Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Kıbrıs Türklerinin Devletleşme Deneyimini Yaşadığı İlk Yapı: Kıbrıs Türk Federe Devleti

Published

on

Kıbrıs Türk halkının ilk kez devlet yapısı deneyimi elde etme imkanı bulduğu Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD), 13 Şubat 1975’te ilan edildi.

Kıbrıs Türkleri, KTFD sürecinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilan edildiği 1983 öncesine kadar “devletleşme tecrübesi” anlamında birçok deneyim yaşadı.

Anayasa yapma ve çok partili sisteme geçme gibi tecrübeleri ilk kez KTFD ile tecrübe eden Kıbrıs Türkleri, karşı karşıya kaldıkları sorunları demokratik yollarla çözmeye çalıştı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin 20 Temmuz 1974’de, Ada’da barış ve huzuru sağlamak amacıyla Kıbrıs Barış Harekatı’nı düzenlerken, Kıbrıs Türkleri, bunun hemen ardından 1 Ekim 1974’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni kurdu.

14-16 Ağustos 1974’te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı’nın ikinci safhasının ardından 25-26 Ağustos’ta BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim, Ada’ya gelerek Kıbrıs Türkleri ve Rumlar arasındaki görüşmelerin başlatılması talebinde bulunmuştu.

Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi, bu gelişmeler üzerine çok partili parlamenter sisteme geçip eşitlik temelinde bir federasyon kurmak ve gerekli federe birimlerin Türk kanadını oluşturmak için oy birliğiyle KTFD’nin kurulduğunu ilan etti.

KTFD ANAYASASI, HALK OYLAMASINA SUNULDU

KTFD’nin kuruluş bildirisi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi’nde Yönetim Başkanı ve KTFD’nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından okundu. KTFD Anayasası, 8 Haziran 1975’te halk oylamasına sunuldu ve kabul edildi.

KTFD’nin 1975’te kurulmasıyla KKTC’nin ilanına kadar geçen dönem, Kıbrıs Türkleri için devletin kökleşmesi, sorunlarının çözülmesi ve demokratik yaşamın tesisi açısından önemli bir mücadele dönemi oldu.

KTFD’de ilk genel seçim 1976’da, ikincisi ise 1981’de yapıldı. Bu süreçte, iki de yerel seçim yapılırken devletin karşılaştığı sorunlar, demokratik parlamenter sistem içinde çözülmeye çalışıldı.

İLK DEVLET BAŞKANI DENKTAŞ OLDU

KTFD’nin ilanının ardından devlet ve meclis başkanlığı görevlerini yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976’da yapılan ilk genel seçimlerde Devlet Başkanlığı’na seçildi. KTFD’nin ilk başbakanı ise 1976’da Nejat Konuk oldu.

Bu süreçte KTFD, Kıbrıs meselesine çözüm için görüşmelere açık olurken, 1977’de Başpiskopos Makarios ile Denktaş arasında bir zirve yapıldı. Bunu 1979’daki Rum lider Spiros Kiprianu ile Denktaş arasındaki zirve takip etti.

KTFD Meclisi, 15 Kasım 1983’te oy birliğiyle aldığı bir kararla KKTC’nin kurulduğunu ilan etti ve böylece KTFD son buldu.

Öte yandan, Rumların 1960 Ortaklık Cumhuriyeti’ni silah zoruyla gasbederek Türkleri tüm devlet organlarından silah zoruyla dışarı atmasının ardından Kıbrıs Türkleri, sırasıyla, 1963’te Kıbrıs Türk Genel Komitesini, 1967’de Kıbrıs Geçici Türk Yönetimini (1971’de “geçici” sıfatı kaldırıldı) de kurmuştu.

KKTC, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ SAVUNUYOR

Kıbrıs meselesine çözüm bulma amaçlı müzakereler KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile dönemin Rum lideri Glafkos Klerides arasında Haziran 1968’de Beyrut’ta yapılan görüşmelerle başladı.

Daha sonra dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 2002’de “Annan Planı” olarak da bilinen “Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temeli” belgesini ortaya koydu.

Denktaş ve o zamanki Rum lider Tasos Papadopulos, “Annan Planı” çerçevesinde çeşitli görüşmeler yaptı ve plan 24 Nisan 2004’te iki tarafta referanduma sunuldu.

Rum halkının yüzde 75,83’ü planı reddederken Kıbrıs Türk tarafı yüzde 64,91 çoğunlukla plana “evet” dedi.

Buna karşın referandumun hemen sonrasında 1 Mayıs 2004’te Rum yönetimi, Ada’daki diğer ortak yok sayılarak “Kıbrıs Cumhuriyeti” adı altında AB’ye tam üye yapıldı.

İsviçre’nin Crans Montana kentinde 28 Haziran 2017’de tekrar başlayan ve yaklaşık 10 gün yoğun şekilde devam eden müzakereler garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla yapıldı.

Son olarak 27-29 Nisan’da Cenevre’de BM öncülüğünde, garantör ülkelerin de katılımıyla gayriresmi Kıbrıs konferansı gerçekleştirildi.

Konferansta, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de “yeni fikirlerle gelin” çağrısına da uyarak Kıbrıs’ta kalıcı barış için 6 maddelik bir öneri sundu.

Önerinin ilk maddesinde, Kıbrıslı Türkler ve Rumların eşit uluslararası statüsünün ve egemen eşitliğinin güvence altına alındığı bir kararın BM Güvenlik Konseyinde kabul edilmesi için Genel Sekretere inisiyatif alma çağrısı yer aldı.

Türk tarafı yarım asrı aşkın süredir müzakere edilen ve sonuç alınamayan federasyon modelinin aksine yeni çözüm önerisini kayıtlara geçirirken Rum tarafının konferansa hazırlıksız geldiği ve uzlaşmaz tavrında ısrarcı olduğu görüldü. Böylece gayriresmi Kıbrıs konferansı, taraflar arasında ortak zemin olmaması sebebiyle sonuçsuz kaldı.

Tarihsel süreçte, Rum tarafı her defasında çeşitli sebeplerle içinde BM önerilerinin de bulunduğu çözüme yönelik adımları reddetti ya da kabul edilmesi mümkün olmayan ön şartlar ortaya koydu.

Böylelikle, Kıbrıs’ta 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakere sürecinde, Türk tarafının yapıcı rolüne rağmen, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle bir sonuca varılamadı.

KKTC’de Ekim 2020’de cumhurbaşkanı seçilen Tatar, Türkiye’nin desteklediği egemen eşitliğe dayalı, yan yana ve iş birliği içerisinde yaşayan “iki devletli çözüm” modelini savunuyor.

Tatar, katıldığı tüm uluslararası görüşmelerde muhataplarına iki devletli çözümü gerekçeleriyle anlatıyor.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam