Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Genel Grev ve “Toplumsal Yok Oluş ve Yoksullasmaya Hayır” eylemi yapıldı

Published

on

Birçok sendikanın zamlara karşı  düzenlediği Toplumsal Yok Oluş ve Yoksullaşmaya Hayır eylemi Başbakanlık önünde yapıldı.

 

Sendikaların genel grev uyguladığı bugün binlerce çalışan eylem yaptı. Birçok kamu iş yerinde, belediyelerde ve hastanelerde grev ve eylem nedeniyle hizmetler aksadı.

Başbakanlık binası önünde polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı görüldü.

Grev ve mitinge KTAMS, KAMU-SEN, KTÖS, KTOEÖS, HÜR-İŞ’e bağlı sendikalar, TÜRK-SEN’e bağlı sendikalar, DEV-İŞ’e bağlı sendikalar, HAKSEN, Güç-Sen, Koop-Sen, Vergi-Sen, BES, Memur-Sen, Ada-Sen, Basın-Sen, Tıp-İş, Çağ-Sen, Hemşireler ve Ebeler Sendikası ve Mec-Sen katıldı.

Sendikaların organizasyonuna bazı siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri de destek verdi. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP),  Halkın Partisi (HP), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Bağımsızlık Yolu, Sol Hareket,  BKP, KSP ve YKP başkan ve yetkilileri de eyleme katıldı.

Sendika binaları önünde toplanan binlerce eylemci, pankartlarıyla ve sloganlarla farklı kollardan Başbakanlık önüne yürüdü.

Emek, ekmek ve var oluş kavgası verildiği vurgulanan eylemde müzik eşliğinde, alkışlarla miting alanına giren sendikalar, anons edilerek selamlandı.

“Hükümet istifa”, “Direne direne kazanacağız” ” Birlik mücadele dayanışma” sloganları atılan mitingde ilk konuşmayı yapan Sendikal Platform adına KTAMS Başkanı Güven Bengihan, kalabalığı selamladı.

Meydanların böyle kalabalık ve coşku görmediğini vurgulayan Bengihan, bu kalabalığa tahammülü olmayanların jammerlerle internet ve telefonu engellediğini savundu.

“Hiçbir korkuya benzemez halkını satanların korkusu. Akın var güneşe akın, güneşi zaptedeceğiz” diyen Bengihan, “zamları protesto etmek için, çocuklara daha güzel yarınlar bırakmak, adalet için” meydanlarda olduklarını söyledi.
“Sucuoğlu hükümeti uyguladığı zamlarla, partizan kararlarla halkı yoksulluğa ülkeyi karanlığa sürükledi” diyen Bengihan, “İktidar bizim işimiz dediler, memleketi yok ettiler” şeklinde konuştu.  “Geleceğe yürüyoruz” diyenlerin halkı mum ışığında battaniye ile oturmaya mahkûm ettiğini belirten Güven Bengihan, halkın alım gücünün azaldığını da kaydetti.

Sendikaların Başbakan’a halkın alım gücünün korunması için önerilerde bulunduğunu belirtttiğini, Başbakan’ın ise Ukrayna’daki savaşı bahane göstererek “ben bir şey yapamam” dediğini iddia eden Bengihan, istifa çağrısı yaptı.

Bengihan, “İnsafsızca yapılan zamlara, toplumsal Yok oluşa, biranın sütten daha ucuz olduğuna inanan zihniyete, memleket yangın yerine dönmüşken Bursa’ya giden zihniyete isyanımız var” dedi.

KTAMS Başkanı Güven Bengihan, anayasanın delinmesine de isyanları olduğunu söyledi.

“Gidecek başka bir yurdumuz yok” diyen Bengihan, Kıbrıslı Türklerin bu topraklarda sonsuza dek yaşayacağını vurguladı.

Daha sonra konuşan Hür-İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, masada kesilen her ekmek, ceplerinde eriyen her kuruş için, emekçilerin önünü açan eyleme katılanlara teşekkür ederek mitingin adının rastgele konmadığını vurguladı.

Yok olmayı ve yoksullaşmayı reddettiklerini kaydeden Serdaroğlu, ülke ekonomisi durmasın diye zor günlerde ölümüne çalıştıklarını söyledi.

Serdaroğlu, mitingin pandemi döneminde çalışanlar, örgütsüz güvencesiz, asgari ücretin altında çalışanlar, ümidini yitirmiş gençler, ezilenler, hiçe sayılanlar için yapıldığını belirtti.
Bu mitingin emeği hiçe sayanlara karşı bir haykırış ve direniş olarak niteleyen Serdaroğlu, gayelerinin emeklerinin karşılığını almak ve insanca yaşamak olduğunu vurguladı.

Serdaroğlu, sendikasız çalışmanın yasaklanmasını istedi.

Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı ise mitingdeki konuşmasında, yağmur yağsa da kar yağsa da taş yağsa da meydanlarda olacaklarını söyledi.

“İnternet ve telefonlar kesilse de sesimizi kesemezsiniz” diyen Bıçaklı, elektrik ve akaryakıt olmayan ülkede Mercedeslerle gezmelerin de sürdüğünü belirtti.

Polisiye önlemleri eleştiren Bıçaklı, 15 gün önce öneri sunduklarını ancak bir bakanın çıkıp “sendikalar öneri sunmuyor” demesini eleştirdi.

Bıçaklı, “hayat pahalılığı” ödeneğinin kaldırılamayacağını söyledi.

Elektriğe 2019’da imzalanan protokole rağmen yatırım yapılmamasını eleştiren Arslan Bıçaklı, yönetimeyen kurumların önce batırılıp sonra satıldığını kaydetti ve KTHY, Salamis , ETİ’yi örnek gösterdi. Bıçaklı, şimdi de belediyelerin hedef alındığı belirterek, belediye sayısı çoktur denmesine “50 tane milletvekili, 10 tane bakan da çok, 2 bakan yeter” dedi.

Mitingin bir ihtar olduğunu belirten Bıçaklı, düzeltilmemesi halinde yine burada olacaklarını söyledi.
Miting Grup Baria’nın konseriyle tamamlandı. TAK

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Papa 14. Leo İlk konuşmasında “barış” vurgusu yaptı

Published

on

By

Katolik Kilisesi’nin 267. papası olarak seçilen ABD’li Robert Francis Prevost, Papa 14. Leo olarak yaptığı ilk konuşmasında barış vurgusu yaptı.

Konuşmasında Papa Franciscus’u anan Papa Leo, diyaloglarla köprülerin kurulması gerektiğini belirtti.

Uzun yıllar görev yaptığı Peru’ya özel selam gönderen Papa 14. Leo, acı çekenlere yardım eden bir Kilise için birlikte yürüyeceklerini söyledi.

-Katolik Kilisesi’nin ilk ABD’li papası Prevost kimdir?

Dün Katolik Kilisesi’nin 267. papası olarak seçilen Kardinal Robert Francis Prevost, Arjantinli Papa Francesco’dan sonra Amerika kıtasından gelen ikinci, ABD’den ise ilk papa. Prevost’un ailesinin kökenleri ise Fransa, İtalya ve İspanya’ya dayanıyor. Kendisi de aynı zamanda, uzun yıllar görev yaptığı Peru vatandaşlığına sahip.

Katolik Kilisesi’ne bugüne kadar ABD’li bir ismin liderlik etmemesi, bu ülkenin jeopolitik gücünden kaynaklanan bir “tabuyla” açıklanıyordu.

Prevost’un bu göreve gelmesinde ise hem aile geçmişi hem Latin Amerika gibi Katolik nüfusun yüksek olduğu bir bölgeyi iyi tanıması hem de Vatikan hiyerarşisinde üst düzey görevlerde bulunması etkili görülüyor.

Robert Francis Prevost, 14 Eylül 1955’te ABD’nin Chicago kentinde, Fransa ve İtalya kökenli Louis Marius Prevost ile İspanya kökenli Mildred Martínez’in üç çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.

Çocukluğu ve gençliği ABD’de geçti; Aziz Augustinus tarikatına bağlı bir ruhban okulunda okudu, Pensilvanya’daki Villanova Üniversitesi’nde matematik ve felsefe eğitimi aldı.

Chicago’daki Katolik İlahiyat Birliği ilahiyat bölümünden mezun olduktan sonra ise 27 yaşında Papalık Aziz Thomas Aquinas Üniversitesi’nde Kilise Hukuku eğitimi görmek üzere Roma’ya geldi.

1985’ten itibaren ise uzun yıllar Peru’da yaşadı, misyonerlik ve başpiskoposluk yaptı. 2015’te Peru vatandaşlığı da aldı.

2015’te, Arjantinli Papa Francesco tarafından Peru’nun Chiclayo piskoposu olarak atandı.

2023’te Papa Francesco tarafından önce başpiskoposluğa, ardından da kardinalliğe getirildi.

Aynı yıl, dünya çapındaki piskopos adaylıklarını inceleyen Vatikan ofisinin başına getirildi ve Latin Amerika Papalık Komisyonu başkanı oldu.

Bu üst düzey görevlerinin, Katolik Kilisesi hiyerarşisinde tanınmasını sağlaması nedeniyle papa seçilmesinde etkili olduğu düşünülüyor.

-Leone adını neden seçti?

Prevost aynı zamanda, 13. yüzyılda kurulan Aziz Augustinus tarikatından da ilk papa.

Vatikan basın ofisi, Prevost’un papalık ismi olarak 14. Leone’yi seçmesini de, bu ismi seçen son papanın “kilisenin modern sosyal doktrinini” başlatan 13. Leone olmasına bir atıf olarak açıkladı.

Basın sözcüsü Matteo Bruni bu seçimi aynı zamanda, “yapay zeka döneminde” insanlara ve işlerine “tesadüfi olmayan bir referans” diye niteledi.

Peru’da başpiskoposluk yaptığı dönemde, Katolik Kilisesi’ndeki cinsel taciz skandallarının yönetilmesiyle ilgili eleştiri de aldı.

Kendisi piskoposluk görevine gelmeden önce iki rahip tarafından cinsel tacize uğradığını söyleyen bir kadın, Prevost’u soruşturmayı kötü yönetmekle ve rahiplerden birinin ayin yapmasını engellememekle suçladı.

Piskoposluk yönetimi ise Prevost’un herhangi bir örtbas etme girişimine karıştığı iddialarını reddetti.

-Papa Francesco ile yakınlık

Papa Francesco’nun 21 Nisan 2025’te ölümünün ardından yapılan analizlerde, yeni papa seçiminde Francesco’nun reform girişimlerine destek verenler ile karşı cephedeki muhafazakarlar arasında bir çatışmadan söz ediliyordu.

Prevost içinse “orta yoldan” bir alternatif yorumları da yapılıyordu.

Prevost, son yıllarda Vatikan’daki görevlerinde Papa Francesco’nun önemli reformlarından birinin de idaresindeydi.

“Devrim” olarak yorumlanan bir adımla, piskopos atamalarından sorumlu ofise üç kadın atandığında yönetimde Prevost vardı.

Vatikan uzmanları, Papa Francesco’nun “Prevost’a güveninin tam olduğunu” söylüyor.

Prevost’un özellikle yoksullar ve göçmenlere yakınlık gösterilmesi gibi konularda Francesco’nun “devamı” niteliğinde olduğu yorumları yapılıyor.

-Yeni Papa, ilk konuşmasına “Barış sizinle olsun” diyerek başladı

Prevost da 8 Mayıs 2025 akşamı Papa 14. Leone olarak yaptığı ilk konuşmasında Papa Francesco’yu andı.

Papa olarak kalabalığa ilk hitabına “Barış sizinle olsun” diyerek başlayan Prevost, “Papa Francesco’ya teşekkürler” dediğinde meydandan alkışlar yükseldi.

Prevost konuşmasında diyalog ve köprüler kurulması, barış mesajları da verdi. İtalyanca başladığı konuşmasına daha sonra İspanyolca birkaç cümle de ekledi.

Yeni Papa, geçen ay selefinin hayatını kaybetmesinden sonra Vatikan’ın yayın organlarına verdiği söyleşide de Francesco’nun göçmenlere, mahkumlara yakınlığını övmüştü.

Provost burada ayrıca, Francesco’nun ABD’de göçmenlerin toplu sınır dışı edilmeleri uygulamasına karşı geçen Şubat’ta yazdığı mektuba da destek verdi.

7 Mayıs’ta başlayan papa seçimi öncesinde toplantılar yapan kardinaller, 6 Mayıs’taki son toplantıda, “Papa Francesco’nun yürüttüğü reformların birçoğunun ileriye taşınması gerektiğini” söylemiş, bunlar arasında istismara karşı mücadele, ekonomik şeffaflık, Vatikan hiyerarşisinin yeniden düzenlenmesi, birliktelik, barışa bağlılık ve çevreye özen gibi başlıkları saymıştı.

“Savaşların, şiddetin ve güçlü kutuplaşmaların yaşandığı bu dönemde, merhamet, birliktelik ve umut sunan manevi bir rehbere ihtiyaç duyulmaktadır” diyen kardinaller tarafından seçilen Prevost’un papalık görevinde bu konulara yaklaşımı da dikkatle izlenecek.

Devamını Oku

Dünya

İsrail, Lübnan’ın güneyinde bir dizi hava saldırısı düzenledi

Published

on

By

İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyindeki Nebatiye vilayetinde bir dizi hava saldırısı düzenledi.

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail savaş uçakları, Nebatiye vilayetindeki yerleşim alanlarına yakın bölgeleri bir dizi saldırıyla hedef aldı.

Görgü tanıkları, İsrail savaş uçaklarının bölgedeki uçuşlarının sürdüğüne işaret etti.

Lübnan Başbakanı Selam, İsrail’in ülkesine yönelik saldırılarını durdurmasını istedi
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, İsrail ordusunun ülkesine yönelik devam eden saldırılarının durdurulması talebinde bulundu.

Başbakan Selam, X hesabından yaptığı açıklamada, İsrail’in ateşkes anlaşmasını ihlal eden saldırılara tepki gösterdi.

İsrail’in, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına yönelik tüm ihlal ve saldırılarının bir an önce durdurulması talebinde bulunan Selam, “İsrail’in işgal ettiği Lübnan topraklarından bir an önce çekilmesi için sarf ettiğimiz çabalarımız durmayacak.” ifadelerini kullandı.

İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024’te yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail ordusu sıklıkla anlaşmayı ihlal ediyor.

Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Markus, 17 Nisan’da, 27 Kasım’dan bu yana ateşkes anlaşmasını 2 bin 740 kez ihlal eden İsrail’in bu süre zarfında Lübnan’a düzenlediği saldırılarda 190 kişinin öldüğünü, 485 kişinin yaralandığını bildirmişti.

Devamını Oku

Dünya

Rusya ve Çin, çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzaladı

Published

on

By

Rusya ile Çin arasında uluslararası hukuk, biyolojik güvenlik, dijital ekonomi, bilim, eğitim, sinema ve uzay gibi çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzalandı.

Kremlin Sarayından yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping başkent Moskova’da görüştü. Dar formatta başlayan görüşmeler, geniş formatta devam etti.

Görüşmelerde, Rusya ile Çin arasında kapsamlı ortaklık ve stratejik ilişkiler, güncel uluslararası ve bölgesel konular ele alındı. Görüşmelerin ardından Putin ile Şi, iki ülke arasındaki yeni anlaşmaların imza törenine katıldı.

Putin ve Şi, Rusya ile Çin arasında kapsamlı ortaklık ve stratejik etkileşimin derinleştirilmesine ilişkin ortak açıklama imzaladı.

İki ülke arasında ayrıca, uluslararası hukuk, biyolojik güvenlik, dijital ekonomi, bilim, eğitim, sinema ve uzay alanlarında işbirliğini içeren 20’den fazla belge imzalandı.

Putin ve Şi, imza töreninde basına açıklamalarda bulundu.

– “İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihte en yüksek seviyeye ulaştı”

Başkan Putin, Rusya ile Çin arasındaki ilişkilere değinerek, “İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihteki en yüksek seviyeye ulaştı. İlişkilerimiz iç siyasi etkenlere ve mevcut küresel konjonktüre bağlı değil.” dedi.

Rusya ile Çin’in uluslararası ve bölgesel meselelere ilişkin yaklaşımların örtüştüğünü ve birbirine yakın olduğunu belirten Putin, şöyle konuştu:

“Ülkelerimiz, bağımsız dış siyaset izliyor ve daha adil, demokratik ve çok kutuplu dünya düzeninin oluşturulmasından yana. Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Güvenlik Konseyi’nin dünyadaki meselelerde merkezi rol oynamaya devam etmesi gerektiği görüşünü paylaşıyor. Küresel ve bölgesel sorunların BM Şartı, uluslararası hukuk, uluslararası toplumun çıkarları, kültürel ve medeni çeşitliliklerine saygı temelinde çözülmesi gerekiyor.”

Ekonomi ve ticaret alanında da ilişkilerin geliştiğini dile getiren Putin, ikili ticaret hacminin 2024’te rekor seviyesine ulaşarak, 245 milyar dolar olduğunu ifade etti.

İki ülke arasında ödemelerin ulusal para birimlerinde yapıldığına dikkati çeken Putin, Çin ile çeşitli alanlarda ortak projeler yürüttüklerini belirtti.

– “Rusya ile Çin, el ele her türlü zorluğun üstesinden gelecek”

Çin Devlet Başkanı Şi de görüşmeler esnasında önemli belgelere imza attıklarını dile getirerek, “Bu ikili ilişkilerimizi daha da geliştirecek.” ifadesini kullandı.

İyi komşuluk ilişkileri, kapsamlı stratejik ve karşılıklı çıkar sağlayan işbirliğini geliştirmeye devam edeceklerini dile getiren Şi, şunları kaydetti:

“Rusya ile Çin el ele her türlü hava koşuluna dayanacak ve her türlü zorluğun üstesinden gelecek. Uluslararası toplumda istikrar sağlayıcı, olumlu ve ilerici bir güç haline gelen ülkelerimizin yan yana durması, uluslararası ilişkilerde BM merkezli sistemi ve uluslararası hukuka dayalı dünya düzenini kararlı şekilde savunması gerekiyor.”

Devamını Oku

Trending

Reklam