Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

24 Ekı̇m’dekı̇ Kurultay’da 6 ı̇lçede oylama..

Published

on

Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı, Başbakan Ersan Saner, “üye sayısı ve salgın dikkate alındığında 24 Ekim’deki Parti Olağan Kurultayı’nda katılımcılık, demokrasi ve adalet adına Genel Başkanlık, Parti Meclisi ve diğer organlar için oy kullanmanın 6 ilçede yapılmasının en doğru yol olduğunu” vurguladı.

“Merkez Yönetim Kurulu’nun bu yönde kendisi ve parti Genel Sekreteri’nin de olumlu oylarıyla bir karar aldığını, kendisi ve Genel Sekreter’in bu kararın arkasında durmaya devam ettiklerini” belirten Ersan Saner, “ 17 bin kişiyi bu salgın koşullarında oy vermek için Lefkoşa’da toplamanın hicbir anlamı olmadığını” belirtti .

Saner, “ Lefke, Güzelyurt, Girne, İskele ve Gazimağusa ilçelerindeki 12 bine yakın UBP üyesinin kendi ilçelerinde oy kullanmasının katılımcılığın artırılması ve salgın koşullarında çok önemli olduğunu” kaydetti.

“6 ilçede oy kullanılması konusunu, üyelerden, hukukçulardan , akil insanlardan, sağlıkçılardan gelen öneriler üzerine parti Merkez Yönetim Kurulu’na taşıdıklarını ve oradan onay aldıklarını, konunun yarın toplantıya çağrılacak Parti Meclisi’nde de ele alınacağını, Parti Meclisi’nin doğru karar vereceğine yürekten inandığını” ifade eden UBP Genel Başkanı Ersan Saner açıklamasında şunları kaydetti:

“ Partimizin Kurultay ve Parti Meclisi’nden sonra en yetkili karar alma organı olan Ulusal Birlik Partisi Parti Merkez Yönetim Kurulu geçtiğimiz Cuma günü yaptığı toplantıda diğer bazı konuların yanı sıra Kurultayımızın 6 ilçemizde yapılmasını kararlaştırmıştır.

Üzülerek izlemekteyim ki Genel Başkan olarak ben, ve Genel Sekreterimiz Sayın Oğuzhan Hasipoğlu’nun da aralarında bulunduğu 10 MYK üyemizin onay verdiği bu karar kimilerince haksız ve yanlış bir yaklaşımla çarpıtılmaya çalışılmaktadır.

Bu karar, şu veya bu avantajı sağlamak için değil, salgın koşullarına uymak, partimiz seçimlerinde adalet ve demokrasiyi sağlamak adına alınmıştır.

Gerçekler ve yapmak istediklerimiz özetle şunlardır;

-Ulusal Birlik Partisi’nin üye sayısı tarihinde görülmedik bir şekilde 17 bini aşmıştır

-Ülkemizde salgın vardır ve poztif vaklara artmaktadır.

-Demokrasilerde esas olan seçmen kitlesinin en yüksek oranda sandığa gitmesini sağlamak , iradenin en doğru bir şekilde ortaya çıkmasını temin etmektir.

-Bu bağlamda 17 bin kişiyi ( yaklaşık 12 bin kişisi Lefkoşa’nın dışından) sadece Lefkoşa’da toplamak sağlık açısından çok büyük risk taşımaktadır.

-Dolayısı ile doğru, mantıklı ve sağlıklı olan Lefkoşa dışındaki 12 bin kişiyi Lefkoşa dışındaki 5 ilçede oy kullandırmaktır.

-Doğru olan, örneğin; üyelerimizi Lefkoşa’daki kurulacak 30-40 sandığın başına yığmak yerine diğer 5 ilçeye de konulacak sandıklarla birlikte 150-200 sandıkta oy kullanılmasına imkan yaratmaktır.

-Böylece hem üyelerimizin sağlıklarını azami oranda korumuş olacağız, hem de iradelerini en yüksek katılım oranı ile sandığa yansıtmalarına olanak sağlayacağız.

İnanıyorum ki, bu yüksek katılım ve üye iradesinin sandığa yansıması için sergileyeceğimiz demokratik tavır bize yapılacak ilk seçim için ciddi bir sempati ve destek getirecektir.

Bu noktaya durduk yerde gelmedik: Gerekçelerimiz vardır.

Partimizin üye sayısı 17 bini buldu ve bir salgın sürecindeyiz.

Kurultayımızı bu gerçeği dikkate alarak yapmak zorundayız.

6 ilçede oy kullanılması konusunu üyelerden, hukukçulardan , akil insanlardan, sağlıkçılardan gelen öneriler üzerine parti Merkez Yönetim Kurulu’na taşıdık ve oradan onay aldık.

Bir kere daha samimiyetle vurgulamak isterim; Üye sayısı ve salgın dikkate alındığında 24 Ekim’deki Parti Olağan Kurultayı’nda sağlık, katılımcılık, demokrasi ve adalet adına Genel Başkanlık, Parti Meclisi ve diğer organlar için oy kullanmanın 6 ilçede yapılması en doğru yoldur.

Merkez Yönetim Kurulu’nun bu yönde ben ve parti Genel Sekreterimizin de olumlu oylarıyla alığı bir karar vardır ve gerek ben gerekse kendisi de bir hukukçu olan Genel Sekreterimiz bu kararın arkasında birlikte durmaya devam ediyoruz.

Parti Meclisimizi yarın toplantıya çağıracak ve konun orada değerlendirilmesini sağlayacağım.

Parti Meclisimizin bu ifade ettiklerimi dikkate alarak en doğru kararı vereceğine yürekten inanmaktayım.

Unutmamalıdır ki Güçlü UBP, güçlü KKTC demektir.

Daha güçlü bir UBP yaratabilmek içinse, demokrasiyi, adaleti, birlik, beraberliği, çok çalışmayı ve üretmeyi temel felsefemiz yaparak çıktığımız yolda devam etmemiz gerekmektedir.

Tüm halkımızı, üyelerimizi sevgi ve saygıyla selamlarım.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam