Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan kamu görevlileri davasında aileler dinlendi

Published

on

Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan kamu görevlilerinin davasının ilk duruşmasında, otel enkazında vefat edenlerin ailelerine söz verildi.

Alp ve Doruk Akın’ın amcası Ali Akın, “Hasan Aslan gibi kaçmamaları için tutuklanmalarını talep ediyorum.” dedi.

Evren, Elvin ve Havva Çavdır’ın dayısı, CTP Gazimağusa Milletvekili Teberrüken Uluçay, “İsias’ta bir aileyi kaybettik. Adalet için buradayız. Birinci davadan çok ümitliydik. Ama olmadı. Bu davada verdikleri veya vermedikleri ifadelerle ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha gördük. Bu bina 1993’te başladıkları gibi olsa bizim çocuklarımız ölmeyecekti. Bugün kamu görevlilerinin verdikleri ifadeleri görünce anladım ki otele dönüşme süreci organize planlanmış bir iş olarak duruyor. Maalesef imar affı da bu sürecinin bir parçası oldu. Yakında yeniden imar affı olacağını söyledi sanıklardan biri… Emsal teşkil etmesini çok arzulamıştık.” diye konuştu. 

Mahkemeden çıkan karar ne olursa olsun çocukları geri getirmeyeceğini ve kendilerini tatmin etmeyeceğini kaydeden Uluçay, kararın Türkiye’nin geleceğine damga vuracağını söyledi.

Yaşanmışlıklardan ders çıkarılması gerektiğini belirten Uluçay, “Olası kastla sonuçlandırılması gereken bu davanın sonucu Türkiye için bir emsal teşkil edecek, o zaman belki ortada olmayan İsias, gelecek nesilleri çok mutlu edecek. Yeni imar affını durdurun. Mahkeme heyetinin emsal kararlarıyla durur imar affı… Şikayetçim, takipçisi olacağız.” ifadelerini kullandı.

Özgür İçme’nin halası Feryal Doğru, otelin inşasında parmağı olan herkesten şikayetçi olduğunu vurguladı. Doğru, “Yitirdiğimiz canların hiç biri geri gelmeyecek. Bizim mücadelemiz başka İsias olmaması içindir. Gerçekten adaletin tecelli ettiğini görmek istiyorum.” dedi.

Rehber Hazar Baytekin’in abisi Hakan Baytekin, sanıkların hepsinden şikayetçi olduğunu ve mahkemeye güvenmediğini kaydetti.

Hayal Gençalioğlu’nun amcası Mustafa Gençalioğlu, davada sanık konumunda olan herkesin tutuklu yargılanmasını ve adaletli olunmasını istedi.

Sahil Özberkman’ın babası Tayip Özberkman, tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtti. Açılmayan kamu davası ve birleştirilmeyen dava yüzünden gerçeğin gün yüzüne çıkarılamadığını söyleyen Özberkman, sorumluluğu olan herkesin davaya dahil edilmesini istedi.

Özberkman, “Kimse ceza almadığı için benzer makamlarda bulunanlar benzer suçları işlemeye devam edecektir. Adalete olan inancım bir önceki davada zedelendi, inşallah bu davada da olmaz. Bütün sanıklardan şikayetçiyim.” dedi.

Serin İpekçioğlu’nun teyzesi Emine Aksoy Altınçay, “6 Şubat 2023’ten bu yana nefes alamıyoruz” diyerek sanıkların hepsinden şikayetçi olduğunu belirtti.

Mert Niyazi Topukçuoğlu’nun dayısı  da sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.

Aras Aktuğralı’nın annesi Afet Aktuğralı, “Şikayetçiyim, sanıkların tutuklu yargılanmasını talep ediyorum. İstediğimiz sonucu alana kadar mücadele edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Rehber Müzeyyen Gökçen’in annesi Özlem Gökçen, “Kızımın tek hayali rehber olmaktı ama kartını bir kere boynuna takamadı kızım… Katil İsisas yüzüden… Tüm sorumluların yargılanmasını istiyorum.” diye konuştu.

Hayal Gençlalioğlu’nun annesi Sibel Kumsal ise, “Şu anada nefes alamayan ve nefes alabilen çocukların hakları ve kızım için geldim.” dedi. Kumsal, İsias’taki yıkımın göz göre göre olduğunu belirterek, “Eksik belgeleri imzalayan herkes biliyordu o binanın  yıkılacağını…” dedi.

Kumsal, “Buradaki sanıkların sus pus oluşuyla suçlu oldukları belliydi. Kızımın ayaklarında simsiyah bir şey vardı ve sorduğunda görevliden aldığım cevap bedenin çürümeye başladığıydı. Bunu bir görevliden öğrenmek zorunda kaldım. Görevini kötüye kullanan insanlar yüzünden öldü bizim çocuklarımız. Çocukların yaşam hakkının elinden alınması  kader değildir. Sadece ceza değil cezanın doğru tanımın yapılmasını istiyorum. Bu bir olası kasttır. Ve cezanın da buna göre verilmesini, sanıkların bu çerçevede yargılanmasını talep ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Mahkemede ailelerin ardından avukatlar dinlenmeye başlandı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam