20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı, resmi kutlamaları Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın BRT’den yaptığı konuşma ile başladı.
Cumhurbaşkanı’nın konuşması sırasında 50 pare top atışı yapıldı.
Cumhurbaşkanı Tatar, BRT aracılığı ile halka seslendiği konuşmasında, 20 Temmuz gününün, Kıbrıs Türklerinin vatan bildiği topraklarda varoluş direnişi ile ulusal mücadelesinin en önemli ve en kutsal günlerinden bir olduğuna vurgu yaptı.
Tatar, “Bugün, bir asırlık özgürlük ve bağımsızlık mücadelemizin taçlandığı, karanlıkların yok olup, özgürlük güneşinin doğduğu gündür. Bugün, tüm Kıbrıs’a barışı ve huzuru, halkımıza özgürlüğü ve bağımsızlığı getiren, kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında korkusuz ve egemen olarak yaşamımızı sağlayan mutlu 20 Temmuz Barış Harekatı’nın 50. yıldönümüne ulaşmış bulunuyoruz. Bugün onur ve gurur gündür. 50. yıldönümü kutlanan Barış Harekatı, Kıbrıs’ta Türk varlığı olduğu müddetçe sonsuza dek kutlanacak” dedi.
Dünyanın Kıbrıs Türk halkının 1878 yılından itibaren yaşadığı zulüm, katliam ve ambargolara seyirci kaldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türklerinin yanında bir tek Anavatan Türkiye olduğunu söyledi.
Tatar, “KKTC en az Rum devleti kadar meşrudur. Tüm baskılara ve ambargolara rağmen dimdik ayaktadır ve yoluna devam etmektedir. Bizlere düşen görev ise her türlü sorunu aşarak, birlik ve beraberlik içerisinde KKTC’yi daha da güçlendirmektir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, Ukrayna, Gazze ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan çatışmalar ve katliamların Kıbrıs’ta Türk askerinin varlığı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün Kıbrıs Türk halkı için önemini bir kez daha ortaya koyduğunu da ifade etti. Tatar, BM ve AB’ye de çağrıda bulundu.
Tatar çağrısında “Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ne çağrım Kıbrıs konusunda gerçeklere aykırı ve ayırımcı tutumlarından vazgeçmeleridir. Rum liderliğinin otorite ile yetkisi sadece kendi sınırları içerisindedir. Rum liderliği ne adanın tümüne dair ne de Kıbrıs Türk halkının geleceğine dair söz söyleme hakkına sahiptir” ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel kurul toplantılarında dünyaya “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyınız, zulüm niteliğindeki ambargolara son veriniz” çağrısını da anımsatan Tatar, bu kararlı ve azimli tutumun sürdürülmesinin önemine vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Tatar, son dönemde federal temele dayalı çözüm şekliyle müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden başlaması konusunun gündeme taşındığını ancak bunların gerçekleşmeyecek boş hayaller olduğunu söyledi.
Tatar, “Dünyaya bir kez daha sesleniyorum ki; Bunları, federal temele dayalı ve Rum hakimiyetinde üniter bir devlete dönüşecek çözüm şeklini asla kabul etmeyeceğiz. Tek dişi kalmış canavarlar üzerimize gelse de devletimizden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünden ve Türk askerinden vazgeçmeyeceğiz. Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz tanınmadan müzakere masasına oturmayacağız. Hazırlanmakta olan Bizans oyunlarını yine boşa çıkaracağız, yarım asır daha müzakere masalarında Rum tarafının esiri olmayacağız” dedi.
Kıbrıs Türk halkının en büyük gücünün Anavatan Türkiye olduğuna işaret eden Tatar, bunun bilincinde olan Rum tarafı ve bazı çevrelerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye ile var olan kadim ve sarsılmaz bağlarını koparabilmek için her türlü faaliyetler ile algı operasyonlarını yürütmekte olduğunu da kaydetti.
Kıbrıs Türk halkının tüm bu gelişmeler karşısında dikkatli ve uyanık olunması uyarısı yapan Tatar, kıvançta ve tasada bir olunan Türkiye’ye daha sıkı sarılma çağrısında bulundu.
Tatar, “Mutlu 20 Temmuz Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümünü kutlarken, en içten duygu ve düşüncelerimle belirtiyorum ki; 20 Temmuz 1974 sabahı doğan özgürlük güneşi sonsuza dek parlayacak ve sönmeyecektir. Bu tarihi ve büyük günde halkımızın bir asırlık direnişini, Mücahitlerimizi ve gazilerimizi en içten duygularımla selamlarken, her zaman ve her koşulda yanımızda olan Anavatan Türkiye’ye, kahraman Türk ordusuna, şahsım ve Kıbrıs Türk halkı adına şükranlarımı sunarken, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Selam sana kahraman Kıbrıs Türk halkı, selam sana Anavatan Türkiye, selam sana Mücahit ile Mehmetçik, selam sana Türk dünyası.. Barış ve özgürlük güneşinin altında daha nice 50’nci yıldönümlerine” diye konuştu.
TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:
“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.
Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.
Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:
“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir” açıklamasında bulundu.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik asılsız iddiaların yer aldığı kitapla ilgili sert eleştirilerde bulunan Ertuğruloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Özgürlük mücadelesi liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ten mücadele bayrağını devralarak Kıbrıs Türk Halkı’nı devlet sahibi bir halk haline getiren, ömrünü halkının egemenliğine ve milli Kıbrıs davamıza vakfeden Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir!
Müptezel hezeyanlarıyla Denktaş’a dil uzatanlar şunu bilin; Denktaş’ın kutlu mücadelesi bizim yolumuzdur. Onun cesareti, onun devlet vizyonu bize emanet ettiği en büyük değerdir, ilham kaynağımızdır.
Bu dava ne bir kitapla kirlenir ne de çapı belli olanların hayal gücüyle küçülür. Yolumuz nettir; yolumuz Anavatanımızın yoludur, Denktaş’ın yoludur, Türklük yoludur. Davamız büyük, devletimiz kalıcıdır!
Bu vesileyle bir kez daha, yaşadığımız toprakları bize vatan yapan tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.”