Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Dünya Gıda Günü.. Sağlık Bakanlığı gıda ve içme suyu denetimlerine devam ettiğini belirtti

Sağlık Bakanlığı, gıda ve içme suyu denetimlerinin devam ettiğini belirterek, “Sağlık Bakanlığı’na bağlı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi vatandaşların sağlıklı ve güvenilir gıda ile içme suyu tüketmesini sağlamak amacıyla sürekli denetim ve kontroll

Published

on

Dünya Gıda Günü.. Sağlık Bakanlığı gıda ve içme suyu denetimlerine devam ettiğini belirtti

Sağlık Bakanlığı, gıda ve içme suyu denetimlerinin devam ettiğini belirterek, “Sağlık Bakanlığı’na bağlı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi vatandaşların sağlıklı ve güvenilir gıda ile içme suyu tüketmesini sağlamak amacıyla sürekli denetim ve kontroller yapmaktadır” dedi.

Sağlık Bakanlığı, 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, FAO’nun bu yılın 16 Ekim Dünya Gıda Günü temasını “Eylemlerimiz geleceğimizdir- daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam” olarak belirlediğini hatırlattı.

“GIDA, TEMEL BİR İNSANİ İHTİYAÇ VE HAKTIR. YAŞAMAK İÇİN HEPİMİZ GIDAYA İHTİYAÇ DUYUYORUZ”

Sağlık Bakanlığından paylaşılan bilgilere göre, 2019 yılında dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya erişemedi. Yaklaşık 690 milyon insan açlıkla mücadele ederken, bu şekilde artarsa, 2030’da bu sayının 840 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.

Sürdürülebilir beslenmenin; kişinin gereksinimi olan besini sadece ihtiyacı kadar almasını, ihtiyacından fazla almamasını savunan bir beslenme modeli olduğu, bu modelde ihtiyaçtan fazla besin alınmayarak gıda israfının önüne geçmenin esas olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Sürdürülebilir beslenme modelinin en önemli diğer özelliği güvenilir besleyici gıdaya, temiz suya, fiziksel ve ekonomik olarak besinlere ulaşabilmektir. Sebebi ne olursa olsun atılan veya bozulmaya bırakılan her türlü gıda, israf kategorisinde yer alıyor. Her yıl milyonlarca ton gıda çöpe gidiyor. Gıda ihtiyacı ise, dünya nüfusuyla birlikte artıyor.

Sürdürülebilir yaşam hedeflerinden birisi de dünya üzerinde besine ulaşımdaki adaletsizliği önlemektir.
Bu nedenle sürdürülebilir tarım ve besin üretim sistemleri büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilirliği olmayan, sağlığı olumsuz etkileyen besin üretimleri, insan sağlığı ve dünya için büyük risk oluşturmaktadır.

Dünya üzerindeki birçok insan sağlıklı beslenemediği için gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Açlığın üstesinden gelmek aslında sorunun sadece bir parçasıdır. İki milyar insan güvenilir, besleyici ve yeterli gıdaya düzenli olarak ulaşamamaktadır.

Gıda Güvenliği bütün insanların her zaman aktif ve sağlıklı yaşamı için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmeleridir.”

Bakanlık açıklamasında, “Gıda ve Beslenme” konusunda “gıdaların güvenli üretimi” kadar, “doğru bilgi” ile doğru bilgilendirmenin, çok değerli ve önemli olduğu da ifade edilerek, buna karşılık son yıllarda, görsel ve yazılı basında gıdada ciddi bilgi kirliliğinin söz konusu olduğu, ülke neslinin sağlıklı olarak yetişmesi ve güvenli gıda ile beslenmesinin, hem sağlık hem de ekonomik kayıpların önlenmesi için çok gerekli olduğu vurgulandı.

