Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Irak seçimle yeni bir denkleme girecek

Irak’ta ekim ayında düzenlenmesi planlanan erken seçim birçok yönüyle öncekilerden farklı olacak. Orta Doğu Uzmanı Ali Semin’e göre, yeni seçim yasasıyla yapılacak seçim, Irak’ta yeni bir denklemi ortaya koyacak.

Published

on

ABD işgalinden bu yana siyasi istikrarı bir türlü yaklayamayan Irak, gelecek dönemde önemli gelişmelerle karşı karşıya olacak.

Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin geçen hafta Washington’a yaptığı kritik ziyaret ve Biden ile görüşmesinin ardından ABD’nin Irak’taki askeri misyonunun bundan sonraki görevleriyle ilgili önemli açıklamalar geldi.

2011’de güçlerini ülkeden çeken ancak 2014 yılında terör örgütü DEAŞ’in Irak’ta geniş bölgeleri ele geçirmesinden sonra tekrar Irak’a asker gönderen ABD, ülkedeki muharip güçlerini 2021’in sonuna kadar çekeceğini duyurdu. 

Irak’taki İran destekli Şii milisler, ABD’nin bu kararını olumlu karşılarken halkın gündeminde hala elektrik ve su gibi temel hizmetlerdeki yetersizlik, yolsuzluk ve işsizlik sorunları yer alıyor.

2019’dan bu yana devam eden hükümet karşıtı protestoların baskısıyla ülkede ekim ayında erken genel seçimler düzenlenmesi planlanıyor. Bu seçimin öncekilerden önemli bir farkı olacak. Çünkü ülkede 2020’nin sonunda yeni bir seçim yasası benimsendi. Buna göre, hem seçim bölgelerinde hem de seçim yönteminde önemli değişiklikler yapıldı.

Tüm bu gelişmeleri Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Platformu-ODAP Direktörü Ali Semin ile değerlendirdik.

İşte soru ve yanıtlar…

Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, geçen hafta ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretinin en önemli gündem maddelerinden biri ABD’nin Irak’tan çekilme takvimiydi. iki ülkenin gerçekleştirdiği Stratejik Diyalog’un 4. turunun sonunda yapılan açıklamaya göre, ABD Irak ordusuna ve güvenlik güçlerine sadece eğitim ve danışmanlık desteğini verecek, muharip güçlerini ise 2021’in sonuna kadar çekmiş olacak. Bu gelişme Irak’taki siyasi tabloda ne gibi değişikler doğurabilir?

Bu açıklamaya baktığımızda ABD’nin aslında Irak’tan çekilmediğini görüyoruz. ABD kapıdan çıkıyor fakat camdan tekrar giriyor. Bu açıklamanın arkasında birkaç sebep var. ABD’nin amaçlarından biri, Irak’ta denge politikasını uygulayan Kazımi’nin pozisyonunu İran yanlısı güçlere karşı güçlendirmek.

Şiiler uzun bir süredir özellikle İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi’nin Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in Irak’taki suikastından sonra Irak’ta ABD güçlerinin çekilmesi konusunda ısrarcı bir tavır sergiliyor.

Şii milisleri yatıştırmaya yönelik bir manevra

Son 7 ayda ABD’nin Irak’taki askeri ve diplomatik misyonlarına karşı sürekli saldırılar düzenleniyor. Benim bilgilerime göre bu yıl içerisinde 67 saldırı gerçekleştirildi. Zaman zaman bizim duymadığımız örgütler çıkıp bu saldırıları üstlense de bu saldırıların İran yanlısı gruplar tarafından gerçekleştirildiğini biliyoruz.

Stratejik Diyalog’un 4’üncü turundan çıkan son açıklama, Şii milisleri yatırştırmaya yönelik bir manevra. Ama aynı zamanda Kazımi’ye prestij kazandırmak ve gelecek seçimde onun eliniz güçlendirmek için yapılan bir hamle.

ABD Başkanı Joe Biden, hem Irak’ı çok iyi bilen, hem de Mustafa Kazımi’yle daha istihbarat başkanıyken yakından çalışan bir isim. ABD, Kazımi’nin izlediği denge politikasını destekliyor.

Irak’ta ABD güçlerinin çekilmesiyle ilgili bir görüş ayrılığı var

Bir diğer önemli nokta Irak’ta ABD’nin çekilmesiyle ilgili mevcut görüş ayrılığı. Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, ABD ziyaretinden önce yaptığı açıklamada, Irak’ın artık ABD güçlerine ihtiyacının olmadığını söylemişti.

Bu açıklamanın akabinde, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Dış İlişkiler Sorumlusu Sefin Dizayi çıktı ve “ABD çekilirse çok zor durumda kalacağız” şeklinde bir açıklama yaptı ve ABD güçlerine ihtiyaçlarının olduğunu belirtti. Bir gün içerisinde 2 karşıt açıklama geldiğini görüyoruz. Unutmamak lazım ki Irak’ta güvenlik sorunu hala devam ediyor.

ABD Irak’a Afganistan gözüyle bakmıyor

ABD, Irak’a Afganistan gözüyle bakmıyor. Irak, Washington’un Orta Doğu stratejisi kapsamında stratejik öneme sahip.

ABD, Afganistan’dan tamamen çekildiği gibi Irak ve Suriye’den de çekilecek şeklindeki görüşe karşıyım. Çünkü ABD Irak’ı Orta Doğu’nun kalbi olarak görüyor.

Zaten İran’ı dengelemek olsun, İsrail’in güvenlini sağlamak olsun veya Suudi Arabistan ile ilişkilerini sürdürmek ve onun güvenliğini sağlamak olsun ABD bütün Orta Doğu politikasını Irak üzerinden yürütüyor.

İran Cumhurbaşkanı Reisi faktörü

İran’da Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi görevini yeni devraldı. Aşırı muhafazakar bir isim olması nedeniyle bundan sonra Orta Doğu’da keskin bir mücadele ve rekabetin olacağını düşünüyorum.

Bu mücadelenin en önemli sahalarından biri Irak olacak. Bundan dolayı ABD Irak’tan gerçek anlamda çekileceğini hiç düşünmüyorum. Reisi’nin döneminde Irak’taki İran yanlısı Şii milisler ABD güçlerine karşı daha agresif bir tavır sergileyecektir. ABD’nin ‘muharip güçlerimizi geri çekiyoruz’ şeklindeki açıklaması ise saldırılara karşı bir ön alma çabasıdır.

Irak’ta ekim ayında düzenlenmesi planlanan erken seçim için hazırlıklar devam ediyor. Ancak geçtiğimiz haftalarda Şii lider Mukteda Sadr, laiklik yanlısı Şii siyasetçi İyad Allavi ve Sünni siyasetçi Salih Mutlak gibi Irak’ın siyasi denkleminde önemli aktörler seçimi boykot ettiğini açıkladı. Bu boykotlar seçimi nasıl etkiler?

Mukteda Sadr’ın daha önce “Siyasetten çekiliyorum” veya ‘Bundan sonra hiç bir hükümete destek vermeyeceğim’ şeklinde bazı çıkışları olmuştu. Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmedi.

Bakın şu ana kadar Mukteda Sadr dahil olmak üzere yaklaşık 25 siyasi grup veya parti seçimleri boykot ettiğini veya seçimlere katılmayacağını açıkladı. Ancak Bağımsız Yüksek Seçim Konseyinden bununla ilgili olarak bir açıklama yok. Bunlar hepsi sadece medyaya yönelik taktikler.

Seçimleri boykot edeceğini söyleyen tarafların gerekçesi, seçimlerin şeffaf bir şekilde yürütülemeyeceği ve şaibeli olacağı. Oysa ki onlar da biliyorlar ki Irak’ta bugüne kadar hiç bir seçim şeffaf değildi.

Mukteda Sadr blöf yapıyor

Mukteda Sadr daha önce hükümetlere artık destek vermeyeceğini açıklamıştı. Ancak bakıyorsunuz şu anki hükümette bakanı var. Parlamentodaki milletvekilleri de çalışmalarını sürdürüyor.

Mukteda Sadr’ı siyaset yaparken sürekli blöf yapan bir isim olarak görüyorum artık. Uygulamaya gelince ise söylediklerinin tam tersini yapan bir siyasi figür. Açıkçası onun artık sokaklarda eski taraftarlığı da kalmadı. Evet isterse sokaklarda bir milyon insan toplayabilir. Ama sokak eskisi kadar ona güvenmiyor.

2019 yılında hükümet karşıtı gösteriler başladığında tam anlamıyla bir duruş sergileyememişti. O süreçten sonra ona güven azaldı.

Seçimi boykot ettiğini açıklayan İyad Allavi ve Salih Mutlak da tabanlarını kaybetmiş durumdalar. Bu isimler seçime katılsalar dahi eskisi gibi milletvekili çıkaramayacak. Onu çok iyi biliyorlar.

Gelecek seçim yeni bir denklemi ortaya koyacak

Irak 10 Ekim’de düzenlenecek seçimle birlikte, şeffaf olsun veya olmasın yeni bir denkleme girecek. Bu seçim bir önceki seçimlere benzemeyecek.

Boykot kararını alan taraflar kendi konumlarını korumaya çalışıyor. Diğer yandan bazı aktörler, seçimlerin erteleneceğini düşündüğü için sanki kendileri sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterip ‘Bu seçimler şeffaf olmayacak ben boykot ediyorum’ diyerek yolsuzla bağlantılarının üstünü örtmeye çalışıyorlar.

Irak’taki siyasetçilerin büyük bir kısmı, ülkenin geleceğini karartan isimler. 2003 yılından bu yana elektrik sektörüne harcanan 80 milyar dolara rağmen bugün Irak’ta elektrik günde sadece 3 veya 4 saat sağlanıyor.

Irak’taki siyasi sorunlar, ekonomik kriz, işsizlik ve güvenlik sorununun hepsi mevcut siyasi tabakanın eserleri.

2019 yılındaki hükümet karşıtı gösterilerin taleplerinden biri de mevcut siyasilerin sahneden çekilmesiydi. Boykot kararını alanlar kendilerini siyasetten soğumuş gibi gösteriyorlar ancak aslında onlar taban kaybettiler ve şu an manevra yapıyorlar. Böylece topu Kazımi’ye atıyorlar.

Peki sizce bu erken seçim, protestocuların bu yöndeki isteklerini karşılayacak mı? Eski siyasi aktörler sahneden uzaklaştırılacak mı?

Bu mümkün olmayacak. Çünkü 2003’ten sonra kurulan yeni siyasi sistemin mezhep ve etnik eksenli tasarlanmış. Cumhurbaşkanı Kürt, Başbakan Şii ve Meclis Başkanı Sünni isimlerden seçiliyor. Sistemdeki sorunları gidermediğin sürece Irak’taki problemler çözülemeyecek.

Ülkede işsizlik oranı çok yüksek. Su ve elektrik sorunu devam ediyor. COVID-19 ile mücadelede herhangi bir alt yapısı yok. Nisan ile temmuz ayında iki hastane yandı ve koronavirüs hastaları bu yangınlarda can verdi.

Irak’ta genç nesil artıyor. Gençler arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 60 civarında. Ülkenin sorunlarına çözüm üretmezsen bu durum gerek seçimlerde gerek sokaklardaki protestolarda sana karşı daha büyük bir problem olarak geri dönüyor.

Seçime katılım oranı önemli bir faktör olacak

Erken seçim ekimde öyle ya da böyle düzenlenecek gibi görünüyor. Ancak asıl önemli nokta seçime katılım oranı. Seçime katılacak isimler ve listeler şu anki haliyle kalırsa bana göre seçime katılım oranı düşecektir.

Mukteda Sadr, Allavi ve Mutlak boykot kararı aldı. Ama Ammar Hekim ve diğer siyasilerin sesi çıkmıyor. Halk bu isimleri de görmek istemiyor artık. Bunu Sünniler değil Şiiler söylüyor. Hükümet karşıtı gösterilerin çoğu Şii kentlerde düzenleniyor. İran yanlısı Şii siyasiler, Şii halk tarafından olumlu karşılanmıyor.

