Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Irak seçimle yeni bir denkleme girecek

Irak’ta ekim ayında düzenlenmesi planlanan erken seçim birçok yönüyle öncekilerden farklı olacak. Orta Doğu Uzmanı Ali Semin’e göre, yeni seçim yasasıyla yapılacak seçim, Irak’ta yeni bir denklemi ortaya koyacak.

Published

on

ABD işgalinden bu yana siyasi istikrarı bir türlü yaklayamayan Irak, gelecek dönemde önemli gelişmelerle karşı karşıya olacak.

Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin geçen hafta Washington’a yaptığı kritik ziyaret ve Biden ile görüşmesinin ardından ABD’nin Irak’taki askeri misyonunun bundan sonraki görevleriyle ilgili önemli açıklamalar geldi.

2011’de güçlerini ülkeden çeken ancak 2014 yılında terör örgütü DEAŞ’in Irak’ta geniş bölgeleri ele geçirmesinden sonra tekrar Irak’a asker gönderen ABD, ülkedeki muharip güçlerini 2021’in sonuna kadar çekeceğini duyurdu. 

Irak’taki İran destekli Şii milisler, ABD’nin bu kararını olumlu karşılarken halkın gündeminde hala elektrik ve su gibi temel hizmetlerdeki yetersizlik, yolsuzluk ve işsizlik sorunları yer alıyor.

2019’dan bu yana devam eden hükümet karşıtı protestoların baskısıyla ülkede ekim ayında erken genel seçimler düzenlenmesi planlanıyor. Bu seçimin öncekilerden önemli bir farkı olacak. Çünkü ülkede 2020’nin sonunda yeni bir seçim yasası benimsendi. Buna göre, hem seçim bölgelerinde hem de seçim yönteminde önemli değişiklikler yapıldı.

Tüm bu gelişmeleri Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Platformu-ODAP Direktörü Ali Semin ile değerlendirdik.

İşte soru ve yanıtlar…

Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, geçen hafta ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretinin en önemli gündem maddelerinden biri ABD’nin Irak’tan çekilme takvimiydi. iki ülkenin gerçekleştirdiği Stratejik Diyalog’un 4. turunun sonunda yapılan açıklamaya göre, ABD Irak ordusuna ve güvenlik güçlerine sadece eğitim ve danışmanlık desteğini verecek, muharip güçlerini ise 2021’in sonuna kadar çekmiş olacak. Bu gelişme Irak’taki siyasi tabloda ne gibi değişikler doğurabilir?

Bu açıklamaya baktığımızda ABD’nin aslında Irak’tan çekilmediğini görüyoruz. ABD kapıdan çıkıyor fakat camdan tekrar giriyor. Bu açıklamanın arkasında birkaç sebep var. ABD’nin amaçlarından biri, Irak’ta denge politikasını uygulayan Kazımi’nin pozisyonunu İran yanlısı güçlere karşı güçlendirmek.

Şiiler uzun bir süredir özellikle İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi’nin Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in Irak’taki suikastından sonra Irak’ta ABD güçlerinin çekilmesi konusunda ısrarcı bir tavır sergiliyor.

Şii milisleri yatıştırmaya yönelik bir manevra

Son 7 ayda ABD’nin Irak’taki askeri ve diplomatik misyonlarına karşı sürekli saldırılar düzenleniyor. Benim bilgilerime göre bu yıl içerisinde 67 saldırı gerçekleştirildi. Zaman zaman bizim duymadığımız örgütler çıkıp bu saldırıları üstlense de bu saldırıların İran yanlısı gruplar tarafından gerçekleştirildiğini biliyoruz.

Stratejik Diyalog’un 4’üncü turundan çıkan son açıklama, Şii milisleri yatırştırmaya yönelik bir manevra. Ama aynı zamanda Kazımi’ye prestij kazandırmak ve gelecek seçimde onun eliniz güçlendirmek için yapılan bir hamle.

ABD Başkanı Joe Biden, hem Irak’ı çok iyi bilen, hem de Mustafa Kazımi’yle daha istihbarat başkanıyken yakından çalışan bir isim. ABD, Kazımi’nin izlediği denge politikasını destekliyor.

Irak’ta ABD güçlerinin çekilmesiyle ilgili bir görüş ayrılığı var

Bir diğer önemli nokta Irak’ta ABD’nin çekilmesiyle ilgili mevcut görüş ayrılığı. Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, ABD ziyaretinden önce yaptığı açıklamada, Irak’ın artık ABD güçlerine ihtiyacının olmadığını söylemişti.

Bu açıklamanın akabinde, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Dış İlişkiler Sorumlusu Sefin Dizayi çıktı ve “ABD çekilirse çok zor durumda kalacağız” şeklinde bir açıklama yaptı ve ABD güçlerine ihtiyaçlarının olduğunu belirtti. Bir gün içerisinde 2 karşıt açıklama geldiğini görüyoruz. Unutmamak lazım ki Irak’ta güvenlik sorunu hala devam ediyor.

ABD Irak’a Afganistan gözüyle bakmıyor

ABD, Irak’a Afganistan gözüyle bakmıyor. Irak, Washington’un Orta Doğu stratejisi kapsamında stratejik öneme sahip.

ABD, Afganistan’dan tamamen çekildiği gibi Irak ve Suriye’den de çekilecek şeklindeki görüşe karşıyım. Çünkü ABD Irak’ı Orta Doğu’nun kalbi olarak görüyor.

Zaten İran’ı dengelemek olsun, İsrail’in güvenlini sağlamak olsun veya Suudi Arabistan ile ilişkilerini sürdürmek ve onun güvenliğini sağlamak olsun ABD bütün Orta Doğu politikasını Irak üzerinden yürütüyor.

İran Cumhurbaşkanı Reisi faktörü

İran’da Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi görevini yeni devraldı. Aşırı muhafazakar bir isim olması nedeniyle bundan sonra Orta Doğu’da keskin bir mücadele ve rekabetin olacağını düşünüyorum.

Bu mücadelenin en önemli sahalarından biri Irak olacak. Bundan dolayı ABD Irak’tan gerçek anlamda çekileceğini hiç düşünmüyorum. Reisi’nin döneminde Irak’taki İran yanlısı Şii milisler ABD güçlerine karşı daha agresif bir tavır sergileyecektir. ABD’nin ‘muharip güçlerimizi geri çekiyoruz’ şeklindeki açıklaması ise saldırılara karşı bir ön alma çabasıdır.

Irak’ta ekim ayında düzenlenmesi planlanan erken seçim için hazırlıklar devam ediyor. Ancak geçtiğimiz haftalarda Şii lider Mukteda Sadr, laiklik yanlısı Şii siyasetçi İyad Allavi ve Sünni siyasetçi Salih Mutlak gibi Irak’ın siyasi denkleminde önemli aktörler seçimi boykot ettiğini açıkladı. Bu boykotlar seçimi nasıl etkiler?

Mukteda Sadr’ın daha önce “Siyasetten çekiliyorum” veya ‘Bundan sonra hiç bir hükümete destek vermeyeceğim’ şeklinde bazı çıkışları olmuştu. Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmedi.

Bakın şu ana kadar Mukteda Sadr dahil olmak üzere yaklaşık 25 siyasi grup veya parti seçimleri boykot ettiğini veya seçimlere katılmayacağını açıkladı. Ancak Bağımsız Yüksek Seçim Konseyinden bununla ilgili olarak bir açıklama yok. Bunlar hepsi sadece medyaya yönelik taktikler.

Seçimleri boykot edeceğini söyleyen tarafların gerekçesi, seçimlerin şeffaf bir şekilde yürütülemeyeceği ve şaibeli olacağı. Oysa ki onlar da biliyorlar ki Irak’ta bugüne kadar hiç bir seçim şeffaf değildi.

Mukteda Sadr blöf yapıyor

Mukteda Sadr daha önce hükümetlere artık destek vermeyeceğini açıklamıştı. Ancak bakıyorsunuz şu anki hükümette bakanı var. Parlamentodaki milletvekilleri de çalışmalarını sürdürüyor.

Mukteda Sadr’ı siyaset yaparken sürekli blöf yapan bir isim olarak görüyorum artık. Uygulamaya gelince ise söylediklerinin tam tersini yapan bir siyasi figür. Açıkçası onun artık sokaklarda eski taraftarlığı da kalmadı. Evet isterse sokaklarda bir milyon insan toplayabilir. Ama sokak eskisi kadar ona güvenmiyor.

2019 yılında hükümet karşıtı gösteriler başladığında tam anlamıyla bir duruş sergileyememişti. O süreçten sonra ona güven azaldı.

Seçimi boykot ettiğini açıklayan İyad Allavi ve Salih Mutlak da tabanlarını kaybetmiş durumdalar. Bu isimler seçime katılsalar dahi eskisi gibi milletvekili çıkaramayacak. Onu çok iyi biliyorlar.

Gelecek seçim yeni bir denklemi ortaya koyacak

Irak 10 Ekim’de düzenlenecek seçimle birlikte, şeffaf olsun veya olmasın yeni bir denkleme girecek. Bu seçim bir önceki seçimlere benzemeyecek.

Boykot kararını alan taraflar kendi konumlarını korumaya çalışıyor. Diğer yandan bazı aktörler, seçimlerin erteleneceğini düşündüğü için sanki kendileri sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterip ‘Bu seçimler şeffaf olmayacak ben boykot ediyorum’ diyerek yolsuzla bağlantılarının üstünü örtmeye çalışıyorlar.

Irak’taki siyasetçilerin büyük bir kısmı, ülkenin geleceğini karartan isimler. 2003 yılından bu yana elektrik sektörüne harcanan 80 milyar dolara rağmen bugün Irak’ta elektrik günde sadece 3 veya 4 saat sağlanıyor.

Irak’taki siyasi sorunlar, ekonomik kriz, işsizlik ve güvenlik sorununun hepsi mevcut siyasi tabakanın eserleri.

2019 yılındaki hükümet karşıtı gösterilerin taleplerinden biri de mevcut siyasilerin sahneden çekilmesiydi. Boykot kararını alanlar kendilerini siyasetten soğumuş gibi gösteriyorlar ancak aslında onlar taban kaybettiler ve şu an manevra yapıyorlar. Böylece topu Kazımi’ye atıyorlar.

Peki sizce bu erken seçim, protestocuların bu yöndeki isteklerini karşılayacak mı? Eski siyasi aktörler sahneden uzaklaştırılacak mı?

Bu mümkün olmayacak. Çünkü 2003’ten sonra kurulan yeni siyasi sistemin mezhep ve etnik eksenli tasarlanmış. Cumhurbaşkanı Kürt, Başbakan Şii ve Meclis Başkanı Sünni isimlerden seçiliyor. Sistemdeki sorunları gidermediğin sürece Irak’taki problemler çözülemeyecek.

Ülkede işsizlik oranı çok yüksek. Su ve elektrik sorunu devam ediyor. COVID-19 ile mücadelede herhangi bir alt yapısı yok. Nisan ile temmuz ayında iki hastane yandı ve koronavirüs hastaları bu yangınlarda can verdi.

Irak’ta genç nesil artıyor. Gençler arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 60 civarında. Ülkenin sorunlarına çözüm üretmezsen bu durum gerek seçimlerde gerek sokaklardaki protestolarda sana karşı daha büyük bir problem olarak geri dönüyor.

Seçime katılım oranı önemli bir faktör olacak

Erken seçim ekimde öyle ya da böyle düzenlenecek gibi görünüyor. Ancak asıl önemli nokta seçime katılım oranı. Seçime katılacak isimler ve listeler şu anki haliyle kalırsa bana göre seçime katılım oranı düşecektir.

Mukteda Sadr, Allavi ve Mutlak boykot kararı aldı. Ama Ammar Hekim ve diğer siyasilerin sesi çıkmıyor. Halk bu isimleri de görmek istemiyor artık. Bunu Sünniler değil Şiiler söylüyor. Hükümet karşıtı gösterilerin çoğu Şii kentlerde düzenleniyor. İran yanlısı Şii siyasiler, Şii halk tarafından olumlu karşılanmıyor.

Ekim 2019’dan bu yana devam eden hükümet karşıtı protestolarda aktif rol oynayan genç kesim nasıl bir yol izleyecek seçimde? Protestolar büyük ölçüde spontane bir çizgide devam ediyor. Oysa ki bir seçim için örgütlenme gerekiyor. Sizce nasıl bir yol izleyecek?

Bu seçim öncekilerden farklı olacak. Çünkü biliyorsunuz Irak’ta seçim yasası değişti. Yeni seçim yasasına göre artık listelere değil kişilere oy verilecek. Asıl problem burada başlayacak. Birçok siyasi grup eskisi kadar milletvekili çıkaramayabilir. Örneğin bir liste 30 bin oy almışsa ve bu oyların 20 bini bir milletvekili üzerinden gelmişse o listeden sadece bir milletvekili kazanmış sayılacak.

Tabii bu yeni yasa, ayaklanan halkın talepleri doğrultusunda değiştirilmişti. Bundan sonra oy veren vatandaş ben bu milletvekilini tanımıyorum diyemeyecek. Çünkü verdiği oy artık listeye değil kişiye münhasır olacak. Genç kesimin istediği de buydu.

Protestolarda aktif rol oynayan isimlere yönelik suikastlar da çok önemli bir meseleydi. Bu suikastların faillerinin bulunması için sokak baskısı vardı. Hişam el-Haşimi’nin katil zanlısı olduğu söylenen kişi başta olmak üzere son dönemde bazı tutuklamalar oldu. Ben şahsen bunun bir senaryo olduğunu düşünüyorum. Göstericileri memnun etmeye çalışıyorlar.

Göstericiler bu seçimde kime oy verdiyseler onu kabul etmek zorundalar. Ama kabineye nasıl kişiler gelecek. Bu önemli konu. Partiler aralarında yine kota şeklinde belirlerse protestocular buna tepki gösterecektir.

Seçim yasasındaki reform yeterli değil

Fakat seçim yasasında yapılan siyasi reform yeterli olmayacaktır. Çünkü Irak’ta siyasi sistemde bir sorun var. İdari ve mali yolsuzluk çok yüksek. Ciddi anlamda işsizlik sorunu var.

Irak’taki silahlı milislerin otoritesi son yıllarda hayli arttı? Hatta bu milisler, sadece karşıt görüşlü Iraklılara yönelik değil ülkedeki ABD varlığına karşı da hamlelerini yoğunlaştırıyor. Bu silahlı milislerin herhangi bir etkisini görüyor musunuz?

Evet, etkili olacağını düşünüyorum. Özellikle İran yanlısı olan Şii milislere karşı ciddi bir tepki oluşuyor.

Haşdi Şabi’nin siyasi kanadı Meclis’te bulunuyor. El Fetih bloku çatısı altında 44 milletvekili bulunuyor.

Bu milislerin amacı, tıpkı Hizbullah’ın Lübnan’da yaptığı gibi, Irak’ta siyasallaşmak ve ekonomiye sızmak, ki 2018 seçimlerinde bunu başardılar.

Haşdi Şabi parlamentodaki kararları etkilemek için mecliste yer almak istiyor. Bu seçimde de parlamentodaki gücünü konsolide etmeye çalışacaklar. 

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam