Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

62 yıllık tiyatro sanatçısı Ayla Haşmetli, meslektaşları için güzel bir tiyatro binası istedi

Published

on

1950’lilerin sonunda gittiği Ankara Devlet Konservatuarı’ndan Kıbrıslı Türklerin ilk kadın tiyatro sanatçısı olarak mezun olan Ayla Haşmetli, meslektaşlarının bir an önce yeni tiyatro binasına kavuşmasını istedi.

Haşmetli, sevgiyle, tutkuyla başladığı meslek hayatını 40 yaşına gelmeden noktalasa da “Kıbrıs’ta sahneye çıkmak beni çok mutlu etti… Bu mesleği başka ülkede yapmak istemezdim” dedi.

Peki, adı sorulduğunda cevap vermeye dahi çekinirken nasıl oldu da tiyatroyu seçti?

Anlattığına göre, yeteneğini komşularının kızı sayesinde keşfetti. Önce radyoyla tanıştı, sonra da ona Ankara’nın yolu açıldı.

Babası Kıbrıs’tan hiç çıkmamış, okuma-yazma bilmeyen bir adamdı ama onu elinden tuttu, konservatuara götürdü.

Tiyatro eğitiminin bel kemiği sayılan diksiyon Ayla Haşmetli’yi zorladı ve bu dersten kaldı. Okuldan uzaklaştırılacakken Türkiye’nin Eğitim Bakanı’ndan randevu alarak görüşmeye gitti. “Burada değil, Kıbrıs’ta tiyatro yapacağım” dedi ve bu ders için bütünleme yapılmasını istedi.

Bu görüşme mi yoksa araya başkanlarının da girmesi mi, bilinmez ama talebine olumlu yanıt geldi ve eğitimine devam edebildi.

“Hem cefa, hem sefa gördüm… ” dediği 84 yıllık hayatını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlatan Ayla Haşmetli, şubat ayında İstanbul’da Türk Dünyası’nın “En İyi Kadın Tiyatro Oyuncusu” ödülünü de aldı, hatırlanmanın değerli olduğunu söyledi.

Meslekte 62 yılı geride bırakan Ayla Haşmetli, “Hayatımda yaptığım en doğru şeyin bu olduğuna eminim” dedi.

– “Anlatsam da tasavvur edemezsiniz”

Ülfet-Haşmet çiftinin beş çocuğundan biri olarak 1942’de Köşklüçiftlik’te dünyaya gelen Ayla Haşmetli (Haşmet), doğup büyüdüğü mahallede yaşıyor hâlâ…

Köşklüçiftlik’in o yıllardaki halini gülümseyerek hatırlayan Haşmetli, “Buraları anlatsam da tasavvur edemezsiniz… Sayılı birkaç ev… Her yer tarla… Okula, boyumuz geçen ekinlerin arasından geçip giderdik…” dedi.

– Hayatını komşuları ve okuduğu o şiir değiştirdi

İçine kapanık, ismi sorulduğunda yüzü kızaran, sınıfta parmak kaldırmaya utanan Ayla Haşmetli’nin hayatını, komşuları ve o evde okuduğu bir şiir değiştirdi.

“Evimizin yanındaki konağa, Mağusa’dan yaşlı bir karı-koca taşındı. Alime Hanım Teyze ve Fadıl Bey Amca… Beni evlatları gibi gördüler. Sık sık onlara gitmeye başladım. Kızları Şule, tahsil için gittiği Londra’dan dönünce radyoda (Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu) çocuk programı yapmaya başladı. Bir gün ona şiir okumamı istedi. O şiir bana radyonun kapılarını açtı, hayatım değişti.”

-“Başka bir Ayla…”

Henüz 5’inci sınıfa giderken (Selimiye İlkokulu) radyoda skeçler, piyesler, hikayeler okumaya başladı Ayla Haşmetli.

“Aydınlandım, yeniden doğdum. Bende olanı ben de bilmezdim, yeteneğimi fark ettim. Başka bir Ayla çıktı ortaya. Benden sonra radyoya başka çocuklar da gelmeye başladı. Okuldan çıkardık, Girne Kapısı’ndan otobüse binip radyoya giderdik. Para da kazanırdık. “

Ortaokula (Atatürk Ortaokulu) başladığında da radyodan kopmadı, radyonun yanı sıra o yıllarda kurulan televizyonda küçük skeçler canlandırdı Ayla Haşmetli, spikerlik de yaptı ve aslında ona Ankara’nın yolunu da bu açtı.

“Şule Abla, radyondan Hakkı Abi (Süha) ile evlendi. Hakkı Abi de Şule Abla gibi benimle çok ilgilenirdi. ‘Seni Ankara’ya gönderelim, ister misin?’ diye sordu. Babamla konuştu, mezun olup dönünce iyi bir maaşla radyoda işe başlayacağımı söyledi. Bu da babamın hoşuna gitti…”

-Kıbrıs’tan Ankara’ya…

Hakkı Süha, Ayla Haşmetli’ye Ankara’da ona yardım edebilecek Suat Taşer, Nüzhet Şenbay gibi isimler de verdi ve baba-kız öyle çıktı yola.

“Kıbrıs’tan ayrılmak benim için sürpriz oldu. Merak da vardı tabii, bakalım neler olacak? Adana’ya oradan da Ankara’ya geçtik. Babam Ankara’da etrafına bakındı ve ‘Seni burada mı bırakacağım Ayla?’ dedi…”

-İlk 11’e kaldı

Bir süre halasının kızının yanında kalan, Hakkı Süha’nın verdiği isimlerin yanına giderek dram ve komedi tiradı (tiyatrodaki uzun konuşma) ve bir şiirle konservatuar sınavına hazırlanan Ayla Haşmetli, Kıbrıs’a gelen filmler sayesinde tanıdığı Cüneyt Gökçer ve Yıldız Kenter gibi duayenlerin yer aldığı jürinin önüne çıktı.

100 kişiyle birlikte sınava giren, ilk 11’e kalarak Ankara Devlet Konservatuarı’nda eğitim almaya hak kazanan Ayla Haşmetli, aynı günlerde Kıbrıs’ta girdiği bir sınavın neticesiyle Bursa’da da lise okuma şansı kazandı.

“Bir seçim yapmak zorunda kaldım ve konservatuvarı seçtim. Sevdiğim işi yapacaktım ve ortam güzeldi. O dönemde konservatuarda benden başka Kıbrıs’tan sadece bir öğrenci vardı, o da operadaydı. Ankara’da yatılı kaldım…”

-Diksiyon dersinden geçemeyince Eğitim Bakanı’ndan yardım istedi… “Hem anlattım, hem ağladım”

Hülya Koçyiğit, Kartal Tibet gibi Yeşilçam’a damga vuran isimlerle de aynı konservatuarda eğitim gören Ayla Haşmetli, özellikle diksiyon dersinde zorlandı.

“Bu dersi geçemedim diye okula devam edemeyecektim. Mecbur Kıbrıs’a döneceğim… Çok üzüldüm. Yeğenim Jale’nin eşi, (Mustafa Renksizbulut) bürokrattı. Onun sayesinde dönemin Eğitim (Maarif) Bakanı’ndan randevu aldık. Hem anlattım, hem ağladım… ‘Ben Kıbrıs’ta tiyatro yapacağım, burada sahneye çıkmayacağım’ dedim… Ülkeye döndükten kısa süre sonra ‘bütünleme sınavı yapılacak’ diye bir haber geldi. Bilemiyorum, belki başkaları da uğraştı bu iş için… Ankara’ya gidip sınavı geçtim.”

-İşsiz kaldı… Öğretmenlik yaptı

Ayla Haşmetli, Ankara Devlet Konservatuarı’nın hazırlıkla birlikte 5 yıl olan eğitiminin 3 yılını tamamlayarak orta bölümden mezun oldu. Toplumlar arası olaylar çıkınca yüksek bölüme devam edemedi.

“Kıbrıs’a dönünce işsiz kaldım. Yatılı okuduğum için mecburi hizmet yapmam gerekirdi. Maarif Müdürü ile görüştüm, tiyatro diye bir kurum olmadığından öğretmen kadrosuna aldılar beni. Öğretmen Koleji’nde diksiyon dersi vermeye başladım… Olaylar çıktığında bir dönem de Yiğitler köyünde kaldım, burada ilkokul öğretmenliği yaptım…”

-“Zorluk çekmedim dersem yalan olur…”

1963 olayları başlayınca halka moral vermek üzere şimdiki Cumhurbaşkanlığı’nın avlusunda, büyük bir garajda radyo kuruldu. Ayla Haşmetli’nin arabası da dahil sokaklardaki tüm arabaların aküleri bunun için söküldü.

“Üner (Ulutuğ), Kemal (Tunç), ben… Halka moral vermek için radyoda şiirler okuduk… Bir süre sonra garajdan çıkıldı, Posta Dairesi’ne geçildi. Amatör tiyatrocularla konservatuvar mezunları bir araya geldi. Üner Ulutuğ ve Ahmet Tolgay gibi isimlerin yazdığı milli oyunları sahneledik. Tiyatroya hevesli bazı arkadaşlara kurslar açtık. Maarif Dairesi’ne bağlıydık o zaman. Salonumuz yok. Atatürk İlkokulu’nun salonunu tahsis ettiler bize. Orada oyunlar oynamaya başladık. Elçiliğin aracılığıyla Türkiye’den Tekin Akmansoy geldi, bize katkıda bulundu. Üç oyun çıkardık.

En beğenilen oyumuz da ‘Ocak’ olmuştu. Annemin kıyafetlerini giydim, battaniyeyi evden götürdüm bu oyun için. Kızıma 9 aylık hamileydim sahneye çıktığımda…

Provalar gece geç saatte biterdi diye gündüz evde olabilirdik. O vakitlerde de ezber yapardım. İki çocuğum vardı, onları annemle babama bırakırdım. Zorluk çekmedim dersem yalan olur ama sevdiğim işle uğraşıyordum. Disiplinli çalışmaktan da hiç ödün vermedim. Yokluk yılları… Her şeyi biz yaptık, dekoru, kostümü, makyajı… Halkın ilgisi güzeldi, bizi unutmadılar da…

‘Ocak’ oyununun üzerinden 30-40 yıl geçti, tanıştığım bir kadın oradaki rolümün taklidini yaptı bana. Çok şaşırdım…”

-“İşler yolunda gitmedi…”

Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nın kurulmasıyla Ayla Haşmetli burada kadrolu sanatçı oldu. Yeni oyuncuların da gelmesiyle ekip büyüdü, oyun sayısı arttı ama bazı anlaşmazlıklar ve huzursuzluklar yaşandı.

“İşler manevi açıdan da maddi açıdan da yolunda gitmeyince emekliliğimi istedim. Sahne önü de arkası da yorucuydu benim için. Kaprisler, birbirini çekemeyenler çoktu… Herkes tarafından sevildim, sayıldım, itibar gördüm. Bir dönem küskün hissetsem de kabuğuma çekilsem de Kıbrıs’ta sahneye çıkmak beni çok çok mutlu etti… Bu mesleği başka ülkede yapmak istemezdim…”

-“Eğitimsiz hiçbir iş başarılı olamaz”

Emekliliğinden sonra bir süre Mersin’de ve İstanbul’da yaşayan Ayla Haşmetli, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’ndaki meslektaşlarının ricasıyla 17 yıl sonra Aziz Nesin’in “Bişey Yap Met” oyunda da rol aldı.

“Kısa bir roldü. Sahnede sesim gitti. Doğaçlama yaparak ‘Grip oldum’ dedim, su içince biraz rahatladım.

83 yaşımı bitirdim. Hem cefa hem sefa gördüm. Bazı şeyleri unutuyorum artık ama her şeye rağmen neşeliyim, karşımdaki insanları mutlu etmek, onlara yardım etmek isterim. Çocuklarımın, torunlarımın, torun çocuklarımın sevgisi benim için bambaşkadır. Beni hayata bağlayan onlardır. Her sabah uyandığımda şükrederim, dua ederim…

Küçük yaşımda Kıbrıs’tan Ankara’ya gidip konservatuarda tiyatro eğitimi-öğretimi aldığım için de kendimi çok şanlı ve mutlu hissederim. Çünkü eğitimsiz hiçbir iş başarılı olamaz. Duruşu, sahnede sesi kullanmayı, duyguları yüze, vücuda aktarmayı, tiyatronun tarihini, doğu ve batı edebiyatını ve daha birçok yararlı bilgiyi değerli hocalarımdan öğrendiğim ve öğretebildiğim için çok şanslı ve mutlu olduğumu yinelemek isterim. Hayatımda yaptığım en doğru şeyin bu olduğuna eminim…”

Konuşmasının sonunda sanata önem verilmesini de isteyen Ayla Haşmetli, “Bütün arzum meslektaşlarımın güzel bir tiyatro salonunda mutlu şekilde sahneye çıkabilmesidir…” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Türkay Tokel: Şehitler için görevlerimiz var

Published

on

By

Güzelyurt Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi karşısında yeni inşa edilen Gazi Baf Şehitler Anıtı Gazi Baf Dayanışma Derneği’nin öncülüğünde bazı yerel yönetimler, kurum kuruluşlar, vatandaşlar ve sponsorların desteğiyle hayata geçirildi…

Bin metrekarelik alan üzerinde bulunan yeni anıt projesi, Lefke Avrupa Üniversitesi sponsorluğunda açılan yarışmaya katılan 20 proje arasından seçildi…

Girişinde, şehit verilen her yıl için korten çelik kolonlar kullanıldığı Anıt’ın tören bölümünde ise 1956-1975 yılları arasındaki şehitlerin isimleri ile şehit düştükleri yer ve tarih, resimleriyle birlikte yer alıyor.

Düzenlenen törenin ardından BRT canlı yayınında konuşan Gazi Baf Dayanışma Derneği Başkanı Türkay Tokel, 1974’ten sonra Baf kasabası ve köylerindeki insanların birçoğunun Güzelyurt’a yerleştiğini anımsattı.

Tokel, Gazi Baf kasabasının tüm kurumlarının Güzelyurt’a taşındığını ancak bugünlere gelinmesini sağlayan şehitler için yapılması gerekenler olduğunu düşündüklerini anlattı.

Dernek olarak, Güney’deki Baf kasabasında kalan şehitliği ziyaret edip, oradaki şehitliğin bir yenisini Güzelyurt’a inşa etme kararı aldıklarını kaydeden Tokel, bu amaçla Lefke Avrupa Üniversitesi tarafından açılan yarışmada seçilen projenin hayata geçirilmesi için çok çalıştıklarını vurguladı.

Tokel, yeni anıt projesinin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da kendisine bir vasiyeti olduğunu anlatarak, bu projeyi hayata geçirmek için katkı koyan herkese teşekkür etti.

Tokel, anıtta, 260’a yakın şehidin resminin bulunduğunu ve eksik olan resimlere de hala ulaşmaya çalıştıklarını da belirtti…

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar’dan, İrsen Küçük için anma mesajı

Published

on

By

 Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, merhum Başbakan İrsen Küçük’ün “Kıbrıs Türk halkına büyük katkılarda bulunan bir devlet adamı olduğunu” ifade etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, eski Başbakan İrsen Küçük’ün vefatının 6. yıl dönümü dolayısıyla anma mesajı yayımladı.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın mesajında şu ifadelere yer verildi:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemli devlet adamlarından Sayın İrsen Küçük’ün aramızdan ayrılışının 6. yıl dönümünde onu derin bir saygı ve özlemle anıyoruz.

İrsen Küçük, yaşamı boyunca ülkesine olan sevgisi ve hizmet azmiyle hatırlanacak bir lider olarak, Kıbrıs Türk halkına milletvekili, bakan ve başbakan olarak büyük katkılarda bulunmuştur. İnsanlara olan yakınlığını ve mütevazı kişiliğini daima hatırlayacağız.

İrsen Küçük’ü saygı ve rahmetle anarken, ailesine ve sevenlerine bir kez daha başsağlığı diliyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar çifti UBP’nin iftar yemeğine katıldı….Cumhurbaşkanı Tatar: Kıbrıs Türk kadınına güveniyorum

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve eşi Sibel Tatar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel ile eşi Zerrin Üstel tarafından düzenlenen iftar yemeğine katıldı.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Tatar burada yaptığı konuşmada, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen etkinlikte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, kadınları tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, 4 buçuk yıldır Türkiye Cumhuriyeti ve UBP’nin desteğiyle iki devletli çözüm siyasetini yürüttüklerini belirterek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dünyaya tanıtmak için çalıştıklarını söyledi.

Başarılı olan siyasi partilerde kadınların yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, kadınların siyasette daha çok yer alması gerektiğine dikkat çekti.

Kadının sosyal yaşam ve iş hayatına katılımının öneminden bahseden Cumhurbaşkanı Tatar, kadına prim desteği verilmesi, istihdam ve fırsat eşitliği yaratılmasıyla başarının artacağını kaydetti.

Kadının ekonomi alanına katılımının yanında devletin kültür, sanat ve sporda da kadınların başarılı olmaları için çalışmalarını sürdürmeye devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, hayata geçecek yeni projelerle, fırsat eşitliği ve istihdam konusunda Kıbrıs Türk kadınına önemli fırsatlar verileceğini vurguladı.

UBP’de yer alan kadınların geçmişte ülkesi için büyük gayretler gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, hizmeti geçen kadınlara teşekkür etti ve hayatta olamayanları saygıyla andı.

Kıbrıs Türk kadınına güvendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizlere olan güveninizi kaybetmeyin. Birlik ve beraberliği koruyarak geleceğe güçlü adımlarla yürüyeceğiz. İki devletli çözüm siyasetinin devamı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kalkınıp gelişmesi için desteğinizi bekliyorum” dedi.

UBP’nin bu yıl 50’nci kuruluş yıl dönümünün kutlanacağını anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, yarım asırdan beridir faaliyetlerini sürdüren partinin başarılarının devamı için birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaptı.

-Sibel Tatar

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar da etkinlikte yaptığı konuşmada 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen iftar yemeğinde bulunmaktan onur duyduğunu belirterek, duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Kadınların güçlü, kıymetli ve değerli olduğunu kaydeden Sibel Tatar, Kıbrıs Türk kadınının aile kurup, çocuk yetiştirerek, ülke ekonomisine katkı sağlayarak ve gerektiğinde erkeklerle birlikte ülkesini koruyup savaşarak var olduğunu vurguladı

Sibel Tatar, kadının modern hayattaki varlığı ile sosyal hayatının zenginleşmesine rağmen eskiden gelen yükleri taşımaya devam ettiğine dikkat çekti.

Kadının iş hayatındaki konumunun iyileştirilmesi ve aile yapısına katkı koymak için yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğuna vurgulayan Sibel Tatar, kadınlara verilen doğum izninin yanı sıra babalara da sorumluluğunu artırmak ve çocuğuyla bağını güçlendirmek için izin verilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Konuşmasında Kıbrıs Türk tarihine mal olmuş güçlü kadınlardan da bahseden Sibel Tatar, Kıbrıs’ın ilk kadın fotoğrafçısı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını çeken İsmet Şevki, müzisyen ve eczacı Kamran Aziz, Fenerbahçe Voleybol takımı kurucusu Dr. Ayten Berkalp ve kod adı lale olan TMT üyesi Hatice Mithat Tahsin’i minnet ve saygıyla andı.

Tatar, Kıbrıs Türklerinin ilerlemesine öncelik eden kadınlara teşekkür etti, hayatta olmayanlara ise rahmet diledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam