Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

İsias Otel davasının altıncı duruşması 24 Aralık’ta

Published

on

Adıyaman’da 22 ay önce meydana gelen depremde 72 cana mezar olan İsias Otel davası devam ediyor.

İsias Otel davasının altıncı duruşması 24 Aralık’ta Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. İki gün olarak planlanan duruşma sonunda kararın açıklanması bekleniyor.

Türkiye’de 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremde, Adıyaman İsias Otel’de hayatını kaybeden Şampiyon Melekler ve tur rehberleri ile 10 yaralının aileleri tarafından 3 Ocak’ta başlatılan hukuk mücadelesi, suçluların “Olası Kast” suçuyla hüküm giymesi için 12 aydır kararlılıkla sürdürülüyor.

İsias Otel davasının altıncı duruşması için Başbakan Ünal Üstel, aileler ve siyasiler, Barolar Birliği ve gazetecilerden oluşan yaklaşık 100 kişilik heyet yarın Adıyaman’a gidiyor.

İsias Otel’in 3 Aralık’ta yapılan beşinci duruşmasında, mahkeme heyeti altıncı duruşmanın uzun olabileceğini öngörerek, celsenin iki günü geçmemek kaydıyla 24-25 Aralık’ta bitirilecek şekilde yapılmasına karar vermişti.

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, 24-25 Aralık’ta görüşülecek İsias Otel Davası’nın altıncı duruşması öncesi TAK muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı da TAK muhabirine yaptığı değerlendirmede, İsias Otel’in 24-25 Aralık’ta gerçekleştirilecek duruşmasının bugüne kadar katıldıkları en önemli duruşma olacağını ifade ederek, bu celseden karar çıkabileceğini kaydetti.

Aileler, Kıbrıs Türk halkı ve kendilerini temsil eden avukatların sanıkların olası kast suçundan
mahkum olmalarıyla ilgili çok yoğun hukuki çalışma ve girişimleri olduğuna dikkat çeken Esendağlı, mahkemenin geçen celse erteleme verirken, sanıkların bu yönde ek müdafaa yapmalarına ilişkin herhangi bir karar üretmediğine işaret etti.

Mahkemenin bu tavrı devam ederse olası kastla bir mahkumiyet vermesinin teknik olarak hatalı olacağını ifade eden Esendağlı, “Dolayısıyla bu duruşmada sanıklara ek savunma hakkı verilmesi, mahkemenin olası kasttan mahkumiyet verilebileceği olasılığını doğurur. Ancak bu bir ertelemeye sebep olur. Bunlar, duruşmanın kritik noktaları. Bizi ne beklediğini göreceğiz.” dedi.

Olası kastla alakalı olarak hazırlıklarının çok ciddi şekilde devam ettiğini söyleyen Esendağlı, şöyle konuştu:

“Hukuki imkanları zorlamak noktasında son hazırlıklarımız devam ediyor. Dosyaya son giren bilirkişi raporunun sanıkların olası kasttan mahkumiyetine sebebiyetine neden olacak çok ciddi kusurlar içeriyor. O şekilde detay içeriyor. Mahkemenin aksi yönde bir kararını üst mahkemeye götürmeyi kesin gözüyle görüyoruz. Bunu ileriki aşamalarda değerlendireceğiz.”

Esendağlı, son duruşmada bilirkişi raporunun dosyaya girmesi ardından savcının esasa ilişkin mütalaasını verdiğini anımsatarak, her iki tarafın avukatlarının da esas hakkındaki mütalaaya kendi cevaplarını vermek ve mahkemeye son beyanlarını yapmak üzere erteleme talep ettiklerini hatırlattı.

24-25 Aralık’ta gerçekleştirilecek duruşmada taraf avukatlarının esasa ilişkin beyanlarının alınacağını belirten Esendağlı, “Bu teknik olarak duruşmanın son aşamasına geldiğimizi gösteriyor.” dedi.

Bu arada geçen duruşmada mahkemenin aldığı ara kararlardan bir tanesinin de kamu görevlileriyle ilgili soruşturmanın ne aşamada olduğuna ilişkin savcılığa müzakere yazılması olduğuna işaret eden Esendağlı, onun ne aşamada olduğunu, müzakereye ne cevap verildiğini, kamu görevlileriyle ilgili davanın dosyalayıp dosyalanmadığının da bu duruşma aşamasında öğrenileceğini kaydetti.

Dosyaya hukuki mütalaalar anlamında her iki tarafından da yeni girişler yaptığını ifade eden Esendağlı, avukatların yapacağı beyanlardan sonra da mahkemenin davayı sonuçlandırarak, kararı okuma olasılığı olduğunu söyledi.

Esendağlı, şöyle konuştu:

“Karar çıkıp çıkmayacağını duruşmanın gidişatını ve sürenin yetip yetmeyeceğine göre anlayacağız. Mahkemenin bir erteleme verip vermeyeceğini bu anlamda anlayacağız. Gerçekten bugününe kadar katıldıklarımız içinde en önemli duruşma olacak.”

Dava öncesinde TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, Grand İsias Otel’de yaşanan cinayetin, bir doğal afetin ötesinde, açıkça usulsüzlükler zinciri sonucu olduğunu vurgulayarak, adaletin tam anlamıyla tecelli etmesi ve gerçek suçluların hesap vermesi için kararlılıkla seslerini yükselttiklerini vurguladı.

Karakaya, 6 Şubat 2023’te yaşanan deprem felaketinde hayatlarını kaybeden evlatları, öğretmenler ve velilerin adalet arayışı için bir kez daha Adıyaman’da olacaklarını söyleyerek, “Bizler, Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği olarak, en başından beri adalete olan inancımızı koruyoruz. Ancak bu adaletin gerçekleşmesi, sadece olası kast suçu üzerinden verilecek bir hükümle mümkün olacaktır. İsias Otel’i bir ölüm tuzağına çeviren sorumlular, bilinçli ihmalleriyle sevdiklerimizi bizden aldılar. Bu açık gerçeğe rağmen hafifletici yaklaşımları kabul etmemiz mümkün değildir.” dedi.

-“Karar, yapı güvenliği ve insan hayatına verilen değer açısından dönüm noktası olacak…”

Ruşen Karakaya, Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu dava sürecinde vereceği kararların,sadece kendiler için değil, Türkiye’de yapı güvenliği ve insan hayatına verilen değer açısından da dönüm noktası olacağını ifade etti. Karakaya, suçluların en ağır cezayı almasının gelecekte de benzer trajedilerin yaşanmaması için caydırıcı bir mesaj olacağını kaydetti.

Karakaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz aileler, 72 cana mezar olan bu yapının sorumlularından hesap sorulana kadar durmayacağız. 6 Şubat sabahından bu yana her gün, her an aynı acıyı yaşadık. Bu adalet arayışımız, sadece sevdiklerimizi kaybetmenin öfkesiyle değil, bir daha hiçbir annenin evladını kaybetmemesi için verilen bir mücadeledir.

Adalet arayışımızda yalnız olmadığımızı biliyoruz. Kıbrıs’tan, Türkiye’nin dört bir yanından ve pek çok farklı yerlerden aldığımız destek, bize güç ve umut veriyor. Türkiye halkını, davanın önemini hatırlamaya ve bu adalet mücadelesine omuz vermeye davet ediyoruz. Çünkü bu dava, yalnızca bizim değil, insan hayatının değerini savunan herkesin ortak davasıdır.”

-“Adalet, yalnızca suçluların en ağır cezayı almasıyla tecelli edecektir”

Bu davanın adaletin üstünlüğünü gösterecek bir emsal dava olması gerektiğini yineleyen Karakaya, sorumluların, olası kastla yargılanarak en ağır cezayı aldığı günü görene kadar mücadelelerinin devam edeceğini söyledi. Karakaya, “Çocuklarımıza, öğretmenlerimize ve sevdiklerimize verdiğimiz sözü tutacağız. Adalet, yalnızca suçluların en ağır cezayı almasıyla tecelli edecektir.” dedi.

-“Adalet İçin Ses Ver” etkinliği…

Adalet mücadelesine sahip çıkmak ve meleklere verilen sözleri yerine getirmek amacıyla kararlılıkla mücadelelerini sürdüren aileler, mahkeme öncesinde 20 Aralık Cuma akşamı Gazimağusa Namık Kemal Meydanı’nda Adalet İçin Ses Ver” etkinliği düzenledi.

Yüzlerce kişinin Namık Kemal Meydanı’nı doldurduğu etkinlikte, “Çocuklarımızı öldürdüler cezasını çekecekler…Bu gece sesimizi Türkiye’ye duyuralım. Adalet için tek yürek, tek ses” çağrısı yapıldı.

Etkinliğe, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, aileler ve çok sayıda vatandaş katılarak, destek verdi.

Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması 3-6 Ocak’ta, ikinci duruşması 26 Nisan’da, üçüncü duruşması 12 Haziran’da ve dördüncü duruşması ise 22 Ekim’de yapılmıştı.

İlk duruşmada aileler, sanıklar, tanıklar dinlenmiş, avukatlar savunmalarını yapmıştı. Dört gün süren ilk duruşma ardından, tek gün görüşülen ikinci ve üçüncü duruşmada, mahkeme ara kararlar almıştı.

İsias Otel davasının ikinci duruşması 26 Nisan’da Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülmüş ve 72 ölü, 8 yaralı olan ana dosya ile 2 yaralının daha olduğu ek dosya birleştirilmişti.

Mahkeme ikinci duruşmada, tutuklu sanıklar Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt ve Erdem Yıldız’ın tutukluluk hallerinin devamına, 8 sanığın adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasına, ayrıca Gazi Üniversitesi dışında mümkünse teknik bir üniversiteden yeniden bilirkişi raporu talep edilmesine karar vermişti.

28 Mayıs’ta Adıyaman Valiliği İl İdare Kurulu, İsias Otel dava dosyasından ayrılan Adıyaman Belediyesi’ndeki kamu görevlileriyle ilgili soruşturma izni vermişti.

Adıyaman Valiliği İl İdare Kurulu’nun gerekçeli kararına göre, yapı ruhsatında imzaları bulunan ve sorumlulukları tespit edilen Adıyaman Belediyesi’nin ilgili dönemlerdeki; Ruhsat Büro Teknisyeni, Ruhsat Büro Şefi, İmar Müdürü ve Belediye Başkan Yardımcılarından hayatta olan 4 kişi aleyhinde soruşturma başlatılması emredilmişti.

Adli tatil öncesinde 12 Haziran’da yapılan üçüncü duruşmada ise mahkeme, Grand İsias Otel’le ilgili yeni bir bilirkişi raporunun 9 Eylül Üniversitesi tarafından yeniden hazırlanmasını istemişti.

Mahkeme tutuklu sanıklar Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt, Erdem Yıldız’ın tutukluluk hallerinin devamına; diğer 8 sanığın ise adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasına, hakkında soruşturma izni çıkarılan kamu görevlilerinin dosyalarının akıbetinin öğrenilmesine karar verilmişti.

Öte yandan 4 Eylül’de, aralarında bilirkişilerin de bulunduğu heyet otel enkazının bulunduğu alanda inceleme yapmıştı.

Enkazdaki çalışmayı KKTC Gaziantep Temsilcisi Hakkı Emre Yunt, KKTC’nin Gaziantep Konsolosu Kerem İzmen, Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, KKTC Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, dernekten temsilciler ve diğer ilgililer takip etmişti.

Alınan karot örnekleri, tutanaklarla detaylı inceleme için üniversite heyetine teslim edilerek, alınan numunelerle ilgili hazırlanan raporlar, mahkeme heyetine sunulmuştu.

İsias Otel’in 22 Ekim’de gerçekleştirilen dördüncü duruşmasında ise, mahkeme tutuklu sanıklar Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt ve Erdem Yıldız’ın tutukluluk hallerinin devamına; diğer 8 sanığın ise adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasının devamına hükmetmişti.

Bunun yanında, mahkeme, hakkında soruşturma izni çıkarılan kamu görevlilerinin dosyalarının akıbetinin öğrenilmesine ve İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Bilirkişi Raporu’nun beklenmesine de hükmetmişti.

Dokuz Eylül Üniversitesi/İstanbul Teknik Üniversitesi heyeti tarafından hazırlanan bilirkişi raporu ise bir önceki duruşmanın hemen akabinde 28 Ekim’de açıklanmıştı. İsias Otel’in 3 Aralık’ta görülen beşinci duruşması ise bilirkişi raporundan sonraki ilk celse olmuştu.

Beşinci duruşma öncesinde Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Timuçin Köprülü, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Ekici, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkân Yalçın’dan oluşan Uzman Kurulu’nun hazırladığı hukuki bilimsel değerlendirme sonucu ise, 27 Kasım Çarşamba günü dava dosyasına girmişti.

3 Aralık Salı günü görülen İsias Otel beşinci duruşmasında ise, savcı mütalaasını sunmuş, avukatların talepleri dinlenmiş ve mahkeme heyeti sanık avukatlarının bilirkişi raporuna itirazlarına yönelik tüm taleplerini reddetmişti.

Mahkeme heyeti, ayrıca kamu görevlilerinin akıbetinin başsavcılığa sorulmasına dair bir müzakere yazılmasına karar vermişti.

Mahkeme ayrıca mazeretli avukatların mazeretini değerlendirirken 24 Aralık’ta başlayacak duruşmanın, karar celsesi olabileceğine ilişkin bir uyarı yapmıştı.

Bir önceki celsede, tutuklu sanıklar Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt ve Erdem Yıldız’ın tutukluluk hallerinin, 8 sanığın adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasının devamına karar verilmişti.

3 Aralık’ta görülen beşinci duruşmada, mahkeme bilirkişi raporuna ilişkin taleplerin reddi, kamu görevlileri ile ilgili soruşturmanın akıbetinin de sorulmasını da karara bağlamıştı.

Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12 Haziran tarihli ara kararıyla dosyanın sevk edildiği Dokuz Eylül Üniversitesi/İstanbul Teknik Üniversitesi heyeti tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, binanın yana doğru, yani çekiçleme etkisi ile çökmediği; binanın öne doğru, yani Atatürk Bulvarı’na doğru çöktüğü tespiti yapılmıştı.

Raporda, “yıkılmanın deprem kuvvetiyle alakası olmadığı, binanın bulunduğu parselde 1 saniyelik periyot üzerinde oluşan spektral ivmede değerlerinin 1998 Deprem Yönetmeliği’nde binanın bulunduğu yer için verilen tasarım ivme değerlerini aşmadığı; bina, 1998 Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılmış olsaydı, depremde yıkılmayacaktı” denilmişti.

Raporda, ilk kez asansörden bahsedilerek, asansörün yapılması için de statik hesap yapmadan, asmolen döşemede boşluk açılması, binanın temel kusurlarından biri olarak değerlendirilmişti.

Binanın yıkılmasının imalattaki eksik ve kusurlarla, yapım ve denetimdeki kusurlardan kaynaklandığına işaret edilen raporda ayrıca, daha önceki raporlardan KTÜ, raporunda kaçak katın önemine dikkat çekerken Gazi Üniversitesi, depreme etkisi olmadığını ifade etmişti; ancak bu raporda kaçak katın depreme etkisinden bahsedilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, başta Ahmet Bozkurt olmak üzere tüm sanıkların (bugüne kadar hiç tutuklanmayanlar dahil) kusurlu olduğu tespit edilerek, raporda Mimar Erdem Yıldız’ın, inşaat mühendisi Mehmet Göncüoğlu’nun ve inşaat mühendisi Hasan Aslan’ın da olaydaki katkısı ortaya çıkmıştı.

Raporda, Gazi Üniversitesi Raporu’na dayanak gösterilerek tahliye edilen Halil Bağcı’nın olayda kusursuz olmadığının, tam aksine bu yapıda alınması zorunlu olan 2001 tarihli statik hesap eksiğini gidermek için vermiş olduğu üç sayfalık baştan savma ve statik hesap özelliği taşımayan raporla binanın yıkılmasında temel belirleyicilerden olduğunun tespit edildiği vurgulanmıştı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Elektrik Müteahhitleri Birliği’nden havuz motor odalarıyla ilgili uyarı: “Yaz aylarında yangın ve çarpılma riski yükseliyor”

Published

on

By

Kıbrıs Türk Elektrik Müteahhitleri Birliği (KTEMB) yaz aylarında havuz motor odalarında elektrikle ilgili risklerin arttığına dikkat çekerek, önlemlerle ilgili hatırlatmada bulundu.

Kıbrıs Türk Elektrik Müteahhitleri Birliği’nin yazılı açıklamasında, havuz motor odalarında elektrikle ilgili risklerin özellikle yaz aylarında yüksek nem, yoğuşma, ısı ve korozyon gibi etkenlerle birleştiğinde ciddi yangın ve elektrik çarpması tehlikesi yarattığına dikkat çekildi.

Açıklamada, motor odasının elektrik odası olduğu hatırlatılırken, nemli ortamda çalışan tüm panoların IP koruma sınıfına uygun olması gerektiği vurgulandı.

Kaçak akım rölelerinin her yıl test edilmesi, pompaların çalışma sürelerinin izlenmesi, aşırı ısınmaya karşı termik korumanın devrede olması gerektiğinin belirtildiği açıklamada,  motor odasına yetkili kişiler dışında kimsenin girmemesi, ıslak elle pano kapağına dokunulmaması uyarısında bulunuldu.

Havuz motor odalarında elektrik kaynaklı risklere de işaret edilen açıklamada, yüksek nem ve yoğuşmanın elektrik panolarında yalıtım zafiyetine ve kısa devreye neden olabileceği, kablolarda ark oluşum riskini artırabileceği belirtildi.

Özellikle ıslak alanlarda topraklamanın kritik önemde olduğunun vurgulandığı açıklamada, koruma sistemleri yetersizse kaçak akımların ölümcül olabileceğine de dikkat çekildi.

Kabloların suya ve buhara dayanıklı olmamasının yangın veya çarpılma riskini artırdığının ifade edildiği Elektrik Müteahhitleri Birliği açıklamasında, aşırı çalışan pompaların motor sargılarında ısınma ve kontaktörlerde yapışmaya yol açabileceği de hatırlatıldı.

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

Çatalköy-Değirmenlik anayolundaki kazaların engellenmesinin ele alındığı “Dağ Yolu İnisiyatifi Toplantısı” düzenlendi

Published

on

By

Çatalköy-Esentepe Belediyesi, yıllardır ölümlü kazalarla gündemden düşmeyen Çatalköy Değirmenlik Anayoluyla ilgili sorunlar ve kazalara karşı çözüm yaratılması konusunda ülkede inisiyatif yaratmak amacıyla, ilgili kurum ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getiren bir toplantı düzenledi.

Acapulco Resort Otel’de yer alan toplantıya, bazı milletvekilleri, belediye başkanlar, ilgili kurum ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Çatalköy Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok, amaçlarının kavga ederek bir iş yapmak değil, tam tersi Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Dairesi,  birlikler, oda başkanlarından destek alarak,  ciddi çalışan bir örgütlenme içinde yolun bir an önce sağlıklı bir ulaşım yolu olmasına katkı sağlamak olduğunu vurguladı.

Çatalköy Değirmenlik yolundaki sorunların vatandaşların yaşamlarını tehdit eden bir boyuta ulaştığını dile getiren Kırok,  9 yıldır göreve gelen tüm hükümetlerin, bahis konusu yolla ilgili sözler verdiğini kaydetti.  

Yalnızca son altı ayda, 1 Ocak-30 Haziran tarihleri arasında bölgede 23 trafik kazası yaşandığını belirten Kırok, “Ama maalesef hâlâ bu konuda bir arpa boyu yol kat edemedik. Hepimiz birbirimize sadece nedenler sunuyoruz” diyerek gelinen noktaya tepki gösterdi.

Geçmişte söz konusu güzergahla ilgili tünel projesi olduğunu, duble yol projesinin üç şeride düştüğünü, daha sonra da yolun mevcut 2 şeridinin genişletilerek iyileştirilmesinin gündeme geldiğini anımsatan Kırok, bugün mevcut yolun bile çökme aşamasına geldiğini anlattı. 

Yolun özellikle Arapköy mevkiinde altyapısının çöktüğünü, bazı bölgelerde yağmur suları nedeniyle zemin boşaldığını, bariyerlerin çökerek dere yataklarına düştüğünü kaydeden Kırok, adım atılmaması halinde daha ciddi kazaların yaşanacağını aktardı.

Toplantıya Ulaştırma Bakanı ve Karayolları Dairesi Müdürü’nü de davet ettiğini belirten Kırok, “Neden bu ihalesi yapılmış yol bir türlü yapılamadı? Engeller neler? İstimlak mı? Parasal sorunlar mı? Yoksa bu işi üstlenecek firma mı yok?” diye sordu.

Yaptığı çağrının ardından birçok kişi ve kurumdan destek mesajları aldığını, bazı firmaların iş araçlarını bile gönüllü olarak vermeye hazır olduklarını söyleyen Kırok, belediyenin sınırlı imkânlarına rağmen yol kenarındaki temizlik çalışmalarını kendilerinin üstlendiğini ifade etti.

Çatalköy Değirmenlik yolunun, yaşamları tehdit eden bir ölüm yoluna dönüştüğünü  ve artık bu soruna ivedilikle çözüm üretilmesi gerektiğini vurgulayan Kırok, buna öncülük etmek için adım attıklarını  ifade etti.

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Seran Aysal da konuşmasında, vatandaşın trafik güvensizliği nedeniyle canına zarar gelmesinin kabul edilebilir bir konu olmadığını kaydetti. Merkezi yönetimin yollar konusunda adım atması gerektiğine dikkat çeken Aysal, yolun fiziki olarak bittiğini kaydetti.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Girne Değirmenlik yolunun yıllardır yapılmamasının nedeniyle ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, sorunun hem sosyal hem ekonomik açıdan bütünlüklü olarak projelendirilerek çözülmesi gerektiğini kaydetti. 

Yol için gerekli kaynağın geleceği yerin belli olduğunu söyleyen Gürcafer, çalışmanın projelendirilmesi aşamasına,  KKTC’deki paydaşların çok boyutlu şekilde müdahil olarak, projenin rant amaçlı değil doğru amaca hizmet edecek bir projeye dönüşmesi sağlanması gerektiğini vurguladı.

Değirmenlik Akıncılar Belediye Başkanı Ali Karavezirler de, Dağyolu olarak bilinen  Girne Değirmenlik anayolunun yıllardır güvenli bir hale getirilemediğini belirterek, en  büyük sorunun istimlakler konusu olduğunu ifade etti.

Yıllardır göreve gelen hükümetlerin, bu konuda hiçbir adım atmadığını dile getiren Karavezirler, bugün toplantıyla oluşturulan inisiyatif ve hazırlanacak sonuç bildirgesinin itici güç yaratmasını diledi.

25 ton sınırlamasına rağmen, her gün yolu 40-45 tonluk araçların kullanmasının, yolda ciddi bir tahribata yol açtığını kaydeden Karavezirler, taş ocaklarının bulunduğu beldeler olan Değirmenlik Akıncılar ve Dikmen Belediyelerinin ilgili bakanlıkla çıktıkları kantar ihalesinin 2 ay içinde sonuçlanacağını anımsattı.

Girne Değirmenlik yolunun yapılmasıyla ilgili merkezi hükümetin artık somut adım atması gerektiğini vurgulayan Karavezirler, belediye olarak projede her türlü sorumluluğu almaya hazır olduklarını belirtti. 

Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul da, Girne Değirmenlik anayolundaki sıkıntının, ülkedeki hızlı gelişime altyapının ayak uyduramamasından kaynaklanan sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak, hayati boyuta ulaşan sorunun yıllar önce çözülmüş olması gerektiğini ifade etti.

Ülkede yapılan her şeyin popülizmle şekillendiğini, bugün yaratılan koşulların sebebinin de siyasal tercihler olduğunu ifade eden Şenkul, bu sebeple konuyu siyasi zeminden uzaklaştırarak çözüm aramanın tatmin edici bir sonuç vermeyeceğini söyledi.

Yolda yaşanan kazalarla ilgili sadece kamyoncular, taş ocakları, betoncuları günah keçisi ilan etmenin doğru bir yaklaşım olmadığını, suçlunun gerek siyasi tercihler gerekse farklı sebeplerle, ülkenin önceliği olan altyapıların planlamasını yapmayan toplumun geneli olduğunu kaydeden Şenkul,  ülkede bu zihniyetin değişmesi gerektiğini belirtti.

Kıbrıs Türk Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, Girne Değirmenlik Anayolundan kaynaklanan sorunların ticari kaygılar, turizm sektörüne yaratılan sıkıntıları aşarak,  vatandaşlar için hayati tehdit boyutuna ulaştığını kaydederek, bu sorunun çözümünün ülkenin önceliği olması gerektiğini dile getirdi.

2026 yılında bölgede 3 otelin daha hizmete gireceğini, bunun da bölgede trafik yoğunluğu ve kaza ihtimalini daha da arttıracağını söyleyen Çağıner, bunun engellenmesi gerektiğini söyledi.

Toplantıda merkezi yönetimden katılım olmamasını eleştiren Çağıner, “Amacımız  kaliteli  lüks yolarda  gitmek değil,   canımızı koruyarak  seyahat etmek” diyerek bu sorunun çözülebilmesi için merkezi, yerel yönetim ilgili kurum kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin iş birliğinin büyük önem taşıdığını vurguladı.

CTP Milletvekili Sami Özuslu da konuşmasında, vizyon, kısa, orta ve uzun vadeli planlamaların olmadığı yerlerde atılacak adımların, günü birlik tedbirler olmaktan öteye gidemeyeceğini vurgulayarak, trafik kazaları konusunda ciddi mücadele vererek, ülkede, ölümleri minimuma çeken ülkelerin örnek alınması gerektiğini vurguladı.

Mevcut hükümetin, söz konusu yol için sırasıyla, duble yol, 3 şerit, sonra tünel projelerini ortaya attığını, ardından mevcut 2 şeridinin genişletilerek iyileştirilmesi için ihaleye çıkıldığını ancak bunun da yarım kaldığını dile getiren Özuslu, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, Trafik Dairesi ve Karayolları dairesi temsilcilerinin toplantıya katılmamasını eleştirdi.

Dağ yolunun katliam gibi kazaların yaşandığı bir ölüm yoluna dönüştüğünü dile getiren Özuslu, hayat bulacak projelerin, ülke  hassasiyetleri ve ihtiyaçları doğrultusunda ,ülkedeki şehir plancıları , mühendisler ve yetkili merciler tarafından değil, Ankara’dan hazırlandığı sürece amaca hizmet edecek başarılı  altyapı projelerinin hayat bulmasının zor olduğunu söyledi.

Ülkede ciddi bir plansızlık yaşandığını, nüfusun son olarak asker ve öğrenciler hariç 590 bin  olarak kayıtlı araç sayısının da 450 bin olarak açıklandığını anımsatan  Özuslu, küçük yaşlarda ailesini bir trafik kazasında kaybeden ve  bunun acısını yaşayan bir birey olarak bu konuda bir an önce adım atılmasını istedi.

Kıbrıs Türk Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ayer Yarkıner, son 2 yılda trafikte can kaybının iki buçuk katı arttığını anımsatarak, odanın 5 yılını güvenli trafik ve güvenli ulaşım konusuna konsantre olarak, 2019 ve 2025’yıllarında 2 çalıştay gerçekleştirdiğini kaydetti.

Trafiğin kan gölüne dönmesinin  sadece yollara bağlanamayacağını  dile getirerek, ülkede  yollar araçlar, yasalar, sürücülerin hiç birinin  güvenli trafik için yeterliliği olmadığını vurgulayan Yarkıner, odanın hazırladığı teknik raporla ilgili sunum gerçekleştirdi.

Yarkıner’in konuşmasının ardından, Çatalköy Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok’un çağrısıyla gerçekleşen toplantıda,  oda temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, birlikler, dernekler, bölge halkının katılımıyla gerçekleşen toplantıda, teknik çalışmaya geçildi.

Toplantının ardından hazırlanacak sonuç bildirgesi ise, daha sonraki günlerde Bayındırlık ve Ulaştırma bakanlığı ve kamuoyuyla paylaşılacak.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hemşireler ve Ebeler Sendikası, pazartesi Dr. Burhan Nalbantoğlu ile Girne Akçiçek hastanelerinde bir günlük uyarı grevine gidiyor

Published

on

By

Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası, sağlıktaki talepleri yerine getirilmediği gerekçesiyle, pazartesi günü Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi ile Girne Akçiçek Hastanesi’nde bir günlük uyarı grevi yapacağını duyurdu.

Sendikadan yapılan yazılı açıklamaya göre, her iki hastanede yoğun bakım servisleri haricinde, poliklinik servisleri ile tüm birimlerde 07.00–14.00 saatleri arasında grevde olunacak.

Ek mesaiye kalmama eylemi ise üyelerin kendi kararına bağlı olarak Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası’nın üyelerinin bulunduğu tüm hastanelerde yapılacak.

Taleplerinin sadece sağlık çalışanları için değil nitelikli sağlık hizmetine erişim için elzem olduğunu kaydeden Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası, grev nedenlerini ise şöyle sıraladı:

“Kamu Sağlık Çalışanları Yasası uyarınca kişisel ödenek, özel tahsisat ve görev ödeneği alma haklarına ilişkin kurallar çerçevesinde Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası’nın hazırladığı yasa değişiklik önerisinin yürürlüğe girmesi için gerekli çalışmaların yapılmaması; hemşire lojmanlarının yıkılması ve yerine yenisinin yapılmayacağının açıklanması; Kamu Sağlık Çalışanları Yasası kapsamındaki sınav tüzüğünün Kamu Görevlileri Yasası’ndan ayrılarak yeniden düzenlenmemesi; nöbet devri sırasında kaybedilen zamanın çalışma saatlerine eklenmemesi; ameliyathanede çalışan hemşirelere radyasyon izni verilmemesi; ek mesailerin zamanında ödenmemesi; personel eksikliklerinin giderilmemesi, hemşire ile ebelerin iş yükünün sürekli artırılması; geçici personelin haklarını güvence altına alacak yasanın Meclis’ten geçirilmemesi; yönetim kadrolarının baskı uygulamaları ve geçmiş dönemde anlaşma sağlanan Uzlaşı Kurulu kararlarına uyulmaması..”

 

Devamını Oku

Trending

Reklam