Ekim 2019’dan bu yana devam eden hükümet karşıtı protestolarda aktif rol oynayan genç kesim nasıl bir yol izleyecek seçimde? Protestolar büyük ölçüde spontane bir çizgide devam ediyor. Oysa ki bir seçim için örgütlenme gerekiyor. Sizce nasıl bir yol izleyecek?

Bu seçim öncekilerden farklı olacak. Çünkü biliyorsunuz Irak’ta seçim yasası değişti. Yeni seçim yasasına göre artık listelere değil kişilere oy verilecek. Asıl problem burada başlayacak. Birçok siyasi grup eskisi kadar milletvekili çıkaramayabilir. Örneğin bir liste 30 bin oy almışsa ve bu oyların 20 bini bir milletvekili üzerinden gelmişse o listeden sadece bir milletvekili kazanmış sayılacak.

Tabii bu yeni yasa, ayaklanan halkın talepleri doğrultusunda değiştirilmişti. Bundan sonra oy veren vatandaş ben bu milletvekilini tanımıyorum diyemeyecek. Çünkü verdiği oy artık listeye değil kişiye münhasır olacak. Genç kesimin istediği de buydu.

Protestolarda aktif rol oynayan isimlere yönelik suikastlar da çok önemli bir meseleydi. Bu suikastların faillerinin bulunması için sokak baskısı vardı. Hişam el-Haşimi’nin katil zanlısı olduğu söylenen kişi başta olmak üzere son dönemde bazı tutuklamalar oldu. Ben şahsen bunun bir senaryo olduğunu düşünüyorum. Göstericileri memnun etmeye çalışıyorlar.

Göstericiler bu seçimde kime oy verdiyseler onu kabul etmek zorundalar. Ama kabineye nasıl kişiler gelecek. Bu önemli konu. Partiler aralarında yine kota şeklinde belirlerse protestocular buna tepki gösterecektir.

Seçim yasasındaki reform yeterli değil

Fakat seçim yasasında yapılan siyasi reform yeterli olmayacaktır. Çünkü Irak’ta siyasi sistemde bir sorun var. İdari ve mali yolsuzluk çok yüksek. Ciddi anlamda işsizlik sorunu var.

Irak’taki silahlı milislerin otoritesi son yıllarda hayli arttı? Hatta bu milisler, sadece karşıt görüşlü Iraklılara yönelik değil ülkedeki ABD varlığına karşı da hamlelerini yoğunlaştırıyor. Bu silahlı milislerin herhangi bir etkisini görüyor musunuz?

Evet, etkili olacağını düşünüyorum. Özellikle İran yanlısı olan Şii milislere karşı ciddi bir tepki oluşuyor.

Haşdi Şabi’nin siyasi kanadı Meclis’te bulunuyor. El Fetih bloku çatısı altında 44 milletvekili bulunuyor.

Bu milislerin amacı, tıpkı Hizbullah’ın Lübnan’da yaptığı gibi, Irak’ta siyasallaşmak ve ekonomiye sızmak, ki 2018 seçimlerinde bunu başardılar.

Haşdi Şabi parlamentodaki kararları etkilemek için mecliste yer almak istiyor. Bu seçimde de parlamentodaki gücünü konsolide etmeye çalışacaklar. 

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Washington yakınlarında uçak ile helikopter çarpıştı

Published

on

By

ABD’nin başkenti Washington yakınlarındaki Ronald Reagan Havalimanı civarında ticari uçak ile askeri bir helikopter havada çarpışarak düştü. Nehre düşen uçakta 60 yolcu ile 4 mürettebatın bulunduğu açıklandı. Kurtarma çalışmalarında 19 kişinin cansız bedeni çıkarıldı.

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Ronald Reagan Havalimanı yakınlarında bir uçak ile askeri helikopter çarpıştı.

American Airlines’a ait ticari uçak ile askeri helikopter çarpışmanın ardından Potomac Nehri’ne düştü.

Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Uçak ile helikopterin havada çarpıştığı anlara ilişkin bazı görüntüler sosyal medyaya yansırken, havalimanındaki tüm uçuşlar acilen durduruldu ve bölgede güvenlik önlemleri alındı.

Potomac Nehri’ne düşen uçakta kaç yolcu olduğu ve yolcuların durumuna ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı.

Ronald Reagan Havalimanı ve Potomac Nehri çevresine çok sayıda polis, sağlık ve diğer kurtarma görevlisinin sevk edildiği anlar ekranlara yansıdı.

Havanın ve nehrin oldukça soğuk olması nedeniyle kurtarılması muhtemel kazazedelerin nehirden çıkarılabilmesi için görevlilerin zamanla yarıştığı belirtildi.

Beyaz Saray Sözcüsünden açıklama
Öte yandan, Fox News kanalındaki canlı yayında olayla ilgili kısa bir açıklama yapan Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD Başkanı Donald Trump’ın olayla ilgili olarak bilgilendirildiğini ve gelişmeleri anlık olarak takip ettiklerini söyledi.

Leavitt, ticari bir uçak ile askeri bir helikopterin çarpıştığını teyit ederek, “trajik olayla ilgili gelişmeleri anlık olarak takip ettiklerini” kaydetti.

Uçakta 60 yolcu ile 4 mürettebat vardı
Diğer yandan, Amerikan medyasına açıklama yapan American Airlines yetkilileri, Kansas’tan Washington’a gelen uçakta 60 yolcu ile 4 mürettebatın bulunduğunu kaydetti.

ABD medyasına konuşan Pentagon yetkilileri ise düşen askeri helikopterde 3 askeri personelin bulunduğunu, ancak herhangi bir üst düzey yetkilinin olmadığını bildirdi.

Trump’tan açıklama
Olayla ilgili yazılı açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump, kazayla ilgili gelişmeleri yakından izlediğini ve insanların kurtulması için dua ettiğini ifade etti.

Olaya ilk müdahaleyi yapan görevlilere teşekkür eden Trump, gelişmeler oldukça bunları paylaşacaklarını kaydetti.

Devamını Oku

Dünya

Yapay zeka, meme kanseri riskini yıllar öncesinden tahmin edebiliyor

Published

on

By

Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü (FHI) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, yapay zeka (YZ), kadınların meme kanserine yakalanma riskini teşhis edilmeden yıllar önce belirleyebiliyor.

FHI, Kaliforniya Üniversitesi ve Washington Üniversitesi’nden beş araştırmacı, 2004-2018 yılları arasında Norveç’te yürütülen tarama programına katılan 116 bin 495 kadına ait mamografi görüntülerini analiz etmek için ticari olarak temin edilebilen bir YZ programını kullandı. Çalışmada, 1.607 kadının meme kanserine yakalandığı tespit edildi.

Araştırmaya göre, algoritma, hangi kadınların meme kanseri riski taşıdığını ve hatta hangi memenin daha yüksek risk altında olduğunu dört ila altı yıl öncesinden belirleyebildi. Tarama programı ve YZ projesinin başında bulunan Solveig Hofvind, “Kanser gelişen memenin YZ skoru, diğer memeye kıyasla yaklaşık iki kat daha yüksekti” dedi.

Erken teşhiste yeni dönem
FHI, bu algoritmaların erken teşhis için kullanılabileceğini, böylece maliyetlerin düşürülebileceğini ve yüksek risk taşıyan gruplara yönelik daha etkili tarama programları oluşturulabileceğini vurguladı.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, 2022 yılında 670 bin kadın meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Meme kanseri, dünya genelinde kadınlar arasında en yaygın görülen kanser türü olma özelliğini taşıyor.

Çalışma, prestijli tıp dergilerinden biri olan Journal of the American Medical Association Network’te yayımlandı. Norveç’te geçen yıl başlatılan bir başka projede ise, 140 bin kadın üzerinde YZ’nin radyologlar kadar etkili olup olmadığının belirlenmesi amaçlanıyor.

Devamını Oku

Dünya

Suriye’de Türk ve Katarlı yardım kuruluşlarının inşa ettiği 10 bin kişilik “Umut Şehri” açıldı

Published

on

By

Katar Charity Kurumu ve İHH İnsani Yardım Vakfının işbirliğinde Suriye’nin Azez ilçesinde inşa edilen ve iç savaştan etkilenen yaklaşık 10 bin kişinin ikamet edeceği “Umut Şehri” açıldı.

Katar Charity Kurumu ve İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından inşa edilen “Umut Şehrinin” açılışı için Azez ilçesinde program düzenlendi.

Programa İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu, Katar İşbirliği Bakanı Meryem El-Misned, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Küresel ve İnsani Konular Genel Müdürü Korhan Karakoç, Kilis Valisi Tahir Şahin, Halep Başkonsolosu Hakan Cengiz, Katar Büyükelçiliği Temsilcisi Omar Hassan El- Hil, Suriye İnsani İşler Koordine Ofisi Adullrazak Şamsedin, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Katar Charity İcra Kurulu Başkanı Yusuf El- Kuwari, İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Sekreteri Durmuş Aydın, AFAD Başkan Yardımcısı Hamza Taşdelen ve Katar Charity Temsilcisi Nawaf Alhamadi katıldı.

Burada konuşan Katar İşbirliği Bakanı Meryem El- Misned, “Ailemizden saydığımız Suriye halkıyla birlikte olmak bizleri mutlu ediyor. Bu özel güne tanıklık ediyoruz. Bugün Umut Şehrinin açılışını yapıyoruz. Özgürlük için gayret eden Suriye halkının geçmişte olduğu gibi bugünde yanlarındayız.” dedi

İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu ise proje için emeği geçenlere teşekkür ederek, Türkiye Cumhuriyeti olarak birçok alanda Katarla işbirliği yapıldığını söyledi.

Karaloğlu, “Suriye coğrafyasında barınmadan, insani yardıma, eğitimden sağlığa birçok alanda yardım ediyoruz. İşte bugün açılışını yaptığımız Umut Şehri faaliyetlerimizin en somut örneğidir. Bugün burada bir tarafta Katar Charity, bir tarafta İHH İnsani Yardım Vakfı işbirliğiyle 1400 konutluk bu şehri açıyoruz.” diye konuştu.

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de “Biz kendi çocuklarımız için neyi düşünüyorsak Suriyeli çocuklarımız için onu düşünüyor, onu istiyoruz. Bugün bu açılışla Türkiye, Suriye ve Katar olmak üzere kardeşlik adına tarih yazıyoruz.” ifadesini kullandı.

Katar Charity İcra Kurulu Başkanı Yusuf El- Kuwari de “İnsani yardımın ne kadar büyük bir katkıya vesile olduğunu hep beraber görüyoruz. Umut Şehrinin açılışını gerçekleştirmek için buradayız. Katarlı hayırseverlerin katkılarıyla bu projeyi gerçekleştirdik. Bu şehir 14 yıl boyunca savaşın zulmüne maruz kalan ve göç etmek zorunda kalan Suriye halkına bir armağandır.” dedi.

İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Sekreteri Durmuş Aydın ise İHH olarak iç savaşın başından beri Suriye halkının yanında olduklarını söyledi.

Aydın, “Bugün burada umut ve dayanışmanın göstergesi olan Umut Şehrimizin açılışını gerçekleştirmek için bir aradayız. Suriye’de 2011 yılında başlayan kriz o günden bu yana milyonlarca insanın hayatını derinden etkiledi. Ancak İHH olarak bizler Suriye halkını hiçbir zaman yalnız bırakmadık. Bugün burada Katar Charity ile sayısız projelerin bir yenisini ve en kapsamlısını hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye’nin Azez ilçesindeki “Umut Şehri” projesi kapsamında, 280 dönüm arazi üzerine 9 mahalle kuruldu.

Yaklaşık 10 bin kişinin kalacağı “Umut Şehri”nde 1400 konutun yanı sıra dört okul, cami, halk eğitim merkezi, spor kompleksi, klinik, çok amaçlı konferans salonu, idare binası, polis merkezi ve 50 dükkandan oluşan bir çarşı bulunuyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam