Kıbrıs Türk Barolar Birliği, Baroların, bağımsız yargı için ayakta kalan son kale olduğunu belirterek, “İstanbul Barosu’nun yanındayız” dedi.

Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nden yapılan açıklamada, “21 Mart tarihinde İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararın, doğrudan doğruya İstanbul Barosu’nun seçimle iş başına gelen Yönetim Kurulu üyelerini görevden aldığı” kaydedildi.

Bunun “müdahale” olduğu nitelenen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Yalnızca bir baro yönetimine değil, avukatlık mesleğinin demokratik temsiline, yurttaşların savunma hakkına ve yargının tarafsızlığına yönelik bir darbedir. Bu karar, hukuk düzeninde telafisi zor bir kırılma yaratmış; meslek örgütlerine karşı bir sindirme çabasının en somut örneklerinden biri olmuştur. Barolar, bağımsız yargı için ayakta kalan son kalelerdir. Bugün hedefte İstanbul Barosu vardır; ama aslında tehdit altında olan, hepimizin hukuk güvencesidir. Kıbrıs Türk Barolar Birliği, İstanbul Barosu’nun yanındadır.”

Kıbrıs Türk Tabipleri Odası, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Diş Tabipleri Odası ve Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası, Türkiye’de son günlerde yaşanan olayları derin bir endişeyle izlediğini bildirdi.

“Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı, sağlıklı ve adil bir toplumun temel yapı taşlarıdır.” diyen örgütler, üniversitelerin, yargının, basının ve tüm demokratik kurumların bağımsızlığı ve özgürlüğünün korunması gerektiğine vurgu yaptı.

Ortak yazılı açıklama yapan örgütler, hukukun işlemediği, demokrasinin askıya alındığı bir ortamda, eşitlik ve adaletin sağlanamayacağına işaret ederek, şunları kaydetti:

“Kıbrıs Türk hekimleri olarak, hukuk ve demokrasinin herkes için eşit işlemesi gerektiğini vurgular, Türkiye halkının demokrasi ve adalet mücadelesiyle dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek isteriz. Her bir vatandaşın özgür ve eşit bir şekilde haklarını savunabildiği bir ortamda, demokrasi gerçekten var olabilir. Bu ortam, sadece belirli bir kesime değil, tüm topluma hizmet eder.

Ülkemizde ve tüm dünyada sağlıklı, huzurlu, mutlu ve geleceğe umutla bakan bir toplum, ancak hukukun, demokrasinin tüm kurumlarıyla işler hale gelen, toplumsal adaletin, ifade özgürlüğünün, eşitliğin sağlandığı, ayrımcılığın olmadığı bir düzenle mümkündür.”

Başarılı sunucu ve sosyal sorumluluk projelerine verdiği önemle bilinen Çilem Dağıstanlı, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü kapsamında düzenlediği etkinliklerle özel bireylere destek olmaya devam ediyor.

Merkezi Cezaevi, SOS Çocukköyü, Algım Eğitim Merkezi gibi birçok kurumu ziyaret eden Dağıstanlı, bu özel çocuklarla vakit geçirerek onların el becerilerini geliştirmelerine katkı sağlıyor.

Sosyal sorumluluk projelerine verdiği önemle bilinen Çilem Dağıstanlı, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü kapsamında düzenlediği etkinliklerle özel bireylere yine destek oldu.

Dağıstanlı, bu yıl da düzenlediği etkinlikler kapsamında çocuklara cup cake yapımı ve süsleme tekniklerini öğretti.

Etkinliğin başında hijyenin önemine de değinen Dağıstanlı, çocuklarla birbirinden renkli ve lezzetli cupcake’ler hazırladı.

Eğlenceli anların yaşandığı etkinlikte çocukların mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

Etkinliğin sonunda Down sendromlu çocuklara katılım belgesi verildi ve birlikte doğum günü pastası üflenerek günün anlamı kutlandı.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da sevgiyi paylaşmanın önemine vurgu yapan Çilem Dağıstanlı, “Onların gözlerindeki mutluluk her şeye bedel.

Amacının sadece bir gün değil her zaman yanlarında olmak, yeteneklerini keşfetmelerine destek vermek ve onları topluma kazandırmak” dedi.

Aynı zamanda Lapta Huzur Evine de ziyaretler gerçekleştiren Dağıstanlı, sadece Down sendromlu çocuklar için değil, hayatın farklı kesimlerinden herkes için farkındalık yaratmanın önemine işaret etti.

Önümüzdeki dönemde de benzer projeleri hayata geçireceğini belirten Dağıstanlı, herkesi duyarlı olmaya ve sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye davet etti. Dağıstanlı, sevgi ve dayanışmanın en büyük gücü olduğunu da dile getirdi.