“SAĞLIK BAKANLIĞI GIDA VE İÇME SUYU DENETİMLERİNE DEVAM ETMEKTEDİR”

Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’nin (TSHD) tam da bu noktada devreye girdiği; vatandaşların sağlıklı ve güvenilir gıda ile içme suyu tüketmesini sağlamak amacıyla sürekli denetim ve kontroller yaptığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Gıda kontrolü; tüketicinin sağlık açısından ve ekonomik bakımdan korunmasını amaçlayan bir kamu görevidir. Ancak gıda güvenliği ile ilgili alınan önlemler, ticareti, sağlığın üst düzeyde korunması için gerekli olandan daha sınırlayıcı olamaz. Çünkü bu noktada da tüketicinin ekonomik koşulları devreye girmektedir.

Temel Sağlık Hizmetleri dairesi yaptığı denetim ve kontrollerde insan sağlığına ve yürürlükteki mevzuata uygun bulunmayan ürünlerin ithalatına, üretilmesine ve satılmasına izin vermemektedir.

Her bireyin güvenli, besleyici ve yeterli besin maddelerine erişimi temel insanı bir hak olarak görülmelidir. Dünyada 821 milyon kişi kronik açlıkla mücadele ederken aynı zamanda da temiz su bulamamaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada her yıl ortalama 600 milyon kişide kimyasallar, bakteri, virüs, parazit ve toksin gibi maddelerle bulaşan gıdaların tüketilmesi sonucunda gıda zehirlenmesi vakası yaşanmaktadır.

Maalesef, gıda güvenliğine duyulan ihtiyaç ancak gıda zehirlenmesinin ortaya çıkmasından sonra toplum tarafından önemi anlaşılabilmektedir.

Güvenli olmayan gıdalar, çok sayıda hastalık yapan bakteri, virüs, parazit ya da kimyasal ve fiziksel tehlikeler dolayısı ile mide bağırsak enfeksiyonlarından başlayıp, kansere kadar varan 200’den fazla hastalığa neden olabilmektedir.”

Açıklamada, gıda israfının önlenmesinde en önemli görevin, tüketiciye ve işletmelere düştüğü;  endüstriyel işleme sırasında meydana gelen hataların, gıda güvenliği için belirlenen standartları karşılamayan tüm maddelerinin boşa harcanmasına sebep olduğu ifade edildi. Güvenli olmayan gıdaların imha edildiği göz önünde bulundurulduğunda gıda zincirinin tüm adımlarında üreticiden son tüketiciye kadar herkesin bu zincirdeki sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısında da bulunuldu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Öztürkler: “TMT’nin verdiği mücadeleye layık olmaya çalışacağız”

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, TMT Mücahitler Derneği’ni kabulünde, TMT’nin verdiği mücadeleye layık olmaya çalışacaklarını söyledi.

Meclis’ten yapılan açıklamaya göre, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, TMT Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar ve beraberindeki heyeti Meclis’te kabul etti.

Görüşmede, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi, devletin kuruluş süreci ve güncel bölgesel gelişmeler ele alındı.

Öztürkler, kabulde yaptığı konuşmada, 20 Temmuz Barış Harekâtı’na giden sürecin zorluklarla dolu olduğunu belirterek, “Bu devlet büyük bir azmin, kararlılığının sonucudur. Mehmetçik ve Mücahitlerin verdiği mücadele asla unutulmamalıdır.” dedi.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) toplantılarına KKTC’nin katılımının önemine değinen Öztürkler, “Devlet yetkilileriyle kendi bayrağımız altında, kendi görev ve sıfatlarımızla temas kuruyoruz. Bu, uluslararası alanda görünürlüğümüz açısından tarihi bir adımdır. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve bakanlarımız ülkemizi her alanda başarıyla temsil ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkı için vazgeçilmez bir güvence olduğunu vurgulayan Öztürkler, “Anavatan bizim kırmızı çizgimizdir. Her zaman yan yana ve omuz omuza olacağız.” dedi.

Filistin’de yaşananlara da değinen Öztürkler, “BM kararlarının hükmünün kalmadığı, güçlünün sözünün geçtiği bir dönemden geçiyoruz. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin duruşu bizim için hayati önemdedir.” ifadelerini kullandı.

Güney Kıbrıs’taki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Öztürkler, Türk askerinin adada da bir denge unsuru olduğunu ve bunu herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.

Ziyaretin sonunda Meclis Başkanı Öztürkler, konuk heyete Meclis binasını gezdirerek kurumun işleyişi hakkında bilgi verdi. Heyet, ziyaretin anısına toplu hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra Meclis’ten ayrıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: “İki devletli siyaseti sürdürüyoruz, New York’a işbirliği odaklı bir toplantı için gidiyoruz”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 16-17 Temmuz tarihlerinde New York’ta yapılacak 5+1 formatındaki toplantı öncesi değerlendirmelerde bulunarak, yeni geçiş kapıları açılması konusunda uzlaşmaz bir tutum sergileyen Rum yönetimi başkanı Nikos Hristodulidis’i eleştirdi. Tatar, son günlerde Metehan geçiş kapısında Güney Kıbrıs kaynaklı yaşanan sıkıntıların, Haspolat kapısının açılması konusunda ısrar etmelerinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Tatar, New York’taki toplantıda Haspolat ve Akıncılar’da yeni geçiş kapıları açılması konusunu gündeme getireceğini kaydetti.

Araçla geçişlerin rahatlatılması için Haspolat kapısının açılması konusunda dört buçuk yıldır çaba gösterdiğini anımsatan Tatar, trafikte yaşanan sorunların önceki akşam bir kez daha gündeme geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kapılar konusundaki hassasiyetini her platformda dile getirdiğini belirterek, konuyu Cenevre’de tekrar gündeme getirdiğini ancak Hristodulidis’in Mart ayından bu yana yapıcı bir tutum sergilemediğini belirtti.

Türk tarafının her zaman yapıcı olduğunu ifade eden Tatar, mevcut dokuz kapının çoğunun Rum tarafına hizmet ettiğini belirtti. Yeşilırmak ve Bostancı kapılarının neredeyse tamamen Rum tarafına hizmet ettiğini, Kıbrıslı Türklerin kullanım oranının yüzde onun bile altında olduğunu söyledi. Tatar, buna karşın araçlı geçişlerin yüzde 65’inin Metehan kapısından gerçekleştiğini ve burada ciddi bir tıkanıklık yaşandığını kaydetti.

Kıbrıs Türk tarafının Metehan kapısındaki yolu genişletmesine rağmen Rum tarafında böyle bir adımı hayata geçirmediğini belirten Tatar, Rum geçiş kapılarında çalışan sayısının artırılması ve yolun genişletilmesi gerektiğini dile getirdi. Rum tarafının bu konuda çözüm üretmek istemediğini belirten Tatar, 2024 yılında sekiz milyon muhaceret işlemi yapıldığını, bunun yaklaşık dört milyonunun Kıbrıslı Türkler, dört milyonunun ise Kıbrıslı Rumlar tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Tatar, Rum halkının da yaşanan tıkanıklıktan rahatsız olduğunu söyledi.

Haspolat ve Akıncılar kapılarının açılması halinde Metehan kapısındaki trafiğin büyük ölçüde rahatlayacağını belirten Tatar, burada kapı açılması halinde Yeşil Hat Tüzüğü kapsamındaki ticaretin de artacağını, kamyonların bu kapılardan geçmesiyle Metehan kapısının rahatlayacağını ifade etti.

New York’ta daha önce gerçekleşen toplantıda bu konuyu gündeme getirdiğini belirten Tatar, toplantıya Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’den bakanların da katıldığını ve hepsinin buna şahit olduğunu söyledi. Rum lider Hristodulidis’e Haspolat ve Akıncılar kapılarının açılmasını önerdiğini anlatan Tatar, Hristodulidis’in Cenevre’de açılmasını istediği kapıları ısrarlara rağmen dile getirmediğini bildirdi.

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile de bu konuyu konuştuğunu belirten Tatar, Rum tarafının hala “Güney’den Güney’e koridor” açmak istediğini söyledi, bunun kabul edilemez olduğunu kaydetti.

