Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar: Rum liderin kayıp şahıslarla ilgili açıklamasını esefle karşıladım

Published

on

Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiades’in kayıp şahıslarla ilgili 5 Haziran 2021 tarihli açıklamasını esefle okuduğunu belirtti.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef almaya yönelik bu talihsiz açıklamanın klasik Rum propagandası dışında herhangi bir amaca hizmet etmediğine dikkati çeken Tatar, “Rum liderin mesnetsiz ithamlarda bulunduğu Askerimiz,  Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarına gerekli izinleri zamanlı olarak vermiş ve bu çalışmalar yapılırken de istenilen kolaylığı sağlamıştır. Bu gerçeklik Komitenin kayıtlarında da mevcuttur” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasında şunları kaydetti:

“Kayıp Ailelerinin hassasiyetlerini her zaman göz önünde bulundurularak açıklama yapılması gereken böylesi insancıl bir konuda, yapılması beklenen en son şey konuyu siyasileştirmektir. Yazık ki Sayın Anastasiades, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin yıllardır uygulamada olan çalışma şeklinin en üst sırasında yer alan “konunun siyasileştirilmemesi gerektiği” ilkesini bir kez daha ihlal etmiştir. Kıbrıs Türk tarafı, konunun özellikle insani yönünü hep ön planda tutmuştur ve Kıbrıs Rum muhataplarıyla oluşturulan mekanizmada iş birliği içerisinde birlikte çalışmaya en büyük özeni göstermiştir.

Anastasides’e bu vesileyle şu çağrıyı yapmak istiyorum; iki taraf arasında ihtiyaç bulunan şey, siyasi söylemlerle suçlama oyununa girmek değil, Kayıp Şahıslar Komitesi da dahil iki tarafın yararına olacak konularda iş birliği yapmaktır. Gelin çalışmaları ve mevcut iş birliğini kösteklemeyelim, destekleyelim”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük için AKM’de anma programı düzenlendi

Published

on

By

Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük’ün 41’inci ölüm yıl dönümü nedeniyle Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) anma programı düzenlendi.

Programa Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sebahattin Kılınç, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlker Görgülü, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, bazı milletvekilleri, askeri erkan, yetkililer ve Küçük ailesi katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dr. Fazıl Küçük’ün torunu Selen Süheyla Küçük’ün konuşmasıyla devam etti.

Dr. Fazıl Küçük’ün hayatından kesitler de sunulan programda, Lefkoşa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi resim ve müzik bölümü öğrenci ve öğretmenlerinin performansları yer aldı. “Dinle Sevgili” adlı tango şarkısı ve “Karadır Kaşların” isimli türkünün seslendirildiği programda, Lefkoşa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi korosu ve orkestrası da sahne aldı. Dr. Fazıl Küçük için yapılan “Sen Gittin Ya” ve “Ağıt” adlı eserlerin ilk kez sunulduğu programda, “Küçük’e Ağıt” ve “Doktorum Kıbrıs’ta Sana Açar Tüm Çiçekler” adlı parçalar da seslendirildi.

Lefkoşa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi 11’inci sınıf resim bölümü öğrencilerinin anma programı boyunca yaptığı Dr. Fazıl Küçük tablosu ise program sonunda sergilendi.

Program, anı fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.

-Tatar: “O’nun yaktığı meşale ile O’nun yolundan yürüyen Kıbrıs Türk halkı bugünlere kadar gelmiştir”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar programda yaptığı konuşmada, Dr. Fazıl Küçük’ü rahmet minnet, sevgi ve özlemle andı.

Kıbrıs’ın 350 yıl Osman Devleti’nin parçası olmasının ardından Lozan Anlaşması’ndan sonra İngiliz yönetimine bırakıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Dr. Küçük’ün Anadolu ve Türkiye özlemi ve sevgisiyle büyüyüp, yetiştiğini vurguladı.

-“Halkına ilham kaynağı oldu”

Küçük’ün doktor olduktan sonra İngiliz sömürge yönetiminin baskıcı tehdite ve sert yasalarına rağmen cesaret göstererek, Kıbrıs Türk toplumuna önderlik ve liderlik ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Tatar, Küçük’ün o dönemin şartlarında ada genelinde halkıyla buluşarak, halkına ilham kaynağı olduğunu belirtti.

Dr. Fazıl Küçük’ün, Türkiye’yi sık sık ziyaret ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, Küçük’ün, Kıbrıs meselesinin, Türkiye’de milli bir siyaset haline dönüştürülmesinde büyük hizmetleri geçtiğini kaydetti.

Dr. Fazıl Küçük’ün, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı da milli mücadeleye davet ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, 1948 yılında Selimiye Meydanı’nda düzenlenen mitingde Küçük ve Denktaş’ın birlikte yaptığı konuşmada, milli hassasiyetleri en üst düzeye çıkardıklarını söyledi.

Dr. Küçük’ün, Kıbrıs Kuruluş Anlaşmalarıyla Kıbrıs Türkü’nü cemaat statüsünden, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı noktasına getirdiğine dikkat çeken Tatar, Dr. Fazıl Küçük’ün, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarına da imza attığını kaydetti.

Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1960 Kuruluş Anlaşmaları’nda tek taraflı müdahale hakkını kazanması ve garantör ülke olmasının Dr. Fazıl Küçük’ün liderliğinde Kıbrıs Türkü’nün başarıları olduğunu vurguladı.

Rum tarafının daha sonra Enosis’i gerçekleştirmek için Kıbrıs Türk halkına saldırdığını dile getiren Tatar, Kıbrıs Türk halkının imha edilerek, adanın Yunanistan’a bağlanmak istendiğini ifade etti.

Bu zor yıllarda 103 köyün yakıp, yıkıldığını, Kıbrıs Türk halkının yarısının göçmen durumuna geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Dr. Fazıl Küçük’ün, Kıbrıslı Türk göçmenlere bugün Göçmenköy’deki arazilerini verdiğini dile getirdi.

Dr. Küçük’ün zor yıllarda halkını hiç yalnız bırakmadığını vurgulayan Tatar, Küçük’ün halkının mukavemetçi ve direniş ruhunu artırdığını kaydetti. 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında bugünün koşullarının sağlandığını ve KKTC’nin kurulduğunu ifade eden Tatar, şu anda sürdürdükleri iki devletli siyaset, Kıbrıs Türk halkının egemenliği, KKTC devleti, anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü ve Türk askerinin adada caydırıcı güç olarak varlığı aşamalarında Dr. Fazıl Küçük’ün büyük hizmetleri olduğunu söyledi.

“O’nun yaktığı meşale ile O’nun yolundan yürüyen Kıbrıs Türk halkı bugünlere kadar gelmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük’ün çizdiği yoldan yürüyeceklerini vurguladı.

Tatar, toplumsal varlığın geleceğe emin ellerde taşınmasının Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük’e karşı sorumluluk olduğunu kaydetti.

– Küçük: “Bana iyi bir liderin gözünün makamda değil de birlikte, beraberlikte ve halkı için mücadelede olduğunu öğretti”

Dr. Fazıl Küçük’ün torunu Selen Süheyla Küçük ise konuşmasında, dedesi Dr. Fazıl Küçük’ü, torununun gözünden anlattı.

Dr. Küçük’ün, 1906 yılında Ortaköy’de çiftçilik ile uğraşan bir aileye doğmasına rağmen lise eğitimini İstanbul’da, üniversite eğitimini de İsviçre’de tamamladığını ifade eden Selen Süheyla Küçük, “Hiç bilmediği bir ülkeye gidip, tıp gibi zor bir dalı okuyacak kadar cesur bir insandı” dedi.

Dedesinin konfor alanında kalmayıp, imkanları zorladığını ve kendisine verilen şansı en iyi şekilde kullandığını kaydeden Küçük, çok nadir yapılabilecek bir başarıya imza attığını vurguladı. Selen Süheyla Küçük, dedesinin kendi şartları ne kadar iyi olursa olsun, hep halkını düşündüğünü söyledi. Küçük, “Eğitimini tamamladıktan sonra 1937 yılında İsviçre’yi bırakıp memleketine geri dönme kararı da bunu gösteriyor” diye konuştu.

Dedesinin mesleğini halkına umut olmak için kullandığını dile getiren Selen Süheyla Küçük, Dr. Fazıl Küçük’ün, 1942 yılında kurduğu Halkın Sesi Gazetesi ile hiç bilmediği bir mesleğin içine girdiğini ve tüm zorluklara göğüs gerdiğini vurguladı.

Dedesinin özgürlük mücadelesi hakkında halkını bilgilendirmek için köy köy gezdiğini dile getiren Selen Süheyla Küçük, “Kendi çocukları yani babam ve halam onu neredeyse hiç görmediler. Dedem, kendi ailesini halkı için ikinci planda bırakmıştı. Çünkü kazanılması gereken bir mücadele vardı ve bunu halkıyla birlikte yapacaktı” dedi.

Küçük’ün, “Kıbrıs davası Türkiyesiz halledilemez” dediğini ve Türkiye’de mitingler düzenlediğini hatırlatan Selen Süheyla Küçük, doğru yoldan şaşmamayı ve kapıları açtırmak için başka yollardan gidilmesi gerektiğini dedesinden öğrendiğini belirtti.

Dr. Küçük’ün, 1963 olayları sırasında kaldığı Başkanlık Sarayı’nı halka açtığını ifade eden Selen Süheyla Küçük, “Mevkiin ne olursa olsun halkından asla kopmaman gerektiğini ve onların çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde tutman gerektiğini ondan öğrendim” dedi.

Kıbrıslı Türk göçmenlere ev yapılabilmesi için bugün “Göçmenköy” diye anılan kendi topraklarını verdiğini dile getiren Selen Süheyla Küçük, “Bir liderin halkından almayıp halkına vermesi gerektiğini ondan öğrendim” diye konuştu.

Dr. Küçük’ün başarıyı asla kendine mal etmediğini ve dava arkadaşlarına önem verdiğini vurgulayan Selen Süheyla Küçük, “Bana iyi bir liderin, makamda değil de birlik ve beraberlikle, halkı için mücadelede gözü olduğunu öğretti” dedi.

Dr. Küçük’ün son sözünün, “Allah Kıbrıs Türkü’nün yanında olsun, onu korusun” olduğuna dikkat çeken Selen Süheyla Küçük, şöyle konuştu:

“Son sözlerinde bile halkına adanmışlığını ve yine kendini değil de halkını düşündüğünü göstermiştir. Zamanla birlikte liderlik şartları değişse de dedemde olan liderlik özelliklerinin, başlıca ‘merhamet, azim, halk sevgisi, halk adamlığı, asla pes etmemek ve ben odaklı olmamak’ tüm liderlerde bulunması gereken özellikler…”

Dedesine ve tüm dava arkadaşlarına, Kıbrıs Türk halkına bu kadar güzel bir tarih bıraktıkları için teşekkür eden Selen Süheyla Küçük, “Geçmişte yaşanan bu birlik beraberlik ve mücadeleyi düşündükçe geleceğe umut ile bakabiliyorum” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Lefke Gazi Lisesi Okul Aile Birliği, deprem güvenliği konusunda önlem alınmasını istedi

Published

on

By

Lefke Gazi Lisesi Okul Aile Birliği, okul binasının deprem güvenliği açısından büyük tehlike oluşturduğunu belirterek bu durumun acilen çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Lefke Gazi Lisesi Okul Aile Birliği, basın açıklaması yaparak, Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ardından, kamu binaları ve okulların güvenliğinin tartışma konusu olduğunu hatırlattı. Açıklamada, bu kapsamda Başbakanlık’a bağlı Deprem Denetim Komite Başkanlığı tarafından Lefke Gazi Lisesi binalarında yapılan analizlerde, beton ve inşaat malzemesi kalitesinin kabul edilebilir sınırların çok altında olduğu tespit edildiği kaydedildi.

Açıklamada, 1960’lı yıllarda inşa edilen binaların beton ve demir yapısının zamanla çürüdüğü, güçlendirme çalışmalarının kalıcı çözüm sağlamayacağı ve binaların 6 büyüklüğündeki bir depremde yıkılma riski taşıdığı ifade edildi:

Uzmanların, bu binaların iyileştirme yapılsa dahi riskli kalmaya devam edeceğini ve en fazla on yıl içinde tekrar yıkılmalarının gündeme geleceğini dile getirdiği aktarıldı.

“Mevcut halleriyle LGL binalarına yüzde 80-85 arasında değişen oranda bir güçlendirme müdahalesi gerekmektedir” denilen açıklama şöyle devam etti:

“Bu da binaların hemen tümden yıkılıp yeni baştan yapılması anlamına gelmektedir. Dolayısı ile binalarda güçlendirme yapılıp yapılmaması kararı alınırken, maddiyat bir ölçü olarak dikkate alınmasa bile, mevcut malzeme kalitesi güçlendirme müdahalesinde büyük rol oynamaktadır. Bu şartlar altında, bırakın bir depremi, artık kendiliğinden yıkılacak hale gelmiş olan LGL binaları, mevcut durumlarına ve yarattıkları can güvenliği tehlikesine bakılmaksızın, Anıtlar Yüksek Kurulu (AYK) tarafından ‘Lefke bölgesinden kendilerine ulaşan birkaç kişinin bu binalarla duygusal bağı olduğu’ gerekçesiyle, jet hızıyla listeli bina (eski eser) statüsüne sokulmuş ve koruma altına alınmıştır”

LGL kampüsünde eğitim gören yaklaşık 400 öğrenci, 64 öğretmen ve diğer çalışanların can güvenliğinin tehlike altına girdiği kaydedilen açıklamada “LGL kampüsünde gününü geçiren öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin ve diğer çalışanların can güvenliğini akıl almaz bir tehlikeye atanlar, yaşanabilecek bir felakette doğrudan sorumludurlar” denildi.

Prefabrik sınıflarda eğitim verilmesinin de yeterli bir çözüm olmadığını vurgulayan okul aile birliği, öğrenciler ve çalışanların halen tehlikeli yapıların çevresinde bulunmak zorunda kalmalarının riskleri artırdığını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili devlet yetkililerinin sorumluluklarını yerine getirmeye çağrıldığı açıklamada, idari konularda eksik personelin ve ihtiyaçların ivedilikle giderilmesi, binaların yarattığı tehlikenin ivedilikle ortadan kaldırılması, AYK kararının iptal edilmesi ve ivedilikle çağdaş bir kampüs oluşturma aşamasına geçilmesi talep edildi. Açıklamada, “Aksi takdirde, yaşanacak bir felaketin sorumluluğunun doğrudan AYK kararını alanlar, bu kararı uygulayanlar ve gerekli sorumluluk bilinciyle hareket etmeyen herkesin üzerinde kalacak” denildi.

Hiç kimse ve hiçbir kurumun çocukların, öğretmenlerin ve çalışanların can güvenliğini tehlikeye atma, çağdaş ve güvenli eğitim hakkını keyfi şekilde gasp etme veya ipotek altına alma hakkına sahip olmadığı vurgulanan açıklamada, talep edilen tedbirler ivedilikle alınmadığı takdirde, daha ileri seviyede eylemlerin hayata geçirileceği uyarısı yapıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Çavuşoğlu:Küresel mirasımıza sahip çıkmak kendi sanatçılarımıza sahip çıkmakla başlar

Published

on

By

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, piyanist Rüya Taner’i kabul etti.

Kabulde sanatçı, Bakan Çavuşoğlu’na Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin türkü ve marşlarının yer aldığı son kitabını takdim etti.

Bakanlıktan verilen bilgiye göre, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, ülkenin yetiştirdiği ve son dönemlerde başarıları ile adından sıkça söz ettiren ünlü piyanist Rüya Taner’i ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Çavuşoğlu, Rüya Taner’in ülkenin yetiştirdiği başarılı sanatçılardan biri olduğunu vurgulayarak, hazırladığı eseri de çok değerli ve anlamlı bulduğunu söyledi.

“Rüya Hanım, küresel mirasımıza sahip çıkılması adına önemli bir iş yapmıştır” diyen Nazım Çavuşoğlu, “Küresel mirasımıza sahip çıkmak kendi sanatçılarımıza sahip çıkmakla başlar. Bu vesile ile okullarımızdan daha çok sanatçı çıkması için kendi değerlerimizi genç nesillere anlatmak ve onlarla buluşturmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Kabulde konuşan sanatçı Rüya Taner de kabulü için Bakan Çavuşoğlu’na teşekkür etti ve son kitabını imzalayarak takdim etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam