Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhurbaşkanı Tatar:İki ayrı egemen eşit devlet siyasetinden geri adım atmamız söz konusu değildir

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “İki ayrı egemen eşit devlet siyasetinden geri adım atmamız söz konusu değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Çankırı Karatekin Üniversitesi öğretim üyeleri, akademisyenleri ve öğrencilerle çevrim içi bağlantı yaparak, “Kıbrıs Sorununun Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu söyleşi gerçekleştirdi

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre,  Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Çankırı Karatekin Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Görevlisi Dr. Çağlar Ezikoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen çevrim içi söyleşiye; Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Odabaş, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, söyleşiye katılmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladığı konuşmasında, Kıbrıs adasının ve Doğu Akdeniz’in tarih boyunca önem arz ettiğini dile getirdi.

“KIBRIS CUMHURİYETİ’NDE İKİ AYRI HALK BULUNUYORDU, BİZİM SAVUNDUĞUMUZ SİYASET, KAYNAĞINI BURADAN ALIYOR”
Kıbrıs adasının tarihsel sürecine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Lozan Antlaşması’nda yer alan 16. maddeye atıfta bulunarak 1960 kuruluş antlaşmalarında, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör ülkelerden biri olduğunu hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde iki ayrı halk bulunduğunu belirterek; “Bugün savunduğumuz egemen eşit iki devletin iş birliğini öngören çözüm siyaseti, kaynağını buradan alıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlama hedefine karşı Kıbrıslı Türklerin direndiğini anımsattı.
“Biz, asla Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını istemedik. Hep karşı durduk. Kıbrıs, bir Türk adası ve Osmanlıların yadigârıdır. Bize emanettir. Hiçbir zaman Kıbrıs’ı, Rum-Yunan ikilisine teslim etmeyiz. Kıbrıs, Türk kalacaktır dedik ve çok direndik, çok şehitler verdik” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Tatar, 20 Temmuz 1974’ün, Kıbrıslı Türkler için önemli bir tarih olduğunu vurguladı.

“TÜRKİYE İLE KKTC ARASINDAKİ BAĞLARIN GİDEREK PEKİŞMESİ MEMNUNİYET VERİCİ”

Türkiye ile KKTC arasında sosyal ve kültürel bağların, sosyal medya ve iletişim çağının sağladığı kolaylıklar çerçevesinde gelişerek devam etmesinden ve iki ülke arasında yakınlaşmanın artmasından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar; Doğu Akdeniz’de ve Mavi Vatan’da yaşanan gelişmelere dikkat çekti.
,Cumhurbaşkanı Tatar, cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Türkiye Cumhuriyeti ile iletişim kanallarının açılmasına büyük önem verdiğini ve bağların pekişmesi için çalışmalar yaptığını ifade ederek KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkilerin artmasından duyduğu memnuniyeti yineledi.

“KIBRIS TÜRK EKONOMİSİNİN GELİŞMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN RUM TARAFI HER TÜRLÜ BAĞNAZLIĞI VE İNSANLIK DIŞI MUAMELEYİ BİZE LAYIK GÖRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkına dünyanın uyguladığı doğrudan ticaret ve direkt uçuş gibi tecritlere değinerek; “Tecritlerle Kıbrıs Türk ekonomisinin gelişmesini önlemek için Rum tarafı her türlü bağnazlığı ve insanlık dışı muameleyi bize layık görüyor” dedi. Cumhurbaşkanı Tatar, federal temelde bir antlaşma için yürütülen müzakerelerde Rum tarafının oynadığı oyunun, çoğunluğun azınlığı yöneten bir yapı elde etmek ve Türkiye’nin adadan çekilmesini sağlamak olduğunu vurgulayıp Rum tarafının tek taraflı olarak AB’ye alındığını ve bunun hukuk dışı olduğunu söyledi.

“KIBRIS DAVASI, TÜRKİYE CUMHURIYETİ İLE BİRLİKTE YÜRÜTÜLEN BİR MİLLİ DAVADIR”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum Cumhuriyeti’ne dönüşmüş Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, Kıbrıs Türklerinin yama olması; ödenen bedeller ve yapılan fedakârlıklardan sonra yeniden 1974 öncesine dönülmesi gibi tehlikeler içeren federasyon temelli bir antlaşma yerine “iki ayrı egemen eşit devlet” politikasını ortaya koyduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de tam desteğiyle bu yeni siyaseti uluslararası topluma duyurduklarını söyledi.

“Bu siyasetten geri adım atmamız söz konusu değildir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar; Kıbrıs davasının, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yürütülen milli bir dava olduğunu ifade ederek Türk askerinin adadaki varlığının güvenlik bağlamındaki öneminin altını çizdi.

“BURADA, DÜNYANIN TANIMADIĞI AMA KABUL ETTİĞİ BİR TÜRK CUMHURİYETİ VARDIR”

KKTC’nin varlığını tüm dünyaya kabul ettirmek için mücadele vermek gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, yabancı misyon şefleri ve temsilcilere, Kıbrıs Türk halkına yapılan bütün bu haksızlıkların anlatıldığını, dünyanın da Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğunu gördüğünü ve kabul ettiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Tatar; “Burada, dünyanın tanımadığı ama kabul ettiği bir Türk Cumhuriyeti vardır” dedi.

“BİZ KENDİ VARLIĞIMIZI GÜÇLENDİRDİKÇE TİCARİ, EKONOMİK VE KÜLTÜREL ANLAMDA DÜNYA İLE MÜNASEBETLERİMİZİ GELİŞTİRDİKÇE, GÜN GELİR O TANINMA DA OLUR”
Kıbrıs Türk halkına uygulanan ambargolara rağmen KKTC’de 144 farklı ülkeden öğrenci olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar; “Biz kendi varlığımızı güçlendirdikçe ticari, ekonomik ve kültürel anlamda dünya ile münasebetlerimizi geliştirdikçe, gün gelir o tanınma da olur” dedi.

Yakın coğrafyadan KKTC’ye, hem öğrenci hem yatırımcı olarak hem de yerleşmek amacıyla yoğun ilgi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye üzerinden tüm dünyayla bağlantı kurulabilen doğasıyla yeşiliyle mavisiyle güzel bir ülkede yaşandığınuı, ve ülkenin bu güzelliklerinin korunması için hassasiyet göstermek gerektiğini kaydetti.

“MAVİ VATAN’DA VARLIĞIMIZ VE HAKKIMIZ ARTMIŞTIR”

Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler üzerine sorulan soruya karşılık Cumhurbaşkanı Tatar şunları söyledi:

“Ayrı bir halk olarak kendi kendimizi yönetiyoruz ve kurduğumuz bir devletimiz var. Uluslararası anlamda tanınmasak bile varlığımızı kimse inkâr edemez. KKTC; yapısı, sınırları ve deniz yetki alanlarında Türkiye Cumhuriyeti ile antlaşma yapabilme hakkına sahiptir. Mavi Vatan’da böylelikle varlığımız ve hakkımız artmıştır. Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte bu coğrafyada iş birliği içinde daha fazla hak ve hukuka sahip olduğumuz anlamını taşımaktadır.”

Rum tarafının, ‘Kıbrıslı Türkler azınlıktır’ zihniyeti içerisinde kendilerine göre harita ve ekonomik alan oluşturduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafına asla diz çöküp teslim olunmayacağının  altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Tatar Kıbrıs meselesinin ve tarihinin bilinmesi gerektiğine de  vurgu yaptı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

CNN: “ABD yönetimi, Hamas’ın Gazze’de yardım malzemelerini çaldığına dair kanıt bulamadı”

Published

on

By

ABD’de Donald Trump yönetiminin, yapılan inceleme sonucu, Hamas’ın, Gazze’ye gönderilen insani yardım malzemelerini “yaygın şekilde çaldığına dair” herhangi bir kanıt bulamadığı bildirildi.

CNN’in ABD’li bir kaynağa ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansının (USAID) yürüttüğü incelemeye dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin, Hamas’ın Gazze’de “ABD’nin finanse ettiği insani yardımları yaygın şekilde çaldığına dair” bir kanıt bulamadığı belirtildi.

Haberde, USAID tarafından, Ekim 2023 ile Mayıs 2025 arasında ortak kuruluşların bildirdiği 156 israf, dolandırıcılık ve suistimal iddiasının incelendiği aktarılırken, bu konuda bilgi paylaşan bir kaynağın, “Hamas’ın müdahalesi, hırsızlığı veya yönlendirmesi nedeniyle (insani yardımlarda) sistemik kayıp yaşandığına dair bir kanıt yok.” ifadesine yer verildi.

Söz konusu durumun Hamas’a yönelik iddialarla “çeliştiği” belirtilen haberde, (ABD) Dışişleri Bakanlığının bu iddiaları, İsrail-ABD güdümlü “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nı (GHF) “desteklemeyi meşrulaştırmak” için kullandığı ifade edildi.

Haberde ayrıca, GHF için “tartışmalı bir özel kuruluş” değerlendirmesinde bulunuldu.

Trump yönetimindeki hükümet yetkilileri, Hamas’ın yaygın şekilde, Gazze’ye ulaştırılan insani yardımları alıkoyduğunu defalarca iddia etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tommy Pigott, dün yaptığı açıklamada, “Hamas tarafından yağmalanmadan Gazze’ye mümkün olduğunca fazla yardım ulaştırılmasını istiyoruz ve Gazze İnsani Yardım Vakfı adlı bu mekanizma bunu başarmanın bir yolu oldu.” demişti.

Gazze’de, 27 Mayıs’tan bu yana GHF tarafından insani yardım adı altında kurulan dağıtım bölgelerinde Filistinlilerin hedef alındığı sistematik saldırılar sonucu ölenlerin sayısı 1083’e, yaralıların sayısı 7 bin 275’e çıkmıştı.

Devamını Oku

Dünya

İran ile Avrupa, İstanbul’daki müzakere sonrası görüşmelerin sürdürülmesi konusunda anlaştı

Published

on

By

İran ile 2015’teki nükleer anlaşmanın tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya arasında İstanbul’da yapılan görüşme sona ererken tarafların meselenin çözümü için yeniden bir araya gelinmesi konusunda mutabakata vardığı bildirildi.

İran ile E3 olarak adlandırılan nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları arasında İstanbul’daki nükleer görüşmede İran’ı temsil eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, görüşmenin sonucuna ilişkin X hesabından açıklama yaptı.

İstanbul’da Avrupalı temsilcilerle ciddi, açık ve detaylı görüşme gerçekleştirdiklerini aktaran Garibabadi, “Yaptırımların kaldırılması ve nükleer meseleyle ilgili son gelişmeler ele alındı ve incelendi.” ifadelerini kullandı.

Garibabadi, bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’in İran’a saldırılarında Tel Aviv’i destekleyen tutumlarını da görüşmede gündeme getirdiklerini ve bu tutumu eleştirdiklerini belirtti.

Garibabadi, şunları kaydetti:

“Sözde snapback mekanizması dahil olmak üzere ilkesel duruşlarımızı açıkladık. Her iki taraf da toplantıya belirli fikirlerle geldi ve bu fikirlerin çeşitli yönleri incelendi. Bu konudaki istişarelerin devam etmesi konusunda mutabakata varıldı.”

İran nükleer dosyasına dair belirsizliklerin ve gerilimlerin giderek tırmandığı bir dönemde İran ile 2015’teki nükleer anlaşmanın tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya arasında İstanbul’da nükleer konuda görüşme yapılmıştı.

– İsrail’in saldırıları sonrası müzakere süreci kesilmişti

İran ile ABD müzakere süreci devam ederken İsrail, 13 Haziran’da İran’a saldırı başlatmış ve hem ABD hem de Avrupa ile müzakere süreci kesilmişti.

İran, 2015’te imzalanan nükleer anlaşmayla kaldırılan Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının geri getirilmesini sağlayabilecek “tetik mekanizması (snapback)” adı verilen maddenin, Avrupa ülkeleri tarafından işletilmesinden endişe ediyor. Söz konusu mekanizmanın süresi 18 Ekim’de sona eriyor. İran’ın nükleer programıyla ilgili çözüm üretilemezse Avrupa ülkelerinin bu tarihten önce mekanizmayı işletebileceği öngörülüyor.

– 2015’teki nükleer anlaşma ve “tetik mekanizması”

İran ile BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi ve Almanya arasında 14 Temmuz 2015’te yaptırımların kaldırılması karşılığında İran’ın nükleer faaliyetlerinin sınırlandırıldığı bir anlaşma imzalanmıştı. ABD, 2018’de anlaşmadan tek taraflı çekilmiş ve İran’a yaptırımları geri getirmişti. İran, Avrupa ülkelerinden ABD’nin yaptırımlarını telafi edecek önlemler almasını istemiş ancak Avrupalılar, ABD’nin eylemine karşı çıksa da bu konuda adım atamamıştı.

İran, bunun üzerine bir yıl sonra anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurmaya başlamış ve daha sonraki süreçte yüksek düzeyli uranyum zenginleştirme faaliyetlerine yönelmişti.

İngiltere, Fransa ve Almanya ise ABD’nin tek taraflı çekilmesinden sonra uygulanmayan nükleer anlaşmada yer verilen ve “snapback” olarak adlandırılan, İran’a anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle BM yaptırımlarını yeniden getirme imkanına sahip maddeyi işletme tehdidinde bulunuyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ise Avrupalı tarafların, “anlaşmanın temellerini ihlal ettikleri” ve “anlaşmadaki katılımcı rollerini kaybettikleri” için mekanizmayı harekete geçirebilecek hukuki dayanağa sahip olmadığını ifade etmişti.

Taraflar, daha sonra İstanbul’da 25 Temmuz’da nükleer konuyu görüşmek üzere bir araya geleceklerini bildirmişti.

Devamını Oku

Dünya

Limasol yangını… Logginos: “Bugün durum çok daha iyi”

Published

on

By

Limasol bölgesine bağlı köylerde çıkan yangının büyük ölçüde kontrol altına alındığı, sınırlandırıldığı belirtildi.

“Sigmalive” haber sitesine göre İtfaiye Birimi İtfaiye Şefi Nikos Logginos yaptığı açıklamada dün akşam yangına ilişkin bazı canlanmaların yaşandığını ancak bugün, durumun çok daha iyi olduğunu ifade etti.

Yangının, bugün tamamen kontrol altına alınması konusunda iyimser olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Logginos, yangının sınırlandırıldığını, alanın ne olduğunu bildiklerini bununla birlikte teyakkuzda olmaları ayrıca ileriki günlerde de dinamiklerin bölgede olması gerektiğine dikkati çekti.

Yunanistan’dan gelen 26 “orman komandosu” ile ilgili soru üzerine Logginos, Yunanistan’dan gelen ekibin, yangınların canlanması olaylarına yardımcı olacaklarını, bu kişilerin özel eğitimli olduğunu söyledi.

-Yanan alan

“Sigmalive” bir başka haberinde ise ilgili bir merkezin uydu verilerini baz alarak yaptığı ilk analize göre, Limasol yangının geride yaklaşık 125 kilometre karelik yanmış alan bıraktığını belirtti.

-Köyler elektriksiz

“Sigmalive” haber sitesi aynı haberi içerisinde Rum Elektrik Kurumu’nun (AİK) dağlık yangın bölgelerindeki 7 köye elektrik sağlama çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

AİK Basın Sözcüsü Dimitris Nathanail, yangında zarar gören 58 elektrik direğinin tamir edildiğini bununla birlikte tam olarak hasarın tespiti için de sayımın devam ettiğini ifade etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam