Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Tunus’un Nahda Hareketi’nde yapısal değişiklikler

Tunus’ta Nahda Hareketi, feshettiği Yürütme Kurulu’nu yeniden yapılandırdı. Yürütme Kurulu 40 üyeden 19 üyeye indirildi ve 5 başkan yardımcısı görevlendirildi.

Published

on

Tunus Meclisi’nin birinci partisi Nahda Hareketi, Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz’da Meclisin çalışmalarını durdurduğu ve olağanüstü yetkileri elinde topladığı kararları üzerine partinin önceden feshettiği karar alma mekanizması Yürütme Kurulunu yeniden yapılandırdı.

Nahda Hareketi’nin iç işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Nureddin el-Buheyri, Yürütme Kurulunun 40 üyeden 19 üyeye düşürüldüğünü söyledi.

Hareketin, 25 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Kays Said’in başbakanı azlettiği, Meclisin çalışmalarını dondurduğu ve olağanüstü yetkileri elinde topladığı krizi yönetmek için yeniden yapılanmaya gittiğini aktaran Buheyri, Hareketin aralık ayında planladığı genel kurulu daha etkin gerçekleştirebilmek için de değişiklik yapıldığını söyledi.

Buheyri, Hareket içindeki yeni yapılanmada Başkan Raşid el-Gannuşi’nin yanı sıra farklı görevlerde, kendisinin de Hareketin iç işlerinden sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini üstlendiğini, 5 ayrı başkan yardımcısının belirlendiğini aktardı.

Öte yandan Nahda Hareketi’nin yaptığı bir açıklamada Hareketin lideri ve aynı zamanda Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi’nin, Yürütme Kurulundaki değişikliği Şura Konseyine sunacağı belirtildi. Ancak, Şura Konseyinin bir sonraki toplantısına ilişkin herhangi bir tarih verilmedi.

Hareket içinde istifalar

Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz’daki kararlarının ardından devrimden bugüne siyasetin merkezinde yer alan ve Meclisteki 217 sandalyeden 52 milletvekiliyle temsil edilen Nahda Hareketi içinde de lider kadroya yönelik genel kongrenin sürekli ertelenmesi, değişikliklerin arzu edilen dönüşümü getirmediği yönünde eleştiriler yükseldi ve istifalar yaşandı.

Son olarak, yeni Yürütme Kurulunun geçen hafta gerçekleştirdiği toplantının ardından partinin lider kadrosunda bulunan Süleyman Şabani, sosyal medya hesabı üzerinden Nahda’dan istifa ettiğini açıkladı.

Şabani, paylaşımında “Yaşananlar, Gannuşi’nin halkın mesajını anlamadığı ve anlayamayacağının kanıtıdır” ifadelerine yer verdi.

Nahda Hareketi Milletvekili Yemine ez-Zuğlami, sosyal medya paylaşımında Şabani’nin istifasını “büyük bir kayıp” şeklinde nitelendirirken “ileride Hareket içinden başka istifalar olabileceğini” savundu.

Hareketin önde gelen isimlerinden El-Arbi el-Kasımi de “Nahda Hareketi’nin Şura Konseyinin önerisi olmaksızın kurduğu hiçbir Yürütme Kurulunun meşruiyeti yoktur ve benim açımdan bağlayıcılığı yoktur. Harekete ve ülkeye karşı nazik davranın” ifadesini kullandı.

Aynı şekilde son dönemde, Hareketin yöneticilerinden Abdulhamid el-Cellasi ve İmad el-Hammami gibi isimler de partiyle yollarını ayırma kararı almıştı.

Tunus’ta Cumhurbaşkanı Said’in olağanüstü kararları

Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz’da ülkenin tehlikede olduğu sırada kendisine olağanüstü yetkiler tanıyan Anayasa’nın 80’inci maddesini hayata geçirdiğini duyurmuştu.

Said, Meclisin çalışmalarını 30 gün boyunca durdurduğunu, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığını, başbakanı azlettiğini ve yeni bir başbakan atayacağını, ayrıca yolsuzluk dosyaları için kendisini başsavcı olarak görevlendirdiğini açıklamıştı.

Ülke içinde bazı kesimler Said’in bu kararını desteklerken, Meclis içindeki partilerin çoğunluğu Cumhurbaşkanı’nın bu kararlarıyla “Anayasa’yı ihlal ettiğini” belirtmişti.

Nahda Hareketi de ilk aşamada gelişmeleri “anayasal bir darbe girişimi” şeklinde tanımlamıştı. Ancak, Hareket daha sonra Said’e ve ülkedeki tüm siyasi aktörlere diyalog teklifi yaparak, “Cumhurbaşkanı’nın kararlarının reform için fırsata çevrilmesi gerektiği” yönünde açıklama yapmıştı. Bu dönemde parti içinden Gannuşi’ye istifa çağrıları gelmişti.

Tunus’ta dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından bazı milletvekilleri ifadeye çağrılmış, bazıları gözaltına alınmış ve aralarında üst düzey bürokratların da yer aldığı bazı isimler hakkında ev hapsi kararı verilmişti.

Said, bir aylık sürenin dolmasının ardından Meclisin çalışmalarının durdurulması dahil, olağanüstü yetkileri elinde topladığı kararların “ülkedeki tehlike durumu geçmediği gerekçesiyle ikinci bir emre kadar uzatıldığını” bildirmişti.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Ahmed Şara, yarın Ankara’a gidiyor, Erdoğan ile görüşecek

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Suriye Arap Cumhuriyeti Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın ziyaretine ilişkin, “Suriye’nin özgürlüğüne kavuşması sonrası yeniden tesis edilen Türkiye-Suriye ilişkilerinin Sayın Ahmed Şara ve heyetinin ziyaretiyle güçleneceğine ve boyut kazanacağına inanıyoruz.” ifadesini kullandı.

Altun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Suriye Arap Cumhuriyeti Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Şara’nın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetine icabetle 4 Şubat Salı günü Ankara’ya geleceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleşecek görüşmelerde Suriye’deki son gelişmelerin bütün boyutlarıyla ele alınacağını belirten Altun, şunları kaydetti:

“Ülkedeki ekonomik toparlanma, sürdürülebilir istikrar ve güvenliğin tesisi için iki ülke tarafından atılacak ortak adımlar değerlendirilecektir. Görüşmelerde geçiş dönemi yönetimine ve Suriye halkına çok taraflı platformlarda sağlanabilecek destekler üzerinde de durulacaktır. Suriye’nin özgürlüğüne kavuşması sonrası yeniden tesis edilen Türkiye-Suriye ilişkilerinin Sayın Ahmed Şara ve heyetinin ziyaretiyle güçleneceğine ve boyut kazanacağına inanıyoruz.”

Devamını Oku

Dünya

Ateşkes ve esir takası anlaşmasının 2’nci aşaması görüşmeleri yarın Washington’da başlayacak

Published

on

By

İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile görüştüğü bildirildi.

Netanyahu ve Witkoff’un Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelerin, ateşkesin devreye girmesinin 16’ncı günü olan yarın Washington’da başlaması konusunda mutabık kaldığı aktarıldı.

Hafta başında yapılacak toplantıda, İsrail’in pozisyonunun ele alınacağı kaydedildi.

Witkoff’un daha sonra Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve üst düzey Mısırlı temsilcilerle heyetlerin görüşmeleri ve müzakerelerin ilerletilmesi için atılacak adımları ele alacağı ifade edildi.

Bu arada İsrail Başbakanı Netanyahu bugün ABD’ye uçacak.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ABD Başkanı Trump ile görüşeceği, “Gazze, esirler ve İran ekseninin tüm unsurlarıyla yaşanan çatışma” konularını ele alacağı bildirilmişti.

 

Devamını Oku

Dünya

AB liderleri, yarın savunma konulu ilk zirve için Brüksel’de bir araya gelecek

Published

on

By

Avrupa Birliği (AB), yarın düzenleyeceği ilk savunma konulu zirve toplantısında Avrupa’nın bu alanda kendi sorumluluğunu daha fazla üstlenmesi için neler yapılabileceğini tartışacak.

AB, tarihinde ilk defa savunma konusunda zirve toplantısı düzenliyor.

Gayriresmi nitelikli toplantıda herhangi bir karar alınmayacak ancak özellikle haziran ayında yapılacak ve savunmaya özel önem atfedilmesi planlanan zirvede alınacak kararlara zemin hazırlanacak.

AB üyesi 27 ülkenin liderleri, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa’nın liderliğinde Brüksel’deki Egmont Sarayı’nda yarın gün boyunca Avrupa’nın savunmasının geleceğini tartışacak.

Zirvenin bir bölümüne NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer da katılacak.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 1 Aralık 2024’te başlayan yeni 5 yıllık idari dönemin ilk icraatlarından biri olarak ilk 100 gün içinde savunma konusunda “beyaz kitap/bülten” (white book) hazırlayacağını duyurmuştu.

Von der Leyen, yeni ekibinde ilk kez savunmadan sorumlu portföy oluşturmuş, Litvanyalı siyasetçi Andrius Kubilius bu göreve getirilmişti.

Kubilius ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın hazırlıklarını birlikte sürdürdüğü belge, temel olarak Avrupa’nın savunma sektöründeki kapasitesini, endüstriyel rekabet gücünü ve yatırım ihtiyaçlarını ele alıyor.

Özellikle Rusya’dan yönelen tehdit karşısında AB’nin “savunma entegrasyonuna” yönelik genel yaklaşımını çerçeveliyor.

Bunun için de kıta genelinde hava savunmasını güçlendirmek amacıyla Avrupa hava kalkanı, siber savunma yetenekleri, daha yakın AB-NATO işbirliği, üye ülkeler tarafından daha verimli ve yüksek miktarda savunma harcaması, savunma tedarikinde dış bağımlılıkların azaltılması gibi başlıklarda öneriler yer alıyor.

– 36 günlük geri sayım

Von der Leyen’in belgenin hazırlığı için belirlediği 100 gün hedefinde geriye 36 gün kalmışken AB Konseyi Başkanı Costa ve AB Konseyinin dönem başkanlığını 1 Ocak’ta 6 aylığına üstlenen Polonya’nın Başbakanı Donald Tusk’ın girişimiyle “savunma zirvesi” fikri doğdu.

Zira Polonya, dönem başkanlığı önceliğinin “güvenlik ve savunma” olacağını duyurmuştu.

Costa da her fırsatta Birliğin karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun “savunma” olduğunu dile getiriyor.

Costa, savunma zirvesi düzenlemek istediğini üye ülkelere beyan ettiği davet mektubunda bu alandaki zorlukları, “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla Avrupa’nın güvenliğini tehdit eden yüksek yoğunluklu savaşı ve bunun beraberinde AB ülkelerinin ekonomileri ile toplumlarını da hedef alan ‘hibrit ve siber saldırılar’” olarak kategorize etti.

Bu durumdan çıkış yolunu Ukrayna’nın savaşı kazanması, kapsamlı, adil ve kalıcı barışa kavuşulması olarak gösteren Costa, Orta Doğu’daki durumla da belirlenen bu jeopolitik bağlamın, öngörülebilir gelecekte zorlu olmaya devam edeceğinin altını çizdi.

– Ayrılıkların üstesinden gelinebilecek mi?

Zirvenin gündemi iki ana unsura ayrılıyor.

İlk tartışmalar, Avrupa’nın kendi savunması için daha fazla sorumluluk almasına odaklanacak. Bunun derecesi hakkında üye ülkeler arasında mevcut farklılıkların nasıl aşılacağı merak konusu.

Zira “Avrupa ordusu” fikri etrafında bu farklılıklar nedeniyle yıllarca süren ve sonuç alınamayan tartışmalar hafızalarda taze.

Bu nedenle Brüksel, NATO bağlamı da dahil olmak üzere, tüm üye ülkelerin güvenlik ve savunma çıkarlarını gözetme, politikalarında dikteye gitmeme konusunda da sınavdan geçecek.

Zirvede ele alınacak ikinci unsurla, üye ülkeler nezdindeki bu “ayrılığın” “ortaklığa” bağlanması, araştırma geliştirmeden üretimde, savunma endüstrisinde bireysel üye ülkeler için maliyeti azaltırken daha fazla öngörülebilirlik sağlamak ve tekrarların önlenmesi hedefleniyor.

Zirvede üye ülkelerin AB’nin sahip olması ya da geliştirmesi gereken savunma yetenekleri ile birlikte daha fazla harcama yapma konusundaki hedeflerinin ne olduğu, AB bütçesinin kısa, orta ve uzun vadede bu hedeflerle en iyi şekilde nasıl kullanılabileceği ya da hangi özel finans araçlarının sağlanabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunmaları bekleniyor.

Ayrıca, AB dışındaki Avrupalı ortaklarla savunma işbirliğinin nasıl olması konusunda da tartışma yapılacak.

– NATO Genel Sekreteri Rutte’nin mesajları ve Trump’ın “yüzde 5” tartışması

Bu noktada NATO Genel Sekreteri Rutte’nin katılımı da özel anlam taşıyor.

Rutte’nin Genel Sekreterliği ile yeni AB yönetimi, iki ay arayla başladı. Bu dönem, aynı zamanda ABD’de Donald Trump yönetimini iktidara getirecek seçim sürecine de denk geldi.

Trump’ın kampanya süreci boyunca Avrupalı müttefiklerin savunmada üstüne düşeni yerine getirmemesi, savunma harcamalarını artırmaması halinde yapacakları konusunda savurduğu tehditler, Brüksel için endişeye yol açtı.

AB üyesi ülkelerden Hollanda’yı yıllarca yönetmiş ve “Trump’ın dilinden anlayan Avrupalı siyasetçi” olarak bilinen Rutte’nin NATO’ya liderlik etmesi, Brüksel için bir umuda da işaret ediyor.

Ancak Rutte, gayrisafi yurtiçi hasılada (GSYİH) savunma harcamalarına ayrılan payın artması konusunda Trump’la hemfikir.

Mevcut hedef olan yüzde 2, halihazırda 23 AB üyesi tarafından karşılanıyor.

Rutte, Trump’ın zikrettiği ancak Brüksel’de “imkansız” olarak yankılanan yüzde 5’lik hedefle ilgili beyanda bulunmaktan kaçınıyor.

Diğer yandan AB ülkeleri, yüzde 2’nin üstünde bir hedef belirlenmesinin kaçınılmaz olduğunu da biliyor.

AB’nin dış ilişkiler ve savunma şefi Kallas, henüz Estonya Başbakanıyken bu hedefin yüzde 3 olarak belirlenmesini istediğini söylemişti.

Kallas, yakın zamandaki açıklamalarında da Avrupa’nın GSYİH’sinin ortalama yüzde 1,9’unu savunmaya harcadığını, Rusya için ise bu oranın yaklaşık yüzde 9 olduğunu belirtmişti.

Bu konuda Rutte’nin Avrupa Parlamentosuna (AP) düzenlediği ilk ziyarette zikrettiği ifadeler de dikkat çekiciydi.

AP milletvekillerine 13 Ocak’ta hitap eden Rutte, yüzde 2’lik hedefin halihazırda yeterli olmadığını tekrarlamış, “Rusya’nın şu anda üç ayda ürettiğine baktığınızda, Los Angeles’tan Ankara’ya kadar NATO’nun tümünün bir yılda ürettiği şeye denk. Rusya, Hollanda ve Belçika’nın toplamından daha büyük bir ekonomi değilken üç ayda NATO’nun bir yılda ürettiğini üretiyor.” ifadelerini kullanmıştı.

Rutte’nin aynı hitapta dikkati çektiği bir başka nokta da AB’nin Birlik üyesi olmayan ancak NATO üyesi olan Avrupalı ortaklarla işbirliğine daha fazla açık kapı bırakmasıydı.

Zirveye İngiltere Başbakanı Starmer’in davet edilmesi, bu yönde alınmış bir karar gibi görünüyor. Bu bağlamda NATO içinde önde gelen ortaklardan Türkiye ile işbirliği konusunda yapılacak tartışmalar da merak ediliyor.

TAK/BRT

Devamını Oku

Trending

Reklam