Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Dışişleri Bakanlığı bütçesi oy çokluğuyla onaylandı

Published

on

 

Dışişleri Bakanlığı bütçesi, 145 milyon 802 bin 300 TL olarak Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda oy çokluğuyla onaylandı.

Dışişleri Bakanlığı bütçesine ilişkin ilk konuşmayı Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay yaptı.

Bütçe görüşmelerinin son günündeki konuşmaların uzadığını kaydeden Özersay, Dışişleri Bakanı’na bir soru yöneltmekle yetineceğini kaydetti.

Özersay, “Son 1 yıl içinde Kıbrıs sorununa ilişkin, AB konusunda ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşımına ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı düzeyinde yapılan uluslararası temaslar yeteri midir?” sorusunu yöneltti.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekili Erkut Şahali de kürsüde ilk olarak “Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’nın Kıbrıs sorununa ilişkin takındığı tavır, kullandığı dil ve yaklaşımla Türkçe harici dil kullanma ihtiyacı ortadan kalktı. Artık dünyanın anladığı dil konuşulmuyor. Dünyanın anladığı dil kullanılmıyor. Dışişleri bakanlığı bu anlamda saha dışı kalmıştır ve yeni yaklaşımla sesini dünyada duyurma ihtimali yoktur” eleştirisinde bulundu.

“Sayın Dışişleri Bakanı yaptıkları temaslarla ilgili hangi konuda kimi, ne kadar ikna etti?” sorusunu yönelten Şahali, Bakan’ın rutin New York ziyareti dışında bir teması olmadığını da ifade etti.

1977 Denktaş-Makarios Doruk anlaşmalarıyla iki bölgeli, iki toplumlu federasyonun parametre olarak kabul edildiğini söyleyen Şahali, “Federasyon modelinin bugün hakir bulunmasını kınıyoruz” dedi.

“Kıbrıslı Türkler elbette Türkiye ile birlikte hareket etme zorunluluğu vardır. Zira Türkiye garantör ve müttefik bir ülkedir” diyen Şahali, bununla birlikte “ayrılıkçılığın, bölünmüşlüğün ve vazgeçmenin tercih edilmesi kabul edilebilir değildir” şeklinde konuştu.

Kamuoyunda “bu kadar temsilciliğe ne kadar gerek var?” sorusunun sorulduğunu, bunu yanlış bulduğunu kaydeden Şahali, “Kıbrıslı Türkler dünyanın her yerinde olmalıdır. Ama sırf temsilcilik bulunmasıyla yetinilmemelidir. Bu temsilciler dünyanın anladığı bir dil kullanmalıdır. 1975 yılında ilerici bir tutumla belirlenen fikrin, federasyon modelinin sımsıkı arkasında durulmalıdır” diyerek sözlerini noktaladı.

Halkın Partisi Milletvekili Erek Çağatay da, Dışişleri Bakanlığının zaman kaybetmeden devlet politikası haline getirilecek Kıbrıs konusu ve bunun dışındaki halkın haklarını koruyacak varlığını ortaya koyacak politikaların gerekliliğine değindi.

Çağatay, Dışişleri Bakanlığının diplomasi atak yaparak, Kıbrıs Türk halkının her alanda sesini duyuracak adımlar atması gerektiğini ifade etti.

Personel ihtiyacı varken münhal açılan 3 yeni meslek memuru alımının iptal edilmesi, terfilerin yapılamaması gibi sorunları anlatan Çağatay, bakanlıkta enerji üzerine bir birim oluşturulması, Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili çalışmaların ileriye götürülmesi gerekliliğine işaret etti.

Dışişleri Bakanlığı bütçesinin yetersizliğine işaret eden ve hükümetin dış politikaya gereken önemi vermediğini ifade eden Çağatay, dış politikada daha etkin rol alınması gerektiğini söyledi.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner de, dış temsilciliklere ayrılan kaynağın büyük bir kaynak olduğunu, dolayısıyla beklentinin de yüksek olduğunu ifade ederek, dış temsilciliklerde turizm, ticaret, yüksek eğitim gibi konularda daha etkili olabileceğini kaydetti.

Şahiner, bakanlığın ve Cumhurbaşkanlığının Kıbrıs politikasına katılmadıklarını ve desteklemediklerini ifade ederek, hükümet ve Cumhurbaşkanlığının Türkiye yarın ne derse onu görüşeceğini söyledi.

Şahiner, federal temelde çözüm görüşmelerinin değiştirilemeyeceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, eleştiri ve görüşleri yanıtlamak üzere Meclis kürsüsüne geldi.

Egemen eşitliğin ve devletin statüsünü savunmanın bu kadar çok eleştirilmesini anlayamadığını belirten Ertuğruloğlu, “O halde arkamızdaki duvarsa yazan ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesi de kaldırılsın” dedi.

Ertuğruloğlu, bakanlığının işlevi olmadığı yorumlarını asla kabul etmediğini ifade etti.

“Kıbrıs konusuna nasıl bakacaksanız bakın, kendi döneminizde kendi görüşlerinize sahip arkadaşların art arda Dışişleri Bakanlığı makamında oturduğunu ve görev yaptığını hatırlatırım. Sizin görüşlerinizden cumhurbaşkanlarının da geldiğini hatırlatırım. Sanki dünya Kıbrıs Türk halkının önüne kırmızı halı serdi, verici oldu, kazandık da kazandık da şimdi egemen eşitlik ve eşit siyasi statü talep ettiğimizde dünya bizi yalnızlığa itecek” diyen Ertuğruloğlu, “toplumlar arası görüşme sürecinde kesin bir eşitlik vardır” söylemini de eleştirdi.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bu nedenlerle 53 yıl sürdürülen müzakere süreçlerinin başarısız olduğunu kaydederek Kıbrıslı Rumların BM ve AB sandalyesinde oturduğu sürece Kıbrıslı Türklerle anlaşmaya yanaşmadığını söyledi.

Rumların devlet, Kıbrıslı Türkleri onların toplumu gibi muamele gördüğü sürece asla anlaşma olmayacağını belirten Tahsin Ertuğruloğlu, Rumlar BM ve AB üyesi olarak yollarına devam ederken onların altına sığınmayacaklarını kaydetti.

Ertuğruloğlu, “İşte hellim konusunu gördük. AB bizim medet umacağımız bir örgüt değildir, Kıbrıs sorununda taraftır. Rumları da üye almıştır ve AB tek bir üyenin bile onay veremeyeceği bir kararı alamaz. İşte son örneği, hellim konusu…” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bakanlığın faaliyetleriyle ilgili kitapçığa değinerek istenen birçok bilginin bulunabileceğini belirtti.

Doğu Akdeniz’le ilgili okuduğu bir kitaptan alıntılar yapan Ertuğruloğlu, bölgede alınan kararlarda söz sahibi olmaları gerektiğini ancak güçlerinin sınırlı olduğunu, ancak Türkiye ile birlikte hareket edilirse bir şey yapılabileceğinin de bilinmesi gerektiğini söyledi.

“Nasıl biz bu coğrafyada aktör değilsek, Rum da aktör değildir. Nasıl bir coğrafyada olduğumuzu, tehditleri görerek hareket edelim” diyen Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda 30-40 yıl önce savunduğu egemen devlet ve egemen halk statüsünün savunulduğu bugünkü politikadan memnun olduğunu ifade etti.

Ertuğruloğlu, İngiltere’nin niye 186 numaralı BM Güvenlik Konseyi kararını kabul ettiğini sorarak, Kıbrıs’a en büyük haksızlığı BM’nin ve Güvenlik Konseyi’nin yaptığını, bugün gelinen politikanın da bu haksızlığı ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu kaydetti. Adada bir değil iki devlet ve iki halk olduğunu ortaya koyan yeni politikanın eleştirilmesini kabul etmediğini söyleyen Bakan Ertuğruloğlu, dış siyasette temel sıkıntının Rum devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dünyada kabul görmesi olduğunu belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Crans Montana’da sürecin çökmesiyle olay bitmiştir” diyerek nihayet doğru siyasete, egemen eşitliğe ve eşit egemen devlet siyasetine gelindiğini söyledi.

Yurt dışı temaslarının yetersiz olduğunu ama bunun sorumlusunun da Kıbrıs Türk halkı olmadığını kaydeden Ertuğruloğlu, basına yansımayan birçok temasları olduğunu, çünkü Rum tarafının hemen harekete geçip temas içindeki ülkeleri “işgal altındaki bölge, BM kararları” diyerek engellemeye çalıştığını anlattı. Pandemi döneminde Zoom platformu üzerinden de görüşmeler yaptıklarını belirten Ertuğruloğlu, “Bizim için temel, inancımız hareket noktamız egemen eşitliktir, eşit egemen devlettir ve anavatanla birlikteliğimizdir. Bundan geri adım atacak değiliz” dedi.

Tanınma sıkıntısı olan bir bakanlığın bütçesinin genel bütçede yüzde 1.15’lik payı olmasının üzücü olduğunu, dış temsilciliklerin daha aktif olması için daha çok eleman ve maddi kaynak gerektiğini kaydeden Ertuğruloğlu, bazı dairelerde münhal açabilmek için yetki istediklerini bildirdi.

CTP Milletvekili Erkut Şahali yeniden söz alarak bazı eleştirilerde bulununca Bakan Ertuğruloğlu da yeniden kürsüye çıktı.  Ertuğruloğlu, federasyon saplantısından çıkılmasını istedi; “Egemenliğe bu kadar sadıksanız şimdiki politikayı niye eleştiriyorsunuz?” diye sordu.

Konuşmaların tamamlanmasının ardından Dışişleri Bakanlığı bütçesi de oy çokluğuyla kabul edildi; ardından Maliye Bakanlığı ve gelirler bütçesi ele alınmaya başlandı

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Hindistan savaş uçaklarının Cammu Keşmir’de devriye uçuşuna Pakistan’dan yanıt

Published

on

By

Hindistan’a ait Rafale savaş uçaklarının dün gece Cammu Keşmir bölgesinde devriye uçuşu yaptığı ve Pakistan’ın da karşılık verdiği bildirildi.

“Associated Press Pakistan” haberinde, Hindistan Hava Kuvvetleri’ne (IAF) ait 4 Rafale savaş uçağının, Cammu Keşmir hava sahasında “Hindistan ulusal coğrafi sınırları içinde” devriye uçuşu yaptığı belirtildi.

Pakistan Hava Kuvvetleri’ne (PAF) ait savaş uçaklarının “Hint unsurların hareketini ivedilikle saptadığı ve zamanında ve dikkatli yanıt verdiği” aktarılan haberde, yanıt sonrası IAF uçaklarının bölgeden geri çekildiği bildirildi.

The Express Tribune haberinde de PAF’ın “Hindistan menşeli saldırganlığa” uygun yanıt vermek için “tamamen hazır ve tetikte olduğu” kaydedildi.

– “Tam operasyonel özgürlük” mesajı

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, dün akşam Savunma Bakanı Rajnath Singh ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval dahil üst düzey yetkililerle bir araya gelmişti.

Görüşmeye ilişkin açıklamada, Cammu Keşmir’de 22 Nisan’daki terör saldırısına yanıtın biçimi ve zamanlaması için Hindistan’ın “tam operasyonel özgürlüğe sahip olduğu” bildirilmişti.

– ⁠Pahalgam’daki terör saldırısı

Hindistan’ın idaresindeki Cammu Keşmir’in Pahalgam bölgesinde silahlı kişilerin 22 Nisan’da turistlere ateş açması sonucu 26 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştı.

Saldırıyı düzenleyenlerin “Pakistan’dan geldiği” suçlamasında bulunan Hindistan, “İndus Suları Anlaşması”nı askıya almış, Yeni Delhi’de görevli Pakistanlı müsteşarların bir hafta içinde ülkeyi terk etmelerini istemiş ve Pakistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetlerinin askıya alındığını, daha önce verilen tüm vizelerin iptal edildiğini duyurmuştu.

Pakistan, suçlamaları reddederek Hindistan’ın İslamabad’daki diplomatik personel sayısına sınırlama getirmiş, “İndus Suları Anlaşması”nın dışına çıkılarak nehirlere yapılacak müdahaleleri “savaş nedeni” sayacağını ilan etmiş, Hindistan ile her türlü ticareti askıya almış ve hava sahasını kapatmıştı.

Devamını Oku

Dünya

Hindistan, hava sahasını Pakistan’a ait uçuşlara kapattı

Published

on

By

Hindistan, hava sahasını 23 Mayıs’a kadar Pakistan’a ait ya da Pakistan tarafından işletilen tüm uçuşlara kapattığını duyurdu.

India Today gazetesinin haberine göre, Hindistan hükümeti, Pakistan’a ait sivil ve askeri uçakların Hint hava sahasını kullanmasını yasaklayan havacılık bildirisi (NOTAM) yayımladı.

NOTAM’da, kısıtlamanın, Pakistan tarafından işletilen veya kiralanan tüm uçakları kapsadığı ve bugünden itibaren 23 Mayıs’a kadar geçerli olacağı belirtildi.

Öte yandan Pakistan da 24 Nisan’da, hava sahasının Hindistan’a ait ya da Hindistan tarafından işletilen tüm uçuşlara kapattığını açıklamıştı.

⁠Pahalgam’daki terör saldırısı
Hindistan’ın idaresindeki Cammu Keşmir’in Pahalgam bölgesinde silahlı kişilerin 22 Nisan’da turistlere ateş açması sonucu 26 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştı.

Saldırıyı düzenleyenlerin “Pakistan’dan geldiği” suçlamasında bulunan Hindistan “İndus Suları Anlaşması”nı askıya almış, Yeni Delhi’de görevli Pakistanlı müsteşarların bir hafta içinde ülkeyi terk etmelerini istemiş ve Pakistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetlerinin askıya alındığını, daha önce verilen tüm vizelerin iptal edildiğini duyurmuştu.

Pakistan, suçlamaları reddederek Hindistan’ın İslamabad’daki diplomatik personel sayısına sınırlama getirmiş, “İndus Suları Anlaşması”nın dışına çıkılarak nehirlere yapılacak müdahaleleri “savaş nedeni” sayacağını ilan etmiş, Hindistan ile her türlü ticareti askıya almış ve hava sahasını kapatmıştı.

Devamını Oku

Dünya

İsrail, yangınlar nedeniyle uluslararası yardım talebinde bulundu

Published

on

By

Kudüs ile Tel Aviv arasında yangınlar sebebiyle 5 yerleşim yeri tahliye edilirken, soykırımcı İsrail hükümeti uluslararası yardım çağrısında bulundu. Yangın katil İsrail’in üslerine de ulaştı, çok sayıda asker alevler arasında kaldı.

İsrail itfaiye teşkilatı, Kudüs ile Tel Aviv arasındaki Eştaol Ormanı’nda başlayan ve yayılan yangın nedeniyle Neve Şalom, Bekoa, Taoz, Naşşon ve Mesilat Zion yerleşim birimleri tahliye edildiğini duyurdu.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberinde ise Tel Aviv yönetiminin, yangınlara müdahale için aralarında Yunanistan, Hırvatistan, İtalya, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin olduğu 6 ülkeden uluslararası yardım talebinde bulunduğu ve yangın söndürme uçaklarının gelişi için hazırlık yapıldığı aktarıldı.

İsrail İtfaiyesi, Kudüs ile Tel Aviv arasında ormanlık alanda çıkan yangının tarihin en büyük yangınlarından biri olduğunu açıkladı.

KAN, 12 yangın söndürme uçağı ve 50 kurtarma ve yangın söndürme ekibinin şiddetli rüzgarın etkisiyle yayılan yangını kontrol altına almak için çalıştığını bildirdi.

Kudüs ile Tel Aviv arasındaki şiddetli rüzgarla büyüyen yangınlar nedeniyle iki şehir arasındaki bazı otoyolların ulaşıma kapatıldığı aktarıldı.

Anadolu Ajansına (AA) konuşan İsrail Polisi Sözcüsü Dean Elsdunne, bölgedeki yangının yayıldığını ve ülkenin önemli otoyollarından 1 No’lu otobana yaklaştığını belirtti.

Elsdunne, “Polis ve itfaiye teşkilatı, itfaiye teşkilatının işini yapabilmesi ve yangını kontrol altına alabilmesi için sivilleri bölgeden tahliye etmek amacıyla titizlikle ve hızla çalışıyor.” ifadesini kullandı.

Katil İsrail ordusunun X hesabından yapılan açıklamada, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in İç Cephe Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve ordu birliklerine, yangınla mücadele için polise, itfaiyeye ve kurtarma ekiplerine gerekli her konuda yardımcı olmalarını emrettiği aktarıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam