Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Lübnan Hizbullahı İran petrolünü Suriye üzerinden ithal etmeyi planlıyor

Lübnan Hizbullahı’nın geçen ay tankerle yola çıktığı duyurulan İran petrolünü Suriye üzerinden kara yoluyla ülkeye ulaştırmayı planladığı bildirildi.

Published

on

Örgüte yakınlığıyla bilinen El-Ahbar gazetesinin haberinde, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 19 Ağustos’ta İran’dan Lübnan’a doğru yola çıktığını duyurduğu mazot yüklü geminin dün itibarıyla Suriye kara sularına girdiği ifade edildi.

Geminin Suriye’deki bir limanda yükünü boşaltacağı bilgisi verilen haberde, İran petr olünün daha sonra kara yoluyla Lübnan’a taşınacağı ve bir kısmının Hizbullah tarafından Lübnan’daki devlet hastanelerine hibe edileceği aktarıldı.

Haberde, Suriye kara sularına ulaşan birinci geminin ardından İran petrolünü taşıyan diğer iki geminin de aynı şekilde yüklerini Suriye üzerinden Lübnan’a ulaştıracağı, daha sonra 4’üncü tankerin İran’dan yola çıkabileceği kaydedildi.

Gazete ayrıca İran petrolünün, dün Beyrut’ta temaslarda bulunan ABD Kongresinden bir heyetin, “Washington, Lübnan’daki akaryakıt krizini çözmeye çalışıyor, İran’dan petrol ithal etmeye gerek yok.” şeklindek i açıklamasının ardından Lübnan’a ulaşacağına dikkati çekti.

Nasrallah’ın duyurusu ve Lübnanlı siyasilerden gelen tepkiler

Farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan bir yapıya sahip Lübnan ekonomisi, 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en büyük krizi yaşıyor.

Ülkede bir süredir devam eden benzin krizi nedeniyle akaryakıt istasyonlarının çoğu kapalıyken, açık olanların önünde de uzun kuyruklar oluşmaya devam ediyor.

Hizbullah lideri Nasrallah, 19 Ağustos’ta İran’dan Lübnan’a gelecek akaryakıt yüklü ilk geminin birkaç saat içinde yola çıkmak üzere tüm işlemlerini tamamladığını açıklamıştı.

Nasrallah, “Lübnan’a karşı ekonomik savaş dayatanların Hizbullah’ı bu kararı almaya mecbur bıraktığını” öne sürmüştü.

Bazı siyasi güçler İran’dan petrol ithal etmekle Lübnan’ın ABD yaptırımlarına maruz kalabileceği gerekçesiyle bu adıma tepki göstermişti.

Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad el-Hariri, İran destek gemilerinin Lübnanlılar için risk taşıyacağını ifade ederek Tahran’ı bu yolla Lübnan’da hükümetin kurulmasını engellemekle suçlamıştı.

Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Semir Caca da Hizbullah’ın yap tığının uluslararası düzeyde yasa dışı bir eylem olduğuna ve Lübnan’ı gerçek bir felakete maruz bıraktığına dikkat çekerek, stratejik askeri ve güvenlik kararı elinde bulunduran Hizbullah’ın ekonomik kararlara da el koymasına ilişkin endişesini ifade etmişti.

ABD’li heyetin Lübnan ziyareti

ABD Kongresinden bir heyet, dün başkent Beyrut’ta Lübnanlı yetkililer ile bir dizi temasta bulunmuştu.

Heyet başkanı ABD’li Senatör Chris Murphy, Beyrut ziyaretinin sonunda basına yaptığı açıklamada, “Suriye üzerinden taşınan herhangi bir yakıt yaptırımlara tabidir. Washington bunu (Lübnan’a petrol transferini) yaptırımsız gerçekleştirmenin bir yolunu arıyor.”

ifadelerini kullanmıştı.

Hizbullah’ın “terör örgütü” olduğunu ve “bölgede yıkıma sebebiyet verdiğini” ifade eden Murphy, Hizbullah’ın petrol parasının bir kısmını alacağını ve Lübnan’daki yakıt krizini çözemeyeceğini söylemişti.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

AB liderleri, yarın savunma konulu ilk zirve için Brüksel’de bir araya gelecek

Published

on

By

Avrupa Birliği (AB), yarın düzenleyeceği ilk savunma konulu zirve toplantısında Avrupa’nın bu alanda kendi sorumluluğunu daha fazla üstlenmesi için neler yapılabileceğini tartışacak.

AB, tarihinde ilk defa savunma konusunda zirve toplantısı düzenliyor.

Gayriresmi nitelikli toplantıda herhangi bir karar alınmayacak ancak özellikle haziran ayında yapılacak ve savunmaya özel önem atfedilmesi planlanan zirvede alınacak kararlara zemin hazırlanacak.

AB üyesi 27 ülkenin liderleri, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa’nın liderliğinde Brüksel’deki Egmont Sarayı’nda yarın gün boyunca Avrupa’nın savunmasının geleceğini tartışacak.

Zirvenin bir bölümüne NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer da katılacak.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 1 Aralık 2024’te başlayan yeni 5 yıllık idari dönemin ilk icraatlarından biri olarak ilk 100 gün içinde savunma konusunda “beyaz kitap/bülten” (white book) hazırlayacağını duyurmuştu.

Von der Leyen, yeni ekibinde ilk kez savunmadan sorumlu portföy oluşturmuş, Litvanyalı siyasetçi Andrius Kubilius bu göreve getirilmişti.

Kubilius ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın hazırlıklarını birlikte sürdürdüğü belge, temel olarak Avrupa’nın savunma sektöründeki kapasitesini, endüstriyel rekabet gücünü ve yatırım ihtiyaçlarını ele alıyor.

Özellikle Rusya’dan yönelen tehdit karşısında AB’nin “savunma entegrasyonuna” yönelik genel yaklaşımını çerçeveliyor.

Bunun için de kıta genelinde hava savunmasını güçlendirmek amacıyla Avrupa hava kalkanı, siber savunma yetenekleri, daha yakın AB-NATO işbirliği, üye ülkeler tarafından daha verimli ve yüksek miktarda savunma harcaması, savunma tedarikinde dış bağımlılıkların azaltılması gibi başlıklarda öneriler yer alıyor.

– 36 günlük geri sayım

Von der Leyen’in belgenin hazırlığı için belirlediği 100 gün hedefinde geriye 36 gün kalmışken AB Konseyi Başkanı Costa ve AB Konseyinin dönem başkanlığını 1 Ocak’ta 6 aylığına üstlenen Polonya’nın Başbakanı Donald Tusk’ın girişimiyle “savunma zirvesi” fikri doğdu.

Zira Polonya, dönem başkanlığı önceliğinin “güvenlik ve savunma” olacağını duyurmuştu.

Costa da her fırsatta Birliğin karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun “savunma” olduğunu dile getiriyor.

Costa, savunma zirvesi düzenlemek istediğini üye ülkelere beyan ettiği davet mektubunda bu alandaki zorlukları, “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla Avrupa’nın güvenliğini tehdit eden yüksek yoğunluklu savaşı ve bunun beraberinde AB ülkelerinin ekonomileri ile toplumlarını da hedef alan ‘hibrit ve siber saldırılar’” olarak kategorize etti.

Bu durumdan çıkış yolunu Ukrayna’nın savaşı kazanması, kapsamlı, adil ve kalıcı barışa kavuşulması olarak gösteren Costa, Orta Doğu’daki durumla da belirlenen bu jeopolitik bağlamın, öngörülebilir gelecekte zorlu olmaya devam edeceğinin altını çizdi.

– Ayrılıkların üstesinden gelinebilecek mi?

Zirvenin gündemi iki ana unsura ayrılıyor.

İlk tartışmalar, Avrupa’nın kendi savunması için daha fazla sorumluluk almasına odaklanacak. Bunun derecesi hakkında üye ülkeler arasında mevcut farklılıkların nasıl aşılacağı merak konusu.

Zira “Avrupa ordusu” fikri etrafında bu farklılıklar nedeniyle yıllarca süren ve sonuç alınamayan tartışmalar hafızalarda taze.

Bu nedenle Brüksel, NATO bağlamı da dahil olmak üzere, tüm üye ülkelerin güvenlik ve savunma çıkarlarını gözetme, politikalarında dikteye gitmeme konusunda da sınavdan geçecek.

Zirvede ele alınacak ikinci unsurla, üye ülkeler nezdindeki bu “ayrılığın” “ortaklığa” bağlanması, araştırma geliştirmeden üretimde, savunma endüstrisinde bireysel üye ülkeler için maliyeti azaltırken daha fazla öngörülebilirlik sağlamak ve tekrarların önlenmesi hedefleniyor.

Zirvede üye ülkelerin AB’nin sahip olması ya da geliştirmesi gereken savunma yetenekleri ile birlikte daha fazla harcama yapma konusundaki hedeflerinin ne olduğu, AB bütçesinin kısa, orta ve uzun vadede bu hedeflerle en iyi şekilde nasıl kullanılabileceği ya da hangi özel finans araçlarının sağlanabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunmaları bekleniyor.

Ayrıca, AB dışındaki Avrupalı ortaklarla savunma işbirliğinin nasıl olması konusunda da tartışma yapılacak.

– NATO Genel Sekreteri Rutte’nin mesajları ve Trump’ın “yüzde 5” tartışması

Bu noktada NATO Genel Sekreteri Rutte’nin katılımı da özel anlam taşıyor.

Rutte’nin Genel Sekreterliği ile yeni AB yönetimi, iki ay arayla başladı. Bu dönem, aynı zamanda ABD’de Donald Trump yönetimini iktidara getirecek seçim sürecine de denk geldi.

Trump’ın kampanya süreci boyunca Avrupalı müttefiklerin savunmada üstüne düşeni yerine getirmemesi, savunma harcamalarını artırmaması halinde yapacakları konusunda savurduğu tehditler, Brüksel için endişeye yol açtı.

AB üyesi ülkelerden Hollanda’yı yıllarca yönetmiş ve “Trump’ın dilinden anlayan Avrupalı siyasetçi” olarak bilinen Rutte’nin NATO’ya liderlik etmesi, Brüksel için bir umuda da işaret ediyor.

Ancak Rutte, gayrisafi yurtiçi hasılada (GSYİH) savunma harcamalarına ayrılan payın artması konusunda Trump’la hemfikir.

Mevcut hedef olan yüzde 2, halihazırda 23 AB üyesi tarafından karşılanıyor.

Rutte, Trump’ın zikrettiği ancak Brüksel’de “imkansız” olarak yankılanan yüzde 5’lik hedefle ilgili beyanda bulunmaktan kaçınıyor.

Diğer yandan AB ülkeleri, yüzde 2’nin üstünde bir hedef belirlenmesinin kaçınılmaz olduğunu da biliyor.

AB’nin dış ilişkiler ve savunma şefi Kallas, henüz Estonya Başbakanıyken bu hedefin yüzde 3 olarak belirlenmesini istediğini söylemişti.

Kallas, yakın zamandaki açıklamalarında da Avrupa’nın GSYİH’sinin ortalama yüzde 1,9’unu savunmaya harcadığını, Rusya için ise bu oranın yaklaşık yüzde 9 olduğunu belirtmişti.

Bu konuda Rutte’nin Avrupa Parlamentosuna (AP) düzenlediği ilk ziyarette zikrettiği ifadeler de dikkat çekiciydi.

AP milletvekillerine 13 Ocak’ta hitap eden Rutte, yüzde 2’lik hedefin halihazırda yeterli olmadığını tekrarlamış, “Rusya’nın şu anda üç ayda ürettiğine baktığınızda, Los Angeles’tan Ankara’ya kadar NATO’nun tümünün bir yılda ürettiği şeye denk. Rusya, Hollanda ve Belçika’nın toplamından daha büyük bir ekonomi değilken üç ayda NATO’nun bir yılda ürettiğini üretiyor.” ifadelerini kullanmıştı.

Rutte’nin aynı hitapta dikkati çektiği bir başka nokta da AB’nin Birlik üyesi olmayan ancak NATO üyesi olan Avrupalı ortaklarla işbirliğine daha fazla açık kapı bırakmasıydı.

Zirveye İngiltere Başbakanı Starmer’in davet edilmesi, bu yönde alınmış bir karar gibi görünüyor. Bu bağlamda NATO içinde önde gelen ortaklardan Türkiye ile işbirliği konusunda yapılacak tartışmalar da merak ediliyor.

TAK/BRT

Devamını Oku

Dünya

ABD’de yolcu uçağıyla çarpışan askeri helikopterin karakutusu bulundu

Published

on

By

ABD’nin başkenti Washington yakınlarındaki Ronald Reagan Havalimanı civarında yolcu uçağıyla çarpışan askeri helikopterin karakutusu bulundu.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulundan (NTSB) yetkili Todd Inman, yaptığı açıklamada, kazaya karışan askeri helikopterin karakutusunun bulunduğunu bildirdi.

Inman, karakutunun güvenli bir şekilde NTSB merkezine ulaştığını ve kurumun, bu verilerden kesin bir sonuç çıkarabileceğine inandığını belirtti.

– ABD’nin başkentindeki uçak kazası

ABD Federal Havacılık İdaresi, yazılı bir açıklamayla, 29 Ocak’ta Ronald Reagan Havalimanı yakınlarında American Airlines’a ait bir uçakla Black Hawk tipi askeri helikopterin çarpıştığını duyurmuştu.

Başkent Washington yakınlarındaki havalimanına yakın bir mesafede meydana gelen kazada 60 yolcu ve 4 kişilik mürettebatı taşıyan yolcu uçağı ile 3 askeri personelin bulunduğu askeri helikopter Potomac Nehri’ne düşmüş, yetkililer kazada kurtulan olmadığını açıklamıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, kazanın muhtemel sebebine ilişkin, “Helikopter, yanlış zamanda yanlış yerdeydi.” demişti.

Kazanın “büyük bir trajedi” olduğunu ve önlenebilmesi gerektiğini belirten Trump, “Maalesef kazadan kurtulan olmadı.” ifadesini kullanmıştı.

Bugün, uçak kazasında nehre düşen yolcu ve mürettebattan 41’inin cesedine ulaşıldığı bildirilmişti.

Devamını Oku

Dünya

California’daki yangınlar 24 günün ardından kontrol altına alındı

Published

on

By

BD’nin California eyaletindeki yangınlar 24 günlük çalışmaların ardından kontrol altına alınırken, yaklaşık 23 bin hektarlık bir alanı etkileyerek büyük hasara yol açtı.

California Orman ve Yangından Koruma Departmanının (CAL FIRE) internet sitesindeki bilgilere göre, Eaton ve Palisades yangınlarının kontrol altına alınmasının ardından 24 gün süren söndürme çalışmaları tamamlandı.

California eyaletinin çeşitli bölgelerinde çıkan yangınlarda yaklaşık 23 bin hektarlık alan hasar görürken 29 kişi hayatını kaybetti.

Yaklaşık 16 bin yapının yok olduğu yangıların sebebi ise yetkililer tarafından araştırılıyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam