eden Aslan, 1974 yılında Kıbrıs’ta vatani görevinin bitimine bir ay kala Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından barış ve huzuru tesis etmek amacıyla ilki 20 Temmuz 1974’te başlayan harekata katıldı.

Şanlıurfa Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanlığı görevini de 30 yıldır sürdüren Aslan, Kıbrıs’ta geçen kahramanlık günlerini AA muhabirine anlattı.

Evli ve 6 çocuk babası Aslan, harekat bitene kadar Ada’da kaldığını söyledi.

– 650 kişi 3 bin 500 kişiye karşı durdu

Kıbrıs’a barışı getiren birliklerin içerisinde görev yapmanın onurunu yaşadığını ifade eden Aslan, şunları kaydetti:

“Kıbrıs gazileriyle gurur duyuyorum. O arkadaşlarımız, o günkü imkansızlıklara rağmen adeta her biri isimsiz kahramandı. 20 Temmuz sabahı harekat başladığında karada sadece 650 askerimiz vardı. Karşımızda ise tanklarla, toplarla, ağır silahlarla donatılmış 3 bin 500 kişilik bir Rum birliği vardı. Benim bulunduğum bölükte sadece 128 askerle bir alaya karşı direndik. Bizim uçaklara İncirlik’te bomba yükleniyordu fakat yakıt yoktu. Mersin Rafinerisi’nden yakıt ikmali yapılıp Kıbrıs’a hareket edilecekti. O günler çok zorluydu.”

– “Paraşütle mevzime inen askerle hemşehri çıktık”

Kıbrıs’taki günlerini unutamadığını anlatan Aslan, şöyle devam etti:

“Her yıl 20 Temmuz’da o şanlı sabahı hatırlıyorum. Şafakla birlikte Türk uçakları üzerimizden geçerek keşif yaptı. Arkasından Rumlar üzerimize yağmur gibi kurşun yağdırdı. Silahsız, cephanesiz kaldık ama iman gücüyle direndik. Sabah denizden ve karadan bomba yağdırıldı, havadan da Beşparmak Dağları bombalandı. Saat 10.00’da hava indirme birlikleri mevzilerimize atladı. Bir arkadaş paraşütle benim mevzime indi. O anda tanıştık, adı Mehmet Güneş, memleketi de tesadüfen Şanlıurfa, hatta benim köyümün yan köyündendi. İkimiz de çok sevindik. Üzerimize mermiler yağıyordu ama biz birbirimize sarıldık. Türkiye’deki durumu sordum, ‘Herkes kenetlendi, elindekini avucundakini askere vermeye çalışıyor.’ dedi. O arkadaşı 15.00’te Ercan Havalimanı’na götürdüler, ne yazık ki orada şehit oldu.”

– Göreve hazır

Aslan, zaman zaman da kentteki okullara giderek Kıbrıs’taki kahramanlık anılarını gelecek kuşaklara anlattığını söyledi.

Kıbrıs için tekrar göreve hazır olduğunu belirten Aslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çağırırlarsa bu yaşta koşa koşa yine giderim. Ben Şanlıurfalıyım, Kıbrıs’ı Şanlıurfa’dan daha iyi biliyorum. Arkadaşlarımı Ada’ya götürdüğümde onlara rehberlik ediyorum. Bazen orada doğan askerler bile bana soruyor. İki saat boyunca notsuz şekilde adayı anlatıyorum. Hem eski hem yeni isimleriyle tüm mekanları biliyorum. Biz orada gerçek Kıbrıs halkının hak sahibi olduğunu dosta düşmana gösterdik. Altın harflerle tarih yazdık. Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ne mutlu ki bizim de bu çorbada bir tutam tuzumuz oldu, bununla bir ömür gurur duyuyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: “Bizi acımasızca toplu mezarlara koyacaklardı”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye tarafından 51 yıl önce yapılan Kıbrıs Barış Harekatı’nın Ada’ya barış, huzur ve güven getirdiğini vurgulayarak, “(Rumlar) Bizi acımasızca toplu mezarlara koyacaklardı.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yılı ve 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Tatar, o dönemde Yunanistan’da idarede olan cuntanın, Kıbrıs’ı kendilerine bağlayarak “Büyük Yunanistan” kurma, Doğu Akdeniz’i Yunan gölü yapma hayalleriyle Rumları kışkırttığına işaret ederek, “Kıbrıs’ta asıl işgalci olan Yunanistan’dır. 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’ın komutan ve askerleri o dönemin Devlet Başkanı III. Makarios’a darbe düzenledi. Düşünebiliyor musunuz? Bir sonraki adım Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması ve Ada’daki Türklerin tamamen imha edilmesiydi.” diye konuştu.

Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapmasını 1963’ten 1974’e kadar 11 sene beklediklerini dile getiren Tatar, harekat öncesinde Kıbrıs Türk halkının oldukça zorlu süreç geçirdiğini söyledi.

Tatar, Kıbrıs’ta Rumların Türklere yönelik saldırıları ve katliamlarının Birleşmiş Milletler (BM) ile İngilizler tarafından sadece seyredildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Bizi acımasızca toplu mezarlara koyacaklardı. Zaten Kıbrıs Türkleri 1963’te soykırımdan geçti, 1974’te de soykırım olacaktı. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Bazıları abarttığımı düşünebilir fakat gerçek bu ki, Türkiye’nin gelmediği bir ihtimalde tümümüzü birkaç gecede toplu mezarlara koyacaklardı. O zaman böyle iletişim de yoktu. Anında olan şeylerin fotoğrafları dünyaya bugün olduğu gibi yayılmıyordu. O gün katledilsek bizler öldükten 3 gün sonra duyardı dünya. 1963’te çok insanımızı kaybettik dünya duymadan. BM sonradan geldi, İngilizler de iyi bir garantör değildi. Kıbrıs Türklerinin acımasızca katledilişini İngilizler üslerinden sessizce seyrettiler.”

Tatar, 19 Temmuz 1974’te kendileri için belirsizliğin, 20 Temmuz 1974’te Mehmetçiğin Kıbrıs’a çıkarma yaparak mücahitlerle buluşmasıyla yerini sevince bıraktığını anlatarak, 51 yıl önce yapılan Kıbrıs Barış Harekatı’nın Ada’ya barış, huzur ve güven getirdiğini söyledi.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türkü’nün yeniden doğuşu olduğunu dile getiren Tatar, bugün KKTC’nin Mavi Vatan’da geleceğe emin ve istikrarlı adımlarla yürüdüğünü kaydetti.

– “İngilizlerin nüfus siyaseti, Kıbrıs’ı Rumlaştırmaya çalıştı”

Tatar, 1878 yılından itibaren İngilizlerin Ada’ya Yunanistan’dan ve başka ülkelerden Rumların gelişini teşvik ettiğine dikkati çekerek, “İngilizlerin nüfus siyaseti, Kıbrıs’ı Rumlaştırmaya çalıştı. Kıbrıs’tan Türkler göçerken Karadeniz’den Pontuslular bile buraya getirildi. Kıbrıs’ı Yunanlılar, Girit ve Rodos’tan sonra 13. ada olarak görüyorlardı. Bu nedenle nüfus stratejisi izleyerek Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak istiyorlardı.” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türklerinin, Barış Harekatı ile Mehmetçik Ada’ya gelene kadar kadını ve erkeğiyle direniş ruhu içinde mücadele ettiğini vurgulayan Tatar, Kıbrıs Türkünün direnişiyle “Büyük Yunanistan” idealinin gerçekleşmesini engellediğinin altını çizdi.

– “Ana vatanımız her daim yanımızda”

Kıbrıs Türklerinin bugün artık geleceğe hem güven hem de huzur içinde bakabildiğini dile getiren Tatar, ana vatan Türkiye’nin her daim yanlarında olduğunu söyledi.

Tatar, Türkiye’nin Kıbrıslı Türkler için hiçbir zaman fedakarlıktan vazgeçmediğini ifade ederek, Anadolu’dan denizin altından borularla Ada’ya getirilen su, Ercan Havalimanı ve gelecekte Türkiye’den kabloyla getirilecek elektrik hizmetinin kendileri için önemli olduğunu anlattı.

Kıbrıs’a her zaman destek veren Türk milletine teşekkür eden Tatar, 20 Temmuz 1974’te şehit olanlara Allah’tan rahmet, gazilere sağlıklı ömür diledi.

Tatar, 51’inci yıl dönümü kutlanan Kıbrıs Barış Harekatı’nın kararını alan dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ve emeği geçen diğer devlet adamlarına da rahmet diledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam