Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar: Kıbrıs Türkü tarihini bilmeli

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkü’nün tarihini bilmek zorunda olduğunu vurguladı. “Bu memlekette var olmak için büyük bir mücadele içindeyiz, bu mücadelede selamet için tarihi bilmek önemli” diyen Tatar, Kıbrıs Türk tarihini kayda geçmesinin ve öğre

Published

on

Tatar: Kıbrıs Türkü tarihini bilmeli

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkü’nün tarihini bilmek zorunda olduğunu vurguladı.

“Bu memlekette var olmak için büyük bir mücadele içindeyiz, bu mücadelede selamet için tarihi bilmek önemli” diyen Tatar, Kıbrıs Türk tarihini kayda geçmesinin ve öğrencilerin milli şuurla yetiştirilmesinin vatana ve millete verilecek en büyük hizmet olacağını vurguladı.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun ortaklaşa düzenledikleri “Kıbrıs Türk Tarihi ve Öğretimi” konulu panelde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, etkinliğin gerçekleşmesine katkı koyanlara teşekkür etti.

Kıbrıs Türkü’nün tarihini bilmek zorunda olduğuna vurgu yapan Tatar, Osmanlı’nın adayı 1570’te başlayan bir yıl süren bir savaş sonucu fethettiğini anımsattı.

Osmanlı’nın, bugünkü Kıbrıslı Rumların ve Yunanlıların atası olan Ortodoksların dedelerinin, onları Venediklilerin zulmünden kurtarması için yaptıkları çağrı üzerine adaya geldiğini dile getiren Tatar, 60 bin şehit verilen bu savaşın üzerinden 20-30 yıl geçmeden Ortodoksların Osmanlı’ya başkaldırmaya başladığını söyledi.

Osmanlı yönetiminin hoşgörüsüne ve fetih sonrası yaşanan sürece işaret eden Tatar, farlı bir yol izlense Kıbrıs tamamen Türk adası olabilecekken, bugün Kıbrıslı Türklerin eşit egemenliğinin sorgulandığını söyleyen Tatar, bunu hazmetmenin zor olduğunu dile getirdi.

İngiltere’nin adayı gasp etmesi sürecine işaret eden ve “Bunda hukuk nerede?” diye soran Tatar, Annan Planı’ndan sonra AB’nin tutumuna da işaret etti.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Türkiye ve Yunanistan’ın aynı anda üye olmadığı herhangi bir siyasi oluşuma üye olamayacağının açıkça belirtilmesine rağmen, tek taraflı şekilde, ne Türkiye ne Kıbrıslı Türklere sormadan AB’ye alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, sonraki süreçte Türkiye’nin veto edilmesine işaret ederek durumu anlamsız ve izah edilemez şeklinde tanımladı.

Konuşmasında mücadele tarihine de işaret eden Tatar, Türkiye garantörlük haklarını kullanıp adaya gelmeseydi bugün Kıbrıs’ın Yunan adası olacağını da dile getirdi.

Ortaya koyduğu mücadelenin egemenlik mücadelesi olduğuna da vurgu yapan Tatar, Kıbrıslı Rumların hâlâ Kıbrıs’ın Helen adası olduğunu söylediğini, “EOKA kahramanlarını” takdir eden mesajlar yayınladığını belirtti.

“En büyük arşiv bizde, fermanlar, evraklar var” diyen Tatar, bu evrakların araştırılması, kitaplaştırması, yeni kuşaklara öğretilmesi gerektiğini dile getirdi.

Pazar günü törenler için Erenköy’e gittiklerini, oradaki olayları yaşayanların konuşmalarının da çok önemli olduğunu anlatan Tatar, 563 öğrencinin ölüme gitmek için sandallarla Erenköy’e çıktığını ve 2 yıl mücadele ettiğini dile getirdi.

8 Ağustos’un önemli olmasının bir diğer nedeninin de Türkiye’nin uçak göndermesi olduğunu belirten Tatar, uçaklar gönderilmese Dillirga bölgesi ve 563 öğrencinin hepsinin katledileceğini, BM’nin de buna seyirci kalacağını söyledi.

Bunları öğretmenin bir görev olduğunu dile getiren Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlük hakkıyla uçak gönderebildiğini vurguladı, bu yaşananların 1974’ün öncüsü olduğunu dile getirdi. Tatar, 1974 sabahı Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlığına ve egemenliğine kavuştuğunu kaydetti.

“’KIBRIS TÜRKÜ ARTIK UYGAR OLACAK’ DENİLEREK TARİHİ SİLİNMEYE ÇALIŞILDI”

Geçmiş dönemde tarih eğitiminde yapılan değişikliğe işaret eden Tatar, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Eğitim Bakanlığı döneminde,
‘Kıbrıs Türkü artık uygar olacak’ denilerek tarihin silinmeye çalışıldığını söyledi.

Bu çerçevede Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda yaşadığı zulmün öğretilmemesi için adımlar atıldığını anlatan Tatar, bu durumun derhal düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

“Bunun derhal düzeltilmesi lazım” diyen Tatar, tarih eğitiminin Vehbi Zeki Serter’in hazırladığı sisteme, hatta daha da iyi noktaya getirilmesi gerektiğini anlattı.

Öte yandan geçen sürede Kıbrıslı Rumların tarih eğitimini daha da sertleştirdiğini anlatan Tatar, Kıbrıslı Rumların “Kıbrıs Helen adasıdır dediklerini” ifade etti.

Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam etmesi, KKTC’nin ortadan kalkması, Kıbrıslı Türklerin de yapılan bir anayasa değişiklikle o yapıya girmesini istediğini dile getiren Tatar, Kıbrıs Türk halkının Anadolu ile Türkiye ile bağlarının koparmaya, Kıbrıslı Türkleri asimile etmeye çalışan zihniyetle çarpıştığını anlattı.

“KIBRIS’TA BİRİ RUM VE HRİSTİYAN BİRİ TÜRK VE MÜSLÜMAN OLAN İKİ AYRI HALK OLDUĞUNU ANLATTIM”

Gündem olan Financial Times mülakatına da değinen Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı açıklamada politikasını anlattığını söyledi.

Kıbrıs’ta biri Rum ve Hristiyan biri Türk ve Müslüman olan iki ayrı halk olduğunu, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’yle, Kıbrıslı Rumların Yunanistan’la yakınlığı olduğunu anlattığını dile getiren Tatar, bütün anlattıklarının içinden ırk kelimesini çekip kendisini bombardımana tutup alay ettiklerini söyledi.

Kendisine ırkçı dediklerine işaret eden Tatar, “Benim nerem ırkçı?” diye sordu, “Benim adım Ersin Tatar yıllardır siyasetin içinde, her yerde, bütün yüreğimle çarpışan, Kıbrıs Türk halkının varoluşu için, Kıbrıs Türk halkının hakkını hukukunu menfaatini korumak için uğraşan bir siyasetçi” dedi.

Financial Times röportajında, iki ayrı halk, iki ayrı kültür var dediğini, zorla birleştirme olmayacağını anlattığını söyleyen Tatar, aşı meselesinde yaşananlara işaret etti.

Öğrencilerin mağduriyetine işaret eden ve kendisinden tüm halkın aşı listesinin istendiğini ifade eden Tatar, bunların özel bilgiler olduğunu kaydetti, devletin vatandaşına mükellefiyetleri olduğunu söyledi.

Konuyla ilgili çalışmaların sürdüğünü ifade eden Tatar, “Bu insanlık meselesidir” ifadelerini kullandı.

“BU MEMLEKETTE VAR OLMAK İÇİN BÜYÜK BİR MÜCADELE İÇİNDEYİZ, BU MÜCADELEDE SELAMET İÇİN TARİHİ BİLMEK ÖNEMLİ”

“Bu memlekette var olmak için büyük bir mücadele içindeyiz bu mücadelede selamet için tarihi bilmek önemli” diyen Tatar, Kıbrıs Türk tarihinin kayda geçmesinin ve öğrencilerin milli şuurla yetiştirilmesinin vatana ve millete verilecek en büyük hizmet olacağını vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Tatar: İki devletli çözüm hepimizin hedefidir, özlemidir ve doğru olan budur

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, iki devletli çözüm siyasetinin dünya genelinde kabul görmesi için büyük bir diplomatik mücadele yürüttüklerini belirterek, “İki devletli çözüm hepimizin hedefidir, özlemidir ve doğru olan budur.” dedi.

AA’nın haberine göre İstanbul Ticaret Odası (İTO) yayınları arasında bulunan “Kıbrıs Sevdası: Ateşi Hiç Sönmeyen Bir Ülkünün Peşinde Geçen Ömürler: Ersin Tatar” adlı kitabın güncellenmiş ikinci baskısının tanıtım toplantısına katılan Tatar, etkinliğin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Yaklaşık son beş yılda Türkiye’nin desteğiyle yürüttükleri iki devletli siyaset sayesinde KKTC’nin diplomatik statüsünü uluslararası platformlarda güçlendirdiklerini belirten Tatar, “İki devletli çözüm hepimizin hedefidir, özlemidir ve doğru olan budur.” ifadesini kullandı.

Tatar, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nda (İİT) temsiliyet kazanmasının son yıllarda yürütülen dış politika başarısının önemli göstergeleri olduğunu ifade etti.

Federal çözüm modelinin Türk halkı için ciddi riskler barındırdığını vurgulayan Tatar, “Federasyon adı altında Türkler azınlığa düşürülecek, Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs’tan çekilecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü ortadan kalkacak ve Türklük Doğu Akdeniz’i kaybedecektir.” dedi.

Tatar, Doğu Akdeniz’in jeopolitik önemini vurgulayarak, KKTC’nin yalnızca kara parçası değil, aynı zamanda deniz yetki alanları, kıta sahanlığı, ekonomik münhasır bölgeler ve hava sahasıyla birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

– KKTC ve Türkiye arasındaki yıllık ticaret hacmi üç milyar dolar civarına yaklaştı

Türkiye ile KKTC arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştiğini belirten Tatar sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bundan 15 yıl kadar önce ben Kıbrıs’ta maliye bakanıyken yıllık ticaret hacmi 600 milyon dolar civarındaydı, şimdi 3 milyar dolar civarına yaklaşmıştır. Türkiye’nin her bölgesinden Ercan Devlet Havalimanı’na uçakların uçmasıyla bugün yolcu sayısı yılda 5 milyonu bulmaktadır. Bundan 20 yıl önce yolcu sayısı 1 milyon bile değildi. Şimdi bakıyoruz ki pandemi döneminden sonra hızlı bir gelişmeyle yılda 5 milyonu bulmaktadır.”

-“100’den fazla ülkeyle ticaret yapıyoruz”

Tatar, 100’den fazla ülkeyle ticaret yaptıklarını belirterek, bir bölümü halkın kullanımına sunulan “Kapalı Maraş” açılımıyla turizm alanında “büyük atılımlar” gözlemlendiğini ifade etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine atıfta bulunan Tatar, “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi KKTC Doğu Akdeniz’de parlayan bir Türk devleti olmaya devam edecektir.” vurgusu yaptı.

 

 

Devamını Oku

Kıbrıs

GMO Başkanı Oymen elektrik kesintilerinin gıda güvenliğini riske atabileceği uyarısında bulundu

Published

on

By

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Gıda Mühendisleri Odası (GMO) Başkanı Beste Oymen, elektrik kesintilerinin gıda güvenliğini riske atarak ciddi gıda zehirlenmelerine yol açabileceği uyarısında bulundu.

Yazılı açıklama yapan Oymen, elektrik kesintilerinin başta et, süt, yumurta, tavuk gibi çabuk bozulabilen ürünler olmak üzere birçok gıdanın uygun saklama koşullarını ortadan kaldırarak, mikroorganizma üremesiyle ciddi gıda zehirlenmelerine yol açabildiğini belirtti.

Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ekstra dikkat gösterilmesi gerektiğini kaydeden Oymen, gıda zehirlenmelerinin bu gruplarda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini bu nedenle şüpheli ürünlerin bu bireylere verilmemesi gerektiğini vurguladı.

Soğuk zincirin kırılmasının, ürünlerin fiziksel görünümünde bozulma olmasa bile sağlığa zararlı hale gelmesine neden olabileceğini kaydeden Oymen, bu nedenle sadece üretim aşamasında değil, tüketiciye ulaşana kadar geçen tüm süreçlerde, kesintilere karşı bilinçli davranma ve gıdaların güvenliğini koruyacak önlemleri zamanında almanın önem taşıdığını ifade etti.

Oymen, açıklamasında elektrik kesintilerinde gıda güvenliğini sağlamaya yönelik temel önlemlere de yer vererek, buzdolabı ve dondurucu kapaklarını kapalı tutma, soğuk zinciri korumak için buz aküsü veya dondurulmuş su şişeleri kullanma, hazır yemek, açıkta satılan ürünlerle ilgili dikkatli olma önerisinde bulundu.

İki saatten uzun süren kesintilerde bozulma riskinin artacağını kaydeden Oymen, dondurulmuş ürünler çözündüyse tekrar dondurulmaması gerektiğini belirtti.

-“Buzdolabı kapaklarını açmayın”

Oymen, elektrik kesintisi başladığı andan itibaren buzdolabı ve derin dondurucuların kapaklarını açmaktan kaçınmanın soğuk havanın uzun süre korunmasını sağlayacağını dile getirerek bu yöntemle buzdolabındaki sıcaklığın yaklaşık 2–4 saat, derin dondurucudaki sıcaklığın ise içi doluysa 48 saat, yarı doluysa 24 saat güvenli seviyede kalabileceğini kaydetti.

Soğuk zinciri korumak için buz aküsü veya dondurulmuş su şişeleri kullanmak gerektiğine işaret eden Oymen, “Elektrik kesintisi yaşanabileceğini önceden biliyorsanız, buzlukta su dolu şişeler dondurarak dolap içi sıcaklığın sabit kalmasına yardımcı olabilirsiniz.” dedi.

Buzdolabının iç sıcaklığını izlemek için termometre kullanılması tavsiyesinde bulunan Oymen, gıdaların güvenle saklandığı sıcaklık aralıklarının; buzdolabının +1 ile +4 derece arası derin dondurucunun -18 derece ve altı olduğunu, kesinti sonrası bu değerlerin üzerine çıkıldıysa, ürünler risk altına girmiş olabileceğini kaydetti.

Oymen, iki saatten uzun süren kesintilerde bozulma riskinin artacağını belirterek, şunları kaydetti:

“Kesinti 2 saati geçmişse, özellikle hayvansal gıdalar (et, tavuk, süt, yumurta, pişmiş yemekler) kontrol edilmelidir. Bu ürünler 2 saatten fazla +4 derece üzeri bir sıcaklıkta kaldıysa, ‘görünüşü, kokusu iyi olsa bile’ kesinlikle tüketilmemelidir. +4 derece üzerindeki sıcaklığa 2 saatten az maruz kalan gıdaları pişirirken merkez sıcaklığının en az 65 derece olmasına dikkat edilmelidir.”

Dondurulmuş ürünler çözündüyse tekrar dondurmamak gerektiğine değinen Oymen, bu ürünlerin pişirilerek hemen tüketilmesi gerektiğini vurguladı.

-“Gıda güvenliğinde görünüş aldatıcı olabilir”

Gıda güvenliğinde görünüşün aldatıcı olabileceğini belirten Oymen, “Bozulan gıdalar her zaman kötü kokmaz veya görünüm olarak farklılık göstermez. Özellikle hayvansal gıdalarda mikroorganizma gelişimi belirgin bir bozulma olmadan da tehlike yaratabilir. Şüpheli ürünleri asla tüketmeyiniz.” dedi.

 İşletmelerin bu tür durumlara karşı hazırlıklı olması, üretime geçmeden önce mutlaka gıda ve ortam kontrolü yapması gerektiğini belirten Oymen, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Gıda üretimi, satış ve servis hizmeti sunan işletmeler elektrik kesintilerinin gıda güvenliği üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak jeneratör, kesintisiz güç kaynağı (UPS) gibi yedek enerji sistemlerini devreye almalıdır. Soğuk zincirin sürekliliğini sağlayacak bu tür altyapı önlemleri, sadece ürün güvenliğini değil, halk sağlığını korumak açısından da zorunluluktur. Ayrıca kesinti sonrası üretim ve satışa geçmeden önce sıcaklık kontrolleri yapılmalı, riskli ürünler piyasaya sunulmamalıdır. Soğuk hava depolarını ve/veya buzdolabı sıcaklık kontrollerini max/min dereceyi hafızasında tutabilen özelliğe sahip kalibre edilmiş termohigromete/termometre ile yapılabilir”

Hazır yemek ve açıkta satılan ürünlerle ilgili dikkatli olunması çağrısında bulunan Oymen, “Güvenliğinden emin olmadığınız ürünleri tüketmeyiniz” dedi.

Kasaptan et alırken de dikkatli olunması gerektiğini belirten Oymen, elektrik kesintisi olan bölgelerdeki kasaplardan et ürünü alırken özellikle kıymanın önceden hazırlanmış olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Oymen, planlı elektrik kesintisi olması durumunda kasapların önlem olarak ürünlerini soğuk hava depolarında tutmaları, müşterilere hazır olması için önceden et kıymamaları gerektiğini dile getirdi.

-“ Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ekstra dikkat gösterilmeli”

Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ekstra dikkat gösterilmesi gerektiğini belirten Oymen, gıda zehirlenmeleri bu gruplarda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini, bu nedenle, şüpheli ürünlerin bu bireylere verilmemesi gerektiğini kaydetti.

Kesinti sonrası alışveriş yaparken ürünlerin saklama koşullarını sorgulamak gerektiğini dile getiren Oymen, şöyle devam etti:

“Kesintiden etkilenen bölgelerdeki market ve gıda işletmelerinden alışveriş yaparken, özellikle kolay bozulabilen ürünlerde (et, süt, peynir, şarküteri, donmuş ürünler vb.) dikkatli olunuz. Paketli ürünlerde etiket bilgilerini kontrol ediniz, şişme, sızma, renk değişikliği, terleme ve ambalaj deformasyonu gibi bozulma belirtileri varsa satın almayınız.”

-Gıda güvenliğini sağlamak sadece üreticilerin değil, tüketicilerin de sorumluluğunda”

Gıdaların güvenliğini sağlamanın sadece üreticilerin değil, tüketicilerin de sorumluluğunda olduğunu belirten Oymen, “Elektrik kesintileri geçici olabilir; ancak bu süreçte alınmayan basit önlemler, sağlığınızda kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu nedenle, buzdolabınızda sessizce bekleyen bir gıdanın nelere yol açabileceğini asla hafife almayınız” ifadelerini kullandı.

Gıda Mühendisleri Odası olarak halkı bilinçli davranmaya çağıran Oymen, gıda güvenliği konusunda herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurguladı.

 

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: Mehmetçikler caydırıcı güç olarak orada kalmaya devam edecek

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını belirterek, “Mehmetçikler caydırıcı güç olarak orada kalmaya devam edecek. Biz buradan haykırıyoruz, Kıbrıs Türkü yalnız değildir. Mavi Vatan, Doğu Akdeniz ana vatanı için bütün Türk dünyası için çok önemlidir.” dedi.

20 Temmuz KKTC Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yıl dönümü nedeniyle Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesince, dün, Beykoz’daki Hidiv Kasrı’nda resepsiyon düzenlendi.

AA’nın haberine göre resepsiyona Cumhurbaşkanı Tatar, İstanbul Valisi Davut Gül, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Kıbrıs Türkleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Burada konuşan Tatar, 15 Kasım’da KKTC’nin kuruluşunun 42. yıl dönümünü kutlayacaklarını belirterek, “Doğu Akdeniz’de hep birlikte yedi düvele karşı bir destan yazdık. Bu sadece Kıbrıslı Türklerin kendi bekası ve güvenliği için önemli değil aynı zamanda ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin, İskenderun’dan Ege Adaları’na kadar 2 bin kilometre sahil şeridiyle Akdeniz’e en uzun cephesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, mavi vatanın kalbinde kendi güvenliğidir, kendi onurudur, kendi milli direncidir.” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını vurgulayan Tatar, şunları kaydetti:

“1974 Barış Harekatı’ndan 51 sene sonra halen daha Türk askerinin adadan çekileceğini ve Kuzey ve Güney birlikte Avrupa Birliği’ne gireceğini ve Avrupa Birliği’nin güvenlik mekanizmaların Kıbrıs Türkü’nü koruyacağını, güvenliği sağlayacağını zannedenlere buradan cevabımız; asla öyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü biz bu barışı ve huzuru ve güvenliği kolay bulmadık. Çok acılar çektik. Topyekun imhayla karşı karşıyaydık. Allah nasip etti, Mehmetçikler adaya geldi. Mehmetçikler caydırıcı güç olarak orada kalmaya devam edecek. Biz buradan haykırıyoruz. Kıbrıs Türkü yalnız değildir. Mavi Vatan, Doğu Akdeniz ana vatanı için bütün Türk dünyası için çok önemlidir. “

Tatar, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olduğunu hatırlatarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gayretleriyle KKTC Hükümeti’ni tanıtma yolunda farklı örgütlerde seslerini duyurabildiklerini söyledi.

 

– “Kuzey Kıbrıs Türk Hükümeti’ni haykırarak dünyaya tanıtmak hepimizin borcu”

Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:

“Devletimizi, cumhuriyetimizi korumak için bu kutlu ve onurlu yoldan şaşmayarak Kuzey Kıbrıs Türk Hükümeti’ni haykırarak dünyaya tanıtmak hepimizin borcudur. Şehitlerimize olan vefamızdır. Onun için hep birlikte birlik ve beraberliğimizi koruyarak, karşı cephelerden saldırılara asla boyun eğmeyerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni haklı olduğu noktaya taşımak ve Kıbrıs Türk halkına refah içerisinde müreffeh yarınları yaşatmak hepimizin görevidir.”

KKTC’ye verdiği destek için Erdoğan’a teşekkür eden Tatar, “Kıbrıs’ta olağanüstü yatırımlarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çehresinin değiştiğini” vurguladı.

Tatar, Mavi Vatan’ın kendileri için kutsal olduğunu belirterek, “Birlikte emin adımlarla, güçlü bir şekilde hep birlikte yürüyeceğiz.” dedi.

Şehitleri rahmetle anan Tatar, “Bir milletin, tarihin tekerrür edebileceğini bilmesi gerekmektedir. Onun için Kıbrıs’ta bir anlaşmaya imza atacaksak sağlam temeller üzerinde Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askerinin caydırıcı güç olarak orada kalmasını içeren bir onurlu anlaşmaya, ancak Kıbrıs Türkü imza atabilir. Onun için biz gücümüzü sizden alıyoruz. Türkiye’den alıyoruz.” ifadelerine yer verdi.

İstanbul Valisi Gül de KKTC’nin başta dost ve kardeş ülkeler olmak üzere farklı ülkeler tarafından tanınmaya başladığını belirterek, bunun örtülü diplomasinin en önemli çalışmalarından biri olduğunu dile getirdi.

Kıbrıs Türkleriyle sonsuza kadar birlikte olacaklarını vurgulayan Gül, şehitleri rahmetle andı.

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray da KKTC’nin özgürlüğü ve bağımsızlığı için tüm imkansızlıklara, uygulanan ambargo ve izolasyonlara karşı yediden yetmişe beraberlik içinde direndiklerini söyledi.

Eray, Kıbrıs Türklerinin Türk ulusunun ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.” dedi.

 

 

Devamını Oku

Trending

Reklam