– “New York’taki toplantıya önem veriyoruz”

New York’ta yapılacak toplantının önemli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, tüm toplantılara iki devletin iş birliği yönünde baktıklarını belirtti.

Ancak ortak zemin oluşması halinde müzakere masası kurulabileceğini ifade eden Tatar, öte yandan iki taraf arasındaki yapıcı ilişkilerin sürdürülmesinin önemli olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı olduğu günden bu yana teknik komitelerin çalışması için gayret ettiklerini anlatan Tatar, Rum tarafının zaman zaman sıkıntı çıkardığını, Kıbrıs Türk makamlarını muhatap almak istemediğini söyledi.

Rum tarafının KKTC makamlarını muhatap almasının statülerinin yükselmesi anlamına geleceğini düşündüğünü belirten Tatar, buna rağmen deprem komitesi, gençlik komitesi gibi konularda başarı sağlandığını dile getirdi.

Ara bölgede solar enerji yatırımı konusunun tıkandığını söyleyen Tatar, Rum tarafının üretilen tüm enerjinin tamamının Güney Kıbrıs’a verilmesini ve daha sonra KKTC’ye pay aktarılmasını istediğini, bunun kabul edilemez olduğunu kaydetti. Tatar, “halbuki olması gereken ara bölgeden herkesin payını almasıdır” dedi. “Rum tarafının kendisini Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sahibi, Kıbrıslı Türkleri cemaat olarak gördüğünü ifade eden Tatar, asıl kavganın kaynağının bu olduğunu belirtti.

– “İki devletli siyaseti sürdürmeye devam edeceğiz”

İki devletli siyasetin sürdürülmeye devam edeceğini, Türkiye’nin de buna destek verdiğini belirten Tatar egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü kabul edilmeden resmi müzakere sürecine geçilmeyeceğini vurguladı.

En temelde 3-D; direkt uçuş, direkt ticaret, direkt temas ve izolasyonların kaldırılması talebinde bulunduklarını belirten Tatar, Birleşmiş Milletler’in bunu hayata geçirmeyi denediğini ancak Rum tarafının kabul etmediğini ifade etti.

Holguin’in de ortak zemin olmaması nedeniyle federasyon görüşmelerinin başlamasının mümkün olmadığını söylediğini aktaran Tatar, New York’ta yapılacak toplantının iş birliği odaklı olacağını ifade etti. Tatar, altı başlık dışında başka konular gündeme gelirse, dönüşte bunların üzerinde çalışacaklarını söyledi.

Bölgede devam eden çatışmaların dengeleri değiştirdiğini belirten Tatar, İngiliz üslerindeki pozisyonun da bu duruma etki ettiğini kaydetti. Tatar, tüm bunların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemini ve statüsünü artırdığını söyledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bölgede denge unsuru olduğunu belirten Tatar, KKTC tanınmamış olsa da hukuku ve devletiyle var olduğunu söyledi.

KKTC üniversitelerinde 144 farklı ülkeden öğrencinin eğitim gördüğünü belirten Tatar, ülkede ekonomi, kurumlar ve anayasa bulunduğunu vurguladı. Tatar, halkın kendi iradesi, hakkı ve hukuku olduğunu ifade ederek, 1960 anlaşmasının da Kıbrıs Türk halkına referandum hakkı tanıyan Annan Planı’nın da hukuk belgeleri olduğunu vurguladı. Tatar, her açıdan Kuzey Kıbrıs’ta ayrı bir yetki, otorite ve devlet bulunduğunu ifade etti.

– “Mal mülk konusundaki uygulamalar silahsız saldırı… New York’ta gündeme getireceğim”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıslı Rumların mal mülk konusunda yaptığı uygulamaları “meydan okuma” ve “silahsız saldırı” olarak nitelendirdi.

Tatar, bu saldırıların hiçbir zemini ve dayanağı olmadığını belirterek, Kıbrıslı Rumların bu tutumdan vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda Taşınmaz Mal Komisyonu’nun yetkili olduğunu ifade eden Tatar, Rum tarafının, KKTC’de hiçbir yetkisi olmamasına rağmen, iyi niyetli bir yatırımcı ve KKTC vatandaşını tutuklamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

New York’taki toplantıda bu konuyu gündeme getireceğini belirten Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne “2017’den sonra ilk kez iyi bir atmosfer oluştu. Şimdi bu iyi atmosfer tutuklamalarla baltalanıyor” diyeceğini kaydetti.

Tatar Rum tarafının Kıbrıslı Türkleri cemaat olarak görmesini kabul etmeyeceklerini vurguladı. Rumların hiçbir zaman siyasi eşitliği kabul etmediğini dile getiren Tatar, önceki gün eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın yaptığı açıklamada, “Crans Montana’da Anastasiadis’in masayı devirmesinin sebebi Netanyahu’nun ‘Deli misiniz? Kıbrıslı Türkleri niye hükümete alacaksınız, niye onları ortak edeceksiniz? Şimdi Kıbrıs’ı siz idare ederken bütün Kıbrıs’ı dünyada siz temsil ederken Kıbrıslı Türklerin orada işi ne?’” demesi olduğunu söylediğini anımsattı.

– “Fidias’a ve partnerine yapılan saldırıyı kınıyorum”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avrupa Parlamentosu Rum Milletvekili Fidias Panayiotou ile yaptığı röportajın ardından Panayiotou ve partneri Styliana’nın saldırıya uğramasıyla ilgili çıkan haberlerle ilgili de açıklamada bulundu.

Tatar, Fidias ile güzel bir sohbet gerçekleştirdiklerini belirterek, “Rum tarafında ortalığı ayağa kaldırdılar. Şimdi burada garipsenecek ne var? Nasıl bir dünyada yaşıyor bu insanlar? Kıbrıs Türk’ü görüşünü de mi anlatamayacak, sesini de mi duyuramayacak? Gerçeklerin duyurulmasından mı korkuyorlar bunlar?” dedi.

Fidias Panayiotou ve partnerine geçmiş olsun dileklerini ileten Tatar, saldırı haberlerinden üzüntü duyduğunu ve yapılanları kınadığını ifade etti. Tatar, “Gösterdiği cesaret için teşekkür ediyorum. Programında genelde çok beğenildiğini görüyorum. Bana gelen mesajlardan. Farklı görüşlerden birçok insandan çok mesaj aldım. Dolayısıyla kendisine geldiği için ve bu röportajı benimle yaptığı için çok teşekkür ediyorum” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “Yerli üretim kabiliyetini gösteren önemli bir mühendislik başarısı”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, üst yapıları Günsel Mühendisliği’nin geliştirdiği Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’na ait 7 adet arama-kurtarma aracının teslim törenine katıldı.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Tatar, törende yaptığı konuşmada, Günsel otomobil fabrikasında bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, yerli ve milli bir başarıya şahitlik edildiğini söyledi. Tatar, “Geliştirilen arama-kurtarma araçları daha etkin faaliyet gösterecek” dedi.

Günsel ailesinin Yakın Doğu Üniversitesi’nin ardından Günsel arabasını hayata geçirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Günsel Mühendisliği’nin sadece araba konusunda değil, diğer alanlarda da faaliyet gösterdiğini vurguladı.

Projenin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yerli üretim kabiliyetlerini gösteren önemli bir mühendislik başarısı olarak öne çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Günsel mühendislerinin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin teknolojik ihtiyaçlarını belirleyip, tasarlayıp, üreten ve ortaya çıkaran bir vizyonun temsilcileri olduğunu vurguladı.

Sivil Savunma Teşkilatı’nın doğal felaketler ve diğer olaylarda arama-kurtarma araçlarının daha etkin çalışması için Günsel Mühendislik tarafından yapılan çalışmanın önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, devletin ve özel sektörün birlikte hareket ederek, başarılı çalışmalar yapmasını temenni etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam