Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Published

on

Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nı (KTTO) ziyaret etti.

YILLARCA DENENEN FEDERASYON MODELİ TÜKENDİ
Ersin Tatar burada yaptığı konuşmada, Annan Planı Dönemi ve Crans Montana görüşmelerinde yaşananların ardından yıllarca denenen ancak sonuç alınamayan federasyon modelinin tükendiğini söyledi.

ANTLAŞMA İSTEYEN KARŞI TARAFIN EGEMENLİĞİNİ KABUL ETMELİ
Rum tarafının, Kıbrıs Türkü’nün egemenliğini kabul etmediğini anlatan Tatar, antlaşma isteyenin, karşı tarafın egemenliğini kabul etmesi gerektiğini ancak Rumların, Türkleri azınlık olarak gördüğünü vurguladı.

YENİ SİYASETE TÜRKİYE TAM DESTEK
Rum tarafının dayatma bir çözümle sıfır asker ve sıfır garanti istediğine işaret eden Tatar, dünyadaki jeopolitik ve jeostratejik gelişmeler dikkate alınarak
Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle iki devletli çözüm siyasetini gündeme getirdiklerini söyledi.

ERDOĞAN, BM’DE KIBRIS TÜRKÜ’NÜN SESİ OLDU
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Toplantılarında son 4 yıldır Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ve ambargoların kaldırılması çağrısı yaptığını dile getiren Tatar, iki devletli çözüm siyasetini dünyaya duyurduğunu kaydetti.

GÖRÜŞMELERDEN HİÇBİR ZAMAN KAÇMADIK
“Egemen eşitlik ve eşit uluslarası statünün kabulü ile resmi ve yeni müzakarelere başlayacağımızı duyurduk” diyen Tatar, hiçbir zaman Rum tarafıyla görüşmekten kaçmadığına dikkat çekti.

5+1 GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRDİK
Rum tarafı, garantör ülkelerin dışişleri bakanları ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin katılımıyla 5+1 görüşmelerinin kendi önerisiyle gerçekleştiğini anlatan Tatar; Kıbrıs’ta, Cenevre’de ve Newyork’ta görüşmeler yaptığını vurguladı.

MÜZAKERE MASASI DIŞINDA DA MÜCADELE VERİLEBİLİR
Türkiye’nin toplantılarda yaptığı açıklamalarda iki devletli çözüm siyasetini BM kayıtlarına geçirdiğini ifade eden Tatar, “Paradigma değişikliğini ters çevirmek büyük kayıptır. Mücadele sadece resmi müzakere masasında verilmez, masa dışında da mücadele verilir. Direk uçuş, direk ticaret ve direk teması önerdik ancak kabul etmiyorlar” dedi.

TÜRKİYE İLE UYUM İÇİNDE OLDUK, YATIRIMLAR YAPILDI
Türkiye ile uyum içinde siyaseti yürütmenin yanı sıra yapılan İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolleriyle ülkeye yatırımların yapıldığını aktaran Tatar, Pandemi ve 6 Şubat Depremi’nin etkilerine rağmen ulaşım, iletişim, sağlık, alt ve üst yapı konularında gelişmeler yaşandığını kaydetti.

RUM TARAFININ TUTUKLAMALARI İNSAN HAKLARINA AYKIRIDIR
Rum tarafının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yatırım yapanlarla ilgili yaptığı haksız tutuklamaların takipçisi olduklarını ve toplantılarda gündeme getirdiklerini ifade eden Tatar, “Rum tarafının yaptığı insan haklarına aykırıdır, burada otoritesi ve yetkisi yoktur” diye konuştu.

RUMLAR MASAYA HER OTURDUĞUNDA KAZANIMLA KALKTI
Rum tarafının hiçbir zaman eşit anlamda federasyonu kabul etmediğine ve masaya her oturduğunda kazanımla masadan kalktığına dikkat çeken Tatar, “Mehmet Ali Talat çapraz oyu kabul etti. Crans Montana’da ise harita verildi ancak göreve geldiğimizde kayıtlarımızda bulamadık” ifadelerini kullandı.

GÜZELYURTLULAR TOPRAĞINA SAHİP ÇIKIYOR
İki devletli çözüm siyasetiyle zeminin güçlendiğini dile getiren Tatar, toprakları verilecek diye başka yerlere yatırım yapan Güzelyurtların yerlerine sahip çıktığını ve yatırım yapmaya başladığını söyledi.

ÖNERDİĞİMİZ SİNİR KAPILARINA CEVAP VERMEDİLER
Sınır kapıları konusunda yapıcı olmaya çalıştıklarını anlatan Tatar, Metehan’daki sıkıntı ve Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında ticaret yapılabilmesi için 4 yıl önce Haspolat kapısının açılmasını önerdiklerini ardından ikinci öneri olarak Akıncılar da kapı açmak istediklerini kaydetti.

RUM TARAFI ARA BÖLGEYE YAYILMAK İSTİYOR
Rum tarafının önerilere cevap vermediğini belirten Tatar, Rum tarafının askeri bölge içinden transit geçiş istediğini ve ara bölgeye yayılmak istediğini vurguladı.

RUM TARAFI, HELLİM YASAĞINA SEVİNDİ
Rum tarafının, Ürdün’ün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden hellim ithal etmesine yasak getirmesine sevindiğini aktaran Tatar, “ Bu nasıl bir anlayıştır. Türk tarafını zora sokmak, umudu kaybettirip, kendilerine yama etmek istiyorlar” dedi.

DEVLETİ KORUYAMAZSANIZ GENÇLERİN YÖENTECEĞİ ÜLKE KALMAZ
Gelişmiş ülkelerde bile hükümetlerin sıkıntılar yaşadığını ancak önemli olanın iç meseleleri bırakıp Türkiye’nin desteğiyle ülkenin kalkınıp geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Tatar, “Devleti koruyamazsanız, gençlerin yöneteceği ülke kalmaz” diye konuştu.

TÜRK DEVLETLER TEŞKİLATI KAZANIMDIR
Türk Devletler Teşkilatına üye olunmasının bir kazanım olduğunu, Cumhurbaşkanı yanında devlet yetkilileri ve iş insanlarının resmi toplantılara katılıp, işbirliği yaptığını anlatan Tatar, rahatsız olan Avrupa Birliği’nin Türk devletlerini tehdit ettiğini ancak Türkiye’nin ağırlığını koyduğunu özellikle Azerbaycan ile ilişkilerin geliştiğini kaydetti.

TİCARETİN GELİŞMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR YAPTIM
Ticaretin önemine dikkat çeken Tatar, ticaretin gelişmesi için Cumhurbaşkanlığındaki teknik komitelerde, Türkiye’de ve yurtdışı temaslarında çalışmalar yaptığını ifade etti.

KTTO Başkanı Turgay Deniz de konuşmasında, “Yaşadığımız ülkede gerçekleri göz önünde bulundurarak, hareket edilmeli. Ayaklar yere basmalı, hayal dünyasında yaşamamalı ve hayallere aldanılmamalı” dedi.

RUMLAR TÜRKLERİ MUHATAP OLARAK GÖRMÜYOR
Annan Planı’nda Türk tarafında ‘evet’ çıkmasına rağmen hiçbir kazanım elde edilemediğine işaret eden Deniz, “Yakın görüşte olan tarafların Kıbrıs sorununu çözeceğini inandık ancak başaramadılar” diye konuştu.
KTTO olarak Brüksel, Londra ve diğer ülkelerde Kıbrıs Türkü’nün haklarını ve kazanılmış hakların verilmediğini anlattıklarını dile getiren Deniz, “Rumlar, Kıbrıs Türklerini muhatap kabul etmemekte, paydaş görmemekte ve yok saymaktadır” ifadelerini kullandı.

ÜRÜNLERİMİZİ RUM TARAFINDA RAFLARA KOYDURAMADIK
Yeşil Hat Ticaret Tüzüğünü 20 yıldır uygululadıklarını ancak beklenilen sonucun alınamadığını anlatan Deniz, “Ürünümüzü raflara koyamadık. Rum gençler okullarımıza ve iş yerlerimize müracaat etmedi. Rum’un durumu ve tutumu budur. Ayaklarımız yere basmalı, yapılan ticaret, sosyal faaliyet ve diğer çalışmaları anavatan Türkiye sayesinde yaptığımızın bilincinde olmalıyız” dedi.

KIBRIS KONUSUNDA BİRLİK OLUNMALI
Kıbrıs Türkü’nün Kıbrıs konusunda birlik olması gerektiğini anlatan Deniz, “Çözüme giden yolda Kıbrıslı Türkler olarak kazanım istiyorsak birlik olmayı öğrenmeliyiz. Farklı görüşler ve konuşmalar olursa kimse kaale almaz. Başarılı olamayız” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi’nde iki devleti çözüm kararının çıkmasına değinen Tatar şöyle konuştu:

“İki Devletli Çözüm Siyasetinin adamızda kalıcı bir barış ve istikrar için tek çözüm olduğunun kararını aldı. Çünkü son beş yıldır her yerde savunduğumuz ve arkasında dimdik durduğumuz yeni politika bu olduğu için karar aldı.

Anavatan Türkiye’nin Büyük Millet Meclisi, iktidarıyla, muhalefetiyle, İki Devletli Çözüm Siyasetine tam destek verdiği için aldı. Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan İki Devletli Çözümün artık Kıbrıs’ta tek çözüm yolu olduğunu dünyaya defalarca ilan ettiği için aldı. CTP ve onun adayı ise Cumhuriyet Meclisi’nden arkalarına bile bakmadan kaçtılar. Kıbrıs Türk Halkının siyasi iradesinin tecelli ettiği yerden sen nasıl kaçıyorsun? Reddettiklerini kimse görmesin diye oylamaya bile katılmadılar.”

“Kendi siyasi görüşlerinin arkasında bile duramayanlar, Kıbrıs Türk Halkının, Lefkoşalıların iradesinin arkasında durabilir mi” diyen Tatar, Rum tarafının nasıl müzakere masalarından kaçtıysa, Kıbrıs Türk Halkını eşiti olarak kabul etmekten, gasp ettikleri haklarımızı vermekten kaçtıysa CTP ve adayının da kaçtığını vurguladı. Tatar konuşmasının devamında, “Çünkü bunların ruh ikizi, bunların siyaset ikizi Rum milliyetçisi, komünist AKEL’di. Bunlar zoru gördü mü kaçarlar. Bu kadar açık söylüyorum” diye konuştu.

CTP’nin adayı Erhürman’ın seçim öncesi Türkiye ile de görüşeceğini ve seçilirse ilk ziyaretini Türkiye’ye yapacağını söylediğine işaret eden Tatar, “Türkiye kabul etmeden bir anlaşma olmaz diyor. Hani bir söz vardır: e günaydın derler. Bugüne kadar aklınız neredeydi? Neler dediniz bugüne kadar Anavatan Türkiye için biz bilmiyor muyuz? CTP’nin adayı Türkiye’yi vesayetçi olarak suçlamadı mı? Türkiye’nin vesayeti kalkmadan ekonomimiz düzelmez demedi mi? Bunların gazetesinde Türkiye’ye tıpkı Rum’un yaptığı gibi işgalci denmedi mi?

“Bunları duyan da Kıbrıs Türkü’nün haklarını gasp edenin, Kıbrıs Türkü’ne izolasyon ve ambargoları koyanın Rum kesimi değil Türkiye olduğunu sanır” diyen Tatar, Kıbrıs Türkü’nü, devletini KKTC’yi dünyada tek tanıyan, halkın sesini her platformda dünyaya duyuran Anavatanı bile suçlu ilan ettiklerini ve anavatana vefasızlık yaptığını kaydetti.

“Sınır kapısı açılmasını mayınların temizlenmesini bile ret ediyorlar”

1963’ten bu yana Kıbrıs Türklerinin, Halkın her kesimi üzerinde izolasyon ve ambargoları uygulayanların bırakın ambargoları kaldırılmasını mevcut sınır kapılarından geçişleri bile zorlaştırdığına dikkat çeken Tatar, “Metehan’daki sıkışıklık dinsin diye iki taraf arasında ticaret artsın, geçişler kolaylaşsın diye Haspolat kapısını hemen açalım dedik. Peki ne oldu? Bunu da reddettiler. Ara bölgedeki mayınların temizlemesini bile kabul etmediler. İşte bunların zihniyeti budur kardeşlerim” dedi.

Rum tarafının mevcut statükonun, mevcut durumun değişmesini asla istemediğini belirten Tatar, “Rum’un rahatı yerinde. Rum, Kıbrıs Türkü’nü, Lefkoşalı kardeşlerimizi eşiti olarak görmüyor. Adamızın zenginliğini ve iktidarı sizlerle paylaşmak istemiyor” dedi.

Peki Rum tarafının taviz ve toprakların dörtte birini istediğini dile getiren Tatar, “Yerleşik diye tanımladığı 1974 sonrası adamıza gelmiş, bu toprakları vatan bilmiş kardeşlerimizi adadan göndereceğiz diyor. Türkiye’nin garantörlüğü kalksın, Kıbrıs Türkü’nün huzuru ve güvenliği için burada bulunan Türk Ordusu adayı tamamen terk etsin istiyor. Ve bu zihniyet hiç değişmedi. Bu zihniyet değişmeden Kıbrıs Türk Halkının kabul edeceği bir çözümün olması mümkün mü? Federasyon dedikleri tüketilmiş, son kullanma tarihi çoktan geçmiş model budur kardeşlerim.

“Denktaş yerine gelirsek ambargoları kaldıracağız dediler başaramadılar”

Erhürman’ın destekleyenleri geçmişte göreve geldiğini ancak Kıbrıs sorununu çözemediğini ve ambargoları kaldıramadığını belirten Tatar, “Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş görüşmeci olduğu sürece Kıbrıs meselesi çözülemez dediler. Annan Planında geriye çekildi, Türk tarafı evet Rum tarafı hayır demesine rağmen Kıbrıs Türküne haksızlık yapılma devam edildi. Ambargolar kalkmadı. Talat, çözemeyince kendimi Sarayönünde asayım mı dedi” ifadelerini kullandı.

Tufan Erhürman’ın Kıbrıs Rum tarafının keyfi ve ırkçı uygulamaları nedeniyle karma evliliklerden dolayı hakları gasp edilen vatandaşları kandırmaya çalışarak oy avcılığı yaptığını belirten Tatar, “Cumhurbaşkanı görevine aday olan kişi Rum pasaportu vermeyi taahhüt ediyor. Bu seçim dönemine yalan şampiyonu olarak geçmiştir. Bu insanlarımız bu ırkçı Rum yönetimini önce Rum mahkemelerine vermiştir. Bu mahkemelerden çıkan olumsuz kararı da Rum yüksek mahkemesine götürmüştür. Rum yüksek mahkemesi bu insan hakları ihlalini görmezden gelerek reddetmiştir. Konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine çözülecektir” dedi.

Bu gerçekler ortadayken sen Rum’dan ne alacaksın? Diye soran Tatar, “Senin kendi milletvekillerin dahi bunun propaganda olduğunu söylerken insanlarımızı neden kandırmaya çalışıyorsun. Sen zamanında sayın Talat’ın hukuk ekibinde olan biriydin. Bu konuyu gündeme dahi getirmediniz. Şimdi kalktın tam seçim öncesi manipülasyonla duygu sömürüsüyle insanları kandırıp oy alacağını düşünüyorsun. ” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel, cumhurbaşkanlığı seçimine bir  gün kala yaptığı açıklamada, UBP seçmenine ve tüm Kıbrıs Türk halkına seslendi.

Üstel, seçimlerin bir kader oylaması olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Bu seçimde oy kullanmak, devlete, egemenliğe, cumhuriyete ve geleceğe sahip çıkma sorumluluğudur. Her UBP’linin görevi sandığa gitmek ve devlete sahip çıkmaktır. Biz de bunu yapacağız. Kararımız nettir. Kararımız iki devlettir. Oyumuz Ersin Tatar’dır.”

“BİZ BU TOPRAKLARA OLAN BORCUMUZU DİRENEREK ÖDEDİK”

Kıbrıs Türk halkının tarih boyunca ağır bedeller ödeyerek özgürlüğünü kazandığını belirten Üstel, şöyle devam etti:

“Sevgili kardeşlerim, değerli büyüklerim, kıymetli evlatlarım; Biz bu topraklarda özgürce yaşamak için çok ağır bedeller ödedik. Gün geldi, şehit düştük, can verdik. Gün geldi, evsiz kaldık, göç ettik ama diz çökmedik. Biz bu topraklara olan borcumuzu direnerek ödedik.”

“BU DEVLETİ BİZ KURDUK”

Üstel, Ulusal Birlik Partisi’nin bu mücadelenin siyasal omurgası olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

“Biz Ulusal Birlik Partisiyiz. Bu devleti biz kurduk. Bu devlete sahip çıkmaya yemin ettik. O yemin hâlâ yüreğimizdedir. O yemin hâlâ bu partiye can veren ruhtur.”

