Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhuriyet Meclisi’nde güncel konuşmalar devam ediyor

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda milletvekillerinin yaptığı güncel konuşmalar devam ediyor.

 

CTP Milletvekili Filiz Besim, “üretmeden var olmayız” konulu konuşmasında, insanın en önemli güdüsünün üretmek olduğunu, üreten insan ve toplumların bir güç olduğunu ifade ederek, üretim ve üreticinin önünü açmak için üretimde devlet politikasının, üreticinin korunmasının şart olduğunu vurguladı.

Besim, Güzelyurt bölgesinde narenciyecilerin sulama ile ilgili yaşadığı sıkıntıları anlatarak, elektrik ücreti ödenmediğinden ötürü üreticilerin su motorlarının elektriğinin kesildiğini ifade etti, bu konuda hükümetin çözüm üretmesini istedi.

Üretimi korumak için gerekli adımların geç kalınmadan atılması gerektiğine işaret eden Besim, narenciye üreticisinin zarar görmemesi, portakalın dalında kalmaması için de Türkiye Cumhuriyeti ile gerekli görüşmelerin yapılması gerektiğini kaydetti.

Üreticinin mutsuz, geleceğinden endişeli olduğunu ifade eden Besim, narenciye satış pazarının genişletilmesi, hükümetin narenciyenin geleceği için ciddi politikalar üretmesi gerektiğine işaret etti.

Besim, üretimin, narenciyecinin dar boğazda olduğuna dikkat çekerek, hükümetin üreticiye sahip çıkmasını istedi.

 

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz da, sıkıntıların da, narenciyede yaşananların da farkında olduklarını, valensiyada gerekli adımları attıklarını, gereken desteği vermeye çalıştıklarını ancak tüm sektörlere önem verdiklerini anlattı.

Sürecin kolay bir süreç olmadığını ifade eden Oğuz, ürünün satılması konusunda gerekli adımların atıldığını, bu süreci az bir zararla atlatacaklarına inanç belirtti.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı için ek bütçe çalışması yapabileceklerini ifade eden Oğuz, yerli üretimi üreticiyi imalatçıyı korumaya çalıştıklarını, bunu da bütçe olanakları dahilinde adaletli bir şekilde yapmaya çalıştıklarını anlattı.

Oğuz, Hal Yasası’nın da bir çok sorunu çözeceğine inanç belirterek, hep birlikte bu yasayı düzenleyip geçireceklerini söyledi. Sütte de gerekli adımları atıp sütün dökülmesinin önüne geçmek için çalıştıklarını ifade eden Oğuz, üretimde zor bir dönemden geçtiklerini, girdi maliyetlerinin çok yükseldiğini kaydetti.

 

CTP Milletvekili Ürün Solyalı da, “protokolde vizyon” konulu konuşmasında, Başbakan ve Maliye Bakanı’nın salonda olmamasını eleştirerek, ülkede, son dönemlerde, UBP’nin yönettiği hükümetlerde istikrar olmadığını savundu.

Solyalı, UBP’lilerin iç hesaplaşmalarının topluma zarar verdiğini savunarak, protokolün kendileriyle paylaşılmamasını da eleştirdi. Protokolün KKTC’nin yaşadığı sıkıntıları çözmeyeceğini, ortaya vizyon konamadığını ifade eden Solyalı, protokolün içeriğine yönelik sorular sordu, hükümetin bu konuda topluma açıklama yapması gerektiğine işaret etti.

Türkiye Cumhuriyeti ile yapılan mali anlaşmanın sistem üzerine değil, içinde oldukları dönemi atlatmak için imzalandığını, sorunlara çare olmayacağını savunan Solyalı, hükümetin ayrıca AB ile ekonominin gelişmesi için görüşmeler yapıp yapmadığını sordu.

 

CTP Milletvekili Erkut Şahali de, “Bakanlar Başbakan’a kefil olamıyor mu” konulu konuşmasında, 58 günlük hükümetin Başbakanının kabinesini bir türlü kuramadığını, Maliye Bakanı ile Başbakanın ülkeye yaşattıklarının akıl alır olmadığını, bir birini yalanlayacak şekilde basın önünde tartışmalarının demokrasinin de ötesinde olduğunu savundu.

Şahali, bakanların Başbakana kefil olmadığını, iletişimsizliğin, tartışmaların, yaşananların bunu gösterdiğini, aynı olayla ilgili iki tarafın farklı şeyler söylemesinin ortada bir “yalanın” olduğunu gösterdiğini savundu, toplum faydasına makamların iletişiminin gerekli olduğunu vurguladı.

Kabine değişiminin kendisini artık “Başbakan” yerine de koyduğunu savunduğu Cumhurbaşkanı tarafından engellendiğinin görüldüğünü iddia eden Şahali, bu konuda iddia ve eleştirilerde bulundu, ülkede ekonomik yangın yaşanırken, bu yaşananaların toplum için telafisi olmayacağını kaydetti.

Şahali, kabine üyelerinin bir birinden haberi olmadığını, ancak her türlü “kıyağa” imza atar duruma geldiklerini, bunun son örneğinin İskele’de özel bir şahsa “evinin balkonundan denize girmesi için verilen iskele yapım iznini” olduğunu savundu.

Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan protokolün, bugün söz verilmesine rağmen halen kendilerine iletilmediğini belirterek, “boş kağıda mı imza atıldı?” diye soran Şahali, ülkenin acil çözüm bekleyen sıkıntıları olduğunu kaydetti ve örnek olarak da Kıb-Tek’i gösterdi.

Şahali, Kıb-Tek’in UBP’li hükümetler tarafından bilerek zarara uğratıldığını ve batırıldığını savunarak, dün bu konuda tartışma yaşadığı ve kendisine yönelik bazı suçlamalarda bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy’un, Ekonomi Bakanı olduğu dönemde imza attığı anlaşma metnini okudu.

İmzalanan anlaşmada Türkiye Cumhuriyeti’nin KKTC’ye hibe edeceği satrallerin yer aldığını ifade eden Şahali, ancak ne santrallerin ülkeye geldiğini, ne de mevcutların bakımlarının yapıldığını savundu, “Bu yüzden elektriksiziz” diye konuştu.

 

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de, “Gıda güvenliği” konulu konuşmasında, gıda güvenliği ve halk sağlığının önemine işaret ederek, tarımın, üretimin, üreticinin, tüketicinin gıda güvenliğinden emin olmak istediğini söyledi.

İncirli, ülkede ekonomik yönden büyük bir sıkıntı yaşandığını, o yüzden insanlar için çevrenin, sağlıklı ürünlerin, gıda güvenliğinin, suyun büyük önem taşıdığını ifade etti, tarımsal ürünlerin, çeşitliliğin artırılması gerektiğini, bunu yaparken de insanları zehirlenmeden yapılmasının önemine dikkat çekti.

İncirli, bu konuda denetimlerin nasıl yapıldığını ve yasal mevzuatın nasıl uygulandığını, ayrıca tarım ilaçları ile ilgili çalışmaların, denetimlerin ne yönde olduğunu sordu. Denetimin önemine işaret eden İncirli, insan sağlığı açısından tarım ilaçlarının kontrolünün her açıdan önemli olduğunu söyledi. Üretim yaparken eğitime de önem verilmesi gerektiğini ifade eden İncirli, pestisitlerin insan sağlığına ve çevreye zararlı olduğunu, o yüzden denetim ve eğitimlere hiç ara vermeden devam edilmesinin önemine vurgu yaptı.

Devlet Laboratuvarı binasına acil ihtiyaç olduğunu ifade eden İncirli, insanların ne yediğini bilmesi ve toplum sağlığı açısından, üretimin sağlıklı sürmesi için denetimin gerekliliğine işaret etti.

 

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz da, tarımsal ilaçların insan yaşamı ve çevreyi yakından ilgilendirdiğini, bu konuda gerekli çalışmaları, denetimleri, eğitimleri, güncellemeleri, takipleri sürdürdüklerini anlattı.

Oğuz, ülkeye ne kadar ilaç geldiği ile ilgili bir planlama olmadığını ancak ülkede tarihi geçen 40 ton ilaç bulunduğunu, bunun ülke için bir sorun olduğunu, çevreye insana zarar vermeden bunların imha edilmesi gerektiğini kaydetti. Devlet Laboratuvarı’nın da önemine işaret eden Oğuz, gerekli çalışmaları yaptıklarını anlattı.

 

HP Milletvekili Ayşegül Baybars da, kayıt dışı yaşam ve ekonomi üzerine yaptığı konuşmada, hükümetin kurulduğu gün, ekonomi temelinde çalışacağını, ülkeyi kalkındırmak için çalışacağını söylediğini, ancak bugüne gelinen iki aylık dönemde sadece suni gündemler ve zamlar olduğunu kaydetti.

Baybars, ülkede kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasının önemine işaret ederek, hükümetin bunu yapmak yerine maliyeye kaynak yaratma amaçlı zamlar yaptığını ancak alım gücünü azalttığını söyledi.

Kara para aklama konusunda ülkenin “cennete” dönüştüğünü savunan Baybars, hükümetin tüm bu konularda gerekli adımları atıp, maliyeye kazanç sağlayabileceğini, ancak bunu yapmak yerine zamlar yapıldığını, fonlar konduğunu kaydetti.

Baybars, kayıt dışı ekonominin sebepleri arasında vergi denetimi yetersizliği, aflar gibi sebepleri sayarak, ülke ekonomisini düzeltecek adımların atılması, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratılması, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması için yapılacak çalışmalar yanında kayıt dışı istihdamın da kayıt altına alınmasının önemine işaret etti.

Bu konuda bir eylem planının ortaya konmasının gerekliliğine işaret eden Baybars, vergi sisteminin değiştirilmesi ve adil bir vergi sisteminin oluşturulmasının önemine dikkat çekti, bu konuda hükümete çağrı yaptı. Baybars, bu adımların devlet politikası haline getirilecek şekilde atılması gerektiğine işaret ederek, önerilerde bulundu.

 

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam