Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

20 yıllık işgalin ardından ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, Çin’in bu ülkeye ilgisini artırdı. Taliban hükümetiyle iletişimini sürdüreceğini açıklayan ilk ülkelerden biri olan Çin, Afganistan’a yönelik politikasını nasıl şekillendirec

Published

on

Coğrafi konumu ve barındırdığı potansiyelle Afganistan, Çin için her zaman cazip bir ülke oldu. Ancak ABD’nin çekilmesiyle beraber Pekin Afganistan’a yönelik daha aktif bir tutum sergilemeye başladı.

Taliban Afganistan yönetimini ele geçirdikten kısa bir süre sonra ülkenin yeniden inşası konusunda Çin ile çalışmak istediklerini dile getirmesi dikkatleri Taliban-Çin ilişkilerine çevirdi.

Taliban’ın, Kabil’i ele geçirmeden önce bile Çin ile üst düzey iletişimi bulunuyordu. Hatta 28 Temmuz’da Taliban’dan geniş bir heyet Çin’i ziyaret ederek, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile bir görüşme gerçekleştirmişti.

Doğu Türkistan İslami Hareketi (DTİH) kaynaklı güvenlik endişeleri Çin ile Taliban arasındaki ilişkinin elbette önemli parametrelerinden biri. Ancak Çin-Afganistan ilişkileri bundan çok daha fazlası.

Peki Çin Afganistan politikasını şekillendirirken nasıl bir yol izleyecek? Burada hangi faktörler ön planda?

Akademisyen Dr. Altay Atlı ile bu konuyu tüm yönleriyle ele aldık.

Çin’in Afganistan’a yatırım yapmaya çok ilgili olduğunu ancak her şeyden önce uygun güvenli ortamın oluşması gerektiğinin altını çizen Atlı, Afganistan’ın gerek Yol ve Kuşak Girişimi, gerek yer altı zenginlikleri bağlamında Çin’in yapbozdaki eksik parçası olduğunu söyledi.

İşte soru ve yanıtlar…

Çin, Afganistan’daki yeni hükümete nasıl bakıyor? Pekin bu hükümetle iletişimini sürdüreceğini açıklamıştı. Onu tanıma ihtimali var mı?

Çin’in dış politikasında bir takım temel ilkeler var. Bunlardan biri ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesi. Bu sadece Afganistan’ı değil tüm dünya ülkelerini kapsayan bir mesele. Dolayısıyla Çin’in Afganistan’daki gelişmelere müdahil olma durumu söz konusu değil. Suriye’de de benzer bir pozisyonu var. Esed rejimini tanıyor. Ama aynı zamanda muhaliflerle de görüşüyor. Çözümün içerden gelmesi gerektiğini savunuyor.

Zaten daha temmuz ayından itibaren yani daha Taliban Kabil’e gelmemişken, Taliban yetkilileri Çin’e uçtular ve orada Çin Dışişleri Bakanı’yla görüştüler. Bu, Çin’in ‘de facto’ olarak Taliban’ı tanıdığı anlamına geliyor.

Dolayısıyla bence Çin’in Taliban hükümetini tanımama durumu olmayacaktır. Pekin burada bazı endişelerini dile getiriyor. Yeni hükümetin Tüm Afgan toplumunu temsil eden kapsayıcı olması gerektiğini söylüyor.

Çin, insan hakları, kadın hakları veya demokrasi vurgusunu genelde yapmaz. Çünkü Çin’in dünya görüşü bu şekilde. Bu noktaları iç işlere karışmak olarak değerlendiriyor. Ama kapsayıcılık ve tüm toplumu temsil meselesi Çin’in dile getirdiği bir konuydu.

Çin Afganistan’da gelecekte nasıl bir rol oynamayı hedefliyor? Taliban Çin’in Afganistan’ın yeniden imarı konusunda önemli rol oynayabileceğini söylemişti. Bu bağlamda Çin-Taliban ilişkisi nasıl şekillenecek?

Birkaç açıdan baktığımızda Çin’in Afganistan’da kendisine önemli rol biçtiğini görüyoruz. Bu, anlaşılır ve mantıklı bir durum.

Burada 2 önemli boyut var. Jeopolitik açıdan baktığımızda, 20 yıldır Afganistan’da kalmış, trilyonlarca dolar harcamış ve önemli bir insan kaybına sebep vermiş bir ABD var.

ABD’nin çekilmesiyle Çin’in önünde bir fırsat var. Çin yönetimi, “ABD 20 yıldır Afganistan’a yıkımdan başka bir şey getirmedi. Ama biz altyapı ve ekonomik projelerimizle, Afgan halkına ve yönetimine dayatmalar yapmadan, refah getirebiliriz” diye bir söylemi kullanabilir. Bu Çin’in ABD ile olan rekabeti bağlamında önemli bir kart.

Ancak ekonomik açıdan baktığımızda, Çin’in Afganistan’ın yeniden imarı konusuna ilgisini görüyoruz. Bu konuda Çin gerekli kapasite ve birikime de sahip. Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) var. Zaten Afganistan’ın komşu kapısı Pakistan, bu girişimin en fazla proje yapıldığı ülke konumunda. Çin’in Pakistan’a aktardığı kaynaklar, 60 milyar doların üstünde. Bunlar daha çok altyapı yatırımları şeklinde aktarıldı. Afganistan’da benzer bir şey neden olmasın? Zaten böyle yatırımlar, bahsettiğimiz jeopolitik hedeflere destekleyici olur.

“Önce güvenli ortamın oluşması gerek”

Ama burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerek. Evet Çin’de farklı bir sistem var. Bu tarz yatırımlar, kamu şirketleri tarafından yapılıyor. Burada elbette bu şirketlerin düşündüğü tek şey karlılık değil. Bu projeler devletin amaçlarına hizmet edecek şekilde gerçekleştirilir. Ancak bu şirketler aynı zamanda, hükümetin istediği her yerde karlılık ve güvenlik ortamına bakmadan proje yapmaz.

Çin Afganistan’a kaynak aktaracaksa karlılık ve güvenlik ortamına bakacak. Projelerini tehlikeye atmayacak. Özellikle pandemiyle birlikte Çin’in, yurt dışındaki yatırımlarında daha temkinli bir tavır takındığını görüyoruz. Eskisine göre daha küçük projelere giriyor ve ortaklarla çalışmayı tercih ettiğini görüyoruz.

Bundan dolayı Çin, Afganistan’a girerken yatırımlarını ekstra temkinli bir şekilde gerçekleştirecek. Çünkü güvenlik sorunu var.

Özetle Çin Afganistan’a girmek ister ama olumlu koşulların oluşmasını bekleyebilir.

Çin’in benzer ülkelerde de yatırımları oldu. Mesela Çin Suriye ile de çok ilgili. Ama bir ülkede bir çatışma sonrasında yeniden inşa sürecine girerken, genelde finansman uluslararası örgütlerden sağlanıyor. Çin de dünyanın pek çok yerinde böyle projeler yaptı.

Ancak Afganistan’a baktığımızda Taliban’ın yönetime geldikten sonra bu tarz kaynaklar kesildi. Kaynaklar gelmezse Çin hangi parayla proje yapacak. Çin’in tabii ki kendi kaynakları var. Ama Çin bunları hibe amaçlı kullanmıyor. Karlılık faktörünü gözetiyor.

Dolayısıyla, Çin Afganistan’da önemli bir potansiyel görüyor. Ama temkinli bir şekilde girecektir.

Zaman buradaki gidişatı gösterecektir. Taliban’ın yönetimindeki Afganistan’ın nereye doğru gideceğini, güvenlik ortamının nasıl olacağını görecektir. Birçok konuda belirsizlik hakim şu an. Çin tüm bunları takip ediyor. Eğer güvenlik ortamı Çin’in istediği gibi olursa proje yapmak isteyecektir.

Çin’in Afganistan’dan beklentileri nedir? Afganistan’daki yer altı zenginlikleri ikili ilişkilere nasıl bir etkisi olabilir?

Afganistan’daki yer altı zenginlikleri büyük bir avantaj. Bu zenginliklerin ederi ile ilgili farklı tahminler olsa da belli ki bugüne kadar değerlendirilmemiş yer altı zenginlikleri var.

Çin ABD ile teknoloji rekabetinde her türlü yer altı kaynaklarına ihtiyaç duyuyor. 

Burada Çin’in Afrika’daki yatırımları örnek olabilir. Afrika’da çok fazla yer altı zenginlikleri var. Ancak yeterince işlenemiyor. Çin buraya geliyor. Tesisler ve madenler kurarak bu zenginlikleri çıkarıyor. Bunun karşılığında bu madenlerin belirli bir kısmı doğrudan Çin’e gidiyor.

Afganistan’da da benzer girişimler görebiliriz. Çünkü Çin’in her türlü kaynağa ihtiyacı var. Ancak Afganistan’daki kaynaklar özellikle çok önemli. Zira burada herhangi bir kaynaktan bahsetmiyoruz. Mesela lityum önemli bir maden. ABD ve Çin arasında giderek yükselen teknoloji rekabeti bağlamında çok önemli.

Trump döneminde Çin, ABD çiplerine erişimini kaybetti ve artık kendi çiplerini kendi üretmesi gerekiyor. Bundan dolayı maden kaynakları çok önemli Çin için. Ancak dediğim gibi önce bir güvenlik ortamının oluşması gerek.

Çin Afganistan’ı Kuşak ve Yol Girişimi’ne entegre etme düşüncesi olabilir mi sizce?

Teorik olarak olabilir. Çünkü haritaya baktığımızda Afganistan’ın çok önemli bir pozisyonda olduğunu görüyoruz. Çin’i Avrupa’ya bağlayan yolun girişidir. Sadece kara yolu ve demir yolu değil. Bu girişimin çok farklı boyutu var. Enerji ve dijital projeleri var. Ancak özellikle taşımacılık açısından baktığımızda Afganistan’ın Pakistan gibi önemli bir konuma sahip olduğunu görüyoruz.

Yol projeleri büyük ölçekli projelerdir. Bu projeler önemli insan gücünü gerektiriyor. Fakat bu kadar insan gönderilecekse önce güvenlik ortamının oluşması lazım.

Çin’in daha önce de Afganistan’da bazı projeleri vardı. 2008’deki bakır madeni, 2011’deki petrol projesi. Bu projeler ülkedeki istikrarsızlık nedeniyle bir yere getirilemedi.

Gerekli güvenli ortamın oluşması kaydıyla Çin bunu ister. Çünkü Afganistan Çin için yapbozun eksik parçası gibi duruyor.

Çin’in Afganistan politikasını şekillendirirken Çin’in ana motivasyonu nedir sizce? Ekonomi mi yoksa güvenlik endişeleri mi?

Çin’in güvenlik endişeleri ve Doğu Türkistan konusu tabii ki çok önemli. Bu her zaman öyleydi. Pekin bu konudaki endişelerini açık bir şekilde dile getiriyor. Taliban ise Afganistan topraklarından Çin’e ve Çin’in toprak bütünlüğüne karşı bir tehdidin oluşmasına müsaade etmeyeceğini açıklamıştı. Tabii, bu açıklamalar Çin’in endişelerine son vermedi.

“Siyasette masada ağırlığın yoksa ekonomide de masada olamıyorsun”

Ancak burada önemli bir nokta var. Çin, dışarıdaki girişimlerinde özellikle 2011’de Libya’daki gelişmelerden sonra ekonomik ve siyasi boyutları el ele yürümeye başladı.

Daha önce Çin’in siyasete karışmama ve sadece ekonomiye odaklanma tutumu vardı. Fakat Pekin, özellikle Orta Doğu gibi coğrafyalarda siyasi olarak masada ağırlığı olmadığı zaman ekonomide de masada olamayacağını farketti. Bu nedenle Çin bu iki boyutu beraber götürmeye ve birbiriyle desteklemeye başladı.

Yeni dönemde Çin bu ekonomik yatırımları Taliban üzerinde bir siyasi etki yaratmak için kullanabilir. Ne için kullanacak? diye sorduğumuzda Afganistan’daki en temel konu olarak karşımıza Doğu Türkistan meselesi çıkıyor.

Taliban’ın da burada Çin’den bir beklentisi var. Çünkü Taliban dünyanın büyük bir çoğunluğu tarafından izole edilmekten endişe ediyor. Burada Çin ve Rusya ile ekonomik olarak iş birliği yapmayı bir çıkış kapısı olarak görüyor. Bundan dolayı Taliban Çin ile ilgili olarak sözde de olsa olumlu açıklamalar yapıyor.

Çin’in Afganistan’a yaklaşımı; gerekli şartlar sağlandığında ekonomik girişimlerde bulunmak ve bu yatırımlar karşılığında siyasi anlamda güvenlik endişelerine cevap verecek bir tutum beklemek.

Çin’in Afganistan konusunda diğer ülkelerle iş birliği yapmaya de sıcak baktığını görüyoruz. Mesela Şangay İşbirliği Örgütü bu yönde önemli bir rol oynamıştı. Diğer müttefik ülkelerle de ortak adım atmak gibi seçenekler de var. Sizce Çin Afganistan konusunda kimlerle iş birliği yapabilir?

Şu an Afganistan öyle bir noktaya gelmiş ki uluslararası bir mesele haline gelmiş durumda. Aslında Afganistan yıllardır öyledir ama son dönemde bu daha da görünür oldu.

Jeopolitik dengeye bakacak olursak, Çin’in şöyle bir vurgusu var; Burada NATO vardı ama NATO Afganistan’a asıl ABD’nin ‘teröre karşı savaşı’ kapsamında girdi. Yani burada tek taraflı bir girişimden söz ediliyor. Hatta geçtiğimiz ağustos ayında İngiliz Parlamentosunda, “ABD neden bize danışmadan çekilme kararını aldı. Biz orada NATO olarak hep beraber değil miydik?” şeklinde tartışmalar yaşandı.

Çin’in “çok taraflılık” vurgusu

Çin, özellikle Trump döneminden itibaren Afganistan başta olmak üzere dünyada birçok konuyla ilgil olarak “tek taraflılığa” karşı “Çok taraflılık” vurgusunu kullanmaya başlamıştı.

Pekin, “Dünya meselelerinde tek taraflı yaklaşımlar çözüm getiremeyecek” söylemine yoğunlaştı ve “çok taraflılığın” önemine vurgu yapmaya başladı.

Çin, Afganistan gibi konuda, uluslararası toplumun adım atmasını isteyecektir.

Taliban’ı tanıma konusunda mesela ortak bir karara gidilmesini önerebilir. Bunun için belki tanımak konusunda aceleci davranmayabilir. Ama dediğim gibi şu an Çin halihazırda Taliban ile ‘de facto’ olarak görüşüyor.

Bence Çin’in çok taraflılık vurgusunu bir süre daha duymaya devam edeceğiz. Çünkü bu Çin’in ABD ile rekabeti ve mevcut dünya düzenine karşı ‘yeni dünya’ tahayyülünün bir parçası.

Çin’e Afganistan konusunda etkin hareket imkanı sağlayacak örgütlerden biri Şangay İş Birliği Örgütü.

Bu örgütün içinde en çok Rusya ve Çin’e etkili bir oyuncu olarak bakılıyor ancak Pakistan ve Hindistan da önemli üyeler. Türkiye de bu örgüte diyalog ortağı.

Çin Şangay İş Birliği Örgütünde Afganistan ile ilgili etkili diyalog yürütebilir. Ancak çok taraflılık vurgusu devam edecektir. Çünkü 4-5 yıldır zaten dünyaya sürekli yaptığı bir çağrı.

Afganistan’daki gelişmeler henüz çok hızlı gelişiyor ve Çin’in hangi ülkelerle daha çok işbirliği yapabileceğini şimdiden görmek çok mümkün değil. Bekleyip görmek gerekecek. 

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam