Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

31 yıl geçmesine rağmen Almanlar henüz tam bütünleşme sağlayamadı

Doğu ve Batı Almanya’nın resmi olarak 3 Ekim 1990’da birleşmesinin üzerinden 31 yıl geçti. Ancak Almanlar arasında tam bir bütünleşme sağlanamadı.

Published

on

İkinci Dünya Savaşı’nı kaybeden Almanya, işgal kuvvetleri ABD, Fransa, İngiltere ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) tarafından dörde bölündü.

Daha sonra ABD, Fransa ve İngiltere’nin kendi yönetim birimlerini birleştirmesi sonucu 1949’da Federal Almanya Cumhuriyeti (Batı Almanya), doğuda da SSCB’nin etkisi altında bulunan ve sosyalist sisteme sahip Alman Demokratik Cumhuriyeti (Doğu Almanya) kuruldu.

Doğu Alman yönetimi halkın Batı Almanya’ya gitmelerini engellemek amacıyla 1961’de daha sonra “Utanç Duvarı” olarak anılacak Berlin Duvarı’nı inşa etti.

SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un 1980’lı yıllarda açıklık ve yeniden yapılanma politikasıyla Doğu Almanya, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerin yer aldığı Doğu Bloku ülkelerinde reform süreci başladı.

1989’da “Utanç Duvarı” yıkıldı

Doğu Almanya’da halkın rejime karşı sokağa çıkması sonucunda 1989’da “Utanç Duvarı” yıkıldı ve iki Almanya 3 Ekim 1990’da resmen birleşti.

Bu birleşmenin üzerinden 31 yıl geçmesine rağmen ülkenin doğusunda ve batısında yaşayanlar arasında henüz tam olarak kaynaşma sağlanamadı.

“Birleşme benim için olumluydu, hayatım değişti”

Almanlar, iki Almanya’nın birleşmesine ilişkin duygularını ve bu süreçte yaşananları anlattı.

Polonya sınırındaki Frankfurt an der Oder şehrinde yaşayan Lars Wendler, duvarın yıkılmasından kısa süre önce federal sınır koruma teşkilatında çalışmaya başladığını söyledi.

“Şimdi Frankfurt an der Oder’de Federal Polis teşkilatında çalışıyorum. (Birleşme) Benim için çok olumluydu. Doğuya gittiğimde hayatım değişti ve ben iyi durumdayım. Çocuklarım Frankfurt an der Oder’de doğdu ve büyüdü. Bunu iyi bir olay olarak görüyorum.”

“Kaynaşmayla ilgili daha yapılması gerekenler var”

Wendler, Almanya’nın doğusunda ve batısında yaşayanlar arasında kaynaşma olup olmadığına ilişkin bir soruya “Kaynaşmayla ilgili daha yapılması gerekenler var. Maalesef siyasi olarak abartılıyor. Ben ailem ve arkadaş çevremde bir sorun görmüyorum. Ancak hala bir şeyler eksik. Özellikle ücretler ve emeklilik maaşları konusunda. Ancak insanlar her yerde aynı. Ben Almanya’nın doğusunda Alman’ım aynı zamanda Almanya’nın batısında da Alman’ım. Bu bir sorun değil” cevabını verdi.

“Yüksek pozisyonlarda hep Batı Almanlar var”

Soy ismini vermek istemeyen Dagmar adlı 78 yaşındaki kadın da Doğu Almanya’nın Batı tarafından satın alındığını söyledi.

“Batılılar çok ucuza kapattılar. Bizim dairelerimizi, fabrikalarımızı, hatta göllerimizi, ormanlarımızı aldılar. Her şey satıldı. Bizim hala batıdaki gibi emeklilik puanlarımız yok. Kendimi çok kötü hissediyorum.”

Duvar yıkılmadan önce Doğu Almanya’da rejime karşı gösterilere katıldığını ifade eden Dagmar, “Elbette bugün özgür yaşadığım, çok seyahat ettiğim için mutluyum. Şanslıydım, işten çıkartıldıktan sonra hızlı bir şekilde iş buldum ve Doğu Almanya’da satın alamayacağım çok şey alabildim. Böyle konuşabildiğim için de mutluyum” şeklinde konuştu.

Dagmar, bugün hala yüksek pozisyonlarda hep Batı Almanya’dan gelenlerin olduğunu ifade etti.

Dagmar, Almanya’nın doğusunda yaşayanlar ile batısında yaşayanların kaynaşıp kaynaşmadığına ilişkin soruya da “Hayır, çok azı.” yanıtını verdi.

“İş arkadaşımın maaşının yüzde 60’ını aldım”

Birleşmeden sonra belediyede bir iş bulduğunu ifade eden Dagmar, “Genel olarak maaş çok kötü değildi. Ancak benim karşıma oturan iş arkadaşımın maaşının yüzde 60’ını aldım. O benden çok gençti ve her gün yarım saat benden erken eve gidiyordu” diye konuştu.

Baden-Württeberg eyaletinde büyüyen 44 yaşındaki Karl Hendric de duvar yıkıldığında 13 yaşında olduğunu dile getirdi.

“Bu dönüm noktasını çok güzel buluyorum. Bu Almanya için zenginliktir. Kültürel açıdan da. Doğu ve batıyı çok heyecan verici buluyorum. Ben Stuttgart yakınlarında büyüdüm ve Zinnowitz’de doğan bir dedem vardı. Burası Baltık Denizi kıyısında bulunuyor. Evimizde bizim doğulu – batılı ihtilafımız yoktu. Bizim için Almanya’nın birleşmesi çok güzeldi ve aileyi birleştirdi.”

Araştırmalar da doğunun hala geride olduğunu gösteriyor

Alman İkinci Televizyon Kanalı ZDF’nin yaptığı bir araştırmaya göre, Almanya’nın batısında yaşayanların yüzde 50’si, ülkenin doğusundakilerin ise yüzde 36’sı birleşmeden kaynaklanan sorunların çözüldüğüne inanıyor.

Alman hükümetinin Almanya’nın doğusundaki eyaletlerin gelişimine ilişkin hazırladığı raporda da doğu eyaletlerin 30 yıl içinde birçok gelişme sağlandığı ancak bu eyaletlerin ekonomik olarak hala batı eyaletlerine göre geride olduğuna dikkat çekildi.

31 yıl geçmesine rağmen Almanlar henüz tam bütünleşme sağlayamadı

31 yıl geçmesine rağmen Almanlar henüz tam bütünleşme sağlayamadı

31 yıl geçmesine rağmen Almanlar henüz tam bütünleşme sağlayamadı

31 yıl geçmesine rağmen Almanlar henüz tam bütünleşme sağlayamadı

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Limasol’daki yangının dumanları Lübnan kıyılarına kadar ulaştı… Kundaklama iddiaları var

Published

on

By

Limasol’un dağlık bölgelerinde çarşamba günü çıkan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınında, 125 kilometrekarelik alan kül oldu, 14 köy ciddi şekilde etkilendi. Uydu görüntülerinde, yangının sebep olduğu dumanların Lübnan sahillerine kadar ulaştığı görüldü. Basına, kundaklama iddiaları da yansımaya başladı.

-“İlk hasar tespiti…”

Fileleftheros’a göre yangının kontrol altına alınmasından sonra hasar tespitine başlandı. İlk belirlemelere göre 2 kişi yangından kaçmaya çalışırken araçları içerisinde yanarak can verdi. Vücutlarında yanıklar oluşan ya da dumandan etkilenen 7 kişi halen hastanede tedavi görüyor, 70 civarında kişi ise ayakta tedavi ve taburcu oldu. Yangında toplam 191 konut zarar gördü. 93 konut ve 120 araç tamamen yandı, 31 bina ağır hasar gördü. 28 köydeki bağ ve ekinler hasar gördü.

-“Kundaklama şüphesi…

Alithia’ya göre yangının Ay. Amvrosio’daki evinin avlusuna kadar ulaştığı bir kadın, çarşamba günü tarlalar içerisinde gizlenen siyah giyimli, yüzünü maskeyle gizleyen ve sırt çantası bulunan bir kişi görüldüğünü, söz konusu kişinin fark edildiğini anlayınca kaçtığını, kısa süre sonra da yangın çıktığını açıkladı. Bir yayın organına konuşan kadın bu durumun tesadüf olmadığını belirterek, çarşamba gecesi komşu bölgelerin alevlerle kaplandığını ve evlerin boşaltıldığını söyledi.

Yangının etkili olduğu bölgelerde, tahliye edilen evlerin yağmalandığı bilgisini de veren gazete, bu durum Adalet Bakanı Harçiotis’e sorulduğunda “polisin bilgisi var, araştırıyor” cevabı alındığını kaydetti.

Fileleftheros “Malia” (Bağlarbaşı) köyündeki köprünün altındaki çöp alanında iki noktada yangın çıktığının görüldüğünü, bunun kundaklama olup olmadığının henüz bilinmediğini ancak bölge sakinlerinin, son 15 gün içerisinde aynı noktada 3 yangın çıktığına dikkat çektiklerini yazdı.

-“Yardım kampanyaları yasa dışı…”

Haravgi ve Alithia Rum Gönüllülük Koordinasyon Konseyi’nin, bu günlerde kişi veya gruplar tarafından yangından zarar görenlere yardım amaçlı ilan edilen bütün bağış kampanyalarının yasa dışı olduğunu açıklayarak kişileri dikkatli olmaya çağırdığını yazdı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere Başbakanı Starmer, Gazzeli çocukları ülkede tedavi etmek istediklerini açıkladı

Published

on

By

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, acil tıbbi desteğe ihtiyacı olan Gazzeli çocukları bölgeden tahliye edip İngiltere’de tedavilerini yapmak için çabaları hızlandıracaklarını bildirdi.

Starmer, Gazze’deki duruma ilişkin açıklamasında, bölgeden gelen görüntülerin İngiltere’de halkı derinden etkilediğini, açlık ve çile görüntülerinin dehşet verici olduğunu söyledi.

“Bebekler ve çocuklar için gönderilen yardımların girişinin engellenmesi kabul edilemez.” diyen Starmer, esirlerin varlığının da kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Starmer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüzlerce sivil yardım ararken öldürüldü, çocuklar su doldururken öldürüldü. Bu bir insani felakettir ve sona ermelidir. Gazze’ye milyonlarca sterlinlik yardım yaptık. Bu yıl 40 milyon sterlinlik ekstra yardım açıkladık ancak bu yardımlar içeri (Gazze’ye) giremiyor. Şimdi Gazze’de acil tıbbi desteğe ihtiyaç duyan çocukları tahliye etmek ve tedavilerini İngiltere’de yapmak için çabalarımızı hızlandırıyoruz.”

İsrail’in başka ülkelerin Gazze’ye havadan yardım bırakmasına izin vereceği haberini değerlendiren Starmer, “Çok geç alınmış bir karar ancak bu yolla yardımları Gazze’ye sokabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.

Starmer, Ürdün makamlarıyla İngiliz yardımlarını Gazze’ye sokmak için çalıştıklarını dile getirdi.

Yakın müttefiklerle bölgede barışa giden bir yol için çalıştığının altını çizen Starmer, bu yolla ateşkesi kalıcı barışa dönüştürmenin somut adımlarının atılacağını ifade etti.

Starmer, Filistin devletini tanıma kararına değinerek, “Filistin devletinin tanınması bu adımlardan biri olmalı. Ancak bu, iki devletli bir çözümün ve Filistinliler ile İsrailliler için kalıcı bir güvenlikle sonuçlanacak daha geniş bir planın parçası olmalı.” dedi.

Tanımanın nihai hedef olduğunu vurgulayan Starmer, İngiltere’nin gerçek, anlamlı ve pratik çözümlerle uluslararası hareketleri arkasında topladığını belirtti.

Buna örnek olarak Ukrayna için Gönüllüler Koalisyonunun kurulmasını gösteren Starmer, “Orta Doğu’da da olması gereken, acıları şimdi ve uzun vadede sona erdirecek bir planın arkasında yeni bir uluslararası koalisyon kurmak.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Trump, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararını “önemi yok” diye yorumladı

Published

on

By

ABD Başkanı Donald Trump, Fransa’nın Filistin Devleti’ni tanıma kararını, “(Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron) Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” ifadesiyle değerlendirdi.

ABD Başkanı Trump, İskoçya ziyareti için Beyaz Saray’dan ayrılırken basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Trump, bir soru üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Filistin’i tanıma kararına ilişkin, “Macron farklı bir adam. Fena biri değil. Takım oyuncusu sayılır. Ama açıklamasının hiçbir önemi yok. Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” yorumunu yaptı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump, resmi ziyaret için gittiği İskoçya’ya indikten sonra havalimanında basın mensuplarının konuyla ilgili sorusunu yanıtladı.

Trump, “Bu onun kararı, benim kararım değil. Ben ABD’nin tarafındayım, Fransa’nın değil.” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımasına karar verdiklerini ve eylülde resmi bir açıklama yapacağını bildirmişti.

İrlanda, Norveç ve İspanya da 28 Mayıs 2024’te Filistin’i resmen tanıdığını duyurmuştu.

-ABD’li senatörlerden Trump’a “Gazze’de ateşkes için Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısı

Öte yandan ABD Senatosunun önde gelen 6 Demokrat ismi, Başkan Donald Trump’a, “Gazze’de ateşkes için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısında bulundu.

ABD Senatosunun farklı komitelerinde başkan yardımcısı veya kıdemli üye olarak görev yapan 6 Demokrat senatör, Trump’a Gazze konusunda bir mektup gönderdi.

Mektupta, Senato İstihbarat Komitesi Başkan Yardımcısı Mark Warner, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi Kıdemli Üyesi Jack Reed, Senato Yargı Komitesi Kıdemli Üyesi Dick Durbin, Senato Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Jeanne Shaheen, Savunma Bütçesi Üst Düzey Üyesi Chris Coons ve Brian Schatz’ın imzası yer aldı.

Demokrat senatörler, mektupta, Trump yönetimine İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “Gazze’deki savaşta derhal rota değişikliği yapması” için baskı yapması çağrısında bulundu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Gazze’deki insani koşullar korkunç ve vicdansız bir noktadadır. Bu hafta, Mercy Corps, Sınır Tanımayan Doktorlar, Save the Children ve Oxfam dahil olmak üzere 100’den fazla STK, Gazze’de yayılan kitlesel açlık konusunda uyarıda bulundu. Başbakan Netanyahu’nun insani yardımı neredeyse 3 aydır engellemesinin ardından, nüfusun dörtte üçü acil veya felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya.”

İsrail’in saldırılarının bölgedeki sivilleri tehlikeye attığına dikkati çekilen mektupta, “Trump yönetiminden, sahip olduğu nüfuzunu kullanarak Başbakan Netanyahu’ya şu hususlarda baskı yapmasını talep ediyoruz: İsrail ile Hamas arasında, rehinelerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasını öngören bir ateşkes anlaşması yapılması. Yeterli miktarda insani yardım ve etkili dağıtım için güvenilir mekanizmalar sağlayan insani yardımın artırılması.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam