Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Büyükelçi Feyzioğlu: 20 Temmuz Barış Harekâtı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü

Published

on

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı’nın zulme son verilen, Kıbrıs Türk halkının istikbalini, istiklalini ve istikrarlı yönetimini kazandığı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü olduğuna dikkat çekerek “1974’ten beri geçen 50 yıldır bu cennet Ada’da barış vardır.” dedi.

Feyzioğlu, 20 Temmuz’da Mehmetçiğin sadece Ada’nın kuzeyine ve Kıbrıs Türklerine değil, tamamına barışı getirdiğini vurguladı.

Kıbrıs Türk halkının asil Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Feyzioğlu, Kıbrıs Türklerinin hiçbir zaman zulme geçit vermediğini dile getirdi.

KKTC’nin “direkt ticaret, direkt uçuş ve direkt temas” talebinin değerli olduğunu belirten Feyzioğlu, artık bu çağ dışı ambargoların sonlandırılması gerektiğine vurgu yaptı.

KKTC kalıcı bir devlettir. Var olacak ve var olmaya devam edecektir.” şeklinde konuşan Feyzioğlu, KKTC tarafının yıllarca çözümsüz kalan müzakere masalarına ve Rumların oyalama taktiklerine tahammülü kalmadığına dikkat çekti.

Feyzioğlu, Lefkoşa’yı yürüyerek dolaştığında Kıbrıs Türk halkının nasıl bir kıyıma maruz bırakıldığını bugün hala daha bazı binaların tüm canlılığıyla gösterdiğini ve şahitlik ettiğini dile getirdi.

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ve sonrasına dair yaşadığı anıları da paylaşan Feyzioğlu, Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldiğini belirtti.

– “1974’ten beri geçen 50 yıldır bu cennet Ada’da barış vardır”

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 50. yılı dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

Feyzioğlu, Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Barış Harekâtı’nın yıl dönümünü coşkuyla kutladıklarını belirtti.

20 Temmuz’un zulme son verilen, Kıbrıs Türk halkının istikbalini, istiklalini ve istikrarlı yönetimini kazandığı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü olduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, 1974’ten bu yana geçen 50 yıldır cennet Ada’da barışın olduğunu ifade etti.

20 Temmuz 1974’te Mehmetçiğin sadece Ada’nın kuzeyine ve Kıbrıs Türklerine değil tamamına barışı getirdiğini vurgulayan Feyzioğlu, Kıbrıs Türkü’nün direniş azminin ve özgür yaşama isteğinin onları bu Ada’dan tamamen kovmak isteyenler tarafından kırılamadığını kaydetti.

-“Kıbrıs Türkleri hiç bir zaman zulme geçit vermedi”

Kıbrıs Türk halkının asil Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Feyzioğlu, Kıbrıs Türklerinin direnişçi olduğunu ve hiçbir zaman zulme geçit vermediğini dile getirdi.

20 Temmuz 1974’te başlayan Barış Harekatı ile Mehmetçik ve mücahidin omuz omuza çarpışarak Ada’ya barış, istikrar, demokrasi ve huzur getirdiğini kaydeden Feyzioğlu, garantör ülke olarak Ada’daki kardeşlerinin can güvenliğini sağlamak, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için gerçekleştirilen Barış Harekâtı’nın 50 yıldır hala hazmedilemediğinin görülmekte olduğunu söyledi.

Yok edilmek istenen Kıbrıs Türklerinin bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çatısı altında, kendi bayraklarının gölgesinde güvenle yaşadığını belirten Feyzioğlu, Türkiye’nin KKTC’ye olan sarsılmaz desteğiyle, kardeşlik hukukuna dayanan, ayrılmaz ve asla birbirinden koparılmaz birliktelikle Kıbrıs Türk halkının geleceğine daha bir umutla bakabildiğini dile getirdi.

1974 Barış Harekatı’nın önünü açan dönemin Başbakanı Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Erbakan ile Türkeş’i, komutanları, askerleri ve mücahitleri rahmetle ve minnetle anan Feyzioğlu, ayrıca egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderleri merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a bir kez daha Allah’tan rahmet diledi.

– “Çağ dışı ambargolar sonlandırılmalı”

KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın gözlemci üyesi olduğunu kaydeden Büyükelçi Metin Feyzioğlu, KKTC’nin uluslararası görünürlüğünün ise her geçen gün arttığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın son olarak Şuşa’da gerçekleştirilen TDT Devlet Başkanları Zirvesi’ne ‘devlet başkanı’ sıfatıyla iştirak ettiğini belirten Feyzioğlu, KKTC’nin “direkt ticaret, direkt uçuş ve direkt temas” talebinin ise değerli olduğunu ve artık bu çağ dışı ambargoların sonlandırılması gerektiğini vurguladı.

Feyzioğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin arkasına belli başlı güçleri alarak Kıbrıs Türklerinin can damarını sıkıp, nefes borusuna çökerek “Biz çözüm istiyoruz, barış istiyoruz” dediklerini belirtti.

Feyzioğlu, “Bu taleplerinde zerre kadar samimi olmadıkları, Kıbrıs Türklerinin insan haklarını ambargolarla ve izolasyonlarla nasıl gasp ve ihlal ettikleri dikkate alındığında, hiçbir şekilde samimi değiller.” ifadelerine yer verdi.

KKTC’de dünya standartlarında, modern bir havaalanı olan Ercan Havalimanı’nın açıldığını belirten Feyzioğlu, yeni havaalanının turizm sektörünün daha da güçlenmesi, KKTC’nin ve halkının refaha kavuşması için paha biçilmez stratejik bir yatırım olduğunu vurguladı.

KKTC’de “Bereket Suyu Projesi” ile Anadolu’nun suyunun denizin altından 40 mil’den fazla bir mesafeden getirildiğini belirten Feyzioğlu, ayrıca enerji, yol ve sağlık yatırımlarının da yapıldığını ifade etti.

Feyzioğlu, “Çok ciddi planlama ile, çok kısa sürede KKTC’de yaşayan kardeşlerimize sağlık alanında dünyanın en ileri imkanlarına kavuşmaları sağlanacak.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kardeşlik hukuku çerçevesinde Cumhuriyet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı binalarını yaptığını belirten Feyzioğlu, söz konusu komplekste Ada’nın en büyük parkı olacak olan Millet Parkı’nın da yer alacağını dile getirdi.

– “KKTC kalıcı bir devlettir. Var olmaya devam edecektir”

KKTC kalıcı bir devlettir. Var olacak ve var olmaya devam edecektir.” şeklinde konuşan Feyzioğlu, KKTC tarafının yıllarca çözümsüz kalan müzakere masalarına ve Rumların oyalama taktiklerine tahammülü kalmadığına dikkat çekti.

Ada’daki iki halktan biri olarak, kendi devletlerinin çatısı altında özgürce hayatlarını sürdürmek Kıbrıs Türklerinin de en temel hakkı olduğunun altını çizen Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kararlı ve vizyoner liderliğiyle bir yandan KKTC’nin her kurumunun ve genelde KKTC devletinin kurumsal kapasitesini artırmak için ortaya vizyonunu ve iradesini koymuştur. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz, tüm bakanlarımız, ilgili her kurumumuz ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin buradaki misyonu olan Türkiye Lefkoşa Büyükelçiliğimiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vizyonunu ve bu vizyona göre verdiği talimatları gece gündüz demeden ve hiçbir maliyet hesabı da yapmadan hayata geçirmek için canla başla çalışıyoruz. Tabii ki bu çalışmalarımızı siyasi istikrar ortamı sayesinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel ve hükümeti ile tam bir eşgüdüm ve işbirliği içinde gerçekleştiriyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece içeride değil, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsünde üst üste iki defa ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti vardır artık tanımanız lazım’ dedi. Bir taraftan bu kurumsal kapasiteyi yükseltmek için ortaya konulan vizyon, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koyduğu kararlı irade ve bu iradeyi hayata geçirmek için tüm kurumlarımızın ve makamlarımızın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarıyla olağanüstü bir işbirliği sergilemesi,

Kıbrıs Türklerinin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin sonsuza kadar bağımsız ve egemen olmasını sağlayacak büyük stratejik atılımlardır, yatırımlardır.”

– “Ada’da iki ayrı yapı ve iki ayrı halk var”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyaya haykırdığı formülün “egemen eşitlik ve eşit uluslararası hukuki statüye sahip iki devletli çözümün” artık geriye kalan tek çıkış yolu olduğunu ifade eden Feyzioğlu, Ada’da iki ayrı yapı ve iki ayrı halkın olduğunu belirtti.

“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin niyeti 60 sene önce neyse bugün de öyledir.” diye konuşan Feyzioğlu, çocuklarına daha ana kucağından itibaren öğrettikleri de “düşmanlık” olduğunu ifade etti.

Feyzioğlu, Kıbrıs sorununu, tarihi gerçeklere rağmen “20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile başladı” diye bir masalı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yeni nesillerine okuttuğunu dile getirdi.

-“20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı, Kıbrıs sorununun temelden çözüldüğü tarihin adı…”

20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın Kıbrıs sorununun başlangıcı olmadığını ifade eden Feyzioğlu, aksine Kıbrıs sorununun temelden çözüldüğü tarihin adı olduğunu vurguladı.

Kıbrıs sorununun başlangıcının 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından gasp edilmesi olduğunu kaydeden Feyzioğlu, “Kıbrıs sorununun başlangıcı, 1963’te Kıbrıs Türklerinin kamu kurumlarından, devlet dairelerinden ve hatta meclisten ‘bir daha buraya adım atarsanız sizi yok ederiz’ cümleleriyle sürülmesidir. Kıbrıs sorununun başlangıcı, devleti gasp eden, Rum siyasetçi ve yöneticilerin devşirdikleri yasa dışı güçle paramiliter katillerden oluşan EOKA’yı kurup, Kıbrıs Türklerine soykırım başlatmalarıdır.” ifadelerine yer verdi.

Barış Harekatı’nın katliamları sona erdirdiğini ve Kıbrıs Türklerine yepyeni bir başlangıç sağladığını belirten Feyzioğlu, ayrıda 15 Temmuz 1974 darbesinin hedefi olan on binlerce Rum’un da hayatını kurtardığını vurguladı.

Kıbrıs’ın kendileri için milli bir dava olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, Kıbrıs Türkü’nün milli mücadelesinin devam ettiğini ve başarıya da ulaşacağını kaydetti.

– “Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldim”

Büyükelçi Metin Feyzioğlu, küçük yaşlarda olmasına rağmen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ve sonrasına dair yaşadığı anıları Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

Feyzioğlu, “Ankara’da bulunan evimize Genel Kurmay Harekat Dairesi’ne bağlı doğrudan manyetolu telefon kuruldu. Hükümette olduğu her dönemde Kıbrıs’tan sorumlu olan ve 1974 sonrasında da Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevinde bulunan rahmetli babam Turhan Feyzioğlu’nun görevi Ankara’da kalmayı emrediyordu. ‘Ankara bombalanabilir’ dendiğinde biz hiçbir yere kıpırdayamadık. Her an teyakkuzdaydık.” diye konuştu.

Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldiğini ifade eden Feyzioğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile Turhan Feyzioğlu’nun sohbetlerine tanıklık ettiğini söyledi.

“Atıl duruma düşmüş yatırımların ekonomiye yeniden nasıl kazandırılabilir?” noktasında yapılacak çalışmalar çerçevesinde, araçla Salamis Otel’e gidildiğinde kendisinin de o araçta olduğunu kaydeden Feyzioğlu, o zamanki terk edilmiş görüntülerin ise bir çocuğun hafızasında yer ettiğini belirtti.

Hayatında ilk kez o yıllarda tank bariyerleri gördüğünü ifade eden Feyzioğlu, şaşkınlığını gizleyemediğini söyledi.

Feyzioğlu, Lefkoşa’yı yürüyerek dolaştığında Kıbrıs Türk halkının nasıl bir kıyıma maruz bırakıldığını bugün hala daha bazı binaların tüm canlılığıyla gösterdiğini ve şahitlik ettiğini dile getirdi.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın sofrasına çok oturduğunu belirten Feyzioğlu, “Rauf Raif Denktaş’ın sofrasında, Turhan Feyzioğlu’nun sofrasında oturup da, DNA’nıza vatanseverliğin, milliyetçiliğin ve Kıbrıs davasının işlenmemesi mümkün mü? Ben bugün bu davaya aşkla sarılıyorsam, bugün eğer Kıbrıs Türkü’nü yüreğimin içinde hissetmenin kaynaklarını, köklerini ortaya koymak isterim.” diye konuştu.

“Kıbrıs davasıyla yattık, Kıbrıs davasıyla kalktık ve Kıbrıs davasıyla büyüdük…”

“Kıbrıs davasıyla yattık, Kıbrıs davasıyla kalktık ve Kıbrıs davasıyla büyüdük” ifadelerine yer veren Feyzioğlu, bugün çocukluğundan bu yana içinde yetiştiği Kıbrıs davasının Lefkoşa’daki bir parçası olma onuruna eriştiğini ve mesleğe başladığından beri hayatta edindiği her tecrübenin kendisini bu göreve hazırladığını söyledi.

Feyzioğlu, “Kıbrıs Türklerinin önü ve yolu açıktır” şeklinde konuşarak bilinen sorunları sürekli konuşmanın bir getirisi, sorunların çözümüne bir katkısının olmayacağını, çözümlere yoğunlaşılması gerektiğini ve bilinen sorunları daha az konuşup, çözümler üzerinde gayret sarf etmek gerektiğini vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Lefkoşa–Güzelyurt anayolunda Zet Karting yakınlarında meydana gelen trafik kazası can kaybına neden oldu.

İlk bilgilere göre sürücü direksiyon hâkimiyetini yitirerek yoldan çıktı ve araç takla attı.

Sürücü Muhammad SHAHZAD (E-36) olay yerinde yaşamını yitirdi.

Kaza ile ilgili polis açıklaması şöyle:

07.12.2025 tarihinde, saat 22.30 sıralarında, Lefkoşa – Güzelyurt Anayolu üzerinde Muhammad SHAHZAD (E-36) yönetimindeki JH 418 plakalı salon araç ile Lefkoşa istikametinden Güzelyurt istikametine doğru seyrettiği esnada Zet Karting isimli işletme önlerine geldiğinde dikkatsizliği sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun solundan çıkıp bordür taşlarına çarpıp takla atmıştır. Kaza sonucu araç sürücüsü olay yerinde yaşamını yitirmiştir. Soruşturma devam etmektedir.

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

’nin (CTP) yeni Genel Başkanı Sıla Usar İncirli, ülkede “ekonomik kriz” ile “sosyal ve güvenlik krizinin” birbirine geçtiğini kaydederek, siyasi iradeye olan ihtiyaca dikkat çekti, “Bu irade, CTP iktidarında gerçekleşecek bir iradedir.” dedi.

Sıla Usar İncirli, ülkedeki sorunların üç-beş kişi tarafından çözülemeyecek kadar fazla olduğunu belirtti; yeni dönemde hem parti içerisinde hem de toplumda tabana yayılma hedefini vurguladı. Ülkenin farklı kesimleriyle kısa sürede istişare sürecine girileceğini duyuran İncirli, “Bir ordu kurmak lazım. Bu orduya CTP liderlik edecek.” ifadelerini kullandı.

Yaşanılan sorunların mevcut yönetimden kaynaklı olduğunu, adil ve şeffaf olmayan, güven ve liyakate dayanmayan  anlayışın kendi yarattığı sorunları çözmesinin beklenemeyeceğini savunan Sıla Usar İncirli, erken seçim çağrısını yineledi; hedeflerinin en geç 2026 yılının ilk çeyreği olduğunu vurguladı.

CTP lideri İncirli, başkanlığı döneminde adalet, liyakat, dayanışma, adil ve ilerleme temelli bir anlayış benimseyeceğini söyledi; halkın kendilerini çağırdığını, beklediğini ve göreve hazır olduklarını kaydetti.

İncirli “Benim için yeni bir hayat başlamadı; hayatımın devamında sadece daha büyük bir sorumluluk var. Kendimi bildim bileli çok çalıştım, çalışmaya devam edeceğim. Ülkeme ve halkıma karşı büyük bir sorumluluk hissediyorum.” dedi.

Olağanüstü Kurultay’da CTP’nin yeni genel başkanı seçilmesinin ardından ilk röportajını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) veren Sıla Usar İncirli, CTP Kurultay sürecini, yeni dönemdeki yol haritasını ve ülkedeki son gelişmeleri değerlendirdi.

– “CTP’deki demoktratik yarış, toplumda umut uyandırdı”

CTP Genel Başkanı Sıla Usar İncirli, sorulara verdiği yanıtlarda, üç adaylı kurultay sürecinin “örnek bir siyasi olgunlukla” geçtiğini, bunun da CTP’nin topluma verdiği en güçlü mesajlardan biri olduğunu söyledi.

Sıla Usar İncirli, Tufan Erhürman’ın büyük bir toplumsal uzlaşıyla Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yaşanan genel başkanlık görevi seçim sürecinde tüm adayların CTP’nin ilkelerinden, değerlerinden taviz vermeden ama bunları büyüterek devam edilmesi yönünde ortak bir görüş olduğunu kaydetti; parti içi demokrasinin güçlü bir şekilde görünür olmasından duyduğu memnuniyeti paylaştı.

Çok sayıda parti üyesinin de sürece aynı heyecanla katıldığını belirten Sıla Usar İncirli, propaganda sürecinde “parti içerisindeki birleştirici güç olacağı” vurgusunun geniş karşılık gördüğünü ifade etti.

Sıla Usar İncirli, “Toplum da kurultayımızı ilgiyle takip etti ve sonucu sahiplendi.” dedi, seçimle birlikte toplumda da tazelenen güven duygusuna işaret etti. Seçimin ardından Türkiye’den ve Güney Kıbrıs’tan çok sayıda tebrik mesajı geldiğini söyleyen İncirli, bu dayanışmanın kendilerine güç verdiğini vurguladı.

– CTP’nin ilk kadın genel başkanı…

CTP’nin ilk kadın genel başkanı olmakla ilgili konuşan Sıla Usar İncirli, bundan duyduğu gururu paylaştı.  Sıla Usar İncirli, kendisinin doğduğu yıl babası Naci Talat Usar’ın CTP’nin genel sekreteri olduğunu hatırlatarak, CTP’nin içine doğduğunu ve bu mücadelede büyüdüğünü kaydetti. Babasının insanlara her zaman önyargısız yaklaşan biri olmasından, insanları kucaklayışından çok etkilendiğini belirten Sıla Usar İncirli, kendisinin de bu özellikleri babasından görerek kazandığını söyledi.

Bir doktor olarak ülkeye verdiği hizmetlerin yanında, gençlik çağlarından beri çeşitli gençlik ve kadın örgütlerinde yer aldığını, sendikal mücadeleye liderlik ettiğini anımsatan Sıla Usar İncirli, hayatının her döneminde CTP ilkelerine bağlı olarak yaşadığını  ifade etti.

– “Sorunlar büyük, çözüm kolektif olmalı”

Yeni dönemde izleyeceği yol haritası hakkında konuşan Sıla Usar  İncirli, ülkenin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekerek, tek merkezli veya dar kadrolu yönetim anlayışlarının artık çözüm üretemeyeceğini söyledi, tabana yayılmanın gerekliliğini vurguladı.

Ülkede yetişmiş insan kaynağı olduğunu, CTP’nin toplumun farklı kesimleriyle bir araya gelerek geniş bir ortak çalışma zemini kuracağını kaydeden Sıla Usar İncirli, “Bir ordu kurmamız gerekiyor. Bu orduya da partimiz liderlik edecek.” dedi. Bu kapsamda CTP’nin yeni dönemde ekonomi, vergi adaleti, üretim, yolsuzlukla mücadele, çevre, eğitim, sağlık, gençlik ve toplumsal cinsiyet gibi alanlarda çalışan komitelerini daha geniş katılımla dinamik ve üretken bir çalışma eksenine getirme hedefleri olduğunu belirten İncirli, “kolektif akıl” ve “uzlaşı kültürü” vurgusunda buldu.

– Ekonomik kriz ve güvenlik krizi… “Para karanlıkta birikince çeteler harekete geçer”

CTP Genel Başkanı Sıla Usar İncirli, ülkenin içinde bulunduğu durumu “ekonomik, sosyal ve güvenlik krizlerinin iç içe geçmesi” olarak nitelendirerek; tırmanan ekonomik krizin güvenlik krizini doğrudan tetiklediğini söyledi.

Ülkede kaynak olduğunu ancak kayıt dışılık, adaletsiz vergi sistemi ve üretimin durma noktasına ulaşması gibi sorunların “paranın karanlıkta birikmesine” neden olduğunu savunan Sıla Usar İncirli, “O para karanlıkta birikince ona göz dikenler çıkar; çeteler, mafyalar harekete geçer.” şeklinde konuştu. Sıla Usar İncirli, son günlerde ortaya çıkan yolsuzluk, rüşvet, tutuklamalar ve organize suç iddialarının bu tabloyu doğruladığını kaydederek, bunun nedeninin “şeffaflıktan uzak, yozlaşmış mevcut yönetim anlayışı” ile “devlet denetim mekanizmalarındaki eksiklik” olduğunu söyledi.

Sıla Usar İncirli, “bunu yaratan yönetim anlayışıyla yolsuzlukların üzerine gidilmesi ve suçluların ortaya çıkarılıp adaletin tecelli edebilmesinin mümkün olmadığını” ifade ederek, siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

– “İlk adım nüfus politikası”

Yaşanan “güvenlik krizi”nin en önemli parçasının da kontrolsüz nüfus olduğuna dikkat çeken İncirli, nüfusun kontrol altına alınması gerektiğini ifade etti.

Sıla Usar İncirli sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kimin burada yaşadığı, kimin geldiği, kimin gittiği bilinmiyor. Bir yandan gençlerimiz iş bulamadığı için göç ederken, diğer yandan düzensiz göç kontrol edilemiyor. Bu, yolsuzlukların da kaynağı haline geldi. CTP iktidarında nüfus sayılacak, bir nüfus politikası belirlenecek. Yurttaşlık, muhaceret ve ikamet izinleriyle ilgili mevzuat denetlenecek ve düzenlenecek.”

– Üretim uyarısı… “İthalat patlarken, ihracat durma noktasında”

Sıla Usar İncirli, üretimde bir gerileme yaşandığını da ileri sürerek, maliyetlerin artması nedeniyle ülkenin ithalata bağımlı hale geldiğini söyledi.

“İhracat düştü, ithalat bir yılda %100 arttı. Üretim neredeyse durdu.” diyen İncirli, maliyetlerin kontrol altına alınması ve doğru teşviklerin uygulanmasıyla üretimin desteklenmesi ve ekonomonin canlanması gerektiğini ifade etti.

İncirli, bunun yanında, kadınların, gençlerin ve girişimcilerin ekonomik yaşama daha fazla katılması için bir irade gösterileceğini belirtti.”Gençler sadece iş değil, ‘kendilerini gerçekleştirme fırsatı’ da istiyor.” ifadelerini kullanan İncirli, kadın ve gençlerin önündeki engellerin kaldırılacağını, onlarla büyümenin ve ilerlemenin hızlanacağını söyledi.

– Meclis eleştirisi… “Pazarlık, çıkar çatışmaları ve krizler… Normal çalışma yapamıyoruz”

Ana muhalefet lideri Sıla Usar İncirli, Cumhuriyet Meclisi çalışmalarına da değinerek, çalışmalarının uzun süredir “toplumsal faydadan uzak” olduğunu söyledi.

Hükümetin kendi içinde “çirkin pazarlıklar” yürüttüğü görüntüsü olduğunu, Ulusal Birlik Partisi’nin kendi içinde bile demokratik süreçleri çalıştırmakta zorluk çektiği yönünde  kamuoyunun gündemine geldiğini kaydeden İncirli, fiber optik, ilahiyat koleji gibi tartışmalı konuların ilgili taraflarla istişare edilmeden zorla Meclis gündemine getirildiğini kaydetti.

Gelecek hafta Genel Kurul’da ele alınacak 2026 yılı mali bütçesine de dikkat çeken İncirli, bu bütçeyi “iflas ve borçlanma bütçesi” olarak nitelendirdi. İncirli, “Adalet yok, liyakat yok, yozlaşma var. Bu anlayış, yolsuzluğu, rüşveti, kayırmacılığı besledi. Sonuç, 26 milyar TL’lik bütçe açığı.” dedi.

– “Halk CTP’yi bekliyor ve biz hazırız, erken seçim kaçınılmaz”

Sıla Usar İncirli, erken seçim konusundaki kararlılıklarını ortaya koyarak, “Mart için yaptığımız erken seçim çağrısını duymazdan geliyorlar. Ocak 2027’yi hedefliyorlar.” dedi, CTP olarak bu konuda pasif kalmayacaklarını, mecliste bütçe tartışılırken aktif bir şekilde erken seçimi gündeme getireceklerini vurguladı.

Meclis dışında, sivil toplum örgütleri, sendikalar, ekonomik örgütler, diğer siyasi partiler ve halkla erken seçim talebinin daha güçlü bir şekilde haykırılacağını kaydeden Sıla Usar İncirli, hedeflerinin 2026 yılının ilk çeyreğinde, en geç ilk yarısında erken seçime gidilmesini sağlamak olduğunu kaydetti.

Halktan “gelin, bizi kurtarın” çağrısı aldıklarnı kaydeden Sıla Usar İncirli, “Halk CTP’yi bekliyor ve biz hazırız.” diye konuştu.

– “İktidarımız adalet, liyakat, dayanışma ve ilerlemenin iktidarı olacak”

“2026 yılında CTP güçlü bir şekilde iktidara gelecek.” diyen Sıla Usar İncirli, başkanlığında CTP iktidarının anahtarının “adalet”, “liyakat” ve “kolektif çalışma” olacağı vurgusunu yaparak, demokrasinin ruhuna uygun, kapsayıcı ve adil olarak topluma kaybettiği güven duygusunu kazandırmayı hedeflediklerini kaydetti.

“Demokrasi ‘demokrasi istiyoruz’ demekle olmuyor, bunun gerçeğe dönüştürülmesi lazım.” diyen Sıla Usar İncirli, bu söylemine örnek olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine inandığını ifade eden CTP’nin bir kadını genel başkan seçerek kanıtladığını belirtti. Sıla Usar İncirli, “Yönetim anlayışımız söylemlerimizle birebir örtüşecek.” diye konuştu.

– Kıbrıs sorunu… “Siyasi eşitlik tartışma konusu olamaz”

Kıbrıs sorununa ilişkin de değerlendirmede bulunan CTP Genel Başkanı Sıla Usar İncirli, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesinin 2004 referandumunda, 2017’de Crans-Montana’da ve Sn. Tufan Erhürman’ın büyük halk desteği ile seçildiği 19 Ekim Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde açıkça ortaya konduğunu söyledi.

İncirli, CTP’nin siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli ve iki toplumlu federal çözüm arzularını paylaştı, ancak, Kıbrıs Rum tarafının geçmişte olduğu gibi yine uzlaşmaz bit tavır sergilemesi halinde , Kıbrıslı Türklerin bu yüzünden daha fazla zarar görmesinin de kabul edilmeyeceğini kaydetti.

Yaşanan tecrübelere dikkat çeken İncirli, siyasi eşitliğin tartışılamaz olduğunu söyledi. Sıla Usar İncirli, bunun yanında ucu açık müzakerenin fayda getirmediğinin görüldüğünü ve masanın bir kez daha çökmesi halinde statükoya yeniden dönmeyi istemediklerini söyledi. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erhürman’ın adil, kalıcı bir çözüme ulaşmak için yaptığı çalışmalara destek olacaklarını belirten İncirli, müzakere masasının kurulması için de çaba harcamaya devam edeceklerini belirtti.

CTP Genel Başkanı Sıla Usar İncirli, hedefin çözüm olduğunu ancak, güven artırıcı önlemlerin önemine de inandıklarını kaydetti. Sıla Usar İncirli; geçiş noktalarının artırılması, Yeşil Hat Tüzüğü’nün kapsamının genişletilmesi, karma evliliklerden doğan çocukların eşit yurttaşlık hakları, ara bölgede Avrupa Birliği (AB) destekli iki toplumlu güneş enerjisi santrallerinin kurulması gibi çalışmaların fayda yaratacağını vurgulayarak, Güney Kıbrıs’ın AB dönem başkanlığı sürecinde iki toplumun daha çok yakınlaşacağı, Kıbrıslı Türklerin daha fazla görünür olacağı ekonomik, sosyal ve kültürel çalışmaların yoğunlaşması yönündeki beklentisini ifade etti.

–  “Hayatım boyunca çalıştım; yaşamımın doğal akışı, devamı olarak hissediyorum”

İncirli, son olarak, genel başkanlık görevinin kendisi için “doğal bir devamlılık” olduğunu belirterek, çalışmanın ve üretmenin yaşam biçimi olduğunu söyledi.

İncirli “Yeni bir hayat başlamadı; hayatımın devamında sadece daha büyük bir sorumluluk aldım. Çok çalıştım, çalışmaya devam edeceğim. Verilen destek, gösterilen teveccüh benim için çok kıymetli, arkadaşlarımla birlikte ülkemize ve halkımıza olan sorumluluk hissimiz ve çalışma azmimizle memleketimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.” diyerek sözlerini tamamladı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Ataoğlu mesajında, 5 Aralık’ın kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasal hayatta eşit temsil mücadelesinin simgesi olduğunu vurguladı. Kadınların güçlü olduğu bir toplumun geleceğini güvenle inşa eden bir toplum olduğuna dikkat çeken Ataoğlu, kadına yönelik şiddetin her türlüsüne karşı durmaya devam edeceklerini belirtti.

Ataoğlu, eşitlik ve adalet için çalışmalarını sürdüreceklerini ifade ederek, “Tüm kadınlarımızın 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam