Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar: “Egemenlik hakkımızla varız, devlet kurduk ve asla vazgeçmeyeceğiz”

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta federasyon temelli çözüm modelinin artık tükendiğini belirterek, yeni bir müzakere sürecinin ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tanınmasıyla başlayabileceğini vurguladı.

Kıbrıs Türk tarafının iki devletli çözüm vizyonunu ilk kez 2021 yılında Cenevre’deki 5+1 BM toplantısında resmen Birleşmiş Milletler’e sunduklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Biz egemeniz, buradayız ve burada kalacağız” sözleriyle halkın iradesine vurgu yaptı.

Tatar, Türkiye’nin güçlü desteğiyle yürütülen bu yeni siyasetin uluslararası alanda giderek daha fazla karşılık bulduğunu ve halkın yüzde 75-80 oranında desteğini kazandığını belirtti.

Geçmişte federasyon temelinde sürdürülen müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlandığını belirten Tatar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın “Ne devletten ne de egemenlikten asla vazgeçmeyiniz” vasiyetini hatırlatarak, bu çizgiden sapılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen “Kıbrıs’ta Çözümün Anahtarı: Eşit Egemen İki Devlet” panelinde konuşma yaptı.

Kıbrıs’ta resmi bir müzakere süreci başlayacaksa bunun ancak iki egemen devletin iş birliğiyle mümkün olabileceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Tatar, “Olası bir anlaşmanın tarafı bir toplum değil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmalıdır” dedi.

Kendisini, “dört buçuk yılda hiçbir şey yapılmadı” şeklinde eleştirenlere de bu toplantı vesilesiyle yanıt verdiğini belirten Tatar, Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı’na teşekkür etti.

– “Denktaş’ın vasiyeti nettir: Ne devletten ne egemenlikten vazgeçin”

Konuşmasında, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın federasyon temelli müzakerelere iyi niyetle katıldığını ancak bu sürecin karşılıksız kaldığını ifade eden Tatar, Denktaş’ın “Devletten de egemenlikten de asla vazgeçilmemesi gerektiği, aksi takdirde her şeyin kaybedileceği” yönündeki sözlerini hatırlattı.

– “Egemenliğimiz, tarihi ve hukuki hakkımızdır”

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğe dayalı yeni siyasetinin bir tercih değil, tarihsel bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak, “Kıbrıs Türk halkı için kendi devletiyle bu yolu yürümek en büyük onurdur, en büyük haysiyettir” dedi.

Bu haklı duruşun temelinin, 1960 Anlaşmalarıyla kurucu ortaklık statüsüyle atıldığını ve bugün de aynı zeminde kararlılıkla sürdürüldüğünü ifade eden Tatar, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türk halkının, Dr. Fazıl Küçük’ün imzasıyla eşit kurucu ortak olduğunu hatırlatarak Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması’ndan kaynaklanan egemenlik haklarının tartışmaya açık olmadığını belirtti.

Kıbrıs Türk halkının 1960 sonrası kısa sürede maruz kaldığı baskılarla cemaat statüsüne itildiğini, haklarının gasp edildiğini belirten ve “Bu haklar bizim meşru egemenlik hakkımızdır. Tanısalar da tanımasalar da Kıbrıs’ta iki ayrı devlet gerçeği vardır” ifadelerini kullanan Tatar, yaşanan bu tarihi sürecin, Kıbrıs Türk halkının kendi devletine sahip çıkmasının ne denli hayati ve vazgeçilmez olduğunu açıkça ortaya koyduğunu vurguladı.

– “Federasyon oyunu artık sona ermiştir”

Kıbrıs Türk halkının 62 yıldır kendi dini, kültürü ve kimliğiyle bu topraklarda verdiği varoluş mücadelesine dikkat çeken Tatar, Annan Planı sürecinde Türkiye’nin de desteğiyle halkın yüzde 65 oranında “evet” dediğini ancak kendisinin, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve milli duruş sergileyen çevrelerle birlikte “hayır” cephesinde yer aldığını ifade etti.

“Öyle inandık ve haklı çıktık” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Avrupa Birliği’ne alınan Rum tarafının bugün hala ambargolar, mülkiyet baskıları ve uluslararası destekli saldırılarla Kıbrıs Türk halkını yıldırmaya çalıştığını ancak başarılı olamayacağını vurguladı.

Tatar, konuşmasına şöyle devam etti:

“Biz bu topraklarda onurumuzla yaşadık, binlerce şehit verdik. Bu kadar bedel ödeyen bir halk, tarihine ve onuruna bağlıysa egemenlik hakkından asla vazgeçmez.”

– “Bu masaya oturmak demek, Kıbrıs Türkü’nün geleceğini tehlikeye atmak demektir”

Konuşmasında, federasyon önerilerinin tehlikelerine de dikkat çeken Tatar, Rum tarafının çoğunluk olmanın verdiği güçle ortak bir çatı altında kurumları ve yönetimi ele geçirmeyi hedeflediğini belirtti.

Avrupa Birliği temelinde serbest dolaşım, yerleşim ve mülkiyet gibi maddelerle Kıbrıs Türk halkının varlığının tehlikeye atıldığını söyleyen Tatar, “Federasyon adı altında yapılan tüm planlarda Türkiye’nin garantörlüğü belli bir süre sonra sona erecek, Türk askeri adadan çekilecekti. Bu masaya oturmak demek, Kıbrıs Türkü’nün geleceğini tehlikeye atmak demektir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı döneminde Kıbrıs Türk tarafına verilen sözlerin tutulmadığını, ambargoların kaldırılmadığını ve tam tersine baskıların daha da arttığını hatırlattı. “Verdikleri sözleri yerine getirmediler, aksine üzerimizdeki baskılar giderek yoğunlaştı. Bugün hâlâ böylesine büyük bir haksızlıkla karşı karşıyayız” diyen Tatar, mücadelenin zorluklarına dikkat çekti.

Tatar, Rum tarafının amacının Kıbrıs Türk toplumunu içeriden bölmek, gençleri ekonomik vaatlerle kandırmak ve halkı kendi tarihinden, kimliğinden uzaklaştırmak olduğunu belirterek, “Bu, Kıbrıs Türk halkını gelecekte tehlikeli bir maceraya sürükleyerek varlığını riske atma planıdır. Mesele bu kadar ciddidir” ifadelerini kullandı.

– Türkiye’nin desteğine teşekkür…

Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğine özel olarak teşekkür eden Cumhurbaşkanı Tatar, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyanın dört bir yanında yaptığı açıklamalarla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemen eşitliğini ve iki devletli çözüm vizyonunu uluslararası gündeme taşıdığını vurguladı.

Tatar, TEKNOFEST’in KKTC’de düzenlenmesinin bu vizyonun bir göstergesi olduğunu belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanımızın açılışta verdiği mesajlar çok önemliydi. Etkinliğe 225 bin kişi katıldı. Türkiye’den gelen binlerce misafirin yanı sıra, halkımız da hava şartlarına rağmen yoğun ilgi gösterdi. Türkiye’nin kurumsal gücünü ve vizyonunu hep birlikte bir kez daha görme fırsatı bulduk” dedi.

Tatar, TEKNOFEST’in, Türkiye’nin sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de söz sahibi bir güç olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini ifade etti.

– “Mavi Vatan’da da haklarımız var”

Doğu Akdeniz’in jeopolitik önemine değinen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yalnızca kara değil, aynı zamanda deniz yetki alanlarında da egemen haklara sahip olduğunu vurguladı.

Tatar, “Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan politikası içerisinde KKTC’nin yeri büyüktür. Karasularımız, münhasır ekonomik bölgemiz, hava sahamız bizimdir. Bunlar, uluslararası hukuk çerçevesinde tartışılmayacak egemenlik haklarımızdır” ifadelerini kullandı.

Mavi Vatan kavramının taşıdığı stratejik anlamı bizzat gözlemlediğini belirten Tatar, “Evet, KKTC’nin 3 bin 800 kilometrekareyi aşkın kara toprağı vardır; ancak Mavi Vatan’da bu alanın belki altı katı kadar deniz yetki alanı söz konusudur. Doğu Akdeniz’de ekonomik münhasır bölgeler, karasuları ve hava sahamız üzerinde ciddi jeopolitik mücadeleler yaşanıyor. Bu alanlar, hem Türkiye hem de KKTC için hayati önemdedir” dedi.

Bölgedeki gerginliğe dikkat çeken Tatar, “Bugün Akdeniz’de İsrail, İran gibi ülkelerin birbirine füze attığına, Suriye ve Gazze’de yaşanan çatışmalara tanıklık ediyoruz. Bu coğrafya giderek daha da kritik bir hâl alıyor” şeklinde konuştu.

1974 öncesinde böyle bir stratejik tablo bulunmadığını, Türkiye’nin adaya müdahalesi ve Kıbrıs Türk halkının direnişiyle yeni bir dönemin başladığını hatırlatan Tatar, son 51 yılda yaşanan gelişmelerin KKTC’nin stratejik, politik ve jeopolitik önemini katbekat artırdığını belirtti.

Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Doğu Akdeniz’deki denge unsurlarından biri haline geldiğini dile getiren Tatar, bu gelişmelerin yürütülen siyasetin ne kadar doğru bir zemine oturduğunun da açık göstergesi olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin adadaki varlığının ve garantörlüğünün sadece bugün değil, tarih boyunca da Kıbrıs Türk halkının en büyük güvencesi olduğunu belirten Tatar, Türkiye’nin bu coğrafyada verdiği kararlı duruşun tarihsel örneklerle sabit olduğunu söyledi.

– “Tarih, egemenlik mücadelemizin haklılığını ortaya koymuştur”

Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadelenin tarihsel temellerine dikkat çeken ve Kıbrıs’ın stratejik önemini geçmişte küçümseyenlere karşı her zaman tarihten örneklerle yanıt verdiğini belirten Tatar, devlet aklının bu coğrafyayı hiçbir zaman göz ardı etmediğini ifade etti.

1880’lere kadar Osmanlı idaresinde olan Kıbrıs adasının İngiltere’ye kiralanmasının ardından yaşanan süreci değerlendiren Cumhurbaşkanı Tatar, Rum ve Yunan tarafının, İngiltere’nin de desteğiyle adayı Yunanistan’a bağlama hayalleri kurduğunu hatırlattı. Ancak Türkiye’nin “üst aklı”nın bu girişime net bir şekilde karşı çıktığını vurgulayan Tatar, “Biz adayı İngiltere’ye kiraladık, Yunanistan’a değil” diyerek Türkiye’nin gerekirse savaşmayı göze aldığını ifade etti.

Tatar, bu kararlı duruşun mimarları olarak dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu anarak, her iki ismin Kıbrıs davasının kahramanları olduğunu belirtti.

1955 yılında New York’ta yapılan temaslarda Türkiye’nin, Yunanistan’ın bu yönde bir adım atması halinde savaşacağını açıkça belirttiğini söyleyen Tatar, 1958’de Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kurulmasıyla birlikte her türlü risk göze alınarak mücadele verildiğini, bu mücadelelerin belgelerle mahkeme kayıtlarında da yer aldığını ifade etti.

Tatar, Türk halkının ağır bedeller ödeyerek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı haline geldiğini, bu ortaklıktan doğan egemenlik hakkının halen geçerli olduğunu ve bunun özden gelen haklarla bugünlere taşındığını söyledi.

– “Bu siyasete halkımız güçlü destek veriyor”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, son dört buçuk yılda Türkiye’nin güçlü desteğiyle yürütülen milli siyasetin uluslararası alanda giderek daha fazla görünürlük kazandığını belirterek, bu sürecin halk tarafından da benimsendiğini vurguladı.

Tatar, “Yapılan kamuoyu araştırmaları, halkımızın bu siyasete yüzde 75-80 oranında destek verdiğini gösteriyor. Bu çok kıymetlidir, çünkü halkımız artık boş vaatlerin hiçbir geleceği olmadığını öğrenmiştir” diye konuştu.

KKTC’nin kendi devletine sahip çıkmasının bir zorunluluk olduğunu belirterek, altyapı yatırımlarından ekonomik ve mali iş birliği protokollerine kadar her alanda atılan adımların önemine dikkat çeken Tatar, turizm, yükseköğrenim, hafif sanayi, tarımsal projeler ve inşaat gibi sektörlerde Türkiye’nin desteğiyle hayata geçirilen projelerin ülkenin kalkınmasına doğrudan katkı sunduğunu söyledi.

– “Bilişim adası olma yolunda ilerliyoruz”

TEKNOFEST’in KKTC’de düzenlenmesinin de adanın teknoloji ve bilişim alanında bir merkez hâline gelebileceğinin göstergesi olduğunu ifade eden Tatar, bu vizyona yönelik çeşitli yeni projelerin de gündemde olduğunu, bu konuların telefon görüşmeleri ve resmi temaslarla değerlendirildiğini belirtti.

– “İki devletin iş birliğiyle ilerleyebiliriz”

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs meselesine dair geçmişteki tutumuna da değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Guterres’in 2017 yılında Crans-Montana’daki müzakereleri yakından takip ettiğini ve taraflar arasında ortak bir zemin bulunmadığını net şekilde gördüğünü söyledi.

Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi María Ángela Holguín Cuéllar tarafından hazırlanan son raporda da bu durumun teyit edildiğini belirterek, ortak bir zemin bulunmadığı için yeni bir müzakere sürecinin başlatılamayacağının açıkça ifade edildiğini vurguladı.

Ancak Kıbrıs’ta iki tarafın karşılıklı faydasına olacak alanlarda teknik iş birliği yapılabileceğini ifade eden Tatar, bu kapsamda yeni geçiş kapılarının açılması, ortak enerji yatırımları, ara bölgede yenilenebilir enerji projeleri, mayın temizliği gibi konularda iş birliği yapılabileceğini söyledi.

Temmuz ayında benzer bir teknik toplantının daha yapılmasının gündemde olduğunu ifade eden Tatar, “Ancak tüm bu süreçlerde biz kendi devletimiz adına yer alıyoruz. Egemenlikten taviz vermemiz asla söz konusu değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının yürüttüğü egemenlik mücadelesinin asla hamaset olmadığını vurgulayarak, “Bu topraklarda doğmuş, burada yetişmiş ve halkının değerleriyle yoğrulmuş bir Cumhurbaşkanı olarak söylüyorum: Biz devlet kurduk ve bu devleti yaşatacağız. Bu bir duygu söylemi değil, tarihi bir hak ve kararlı bir duruştur” dedi.

Konuşmasının sonunda Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı’na ev sahipliği için teşekkür eden Tatar, “Kıbrıs Türk halkının sesi artık daha güçlü duyuluyor. Bu sesi duymayanlar da duymak zorunda kalacak” ifadelerini kullandı.

Tatar, konuşmasını şehitleri rahmetle anarak, gazilere teşekkür edip Türk dünyasına selam göndererek tamamladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Meclis Başkanı Öztürkler’den Babalar Günü mesajı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, vatanı, ailesi ve geleceği için yılmadan direnen, yokluklar içinde dahi evlatlarına onurlu bir miras bırakmaya çalışan babaların, tarihin sessiz kahramanları olduğunu söyledi.

Meclis Başkanı Ziya Öztürkler Babalar Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, babaların; varlıklarıyla hayatımıza güven ve rehberlik kaynağı olduğunu kaydetti.

Öztürkler mesajında, “Onların emeği, özverisi ve sessizce üstlendikleri sorumluluklar, bizlerin en güçlü dayanağıdır. Kıbrıs Türk halkı olarak bizler, geçmişte sadece birer baba değil, aynı zamanda birer mücadele insanı olan büyüklerimizin omuzlarında yükseldik.” ifadelerine yer verdi.

Kıbrıslı Türk babaların varoluş mücadelesinde de bu toprakları vatan yapmak için her zaman en ön saflarda yer alarak hem evlatlarını koruduklarını hem de halkın onurlu duruşuna güç kattıklarını vurgulayan Öztürkler, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Bugün bizler, Cumhuriyetimizin çatısı altında özgürce yaşıyorsak, bunu geçmişin o cefakâr babalarına borçluyuz.

Bu vesileyle; başta ebediyete intikal etmiş tüm babalarımızı rahmet ve minnetle anıyor, tüm babaların Babalar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor, mutluluk ve huzur dolu bir ömür diliyorum.”

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

Baṣbakan Üstel:Bizlerin görevi sorunları çözmek, KKTC’yi huzur ve güven içinde bir ülke olarak ilerletmek

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, son günlerde hem dünyada hem de ülkemizde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi…

Başbakan Üstel’in açıklaması aynen şu şekildedir:

“Bölgemiz, İran–İsrail savaşıyla; gerilim, gerginlik ve savaşın en tehlikeli boyutları bakımından yeni bir sürece girmiş görünüyor.
Karşılıklı atılan füzelerin gecenin karanlığında Kıbrıs’tan da görünmesi, taraf olmasak da tehlikenin ne kadar yakınımızda olduğunu göstermektedir.

Anavatanımız Türkiye’nin, Ukrayna–Rusya savaşı dahil pek çok uluslararası çatışmada uzlaşı yönünde katkı koyması, katkı koymasının istenmesi, izlenilen uluslararası siyasetin başarısının göstergesidir.

KKTC, Doğu Akdeniz’de; siyasi tanınmışlığı Türkiye dışında henüz gerçekleşmemiş olsa da, varlığı kabul görmektedir. Bizlerin de, özellikle bölgemizde yaşanan gelişmeleri yakından izleyerek gerekli politikaları üretip önlemleri almamız gerekiyor. Başbakanı olduğum koalisyon hükümetimiz, bu bilinç, sorumluluk ve Anavatan Türkiye ile istişare halinde gerekli izleme ve kararları almaktadır.
Proaktif siyaset, doğru ve etkili olandır.

Hükümetimiz bunun bilincinde olarak hareket etmektedir. Görev üstlendiğimiz ilk günden beri tribünlerde izleyici olmadık.
Futboldan bir benzetmeyle; oyunu sürekli kendi sahamızda kabul etmedik. Çünkü geçmişe dönük gözlem ve değerlendirmelerimiz, aksi halde kazanan, yenilmeyen taraf olmanın zor olduğunu gösteriyor.
Güney komşumuz Rum Yönetimi, gerçeklere uyarak iyi komşu olarak davranmıyor. Açıkça yazılsın ya da yazılmasın, 1975 Nüfus Mübadele Anlaşması’nın taşınmaz malları da kapsadığını kabul etmek istemiyorlar. Ya da bilmelerine rağmen kabul etmez görünüyorlar.
1974 sonrası oluşan iki toplumlu, iki bölgeli yapı; sonrasında Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni ve ardından KKTC ismini almıştır. KKTC’de yaşamın sürdürülmesi ve gerekli olan ekonomik dinamizm için, tasarrufumuzda olan toprakları kullanmanın dışında bir seçeneğimiz yoktu. Bunu samimi yaklaşan üçüncü taraflar da ifade etmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de (AİHM) işaretiyle Taşınmaz Mal Komisyonu var edilip aktif hale getirilmiştir. Rum liderliği, ilk günden itibaren Taşınmaz Mal Komisyonu’nun verimli çalışmasını engelleme çabası içinde olmuştur.

AİHM’de açtırılan davalardaki en önde gelen amaçları, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun iç hukuk yolu olmaktan çıkarılmasıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), en son açıkladığı K.V. Mediterranean Tours Limited v. Türkiye kararıyla, Rumların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde terk etmiş oldukları taşınmaz mallara yönelik talepleri bakımından Taşınmaz Mal Komisyonu’nun iç hukuk yolu olduğunu açık bir şekilde bir kez daha ifade etmiştir.
Kararın bizler açısından en önemli yanı budur.

KKTC bir hukuk devletidir; yolumuz, mülkiyet sorununun aşılmasında da bu hukuk yoludur. Güneydeki vasilik sistemine benzer bir tercihle çözümü ötelemeyi bizler de tercih edebilirdik. Biz, hukuk yoluyla, bireysel haklara saygıyla doğru yönde ilerliyoruz.
Bizler, her bakımdan çalışan devlet yapımızı güçlendireceğiz.
1963 sonrası insanlarımız uzun süre çadırlarda kalmıştı. 1974 sonrası da Kuzey’de insanlarımız çadırlarda mı kalacaktı?
Emlak sektörü, ekonominin bir parçasıdır. Emlak sektörü gelişmeyecek, yerine çadır ekonomisi mi olacaktı?
Bir kez daha ifade ediyorum… Halkımız, iş dünyamız huzur içinde olsun… Bizlerin görevi, sorunları çözmek; KKTC’yi huzur içinde, gelecek kaygısı olmadan yaşanacak bir ülke olarak ilerletmektir.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Gençlik Federasyonu heyeti Azerbaycan ziyaretini tamamlayarak, ülkeye döndü

Published

on

By

Gençlik Federasyonu heyeti Azerbaycan ziyaretini tamamlayarak, ülkeye döndü.

Gençlik Federasyonu’ndan yapılan açıklamada, heyetin, Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın davetiyle, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Sekretaryası koordinasyonunda 11-14 Haziran tarihlerinde düzenlenen “Lenkaran – Türk Dünyası Gençlik Başkenti 2024” kapanış etkinliklerine katıldığı kaydedildi.

Açıklamada, heyette, Federasyon Genel Başkanı Mustafa Özbilgehan, Genel Başkan Yardımcısı Nesrin Yüceulaş, Gençlik Federasyonu Dış İlişkiler Sekreteri Doruk Günalp, İskele Gençlik Derneği Başkanı Ali Devecioğlu, Güzelyurt Gençlik Derneği Başkanı Açelya Bulancak ve Gençlik Federasyonu Sağlık Komisyonu Üyesi Didem Gökçebel’in yer aldığı belirtildi.

Federasyon Başkanı Özbilgehan’ın, Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı Indira Hajiyeva ile TDT Genel Sekreter Yardımcısı Sadi Jafarov’un katılımıyla düzenlenen “Gönüllülükte Yeni Dönem: Değerler ve Eğilimler” başlıklı panelde konuşma yaptığı ifade edilen açıklamada, Özbilgehan’ın Kuzey Kıbrıs’ta yürütülen gençlik gönüllülüğü çalışmalarını aktararak, gençlerin ülke gençlik politikalarına katılımının önemini vurguladığı kaydedildi.

Açıklamada, etkinlik kapsamında 2025 TDT Gençlik Başkenti olarak belirlenen Kazakistan’ın Almatı şehrine devir teslim töreninin de gerçekleştirildiği bildirildi.

Etkinliğe aracılık eden ve uçak biletlerini karşılayan Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı’na, katılım sürecine ilişkin diplomatik işlemleri yürüten KKTC Dışişleri Bakanlığı’na ve KKTC Bakü Temsilciliği’ne teşekkür edilen açıklamada, ev sahipliği için Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığına ve koordinasyon desteği için TDT Genel Sekreterliğine memnuniyet ifade edildi.

 

 

Devamını Oku

Trending

Reklam