Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Ukrayna’daki savaştan kaçarak ülkemize gelenler TAK’a konuştu

Published

on

Rusya -Ukrayna savaşı, her savaşta olduğu gibi, insanlık dramları ile göçleri beraberinde getirdi.

Rusya – Ukrayna arasında uzun yıllardır devam eden gerilim, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’nın Donbas bölgesine başlattığı askeri harekatla savaşa döndü.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) göre, 24 Şubat – 29 Mart tarihleri arasında Ukrayna’dan 4 milyon 19 bin 287 mülteci komşu ülkelere geçti. Bu göç, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük toplu göç olarak tarihe geçerken, bazı göçmenlerin yolculuğu Kuzey Kıbrıs’a kadar devam etti.

Savaştan kaçarak Kuzey Kıbrıs’a gelen Kıbrıslı Türk Osman Kin ve Ukraynalı Khrystyne Mosesova, yaşadıklarını ve yolculuklarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

OSMAN KİN: “GÜN GEÇTİKÇE STRES SEVİYEM ARTTI”

Savaştan 3 ay önce, 2021 yılının Aralık ayında Ukrayna’nın Lviv şehrinde, bilgisayar programcılığı alanında faaliyet gösteren şirketini kuran Kıbrıslı Türk Osman Kin, olayların sona ermesini ve işinin başına dönmeyi bekliyor.

Savaş başladıktan sonra Ukrayna’da yaşadıklarını ve Ukrayna’dan Kıbrıs’a dönüşünü anlatan Kin, özellikle siren seslerinin psikolojisini bozduğunu söyledi.

Lviv’e ilk olarak 2019 yılında çalışmak için giden ve 9 ay kaldıktan sonra Kıbrıs’a dönen Osman Kin, 2021’in Aralık ayında ise hayatını tamamen orada kurmak niyetiyle yeniden gitti.

Bilgisayar programcılığı alanında faaliyet gösteren bir şirket kuran ve istihdamlar yapan Kin, savaşın ilk günlerinde, Lviv’in Polonya sınırında olması nedeniyle rahat hissettiğini ancak gün geçtikçe stres seviyesinin arttığını söyledi.

“GECE 10’DAN SONRA EVDE IŞIK YANMASI YASAKLANDI”

Savaş başladığı günden itibaren her gece 22.00’de tüm ışıkların kapatılması zorunluluğunun olduğunu kaydeden Kin, günlük hayatta yaşanan deşiğiklikleri şöyle anlattı:

“Savaşın başladığı gün gece saat 10’dan sonra evde ışık yanması yasaklandı. Saat 10’dan sonra bütün şehir karanlığa bürünürdü. İnternet veya elektrik kesintileri olabileceği konusunda halkı uyarmışlardı. Ama hiç olmadı, o konuda sıkıntı yaşamadık.

Markete gittik, makarna, et ve diğer yiyeceklerle sepetlerimizi doldurduk. Kasada, alamayacağımızı söylediler. ‘İhtiyacın kadar al, yarın yine gel’ dediler. Yani panik havası yaratılmadı.

Sadece bankamatikten günlük 5 bin Ukrayna Grivnası nakit para çekme sınırı getirildi. Eskiden böyle bir şey yoktu. Bu da bankamatik önlerinde yüzlerce metre kuyruklar yarattı, bunda biraz sıkıntı yaşadık.

Tüm ülkede bütün sektörleri durdurdular, sadece market ve eczaneler açık kaldı.”

“SAVAŞI HİSSETMEYE BAŞLADIK…”

“Enteresan şeyler yaşadım” diyen Kin, şehrin dışını Ukrayna ordusu korurken şehir içinde mahalli birlikler oluşturulduğunu aktardı.

Mahalli birliklerin her mahallede, mahallenin erkeklerinden oluşturulduğunu ve bu kişilerin silahlandırılarak eğitildiğini belirten Kin, “Savaş çıkınca, yabancılara bakış açıları değişti. Etrafta Rus ajan aramaya başladılar. Markete giderken sivil kıyafetli bir adam insanları durdurup pasaport soruyordu. Bu da biraz stres yarattı.

Şehir içinde kurulan yüzlerce metre masalarda Ukrayna ordusuna yemekler pişiriliyordu. Bir tarafta, orduya kıyafet dikiliyor, diğer tarafta molotof kokteyli yapılıyor… Ve bunların başında da belediye başkanı… Böylece savaşı hissetmeye başladık.”

Kin, “Benim esas psikolojimi bozan siren sesleri oldu” diyerek, siren sesi duyunca sığınaklara girdiklerini kaydetti.

“BİLGİ KİRLİLİĞİ DE ÇOKTU”

Sirenlerin, herhangi bir yerde “start” verileceğinde füze yollanacağını algılayarak ülke genelinde çaldığını anlatan Kin, “Ukrayna’da her apartmanın altında sığınaklar mevcut. Benim apartmanın altında da evime ait, oda gibi bir sığınak vardı. Sirenler, gece üç-dört kez çalıyordu. Ciddi anlamda psikolojiniz bozuluyor. Gece zaten apartman karanlık… Telefon ışıkları ile aşağı inmeye çalışıyorsun, aşağıda internetin, telefonun çekmiyor. Bazen tansiyonumun çıktığını hissediyordum” şeklinde konuştu.

Şirketinde çalışan tüm personelin kendinden önce Ukrayna’dan ayrıldığını ancak kendisinin kurulu düzenini bırakarak ülkeden ayrılmak istemediğini ve bu yüzden biraz beklediğini aktaran Kin, işlerin ciddiye bindiğini gördükçe fikrinin değişmeye başladığını, savaşın 6’ncı günü olan 1 Mart’ta ise Lviv’den ayrıldığını belirtti.

Kin, ülkeden ayrılma sebeplerinden biri olarak gösterdiği, savaşın 4’üncü gününde yaşadığı olayı ise şöyle anlattı:

“Pazar gece yarısı uyanıp mutfağa gittim, sadece aspiratörün ışığını yaktım. Pencereden dışarıya baktığımda el fenerleri ile birilerinin sokakta dolaştığını gördüm, hemen ışığı kapattım. Bu kişilerin askeri üniformalı olduğunu farkettim. ‘Allah’ım, geldiler galiba’ dedim. Sonra kollarında Ukrayna bayrağını gördüm ve biraz rahatladım. O günlerde Lviv’in 40 kilometre dışına paraşütle askerlerin indirildiği gibi haberler duyuyorduk. Bilgi kirliliği de çoktu.”

“MACARİSTAN SINIRINI 10 SAATTE GEÇEBİLDİK”

Ailesinin de sürekli arayarak Kıbrıs’a dönmesi için ısrar ettiğini kaydeden Kin, yine Kıbrıslı olan Erhan Karakaş’ı bulduğunu ve onunla birlikte Macaristan’a geçtiğini aktardı. Kin, Karakaş’ın kendisini Macaristan’a bıraktıktan sonra yoluna aracıyla devam ettiğini de belirtti.

Erhan Karakaş’ı bulduğu için çok şanslı olduğunu söyleyen Kin, sözlerini şöyle sürdürdü.

“Dedik ki Macaristan’dan gidelim. Altımızda İngiliz plakalı bir araç vardı. Erhan Karakaş da eşi ve oğlu ile birlikteydi. Sağolsunlar beni arabalarına aldılar. Yaklaşık 6 saat araba kullanarak sınıra geldik. O sınırı 10 saatte geçebildik.

Beklerken yolda insanların araçlarda bekleyenlere su ve yemek verdiğini gördüm. Ücretini ödemek istediğimizde kabul etmediler, Ukrayna’yı güzel hatırlamamız için ikram olduğunu söylediler. Bunu hiç unutmayacağım.”

Macaristan’a geçtiklerinde Budapeşte KKTC Temsilciliği tarafından karşılandıklarını ve Temsilcilik tarafından 3 saat süren bir yolculukla Budapeşte’ye getirildiğini belirten Kin, hemen Kıbrıs’a dönmek istediği için kendisini havaalanına bırakmalarını istediğini söyledi. O gece havaalanında uyuduğunu ve ertesi sabah uçuşu ile İstanbul’a vardığını kaydeden Kin, İstanbul’dan Kıbrıs’a bir gün sonraya bilet bulabildiğini ve bu nedenle bir gece de İstanbul’da kaldığını aktardı.

Kin, Ukrayna’dan Kıbrıs’a kadar süresi iki günü geçen zor bir yolculuk yaptığını belirterek, “Salı sabahı çıktım, perşembe öğlene doğru Kıbrıs’taydım” dedi.

“ŞU AN GÜVENDEYİM”

Şu an Ukrayna’daki tüm işlerinin durduğunu belirten Kin, “İşle alakalı şu an bir şey yapamıyorum. Ekibim de yok şu an, ara gibi bir şey verdik… Bu işin biraz uzayacağını düşünüyorum. Artık olmazsa olmaz, yapabilecek bir şeyim yok, dönmeyeceğim yani. İnşallah olur, çünkü işim orada, işim için çok para harcadım ama insanın canı daha önemli…” şeklinde konuştu.

Kendinden 10 gün sonra kız arkadaşı Khrystyne Mosesova’nın da annesi, kızı ve yeğeni ile Polonya’ya geçerek Kıbrıs’a geldiğini belirten Kin, “Şu an güvendeyim. Burada sevdiklerimiz var, burada ailem var, oğlum var. Khrystyne de yanımda…” dedi.

KHRYSTYNE MOSESOVA: “AİLEM, ÇOCUKLARI ALARAK GİTMEMİ İSTEDİ”

Ukrayna’nın Lviv şehrinde yaşayan Khrystyne Mosesova, savaş çıkınca verilen aile kararı ile annesi, 5 yaşındaki kızı ve ablasının 4 yaşındaki oğlu ile ülkesinden ayrıldı. Ailesinden babası ile ablası ise geride kaldı.

Çocukların güvenliği için ülkeden ayrıldığını söyleyen Mosesova, Kıbrıs’ta güvende olduğu ve ülkesine destek olamadığı için suçlu hisettiğini vurguladı.

Mosesova ailesi, Lviv’de baskı – ambalaj işleri yapılan bir şirkete sahip. Ancak savaş çıkınca aile, Khrystyne Mosesova’nın 5 yaşındaki kızının ve ablasının 4 yaşındaki oğlunun Ukrayna’dan uzaklaştırılmasına karar verdi ve bu görev de Mosesova ile annesine düştü.

Erkek arkadaşı Osman Kin’den 10 gün sonra Mosesova, annesi, kızı ve ablasının oğlu ile yola çıkarak Polonya’ya geçti. Mosesova’nın ablası ile babası ise Ukrayna’da kalarak, yavaş yavaş açılan işlerle ilgilenmeye devam etti.

Ukrayna’dan ayrılmak istemediğinin altını çizen Mosesova, “Ama ailem çocukları alarak gitmemi istedi” dedi.

Polonya’da birkaç hafta kaldıklarını ve orada çok rahat olduklarını anlatan Mosesova, Polonya’nın da çok güvenli olmayabileceği düşüncesi ile Oktay Kin’in yanına, Kıbrıs’a gelmeye karar verdiklerini belirtti.

“BU SÜREÇTE TÜRKÇE ÖĞRENMEK İSTİYORUM”

Kıbrıs’ı çok sevdiğini ancak ülkesine dönmek istediğini anlatan Mosesova, iletişimde herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını ve hergün ailesi ile konuştuğunu kaydederek, ülkesine geri dönmek için babasından ülkenin güvenli olduğu haberini alacağı telefonu beklediğini söyledi.

Mosesova, Kıbrıs’ta bir ev kiraladıklarını ve çocukların önümüzdeki haftalarda kreşe başlayacağını aktararak, kendisinin ise bu süreyi kursa gidip Türkçe öğrenerek değerlendireceğini ifade etti.

Savaş ile ilgili de yorum yapan Mosesova, Rusya ile Ukrayna arasında yıllardır sorun olduğuna işaret ederek, Rusya’nın hiçbir zaman Ukrayna’nın kültürünü ve dilini kabul etmemesini, sorunun nedeni olarak gösterdi.

Rusya’nın Ukrayna’nın büyümesini ve NATO üyesi olmasını tehdit olarak algıladığını söyleyen Mosesova, “Biz, ülkemizin Rusya’nın bir parçası olmasını istemiyoruz. Kim olduğumuzu biliyoruz, bizim kendi kültürümüz, dilimiz, tarihimiz var” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam