Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Polonya, yarın AB Konseyi dönem başkanlığı devralacak

Published

on

Avrupa Birliği’nin (AB) gelecek 5 yılına yön verecek yeni yönetim göreve başlarken, dönem başkanlığını devralan Polonya, 6 ay boyunca en öncelikli konunun “güvenlik” olduğu gerekçesiyle Avrupa’nın savunma sanayisini güçlendirmeye, bu alandaki harcamaları teşvik etmeye odaklanacak.

Yarın AB Konseyi’nin dönem başkanlığı Macaristan’dan Polonya’ya geçecek.

Polonya 2011’de ilk kez üstlendiği bu görevi, 1 Temmuz’a kadar sürdürecek.

Yılda iki kez AB’ye üye ülkeler arasında dönüşümlü olarak üstlenilen dönem başkanlığı, son 6 aydır Macaristan’ın liderliğinde oldukça çalkantılı geçti.

Son dönemde hemen her konuda Brüksel’e aykırı tutum takınan Budapeşte yönetimi, dönem başkanlığına ilk günlerinden itibaren gergin başladı ve verimli bir süreç yaşanmadı.

Bunun diğer önemli bir nedeni de Avrupa Parlamentosu seçimlerin henüz yapılmış ve yeni AB yönetiminin oluşum safhasında bulunmasıydı.

AB’yi gelecek 5 yılda yönetecek yeni ekip, tümüyle 1 Aralık’ta görevine başladı.

Dolayısıyla Polonya dönem başkanlığı, büyük beklentilerle başlayacak.

Varşova, 6 ay boyunca yeni AB yönetiminin karar alma organına liderlik ederek, Birliğin gelecek 5 yılı için ilk hedeflerin belirlenmesinde önemli rol oynayacak.

Brüksel ve Varşova, Aralık 2023’te göreve gelen Donald Tusk yönetiminden oldukça umutlu.

Zira AB için Polonya ile Macaristan uzun süredir aynı kefedeydi, Brüksel-Varşova hattı en az Brüksel-Budapeşte kadar gergindi.

AB, Polonya hükümetini 2019’daki yargı reformu çerçevesinde özellikle yargıçlara yönelik disiplin mekanizması kurmak, bu yolla yargıçları etki altında bırakmak ve yargının bağımsızlığına zarar vermekle suçluyordu.

AB Komisyonu, Polonya’ya karşı AB Adalet Divanı nezdinde dava açmış, mahkeme de Komisyonu haklı bularak, bu ülkenin AB hukukunu çiğnediğine karar vermişti. Bunun üzerine Komisyon, Haziran 2023’te Polonya’nın AB Konseyinde oy hakkının elinden alınmasıyla sonuçlanabilecek “ihlal prosedürü” başlatmıştı. Komisyon, Polonya’nın AB bütçesinden alacağı yaklaşık 113 milyar avroluk fonu dondurmuştu.

Ancak Tusk’un görevdeki 5. ayında AB Komisyonu, ihlal prosedürünü sonlandırdığını duyurdu.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen 6 Mayıs’ta, aynı siyasi çizgide yer aldığı, kişisel olarak da yakın ilişkileriyle bilinen Tusk yönetimiyle birlikte Polonya’ya yönelik yaklaşımın tümüyle değiştiğini, “Bugün Polonya için yeni bir sayfa açılıyor. 6 yılı aşkın bir sürenin ardından 7. Madde prosedürünün kapatılabileceğine inanıyoruz. Başbakan Donald Tusk’u ve hükümetini bu önemli atılımı dolayısıyla tebrik ediyorum.” sözleriyle ifade etti.

– Polonya dönem başkanlığının öncelikleri

Rusya-Ukrayna savaşından en çok etkilenen ve Belarus’a komşu AB ülkesi Polonya’nın önceliği “güvenlik” olacak.

Sloganını, “Güvenlik, Avrupa!” olarak belirleyen ülke, 2024’te bütçesinden savunmaya en çok pay ayıran NATO ülkesi olmuştu.

Polonya, AB ülkelerini bu yönde teşvik etmeye, Avrupa savunma sanayisini güçlendirmeye odaklanacak. Komşusu AB’nin dönem başkanlığını devralırken, Ukrayna’daki güvenlik durumu ise her zamankinden gergin seyrediyor. Bir yandan Rusya tüm cephe hattı boyunca saldırılarını şiddetlendirirken diğer yandan ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı uzun menzilli füzelerin Rusya topraklarında kullanımına izin vermesiyle Ukrayna, Rusya’ya yönelik saldırılarını artırdı.

Polonya’nın başkanlığının başlamasından üç hafta sonra Donald Trump’ın ABD başkanı olarak yemin edecek olması hem Brüksel hem de Kiev’e yardımların artırılmasını savunan Varşova için büyük risk arz ediyor.

Gelecek yıl GSYİH’sinin yüzde 4,7’sini savunmaya harcamayı hedefleyen Varşova, Trump’ın daha fazla harcama yapma talepleriyle karşı karşıya kaldığında diğer birçok ülkeden daha rahat bir konumda.

Son dönemde savunma sanayisini güçlendirme ve savunma harcamalarını artırma planları yapan Brüksel, Varşova’dan diğer üye ülkeleri de aynı hedefe yönlendirmesini bekliyor.

Polonya bu noktada dikkate değer bir rol model olarak hizmet ediyor.

AB Komisyonu, Polonya başkanlığı sırasında savunma hakkında bir politika belgesi yayınlamayı planlıyor.

Polonyalı yetkililer, Ukrayna’da şiddetlenen savaş ve ABD’de Trump yönetiminin yanı sıra Şubat 2025’te Almanya’da yapılacak seçimler ve Orta Doğu’daki durumu da hesaba kattıklarını, bu nedenle dönem başkanlığının ana mesajının güvenlik olacağını ifade ediyor.

– Hibrid tehditlere karşı mücadele, enerji ve bilgi güvenliği

Polonya ayrıca AB’nin dış sınırlarındaki göç ve güvenlik zorluklarını kapsamlı bir şekilde ele almak, düzensiz göçü azaltmak ve geri göndermelerle ilgili prosedürleri etkinleştirmek için yeni çözümler üzerine çalışmaya hazırlanıyor.

Polonya, komşusu Belarus’un göçmenleri silah olarak kullandığını, hibrid bir savaş ile karşı karşıya olduğunu, bu nedenle Birliğin göçe yaklaşımının değişmesi gerektiğini vurguluyor.

Bu anlamda Polonya, ekimde Rusya veya Belarus’tan gelen sığınma taleplerini geçici olarak durdurmak için Brüksel’in desteğini almıştı.

Varşova, karşı karşıya olduğu hibrid savaş araçlarından diğer biri olan dezenformasyonla da mücadele etmeye hazırlanıyor.

Özellikle üçüncü ülkelerin AB bilgi sistemlerine müdahalesini içeren kriz durumlarıyla başa çıkmak için tedbirler önerecek olan Polonya, güvenli dijital hizmetlerin geliştirilmesi konusuna eğilecek.

Polonya dönem başkanlığı, dezenformasyona ve bilgi manipülasyonuna karşı mücadelede üye ülkeler arasında koordinasyonu güçlendirmeye, AB’nin siber uzaydaki düşmanca eylemlerin etkilerini önleme ve azaltma yeteneğini geliştirme üzerine de çalışacak.

Diğer yandan Rus enerjisine olan bağımlılığı azaltmayı amaçlayan Polonya, AB’de enerji fiyatlarını düşürmek, AB ve çevresindeki enerji altyapısının fiziksel güvenliğini ve siber güvenliğini artırmak, AB’de temiz enerji kaynaklarının geliştirilmesi için eşit bir rekabet ortamı sağlamak amacıyla adımlar atmayı hedefliyor.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Gazze’ye yardım için yola çıkan gemiye saldırı İstanbul’da protesto edildi

Published

on

By

Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği üyeleri, Özgürlük Filosu Koalisyonunun (Freedom Flotilla Coalition-FFC) Gazze’ye insani yardım ulaştırma hedefiyle yola çıkan gemisine Malta yakınlarında insansız hava aracıyla saldırı düzenlenmesini protesto etti.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını sona erdirmek için dünyanın farklı yerlerinden kampanya ile inisiyatiflerin bir araya gelmesiyle oluşturulan ve olası tehlikelere karşı gizli tutulan FFC yardım gemisinin Malta yakınlarındaki uluslararası sularda insansız hava araçlarının saldırısına uğramasına tepki amacıyla İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu önünde gösteri düzenlendi.

Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından gruptakiler, ellerindeki pankartlarla İsrail aleyhine slogan attı.

– Dernek başkanı Songür gemiden canlı bağlantıyla yaşananları anlattı

Saldırıya uğrayan gemide bulunan Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği Başkanı Beheşti İsmail Songür, protestoya canlı bağlantıyla katılarak, gemide yaşananları aktardı.

Gemiye tekrar bir saldırı yapılmasını beklediklerini kaydeden Songür, protestocu gruba, “Orada İsrail’e karşı göstereceğiniz destek bizler için koruma kalkanı olacak.” dedi.

Songür, Gazze’ye destekten vazgeçmediklerini, gerekirse aylarca limanlarda kalacaklarını, denizin ortasında yatacaklarını ve bu gemileri İsrail’in sınırlarına yığacaklarını belirtti.

Derneğin Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Ekrem Kubilay Karadeniz ise yalnızca sivil aktivistlerin bulunduğu ve amacı Gazze’deki ablukayı kırmak, bölgede yaşanan insan hakları ihlallerine dikkati çekmek olan gemiye, İsrail tarafından iki ayrı dron saldırısı düzenlendiğini söyledi.

Karadeniz, “Gemi limandan ayrılmadan önce, elektrik sistemine ve iletişim altyapısına yönelik saldırılar gerçekleştirilmiş, geminin dünyayla bağlantısı kesilmeye çalışılmıştır.” bilgisini verdi.

Saldırının uluslararası kamuoyunda geniş yankı bulduğunu ifade eden Karadeniz, “Tıpkı Mavi Marmara’da olduğu gibi, İsrail bu saldırısıyla bir kez daha kendi ayağına sıktı. Dünya, İsrail’in hukuk tanımaz ve saldırgan tutumunu bir kez daha görmüş oldu.” diye konuştu.

Özgürlük Filosu’nun, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yaşanan sivil kayıplara dikkati çekmek ve insani yardım ulaştırmak amacıyla Tunus’tan yola çıktığını anımsatan Karadeniz, geminin Malta Limanı’ndan katılacak yeni aktivistlerle Akdeniz’e açılacağını aktardı.

Grup, daha sonra konsolosluk önünden ayrıldı.

Devamını Oku

Dünya

Guterres’ten yapay zekanın basın özgürlüğü için ciddi riskler oluşturduğu uyarısı

Published

on

By

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, yapay zekanın basın özgürlüğü açısından ciddi tehditler barındırdığı uyarısında bulundu.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla X’teki hesabından açıklama yapan Guterres, basın özgürlüğünün benzersiz bir tehdit altında olduğunu belirtti.

Guterres, paylaşımında “Yapay zeka, ifade özgürlüğünü destekleyebilir ya da bastırabilir. Önyargılı algoritmalar, açık yalanlar ve nefret söylemleri internetin mayınlarıdır.” ifadelerini kullandı.

Guterres, dijital tehditlerle mücadelenin en etkili yolunun doğrulanmış gerçeklere dayanmak olduğunu vurgulayarak, doğruluk ve tarafsızlık ilkesine bağlı haberciliğin önemine dikkati çekti.

BM tarafından 1993 yılında alınan kararla 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmaya başlandı.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün bu yılki teması ise “Cesur Yeni Dünyada Habercilik: Yapay Zekanın Basın Özgürlüğüne ve Medyaya Etkisi” olarak belirlendi.

Devamını Oku

Dünya

Prens Harry, ailesiyle barışmak istediğini söyledi

Published

on

By

İngiltere Kralı 3. Charles’ın oğlu Sussex Dükü Prens Harry, ailesiyle barışmak istediğini belirtti.

Kraliyet Ailesiyle yaşadığı sorunların ardından ABD’de yaşamaya başlayan Prens Harry, kendisine sağlanan polis koruması seviyesinin düşürülmesi kararını taşıdığı mahkemenin karar duruşması ardından BBC’ye açıklamalarda bulundu.

Prens Harry, ailesiyle olan ilişkilerine yönelik değerlendirmelerde bulunarak, “Bazı aile üyelerimle aramda çok sayıda anlaşmazlık vardı.” ifadelerini kullandı.

Prens, Kraliyet Ailesi’ni affettiğini ancak 2023’te yazdığı anılar yüzünden ailesinin kendisini affetmediğini söyledi.

Prens Harry, “Ailemle barışmak istiyorum. Kavgayı sürdürmenin bir manası yok. Hayat çok değerli. Babamın (Kral Charles) ne kadar ömrü kaldığını bilmiyorum ama bu koruma meselesi yüzünden benimle konuşmuyor. Barışmak iyi olurdu.” ifadelerini kullandı.

– “Memleketimi çocuklarıma gösteremeyecek olmaktan dolayı üzüntü duyuyorum”

Kendisine sağlanan polis korumasının kaldırılması ve güvenlik seviyesinin düşürülmesini taşıdığı mahkemeyi kaybetmesinin kendisi açısından üzücü olduğunu aktaran Prens Harry, “Şu an ailemi İngiltere’ye güvenli şekilde getirmem imkansız. Eşimi ve çocuklarımı İngiltere’ye getirebileceğim bir dünya göremiyorum.” dedi.

İngiltere’yi özlediğini anlatan Sussex Dükü, “Memleketimi çocuklarıma gösteremeyecek olmaktan dolayı üzüntü duyuyorum.” diye konuştu.

Prens Harry, Başbakan Keir Starmer ve İçişleri Bakanı Yvette Cooper’dan kararı gözden geçirmesini isteyeceğini de kaydetti.

Eşiyle ABD’ye taşınma kararı almalarının ardından koruma seviyesinin düşürüldüğünü hatırlatan Prens Harry, bu kararın Kraliyet Ailesine geri dönmeleri için alındığını savundu.

Prens Harry, “Hükümet de olsanız, Kraliyet Ailesi de olsanız, babam ya da ailem de olsanız tüm farklılıklara rağmen güvende olduğumuzdan emin olmak istemez misiniz?” diye sordu.

Sussex Dükü Prens Harry ve eşi Meghan Markle, 2020 yılında Kraliyet Ailesiyle yaşadıkları sorunları öne sürerek kraliyet görevlerinden ayrılmış ve ABD’ye taşınmaya karar vermişti.

Dük ve Düşese verilen yüksek düzeyli polis koruması seviyesi düşürülmüştü.

Devamını Oku

Trending

Reklam