Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kültür Sanat

Pandeminin ağır yaralıları: Sinema işletmecileri

2020 ve 2021 yıllarında tüm dünyada sinema izleyicilerinin oranı yaklaşık yüzde 50 azaldı. Türkiye sektörde krizin en çok yaşandığı ülkelerden biri. Salgın sonbaharda da devam ederse, birçok sinema salonunun kapanmasından endişe ediliyor.

Published

on

Türkiye’de 2 Temmuz’da sinema salonları yeniden izleyici kabul etmeye başladı. Ancak salonlar beklenen ilgiyi görmedi. Box Office verilerine göre, seyirci sayısı 2020 yılında yüzde 70,8, hasılat ise yaklaşık yüzde 70 düştü. 2021 yılının 7 aylık sürecinde, önceki yıla göre ilk 3 gün karşılaştırmasında, izleyici sayısı yüzde 91, toplam hasılat ise yüzde 88 düştü. Yasakların kalktığı 2 Temmuz itibarıyla ise izleyici sayısında yaklaşık yüzde 11’lik bir artış oldu. Ancak bu oran yeterli değil… Sinema Eleştirmeni Mehmet Açar, sektörde yaşanan krizi ve dijital mecraların yükselişini TRT Haber’e anlattı.

“Çok büyük bir kayıp var. Yüzde 50’nin çok üzerinde… Özellikle Türkiye’deki kayıp da çok büyük. Asya’da, Çin’de, Güney Kore’de, onlar biraz daha erken açtılar, aşılamaya daha erken başladılar. İnsanlar da sinemadan tümüyle soğumadı, tamamen uzaklaşmadı. Fakat Türkiye’de çok net bir şekilde insanlar pandemi sürecinde o eşiği hiç aşamadılar ve sinema salonlarına gitmediler. Geçen sene açıldıkları zaman biraz umutsuzdular zaten. Fakat bu yıl yüksek beklentilerin olduğu filmler de gösterime girdi. Bunlar geçen seneye oranla daha çok talep gördü. Aslında baktığımızda sinema salonu işletmecileri karamsar değiller. Çünkü zaten yazın Türkiye’de çok fazla sinema seyircisi olmazdı. Eğer sonbahara aşılama meselesi biterse insanlar sinemaya gelirler. Ama kriz devam ederse, tekrar yeniden bir kapanma, sinema salonlarının kapanması… Sonbaharda hayat normale dönmezse, Türkiye’de gerçekten sinema salonu işletmeciliği çok büyük bir kriz yaşar. Artık dayanma raddesini geçtiler çünkü.”

“İnsanlar restorana, kafeye gitmekten vazgeçmedi ama sinemadan çok rahat vazgeçti”

“Açıldı, ben gittim sinemaya. Kendimi de çok güvende hissettim. Çok güvenli bir mesafede film seyrediyorsunuz. İnsanların maskesi var, insanlara yaklaşmıyorsunuz. Bütün önlemler alınıyor sinema salonunda, kendimi çok güvende ve rahat hissettim. Tatilde insanların ne kadar yakın olduğunu, sosyal mesafeyi önemsemediğini görüyoruz. Burada bence sorun psikolojik eşik… İnsanlar sinema salonlarıyla ilgili o psikolojik eşiği aşamadılar. Kapalı ve karanlık bir mekandan virüsün daha çabuk kendilerine bulaşacağına inanıyorlar. O psikolojik eşik tam olarak aşılabilmiş değil. İnsanlar restorana, kafeye gitmekten ya da birçok başka şeyden vazgeçmiyorlar ama sinemadan çok rahat vazgeçtiler. Tabii bu çok üzücü. Anlatırken de üzülüyorum bütün bunlara.”

“Daha büyük şirketler, sinema salonu işletmecileri, yurt dışından şirketler küçülmeye gidiyorlar. Yani herkeste yüzde 50 küçülme olacak gibi geliyor bana işletmeciler açısından. Şimdiden biraz teslim olmuşlar, biz bu süreci atlatamayacağız ya da atlatmamız çok zor olacak, bunu küçülerek aşalım diyorlar. Eğer bunu diyorlarsa, Türkiye açısından sinema seyircisi sayısında ciddi bir düşüş vardır.”

Sektörde açılan yara ne zaman kapanır?

“Bu krizi en yoğun yaşayan ülkelerden biri Türkiye… Çünkü diğer ülkelere baktığımız zaman, Çin’e, Güney Kore’ye baktığımız zaman Asya pazarındaki, onlarda bu kriz biraz daha yavaş atlatılıyor. Amerika çok önemli bir anahtar, orada aşılama çok yükseldi. Amerika’da sayılar yükselirse aslında şöyle olacak, buradan çok zarar gören bazı ülkeler olacak. Türkiye bunlardan birisi olabilir. Ama ben dünya genelinde aşılamayla birlikte bu krizin aşılacağını düşünüyorum. Belki eski sayılara dönmek 5-6 yılı bulacak, ama yine de krizin aşılacağını düşünüyorum. Ama Türkiye bu şekilde giderse ve sonbaharda da aşılamasa sorun o zaman Türkiye en ağır yaşayan ülkelerden biri olacak ne yazık ki, çok fazla sinema salonu kapanacak.”

“Sinema sektöründe birçok oyuncu var, yapımcılar var. Yapımcılar hiçbir şey kaybetmediler, bunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz. Çünkü dijital platformlara, çevrim içi servislere gittiler. Dünya üzerinde çok geniş bir kitleye seslenen yapımcılar var. Büyük aksiyon filmleri, süper kahraman filmleri sinema salonlarında gösterime girerek çok fazla kazanç elde ediyorlardı, çok büyük bir sermaye girişi oluyordu. Bu artık olmayacak. Yapımcılar film üretmeye devam ediyorlar ama film üretirken çok büyük bütçeli filmlerden artık yavaş yavaş çekilebilirler bu süreç böyle devam ederse. Çünkü dünya üzerinde beklediğinizin altında bir iş, hasılat yapıyorsunuz… O zaman bu filmlerin üretimi durur.”

Dijital mecraların yükselişi: Evinde film izleme rahatlığı

“İnsanlar artık evde, çevrim içi servislerde internetten film, dizi seyrediyorlar. Çok fazla yatırım var bu alanda, çok fazla film çekiliyor. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok yerinde çevrim içi servislere bu yatırım var. Amerika’daki öde ve izle sistemi ile filmi evinizden çok rahat satın alabiliyor ve izleyebiliyorsunuz. Amerika’da bu yıl pek çok film öyle vizyona girdi. Evinden çıkmak istemeyenler için de, çevrim içi olarak da vizyona giriyor. Ödemenizi yapıyorsunuz ve evinizde izliyorsunuz. Bu giderek Amerika ve Batı’da yaygınlaşıyor. Bizde de var, bazı denemeler yapıldı ama biz hala oradaki sayılara ulaşamadık. Türkiye’de şu yok, ben evde oturayım, paramı normal bir bilet parası olarak vereyim ve o filmi seyredeyim. Henüz bu yerleşmedi Türkiye’de.”

“İnsanlar bu mecralarda sürekli yeni şeyler izlemek istiyorlar. Her hafta iki tane yeni film olsun istiyorlar. Hatta onlar popüler filmler olsun istiyorlar. Aksiyon, polisiye her tür olsun istiyorlar. İnsanlar artık evinde, evinin rahatında yeni film seyretmek istiyor ve hemen yapımcılar da bu isteğe göre film üretmeye başlıyorlar. Yani burada kaybeden daha çok sinema salonu işletmecileri olur ve sinema kültürü olur çünkü sinema sadece seyredilen bir şey değil benim için. Sinema salonlarında hep birlikte insanlarla birlikte film seyretmek, insanlarla paylaşılan bir süreç benim için. Sinema kültüründe çok ciddi bir değişim yaşanır.”

“Sinema salonlarını terk etmeyin”

“Sinemaseverlere sinema salonlarını bırakmamalarını öneriyorum. Sonra çok arayacağız, çok üzüleceğiz. Çünkü sinema salonlarının başka bir keyfi var. Sıradan bir korku filmi seyretseniz bile sinema salonundaki etkisiyle evdeki etkisi çok farklı oluyor. Onu ben de kendi deneyimlerimden hissettim çünkü uzun bir süre evde film izledikten sonra, sinema salonunun çok ayrı bir tadı var. Özellikle sinemaseverlere salonları terk etmemelerini söylüyorum. Bütün kanaat önderleri, yazarlar, çizerlerin sinema salonlarını desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.”

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kültür Sanat

Necmettin Erbakan fotoğraf sergisi açıldı

“Prof. Dr. Necmettin Erbakan” fotoğraf sergisi açıldı. Sergi, Sevgi ve Kardeşlik Derneği (SEVKAD) tarafından  Lefkoşa’da, Türkiye’nin eski başbakanlardan merhum Prof. Dr.

Published

on

By

“Prof. Dr. Necmettin Erbakan” fotoğraf sergisi açıldı.

Sergi, Sevgi ve Kardeşlik Derneği (SEVKAD) tarafından  Lefkoşa’da, Türkiye’nin eski başbakanlardan merhum Prof. Dr. Erbakan’ın vefatının yıl dönümü vesilesiyle açılan sergide, Erbakan’ın siyasi hayatından karelere yer verildi.

1974’te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı sırasında merhum Bülent Ecevit Başbakanlık, Necmettin Erbakan ise Başbakan Yardımcılığı görevindeydi.

Devamını Oku

Kültür Sanat

Yeter

Şair Sevcan Ekrem İstanbullu yazdı

Published

on

By

                  YETER

Bırak da  haykırayım, halkın dili olayım
Biçare bu halkıma, ben bir çare bulayım

Halkımın beli bükük, Allah aşkına susma
Geldiğin gibi giden, bunu sakın unutma

Koltuk sevdası yine, umursuzluk ayyukta
Aç bıraktınız bu halkı yaktınız bir solukta

Zam furyası boğarak, öldürürken onları
Sizlerin sayesinde, kapkaranlık sonları

Biri gider biri gelir, fayda yok kimsesinde
Sağmış – solmuş hepsi de halkımın ensesinde

Bu halk kime güvensin, artık kime dayansın
Her seçim kısır döngü, yeter artık uyansın

İstikrar istiyoruz, bizi soydunuz yeter
Halk resmen avuç açtı, eskisinden de beter

Gelenler aratırmış,  gidenleri ne yazık
Yer her gün bıka bıka, halkım büyük bir kazık

Ekmek  alamaz oldu, hani et, süt, un, şeker
Sizler bayram yaparken, halkım sefalet çeker

Sizin maaşınızı  masaya yatıralım
İşçiden biraz alıp, sizlere aktaralım

O zaman belki  biraz,  insafa gelirsiniz
Onlar ekmek bulmazken, siz pasta yemezsiniz

Maşa olup tutulduk, kullanıldık bir çoğu
Sizler bir balı yalarken yakıldı Orta Doğu

Sıra bizlere geldi sahip çık vatanına
Açlıktan yok olmadan, sahip çık bu halkına

 

 

Sevcan Ekrem İstanbullu

Devamını Oku

Kültür Sanat

“Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” serisinin ilk kitabı çıktı

Kıbrıs Türk Toplumunun gizli kahramanlarını geleceğe taşıyan “Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” serisinin ilk kitabı çıktı

Published

on

By

Girne Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt’un hazırladığı “Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” serisinin ilk kitabı Yakın Doğu Üniversitesi Kültür Yayınları’ndan çıktı. Kuzey Kıbrıs’ın efsane müzik öğretmeni Yıldan Birand’ın hayatını okuyucusuyla buluşturan kitap, renkli tasarımı ve eğlenceli dili ile 7’den 70’e herkese hitap ediyor… 
Bazı isimler vardır ki yaptıklarıyla bir toplumun hayatına dokunarak sessiz sedasız büyük bir değişim ve ilham yaratır. Küçük gibi görünen ama büyük etkiler yaratarak toplumu dönüştüren bu adımların kahramanlarının kendi hikayeleri ise zaman içinde unutulup gider.  Girne Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt da hazırladığı “Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” kitap serisi ile Kıbrıs Türk Toplumunun kültürüne ve yaşamına büyük katkılar sunan bu gizli kahramanların hikayelerini gelecek nesillerle buluşturarak ölümsüzleştirmeyi amaçlıyor.
İlk etapta 10 kitaplık bir seri olarak düşünülen “Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” dizisinin ilk kitabı çıktı. Kuzey Kıbrıs’ın efsane müzik öğretmeni Yıldan Birand’ın hikayesini okuyucuyla buluşturan kitap, renkli sayfaları ve eğlenceli diliyle 7’den 70’e herkese hitap ediyor. Uzmanlık alanı, yaratıcı müfredat geliştirme olan Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt, Yıldan Birand’ın hikayesini başta çocuklar olmak üzere, okuyan herkesin eğlenerek ilham alacağı bir dil ve tasarımla geleceğe taşıyor. 
Kıbrıs’ta müzik eğitimine çağ atlatan kadın: Yıldan Birand
“Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” kitap serisinde hayatlarını geleceğe aktardığı simleri, adeta bir masal kahramanına dönüştüren Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt, Kuzey Kıbrıs için önemli değerler yaratmış isimleri unutulmaktan kurtarmakla kalmıyor; ilham verici hikayelerini gün yüzüne çıkararak çocuklara örnek alabilecekleri kendi toplumlarından, kendi kültürlerinden, aynı topraklarda büyüdükleri belki de aynı sokaklarda yürüdükleri rol modeller sunuyor.
Serinin ilk kitabının kahramanı Yıldan Birand da bu rol modellerden biri. 1964’te Kıbrıs okullarında müzik dersinin müfredata alınmasını sağlayan Yıldan Birand, yaratıcı eğitim teknikleriyle pek çok öğrencisinin hayatına dokunarak büyük ufuklar açtı. Orkestra ve korolar kurdu. Müzik öğretmeni olmayan köy okullarında konserler verdi. Böylece adadaki pek çok çocuk onun sayesinde müzikle tanıştı. Kıbrıs’ın ilk Kız Bandosunu kurdu. İlerleyen yıllarda Caz Orkestrası ve Klasik Orkestrayı kurdu. Yıldan Birand, 35 yıllık müzik öğretmenliğinin ardından emekli olsa da Royal School of Academy’nin piyano sınavlarında performans rekorları kıran öğrenciler yetiştirmeye devam ediyor. Yıldan Birand’ın hikayesi ise Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt renkli anlatımı ile hazırladığı “Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” serisinin ilk kitabı ile ilham vermeye devam ediyor.
Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt: “Kıbrıs Türk Toplumuna değer katmış insanların yaşam öyküleri, ‘Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri’ kitap serisi ile unutulmadan ilham vermeye ve rol model olmaya devam edecek.”
Farklı meslek gruplarında olsa da başarısı, öncülüğü, sorumluluk alışı, paylaşımcılığı, bazen ilk oluşu, bazen de insanların hayatlarında yeni ufuklar açması gibi özellikleriyle toplumu dönüştüren pek çok gizli kahramanla iç içe yaşadığımızı söyleyen Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt, “Kıbrıs Türk Toplumuna değer katmış insanların yaşam öyküleri, Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri kitap serisi ile unutulmadan ilham vermeye ve rol model olmaya devam edecek” dedi. İlk etapta 10 kitap, 10 isim olarak tasarladığı “Kuzey Kıbrıs’ın Değerleri” serisinin ikinci kitabının da yakın zamanda okuyucuyla buluşturmayı amaçlayan Yrd. Doç. Dr. Soykurt, bu projenin aynı zamanda farklı yaş gruplarındaki bireyleri okuma kültürüne ve yaratıcı düşünmeye teşvik edeceğine de inanıyor.

psx_20210923_155353.jpgpsx_20210923_155614.jpg

 

Devamını Oku

Trending

Reklam