“ŞİMDİ BİRLİK OLMA ZAMANIDIR”

Birlik ve bütünlük çağrısı yapan Üstel, kişisel hesapların bir kenara bırakılması gerektiğini belirtti:

“Bizim kişisel beklentilerimiz, Kıbrıs Türkü’nün kaderi karşısında bir damla bile değildir. O yüzden şimdi kırgınlıkları, dargınlıkları bir kenara bırakma zamanıdır. Şimdi bir olma zamanıdır. Şimdi birlik olma zamanıdır. Şimdi yeminimize sahip çıkma zamanıdır. Şimdi oyumuzu kullanma ve oyunları bozma zamanıdır.”

“BU SEÇİM, BİR DÖNÜM NOKTASIDIR”

Seçimin sadece bir siyasi yarış değil, devletin geleceğini belirleyecek bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Üstel, şu ifadeleri kullandı:

“Bu seçim, bir dönüm noktasıdır. Bu seçim, dünle gelecek arasında bir seçimdir. Bu seçim, partimize, davamıza sahip çıkma seçimidir. Bu seçim, birlikte kurduğumuz devlete, cumhuriyete ve uğruna can verdiğimiz bu vatana sahip çıkma seçimidir. Bu seçim, egemenliğimize, bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze, bayrağımıza, toprağımıza ve Anavatan Türkiye ile olan bağlarımıza sahip çıkma seçimidir.”

“BİZİM OYUMUZ İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMEDİR”

Üstel, UBP’nin vizyonunun net olduğunu belirterek şöyle dedi:

“Bizim oyumuz iki devletli çözümedir. Bizim oyumuz egemenliğedir. Bizim oyumuz düne değil, geleceğedir. Bizim oyumuz Ersin Tatar’adır. Ve bizim oyumuz, Türkiye ile omuz omuza yürümeyedir.”

“ZAFERİMİZ ŞİMDİDEN KUTLU OLSUN”

Seçimlerde sandığa gitmenin devlet bilinciyle eşdeğer olduğunu vurgulayan Üstel, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“O yüzden sandığa gideceğiz. Oyumuzu kullanacağız. Vereceğimiz her oy, Ulusal Birlik Partisi’nin onurudur. Seçimler demokrasinin bayramıdır. Ve bu bayram, halkımızın bayramı olacaktır. Zaferimiz şimdiden kutlu olsun.”

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 19 Ekim 2025 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile ilgili duyuru yayımladı.

YSK’dan yapılan açıklamada, oy verme süresinin saat 08.00’de başlayıp 18.00’de sona ereceği bildirildi.

5/1976 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 104. maddesi uyarınca, 19 Ekim 2025 Pazar günü saat 19.00’a kadar radyo, televizyon ve her türlü yayın organı tarafından seçim ve sonuçları ile ilgili haber, tahmin ve yorum yapılmasının yasak olduğu hatırlatıldı.

Açıklamada ayrıca, seçim günü sandık alanları içerisinde veya civarında herhangi bir kişi tarafından aday ya da siyasi parti ambleminin veya işaretinin taşınmasının yasak olduğu vurgulandı.

YSK, aday veya siyasi partilerin propagandasını çağrıştıran herhangi bir renk, giysi, emtia veya maske kullanılmasının da yasak olduğunu bildirdi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesinde propaganda süresinin yarın saat 18.00’de sona ereceğini hatırlattı.

Kurul, yasağa uymayanlar hakkında toplatma, kapatma ve erişim engelleme dahil her türlü yasal tedbirin uygulanacağı uyarısında bulundu.

YSK’nın 17 numaralı duyurusunda, 5/1976 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 65(2) ve 68(1) maddeleri uyarınca, siyasal partiler ile bağımsız adayların yürüttüğü propaganda faaliyetlerinin belirtilen tarih ve saatte biteceği belirtildi.

Duyuruda, yarın saat 18.00’den sonra propaganda ve propaganda niteliğindeki yayınların yapılmasının yasak olduğu vurgulanarak, yasağın sosyal medya ve internet ortamını da kapsadığı, haber sitelerindeki banner ve benzeri içeriklerin bu saatten itibaren kaldırılması gerektiği hatırlatıldı.

YSK açıklamasında ayrıca, Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 187’nci maddesine atıfta bulunularak, oy verme gününden önceki gün saat 18.00’den sonra ve oy verme gününde genel veya halka açık yerlerde seçim propagandası yapan, bu amaçla yayınlarda bulunan, seçimin düzenini bozabilecek veya oy verme serbestliğini etkileyebilecek nitelikte söz, yazı ya da başka yollarla propaganda yapan veya asılsız söylenti yayan kişilerin, altı aya kadar hapis cezasına çarptırılabileceği ifade edildi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam