Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinin Lideri Dr. Küçük’ün vefatının 38. yılı

Published

on

 

15 Ocak 1984’te hayatını kaybeden Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük, vefatının 38. yılında anılıyor.
Hayatını Kıbrıs meselesi ve Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine adayan Küçük, bu uğurda büyük fedakarlıklarda bulundu.
Küçük, 14 Mart 1906’da Lefkoşa’da dünyaya geldi, ilkokula Lefkoşa Sarayönü Mektebinde 1912’de başladı.

İstanbul Tıp Fakültesinde 1926’da üniversite eğitimine başlayan Küçük, 1934’te İsviçre’deki Lozan Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitim hayatını tamamladı.
Küçük, 1937’de Kıbrıs’a hekim olarak dönerken İsviçre’deyken tedarik ettiği tıbbi malzemelerle hastaları muayeneye başladı ve her cuma ihtiyaç sahipleri kişileri ücretsiz tedavi etti.
Halkçı kişiliğiyle ön plana çıkan Küçük, ilaç almaya gücü yetmeyen hastalarına laboratuvarında ilaçlar hazırladı, diğer ilaçların ücretini kendi ödedi.
Dr. Küçük, Kıbrıs Türk halkının sorunlarına karşı her zaman ilgi gösterdi ve işi dışındaki tüm vaktini Kıbrıs Türk halkının daha iyi şartlarda ve bağımsız yaşaması için mücadeleye harcadı.
Süheyla Küçük ile 1946’da evlenen Küçük, bir kız ve bir erkek olmak üzere 2 çocuk sahibi oldu.

SİYASİ MÜCADELESİ

Dr. Fazıl Küçük’ün, Ada’ya dönüşü her ne kadar 1937’de olsa da aktif siyasi hayata atılmasının temeli 1930’lara dayanıyor.
Küçük, siyasi yaşamına 1930’ların başlarında üniversite öğrencisiyken Türk Maarifinin İngiliz müdürler tarafından yönetilmesinde ısrar edenlere karşı mücadele ederek başladı.
Kıbrıs’ta Türklerin sesini duyurabileceği bir gazete ihtiyacını hisseden Küçük, İngiliz Sömürge İdaresinden aldığı yayın izniyle 14 Mart 1942’de Halkın Sesi gazetesini çıkarmaya başladı.

Küçük, gazetedeki yazılarında öncelikli olarak toplumsal konulara ağırlık verirken, Evkaf İdaresi ile Türk okullarının yönetiminin Kıbrıslı Türklere devredilmesi için mücadele verdi.
21 Mart 1943’te Lefkoşa Belediye Meclis üyesi olarak seçilen ve 6 yıl boyunca bu görevi yürüten Küçük, aynı yıl oluşturulan Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumunun kurucuları arasında yer aldı.
Küçük, 23 Nisan 1944’te Kıbrıs Milli Türk Halk Partisini (KMTHK) kurdu ve parti başkanlığını üstlendi. Küçük’ün parti programındaki ana hedeflerden biri de Ada’nın Yunanistan’a ilhakını (ENOSİS) önlemekti.

1954 sonrası Kıbrıs uluslararası arenada ilgi çeken bir konu haline gelirken Dr. Küçük, İngilizler ve Rumların ENOSİS taleplerine karşı mücadelesini hızlandırdı. 15 Ağustos 1955’te, partisinin ismi kongre kararı ile “Kıbrıs Türk’tür Partisi” şeklinde değiştirilmişti.

Dr. Fazıl Küçük, 1 Nisan 1955’te, Kıbrıs’taki Türk halkını yok edip Ada’yı Yunanistan’a bağlamak amacıyla kurulan terör örgütü EOKA’nın Kıbrıs’ta eylemlerini başlatmasının ardından ilk önce Kıbrıs Türk Mukavemet Birliğini, daha sonra da Eylül 1955’te “Volkan” adlı gizli örgütü kurdu.

Küçük, Kıbrıslı Türkleri, işçi birlikleri, çiftçiler birliği, esnaf odaları, kooperatifler, gençlik teşkilatları kurmaları konusunda örgütledi, 1958’de kurulan Türk Mukavemet Teşkilatında (TMT) “Ağrı” kod adıyla en üst rütbede görev aldı.

Mücadelenin en zor günleri olan 1958’de Türkiye’ye giden Küçük, Kıbrıs ile ilgili Türkiye’nin her tarafında düzenlenen büyük mitinglerde Kıbrıs Türklerinin davasını müdafaa eden konuşmalar yaptı ve mücadelenin Türkiye’de benimsenmesinde etkili oldu.

Küçük, 11 Şubat 1959’da İsviçre’nin Zürih kentinde Türk ve Yunan dışişleri bakanları arasında varılan anlaşma üzerine, Londra’da 17 Şubat 1959’da yapılan konferansta Kıbrıs Türk halkını temsil etti ve 19 Şubat 1959’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarını imzaladı.

16 Ağustos 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığına Kıbrıs Rum halkı adına Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu III. Makarios, Cumhurbaşkanı Yardımcılığına da Kıbrıs Türk halkı adına Küçük getirildi.

Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere karşı saldırılarının başlaması üzerine 21 Aralık 1963’te on binlerce Türk, göçmen durumuna düştü ve yüzlerce Türk de çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek demeden hunharca katledildi.

Küçük, 1963’teki toplumlar arası çatışmalardan sonra oluşturulan Genel Komitenin başkanı oldu ve 28 Aralık 1967’de kurulan “Geçici Kıbrıs Türk Yönetiminin” Başkanlığına getirildi.

Fazıl Küçük, o dönem belirli bölgelerde sıkışan Kıbrıs Türk halkının ana vatana bağlılığını vurgulayarak halkının milli mücadeleye direncinin kuvvetlenmesi için çabaladı.
Küçük, 18 Şubat 1973’te Cumhurbaşkanı yardımcılığından ayrılarak yerini Rauf R. Denktaş’a bıraktı. Ancak gazetesindeki mücadeleyi sürdürerek Halkın Sesi’ni Kıbrıs Türkü’nün davasına bayrak yapmaya devam etti. Siyaset hayatını sürdürdü. Halkın haklı taleplerini savunmaktan geri kalmadı. Dr. Küçük, 1980’li yılların başında yakalandığı hastalık günlerinde de yazılarını aralıklarla sürdürdü.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 1983’te kurulmasını büyük sevinçle karşılayan Küçük, ölümünden önce verdiği son demeçte de hastalığının geçtiğini, KKTC’nin kurulmasını görmesiyle hayata yeniden kavuştuğunu söyledi.

Küçük, 15 Ocak 1984’te 78 yaşında Londra’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Küçük’ün naaşı, 23 Ocak 1984’te Lefkoşa Anıttepe’de defnedildi.
Küçük’ün eşi Süheyla Küçük ise 8 Haziran 2020’de yaşamını yitirdi.
Lefkoşa Anıttepe’deki kabri başında, yarın Dr. Fazıl Küçük’ü anma töreni düzenlenecek.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Baf’ta 15 yaşındaki erkek çocuk ölü bulundu

Published

on

By

Baf’ta bugün 15 yaşındaki bir erkek çocuğu ölü bulundu. 

Ceset, Baf’a bağlı Holetria köyünde mezarlık ile köy merkezi arasındaki bölgede tespit edildi.

Cesedin yakınında bir motosikletle, terk edilmiş van araç saptandı.

Rum basınında yer alan haberlere göre, olay yerinde iki aracın bulunması, bir trafik kazası olasılığını güçlendiriyor. Polis, suç ihtimali de dahil tüm olasılıkları araştırıyor 

Ölen çocuğun yerel bir sakin olduğu tespit edildi. 

Devamını Oku

Dünya

DAÜ-SEN Başkanı’ndan Başbakan Üstel’e mektup…

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Ercan Hoşkara, Başbakan Ünal Üstel’e hitaben mektup yayınlayarak 4 Nisan 2024’te hükümet, DAÜ yönetimi ve sendikalar arasında imzalanan 4 yıllık protokolün eksiksiz uygulanması için sürece müdahale etmesini istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin protokole uymadığını farklı ortamlarda dile getirdiğini belirten Hoşkara “DAÜ-SEN olarak Sayın Eğitim Bakanını haklı bulmakla beraber protokolün yürütülmesinden sorumlu olan İstişare ve Eşgüdüm Komisyonunun Başkanı olan Eğitim Bakanının da bu tablodan sorumlu olduğunu belirtmek gerekiyor. Hükümetinizin, DAÜ yönetimindeki en üst karar organı olan Vakıf Yöneticiler Kurulu’nu göreve getiren noktada olduğunu da hatırlatmak isteriz. Hükümetinizin ve Eğitim Bakanının, ayrıca yüksek öğretim alanında uygulanması gereken Stratejik Planı uygulamadığını da gözlemlemekteyiz” dedi.

DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara, protokol gereği İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu Başkanı Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun 28 Mayıs’ta toplantı düzenlediğini belirtti. Hoşkara, sendikanın toplantıda mevzuata açıkça aykırı karar ve uygulamaları, yasalara ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği önerilerini, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarını ve protokolün yürütülmesiyle ilgili diğer konuları gündeme getirdiğini söyledi.

-“Üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilerin burs oranlarının yüzde 70-80’e çıkarılması üniversitenin intiharı olacak”

Hoşkara, daha önce üniversite kamuoyunda ve yetkili kurullarda paylaştıkları görüşleri toplantıda da dile getirdiklerini ifade ederek, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarının yüzde 70-80 aralığına çıkarılmasının üniversitenin mali açıdan intiharı olacağını vurguladıklarını kaydetti. Hoşkara, DAÜ Rektörlüğü ve Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun aldığı bu kararla KKTC vatandaşlarının tarihte ilk kez yabancı öğrencilerden daha fazla harç ödemek durumunda kalacağını belirttiklerini aktardı. Ayrıca mevzuata açıkça aykırı kararlar ile tüzük değişikliklerinin DAÜ’de kaosa yol açacağı uyarısında bulunduklarını ifade etti.

Hoşkara, İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu toplantısının ardından 29 Mayıs’ta Başbakanlık’ta Eğitim Bakanı ve Başbakanlık Müsteşarı’nın da katıldığı görüşmede, sorunları Başbakan Ünal Üstel ile paylaştıklarını ve diyalogla, uzlaşı içinde mevzuata uygun çözümler bulma konusunda anlaştıklarını söyledi. Ancak aradan bir buçuk ay geçmesine rağmen yaptıkları tüm makul önerilerin sonuç vermediğini belirten Hoşkara, Başbakan başkanlığında yapılması beklenen toplantının da gerçekleşmediğini kaydetti.

DAÜ’de protokol gereği giderlerin azaltılmasına yönelik tedbirlerin yüzde 90’ının hayata geçirildiğini ifade eden Hoşkara, geriye kalan yüzde 10’luk kısmın ise DAÜ yönetiminden kaynaklanan nedenlerle tamamlanamadığını dile getirdi. Hoşkara, çalışanların maaşlarından fedakarlık yaptığını, yeni istihdam yapılmadığını, iş yükünün arttığını ve devlet mali katkısının yükseldiğini belirterek, tüm bu fedakarlıklara rağmen öğrenci gelirlerinin oransal azalışının devam etmesi riski bulunduğunu söyledi. Hoşkara, ayrıca mevzuat ihlallerinin kurumda kaos yarattığını ifade etti.

-“Tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrenciler yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldi”

Hoşkara, tüm itirazlara rağmen Eğitim ve Maliye Bakanlarının desteği ile DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayıyla DAÜ Rektörlüğü’nün, üçüncü ülkelerden gelen öğrencilere uygulanan yüzde 50 burs oranını yeni yabancı öğrenciler için yüzde 80’e çıkardığını kaydetti. Bu uygulama sonucunda eski kayıtlı yabancı öğrencilerin yeni kayıtlılardan daha fazla harç öder duruma geldiğini belirten Hoşkara, tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrencilerin yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldiğini söyledi. Çift uyruklu öğrencilerin KKTC vatandaşı olarak değil, yabancı öğrenci statüsünde kayıt yaptırmayı tercih etmeye başladığını aktaran Hoşkara, DAÜ yönetiminin ucuz harçlarla yabancı öğrenci getirme kervanına katıldığını ifade etti.

-“Karar devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar”

Hoşkara, bu kararın devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar olduğunu belirterek, yıllardır dengesi oturmuş harç politikasının tamamen bozulduğunu söyledi. KKTC vatandaşlarının eskiden en az harcı verirken şimdi en çok harç ödeyen kesim haline geldiğini kaydeden Hoşkara, yeni kayıtlı yabancı öğrencilerin de eski kayıtlılardan daha az harç öder hale geldiğini, bunun öğrenciler arasında huzursuzluk yarattığını vurguladı.

Hoşkara, bir taraftan yeni harç politikasıyla öğrencilerin huzursuz edildiğini, diğer taraftan mevzuata aykırı kararlar ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği girişimleriyle çalışanların da huzursuz edildiğini belirtti. Üniversitenin gereksiz hukuki tartışmalar ve mahkeme süreçlerine sürüklendiğini söyleyen Hoşkara, sendikanın sorunları çözmek için yaptığı tüm önerilerin sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Hoşkara, DAÜ’de protokolle sağlanmaya çalışılan istikrar ve sürdürülebilirlik ortamının, yanlış ve hatalı yönetim kararları nedeniyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde bozulduğunu söyledi. Üniversitede yeni bir kaosa neden olacak yönetimsel kararların alındığı bir sürecin yaşandığını ifade eden Hoşkara, bu mektubun daha önce Başbakan’a ilettikleri uyarıları kamuoyu huzurunda tekrarlamak amacıyla yazıldığını belirtti.

Hoşkara, daha fazla geç olmadan sürece müdahale edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi takdirde DAÜ için yapılan tüm fedakarlıkların sonuç vermeyeceğinden endişe ettiklerini kaydetti.

Devamını Oku

Dünya

Srebrenitsa Soykırımı’nın 7 kurbanı bugün toprağa verilecek

Published

on

By

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te Sırplar tarafından yapılan soykırımda öldürülen ve kimlikleri tespit edilen soykırım kurbanlarından 7’si daha bugün düzenlenecek cenaze töreninin ardından toprağa verilecek.

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 7 kurban için cenaze namazı kılınacak.

Cenaze namazı öncesinde Srebrenitsa Anıt Merkezi’nde soykırımın 30. yılı dolayısıyla anma programı düzenlenecek.

Anma törenine katılacak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Srebrenitsa Anıt Merkezinin ortaklaşa gerçekleştirdiği proje kapsamında hayata geçirilen Srebrenitsa Soykırım Kurbanlarını Anma Müzesi açılışını da yapacak.

– Anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek

Srebrenitsa Soykırımı’nın 30’uncu yılında, kimlik tespiti yapılan ve ailesinin onay verdiği 7 soykırım kurbanı daha Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.

Potoçari Anıt Mezarlığı’nda 11 Temmuz’daki anma törenlerinde defnedilecek 7 kurbandan en gençleri, öldürüldüklerinde 19 yaşında olan Senajid Avdic ve Hariz Mujic. Bu yıl defnedilecek tek kadın ve en yaşlı kurban olan Fata Bektic ise öldürüldüğünde 67 yaşındaydı.

Bu yıl toprağa verilecek 7 kişinin isimleri şöyle sıralandı:

“Senajid Avdic, Hariz Mujic, Fata Bektic, Hasib Omerovic, Sejdalija Alic, Rifet Gabeljic, Amir Mujcic.”

Bu yılki törenin ardından anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek.

– Srebrenitsa’da ne oldu?

Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık alanlar, fabrikalar ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar toplu mezarlara gömüldü.

Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam