Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Büyükelçi Feyzioğlu: 20 Temmuz Barış Harekâtı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü

Published

on

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı’nın zulme son verilen, Kıbrıs Türk halkının istikbalini, istiklalini ve istikrarlı yönetimini kazandığı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü olduğuna dikkat çekerek “1974’ten beri geçen 50 yıldır bu cennet Ada’da barış vardır.” dedi.

Feyzioğlu, 20 Temmuz’da Mehmetçiğin sadece Ada’nın kuzeyine ve Kıbrıs Türklerine değil, tamamına barışı getirdiğini vurguladı.

Kıbrıs Türk halkının asil Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Feyzioğlu, Kıbrıs Türklerinin hiçbir zaman zulme geçit vermediğini dile getirdi.

KKTC’nin “direkt ticaret, direkt uçuş ve direkt temas” talebinin değerli olduğunu belirten Feyzioğlu, artık bu çağ dışı ambargoların sonlandırılması gerektiğine vurgu yaptı.

KKTC kalıcı bir devlettir. Var olacak ve var olmaya devam edecektir.” şeklinde konuşan Feyzioğlu, KKTC tarafının yıllarca çözümsüz kalan müzakere masalarına ve Rumların oyalama taktiklerine tahammülü kalmadığına dikkat çekti.

Feyzioğlu, Lefkoşa’yı yürüyerek dolaştığında Kıbrıs Türk halkının nasıl bir kıyıma maruz bırakıldığını bugün hala daha bazı binaların tüm canlılığıyla gösterdiğini ve şahitlik ettiğini dile getirdi.

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ve sonrasına dair yaşadığı anıları da paylaşan Feyzioğlu, Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldiğini belirtti.

– “1974’ten beri geçen 50 yıldır bu cennet Ada’da barış vardır”

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 50. yılı dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

Feyzioğlu, Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Barış Harekâtı’nın yıl dönümünü coşkuyla kutladıklarını belirtti.

20 Temmuz’un zulme son verilen, Kıbrıs Türk halkının istikbalini, istiklalini ve istikrarlı yönetimini kazandığı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü olduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, 1974’ten bu yana geçen 50 yıldır cennet Ada’da barışın olduğunu ifade etti.

20 Temmuz 1974’te Mehmetçiğin sadece Ada’nın kuzeyine ve Kıbrıs Türklerine değil tamamına barışı getirdiğini vurgulayan Feyzioğlu, Kıbrıs Türkü’nün direniş azminin ve özgür yaşama isteğinin onları bu Ada’dan tamamen kovmak isteyenler tarafından kırılamadığını kaydetti.

-“Kıbrıs Türkleri hiç bir zaman zulme geçit vermedi”

Kıbrıs Türk halkının asil Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Feyzioğlu, Kıbrıs Türklerinin direnişçi olduğunu ve hiçbir zaman zulme geçit vermediğini dile getirdi.

20 Temmuz 1974’te başlayan Barış Harekatı ile Mehmetçik ve mücahidin omuz omuza çarpışarak Ada’ya barış, istikrar, demokrasi ve huzur getirdiğini kaydeden Feyzioğlu, garantör ülke olarak Ada’daki kardeşlerinin can güvenliğini sağlamak, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için gerçekleştirilen Barış Harekâtı’nın 50 yıldır hala hazmedilemediğinin görülmekte olduğunu söyledi.

Yok edilmek istenen Kıbrıs Türklerinin bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çatısı altında, kendi bayraklarının gölgesinde güvenle yaşadığını belirten Feyzioğlu, Türkiye’nin KKTC’ye olan sarsılmaz desteğiyle, kardeşlik hukukuna dayanan, ayrılmaz ve asla birbirinden koparılmaz birliktelikle Kıbrıs Türk halkının geleceğine daha bir umutla bakabildiğini dile getirdi.

1974 Barış Harekatı’nın önünü açan dönemin Başbakanı Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Erbakan ile Türkeş’i, komutanları, askerleri ve mücahitleri rahmetle ve minnetle anan Feyzioğlu, ayrıca egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderleri merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a bir kez daha Allah’tan rahmet diledi.

