Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Fizyoterapistlerin yaptığı araştırmaya göre ilkokul öğrencilerinin yüzde 70’i omurga sorunu yaşıyor

Published

on

 Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği’nin (KTFD) yürüttüğü bir proje kapsamında ilkokul öğrencileri arasında yapılan araştırmada, katılımcıların yüzde 70’inin omurga sorunu yaşadıkları ortaya çıktı.

Avrupa Birliği’nin (AB) finanse ettiği ve KTFD tarafından yürütülen “StandUp Right/Dik Durmak İyidir” projesi kapsamında ülkedeki 9-11 yaş aralığındaki çocukların postür (duruş) problemleri haritalandırıldı. Araştırma sonuçları katılımcıların yüzde 70’inin orta, yani en az bir omurga sorunu yaşadıklarını gösterdi.

Proje kapsamında 3 bin 237 öğrenci ve 120 öğretmene beden farkındalığı temelli omurga sağlığı eğitimleri veren dernek yetkilileri, doğru öneri ve egzersizlerle çocuklardaki problemlerin ileride ciddi sağlık sorunları yaratmasının önlenebileceğini vurguladı.

Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği (KTFD) Asbaşkanı ve StandUpRight Proje Koordinatörü Münevver Özakalın “StandUp Right/Dik Durmak İyidir” projesinin sonuçlarını, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirdi.  

AB’nin finanse ettiği ve KTFD tarafından yürütülen “StandUp Right/Dik Durmak İyidir” projesi kapsamında Kuzey Kıbrıs’ta 9-11 yaş aralığındaki çocukların postür problemlerini haritalandırdıklarını kaydeden Özakalın, araştırma sonuçlarının katılımcıların yüzde 70’inin orta yani en az bir omurga sorunu yaşadıklarını ortaya koyduğunu söyledi.

Özakalın, araştırmanın omurga sağlıyla ilgili Kuzey Kıbrıs’ta yapılan ilk araştırma olma özelliğini taşıdığına da dikkat çekerek, “Altı bölgede ve 12 okulda yapılan araştırma sonuçlarına göre çocuklarda omurga sağlığında durum çok kötü.” dedi.    

Projenin iki bacağı olduğunu ifade eden Özakalın, Nisan 2023’te başlattıkları projenin bir ayağının fizyoterapistlerin birlik ve meslekle ilgili yasal düzenlemelerini içerdiğini ve bu konudaki gerekli çalışmaları yapıp, tasarıyı Sağlık Bakanlığı’na sunduklarını; ikinci ayağın ise çocuklarda koruyucu omurga sağlığı konusunda eğitim vermek olduğunu dile getirdi.

-3 bin 237 öğrenci ve 120 öğretmene omurga sağlığı eğitimi verildi     

Özakalın, proje kapsamında 12 kamu ilkokulu, bir özel ilkokul ve dört tane de özel eğitim okulunda beden farkındalığı temelli omurga sağlığı eğitimlerini verdiklerini işaret ederek, toplam 3 bin 237 öğrenci ve 120 öğretmenin bu eğitimleri aldığının altını çizdi.

Okul seçimlerinde merkez okulları yanı sıra köy okullarını da seçtiklerini, amaçlarının daha kapsayıcı bir çalışma ortaya çıkarmak olduğunu kaydeden Özakalın, eğitimlerin iki kısımdan oluştuğunu söyleyerek, şöyle devam etti:

“Projede 6 tane eğitilmiş özel fizyoterapistimiz, dünyada uygulanan yeni bir tekniği uyguladı. Öncelikle bir kısım eğitim, beden farkındalıkları terapilerinin çocuklarda omurga sağlığına uyarlanan oyun bazlı egzersizlerini içeriyordu. Bir kısım ise çocukların nasıl durmaları gerektiği, nasıl oturmaları gerektiği, çantaların nasıl taşımaları gerektiği, duruşlarında omurgalarını korumak için nasıl sağlıklı bir postür elde edebilirler eğitimi konusundaydı.”

Özakalın, tüm bu egzersizleri ve sorunlara yönelik çözüm önerini içeren bilgileri bir kitapçıkta topladıklarını, kitapçıklara ulaşmak isteyen ebeveynlerin https://www.ktfb.org/ sayfasından ya da Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği’nin Facebook ve Instagram sosyal medya sayfalarından içerikleri PDF olarak indirebileceklerini söyledi.

Kitabın kolay anlaşılabilir bir dille Yrd. Doç. Dr. Melis Sahilli Bağkur, Uzm. Fzt. Burcu Dericioğlu Tokgöz, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Miçooğulları, Dr. Fzt. Hüseyin Özkader ve Uzm. Fzt. Emine Kütüküt tarafından yazıldığını belirten Özakalın, söz konusu yazarların aynı zamanda eğitimi veren ekibi oluşturduklarını ifade etti.

Öğrencilere verilen eğitimler yanı sıra 120 sınıf ve beden eğitimi öğretmenine de çocukların omurga sağlığı konusunda eğitim verildiğinin altını çizen Özakalın, bu sayede öğretmenlerin de derslerde öğrencileri daha iyi bir postür için yönlendirebilmelerine katkı sağlandığını belirtti.          

-158 ilkokul çocuğun omurga sağlığı değerlendirildi 

Özakalın, proje kapsamında çocuklarda omurga sağlığı konusunda kapsamlı bir araştırma yaptıklarını kaydederek, araştırmada her bölgeden ikişer okula gidildiğini ve toplamda 158 ilkokul çağındaki çocukların postür, beden farkındalığı ve omurga değerlendirmelerinin yapıldığını ifade etti.   

Çalışmaya katılan öğrencilerin yüzde 54’ünün kız, yüzde 46’sının ise erkek öğrenciden oluştuğunu belirten Özakalın, Mağusa’dan yüzde 9, Lefkoşa’dan yüzde 10, Güzelyurt’tan yüzde 10, Lefke’den yüzde 20 ve İskele’den ise yüzde 36 oranında öğrencinin değerlendirmesinin yapıldığını açıkladı. 

Özakalın araştırmada, yüzde 31 oranında üçüncü sınıf, yüzde 44 dördüncü ve yüzde 25 oranında ise beşinci sınıf öğrencisinin değerlendirmelere alındığını da dile getirerek, her değerlendirmenin yaklaşık 45 dakika sürdüğünü de söyledi.

Bu araştırmanın ülkede ilk kez yapıldığını, daha öncesinde böylesi bir çalışma yapılmadığını vurgulayan Özakalın, eğitim konusunda olduğu gibi araştırma sonuçlarını da bir kitapçıkta topladıklarını kaydetti.

Münevver Özakalın, çocukların omurga sağlığının değerlendirilmesi araştırmasının beş başlık altında yapıldığını söyleyerek, bunların “genel postür, skolyoz, torakal bölge postürü, lumbal bölge postürü ve baş önde duruşu” olarak sınıflandırılabileceğini kaydetti.

– “Çocuklarda omurga konusunda çok kötü durumdayız”

Araştırma sonuçlarına göre çocuklarda omurga konusunda çok kötü durumda olunduğunu ve koruyucu sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Özakalın, şöyle devam etti:

“Genel postür taramasına yapılan beş değerlendirmeye göre çok iyi ve iyi postür oranları toplamda yüzde 21 yani omurgada herhangi bir sıkıntıya saptanmadığı sonucunu gösterir. Orta postür ki yüzde 70’tir. Bu oran çok fazladır. Bu en az bir omurga sağlığı problemi olduğunu gösteriyor. Zayıf ve kötü postür oranları ise toplamda yüzde 9’dur.”

-Katılımcıların yüzde 37’sinde skolyoz var

Özakalın, skolyoz yani omurga eğriliğinin yani tek tarafa fazla ağırlık verilmesi nedeniyle omurgam tek tarafa doğru gitmesi olduğunu söyleyerek, katılımcıların yüzde 37’sinde skolyoz olduğunu kaydetti.

Torakal bölge postürünün sırt bölgesinin değerlendirmesi olduğunu dile getiren Özakalın, katılımcıların yüzde 48’inin normal, geriye kalanı yani yüzde 52’lik bölümde sorun olduğu sonucuna ulaştıklarını belirtti. Sorunlardan birinin yüzde 22’lik oranla kifoz yani kamburluk olduğunu açıklayan Özakalın, bir diğer sorunun ise yüzde 30 oranıyla düz sırt olduğunu açıkladı.

-Telefon ve tablet kullanımı sorunlara yol açıyor

Özakalın, özellikle baş önde duruşunun kendileri için çok değerli olduğuna dikkat çekerek, çocukların yüzde 48’inde bu sorunun olduğunu söyledi. Tablet ya da telefon kullanımının yaygınlaşması nedeniyle başın öne doğru sürekli eğik olması sonucu bu rahatsızlığın oluştuğunu aktaran Özakalın, bu rahatsızlığın ilerde fıtığa dönüşebilme ihtimali olması nedeniyle özellikle önem verdiklerini söyledi.

Son değerlendirmenin lumbal (bel) bölge postürü konusunda yapıldığını ve bu konuda da yüzde 44 artmış lordoz ile yüzde 17 azalmış lordoz olduğunun altını çizen Özakalın, “Normalde belin bir çukuru var. Ama çukur artarsa öne doğru bir kavis gelişir. Fıtığın başlangıcı da öyle başlar. Azalmış lordoz da belin düzleşmesi demektir.” dedi.

Özakalın, tüm bunların ileride ciddi sağlık problemleri oluşturabilecek bir alan olduğunu ifade ederek, çocukların yaşları itibarıyla tüm bu sorunların şu an önlenebilir durumda olduklarını, doğru öneri ve egzersizle koruma altına alınabileceklerini vurguladı.

-Tüm ilkokul üçüncü sınıflara eylül ayında eğitim vermeye başlanacak

Tüm sürecin Milli Eğitim Bakanlığı’yla birlikte yürütüldüğünü ve Bakanlığın kendilerine destek olduğunu dile getiren Özakalın, Bakan Nazım Çavuşoğlu’yla yaptıkları görüşmeler sonucunda özellikle tüm ilkokul üçüncü sınıf öğrencilerine eylül ayı itibariyle değerlendirme ve eğitim vermeye başlayacaklarını da açıkladı. 

– “Çocuklar çantaları tek taraflı kesinlikle taşımasınlar, skolyoz riskini inanılmaz arttırır”

Özakalın bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri konusunda da konuşarak, özellikle okul çantaları konusunda uyarılarda bulunarak, şunları vurguladı:

“Çocuklar çantaları tek taraflı kesinlikle taşımasınlar, skolyoz riskini inanılmaz arttırır. İki taraflı çantayı taktıkları zaman da çantanın bedene tamamen yapışacak şekilde tutulması önemli. Çekçeklerin de tek taraflı çekilmemesi gerekiyor. Çocukların sürerek, götürebileceği çantalardan yani dört tekerlekli çantalardan öneriyoruz. Bir de özellikle aileler çocukların kitaplarının tümünü çantalarında taşımalarını istiyorlar. Bunu önermiyoruz. Ayrıca bir litrelik termoslar çok ağır. Bizler 0.3 ile 0,5 litrelik termosları öneriyoruz. Tablet ve telefon kullanımında ise uzun süreli olmaması önemli.”

Yarım saatten fazla aynı pozisyonda kalınmaması ve her yarım saatte bir en az 5 saniye pozisyonun değişmesi gerektiğinin de altını çizen Özakalın, bunun hem omurga hem de kas-iskelet sistemi açısından önemli bir konu olduğunu söyledi.

Münevver Özakalın, omurga sağlığı için özellikle belirli hareketlerin çok önemli olduğunu ve bu hareketlerin görsel ve açıklamalarının kendisi ve Uzm. Fzt. Ayşe Volkan’ın editörlüğünde hazırlanan “Çocuklar İçin Omurga Sağlığı” adlı kitapta yer aldığını anımsattı.

Kitabın, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın 12 kişilik eğitim kurulunun pedagojik değerlendirmesinden geçtiğini de işaret eden Özakalın, kitap içeriğinde omurganın yapısı, omurga sağlığını etkileyen faktörler, egzersizler ve öneriler yer aldığını kaydetti.

-Yeni projede bu sefer yetişkinlerle çalışılacak

Dernek çalışmaları hakkında da bilgi veren Özakalın, bu projenin 13 Nisan itibarıyla biteceğini ve yeni bir projeye daha başlamayı planladıklarını aktardı.

Yeni projenin bu kez masa başında ve fabrikalarda çalışanları için tasarlandığını belirten Özakalın, projenin onaylanması durumunda bu sefer de yetişkinlerle çalışmayı planladıklarını vurguladı.

Lefkoşa Türk Belediyesi’yle üç yıldır devam eden bir projeleri olduğunu ve Lefkoşa sınırları içerisinde ikamet eden 65 yaş üstü kişilere salı ve perşembe günleri iki üye fizyoterapistin egzersiz yaptırdığını söyleyen Özakalın, özellikle pilates yaptırdıklarını dile getirdi.

Özakalın, her yıl geleneksel olarak düzenledikleri ulusal kongre olduğunu da belirterek, ayrıca yine düzenli olarak hem fizyoterapistlere hem de halka yönelik eğitimler verdiklerini sözlerine ekledi.

 

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Uluçam: Arıtılmış atık suyun hayvancılık için kullanılması elzemdir

Published

on

By

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkut Uluçam, sürdürülebilir hayvancılık sektörü için arıtılmış atık suyun yem bitkisi üretimine ayrılması gerektiğini söyledi.

Uluçam, her yıl ithal edilen 40 bin ton sap samanın ülkede üretilebileceğini söyledi.

Güzelyurt’ta arıtılmış suyun borularla üreticiye ulaştırıldığını belirten Uluçam, Lefkoşa bölgesinde de bunun hayata geçirilmesi halinde sap saman ithaline gerek kalmayacağını kaydetti.

Yem bitkisi olarak mısır silajı yetiştirmek için dönüm başına bin ton suya gereksinim duyulduğunu kaydeden Uluçam, Lefkoşa Türk Belediyesi Atık Su Arıtma Tesisinden günde 30 bin metre küp su çıktığına işaret etti.

Altı ayda bunun 5 milyon 400 bin metre küp suya mukabil olduğunu belirten Uluçam, “Bu su kapalı boru sistemiyle Haspolat bölgesinde üreticiyle ulaştırılabilirse, yılda 43 bin ton silajlık mısır elde edilebilir” dedi.

Sap saman açığının Güzelyurt ve Gazimağusa atık su arıtma tesislerinden çıkacak suya ihtiyaç duymadan sadece LTB tesisinden çıkacak suyla karşılanabileceğini ifade eden Uluçam, oluşan sap samanın açığının ülkede üretilmesiyle katma değer de yaratılacağını kaydetti.

Erkut Uluçam “2024’te 50 bin ton sap saman ve silaj ithal edildi, bunun için üreticinin cebinden 300 milyon TL çıktı. Bu ülkede yapılacak altı aylık üretimle karşılanabilir” dedi.

Kapalı boru sistemi için 75 milyon TL gerektiğini belirten Uluçam, bir yılda üreticinin ithal silaj için ödediği rakamın ise 300 milyon olduğuna dikkat çekti.

2019’dan sonra yılların kuraklığın kötüleştiğine işaret eden Uluçam, “Ülkenin, en büyük ihraç kalemi süt ürünleri, buna bağlı olarak hayvancılıkta sürdürülebilir bir yapı sağlamak gerek, girdi maliyetlerini azalmak için arıtılan suyun hayvancılık için kullanılması elzemdir” dedi.

İstatistik Kurumu’na göre KKTC ‘de tahıl üretimi 2020’de 148 bin ton iken, 2021’de 71, 2022’de 75, 2023’de de 59 bin tona düştü. Diğer taraftan 2019’da 196 bin olan koyun sayısı 2023’te 300 bine yaklaştı.

Uluçam, “Sadece altı ayda Haspolat Atık Su Arıtma tesisinden çıkan suyla 216 milyon TL’lik üretim yapılabilir, o kadar daha kışlık yem bitkisi üretimi yapılabilir. İthal ettiğimiz sap samanı sadece Haspolat Arıtma Tesisinden çıkan suyla karşılayabiliriz. İthal sap saman için ödenen meblağın 4’te 1’i kadar bir parayla da kapalı boru sistemi hayata geçirilebilir” dedi

-Tehdit

Arıtmadan çıkan suyun kullanılacağı tarımsal değeri olan toprakları tehdit eden gelişmeler de yaşanmakta olduğunu kaydeden Uluçam, Değirmenlik bölgesinde, tarımsal verimli toprakların satılmaya başlandığını, derenin veli nimet olduğunu, verimli toprakların korunması için Değirmenlik bölgesi için imar planının çıkartılması gerektiğini ifade etti. Uluçam, bölgenin betonlaşma tehdidi altında olduğunu ifade etti.

-Alternatif uygulamalar

Atılabilecek diğer bir adımın da Maralfalfa (Mischantus x giganteus) diğer adıyla “fil otu” yetiştiriciliği olduğunu kaydeden Uluçam, kışta bir ilkbahar-yazda ise 4 olmak üzere 5 kez hasat edilebilecek bir bitki olduğunu kaydetti. Uluçam, Maralfalfa’nın ikinci sınıf topraklarda da ekilebileceğini, az bir sulama gerektiren bitki türü olduğunu ifade etti.

Dönüm başı her hasatta 10 ton verim alındığını kaydeden Uluçam, Maralfalfa’nın protein oranının yüzde 9, arpa tanesinin yüzde 5, mısır silajının da 7 olduğuna işaret etti.

Bitkinin İngiliz döneminde adaya getirildiğini bugünse Lefke bölgesinde dere kenarlarında halen bulunduğunu kaydeden Uluçam, bunun, zararlısı olmayan çok yıllık ve çubuk şeklinde ekilen bir bitki olduğunu kaydetti. Uluçam ülkede üretimini yapan üreticinin bulunduğuna da işaret etti.

Arıtılmış suyla soya da ekilebileceğini kaydeden Uluçay, yılda 20 milyon dolar soya küspesi de ithal edildiğine dikkat çekti. Uluçam, ellerinde, başarılı sonuçlar elde ettikleri, arıtılmış atık su ile soya fasulyesi yetiştirme denemesi de bulunduğunu kaydetti.

Verilere göre, soya fasulyesi yanında, 2023’te 27 milyon dolarlık tane mısır, 4 milyon dolarlık mısır silajı, 23 milyon dolarlık arpa, 8,7 milyon dolarlık Ayçiçeği ithal edildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

DAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Bayraktar 38. EFPSA Kongresi’nde DAÜ’yü temsil etti

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Fen ve Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Bayraktar, Avrupa Psikoloji Öğrenci Birlikleri Federasyonu’nun (EFPSA) davetlisi olarak Antalya’da düzenlenen 38. EFPSA Kongresi’ne katılarak DAÜ’yü temsil etti.

DAÜ Halkla İlişkiler ve Medya Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, Prof. Dr. Bayraktar kongrede, “Pozitif Yanılsamalar: Uyum Sağlayıcı mı Sorunlu mu?” başlıklı bir çalıştay düzenledi.

Bayraktar, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen öğrencilerin de katıldığı çalıştayda üzerinde durulan konularla ilgili şunları kaydetti: “Günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız kendimize, başkalarıyla olan ilişkilerimize, yaşantılarımıza dair algılarımızın olumluya meyletmesi diyebileceğimiz pozitif yanılsamaların hangi durumlarda yaşamı kolaylaştırıcı, hangi durumlarda riskli olabileceğini tartıştık.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Güler’den açıklama “Mavi ve Gök Vatan’daki haklarımızı başarıyla korumayı sürdürüyoruz”

Published

on

By

Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Mavi ve Gök Vatan’da hak ve menfaatlerin muhafazasına yönelik faaliyetlerin başarıyla sürdürüldüğünü vurguladı.

Güler, “Çalışmalarımız, bundan sonra da artan bir ivmeyle devam edecek” dedi.

Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, beraberinde Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta Kademesi ile gittiği Kütahya’da Mehmetçikle bir araya geldi,

Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan paylaşıma göre Güler, burada yaptığı konuşmada, Mavi ve Gök Vatan’da hak ve menfaatlerin muhafazasına yönelik faaliyetlerin başarıyla sürdürüldüğünü vurguladı.

Başta Kıbrıs olmak üzere pek çok coğrafyada kardeş, dost ve müttefik ülkelerin güvenlik, barış ve istikrarına katkılar da sunulduğuna dikkati çeken Güler, “Yakın coğrafyamızdan başta olmak üzere dünya genelinde küresel aktörler arasında yaşanan gerginlikler, nüfuz mücadeleleri ve hatta çatışmalar artarak devam etmektedir. Bu kritik dönemde ülkemizin bulunduğu stratejik coğrafya dikkate alındığında başta savunma ve güvenlik olmak üzere her alanda güçlü olmak zorundayız. Çalışmalarımız, bundan sonra da artan bir ivmeyle sürdürülecek”dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam