Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Türkiye ile Bağların Kopmasına Asla İzin Vermeyeceğiz”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ülkesinin Türkiye ile bağlarının kopartılmasına asla müsaade etmeyeceklerini vurguladı.

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen ve AA’nın “Global İletişim Ortağı” olduğu Antalya Diplomasi Forumu (ADF) için kente gelen Tatar, Antalya Gazeteciler Cemiyetini (AGC) ziyaret etti.

AGC Başkanı Mevlüt Yeni tarafından karşılanan Tatar, cemiyet müzesini gezdi. Ardından kendisi için Babalar Günü dolayısıyla hazırlanan pastayı kesen Tatar’a üzerinde “Ana Vatan Yavru Vatan el ele” yazılı kılıç hediye edildi.

Burada gazetecilere açıklama yapan Tatar, kariyerine basın sektöründe başladığını söyledi.

Tatar, gönül birliği olduğu gazetecileri ziyaret etmekten dolayı mutlu olduğunu dile getirdi.

Ekonomik kalkınma hareketini salgına karşın hızlandırmaya çalıştıklarını belirten Tatar, geleceğe umutla bakabilecek bir pozisyonda siyasetlerini sürdürdüklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı olduktan sonra Türkiye Cumhuriyeti ile kardeşlik duygularının, gönül bağlarının pekiştirildiğini anlatan Tatar, Doğu Akdeniz’de, mavi vatanda, hava sahasında hem Türkiye’nin hem de KKTC’nin güvenliği için iş birliğinin daha iyi bir şekilde sürdürülmesi inancında olduğunu vurguladı.

Kıbrıs’ta iki ayrı egemen bağımsız devletin yan yana, iş birliğiyle bir anlaşmanın olabileceği bir siyaset yürüttüğünü belirten Tatar, “Bu yeni bir vizyon, yeni bir siyasettir. ADF’de birçok ülkenin devlet başkanlarıyla, bakanlarıyla bunu paylaştık. Gereklerini izah ettik.” dedi.

Antalya ve Kıbrıs’ın birbiriyle yakın bağlarının olduğunu kaydeden Tatar, Anamur’dan KKTC’ye suyu götürdüklerini ve aradaki Doğu Akdeniz’i “Türk gölü” gibi gördüklerini ifade etti.

Türkiye ile KKTC’nin eskiye göre çok daha yakın olduğunu anlatan Tatar, “Türkiye ile bağlarının kopartılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Siyasetimizi ona göre şekillendirmek durumundayız.” diye konuştu.

Antalya’daki çok sayıda turizmcinin KKTC’de de yatırım yaptığını belirten Tatar, “KKTC’nin turizm potansiyeli giderek artmakta. Pandemiden sonra büyük bir yükselişe geçeceğiz. Antalya dünyanın en büyük turizm potansiyeli olan şehirlerle rekabet ediyor. Hatta onları da geçecektir. Dağlarla denizin yeşile mavinin buluştuğu sıcakkanlı Akdeniz insanları ile Antalya turizme çok farklı özellikler katıyor.” ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “KKTC halkının iradesi yok sayılırcasına seçimlere müdahale edildi” şeklinde açıklaması bulunduğunu belirtmesi üzerine Tatar, şunları kaydetti:

“Seçimi kaybetmenin belli ki etkisi altında. Hazmedememiş. Seçimler gayet demokratik ve YSK tarafından onaylanmıştır. Her seçim döneminde olduğu gibi birtakım spekülasyonlar yapılmıştır. Biz bir zihniyeti temsil ediyoruz. KKTC’nin bekası için. Bana saldırmalarının sebebi Türkiye Cumhuriyeti ile aynı politikayı paylaşmamdır. İki devleti dünya siyasetine getirdik. Hazmedemedikleri eski siyasetin terk ediliyor oluşudur. Federal temelli anlaşma Rumlarla ortaklık demektir. Tek egemenlik Kıbrıs Türk halkı için tehlike arz ediyor. Oynanan oyun Kıbrıs’tan Türkiye’yi çıkartmaktır. Kıbrıs Türklerinin kendi bekası da önemlidir. Benim siyasetim yüzde 100 Türkiye ile örtüşmektedir. Bu doğrudur ve bununla gurur duyuyorum. Bunlar yersiz iddialardır. Ben Kıbrıs Türk halkının menfaatlerini korurken tabii ki de Türkiye’nin güvenliği ve bekası için bu mücadeleyi yürütmekten dolayı son derece gururluyum. Sürekli olarak Akıncı ve yandaşları yalanlarla üzerime gelmektedir.”

AGC Başkanı Mevlüt Yeni de Antalyalı gazeteciler olarak KKTC’yi çok önemsediklerini söyledi. Yeni, Antalya ve Ada’nın birbirinden ayrılmaz özellikleri ve bağları olduğunu dile getirdi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cenevre’deki Kıbrıs konulu toplantıda federal modelin gündeme alınmaması yeni bir noktanın habercisi

Published

on

By

Cenevre’de martta düzenlenen Kıbrıs konulu toplantıda, ilk defa federal modelin gündeme alınmaması, 60 yıllık Kıbrıs meselesinde yeni bir noktaya gelindiğini ortaya koydu.

TC Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Cenevre’de 27-29 Nisan 2021’de düzenlenen gayriresmi 5+BM toplantısında, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar başkanlığındaki Kıbrıs Türk tarafı, iki toplumlu ve iki kesimli federasyon modelinden desteğini çektiğini açıkladı ve Kıbrıs meselesinin çözümüne dair yeni vizyonunu (iki devletli çözüm vizyonu) ortaya koydu.

Türkiye tarafından da tam destek verilen söz konusu vizyon çerçevesinde, yarım asırdır denenen federasyon temelli müzakere süreçlerinin bugüne kadar Ada’ya çözüm getiremediğine ve Ada’da halihazırda iki ayrı devlet ve iki ayrı toplum bulunduğu gerçeğine işaret ediliyor.

Kıbrıs meselesine Ada’nın gerçeklerine uygun, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulabilmenin yolunu açacak resmi müzakerelerin başlatılabilmesi için öncelikle Kıbrıs Türklerinin özden gelen haklarının (egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü) uluslararası toplum tarafından tescil edilmesi gerektiği vurgulandı.

Ocak 2024’te Kolombiya eski Dışişleri Bakanı Maria Angela Holguin Cuellar’ın BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusundaki Şahsi Temsilcisi olarak atanmasına, Holguin’in görev tanımının Ada’daki iki taraf arasında yeni resmi çözüm müzakerelerinin başlatılmasına ilişkin ortak zemin bulunup bulunmadığının araştırılmasıyla kısıtlı tutulması ve görev süresinin 6 ayı aşmaması şartıyla Kıbrıs Türk tarafıyla istişare edilerek onay verildi.

Bu süre zarfında Ada’da temaslarda bulunan Holguin, görev süresi sonunda (Temmuz 2024) BM Genel Sekreteri’ne bir rapor sundu, ancak raporun içeriği kamuoyuyla veya taraflarla paylaşılmadı.

15 Ekim 2024 tarihinde New York’ta gerçekleştirilen gayriresmi üçlü akşam yemeğinde kararlaştırıldığı üzere BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde Ada’daki iki tarafın liderlerinin, Dışişleri Bakanlarının ve İngiltere Devlet Bakanı’nın katıldığı genişletilmiş formatlı gayriresmi toplantı, 17-18 Mart tarihlerinde Cenevre’de gerçekleştirilirken, söz konusu toplantıda, ilk defa federal model gündeme alınmadı; telaffuz dahi edilmedi.

Bu itibarla, Cenevre’deki toplantı 60 yıllık Kıbrıs meselesinde yeni bir noktaya gelindiğini de ortaya koyarken, toplantıda, Kıbrıs Türklerinin tezleri doğrultusunda ve Ada’daki taraflar arasında Kıbrıs meselesinin nihai çözümü bağlamında ortak zeminin bulunmadığı mevcut ortamda, BM Genel Sekreteri’nin de isteği üzerine, Ada’daki iki halka da yarar sağlayabilecek işbirliği alanlarının keşfine odaklanıldı.

Taraflar arasında Ada’da iki halkın günlük yaşam kalitesini artıracak bir dizi işbirliği alanı üzerinde durulurken, bu çerçevede liderler, yeni geçiş noktalarının açılması, Ada’nın mayınlardan arındırılması, çevre ve iklim değişikliği, Ara Bölge’de güneş enerjisinden elektrik üretimi, mezarlıkların restorasyonu ve gençlik konusunda bir teknik komitenin kurulması konularında ilerleme sağlanması üzerinde mutabık kaldı.

– Türkiye’nin tavizsiz Kıbrıs politikası

Bu alanlara ilaveten önümüzdeki döneme ilişkin bir takvim üzerinde de anlaşmaya varıldı ve bu çerçevede temmuz sonunda benzer bir formatta, ikinci bir gayriresmi toplantının düzenlenmesi kararlaştırıldı.

Bu toplantı kapsamında taraflar yeniden bir araya geldiğinde anılan işbirliği alanlarında kaydedilen gelişmelerin ele alınması planlanıyor ve BM Genel Sekreteri’nin bu bağlamda bir Şahsi Temsilci ataması öngörülüyor.

Türkiye’nin Kıbrıs meselesinde yürüttüğü tavizsiz politikaların neticesinde bu noktaya gelinmesi önem taşırken, Kıbrıs sorununun bugüne kadar çözümsüz kalması Rum tarafının, siyasi ve ekonomik kaynakları Kıbrıs Türkleriyle paylaşma düşüncesini sindirememesinden kaynaklanıyor.

Türkiye, Ada’da iki halk ve iki devlet olduğunu vurgularken, BM Genel Sekreteri’nin de sahadaki gerçekliklere göre tavsiyelerde bulunması memnuniyetle karşılanıyor.

Ankara’nın, Avrupa Birliği (AB) dahil üçüncü taraflardan beklentisi, “Birlik dayanışması kisvesi altında” Rumları desteklemeyi bir yana koyup, BM Genel Sekreteri’ni desteklemesi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakan Üstel: “TRT kamu yayıncılığının güvenilir sesi ve yüzü”

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) 61. kuruluş yıl dönümünü dolayısıyla yayımladığı mesajda, KKTC ile Türkiye arasındaki sarsılmaz kardeşlik ve dayanışma bağlarının güçlenmesine de önemli katkılar sağlayan kurumun ortak değerlerin, tarihin ve kültürün yaşatılmasında da etkin bir rol üstlendiğini vurguladı.

Başbakan Üstel, yayıncılık anlayışında sergilediği tarafsızlık, özveri ve kalitenin; kültürel mirasa sahip çıkan yapısıyla birleşerek kurumu bölgesel ölçekte bir marka haline getirdiğini kaydetti

Üstel mesajında, “Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, sadece Türkiye’de değil, gönül coğrafyamızın dört bir yanında da kamu yayıncılığının güvenilir sesi ve yüzü olmuştur” ifadelerini kullandı.

Başbakan Üstel, mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki sarsılmaz kardeşlik ve dayanışma bağlarının güçlenmesine de önemli katkılar sağlayan TRT, aynı zamanda ortak değerlerimizin, tarihimizin ve kültürümüzün yaşatılmasında da etkin bir rol üstlenmektedir. Bu vesileyle, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun 61. kuruluş yıl dönümünü en içten duygularımla kutluyor; başta TRT ailesinin kıymetli mensuplarına başarılı ve hayırlı yayın yılları diliyorum”

Devamını Oku

Kıbrıs

Özkurt:Kesintisiz görev bilinciyle çalışan yayıncıların 1 Mayıs’ı kutlu olsun

Published

on

By

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) Müdürü Meryem Özkurt, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Özkurt mesajında, yayıncılığın sadece içerik üretiminden ibaret olmadığını, aynı zamanda yoğun bir ekip çalışması, yüksek koordinasyon ve zamanla yarışan bir emek olduğunu vurguladı.

“Her yayın, perde arkasında sürdürülen titiz bir planlama, özverili bir çaba ve aralıksız bir çalışma temposunun sonucunda izleyiciyle buluşur,” diyen Özkurt, yayıncılığın haftanın her günü ve günün her saati devam eden bir meslek olduğuna dikkat çekti. Yayıncıların tatil gününün olmadığını belirten Özkurt, bilgi, haber, kültür ve sanatın toplumla buluşması için kesintisiz bir görev bilinciyle çalıştıklarını ifade etti.

Meryem Özkurt, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü vesilesiyle, başta BRT çalışanları olmak üzere tüm yayıncılık sektörü emekçilerinin ve alın teriyle çalışan herkesin bu anlamlı gününü kutladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam