Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kıbrıs Türk Ticaret Odası 59. Olağan Genel Kurulu yapıldı

Published

on

 

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın, 59’uncu Olağan Genel Kurulu Kıbrıs Türk Ticaret Odası Mustafa Çağatay Konferans Salonu’nda yapıldı.

 

Genel Kurul toplantısı saygı duruşunda bulunulması ile başladı ardından Günay Çerkez Başkanlığı’nda Başkanlık Divanı’nı oluşturuldu…

 

 

 

DENİZ: SALGINDAN DOLAYI DÜNYA EKONOMİSİ ENFLASYON İLE SARSILDI

 

 

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz, iki yıl süreyle Covid-19 salgının etkisinde kalan dünya ekonomisinin enflasyon ile sarsıldığını söyledi.

Deniz, “Kıbrıs Türk ekonomisinin büyük ölçüde bağlı olduğu Anavatan Türkiye’de de olağanüstü ekonomik gelişmeler yaşanıyor. Türk ekonomisi yüksek enflasyon ateşi ile yanıyor ve bu ateş bizi de etkisi altına almış bulunuyor. Bu yüksek enflasyon ortamı, bölgesel savaşlarla körükleniyor. Yüksek enflasyona karşı iş birliği yapmak yerine, bölgesel savaşların gündeme gelmesi, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının ortaya çıkardığı enerji krizi, geleceğe dair endişelerimizi artırıyor” dedi.

 

LOKMANOĞLU: KKTC İLE OLAN İLİŞKİLERE ÖNEM VERİYORUZ

 

 

 

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Cihat Lokmanoğlu ise birlik olarak KKTC ile olan ilişkilerine önem verdiklerini belirterek, ortak çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

 

ÖZERSAY :KÜRESEL BİR EKONOMİK KRİZ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ

 

HP Genel Başkanı Kudret Özersay da konuşmasında, “Küresel bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız. Bu krizi çözmek için dünya ne yapıyor diye bakıp, bu konuda girişim yapılması gerekiyor” dedi.

 

TAÇOY: YAPILAN HER İŞ VE ATILAN HER ADIM ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİNDİR

 

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy ise KKTC’ye uygulanan amborgalara değindi…

 

Hükümetlerin gelip geçici olduğunu belirterek, görevde oldukları sürece vazifelerinin en iyisini yapmak olduğunu vurgulayan Taçoy, yapılan her işin ve atılan her adımın ülkenin geleceği için olduğunu vurguladı.

 

 

ŞAN: ENFLASYON TÜZÜĞÜNÜN HAYATA GEÇİRİLMESİ İÇİN ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR

 

 

Maliye Bakanı Alişan Şan da, KTTO’nun ticaret ve iş insanlarının her zaman cesaretlendiricisi ve destekçisi olduğunu belirtti.

 

 

Şan, “Enflasyon tüzüğünün de hayata geçirilmesi için bakanlığıma bağlı müdür ve bürokratlarla çalışmalarımızın devam ettiğini belirtmek isterim”

 

 

AMCAOĞLU: BİRÇOK MEVZUATIN ŞEKİLLENDİRİLMESİ GEREKİYOR

 

 

 

Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu da eskimiş mevzuatlarla çağın yakalanmaya çalışıldığını ifade ederek, birçok mevzuatın şekillendirilmesi gerektiğini ifade etti.

 

 

Amcaoğlu, “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyerek birlikte hareket etmenin önemine işaret eden Amcaoğlu, KTTO’nun Genel Kurulu’nun hayırlı olmasını diledi.

 

 

ERHÜRMAN:ÜLKE MUTSUZ, SEBEBİ DE EKONOMİK FAKİRLEŞMEDİR

 

 

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ise ülkede yaşanan siyasi gelişmelerin ekonomik olarak halkı vurduğunu belirterek, “Ülke mutsuz, sebebi de ekonomik fakirleşmedir” dedi.

 

 

Erhürman, kamu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Ticaret Odası’nın bazı konularda sessiz kaldığını belirterek, “Dünyanın hiçbir yerinde ticaret odaları bu kadar sessiz kalmaz” ifadelerini kullandı…

 

 

 

ÜSTEL: KAMU ÇALIŞMA SAATLERİ DEĞİŞECEK

 

 

Başbakan Ünal Üstel ise enerji konusundaki sorunun bugün başlamadığını belirterek, elektrik kurumunun yasası olup olmadığını sordu.

 

Başbakan Üstel, “Herkes eleştiriyor, 5 tane yönetim kurulu başkanı atandı ve görevden alındı. Enerji bu ülkenin kalbidir dolayısıyla oraya atanan adam,  görevini yapmazsa görevden alınacak ve alınmaya da devam edecek. Biz iş yapmaya geldik. Çalışmayan adam müdür de olsa bakan da olsa müsteşar da olsa değişecek” dedi.

 

Başbakan Üstel, elektrikte çoklu tarife konusunda çalışma yaptığını belirterek 1 Ekim’de de yürürlüğe konulacağını açıkladı…

 

Üstel, “20 bin tane saate erişilemiyor elektrik kurumunda, 20 bin tane saat klasik geri kalan saatleri oturduğun yerden kontrol eden, hangi çoklu tarifeye girdiğini de görürsün, bunlar geçmişte nasıl çoklu tarifeye girdi?. Biz çoklu tarifeyi bitirdik. İsteğe göre yapacağız. 1 Ekim’de de yürürlüğe koyacağız” dedi…

 

 

 

ÜSTEL: İŞ DÜNYASI VE MUHALEFETLE BİR ARAYA GELEREK ÇALIŞMAYA HAZIRIM

 

 

Üstel, ülkede yaşanan tüm sorunlarla ilgili iş dünyası ve muhalefetle bir araya gelerek çözümler üretmek için çalışmaya hazır olduğunu da vurguladı.

 

Kamudaki çalışma saatleri ve tam gün eğitim konularında da açıklama yapan Başbakan Üstel, önümüzdeki yaz, kamunun çalışma saatlerinin değiştirilerek düzenleneceğini söyledi.

 

 

Üstel, önümüzdeki yıl ise kademeli olarak tam gün eğitime geçileceğini kaydetti. Genel sağlık sigortasını ve yaz boyunca komitelerde görüşülen yasaların önümüzdeki dönem Meclis’ten geçirmeyi hedeflediklerini de belirten Üstel, “Tüm bunları yapmak için istikrara ihtiyaç var” dedi.

 

 

TATAR: NEW YORK’TA OLAĞANÜSTÜ BİR NETİCE BEKLEMİYORUM

 

 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da New York’ta yapılacak BM Genel Kurulu toplantılarına değindi…

Toplantılar için üzere New York’a gideceğini hatırlatan Tatar, orada olağanüstü bir netice beklemediğini kaydetti.

Kıbrıslı Türkler’in bazı ekonomik çıkarlar için Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği altına girmesini, “sıfır asker, sıfır garantiyi” ve Türkiye’nin adadan gitmesini asla kabul etmeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı, Güven Yaratıcı Önlemler kapsamında gündeme gelen Ercan Havalimanı ve limanların uluslararası açılması önerilerini de tuzak olarak niteledi ve bu konuların bütünlüklü çözümle gündeme gelecek konular olduğunu kaydetti.

 

Kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesiyle oluşan yeni siyasetten bahseden Tatar, “Gaylemiz egemenliğinin kabul edilmesiyle Kıbrıs Türkü’nün varlığını sürdürmesidir” dedi.

Türkiye’nin de desteği ile tanınma olmasa da KKTC’nin dünyada her geçen gün daha da kabul gördüğünü söyleyen Tatar, ülkede turizm ve eğitim alanındaki potansiyelden bahsetti ve pandemide bir yıkım yaşandığını ancak doğru kararlarla sürecin en iyi şekilde yönetildiğini anlattı.

Konuşmaların ardından Faaliyet ve Mali Rapor okunarak aklandı…

 

Oda’nın 59’uncu Çalışma Dönemi 1’inci Meclis Toplantısı, 19 Eylül Pazartesi günü saat 17.00’de yapılacak ve Yönetim Kurulu Başkanı, Başkan Vekilleri ile Yönetim Kurulu Üyeleri seçilecek…

 

 

 

Meclise giren üyeler şöyle belirlendi:

Lefkoşa Bölgesi:

Ahmet Melih Karavelioğlu, Ahmet Ratib, Ali Başman, Alp Cengiz Alp, Berna Ercantan Defteralı, Emre Olgun,

Enver Çakarto, Evren Günsel Erçelik, Fikri Şener, Hilmi Can, İbrahim Özcan, Levent Çağdal, Mehmet A. Kader,

Mustafa Erk, Mustafa Hançerli, Necat Yüksel, Nilay Nizam Paralik, Olgu Afşaroğlu, Omaç Cin, Orhan Şevket,

Ramiz Şadi, Rauf Denktaş, Savaş Çelik, Selen Necat Gürkan, Turgay Deniz, Zeynel Abidin Arar

Girne Bölgesi:

Ali Şah, Amber Ciddi Arabacı, Aziz Limasollu, Dağhan Fellahoğlu, Mehmet Başel, Memduh Aybar, Meryem   Çerkez Gürtunç, Orhan Güçlü, Serhan Kombos, Şükrü Karakaya, Yaprak Özyalçın, Yüksel Akay

Mağusa Bölgesi

Ali Doratlı, Cemal İnce, Dervişe Gazioğlu, Halil Tölük, Hasan Debreli, Hasan Gazioğlu, İzlem Nizam, Nihat Dörter,
Ramazan Gündoğdu, Salih Biren, Vargın Varer, Yusuf Acemoğlu

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

“Kıbrıs Adası’nda iki Halk, iki Devlet ve iki Demokrasi vardır.Sürdürülebilir bir anlaşmanın bu zeminde olması için son Anavatan Türkiye bu siyasete tam destek veriyor”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar eşi Sibel Tatar ile birlikte katıldığı, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi’nin resepsiyonunda konuşma yaptı ve iki Devletli bir anlaşmanın Kıbrıs Adası’nda gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zemini olduğunu ve bu siyaseti yurt dışında yaşayan Kıbrıs Türklerinin de desteklediğini söyledi.

Wood Green bölgesinde Grand Palace’ta düzenlenen resepsiyona Başbakan Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçi Osman Koray Ertaş, KKTC ve İngiltere’den ekonomik örgüt temsilcileri ile sivil toplum kuruluş temsilcileri katıldı.

Cumhurbaşkanı Tatar resepsiyonda yaptığı konuşmasında, uzun yıllar İngiltere’de yaşadığını belirterek şunlar söyledi:

“Burada sizlere bir kardeşiniz olarak hitap ederken, burada yaşadığım yılları hatırlıyorum. Necati Sağer, Faik Müftüzade, Hasan Tatar, Zeren Safa, burada temsilcilik yapan Tansel Fikri, iş insanımız Asil Nadir’i asla unutamayız. Mücahitler Marşımızı yazan Zeka Alsancak, Özkan Hıfzı ve daha birçok isim… Bu değerli insanlarımızı yad ediyor, hayatta olmayanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Buralarda kararlılıkla Kıbrıs Türk Halkının haklı davası ve mücadelesi için o yıllarda da nasıl çalışıldığını birlikte yaşadık. 25 – 26 yaşlarındaydım ve Londra sokaklarında çok mücadele verdiğimi hatırlıyorum çünkü İngiltere garantör ülkelerden biri olduğu için mücadele buradan başlıyordu. Kıbrıs Türk Halkına yapılan haksızlıkların o zamanın Thatcher Hükümetine ve onun milletvekillerine duyurmak için canla başla çalışıyorduk. Çok önemli lobi çalışmaları yürütülüyordu. Sesimizi duyurabildik. Margaret Thatcher’a ve Kraliyet ailesine kadar sesimizi duyurduk.”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasına şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk Halkı var oluş mücadelesi vermiştir. Mazlum Kıbrıs Türk Halkı o topraklarda Müslüman bir halk olarak mücadele verirken, Batı dünyası yapmakta olduğu bu haksızlığı halen devam ettirmektedir. Bunu bilelim ki böylesi acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Hiç unutulmamalıdır ki, Nisan 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı olan Annan Planı, eş zamanlı olarak iki tarafta referandumuna sunulmuş, Kıbrıs Rum Halkı bu plana hayır demiş, Kıbrıs Türkü evet demişti. O zamanlar barış rüzgarları eserken içimizdeki bazıları bu iş bitmiştir, iki Halk kardeştir dediler, ne olursa olsun bir anlaşma olsun da uluslararası hukuk içerisinde Kıbrıs halklarını buluşturacaklardı. Türkiye’nin Garantörlüğü sona erdirilebilir, asker çekilebilirdi, biz artık kardeş olacağız gibi söylemler yaymışlardı. Ama biz güvenemeyiz dedik, çünkü dünyada nasıl bir rüzgarla karşı karşıya kalınabileceğini tahmin edemeyiz dedik. Nitekim daha sonra Bosna’da olanlar, Libya’da olanlar, daha sonra da Irak’ta olanlar, Suriye’de olanlar, Ukranya’da olanlar, Gazze’de olanları hatırlatırken şimdi de İsrail – İran arasındaki çatışmalarında kullanılan füzeleri Gazimağusa’dan tedirginlik içerisinde izlemekteyiz.

Bu nedenle yeni siyaset diyoruz. Bu siyaset, egemenlik temelinde bir siyasettir. Bu siyaset, 2020 yılından sonra Anavatan Türkiye Cumhuriyetinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tam destek verdiği egemenlik temelinde ve iki Devletli bir anlaşmaya tam destek vermektedirler. Artık bütün dünyaya Kıbrıs Adası’nda iki ayrı halk, iki ayrı Devlet ve iki ayrı demokrasinin mevcut olduğunu her platformda haykırıyoruz. Rum liderliği ne derse desin, biz kendi egemenliğimizden, kendi hakkımızdan, kendi hukuğumuzdan ve ayrı bir Halk olmanın zenginliğinden – yani kendi kimliğimiz, dilimiz, dinimiz, kültürümüz, tarihimiz, müziğimiz, edebiyatımızla Kıbrıs Türk Halkı olarak varız ve var olmaya bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Egemenlik ve iki Devletli bir anlaşmanın altının boş olmadığını, Kıbrıs Türk Halkının özden gelen hakkı olduğunu, şehitler verildiğini, uzun yıllar var oluş mücadelesi ortaya konulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Egemenlik hakkı, özden gelen hakkımız, uluslararası anlaşmalarının da içerisindedir. Yeni siyasetten geri dönüşü olmaması gerekiyor. Bu haklarımızı almamız için büyük bedeller ödenmiştir. Bunun içerisinde 85 milyonluk Anavatan Türkiye, Avrupa’da yaşayan 10 milyon Türk vatandaşı . . . yani 100 milyona yakın bu siyasete destek veren Türk vatandaşı vardır, bu çok önemlidir” dedi.

Türk Devletleri Teşkilatındaki gözlemci üyeliğimiz

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “2022 yılında, Özbekistan’ın Semerkant şehrinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Devletleri Teşkilatında oybirliği ile alınan kararda anayasal adıyla gözlemci üye olarak kabul edildi. Bu teşkilatta çeşitli seviyelerde toplantı ve zirveler gerçekleştiriliyor, Devlet Başkanı, Bakanlar, ekonomik ve sivil toplum düzeyinde toplantılara KKTC olarak biz de katılıyoruz. Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanımız Turgay Deniz birçok toplantıya katılmıştır. Ticaret Odası yanı sıra Sanayi Odamız, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığımız, İçişleri Bakanlığımıza bağlı çeşitli farklı komitelerin farklı ülkelerde katılımları olmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağımız ile bizleri temsil etmektedirler” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kıbrıs Türk Halkı bir cemaattan, bir Devlet sahibi konumuna ulaşmıştır. Uluslararası organizasyonlarda Devletimizle temsil ediliyoruz. Ben Cumhurbaşkanı olarak Gambia Cumhuriyeti’nde yapılan Ekonomik Zirve’ye katılıp, Gambia Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildim, başka devlet başkanlarıyla görüştüm ve oradaki zirvede konuşma yaptım.
Biz yüreğimizi milli davamız için ortaya koyduk. Halkımızın refahı ve geleceği için mücadeleyi canla başla sürdürüyoruz.

Gelecek hafta, Azerbaycan’da, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti üzerine katılacağım ekonomik zirve toplantısı düzenlenecek. Tabii, Güney Kıbrıs’taki zihniyet değişmedi, bizim görünürlüğümüzü her fırsatta engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve biz böylesi bir zihniyette olan Rum liderliği ile, her türlü iyi niyetimizi göstermemize rağmen maalesef bir yere gelemedik. Annan Planında da böyle olmuştu, Temmuz 2017 yılında Crans-Montana’da da böyle olmuştu.”

KKTC gelişmiştir ve gelişmeye devam edecektir

Cumhurbaşkanı Tatar, “KKTC’de, gençliğimizi başı dik ve onurlu bir şekilde geleceğe hazırlamak için canla başla çalışıyoruz. Ülkemizde turizmle, üniversitelerimizle, Türkiye’den getirilen su, sanayi bölgelerimiz, inşaat ve emlaktaki gelişmelerle ve şimdi KKTC’de bu yıl içerisinde ilk kez düzenlenen ve 225,000 kişinin katıldığı Mayıs ayında gerçekleşen uzay ve havacılık alanındaki KKTC TEKNOFEST ile gelişmeye devam ediyoruz” dedi.

Bu hafta Avrupa Bakanı Doughty ile Birleşik Kralık Eski Başbakanı Boris Johnson ile özel bir görüşme gerçekleştirdim

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İngiltere’nin garantör bir ülke olduğuna ve Londra’da lobiciliğin önemine işaret ederek, “İngiltere’de Bakanlarla, Parlamenterlerle, belediye başkanlarıyla ve iş insanlarıyla görüşmeler yaptım. Halkımızı temsil ederek Kıbrıs Türk Halkının görüşlerini ve beklentilerini en proaktif şekilde ortaya koymaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz gün, Birleşik Krallık Avrupa ve Kuzey Amerika’dan Sorumlu Devlet Bakanı Stephen Doughty ile görüştüm. Ona Kıbrıs konusunda yeni işbirliği inisiyatifleriyle ilgili görüşlerimi paylaştım. Rum liderliği tarafından ortaya konan zihniyetin şimdi de insanlarımızı, yatırımcılarımızı, taşınmaz mal üzerinden tutuklama yaparak ekonomimizi hedef aldığını, böylesi bir ortamda iki Halk arasında güvenin nasıl oluşturulacağını sorguladım. İyi niyetle biz her zaman diyalogdan yana olduğumuzu ancak Rum liderliğinin katı bir tutum içerisinde olduğunu anlattım” dedi.

İngiltere eski Başbakanı Boris Johnson ile özel bir görüşme gerçekleştirdiğini de anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Türk asıllı olan Johnson’un büyük dedesinin rahmetli Ali Kemal olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Başkanı Kenan Nafi’ye ve Konsey’in Yönetim Kuruluna, Sekizinci Kıbrıs Türk Kültür Festivali’ni organize ettikleri için teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Festivaller, Kıbrıs Türk halkının kültür, gelenekler, el sanatları, folklor ve müziğinin yanı sıra bir dayanışma göstergesi olması bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Gençlerimizle gurur duyuyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.

Devamını Oku

Kıbrıs

DAÜ’de “2. Kulvar Diplomasisi – Doğu Akdeniz’de çıkış yolu mu?” başlıklı seminer düzenlendi

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Politikalar Merkezi (DAÜ-KPM) ile DAÜ İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü iş birliğinde “2.Kulvar Diplomasisi – Doğu Akdeniz’de Çıkış Yolu mu?” başlıklı seminer düzenlendi.

DAÜ’den yapılan açıklamaya göre, seminerin açılış konuşmasını, DAÜ-KPM Araştırma Görevlisi Hatice Savoğlu yaptı.

DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ile DAÜ-KPM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen de sunumunda, 1. ve 2. Kulvar Diplomasisi kavramlarını ayrıntılı bir şekilde ele aldı.

Birinci Kulvar Diplomasisinin, devlet temsilcileri tarafından yürütülen resmi diplomatik faaliyetleri kapsadığını belirten Sözen, 2. Kulvar Diplomasisinin ise akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler aracılığıyla gerçekleştirilen gayri resmi temaslara dayandığını ifade etti. Sözen, 2. Kulvar Diplomasisinin amacının, resmi süreçleri tamamlayıcı nitelikte katkı sunmak olduğunu vurguladı.

Sözen konuşmasının devamında, Türk-Yunan Forumu, Eastern Mediterranean Initiative (Doğu Akdeniz İnisiyatifi) ve DIPLOMEDS gibi 2. Kulvar Diplomasi girişimlerinde edindiği deneyimleri paylaşarak bu tür girişimlerin Doğu Akdeniz’deki çatışmaların çözümüne nasıl katkı sağladığını örneklerle aktardı.

Katılımcı sorularının yanıtlanması ile son bulan seminerde, 2. Kulvar Diplomasisinin farklı coğrafyalardaki çatışma ortamlarında nasıl uygulanabileceğine dair örnekler de sunuldu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Arkeolog Müge Şevketoğlu’ndan uyarı: “Su altı buluntularını ellemeyin, bildirin”

Published

on

By

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Öğretim Üyesi, Arkeolog Doçent Doktor Müge Şevketoğlu, gemi enkazı, antik çapa veya çanak çömlek gibi su altı buluntularının ellenmemesini ve süratle eski eserler dairesi, polis veya sahil güvenliğe bildirilmesi uyarısı yaptı.

Bu tür buluntulara özen ve saygıyla yaklaşmanın önemine dikkat çeken Şevketoğlu, “Eserleri çıkarmayın, dokunmayın veya yerinden hareket ettirmeyin” dedi.

Şevketoğlu, TAK’a yaptığı açıklamada, deniz sezonunun başlamasıyla birlikte su altı buluntu ihbarlarının arttığına işaret etti.

Doç. Dr. Şevketoğlu, “Hareket ettirmek eserlere zarar verebilir. Çok değerli tarihi bağlamı bozabilir. Eserleri olduğu gibi bırakmak, uzmanlar tarafından yerinde haritalanıp kayıt edilmesi ve arkeologların oradaki hikayeyi canlandırabilmesi için çok önemlidir” dedi.

Tatlısu Kazı ve Araştırma Projesi başkanlığını da yürüten Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, Kıbrıs tarihinin oldukça zengin olduğuna ve denizlerde tarihi kalıntılar bulunduğuna işaret ederek, böyle bir durumla karşılaşılması halinde yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“GPS koordinatlarını not edin veya konumu bir haritada işaretleyin. GPS yoksa, konumu görünür işaretler ve derinlik kullanarak tanımlayın. Nesneyi ve çevresindeki alanı hiçbir şeyi bozmadan fotoğraflayın. Fotoğraflar uzmanların buluntuyu hızlı birşekilde eğerlendirmesine yardımcı olur. Uzmanlar gelene kadar buluntu eseri koruyun. Başkalarının zarar verici hareketlerde bulunmamaları için onları uyarın. Korumaları için teşvik edin.”

Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, su altı buluntu bilgilerinin hiçbir platformda ve hiçbir şekilde paylaşılmamasının önemine de dikkat çekti.

Şevketoğlu, buluntunun eve götürülmesinin suç olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti: “Eserleri yerinden kaldırmak onlara zarar verebilir ve yasadışıdır. Kayaya yapışıksa zaten kırmadan çıkaramazsınız. Çıkardınız diyelim, tuzdan arındırılmadığı için un ufak olacaktır.

Sosyal medyada reklamını yapmayınız. Yerini ifşa edip yayınlamayın. Bu yağmaya yol açabildiği gibi gereksiz yere hem sizin hem başkasının başını derde koyar. Bilgisiz ve düşüncesizce davranan kişileri teşvik edeceği gibi suç işlemelerine neden olursunuz.” Doç. Dr. Şevketoğlu, denizde bir buluntuya rastlanılması durumunda, uygun eğitimi ve izni olmayanların daha derine dalmamasını veya daha fazla araştırma yapmamasını da istedi.

Kültürel mirası korumanın sadece bir tercih değil, önemli bir vatandaşlık görevi olduğunu vurgulayan Şevketoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

“Su altı arkeolojik alanlar, ortak tarihimize ışık tutan eşsiz bilgi kaynaklarıdır. Uygun koruma ve bakım yapılmadan bu alanlara müdahale edilmesi, geri dönüşü olmayan bilgi ve değer kayıplarına yol açar. Buluntuları yetkililere sorumlu bir şekilde bildirmek, geçmişi geleceğe taşımak adına atılacak en doğru adımdır.

Bulduğunuz yer, halihazırda bilinen veya araştırılmayı bekleyen bir alan olabilir. Gelişi güzel yapılacak her müdahale, yıllarca süren bilimsel çalışmaların emeğini bir dakikada yok edebilir. Unutmayın; arkeologlar, geniş bilgi birikimleriyle çalışır.”

UKÜ Öğretim Üyesi ve Tatlısu Kazı ve Araştırma Projesi Başkanı Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, 2018’den beridir KKTC sularında deniz araştırmaları ve belgeleme çalışmalarına başkanlık ediyor. Su altında çalışabilen arkeologlar yetiştirdi. Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ile de birçok su altı ortak tespit ve belgeleme çalışması yürütüyor. Arkeolog Şevketoğlu akademik çalışmalarının yanında aktif dalgıç ve su altı fotoğrafçısıdır.

Devamını Oku

Trending

Reklam