Dünya genelinde sektör fark etmeksizin en sık karşılaşılan sorunlardan biri sahte ürünler. Giyimden gıdaya, kozmetikten mücevhere kadar çok farklı alanda gerçeğinin birebir aynısı görünümündeki bu ürünler ülkemizde de maalesef oldukça yaygın.
Bugünlerde sahte ürünlerin otomotiv sektöründe daha çok göründüğüne dair söylentilerin ardından biz de piyasadaki durumu ve iddiaları sormak için Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Özalp ile bir araya geldik.
Ucuz olmaları en büyük etken
Özalp da esasında sahte ürünlerin sadece otomotiv piyasasının değil, talep gören tüm piyasaların sorunu olduğu gerçeğinin altını çizerek başlıyor konuşmaya…
Bir ürüne talep arttıkça kimi etik dışı kişiler haksız kazanç elde edebilmek adına ürünün özelliklerini ve yeterliliklerini göz önüne almadan bu işe girebiliyormuş. Bu ürünlerin hiçbir test ve kontrole tabi olmadan el altından piyasaya sürüldüğünü söylüyor OSS Başkanı.
Sahte olduğu bile bile bir ürün neden talep görür sorusunu yöneltiyoruz ve “Pazarın büyümesi ve ürün fiyatlarının artması, en düşük maliyetle üretilen, ne olduğu belli olmayan bu parçaların, piyasaya daha ucuz fiyatla sürüldükleri için talep görmesine sebep oluyor” yanıtını alıyoruz.
Asıl tehlike araç markalı ürünlerde
Sahte ürüne karşı tüketicilerin de kendince bazı önlemleri var. Mesela kendimizden örnek veriyoruz ve araç bakımlarımızı ya da otomobilimizle ilgili tüm işlemleri yetkili servislerde yaptırdığımızı söylüyoruz.
Özalp’e göre yetkili servislerde işlem yaptırmak çok önemli. Ancak her yetkili servis orijinal parça kullanacak anlamına gelmez uyarısında bulunuyor. Zaten sahte yedek parça üretenlerin de önceliği araç markalı ürünlermiş.
Bunun sebebini “Araç markalı ürünlerin fiyatları satış sonrası ürünlere göre çok daha yüksek olduğu için, sahte ürün üretenler büyük çoğunlukla araç markalı ürünlerin sahtelerini yapmaya yöneliyor” cümleleriyle anlatıyor Özalp.
Ziya Özalp’in anlattıkları işin bir başka boyutuna daha işaret ediyor. Bu noktada sahte yedek parçaların güvenlik sorununa neden olup olmayacağını soruyoruz:
“Bir parçanın araç üzerindeki yerine oturuyor olması, o parçanın doğru parça olduğu anlamına gelmiyor. Otomotiv endüstrisinde üretilen araçların parçaları çok ciddi bir teknoloji ve Ar-Ge çalışmasının sonucu. Doğal olarak merdiven altı diye tabir edilen yerlerde üretilen, hiçbir teste ve kontrole tabi olmadan piyasaya sürülen bu parçaların kalitesinin derecesini sorgulamak, çok ciddi bir bakış açısı sorunudur.
Sahte parçalar kesinlikle düşük kaliteli ürünler olarak tanımlanamaz. Örneğin, sahte bir filtre büyük bir ihtimalle filtre bile değildir. Bu da özellikle güvenlik parçalarında hayati tehlikelere yol açıyor. Daha net bir ifadeyle özellikle güvenliği doğrudan etkileyen yerlerde sahte parçanın kullanılması hem mal hem de can güvenliği sorununu beraberinde getiriyor.”
Türkiye’de araç satışları genelde artıyor. Yollarda milyonlarca araç var. Büyük çoğunluğunun da kilometresinin ve yaşının yüksek olduğunu biliyoruz. Bu durum orijinal parçaların kullanılmasının önemini daha da artıyor.
OSS Başkanı Ziya Özalp, otomotiv satış sonrası pazarının Türkiye’deki büyüklüğünün 5 milyar dolar civarında olduğu öngörüsünü paylaşıyor.
Sohbetimizin sonuna doğru asıl sorumuza geliyoruz… Normal bir kullanıcı tüm risklerden kendini nasıl koruyabilir?
Yetkili servislerin yapısı gereği müşterilerine sadece araç logolu parçalarla hizmet verdiği bilgisini paylaşıyor Özalp ve “Belirttiğimiz sebeplerden ötürü araç markalı yedek parçaların sahteleri piyasada daha yaygın… Bu sebeple son tüketicinin özellikle yetkili servislerde dikkatli olmasında fayda var. Tabii ki bir bakışta anlaşılacak şeyler değil tüm bunlar. Burada asıl olarak güven unsuru çok önemli. OSS Derneği olarak, son tüketicinin kalite fiyat dengesi açısından satış sonrası markalı ürünleri tercih etmelerini ve güvendikleri yerlerle ilerlemelerini öneriyoruz” diyor.
TRT