– “Çağ dışı ambargolar sonlandırılmalı”

KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın gözlemci üyesi olduğunu kaydeden Büyükelçi Metin Feyzioğlu, KKTC’nin uluslararası görünürlüğünün ise her geçen gün arttığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın son olarak Şuşa’da gerçekleştirilen TDT Devlet Başkanları Zirvesi’ne ‘devlet başkanı’ sıfatıyla iştirak ettiğini belirten Feyzioğlu, KKTC’nin “direkt ticaret, direkt uçuş ve direkt temas” talebinin ise değerli olduğunu ve artık bu çağ dışı ambargoların sonlandırılması gerektiğini vurguladı.

Feyzioğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin arkasına belli başlı güçleri alarak Kıbrıs Türklerinin can damarını sıkıp, nefes borusuna çökerek “Biz çözüm istiyoruz, barış istiyoruz” dediklerini belirtti.

Feyzioğlu, “Bu taleplerinde zerre kadar samimi olmadıkları, Kıbrıs Türklerinin insan haklarını ambargolarla ve izolasyonlarla nasıl gasp ve ihlal ettikleri dikkate alındığında, hiçbir şekilde samimi değiller.” ifadelerine yer verdi.

KKTC’de dünya standartlarında, modern bir havaalanı olan Ercan Havalimanı’nın açıldığını belirten Feyzioğlu, yeni havaalanının turizm sektörünün daha da güçlenmesi, KKTC’nin ve halkının refaha kavuşması için paha biçilmez stratejik bir yatırım olduğunu vurguladı.

KKTC’de “Bereket Suyu Projesi” ile Anadolu’nun suyunun denizin altından 40 mil’den fazla bir mesafeden getirildiğini belirten Feyzioğlu, ayrıca enerji, yol ve sağlık yatırımlarının da yapıldığını ifade etti.

Feyzioğlu, “Çok ciddi planlama ile, çok kısa sürede KKTC’de yaşayan kardeşlerimize sağlık alanında dünyanın en ileri imkanlarına kavuşmaları sağlanacak.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kardeşlik hukuku çerçevesinde Cumhuriyet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı binalarını yaptığını belirten Feyzioğlu, söz konusu komplekste Ada’nın en büyük parkı olacak olan Millet Parkı’nın da yer alacağını dile getirdi.

– “KKTC kalıcı bir devlettir. Var olmaya devam edecektir”

KKTC kalıcı bir devlettir. Var olacak ve var olmaya devam edecektir.” şeklinde konuşan Feyzioğlu, KKTC tarafının yıllarca çözümsüz kalan müzakere masalarına ve Rumların oyalama taktiklerine tahammülü kalmadığına dikkat çekti.

Ada’daki iki halktan biri olarak, kendi devletlerinin çatısı altında özgürce hayatlarını sürdürmek Kıbrıs Türklerinin de en temel hakkı olduğunun altını çizen Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kararlı ve vizyoner liderliğiyle bir yandan KKTC’nin her kurumunun ve genelde KKTC devletinin kurumsal kapasitesini artırmak için ortaya vizyonunu ve iradesini koymuştur. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz, tüm bakanlarımız, ilgili her kurumumuz ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin buradaki misyonu olan Türkiye Lefkoşa Büyükelçiliğimiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vizyonunu ve bu vizyona göre verdiği talimatları gece gündüz demeden ve hiçbir maliyet hesabı da yapmadan hayata geçirmek için canla başla çalışıyoruz. Tabii ki bu çalışmalarımızı siyasi istikrar ortamı sayesinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel ve hükümeti ile tam bir eşgüdüm ve işbirliği içinde gerçekleştiriyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece içeride değil, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsünde üst üste iki defa ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti vardır artık tanımanız lazım’ dedi. Bir taraftan bu kurumsal kapasiteyi yükseltmek için ortaya konulan vizyon, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koyduğu kararlı irade ve bu iradeyi hayata geçirmek için tüm kurumlarımızın ve makamlarımızın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarıyla olağanüstü bir işbirliği sergilemesi,

Kıbrıs Türklerinin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin sonsuza kadar bağımsız ve egemen olmasını sağlayacak büyük stratejik atılımlardır, yatırımlardır.”

– “Ada’da iki ayrı yapı ve iki ayrı halk var”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyaya haykırdığı formülün “egemen eşitlik ve eşit uluslararası hukuki statüye sahip iki devletli çözümün” artık geriye kalan tek çıkış yolu olduğunu ifade eden Feyzioğlu, Ada’da iki ayrı yapı ve iki ayrı halkın olduğunu belirtti.

“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin niyeti 60 sene önce neyse bugün de öyledir.” diye konuşan Feyzioğlu, çocuklarına daha ana kucağından itibaren öğrettikleri de “düşmanlık” olduğunu ifade etti.

Feyzioğlu, Kıbrıs sorununu, tarihi gerçeklere rağmen “20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile başladı” diye bir masalı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yeni nesillerine okuttuğunu dile getirdi.

-“20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı, Kıbrıs sorununun temelden çözüldüğü tarihin adı…”

20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın Kıbrıs sorununun başlangıcı olmadığını ifade eden Feyzioğlu, aksine Kıbrıs sorununun temelden çözüldüğü tarihin adı olduğunu vurguladı.

Kıbrıs sorununun başlangıcının 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından gasp edilmesi olduğunu kaydeden Feyzioğlu, “Kıbrıs sorununun başlangıcı, 1963’te Kıbrıs Türklerinin kamu kurumlarından, devlet dairelerinden ve hatta meclisten ‘bir daha buraya adım atarsanız sizi yok ederiz’ cümleleriyle sürülmesidir. Kıbrıs sorununun başlangıcı, devleti gasp eden, Rum siyasetçi ve yöneticilerin devşirdikleri yasa dışı güçle paramiliter katillerden oluşan EOKA’yı kurup, Kıbrıs Türklerine soykırım başlatmalarıdır.” ifadelerine yer verdi.

Barış Harekatı’nın katliamları sona erdirdiğini ve Kıbrıs Türklerine yepyeni bir başlangıç sağladığını belirten Feyzioğlu, ayrıda 15 Temmuz 1974 darbesinin hedefi olan on binlerce Rum’un da hayatını kurtardığını vurguladı.

Kıbrıs’ın kendileri için milli bir dava olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, Kıbrıs Türkü’nün milli mücadelesinin devam ettiğini ve başarıya da ulaşacağını kaydetti.

– “Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldim”

Büyükelçi Metin Feyzioğlu, küçük yaşlarda olmasına rağmen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ve sonrasına dair yaşadığı anıları Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

Feyzioğlu, “Ankara’da bulunan evimize Genel Kurmay Harekat Dairesi’ne bağlı doğrudan manyetolu telefon kuruldu. Hükümette olduğu her dönemde Kıbrıs’tan sorumlu olan ve 1974 sonrasında da Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevinde bulunan rahmetli babam Turhan Feyzioğlu’nun görevi Ankara’da kalmayı emrediyordu. ‘Ankara bombalanabilir’ dendiğinde biz hiçbir yere kıpırdayamadık. Her an teyakkuzdaydık.” diye konuştu.

Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldiğini ifade eden Feyzioğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile Turhan Feyzioğlu’nun sohbetlerine tanıklık ettiğini söyledi.

“Atıl duruma düşmüş yatırımların ekonomiye yeniden nasıl kazandırılabilir?” noktasında yapılacak çalışmalar çerçevesinde, araçla Salamis Otel’e gidildiğinde kendisinin de o araçta olduğunu kaydeden Feyzioğlu, o zamanki terk edilmiş görüntülerin ise bir çocuğun hafızasında yer ettiğini belirtti.

Hayatında ilk kez o yıllarda tank bariyerleri gördüğünü ifade eden Feyzioğlu, şaşkınlığını gizleyemediğini söyledi.

Feyzioğlu, Lefkoşa’yı yürüyerek dolaştığında Kıbrıs Türk halkının nasıl bir kıyıma maruz bırakıldığını bugün hala daha bazı binaların tüm canlılığıyla gösterdiğini ve şahitlik ettiğini dile getirdi.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın sofrasına çok oturduğunu belirten Feyzioğlu, “Rauf Raif Denktaş’ın sofrasında, Turhan Feyzioğlu’nun sofrasında oturup da, DNA’nıza vatanseverliğin, milliyetçiliğin ve Kıbrıs davasının işlenmemesi mümkün mü? Ben bugün bu davaya aşkla sarılıyorsam, bugün eğer Kıbrıs Türkü’nü yüreğimin içinde hissetmenin kaynaklarını, köklerini ortaya koymak isterim.” diye konuştu.

“Kıbrıs davasıyla yattık, Kıbrıs davasıyla kalktık ve Kıbrıs davasıyla büyüdük…”

“Kıbrıs davasıyla yattık, Kıbrıs davasıyla kalktık ve Kıbrıs davasıyla büyüdük” ifadelerine yer veren Feyzioğlu, bugün çocukluğundan bu yana içinde yetiştiği Kıbrıs davasının Lefkoşa’daki bir parçası olma onuruna eriştiğini ve mesleğe başladığından beri hayatta edindiği her tecrübenin kendisini bu göreve hazırladığını söyledi.

Feyzioğlu, “Kıbrıs Türklerinin önü ve yolu açıktır” şeklinde konuşarak bilinen sorunları sürekli konuşmanın bir getirisi, sorunların çözümüne bir katkısının olmayacağını, çözümlere yoğunlaşılması gerektiğini ve bilinen sorunları daha az konuşup, çözümler üzerinde gayret sarf etmek gerektiğini vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 19 Ekim’de Cumhuriyetçi Türk Partili (CTP) rakibi Tufan Erhürman’a yüzde 63’e yüzde 36 oy oranıyla yenilmesinin ardından Türkiye’ye ilk röportajını verdi.

Tatar, Cübbeli Ahmet’in seçim öncesi kendisine destek açıkladığı videonun yüzde 5 oy kaybettirdiğini açıkladı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “82. il” açıklamalarıyla ilgili olarak da konuşan Tatar, “Federasyon tezini savunanlar kazandı. O taraftan bakıldığında federasyonla burası Avrupa Birliği’nin bir vilayeti olur şeklinde… Avrupa Birliği’nin vilayeti olacaksa Türkiye’nin vilayeti olur, demek istedi diye tahmin ediyorum.” diye konuştu.

“İLK DEFA BU KADAR TÜRKİYE KÖKENLİ TUFAN BEY’E OY VERDİ”

“Seçimle alakalı diyeceğim çok şey var,” diyerek sözlerine başlayan Tatar, “Tufan Bey’in bu seçimde en büyük argümanı Türkiye kökenlilere Rum pasaportu verilmesi vaadi oldu. İletişim diliyle bunu becerdi. Bunu ben de Rumlarla çok konuştum. Ama tabii benim duruşum gereği Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak halkıma ‘Rum tarafı size pasaport verecek’ demem doğru olmazdı. AB pasaportu vaadi cazip geldi.” dedi.

Ancak bu vaadin gerçekleşmeyeceğini savunan Tatar, “Hakan Fidan Bey’in yanında Yunan Dışişleri Bakanı’na neden bu hakkı vermiyorsun, diye sordum. Ben de bu konuda çok mücadele ettim ama bir şey başaramadım,” dedi ve “Ama ilk defa bu seçimde bu kadar Türkiyeli, Tufan Bey’e oy verdi.” diye ekledi.

“TÜRKİYE’DE MUAZZAM İLİŞKİLERİM VAR, BURAYA YANSIDI”

Tatar, seçim sonuçlarının Erhürman’ın kendi başarısı olduğunu da söyledi.

Kampanyasına Ankara desteğini değerlendiren Tatar, “İnsanlar geldi gitti, beni seviyorlar. Beni destekliyorlar. 20’den fazla üniversiteden fahri doktor almış bir kişiyim. Türkiye’de her bölgede çok muazzam ilişkilerim var ve dolayısıyla bunların buraya yansıması doğal,” diye konuştu.

“KIBRIS TÜRK’Ü ÖZGÜR BİR HALKTIR, ‘BİZ BAŞKASININ YÖNLENDİRMESİNİ KABUL ETMEYİZ’ DEDİLER”

Tatar, şu ifadeleri kullandı:

“Kıbrıs Türk’ü özgür ve kendi iradesini ortaya koyan bir halktır, ‘Biz başkasının yönlendirmesini asla kabul etmeyiz’ dediler. Efendim, ben birine ‘gel beni destekle, müdahale et buraya’ da demedim. İyi niyetinden geldiler, gittiler. Ama Fransız elçisi yani İngiliz elçisi de onlar da geldi bunun için. Onlar da geldi. Belki de daha fazla geldi ama onları duymadık. Bunların dernekleri var burada, bir hayli de paraları var. Bu devlet, bu paraları da bilmiyor.”

“Türkiye, bizim gibi olanları tuttu. Onlar da onları tuttu,” diyen Tatar, “Türkiye’den gelen parayı biliyorlar. Çünkü Türkiye, bizi tanıdığı için her şey açık ve nettir, bütçededir. Oradan gelen paranın ne olduğunu biz bilmiyoruz.” diye konuştu.

“CÜBBELİ AHMET BANA YÜZDE 5 OY KAYBETTİRDİ”

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası çok tartışılan çıkışı sorulan Tatar, “Burası kabul etmez o açıklamaları” dedi ve şöyle devam etti:

“Seçimden evvel Cübbeli Ahmet yaptı açıklamasını. O bana yüzde 5 oy kaybettirdi. Çok teşekkür ederim yani, yüzde 5 oy kaybettirdi bana. Bu halk öyle şey yemez.”

“BAHÇELİ, AB’NİN VİLAYETİ OLACAĞINIZA TÜRK VİLAYETİ OLUN DEMEK İSTEDİ”

Bahçeli, Erhürman’ın seçim zaferinin ardından yaptığı ilk açıklamada “KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve KKTC Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır” demişti. Bahçeli, partisinin 21 Kasım’daki grup toplantısında da “81 Düzce’den sonra 82’nin KKTC olması hayat memat konusu haline gelmiştir.” diyerek tutumunu sürdürmüştü.

Tatar, Bahçeli’nin sözleriyle ilgili yorumunu şöyle anlattı:

“Kıbrıs Türk adası, Osmanlı adası… Federasyon tezini savunanlar kazandı. O taraftan bakıldığında federasyonla burası Avrupa Birliği’nin bir vilayeti olur şeklinde… Avrupa Birliği’nin vilayeti olacaksa Türkiye’nin vilayeti olur, demek istedi diye tahmin ediyorum.”

“ANLAŞAMAN BE GARDAŞ!”

“60 yıldır hala daha ambargo ve izolasyon altında ezilen bu halk, ancak ve ancak egemenlik temelinde bir anlaşmaya imza atmalıdır ki geleceğini sağlama bağlasın,” diyen Tatar, Erhürman ve ekibini kastederek “Bunların dediğinde sağlam bir şey yok. Bunların dediği yeter ki bir anlaşma olsun. Yeter ki Türkiye buradan böyle hafif hafif çekilmeye başlasın. Türkiye’nin yetkisi ve buradaki müdahalesi ve nüfus aktarması dursun. Yeter ki biz bunları alalım; Avrupa Birliği’yle, Rumlarla anlaşırız. Anlaşaman be gardaş!” ifadelerini kullandı.

“Müzakere masasına oturmadı” denilerek kendisinin “acımasızca” eleştirildiğini savunan Tatar, Erhürman’ı kastederek “Şimdi kendisini de bu şartlarda göreceksiniz; müzakere masasına oturamayacak.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: T24

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu, İşverenler Sendikası Başkanı Metin Arhun’un “Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerdeki asgari ücretleri referans göstererek ülkedeki asgari ücret seviyesini kabul edilemez bulduğu” yönünde açıklamaları olduğunu belirterek, bu söylemlerin “toplumsal adalete ve insan onuruna aykırı” olduğunu kaydetti.

Hür-İş’ten yapılan yapılan açıklamaya göre, Ahmet Serdaroğlu, İşverenler Sendikası Başkanı Metin Arhun’un açıklamalarına tepki göstererek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu’na “Siz de Metin Arhun gibi mi düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

Arhun’un Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerdeki asgari ücretleri referans göstererek ülkedeki asgari ücret seviyesini kabul edilemez bulmasının ekonomik gerçeklerden kopuk ve insani değerlerden uzak bir tutum olduğunu kaydeden Serdaroğlu, “Sayın Arhun’un, ‘Hindistan’da asgari ücret 80 dolar, Pakistan’da 100 dolar; biz nasıl 1000 euro verebiliriz?’ mealindeki ifadeleri, aslında çalışma hayatına ne kadar sığ bir pencereden baktığını gözler önüne sermektedir.” dedi.

Arhun’u ürünlerini Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde üreterek satmaya çağıran Serdaroğlu, “KKTC koşullarında kâr eden bir iş insanının, bu ülkenin yaşam maliyetini yok sayarak başka ülkelerin düşük ücretlerini örnek göstermesi, ekonomik mantıkla bağdaşmadığı gibi ahlaki açıdan da savunulamaz. Bizim mücadelemiz, Hindistan’daki, Pakistan’daki ya da dünyanın herhangi bir ülkesindeki emekçilerin düşük ücretleriyle rekabet etmek değildir. Bizim mücadelemiz, Kıbrıs’ta yaşayan herkesin insanca yaşayacağı bir ücrete sahip olabilmesidir.” ifadelerini kullandı.

– “Emekçiyi yok sayan bir yaklaşımın ne ekonomik sürdürülebilirliği vardır ne de toplumsal meşruiyeti”

Arhun’un “Hiçbir Kıbrıslı asgari ücrete çalışmaz” iddiasına da yanıt veren Serdaroğlu, bu sözün halkı tanımamak olduğunu savundu, ülkede binlerce insanın asgari ücretle çalıştığını söyledi.

Emekçinin onurunu zedeleyen, toplumda kutuplaşma yaratan, çalışma barışını tehdit eden açıklamaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Serdaroğlu, “Ülkenin işveren temsilcilerinden beklentimiz, çalışanı küçümsemek değil; onunla birlikte, karşılıklı saygı içinde üretimin ve refahın artırılmasına katkı koymaktır. Emekçiyi yok sayan bir yaklaşımın ne ekonomik sürdürülebilirliği vardır ne de toplumsal meşruiyeti.” dedi.

İşverenler Sendikası Başkanı’nı “aklıselime ve çalışma hayatını zehirleyen söylemlerden vazgeçmeye” davet eden Serdaroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu’na “Siz de Metin Arhun gibi mi düşünüyorsunuz?” sorusunu sordu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Meteoroloji Dairesi, hafta sonu yağış beklenmediğini, bugün ve pazartesi günü ise yer yer sağanak yağmur görüleceğini açıkladı.

Meteoroloji Dairesi’nin 11–17 Aralık tarihlerini kapsayan haftalık hava tahmin raporuna göre, bölge periyodun ilk gününde alçak basınç sistemi ve buna bağlı cephe sisteminin, diğer günlerde ise soğuk ve nemli hava kütlesinin etkisi altında kalacak.

Rapora göre, en yüksek hava sıcaklığının iç kesimler ile sahillerde 17–20 derece dolaylarında seyretmesi bekleniyor.

Hafta genelinde havanın az bulutlu geçmesi öngörülürken, bugün parçalı ve çok bulutlu, yer yer sağanak yağmurlu; pazartesi günü ise parçalı ve çok bulutlu, yer yer sağanak veya gök gürültülü sağanak yağmurlu olacak.

Rüzgâr ise, genellikle kuzey ve doğu yönlerden orta kuvvette, pazartesi ve salı günleri ise zaman zaman kuvvetli esecek.

Devamını Oku

Trending

Reklam